The difference between being "not racist" and antiracist | Ibram X. Kendi

Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi

Cloe Shasha: So welcome, Ibram,

Cloe Shasha: Hoş geldin Ibram

and thank you so much for joining us.

ve bize katıldığın için teşekkürler.

Ibram X. Kendi: Well, thank you, Cloe,

Ibram X. Kendi: Teşekkürler Cloe

and Whitney,

ve Whitney,

and thank you everyone for joining this conversation.

bu sohbete katıldığınız için hepinize teşekkür ederim.

And so, a few weeks ago,

Pekala, birkaç hafta önce

on the same day we learned about the brutal murder of George Floyd,

George Floyd'un acımasızca öldürüldüğünü öğrendiğimiz gün,

we also learned that a white woman in Central Park

Central Park'ta köpeğine tasma takmayı tercih etmeyen

who chose not to leash her dog

ve yakınındaki siyahi bir adamın

and was told by a black man nearby that she needed to leash her dog,

tasma takması gerektiğini söyleyerek uyardığı beyaz bir kadının

instead decided to threaten this black male,

tasma takmak yerine siyahi erkeği tehdit ettiğini,

instead decided to call the police

polisi aramaya karar verdiğini

and claim that her life was being threatened.

ve polise hayatının tehdit altında olduğunu iddia ettiğini öğrendik.

And of course, when we learned about that through a video,

Bunu bir video aracılığıyla öğrendiğimizde birçok Amerikalı şaşkınlığa uğradı

many Americans were outraged,

and this woman, Amy Cooper,

ve o kadın, Amy Cooper, kendini ulusal bir televizyonda buldu

ended up going on national TV

ve tıpkı diğer pek çok Amerikalının

and saying,

like countless other Americans have said right after they engaged in a racist act,

ırkçı bir eylemde bulunduktan hemen sonra söylediği gibi,

"I am not racist."

"Ben ırkçı değilim," dedi.

And I say countless Americans,

Pek çok Amerikalı diyorum

because when you really think about the history of Americans

çünkü gerçekten ırkçı fikirler ifade eden,

expressing racist ideas,

ırkçı politikaları destekleyen Amerikalıların

supporting racist policies,

tarihini düşündüğümüzde,

you're really talking about a history of people

aslında ırkçı olmadığını iddia eden insanların tarihinden bahsediyor oluruz

who have claimed they're not racist,

because everyone claims that they're not racist,

çünkü herkes ırkçı olmadığını iddia ediyor,

whether we're talking about the Amy Coopers of the world,

ister dünyadaki Amy Coopers'lar olsun, ister Donald Trump;

whether we're talking about Donald Trump,

who, right after he said that majority-black Baltimore

ki Donald Trump çoğunlukla siyahi olan Baltimore'un

is a rat and rodent-infested mess that no human being would want to live in,

hiçbir insanın yaşamak istemeyeceği fare ve kemirgenlerle dolu

and he was challenged as being racist,

bir pislik olduğunu söyledikten sonra ırkçı olmakla suçlandı.

he said, "Actually, I'm the least racist person anywhere in the world."

O da şöyle dedi, "Aslında dünyadaki en az ırkçı insan benim."

And so really the heartbeat of racism itself

Yani ırkçılığın esas ruhu

has always been denial,

her zaman inkar olmuştur

and the sound of that heartbeat

ve bu ruhun sesi de

has always been, "I'm not racist."

her zaman "ben ırkçı değilim" der.

And so what I'm trying to do with my work

Bu yüzden, işim dahilinde yapmaya çalıştığım şey

is to really get Americans to eliminate the concept of "not racist"

Amerikalıların kelime haznelerinden "ırkçı olmamak" kavramını

from their vocabulary,

gerçekten çıkarmak

and realize we're either being racist

ve ya ırkçı ya da ırkçılık karşıtı olduğumuzun farkına varmak.

or anti-racist.

We're either expressing ideas that suggest certain racial groups

Belirli ırk gruplarının diğer gruplardan daha iyi veya daha kötü olduğunu

are better or worse than others,

veya daha üstün ya da daha altta olduğunu

superior or inferior than others.

öne süren fikirler ifade ederiz.

We're either being racist,

Ya ırkçı oluruz

or we're being anti-racist.

ya da ırkçılık karşıtı.

We're expressing notions that the racial groups are equals,

Herhangi bir kültürel ve hatta etnik farklılığa rağmen

despite any cultural or even ethnic differences.

ırk gruplarının eşit olduğunu öne süren kavramları ifade ederiz.

We're either supporting policies that are leading

Ya ırksal eşitsizlik ve adaletsizliğe yön veren

to racial inequities and injustice,

politikaları destekleriz,

like we saw in Louisville, where Breonna Taylor was murdered,

tıpkı Breonna Taylor'ın öldürüldüğü Louisville'de gördüğümüz gibi

or we're supporting policies and pushing policies

ya da herkes için adalet ve eşitliğe yön veren politikaları

that are leading to justice and equity for all.

destekler ve teşvik ederiz.

And so I think we should be very clear

Bu yüzden, ırkçı fikirler ifade edip etmediğimiz,

about whether we're expressing racist ideas,

ırkçı politikaları destekleyip desteklemediğimiz

about whether we're supporting racist policies,

konusunda net olmamız gerektiğini düşünüyorum

and admit when we are,

ve ırkçı olduğumuzda kabul etmeliyiz

because to be anti-racist

çünkü ırkçılık karşıtı olmak,

is to admit when we expressed a racist idea,

ırkçı bir fikir ifade ettiğimizde onu kabul etmektir,

is to say, "You know what?

