The biggest risks facing cities -- and some solutions | Robert Muggah

119,035 views ・ 2017-11-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Begum Sener Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:12
So, here's a prediction.
0
12798
2039
İşte size bir tahmin:
00:15
If we get our cities right,
1
15346
2216
eğer şehirlerimizi düzeltirsek
00:17
we just might survive the 21st century.
2
17586
2910
21. yüzyıldan ancak o zaman sağ çıkabiliriz.
00:22
We get them wrong,
3
22579
1491
Düzeltemezsek,
00:24
and we're done for.
4
24094
1693
bittik.
00:26
Cities are the most extraordinary experiment in social engineering
5
26307
3324
Şehirler,
insanlar olarak, ortaya çıkardığımız en olağanüstü sosyal mühendislik deneyi.
00:29
that we humans have ever come up with.
6
29655
2327
00:32
If you live in a city,
7
32006
1348
Eğer bir şehirde yaşıyorsanız;
00:33
and even if you live in a slum --
8
33378
2189
eğer bir gecekondu da yaşıyor olsanız bile --
00:35
which 20 percent of the world's urban population does --
9
35591
2829
ki dünyadaki şehir nüfusunun %20'si için bu geçerli --
00:38
you're likely to be healthier, wealthier, better educated
10
38444
2762
köyde yaşayan kuzenlerinizden daha sağlıklı,
00:41
and live longer than your country cousins.
11
41230
2517
daha zengin, daha eğitimli olacak ve daha çok yaşayacaksınız.
00:44
There's a reason why three million people are moving to cities
12
44411
3658
Her hafta 3 milyon insanın
şehre göç etmesinin bir sebebi var.
00:48
every single week.
13
48093
1219
00:49
Cities are where the future happens first.
14
49877
3175
Geleceğin ilk olarak yaşandığı yerler, şehirlerdir.
00:53
They're open, they're creative, they're dynamic, they're democratic,
15
53664
3493
Açıktırlar, yaratıcıdırlar, dinamiktirler, demokratikler,
00:57
they're cosmopolitan,
16
57181
1151
kozmopolitdirler,
00:58
they're sexy.
17
58356
1315
seksidirler.
01:00
They're the perfect antidote to reactionary nationalism.
18
60353
4093
Gerici milliyetçiliğin mükemmel panzehiri...
01:06
But cities have a dark side.
19
66415
2046
Ama karanlık yönleri de vardır.
01:09
They take up just three percent of the world's surface area,
20
69013
3066
Dünya yüzey alanının sadece %3'ünü kaplarlar,
01:12
but they account for more than 75 percent of our energy consumption,
21
72103
3406
ama enerji tüketiminin %75'ini
01:15
and they emit 80 percent of our greenhouse gases.
22
75533
3100
ve sera gazı salınımının % 80'ini oluştururlar.
01:19
There are hundreds of thousands of people who die in our cities
23
79855
4201
Şehirlerimizde her yıl yüz binlerce insan
şiddetten
01:24
every single year from violence,
24
84080
1849
01:25
and millions more who are killed as a result of car accidents
25
85953
3109
ve milyonlarcası da trafik kazaları
01:29
and pollution.
26
89086
1529
ve hava kirliliğinden ölüyor.
01:30
In Brazil, where I live,
27
90639
2084
Yaşadığım yer olan Brezilya'da
01:32
we've got 25 of the 50 most homicidal cities on the planet.
28
92747
4259
gezegende en çok cinayet işlenen 50 şehrin 25'ine sahibiz.
01:37
And a quarter of our cities have chronic water shortages --
29
97497
3347
Şehirlerimizin dörtte birinde kronik su kıtlığı var --
01:40
and this, in a country with 20 percent of the known water reserves.
30
100868
3530
bilinen su rezervlerinin %20'sine sahip olan bir ülkede.
01:45
So cities are dual-edged.
31
105329
1752
Yani şehirler aslında iki yönlü.
01:47
Part of the problem is that,
32
107674
1377
Problemin bir kısmı da
01:49
apart from a handful of megacities in the West and the Far East,
33
109075
3359
Batı'da ve Uzak Doğu'daki birkaç mega şehir dışında,
01:52
we don't know that much about the thousands of cities
34
112458
3354
binlerce şehir hakkında hiçbir bilgimiz yok.
01:55
in Africa, in Latin America, in Asia,
35
115836
2379
Afrika, Latin Amerika, Asya;
01:58
where 90 percent of all future population growth is set to take place.
36
118239
3915
nüfus artışının %90'ının gerçekleşeceği yerler.
02:03
So why this knowledge gap?
37
123026
1938
Peki bu bilgi eksikliğinin sebebi ne?
02:05
Well, part of the problem
38
125537
1403
Problemin bir kısmı
02:06
is that we still see the world through the lens of nation-states.
39
126964
3294
dünyaya ulus devletlerin objektifinden bakıyor oluşumuz.
02:11
We're still locked in a 17th-century paradigm
40
131020
4211
17. yüzyılın dar görüşlü, ulusal egemenlik
02:15
of parochial national sovereignty.
41
135255
2287
paradigmasına takılıp kalmışız.
02:18
And yet, in the 1600's,
42
138606
1219
Halbuki, 1600'lerde
02:19
when nation-states were really coming into their own,
43
139849
2589
ulus devletler başarılı oldukları sırada
02:22
less than one percent of the world's population
44
142462
2353
dünya nüfusunun %1'inden azı
02:24
resided in a city.
45
144839
1452
şehirlerde yaşıyordu.
02:26
Today, it's 54 percent.
