How Bad Data Traps People in the US Justice System | Clementine Jacoby | TED

44,876 views ・ 2023-01-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Yağız Yanardağ Gözden geçirme: Ilayda Gokgoz
00:04
My uncle came home from prison when I was 15,
0
4334
3879
Amcam ben 15 yaşındayken cezaevinden çıkmıştı
00:08
but a few months later he was sent back.
1
8255
2377
ama birkaç ay sonra geri gönderilmişti.
00:11
The whole experience made me pay attention to the criminal justice system
2
11591
4546
Tüm bu yaşananlar, ilk kez ceza hukuku sistemine
00:16
for the first time.
3
16137
1335
ilgi duymamı sağlamıştı.
00:17
I started talking to researchers, advocates
4
17847
2545
Araştırmacılarla, avukatlarla
00:20
and eventually to the people who run the US prison system.
5
20433
3671
ve nihayetinde ABD cezaevi sistemini yöneten insanlarla konuşmaya başladım.
00:25
What surprised me most in those conversations
6
25063
2294
Bu konuşmalarda beni en çok şaşırtan şey,
00:27
was something they all agreed on.
7
27357
2169
hepsinin hemfikir olduğu bir konuydu.
00:29
Everyone, the left, the right, advocates, agencies
8
29526
4087
Herkes, solcular, sağcılar, avukatlar, kuruluşlar
00:33
agreed that change was being slowed down by bad data.
9
33655
3337
değişimin hatalı veriler yüzünden yavaşladığı konusunda hemfikirdi.
00:37
Data that was scattered, stale, incomplete.
10
37701
2836
Dağınık, eski ve eksik veriler.
00:40
Data that made it really hard to know what was working.
11
40537
3420
Bu veriler neyin işe yaradığını bilmeyi gerçekten zorlaştırıyordu.
00:44
Data so bad that people who had done everything
12
44916
2795
Veriler o kadar hatalıydı ki,
00:47
that they needed to do to be released from prison
13
47711
2460
cezaevinden çıkmak için her şeyi yapmış olan insanlar dahi
00:50
were still stuck in the system.
14
50213
2044
hala sistemde sıkışıp kalmışlardı.
00:53
Altogether,
15
53633
1168
Bu tamamen,
00:54
bad data means that hundreds of thousands of people
16
54843
3795
orada olmaması gereken yüz binlerce insanın
00:58
are in prison and on probation and parole who don't need to be there.
17
58680
4713
cezaevinde, şartlı tahliye ve denetimli serbestlikte olduğu anlamına gelmekte.
Kate gibi insanlardan bahsediyorum.
01:04
People like Kate.
18
64102
1376
01:06
In 2018, Kate was sentenced to four years on probation for a drug charge.
19
66313
4087
Kate, 2018 yılında uyuşturucudan dört yıl şartlı tahliye cezasına çarptırılmıştı.
01:11
At sentencing, the judge told her that if she was doing well,
20
71359
2878
Cezalandırma sırasında yargıç, iyi halli olması durumunda
01:14
she could cut that sentence in half.
21
74279
1877
bu cezayı yarıya indirebileceğini söylemişti.
01:16
Today she's sober, employed, has stable housing,
22
76615
2669
Bugün artık temiz, bir işi ve bir evi var
01:19
she's got kids who are doing great.
23
79326
1710
ve çocuklarıyla birlikte yaşayıp gidiyor.
01:21
She did everything the judge asked, but she's still on probation.
24
81453
3128
Yargıcın söylediği her şeyi yaptı ama hâlâ şartlı tahliyede.
01:25
Kate's parole officer, Allison, has been an officer in Idaho for six years.
25
85790
4421
Kate’in şartlı tahliye memuru Allison, altı yıldır Idaho’da memurluk yapıyor.
01:30
And she's great at her job.
26
90253
1502
Ve işinde gayet iyi.
Ancak yaptığı iş çekilecek dert değil.
01:32
But her job is kind of impossible.
27
92088
1710
01:33
She is responsible for 90 people
28
93840
2920
Serbest bırakılmak için
01:36
who each need to do 21 things in order to be released.
29
96760
4462
her birinin 21 farklı şey yapması gereken 90 kişiden sorumlu.
01:42
And those 21 things live in five different databases.
30
102015
2836
Ve bu 21 şey beş farklı veri tabanında bulunmakta.
01:44
So earned credits in one place,
31
104893
2294
Yani kazanılan puanlar bir yerde,
01:47
drug tests in another, fines and fees in another.
32
107228
2753
uyuşturucu testleri başka bir yerde, para cezaları ve harçlar başka bir yerde.
01:51
Phone reception is bad in most parole offices,
33
111232
3254
Çoğu şartlı tahliye ofisinde telefon çekmiyor,
01:54
so to get the code to log into each system,
34
114527
2419
bu yüzden her sisteme giriş yapmak için kodu almak üzere
01:56
she'd have to go to the parking lot.