şöyle demektir, "Biliyor musun?

When I was doing that in Central Park,

Central Park'ta bunu yaparken aslında ırkçıydım.

I was indeed being racist.

But I'm going to change.

Fakat değişeceğim.

I'm going to strive to be anti-racist."

Irkçılık karşıtı olmak için çabalayacağım."

And to be racist

Irkçı olmak ise Amerikan toplumunu istila eden

is to constantly deny

ırksal eşitsizlikleri sürekli reddetmektir

the racial inequities that pervade American society,

to constantly deny the racist ideas that pervade American minds.

ve Amerikalıların zihinlerini istila eden ırkçı fikirleri sürekli reddetmektir.

And so I want to built a just and equitable society,

Ben adil ve tarafısz bir toplum inşa etmek istiyorum

and the only way we're going to even begin that process

ve bu sürece başlamak için bile

is if we admit our racism

tek yolumuz ırkçılığımızı kabul etmek

and start building an anti-racist world.

ve ırkçılık karşıtı bir dünya inşa etmektir.

Thank you.

Teşekkürler.

CS: Thank you so much for that.

CS: Bunun için çok teşekkürler.

Kitabın, "How to Be an Antiracist" [Nasıl Irkçılık Karşıtı Olunur?]

You know, your book, "How to Be an Antiracist,"

has become a bestseller in light of what's been happening,

olup bitenlerin ışığı altında en çok satanlardan birisi oldu

and you've been speaking a bit

ve ırkçılık karşıtlığı ile ırkçılığın,

to the ways in which anti-racism and racism

ırkçılık üzerinde bir görüş sahibi olmak için

are the only two polar opposite ways to hold a view on racism.

tek iki zıt kutup olduğundan bahsediyorsun.

I'm curious if you could talk a little bit more

Nasıl ırkçılık karşıtı olabilecekleri açısından konuya aşina olmayanlar için

about what the basic tenets of anti-racism are,

for people who aren't as familiar with it in terms of how they can be anti-racist.

ırkçılık karşıtlığının temel ilkelerinin ne olduğundan biraz bahseder misin?

IXK: Sure. And so I mentioned in my talk

IXK: Tabii ki.

Irkçılığın ruhunun inkar olduğunu söylemiştim

that the heartbeat of racism is denial,

and really the heartbeat of anti-racism is confession,

ve gerçekten, ırkçılık karşıtlığının ruhu da itiraftır,

is the recognition

bu toplumda büyüdüğünü kabul etmektir,

that to grow up in this society

is to literally at some point in our lives

hayatlarımızın bir noktasında

probably internalize ideas that are racist,

gerçekten belki de ırkçı olan, belirli ırk gruplarının diğerlerinden

ideas that suggest certain racial groups are better or worse than others,

daha iyi veya daha kötü olduğunu öne süren fikirleri benimsemektir

and because we believe in racial hierarchy,

ve ırksal hiyerarşiye inandığımız için,

because Americans have been systematically taught

Amerikalılara sistematik olarak

that black people are more dangerous,

siyahi insanların daha tehlikeli olduğu,

that black people are more criminal-like,

siyahi insanların suçlara daha yatkın olduğu öğretildiği için,

when we live in a society where black people

siyahi insanların ulusal olarak gözetimde tutulan nüfusun

are 40 percent of the national incarcerated population,

yüzde 40'ını oluşturduğu bir toplumda yaşadığımız zaman,

that's going to seem normal to people.

bu, insanlara normal görünecektir.

When we live in a society

Siyahi insanların nüfusun yüzde 20'sini oluşturduğu

in a city like Minneapolis

where black people are 20 percent of the population

fakat insanların yüzde 60'tan fazlasının

but more than 60 percent of the people being subjected to police shootings,

polis tarafından vurulduğu bir toplumda,

Minneapolis gibi bir şehirde yaşadığımız zaman,

it's going to seem normal.

bu, normal görünecektir.

And so to be anti-racist

Yani ırkçılık karşıtı olmak

is to believe that there's nothing wrong

siyahi insanlarda veya diğer herhangi bir ırk grubunda

or inferior about black people or any other racial group.

yanlış veya aşağılık bir şey olmadığına inanmaktır.

There's nothing dangerous

Siyahi insanlar

about black people or any other racial group.

veya diğer herhangi bir ırk grubunda tehlikeli bir şey yok.

And so when we see these racial disparities all around us,

Etrafımızda bu ırksal eşitsizlikleri gördüğümüz zaman,

we see them as abnormal,

onları olağan dışı olarak görüyoruz

and then we start to figure out, OK, what policies are behind

ve sonra düşünmeye başlıyoruz, birçok siyahi insanın

polis tarafından öldürülmesinin ardında nasıl politikalar var?

so many black people being killed by police?

What policies are behind so many Latinx people

Birçok Latin kökenli insanın orantısız olarak

being disproportionately infected with COVID?

COVID ile enfekte olmasının ardında nasıl politikalar var?

How can I be a part of the struggle

Bu politikaları altüst etmek ve yerlerine daha ırkçılık karşıtı

to upend those policies and replace them with more antiracist policies?

politikalar koymak için nasıl mücadelenin bir parçası olabilirim?