46
146315
1628
Bugün bu rakam %54.
02:28
And by 2050, it will be closer to 70 percent.
47
148603
2325
2050'de de, %70'e yaklaşacak.
02:33
So the world has changed.
48
153109
1707
Yani, dünya değişim sürecinde.
02:34
We have these 193 nation-states,
49
154840
3600
193 tane ulus devlet var
02:38
but we have easily as many cities that are beginning to rival them
50
158464
3410
ama güç ve etki konusunda onlara rakip olan
02:41
in power and influence.
51
161898
1531
en az bir o kadar da şehir var.
02:43
Just look at New York.
52
163453
1453
New York'a bir bakın.
02:44
The Big Apple has 8.5 million people
53
164930
2811
Büyük Elma'nın (New York) 8.5 milyon nüfusu
02:47
and an annual budget of 80 billion dollars.
54
167765
3237
ve 80 milyar dolar yıllık geliri var,
02:51
Its GDP is 1.5 trillion,
55
171026
2723
1,5 trilyonluk gayri safi milli hasılası,
02:53
which puts it higher than Argentina and Australia,
56
173773
3657
Arjantin ve Avusturya'nın
02:57
Nigeria and South Africa.
57
177454
1932
Nijerya ve Güney Afrika'nın üzerinde.
03:00
Its roughly 40,000 police officers
58
180189
2521
Şehirde yaklaşık 40.000 polis var,
03:02
means it has one of the largest police departments in the world,
59
182734
3000
yani dünyanın en büyük polis departmanlarından birine sahip.
03:05
rivaling all but the largest nation-states.
60
185758
2623
En büyük devletler dışındaki devletlerin sahip olduğu kadar polise sahip.
03:09
But cities like New York
61
189653
2021
New York gibi şehirler
03:11
or São Paulo
62
191698
1182
ya da San Paolo
03:12
or Johannesburg
63
192904
1220
ya da Johannesburg
03:14
or Dhaka
64
194148
1167
ya da Dakka
03:15
or Shanghai --
65
195339
1173
ya da Şangay --
03:16
they're punching above their weight economically,
66
196536
2361
ekonomik olarak kendilerinden üstünlerle yarışıyorlar,
03:18
but below their weight politically.
67
198921
2186
ancak politik olarak ise daha aşağıdakilerle.
03:21
And that's going to have to change.
68
201131
1850
Bunun değişmesi gerekecek.
03:23
Cities are going to have to find their political voice
69
203005
2668
Eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsak
03:25
if we want to change things.
70
205697
1603
şehirlerin politik seslerini yükseltmeleri gerekecek.
03:28
Now, I want to talk to you a little bit about the risks
71
208131
3043
Sizinle biraz da riskler hakkında konuşmak isterim,
03:31
that cities are facing --
72
211198
1217
şehirlerin karşı karşıya olduğu
03:32
some of the big mega-risks.
73
212439
1302
mega riskler hakkında.
03:33
I'm also going to talk to you briefly about some of the solutions.
74
213765
3198
Kısaca çözümlerden de söz edeceğim.
03:36
I'm going to do this using a big data visualization
75
216987
2448
Bunu da Carnergie Mellon'un CREATE Labı ve benim enstitümde
03:39
that was developed with Carnegie Mellon's CREATE Lab and my institute,
76
219459
3463
geliştirtirilen büyük veri görselleri
03:42
along with many, many others.
77
222946
1594
ve diğer araçlar ile yapacağım.
03:44
I want you to first imagine the world not as made up of nation-states,
78
224564
3378
İlk olarak dünyanın ulusal devletlerden değil
03:47
but as made up of cities.
79
227966
1564
şehirlerden oluştuğunu hayal etmenizi istiyorum.
03:50
What you see here is every single city
80
230041
2285
Burada gördüğünüz her şehir
03:52
with a population of a quarter million people or more.
81
232350
3088
çeyrek milyon veya daha yüksek bir nüfusa sahip.
03:56
Now, without going into technical detail,
82
236002
1999
Teknik detaya girmiyorum.
03:58
the redder the circle, the more fragile that city is,
83
238025
2764
Yuvarlak ne kadar kırmızı ise, şehir o kadar kırılgan.
04:00
and the bluer the circle, the more resilient.
84
240813
2263
Yuvarlak ne kadar mavi ise, şehir de o kadar sağlam.
04:03
Fragility occurs when the social contract comes unstuck.
85
243580
3576
Sosyal anlaşmalar başarısız olunca kırılganlık ortaya çıkıyor.
04:07
And what we tend to see is a convergence of multiple kinds of risks:
86
247634
3420
Bu durumda farklı tiplerde riskler görüyoruz:
04:11
income inequality,
87
251078
1279
gelir eşitsizliği,
04:12
poverty,
88
252381
1693
fakirlik,
04:14
youth unemployment,
89
254098
1790
genç nüfusta işsizlik,
04:15
different issues around violence,
90
255912
1839
şiddet ile ilgili konular,
04:17
even exposure to droughts, cyclones and earthquakes.
91
257775
3773
hatta kıtlıklara, tufanlara depremlere açık olma.
04:22
Now obviously, some cities are more fragile than others.
92
262515
3178
Bazı şehirlerin diğerlerinden daha kırılgan olduğu açık.
04:26
The good news, if there is any,
93
266966
2085
İyi haber, tabii eğer varsa,
04:29
is that fragility is not a permanent condition.
94
269075
2676
hassaslık kalıcı bir durum değil.