35
116988
1752
park yerine gitmesi gerekiyor.
01:59
And she would have to do that for 90 people every day manually
36
119199
3712
Ve kimin serbest bırakılmak için yapması gereken
02:02
just to know who had already done everything they needed to do
37
122911
3170
her şeyi yaptığını bilmek adına bunu her gün 90 kişi için
02:06
to be released.
38
126081
1710
tek tek yapmak zorundaydı.
Böylece insanların nasıl gözden kaçtığını anlayabilirsiniz.
02:09
So you can see how people fall through the cracks.
39
129167
2628
02:12
And it's hundreds of thousands of people.
40
132671
2627
Böyle yüz binlerce insan var.
02:16
Nobody likes this.
41
136758
1460
Kimse bu durumdan hoşlanmıyor.
02:18
I have spent the last three years
42
138259
1585
Son üç yılımı
02:19
working with the people who run state prison systems,
43
139886
2544
cezaevi sistemlerini yöneten insanlarla geçirdim
02:22
and I can tell you that nobody likes the fact
44
142472
2794
ve şunu söyleyebilirim ki, veritabanları birbiriyle uyumlu olmadığı için
02:25
that people are stuck in the system
45
145266
1710
02:27
because databases aren't talking to each other.
46
147018
3295
insanların sistemde sıkışıp kalmasından kimse hoşnut değil.
02:31
It got like this because we have a fragmented system
47
151856
2795
Böyle oldu çünkü parçalanmış
02:34
that grew really fast.
48
154693
1668
çok hızlı büyüyen bir sistemimiz var.
02:37
Starting in the '70s
49
157112
1167
70′li yıllardan itibaren
02:38
we saw runaway growth at every level of the US justice system.
50
158321
4296
ABD adalet sisteminin her kademesinde hızlı bir büyüme gördük.
02:42
State prisons,
51
162992
1377
Eyalet hapishaneleri,
02:44
county jails, city police departments
52
164369
3086
ilçe hapishaneleri, şehir polis departmanlarının
02:47
all running their own collection of databases
53
167497
3253
hepsi birbiriyle uyumlu olmayan
02:50
that don't talk to each other.
54
170792
1585
kendi veri tabanlarını yürütüyor.
02:53
Fast forward to today
55
173253
1543
Bugün geldiğimiz noktada,
02:54
and both sides of the aisle have fought to undo that growth,
56
174838
2836
her iki taraf da bunu tersine çevirmek için uğraşıyor,
02:57
passing common-sense laws that let people who are succeeding earn their way out.
57
177674
4212
ve bu insanların kendi yolunu çizmesine izin veren sağduyulu yasalar çıkarıyor.
03:02
But the data that an officer like Allison would need to actually enact those laws
58
182721
4170
Ancak Allison gibi bir memurun bu yasaları yürürlüğe koymak için
03:06
is still scattered across all those different systems.
59
186891
3128
ihtiyaç duyacağı veriler hala tüm bu farklı sistemlere dağılmış durumda.
03:11
Criminal justice reform is complex.
60
191730
2252
Ceza adaleti reformu karmaşık bir konudur.
03:14
But this specific part of the problem has a very clear solution.
61
194858
3128
Ancak sorunun bu spesifik kısmının çok net bir çözümü var.
03:18
We can bring the data together.
62
198445
2043
Verileri bir araya getirebiliriz.
03:21
We can build tools for decision-makers.
63
201030
2503
Karar vericiler için araçlar geliştirebiliriz.
03:23
And those tools can directly translate to more people getting out of the system
64
203575
3920
Ve bu araçlar doğrudan daha fazla insanın sistemden kurtulmasını
03:27
and staying out of the system.
65
207537
1710
ve sistem dışında kalmasını sağlayabilir.
03:30
That's what we do at Recidiviz.
66
210165
1710
Recidiviz’de yaptığımız şey bu.
03:31
We're a nonprofit engineering team.
67
211916
2294
Biz kâr amacı gütmeyen bir mühendislik ekibiyiz.
03:34
And for officers like Allison, we built a tool that answers three questions.
68
214252
3962
Allison gibi memurlar için üç soruya yanıt veren bir araç geliştirdik.
03:39
Who is eligible for release, literally right now;
69
219257
4087
Kimler tam anlamıyla şu anda tahliye için uygun;
03:43
who's almost eligible, but just needs to do one more thing,
70
223386
2795
kimler hemen hemen uygun ama birkaç şey daha yapmaları gerekiyor,
03:46
like send in a picture of their pay stub.
71
226181
2419
örneğin maaş makbuzlarının fotoğrafını göndermek gibi.
03:49
And who actually needs help
72
229768
1793
Ve kim gerçekten
03:51
getting treatment, getting a job, finding housing.
73
231561
3462
tedavi olmak, iş bulmak, ev bulmak için yardıma ihtiyaç duyuyor.