Whitney Pennington Rodgers: And so it sounds like

Whitney Pennington Rodgers: Görünen o ki,

you do make that distinction, then, between not racist and anti-racist.

ırkçı olmamak ile ırkçılık karşıtlığı arasında bir ayrım yapıyorsun.

I guess, could you talk a little bit more about that and break that down?

Bundan biraz daha bahsedip bunu detaylandırabilir misin?

What is the difference between the two?

İkisi arasındaki fark nedir?

IXK: In the most simplest way,

IXK: En basit şekliyle,

a not racist is a racist who is in denial,

ırkçı olmayan, ırkçı olduğunu reddeden bir ırkçıdır

and an anti-racist is someone

ve ırkçılık karşıtı ise

who is willing to admit the times in which they are being racist,

ırkçı olduğu zamanları kabul etmeye gönüllü olan,

and who is willing to recognize

toplumumuzdaki ırksal problemleri

the inequities and the racial problems of our society,

ve eşitsizlikleri fark etmeye gönüllü olan

and who is willing to challenge those racial inequities

ve ırksal eşitsizlikleri, politikalarla mücadele ederek değiştirmeye

by challenging policy.

gönüllü olan kişidir.

And so I'm saying this because literally slaveholders, slave traders,

Bunu söylüyorum çünkü gerçekten köle sahipleri, köle tüccarları

imagined that their ideas in our terms were not racist.

fikirlerinin, bizim ifademizle, ırkçı olmadığını düşünüyorlardı.

They would say things like,

Şöyle şeyler söylüyorlardı,

"Black people are the cursed descendants of Ham,

"Siyahi insanlar Ham'ın lanetli neslidir

and they're cursed forever into enslavement."

ve onlar sonsuza dek kölelikle lanetlenmişlerdir."

This isn't, "I'm not racist."

Bu "Ben ırkçı değilim" değildir.

This is, "God's law."

Bu "Tanrı'nın kanunu.''

They would say things, like, you know,

Şöyle şeyler diyorlardı,

"Based on science, based on ethnology,

"Bilime dayanarak, etnolojiye dayanarak,

based on natural history,

doğa tarihine dayanarak,

black people by nature

siyahi insanlar yaradılıştan

are predisposed to slavery and servility.

köleliğe ve itaatkarlığa yatkındır.

This is nature's law. I'm not racist.

Bu doğanın kanunu. Ben ırkçı değilim.

I'm actually doing what nature said I'm supposed to be doing."

Ben doğanın yapmam gerektiğini söylediği şeyi yapıyorum."

And so this construct of being not racist and denying one's racism

Böylece ırkçı olmama ve ırkçılığı reddetme yapısı,

goes all the way back to the origins of this country.

bu ülkenin köklerine kadar uzanıyor.

CS: Yeah.

CS: Evet.

And why do you think it has been so hard

Peki konu ırkçılık olduğunda çoğu insan için hala

for some people now to still accept that neutrality is not enough

tarafsızlığın yetersiz olduğunu kabul etmenin neden

when it comes to racism?

bu kadar zor olduğunu düşünüyorsun?

IXK: I think because it takes a lot of work to be anti-racist.

IXK: Çünkü bence ırkçılık karşıtı olmak çok çalışma gerektiriyor.

You have to be very vulnerable, right?

Çok açık olmalısınız, değil mi?

You have to be willing to admit that you were wrong.

Hatalı olduğunuzu kabul etmeye gönüllü olmalısınız.

You have to be willing to admit

Şunu kabul etmeye gönüllü olmalısınız,

that if you have more, if you're white, for instance,

eğer daha fazlasına sahipseniz, örneğin bir beyazsanız

and you have more,

ve daha fazlasına sahipseniz,

it may not be because you are more.

bu, siz daha fazlasınız diye olmayabilir.

You have to admit that, yeah, you've worked hard

Yaşamınızda imkan dahilinde çok çalıştığınızı

potentially, in your life,

fakat belirli avantajlara

but you've also had certain advantages

sahip olduğunuzu ve bunların da size

which provided you with opportunities

diğer insanların sahip olmadığı imkanları sağladığını

that other people did not have.

kabul etmelisiniz.

You have to admit those things,

Tüm bunları kabul etmelisiniz

and it's very difficult

ve insanların alenen

for people to be publicly,

ve hatta özel olarak

and even privately, self-critical.

kendilerine karşı eleştirel olmaları çok zordur.

I think it's also the case of,

Ayrıca bunun, belki de bundan bahsetmeliydim,

and I should have probably led with this,

insanların "ırkçı" kelimesini

how people define "racist."

nasıl tanımladıklarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.

And so people tend to define "racist"

İnsanlar "ırkçı" kelimesini

as, like, a fixed category,

sabit bir kategori gibi, bir kimlik olarak tanımlamaya yatkınlar.

as an identity.

This is essential to who a person is.

Bu, kişinin kimliği için gereklidir.

Someone becomes a racist.

Birisi ırkçı hale gelir.

And so therefore --

Bu yüzden de --

And then they also connect a racist with a bad, evil person.

Ayrıca bir ırkçıyı, kötü ve uğursuz bir insanla bağdaştırırlar.

They connect a racist with a Ku Klux Klansman or woman.