04:31
Some cities that were once the most fragile cities in the world,
95
271775
3346
Kolombiya'daki Bogota,
ya da Meksika'daki Ciudad Juárez gibi,
04:35
like Bogotá in Colombia
96
275145
1391
bir zamanlar en kırılgan olan şehirler
04:36
or Ciudad Juárez in Mexico,
97
276560
1592
04:38
have now fallen more around the national average.
98
278176
2732
şimdi ortalamaya daha yakınlar.
04:41
The bad news is that fragility is deepening,
99
281845
2415
Kötü haber ise kırılganlık derinleşiyor,
04:44
especially in those parts of the world that are most vulnerable,
100
284284
3103
özellikle de dünyanın korunmasız taraflarında:
04:47
in North Africa, the Middle East,
101
287411
1634
Kuzey Afrika'da, Orta Doğu'da,
04:49
in South Asia and Central Asia.
102
289069
1590
Güney Asya'da ve Orta Asya'da.
04:51
There, we're seeing fragility rising way beyond scales we've ever seen before.
103
291516
4853
Kırılganlık daha önce hiç görmediğimiz düzeye olaşmış durumda.
04:56
When cities become too fragile they can collapse,
104
296945
3118
Şehirler çok kırılgan hâle gelirlerse çökebilirler
05:00
tip over and fail.
105
300087
1429
düşebilir ve yıkılabilirler.
05:01
And when that happens,
106
301540
1330
Bu gerçekleştiğindeyse
05:02
we have explosive forms of migration:
107
302894
2228
patlayan göçler görüyoruz;
05:05
refugees.
108
305936
1229
mülteciler.
05:07
There are more than 22 million refugees in the world today,
109
307767
3994
Günümüzde 22 milyondan fazla mülteci var,
05:12
more than at any other time since the second world war.
110
312281
3239
bu rakam 2. Dünya Savaşı'ndan beri bu kadar olmamıştı.
05:17
Now, there's not one refugee crisis;
111
317512
2411
Günümüzde artık bir tane kriz yok;
05:19
there are multiple refugee crises.
112
319947
1827
birden çok mülteci krizi var.
05:21
And contrary to what you might read in the news,
113
321798
2341
Haberlerde mültecilerin büyük çoğunluğu
05:24
the vast majority of refugees aren't fleeing from poor countries
114
324163
3088
fakir ülkelerden varlıklı ülkelere kaçıyor
05:27
to wealthy countries,
115
327275
1169
olarak okuyoruz, aslında böyle değil,
05:28
they're moving from poor cities into even poorer cities --
116
328468
2986
yoksul şehirlerden daha da yoksul olanlarına göçüyorlar --
05:31
often, cities nearby.
117
331478
1609
genelde, komşularına.
05:33
Every single dot on this map represents an agonizing story
118
333815
4387
Bu haritadaki her nokta, içinde mücadele ve hayatta kalma savaşı olan
05:38
of struggle and survival.
119
338226
1788
üzücü bir hikâyeyi temsil ediyor.
05:40
But I want to briefly tell you about what's not on that map,
120
340038
2810
Size haritada olmayan bir şeyden bahsedeceğim;
05:42
and that's internal displacement.
121
342872
1939
ülke içindeki değişim.
05:44
There are more than 36 million people who have been internally displaced
122
344835
3808
Dünyada, yerinden yurdundan edilmiş
36 milyondan fazla insan var.
05:48
around the world.
123
348667
1168
05:49
These are people living in refugee-like conditions,
124
349859
2495
Bu insanlar mülteci koşullarında yaşıyor,
05:52
but lacking the equivalent international protection and assistance.
125
352378
3395
korunma ve yardım görmüyorlar.
05:55
And to understand their plight,
126
355797
1592
Kötü durumlarını anlamak için
05:57
I want to zoom in briefly on Syria.
127
357413
2105
Suriye'ye odaklanmak isterim.
06:01
Syria suffered one of the worst droughts in its history between 2007 and 2010.
128
361523
4655
2007-2010 arasında, Suriye en kötü kıtlıklarından birini yaşadı.
06:06
More than 75 percent of its agriculture and 85 percent of its livestock
129
366202
3942
Tarımının %75'i ve hayvancılığın %85'i
06:10
were wiped out.
130
370168
1452
yok oldu.
06:11
And in the process, over a million people moved into cities
131
371644
3039
Bu süreçte 1 milyondan fazla insan
06:14
like Aleppo, Damascus and Homs.
132
374707
2306
Halep, Şam, Humus gibi şehirlere göçtü.
06:17
As food prices began to rise,
133
377832
2033
Yiyecek fiyatları artmaya başladı
06:19
you also had equivalent levels of social unrest.
134
379889
2478
ve sosyal karışıklık da aynı seviyede arttı.
06:23
And when the regime of President Assad began cracking down,
135
383384
3404
Esad'ın rejimi yıkılırken
06:26
you had an explosion of refugees.
136
386812
2398
mülteci krizi ile karşılaştık.
06:30
You also had over six million internally displaced people,
137
390347
3200
6 milyondan fazla insan yerinden edildi,
06:33
many of whom when on to become refugees.
138
393571
2366
bunların çoğu da mülteci oldu.
06:35
And they didn't just move to neighboring countries like Jordan
139
395961
3060
Sadece Ürdün, Lübnan, Türkiye
gibi komşu ülkelere göç etmediler.
06:39
or Lebanon or Turkey.
140
399045
1602
06:41
They also moved up north towards Western Europe.
141
401172
2656
Kuzeye, Batı Avrupa'ya doğru da hareket ettiler.