03:56
It's the simplest tool that you can imagine,
74
236733
3086
Bu hayal edebileceğiniz en temel araç,
03:59
but it means that suddenly Allison can help the people who actually need it
75
239861
4129
ancak Allison’ın o an gerçekten ihtiyacı olan insanlara yardım edebileceği
04:03
and help everyone else get back to their lives.
76
243990
2419
ve diğerlerinin işlerine dönmesine destek olabileceği anlamına geliyor.
04:07
We launched this tool in Idaho six months ago.
77
247952
2753
Bu aracı altı ay önce Idaho’da kullanıma sunduk.
04:11
Within weeks, Kate was released.
78
251456
1877
Birkaç hafta içinde de Kate serbest bırakıldı.
04:13
Within months, five percent of people on probation and parole
79
253708
4296
Birkaç ay içinde, şartlı tahliye ve denetimli serbestlik uygulanan kişilerin
04:18
had either been moved to lower levels of supervision
80
258046
3295
yüzde beşi ya daha düşük denetim seviyelerine geçirildi
04:21
or moved out of the criminal justice system entirely.
81
261382
2711
ya da ceza adaleti sisteminden tamamen çıkarıldı.
04:24
(Applause)
82
264427
5756
(Alkışlar)
04:30
Five percent.
83
270225
1209
Yüzde beş.
04:31
Five percent.
84
271434
1418
Yüzde beş.
04:33
Let's say we scaled just that to all 50 states.
85
273353
3044
Diyelim ki bunu 50 eyaletin tamamına yaydık.
04:36
That alone would impact 200,000 people like Kate.
86
276856
3462
Sadece bu bile Kate gibi 200.000 kişiyi etkileyecektir.
04:41
And it's just the first step.
87
281319
1418
Bu sadece ilk adım.
04:42
That's one piece of the puzzle.
88
282779
1668
Yapbozun bir parçası.
04:44
We need better data at every level of criminal justice decision making.
89
284489
4463
Ceza adalet karar sürecinin her aşamasında daha iyi verilere ihtiyacımız var.
04:48
So that corrections leaders can see which treatment programs work.
90
288952
4129
Böylece ıslah sorumluları hangi işleyiş programının işe yaradığını görebilirler.
04:53
So that supervisors can find
91
293873
1418
Böylece denetleyen kişiler
04:55
and fix these broken processes that pull people back in.
92
295333
4338
insanları aşağıya çeken bu bozuk süreçleri tespit edebilir ve düzeltebilirler.
04:59
So that policymakers can see which laws are holding people back.
93
299712
4004
Bu politikaları yapanlar da, insanları aşağı çeken yasaları görebilirler.
05:04
These are the leaders that Americans are looking to to reduce incarceration,
94
304676
4045
Bunlar, Amerikalıların hapsedilmeyi ve ırksal eşitsizlikleri azaltmak,
05:08
to reduce racial disparities, to save taxpayer dollars
95
308721
2837
vergi mükelleflerinin parasından tasarruf etmek
05:11
and to do it all safely.
96
311599
1669
ve bunları güvenli biçimde yapmak için aradıkları liderlerdir.
05:14
We're asking them to make pretty bold changes while flying blind.
97
314561
4170
Onlardan gözleri kapalı şekilde cesurca değişimler yapmalarını bekliyoruz.
05:20
Data can't fix the US justice system,
98
320525
3086
Veriler ABD adalet sistemini düzeltemez
05:23
but it can help 200,000 people who are stuck.
99
323653
2961
ancak içinde sıkışmış 200.000 kişiye yardımcı olabilir.
Bu bize hangi stratejilerin işe yaradığını gösterebilir.
05:27
It can show us which strategies are working.
100
327407
2127
05:29
It can give us the confidence that the laws that we fight for
101
329576
5922
Uğruna mücadele ettiğimiz yasaların,
05:35
are actually helping the people that they're designed to help.
102
335540
2961
insanlara gerçekten yardım ettiğine dair bize güven verebilir.
05:39
We started this work because it felt like a clear place
103
339335
3337
Bu işe başladık
çünkü yazılım mühendisleri için uygun bir ortam olduğunu düşündük.
05:42
for software engineers to pitch in.
104
342714
2085
05:46
But it turns out that getting data to decision-makers
105
346092
3337
Ancak veriyi karar alıcılara ulaştırmanın,
05:49
is one of the most promising strategies we have
106
349429
2544
tüm sistemi dönüştürmek için
05:52
for transforming the whole system.
107
352015
2460
elimizdeki en umut verici stratejilerden biri olduğu anlaşıldı.
05:55
So today, three years, eight states and thousands of people later,
108
355685
6131
Yani bugün, üç yıl, sekiz eyalet ve binlerce insandan sonra,
06:01
feels like we're just getting started.
109
361858
1877
daha yeni başlıyormuşuz gibi hissediyoruz.
06:04
Thank you.
110
364110
1168
Teşekkür ederim.
06:05
(Applause)
111
365278
5130
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7