Bir ırkçıyı Ku Klux Klan adamı veya kadınıyla bağdaştırırlar.

And they're like, "I'm not in the Ku Klux Klan,

Onlar da şöyle der, "Ben Ku Klux Klan'da değilim,

I'm not a bad person

ben kötü bir insan değilim

and I've done good things in my life.

ve hayatımda iyi şeyler yaptım.

I've done good things to people of color.

Beyaz olmayan insanlara iyi şeyler yaptım.

And so therefore I can't be racist.

Bu yüzden ırkçı olamam.

I'm not that. That's not my identity.

Değilim. Bu benim kimliğim değil."

But that's actually not how we should be defining racist.

Fakat aslında ırkçılığı bu şekilde tanımlamamalıyız.

Racist is a descriptive term.

Irkçı, açıklayıcı bir terimdir.

It describes what a person is saying or doing in any given moment,

Bir insanın belirli bir anda ne söylediğini veya ne yaptığını tanımlar

and so when a person in one moment

ve bir insan bir anda

is expressing a racist idea,

ırkçı bir fikir ifade ediyorsa,

in that moment they are being racist when they're saying black people are lazy.

siyahi insanların tembel olduğunu söylüyorsa, o anda ırkçı olurlar.

If in the very next moment

Bir sonraki andaysa

they're appreciating the cultures of native people,

yerli insanların kültürlerini takdir ediyorlarsa,

they're being anti-racist.

ırkçılık karşıtı olurlar.

WPR: And we're going to get to some questions

WPR: Bir dakika içerisinde

from our community in a moment,

topluluğumuzdan sorular alacağız

but I think when a lot of people hear this idea that you're putting forward,

fakat öne sürdüğün bu fikri duyduğunda, ırkçılık karşıtlığı fikrini,

this idea of anti-racism,

birçok insanın, bunun sadece

there's this feeling that this is something

beyazlar topluluğunu

ilgilendirdiği hissine kapıldığını düşünüyorum.

that only concerns the white community.

And so could you speak a little bit to how the black community

Siyahi topluluğun ve beyaz olmayan, diğer etnik azınlıkların

and nonwhite, other ethnic minorities

bu ırkçılık karşıtlığı fikrine nasıl katılacağını

can participate in and think about this idea of anti-racism?

ve bunu nasıl düşünebilecekleri hakkında biraz konuşur musun?

IXK: Sure.

IXK: Elbette.

So if white Americans commonly say, "I'm not racist,"

Beyaz Amerikalılar çoğunlukla "ben ırkçı değilim" diyorsa,

people of color commonly say,

beyaz olmayan insanlar da çoğunlukla

"I can't be racist,

"Ben ırkçı olamam

because I'm a person of color."

çünkü kendim zaten farklı ırktanım," diyor.

And then some people of color say they can't be racist

Bazı beyaz olmayan insanlar da ırkçı olamayacaklarını

because they have no power.

çünkü güçlerinin olmadığını söylüyor.

And so, first and foremost,

Yani, her şeyden önce,

what I've tried to do in my work is to push back against this idea

çalışmamda yapmaya çalıştığım şey

beyaz olmayan insanların gücü olmadığı fikrini geri püskürtmek.

that people of color have no power.

There's nothing more disempowering

Beyaz olmayan biri olarak

to say, or to think, as a person of color,

gücünüzün olmadığını söylemek veya düşünmekten

than to say you have no power.

daha güçsüzleştirici bir şey yoktur.

People of color have long utilized the most basic power

Beyaz olmayanlar, her insanın sahip olduğu

that every human being has,

en temel güçten uzun zaman yararlandılar

and that's the power to resist policy --

ve bu, direnme politikası gücü --

that's the power to resist racist policies,

ırkçı politikalara direnme gücü,

that's the power to resist a racist society.

ırkçı bir topluma direnme gücü.

But if you're a person of color,

Fakat eğer farklı ırktansanız

and you believe that people coming here

ve Honduras ve El Salvador'dan

from Honduras and El Salvador

buraya gelen insanların bu ülkeyi

are invading this country,

istila ettiğine inanıyorsanız,

you believe that these Latinx immigrants

Latin kökenli göçmenlerin

are animals and rapists,

hayvanlar ve yağmacı olduğuna inanıyorsanız,

then you're certainly not, if you're black or Asian or native,

o zaman, ister siyahi, ister Asyalı veya yerli olun,

going to be a part of the struggle

hiçbir zaman Latin kökenli göçmenleri korumak

to defend Latinx immigrants,

ve Latin kökenli göçmenlerin de

to recognize that Latinx immigrants have as much to give to this country

diğer gruplar kadar bu ülkeye katabileceği şeyler olduğunu fark etmede

verilen mücadelenin bir parçası olmayacaksınız,

as any other group of people,

you're going to view these people as "taking away your jobs,"

o insanları "işlerinizi çalan" kişiler olarak göreceksiniz

and so therefore you're going to support racist rhetoric,

ve dolayısıyla ırkçı bir retoriği,

you're going to support racist policies,

ırkçı politikaları destekleyeceksiniz

and even though that is probably going to be harming you,

ve muhtemelen bu sizi incitse bile,

in other words, it's going to be harming,

diğer bir deyişle, bu sizi incitecek,

if you're black, immigrants coming from Haiti and Nigeria,

eğer siyahiyseniz Haiti ve Nijerya'dan gelen göçmenler,

if you're Asian, immigrants coming from India.

eğer Asyalı iseniz Hindistan'dan gelen göçmenler.