06:44
See, over 1.4 million Syrians made the perilous journey
142
404690
3776
1.4 milyondan fazla Suriyeli
06:48
through the Mediterranean and up through Turkey
143
408490
2723
Akdeniz'den Türkiye üzerinden tehlikeli bir yolculuk yaparak
06:51
to find their way into two countries, primarily:
144
411237
2365
iki ülkeye ulaştılar:
06:53
Germany and Sweden.
145
413626
1801
Almanya ve İsveç.
06:57
Now, climate change --
146
417048
1418
İklim değişikliği,
06:58
not just drought, but also sea level rise,
147
418490
2710
sadece kuraklık da değil ama deniz seviyesinin de yükselmesi,
07:01
is probably one of the most severe existential threats
148
421224
2945
büyük ihtimalle şehirlerin karşı karşıya kaldığı en ciddi
07:04
that cities face.
149
424193
1291
tehditlerden biri.
07:05
That's because two-thirds of the world's cities are coastal.
150
425508
3072
Bunun sebebi de şehirlerin 2/3'ünün denize kıyısı olması.
07:10
Over 1.5 billion people live in low-lying, flood-prone coastal areas.
151
430156
5236
1.5 milyardan fazla kişi, deniz seviyesinde ve sele yatkın bölgelerde yaşıyor.
07:15
What you see here is a map that shows sea level rise
152
435981
2877
Bu gördüğünüz harita, sıcaklık değişimine oranla
07:18
in relation to changes in temperature.
153
438882
2056
deniz seviyesinin ne kadar yükseldiğini gösteriyor.
07:21
Climate scientists predict that we're going to see
154
441953
2408
Bilim adamlarına göre, bu yüzyılın kalanında
07:24
anywhere between three and 30 feet of sea level rise
155
444385
2537
deniz seviyesindeki artış
07:26
this side of the century.
156
446946
1552
1 ile 9 metre arasında olacak.
07:28
And it's not just low island nation-states that are going to suffer --
157
448522
3334
Sadece alçakta bulunan, Kiribati veya Maldivler
07:31
Kiribati or the Maldives or the Solomons or Sri Lanka --
158
451880
3340
Solomons ya da Sri Lanka
07:35
and they will suffer,
159
455244
1648
gibi ülkeler değil,
07:36
but also massive cities like Dhaka,
160
456916
1991
ama Dakka
07:39
like Hong Kong,
161
459542
1224
Hong Kong veya Şangay gibi
07:40
like Shanghai.
162
460790
1260
devasa şehirler de zarar görecek.
07:42
Cities of 10, 20, 30 million people or more
163
462074
3051
10, 20, 30 milyon ya da daha fazla nüfuslu şehirler bile
07:45
are literally going to be wiped off the face of this earth.
164
465149
3336
kelimenin tam anlamıyla haritadan silinecek.
07:48
They're going to have to adapt, or they're going to die.
165
468984
2725
Ya adapte olmak zorunda kalacaklar ya da yok olacaklar.
07:52
I want to take you also all the way over to the West,
166
472683
2557
Size bir de Batı'yı göstermek istiyorum,
07:55
because this isn't just a problem in Asia or Africa or Latin America,
167
475264
3291
çünkü sorun Afrika ya da Latin Amerika'ya özgü değil,
07:58
this is a problem also in the West.
168
478579
1817
Batı'ya da ait.
08:00
This is Miami.
169
480420
1156
Burası Miami.
08:01
Many of you know Miami is one of the wealthiest cities
170
481600
2571
Birçoğunuz Miami'yi biliyor, Amerika'daki
gelir düzeyi en yüksek şehirlerden birisi;
08:04
in the United States;
171
484195
1153
08:05
it's also one of the most flood-prone.
172
485372
1838
aynı zamanda da sele en elverişli olanlardan birisi.
08:07
That's been made painfully evident by natural disasters throughout 2017.
173
487234
3430
Bu, 2017'deki doğal afetlerle acı bir şekilde belli oldu.
08:10
But Miami is built on porous limestone -- a swamp.
174
490688
2408
Miami, gözenekli kireçtaşı üzerine kurulu -- bir bataklık.
08:13
There's no way any kind of flood barrier
175
493120
1976
Hiçbir sel önleyici sistem
08:15
is going to keep the water from seeping in.
176
495120
2336
suyun içeri girmesini engelleyemez.
08:17
As we scroll back,
177
497480
1206
Geçmişe dönüp
08:18
and we look across the Caribbean and along the Gulf,
178
498710
2692
Karayipler'e ya da Körfez Ülkeleri'ne bakarsak
08:21
we begin to realize
179
501426
1154
fark ederiz ki,
08:22
that those cities that have suffered worst from natural crises --
180
502604
3116
doğal krizlerden en kötü şekilde etkilenmiş şehirler --
08:25
Port-au-Prince, New Orleans, Houston --
181
505744
3004
Port-au-Prince, New Orleans, Houston --
08:28
as severe and as awful as those situations have been,
182
508772
2599
ne kadar şiddetli ve kötü olmuş olsa da
08:31
they're a dress rehearsal for what's to come.
183
511395
2468
olanlar, yaklaşmakta olanın sadece bir habercisi.
08:34
No city is an island.
184
514855
1681
Hiçbir şehir bir ada değil.
08:36
Every city is connected to its rural hinterland
185
516560
2256
Her şehir, sahilin arkasındaki iç bölgeye
08:38
in complex ways --
186
518840
1152
genelde gıda üretimi olmak üzere
08:40
often, in relation to the production of food.
187
520016
2802
karışık şekillerde bağlı.
08:42
I want to take you to the northern part of the Amazon, in Rondônia.
188
522842
3374
Sizi Amazon'un kuzeyine, Rondonia'ya götürmek istiyorum.
08:46
This is one of the world's largest terrestrial carbon sinks,
189
526240
2881
Dünyanın en büyük karbon yatağının bulunduğu
08:49
processing millions of carbon every single year.
190
529145
2262
her yıl milyonlarca karbon işleyen bir yer.
08:51
What you see here is a single road over a 30-year period.
191
531431
2845
Burada 30 yıllık bir süre içerisinde aynı yolu görüyoruz.
08:54
On either side you see land being cleared for pasture, for cattle,
192
534300
3865
İki tarafında da otlak ve büyükbaş hayvanlar için,
aynı zamanda soya ve şeker üretimi için,
08:58
but also for soy and sugar production.
193
538189
2195
yolun temizlendiğini görüyoruz.
09:00
You're seeing deforestation on a massive scale.
194
540981
2625
Devasa büyüklükte bir orman katliamı görüyorsunuz.
09:04
The red area here implies a net loss of forest over the last 14 years.
195
544673
4563
Kırmızı alan son 14 yıldaki net orman kaybını gösteriyor
09:09
The blue, if you could see it -- there's not much --
196
549854
2547
Mavi, görebildiyseniz -- çok yok --
09:12
implies there's been an incremental gain.
197
552425
2065
marjinal artış olacağını gösteriyor.
09:15
Now, as grim and gloomy as the situation is -- and it is --
198
555275
4021
Şimdi, durum ne kadar sıkıcı ve kasvetli olursa olsun -- ki öyle --
09:19
there is a little bit of hope.
199
559320
1566
minik bir umut var.
09:21
See, the Brazilian government,
200
561366
1492
Brezilya hükümeti,
09:22
from the national to the state to the municipal level,
201
562882
2567
ulusal düzeyden şehirlere kadar,
09:25
has also introduced a whole range -- a lattice -- of parks and protected areas.
202
565473
3817
park ve korunma alanları belirledi ve koruma altına aldı.
09:29
And while not perfect, and not always limiting encroachment,
203
569314
2976
Mükemmel olmasa da, her zaman zararı engellemese de
09:32
they have served to tamp back deforestation.
204
572314
2935
ormansızlaşmayı azalttı.
09:35
The same applies not just in Brazil but all across the Americas,
205
575791
3228
Aynısı sadece Brezilya değil, tüm Amerika için geçerli,
09:39
into the United States, Canada and around the world.
206
579043
2528
Birleşik Devletler, Kanada ve tüm dünya.
09:41
So let's talk about solutions.
207
581595
2096
Çözümler hakkında konuşalım.
09:44
Despite climate denial at the highest levels,
208
584917
3472
İklim değişikliği büyük ölçüde reddedilmesine rağmen,
09:48
cities are taking action.
209
588413
1809
şehirler harekete geçmeye başladı.
09:50
You know, when the US pulled out of the Paris Climate Agreement,
210
590246
3419
Amerika, Paris İklim Anlaşması'ndan çekildiğinde,
09:53
hundreds of cities in the United States and thousands more around the world
211
593689
3634
Birleşik Devletler'deki yüzlerce şehir ve dünya çapında binlercesi
09:57
doubled down on their climate commitments.
212
597347
2077
iklim konusundaki kararlılıklarını daha da arttırdı.
10:00
(Applause)
213
600005
3614
(Alkış)
10:06
And when the White House cracked down on so-called "undocumented migrants"
214
606924
4437
Beyaz Saray, sığınılan şehirlerde belgesi olmayan göçmenlere karşı
10:11
in sanctuary cities,
215
611385
1195
büyük önlemler aldıktan sonra,
10:12
hundreds of cities and counties and states sat up in defiance
216
612604
2963
yüzlerce şehir, ülke ve eyalet bu yasaya
10:15
and refused to enact that order.
217
615591
2091
meydan okudu ve reddeti.
10:17
(Applause)
218
617706
3177
(Alkış)
10:22
So cities are and can take action.
219
622033
2714
Şehirler harekete geçebilirler ve geçiyorlar.
10:25
But we're going to need to see a lot more of it,
220
625731
2842
Ama buna daha çok şahit olmalıyız,
10:28
especially in the global south.
221
628597
1926
özellikle de dünyanın güneyinde.
10:30
You see, parts of Africa and Latin America are urbanizing
222
630547
3790
Gördüğünüz gibi Afrika ve Latin Amerika
10:34
before they industrialize.
223
634361
1352
endüstrileşmeden şehirleşiyor.
10:35
They're growing at three times the global average
224
635737
2450
Nüfus bakımından dünya ortalamasından
10:38
in terms their population.
225
638211
1463
3 kat daha hızlı büyüyorlar.
10:40
And this is putting enormous strain on infrastructure and services.
226
640532
3424
Bu da altyapı ve hizmetleri inanılmaz zorluyor.
10:44
Now, there is a golden opportunity.
227
644514
3131
Şimdi, altın bir fırsat var.
10:48
It's a small opportunity but a golden one: in the next 10 to 20 years,
228
648134
3325
Küçük ama değeli bir fırsat: 10-20 yıl içerisinde
10:51
to really start designing in principles of resilience into our cities.
229
651483
3544
şehirlerimizde sağlamlılık prensipleri tasarlama fırsatı.
10:55
There's not one single way of doing this,
230
655051
2465
Bunu yapmanın tek bir yolu yok,
10:57
but there are a number of ways that are emerging.
231
657540
2793
şu an geliştirilmekte olan birçok yol var.