So I think it's critically important for even people of color

Yani beyaz olmayan insanlar için bile direnme gücünün olduğunu

to realize they have the power to resist,

fark etmenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum

and when people of color view other people of color as the problem,

ve beyaz olmayan insanlar, diğer beyaz olmayanları problem olarak gördüğünde

they're not going to view racism as the problem.

ırkçılığı da problem olarak görmeyeceklerdir.

And anyone who is not viewing racism as the problem

Irkçılığı problem olarak görmeyen herhangi bir insan ise

is not being anti-racist.

ırkçılık karşıtı olmaz.

CS: You touched on this a bit in your beginning talk here,

CS: Konuşmanın başlangıcında buna biraz değindin

but you've talked about how racism is the reason

fakat ırkçılığın, siyahi topluluklar ve farklı ırktan toplulukların

Amerika'da sistematik olarak

that black communities and communities of color

dezavantajlı hale getirilmelerine nasıl neden olduğundan bahsettin,

are systematically disadvantaged in America,

which has led to so many more deaths from COVID-19 in those communities.

ki bu, bu topluluklarda COVID-19 nedenli çok fazla ölüme sebep oldu.

And yet the media is often placing the blame on people of color

Ancak medya genelde beyaz olmayan insanları

for their vulnerability to illness.

hastalığa yatkınlık nedeniyle sorumlu tutuyor.

So I'm curious, in line with that,

Bununla bağlantılı olarak merak ediyorum,

what is the relationship between anti-racism

ırkçılık karşıtlığı ve vücutla ilgili

and the potential for systemic change?

potansiyel değişiklik arasındaki ilişki nedir?

IXK: I think it's a direct relationship,

IXK: Bence doğrudan bir ilişki var

because when you are --

çünkü ne zaman --

when you believe and have consumed racist ideas,

ırkçı fikirlere inandığınız ve onları tükettiğiniz zaman,

you're not going to even believe change is necessary

değişimin gerekli olduğuna bile inanmazsınız

because you're going to believe that racial inequality is normal.

çünkü o zaman ırksal eşitsizliğin normal olduğuna inanırsınız

Or, you're not going to believe change is possible.

ya da değişimin mümkün olduğuna inanmazsınız.

In other words, you're going to believe that the reason why black people

Demek istediğim, siyahi insanların polis tarafından yüksek oranda

are being killed by police at such high rates

öldürülmesinin nedeninin

ya da Latin kökenli insanların yüksek oranda enfekte olmasının nedeninin

or the reason why Latinx people are being infected at such high rates

onlarla ilgili yanlış bir şeyler olduğuna

is because there's something wrong with them,

ve hiçbir şeyin değiştirilemeyeceğine inanırsınız.

and nothing can be changed.

And so you wouldn't even begin to even see the need

Dolayısıyla, vücutla ilgili yapısal değişim mücadelesinin

for systemic structural change,

parçası olmak bir yana, vücutla ilgili yapısal değişimin

let alone be a part of the struggle for systemic structural change.

gerekli olduğunu bile görmeye başlamazsınız.

And so, to be anti-racist, again,

Yani tekrar, ırkçılık karşıtı olmak

is to recognize

ırksal eşitsizliğin yalnızca

that there's only two causes of racial inequity:

iki maddesi olduğunu fark etmektir:

either there's something wrong with people,

Ya insanlarla ilgili yanlış bir şeyler vardır

or there's something wrong with power and policy.

ya da güç ve politikayla ilgili yanlış bir şey vardır.

And if you realize that there's nothing wrong with any group of people,

Herhangi bir insan grubunda yanlış bir şey olmadığını fark ederseniz

and I keep mentioning groups --

ve gruplara değiniyorum --

I'm not saying individuals.

bireyler demiyorum.

There's certainly black individuals

Kesinlikle koronavirüsü ciddiye almayan

who didn't take coronavirus seriously,

siyahi bireyler vardır,

which is one of the reasons why they were infected.

enfekte olmalarının nedenlerinden birisi de budur.

But there are white people who didn't take coronavirus seriously.

Fakat korona virüsü ciddiye almayan beyaz insanlar da var.

No one has ever proven, actually studies have shown

Siyahi insanların koronavirüsü ciddiye alma olasılığının

that black people were more likely to take the coronavirus seriously

beyazlardan daha fazla olduğunu gösteren çalışmalar var,

than white people.

fakat kimse kanıtlamadı.

We're not talking about individuals here,

Burada bireylerden bahsetmiyoruz

and we certainly should not be individualizing groups.

ve kesinlikle grupları bireyleştirmemeliyiz.

We certainly should not be looking at the individual behavior

Bir Latin kökenli insanın veya siyahi insanın

of one Latinx person or one black person,

bireysel davranışlarına bakarak onların

grubun temsilcileri olduğunu kesinlikle söylememeliyiz.

and saying they're representatives of the group.

That's a racist idea in and of itself.

Bu kendi içerisinde ırkçı bir fikir.

And so I'm talking about groups,

Gruplardan bahsediyorum

and if you believe that groups are equals,

ve grupların emsal olduğuna inanıyorsanız

then the only other alternative,

o zaman diğer tek alternatif,

the only other explanation to persisting inequity and injustice,

yani eşitsizlik ve adaletsizliği sürdüren diğer tek açıklama

is power and policy.

güç ve politika.