11:00
And I've spoken with hundreds of urban planners,
232
660357
2613
Yüzlerce şehir planlamacısı ile,
11:02
development specialists,
233
662994
1434
gelişim uzmanı ile
11:04
architects and civic activists,
234
664452
2368
mimar ve şehir aktivisti ile konuştum
11:06
and a number of recurring principles keep coming out.
235
666844
2643
ve sürekli aynı prensiplerin gerekliliği ortaya çıkıyor.
11:09
I just want to pass on six.
236
669511
1790
Size 6 tanesini bildirmek istiyorum.
11:12
First: cities need a plan
237
672186
2791
Birincisi: şehirlerin planlara
ve uygulamak için stratejilere ihtiyaçları var.
11:15
and a strategy to implement it.
238
675001
1873
11:16
I mean, it sounds crazy,
239
676898
1219
Demek istediğim, söylediğim çılgın gözükebilir,
11:18
but the vast majority of world cities don't actually have a plan
240
678141
3107
ama şehirlerin çoğunda bir plan
11:21
or a vision.
241
681272
1155
ya da vizyon yok.
11:22
They're too busy putting out daily fires to think ahead strategically.
242
682451
3334
Stratejik olarak ileriyi düşünmek yerine günlük krizleri çözmek ile meşguller.
11:25
I mean, every city wants to be creative,
243
685809
2009
Demek istediğim, her şehir yaratıcı olmak
11:27
happy, liveable, resilient --
244
687842
2366
mutlu, yaşanılabilir ve sağlam olmak istiyor.
11:30
who doesn't?
245
690232
1278
Kim istemez ki?
11:31
The challenge is, how do you get there?
246
691534
1870
Zor olan, bunu nasıl başaracaksınız?
11:33
And urban governance plays a key role.
247
693428
2240
Şehir yönetimi burada kilit nokta.
11:35
You could do worse than take a page from the book of Singapore.
248
695692
3024
Singapur'u örnek alsanız fena olmaz.
11:38
In 1971, Singapore set a 50-year urban strategy
249
698740
3239
1971'de, Singapur 50 yıllık şehir yönetmeliğini yürürlüğe koydu
11:42
and renews it every five years.
250
702003
2318
ve her 5 yılda bir yeniliyor.
11:45
What Singapore teaches us is not just the importance of continuity,
251
705189
3531
Singapur'un bize tek öğrettiği devamlılığın önemi değil,
11:48
but also the critical role of autonomy and discretion.
252
708744
3247
aynı zamanda otonomi ve hoşgörünün önemi.
11:52
Cities need the power to be able to issue debt,
253
712747
3025
Şehirlerin, borçlarını geri almak,
vergilerini yükseltebilmek,
11:55
to raise taxes,
254
715796
1214
çekip çevirmek için,
11:57
to zone effectively,
255
717034
1151
hesaplı konut yapabilmek için gerekli güce ihtiyaçları var.
11:58
to build affordable housing.
256
718209
1656
12:01
What cities need is nothing less than a devolution revolution,
257
721095
4403
Şehirlerin veraset devrimine ihtiyacı var.
12:05
and this is going to require renegotiating the terms of the contract
258
725522
3216
Bu da sözleşmenin esasları konusunda ülke yönetimi ile
12:08
with a nation-state.
259
728762
1359
uzlaşmayı gerektiriyor.
12:10
Second:
260
730765
1274
İkincisi:
12:12
you've got to go green.
261
732063
1691
çevre dostu olmalısınız.
12:13
Cities are already leading global decarbonization efforts.
262
733778
3063
Şehirler şimdiden küresel karbon arındırma konularında liderlik ediyorlar.
12:16
They're investing in congestion pricing schemes,
263
736865
2262
Trafik yoğunluğu cezalarının fiyat düzenlemelerinden,
12:19
in climate reduction emission targets,
264
739151
2325
emilim azaltma hedeflerine,
12:21
in biodiversity, in parks and bikeways and walkways
265
741500
3960
bioçeşitlilikten, parklara, bisiklet ve yürüyüş yollarına kadar
12:25
and everything in between.
266
745484
1259
her şeye yatırım yapıyorlar.
12:26
There's an extraordinary menu of options they have to choose from.
267
746767
3153
Muazzam derecede seçenek var.
12:29
One of the great things is,
268
749944
1294
En güzel şeylerden biri de,
12:31
cities are already investing heavily in renewables -- in solar and wind --
269
751262
3521
şehirler zaten yenilenebilir enerjiye
-- güneş ve rüzgâra --
12:34
not just in North America, but especially in Western Europe and parts of Asia.
270
754807
3733
yatırım yapmaya başlamıştı.
Sadece Kuzey Amerika değil, özellikle batı Avrupa ve Asya'nın bazı kesimleri.
12:38
There are more than 8,000 cities right now in the world today
271
758564
2903
Dünyada bugün güneş panelleri olan
12:41
with solar plants.
272
761491
1170
8000'den fazla şehir var.
12:42
There are 300 cities that have declared complete energy autonomy.
273
762685
4199
300 şehir tamamen enerji otonomisi ilan etti.
12:46
One of my favorite stories comes from Medellín,
274
766908
2403
En sevdiğim hikâyelerden birisi Medellin,
12:49
which invested in a municipal hydroelectric plant,
275
769335
3133
öyle bir hidroelektrik bir fabrikaya yatırım yaptı ki,
12:52
which doesn't only service its local needs,
276
772492
2228
sadece yerel ihtiyaca hizmet etmiyor,
12:54
but allows the city to sell excess energy back onto the national grid.
277
774744
3323
aynı zamanda fazla enerjisini ulusal çapta satabiliyor.
12:58
And it's not alone.
278
778091
1168
Yalnız değil.
12:59
There are a thousand other cities just like it.
279
779283
2536
Buna benzer binlerce şehir var.
13:02
Third: invest in integrated and multi-use solutions.
280
782389
3790
Üçüncüsü: farklı faydaları olan çözümlere yatırım yapın.
13:06
The most successful cities are those that are going to invest in solutions
281
786956
3569
En başarılı şehirler, tek bir tane değil bir sürü problemi çözecek
13:10
that don't solve just one problem, but that solve multiple problems.
282
790549
3235
konulara yatrım yapanlar.
13:13
Take the case of integrated public transport.
283
793808
3202
Bütünleşmiş toplu taşımayı ele alalım.
13:17
When done well --
284
797704
1314
İyi yapıldığında --
13:19
rapid bus transit,
285
799042
1385
hızlı otobüs ulaşımı,
13:20
light rail,
286
800451
1343
hafif raylı sistem,
13:21
bikeways, walkways, boatways --
287
801818
2405
bisiklet yolları, yürüyüş yolları, limanlar --
13:24
these can dramatically reduce emissions and congestion.
288
804247
3346
emilim ve kirliliği önemli düzeyde azaltabilir.
13:28
But they can do a lot more than that.
289
808297
1857
Bundan fazlasını yapabilirler.
13:30
They can improve public health.
290
810178
1675
Halk sağlığını geliştirebilirler.
13:31
They can reduce dispersion.
291
811877
1644
Kimyasal dağılımı azaltabilirler.
13:33
They can even increase safety.
292
813545
1629
Güvenliği bile artırabilirler.
13:36
A great example of this comes from Seoul.
293
816109
1995
Seoul buna çok iyi bir örnek.
13:38
You see, Seoul's population doubled over the last 30 years,
294
818128
3981
Seoul'ün nüfusu son 30 yılda ikiye katlanmış
13:42
but the footprint barely changed.
295
822133
2196
ama karbon ayakizi neredeyse değişmemiş.
13:44
How?
296
824353
1401
Nasıl?
13:45
Well, 75 percent of Seoul's residents get to work
297
825778
2835
Vatandaşların %75 i işe giderken
13:48
using what's been described as
298
828637
1439
dünyadaki en olağanüstü toplu taşıma
13:50
one of the most extraordinary public transport systems
299
830100
2574
sistemlerinden birini
13:52
in the world.
300
832698
1151
kullanıyor.
13:53
And Seoul used to be car country.
301
833873
1700
Eskiden Seoul araba ülkesiydi.
13:56
Next, fourth:
302
836859
1438
Sonra, dördüncüsü:
13:59
build densely but also sustainably.
303
839530
2812
yoğun ama sürdürülebilir şekilde inşa etmek.
14:03
The death of all cities is the sprawl.
304
843057
3101
Şehirlerin ölümü çarpık kentleşmeden kaynaklanıyor.
14:06
Cities need to know how to build resiliently,
305
846667
2175
Şehirler nasıl kapsamlı ve sağlam
14:08
but also in a way that's inclusive.
306
848866
1791
inşa edileceğini bilmeliler.
14:11
This is a picture right here of Dallas-Fort Worth.
307
851095
3751
Dallar-Fort Worth'un bir resmi var karşınızda.
14:14
And what you see is its population also doubled over the last 30 years.
308
854870
4314
Son 30 yılda nüfusun ikiye katlandığını görüyorsunuz.
14:19
But as you can see, it spread into edge cities and suburbia
309
859832
3130
Görebildiğiniz gibi, uçlardaki şehirlere ve kırsala,
14:22
as far as the eye can see.
310
862986
1610
gözün görebildiği kadar yayıldı.
14:25
Cities need to know when not to build,
311
865121
2210
Şehirler
çarpık yerleşmeyi ve gecekondulaşmayı tetiklememek için
14:27
so as not to reproduce urban sprawl
312
867355
2331
gerektiğinde inşa etmemeyi bilmeliler.
14:29
and slums of downward accountability.
313
869710
1940
14:32
The problem with Dallas-Forth Worth is
314
872377
1960
Dallas-Forth Worth ile ilgili problem
14:34
just five percent of its residents get to work using public transport -- five.
315
874361
4757
sadece %5'inin işe giderken toplu taşıma kullanması -- beş.
14:39
Ninety-five percent use cars,
316
879142
1458
%95'i araba kullanıyor, bu da
14:40
which partly explains why it's got some of the longest commuting times
317
880624
3415
işe gidiş geliş sürelerinin neden Amerika'nın en yükseklerinden olduğunu
14:44
in North America.
318
884063
1301
biraz açıklıyor.
14:45
Singapore, by contrast, got it right.
319
885388
2065
Aksine, Singapur bu işi başarmış.
14:47
They built vertically
320
887477
1167
Dikey ve üstüne bir de düşük maliyetli
14:48
and built in affordable housing to boot.
321
888668
1963
inşa ediyorlar.
14:51
Fifth: steal.
322
891989
1843
Beş: çalın.
14:54
The smartest cities are nicking, pilfering, stealing,
323
894987
2617
En akıllı şehirler sağdan, soldan,
kırpıyorlar, aşırıyorlar, çalıyorlar.
14:57
left, right and center.
324
897628
1160
14:58
They don't have time to waste.
325
898812
1484
Kaybedecek zamanları yok.
15:00
They need tomorrow's technology today,
326
900320
1983
Yarının teknolojisine bugün ihtiyaçları var,
15:02
and they're going to leapfrog to get there.