And to then spend your time transforming and challenging power and policy

Öyleyse zamanı, güç ve politikayı dönüştürmek için harcamak da

is to spend your time being anti-racist.

zamanı ırkçılık karşıtı olmak için harcamak demektir.

WPR: So we have some questions that are coming in from the audience.

WPR: Seyirciden gelen birkaç sorumuz var.

First one here is from a community member

Birincisi bir topluluk üyesinden geliyor.

that asks, "When we talk about white privilege,

"Beyaz ayrıcalığından bahsettiğimizde

we talk also about the privilege not to have the difficult conversations.

ayrıca sohbet etme zorluğuna sahip olmama ayrıcalığından da bahsediyoruz.

Do you feel that's starting to change?"

Bunun değişmeye başladığını düşünüyor musun?"

IXK: I hope so,

IXK: Öyle umuyorum,

because I think

çünkü beyaz Amerikalıların da

that white Americans, too,

ayrıcalıklarını eş zamanlı olarak

need to simultaneously recognize

tanımaları gerekiğini düşünüyorum

their privileges,

the privileges that they have accrued

yani beyaz olmalarının sonucu olarak artan ayrıcalıkları

as a result of their whiteness,

and the only way in which they're going to be able to do that

ve bunu yapabilmelerinin tek yolu

is by initiating and having these conversations.

bu sohbetlere önayak olmak ve bu sohbetleri gerçekleştirmek.

But then they also should recognize

Daha sonra da,

that, yes, they have more,

ırkçı politikalar nedeniyle

beyaz Amerikalıların daha fazlasına sahip olduğunu anlamalılar,

white Americans have more,

due to racist policy,

evet, daha fazlasına sahipler

but the question I think white Americans should be having,

fakat beyaz Amerikalıların esas sorgulaması gereken şey bence şu,

particularly when they're having these conversations among themselves,

özellikle de bu sohbetleri kendi aralarında gerçekleştiriyorken.

is, if we had a more equitable society,

Eğer daha adil bir topluma sahip olsaydık,

would we have more?

daha fazlasına mı sahip olurduk?

Because what I'm asking is that, you know,

Çünkü sorduğum şey,

white Americans have more because of racism,

beyaz Amerikalılar ırkçılık nedeniyle daha fazlasına sahip

but there are other groups of people in other Western democracies

fakat diğer Batı demokrasilerinde beyaz Amerikalılardan daha fazlasına

who have more than white Americans,

sahip olan diğer insan grupları var

and then you start to ask the question,

ve o zaman şunu sormaya başlıyorsunuz,

why is it that people in other countries have free health care?

diğer ülkelerdeki insanlar neden ücretsiz sağlık hizmetine sahipler?

Why is it that they have paid family leave?

Onlar neden ücretli ailevi durum iznine çıkabiliyor?

Why is it that they have a massive safety net?

Onların neden çok büyük güvenlik ağları var?

Why is it that we do not?

Bizde neden yok?

And one of the major answers

Bizde neden olmadığı sorusu için

to why we do not here have is racism.

asıl cevaplardan birisi de ırkçılık.

One of the major answers as to why

Donald Trump'ın neden Birleşik Devletler'in başkanı olduğu

Donald Trump is President of the United States

sorusu için de asıl cevaplardan birisi ırkçılık.

is racism.

And so I'm not really asking white Americans to be altruistic

Beyaz Amerikalıların ırkçılık karşıtı olmaları için

onlardan fedakar olmalarını istemiyorum.

in order to be anti-racist.

We're really asking people

İnsanların anlayışlı bir bencilliğe sahip olmalarını istiyoruz.

to have intelligent self-interest.

Those four million, I should say five million poor whites in 1860

Yoksullukları birkaç bin beyaz köle sahibi ailelerin zenginliğinin

whose poverty was the direct result

doğrudan bir sonucu olan

of the riches of a few thousand white slaveholding families,

o dört milyon, yani 1860 senesindeki beş milyon yoksul beyaz demeliyim,

in order to challenge slavery,

kölelikle mücadele etmek için

we weren't saying, you know, we need you to be altruistic.

fedakar olmanıza ihtiyacımız var demek istemiyoruz.

No, we actually need you to do what's in your self-interest.

Hayır, aslında kişisel çıkarınıza göre davranmanıza ihtiyacımız var.

Those tens of millions of Americans, white Americans, who have lost their jobs

Pandemi sonucunda işlerini kaybeden o milyonlarca Amerikalı,

as a result of this pandemic,

beyaz Amerikalılar,

we're not asking them to be altruistic.

onlardan fedakar olmalarını istemiyoruz.

We're asking them to realize that if we had a different type of government

Sadece eğer farklı bir öncelikler dizisine sahip olan

with a different set of priorities,

farklı bir hükûmetimiz olsaydı,

then they would be much better off right now.

şu an daha iyi durumda olabileceklerini fark etmelerini istiyoruz.

I'm sorry, don't get me started.

Üzgünüm, bu konuya hiç girmeyeyim.

CS: No, we're grateful to you. Thank you.

CS: Hayır, minnettarız. Teşekkürler.