327
902327
2005
zıplamak zorundalar.
15:04
This is New York,
328
904356
1155
Burası New York,
15:05
but it's not just New York that's doing a lot of stealing,
329
905535
2834
ama tüm hırsızlığı yapan sadece New York değil.
Singapur, Seoul, Medellin de var.
15:08
it's Singapore, it's Seoul, it's Medellín.
330
908393
2064
Şehirler birbirlerinden ödünç almaya başladıklarında
15:10
The urban renaissance is only going to be enabled
331
910481
2337
15:12
when cities start borrowing from one another.
332
912842
2175
şehirleşme rönesansı mümkün olacak.
15:15
And finally: work in global coalitions.
333
915041
2525
Son olarak, global koalisyonlarda çalışın.
15:18
You know, there are more than 200 inner-city coalitions in the world today.
334
918008
3640
Bildiğiniz gibi, Dünya'da 200'den fazla şehir içi koalisyon var.
15:21
There are more city coalitions
335
921672
1547
Ülke koalisyonlarından
15:23
than there are coalitions for nation-states.
336
923243
2334
daha çok şehir koalisyonu var.
15:26
Just take a look at the Global Parliament of Mayors,
337
926272
2503
Şehir hakları hareketlerini yöneten
15:28
set up by the late Ben Barber,
338
928799
1449
Ben Barber tarafından kurulan
15:30
who was driving an urban rights movement.
339
930272
2041
Küresel Başkanlar Parlamentosu'na bir bakın.
15:32
Or consider the C40,
340
932337
1494
C40'ı düşünün,
15:33
a marvelous network of cities that has gathered thousands together
341
933855
3411
temiz enerji verebilmek için bir araya gelmiş
15:37
to deliver clean energy.
342
937290
1437
muhteşem bir şehir ağı.
15:39
Or look at the World Economic Forum,
343
939092
1763
Dünya Ekonomi Zirvesi'ne bir bakın,
15:40
which is developing smart city protocols.
344
940879
1997
akıllı şehir protokolleri geliştiriyorlar.
15:42
Or the 100 Resilient Cities initiative,
345
942900
1882
Ya da 100 Sağlam Şehir girişimine bakın,
15:44
which is leading a resilience revival.
346
944806
2003
sağlamlık dirilişine önderlik ediyor.
15:47
ICLEI, UCLG, Metropolis --
347
947945
3481
ICLEI, UCLG, Metropolis --
15:51
these are the movements of the future.
348
951450
2677
bunlar geleceğin hareketleri.
Fark ettikleri şey şu; şehirler beraber çalışırlarsa
15:54
What they all realize is that when cities work together,
349
954151
2786
15:56
they can amplify their voice,
350
956961
1857
sadece ulusal düzeyde değil,
15:59
not just on the national stage, but on the global stage.
351
959499
2995
uluslararası düzeyde de seslerini yükseltebilirler.
16:02
And with a voice comes, potentially, a vote --
352
962518
2903
Ses, büyük ihtimalle oy getirir --
16:05
and then maybe even a veto.
353
965445
1769
ve sonra belki de veto.
16:09
When nation-states default on their national sovereignty,
354
969190
3491
Ulus devletleri, ulusal egemenliklerini savsakladıklarında
16:12
cities have to step up.
355
972705
1882
şehirler harekete geçmeliler.
16:14
They can't wait.
356
974611
1152
Bekleyemezler.
16:15
And they don't need to ask for permission.
357
975787
2182
İzin almalarına gerek yok.
16:17
They can exert their own sovereignty.
358
977993
2351
Kendi egemenliklerini kullanabilirler.
16:21
They understand that the local and the global
359
981037
2131
Yerel ve globalin gerçekten
bir araya gelmesinin gerektiğini,
16:23
have really, truly come together,
360
983192
1602
16:24
that we live in a global, local world,
361
984818
1856
küresel olan yerel bir dünyada yaşadığımızı
16:26
and we need to adjust our politics accordingly.
362
986698
2649
ve politakaları da buna göre şekillendirmek gerektiğini anlamalılar.
16:29
As I travel around the world and meet mayors and civic leaders,
363
989371
3108
Dünya'yı dolaşıp tanıştığım belediye başkanları ve liderlerin
16:32
I'm amazed by the energy, enthusiasm and effectiveness
364
992503
3326
işlerine kattıkları enerji, heves
16:35
they bring to their work.
365
995853
1811
ve etkileyiciliklerinden çok etkilendim.
16:37
They're pragmatists.
366
997688
1484
Pragmatistler.
16:39
They're problem-solvers.
367
999196
1534
Problem çözücüler.
16:40
They're para-diplomats.
368
1000754
1469
Yarı-diplomatlar.
16:43
And in this moment of extraordinary international uncertainty,
369
1003009
3230
Bu olağanüstü uluslararası belirsizlik zamanlarında
16:47
when our multilateral institutions are paralyzed
370
1007116
2508
çok yönlü kurumların eli kolu bağlı olduğunda
16:49
and our nation-states are in retreat,
371
1009648
2069
ve devletler geri çekildiğinde
16:51
cities and their leaders are our new 21st-century visionaries.
372
1011741
4717
bizim yeni 21. yüzyıl vizyonerlerimiz şehirler ve onların liderleridir.
16:57
They deserve -- no, they have a right to -- a seat at the table.
373
1017254
3749
Onlar da söz sahibi olmak istiyor -hayır, buna zaten hakları var.
17:01
Thank you.
374
1021820
1229
Teşekkürler.
17:03
(Applause)
375
1023073
3518
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7