And in line with that,

Bununla bağlantılı olarak,

obviously these protests and this movement have led to some progress:

açıkçası bu protestolar ve bu hareket bazı süreçlere yol açtı:

the removal of Confederate monuments,

Konfederasyon heykellerinin kaldırılması,

the Minneapolis City Council pledging to dismantle the police department, etc.

Minneapolis Şehir Konseyi'nin, polis departmanını kaldırmayı vaat etmesi, vb.

But what do you view as the greatest priority on a policy level

Fakat bu adalet kavgası devam ettikçe politik düzeyde neyin en yüksek

as this fight for justice continues?

önceliğe sahip olduğunu düşünüyorsun?

Are there any ways in which we could learn from other countries?

Diğer ülkelerden bir şeyler öğrenebilmemiz için bir yol var mı?

IXK: I don't actually think necessarily

IXK: Aslında tek bir politika

there's a singular policy priority.

önceliğine gerek olduğunu düşünmüyorum.

I mean, if someone was to force me to answer,

Yani, eğer birisi cevaplamam için beni zorlasaydı

I would probably say two,

muhtemelen iki derdim

and that is,

ve bu da herkes için yüksek kalitede ücretsiz sağlık hizmeti olurdu

high quality free health care for all,

and when I say high quality,

ve yüksek kalitede derken yalnızca herkes için

I'm not just talking about Medicare For All,

devlet sağlık sigortasından bahsetmiyorum,

I'm talking about a simultaneous scenario

aslında eş zamanlı bir senaryodan bahsediyorum,

in which in rural southwest Georgia,

yani insanların ağırlıklı olarak siyahi olduğu

where the people are predominantly black

ve ülkede COVID nedenli en yüksek ölüm oranlarından bazılarına

and have some of the highest death rates in the country,

sahip olan kırsal güneybatı Georgia ve ilçelerinde

those counties in southwest Georgia,

insanların Atlanta ve New York'taki insanlarla aynı yüksek kalitede

from COVID,

that they would have access to health care

as high quality as people do in Atlanta and New York City,

sağlık hizmetine sahip olduğu bir senaryodan bahsediyorum

and then, simultaneously,

ve sonra, eş zamanlı olarak

that that health care would be free.

sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu.

So many Americans not only of course are dying this year of COVID

Bu yıl birçok Amerikalı elbette yalnızca COVID nedeniyle ölmüyor,

but also of heart disease and cancer,

ayrıca kalp hastalığı ve kanser nedeniyle de ölüyor,

which are the number one killers before COVID of Americans,

bunlar Amerikalılar için COVID'den önce de bir numaralı öldürücülerdi

and they're disproportionately black.

ve bunlar orantısız şekilde siyahiler.

And so I would say that,

O yüzden diyebilirim ki,

and then secondarily, I would say reparations.

ikinci olarak da tazminatlar.

And many Americans claim

Birçok Amerikalı

that they believe in racial equality,

ırksal eşitliğe inandığını

they want to bring about racial equality.

ve ırksal eşitlik getirmek istediğini öne sürüyor.

Many Americans recognize just how critical economic livelihood is

Birçok Amerikalı, bu ekonomik sistemde bu ülkedeki herkes için

for every person in this country, in this economic system.

ekonomik geçimin ne kadar kritik olduğunu fark ediyor.

But then many Americans reject or are not supportive of reparations.

Fakat sonra birçok Amerikalı reddediyor veya tazminatları desteklemiyor.

And so we have a situation

Öyleyse şöyle bir durum var,

in which white Americans

beyaz Amerikalılar, son kontrol ettiğimde,

are, last I checked,

their median wealth is 10 times the median wealth of black Americans,

onların ortalama zenginliği, siyahi Amerikalıların ortalama zenginliğinden

and according to a recent study,

10 kat daha fazla ve yeni bir araştırmaya göre,

by 2053 --

2053'e kadar --

between now, I should say, and 2053,

yani şu an ve 2053 senesi arasında demeliyim,

white median wealth is projected to grow,

beyaz ortalama zenginliğinin büyümesi öngörülüyor

and this was before this current recession,

ve bu, mevcut durgunluktan önceydi

and black median wealth

ve siyahi ortalama zenginliğinin de

is expected to redline at zero dollars,

sıfır dolar sınırına inmesi bekleniyor

and that, based on this current recession, that may be pushed up a decade.

ve bu, mevcut durgunluğa dayanarak, on yıla yayılabilir.

And so we not only have a racial wealth gap,

Bu durumda yalnızca ırksal zenginlik farkımız yok,

but we have a racial wealth gap that's growing.

ayrıca gittikçe büyüyen bir ırksal zenginlik farkımız var.

And so for those Americans who claim

Kendini ırksal eşitliğe adadığını söyleyen

they are committed to racial equality

ve ayrıca ekonomik geçimin öneminin farkında olan

who also recognize the importance of economic livelihood

ve zenginliğin miras olduğunun

and who also know that wealth is inherited,

ve zenginliğin çoğunun da miras kaldığının farkında olan

and the majority of wealth is inherited,

Amerikalılar için, mirası düşündüğünüzde

and when you think of the inheritance,

çoğu Amerikalının ırkçı varsaydığı

you're thinking of past,

and the past policies

geçmişi ve eski politikaları düşünüyor oluruz,

that many Americans consider to be racist,

whether it's slavery or even redlining,

ister kölelik olsun ister sınırlar,

how would we even begin to close

tazminatlar gibi büyük bir program olmazsa

this growing racial wealth gap

gittikçe büyüyen ırksal zenginlik farkını

without a massive program like reparations?

kapatmaya nasıl başlayabiliriz?

WPR: Well, sort of connected to this idea of thinking about wealth disparity

WPR: Zenginlik farkı ve bu ülkedeki zenginlik eşitsizliği

and wealth inequality in this country,

fikrine bağlı olarak,

we have a question from community member Dana Perls.

topluluk üyemiz Dana Perls'den bir sorumuz var.

She asks, "How do you suggest liberal white organizations

Şöyle soruyor, "Liberal beyaz örgütlerin

effectively address problems of racism within the work environment,

iş ortamında, özellikle de insanların ırkçılık karşısında sessiz kaldığı

particularly in environments where people remain silent in the face of racism

veya içten bakmaksızın göstermelik ifadeler kullandıkları ortamlarda

or make token statements without looking internally?"

ırkçılık problemlerine etkili şekilde nasıl değinmelerini önerirsin?"

IXK: Sure.

IXK: Tabii ki.

And so I would make a few suggestions.

Birkaç öneride bulunabilirim.

One, for several decades now,

Birincisi, onlarca yıldır

every workplace has publicly pledged

her iş yeri alenen çeşitliliğe adanmışlık vaadinde bulundu.

a commitment to diversity.

Typically, they have diversity statements.

Tipik olarak da çeşitlilik ifadeleri kullandılar.

I would basically rip up those diversity statements

Bu çeşitlilik ifadelerini temel olarak parçalayabilir

and write a new statement,

ve yeni bir ifade yazabilirim

and that's a statement committed to anti-racism.

ve bu ifade de ırkçılık karşıtlığına adanmış olur.

And in that statement you would clearly define what a racist idea is,

O ifadede, ırkçı bir fikrin ne olduğunu, ırkçılık karşıtı bir fikrin ne olduğunu,

what an anti-racist idea is,

ırkçı bir politikanın ne olduğunu

what a racist policy is and what an anti-racist policy is.

ve ırkçılık karşıtı bir politikanın ne olduğunu açıkça tanımlayabilirsiniz.

And you would state as a workplace that you're committed

Bir iş yeri olarak, ırkçılık karşıtı fikirler kültürüne sahip olmaya

to having a culture of anti-racist ideas

ve ırkçılık karşıtı politikalardan oluşturulmuş bir kuruma

and having an institution made up of anti-racist policies.

sahip olmaya kendinizi adadığınızı ifade edebilirsiniz.

And so then everybody can measure everyone's ideas

Sonra herkes, o belgeye dayanarak

and the policies of that workplace based on that document.

herkesin fikrini ve o iş yerinin politikalarını ölçebilir.

And I think that that could begin the process of transformation.

Bence bu, dönüşüm sürecini başlatabilir.

I also think it's critically important

Ayrıca iş yerleri için,

for workplaces to not only diversify their staff

yalnızca personellerini değil, ayrıca üst idareyi de

çeşitlendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

but diversify their upper administration.

And I think that's absolutely critical as well.

Bence bu aynı zamanda kesinlikle kritik.

CS: We have some more questions coming in from the audience.

CS: Seyirciden birkaç soru daha geliyor.

We have one from Melissa Mahoney,

Bir tanesi Melissa Mahoney'den,

who is asking, "Donald Trump seems to be making supporting Black Lives Matter

"Sanırım Donald Trump, Siyahi Hayatlar Önemlidir hareketini desteklemeyi

partizan bir mesele haline getiriyor,

a partisan issue,

for example making fun of Mitt Romney

örneğin Mitt Romney bir barış protestosuna katıldığı için

for participating in a peaceful protest.

onunla dalga geçiyor.

How do we uncouple this to make it nonpartisan?"

Bunu partizanlıktan nasıl çıkarabiliriz?"

IXK: Well, I mean, I think that to say the lives of black people

IXK: Pekala, bana kalırsa siyahilerin hayatının

demokratik bir ifade olduğunu söylemek,

is a Democratic declaration

eş zamanlı olarak cumhuriyetçilerin de

is simultaneously stating

that Republicans do not value black life.

siyahilerin hayatına değer vermediğini söylemek demektir.

If that's essentially what Donald Trump is saying,

Eğer bu esasen Donald Trump'ın söylediği şeyse,

if he's stating

eğer siyahilerin hayatı için

that there's a problem with marching for black lives,

yürüyüş yapmakta bir problem olduğunu söylüyorsa,

then what is the solution?

öyleyse bunun çözümü nedir?

The solution is not marching. What's the other alternative?

Çözüm, yürüyüş yapmamak. Peki diğer alternatif nedir?

The other alternative is not marching for black lives.

Diğer alternatif siyahilerin hayatı için yürüyüş yapmamak değil.

The other alternative is not caring when black people die of police violence

Diğer alternatif, siyahiler polis şiddeti veya COVID nedeniyle öldüğü zaman

or COVID.

bunu umursamamak.

And so to me, the way in which we make this a nonpartisan issue

Bu yüzden bana göre bunu partizan bir mesele olmaktan çıkarmak için

is to strike back

aynı yolla karşılık vermeli

or argue back in that way,

veya aynı yolla tartışmalıyız

and obviously Republicans are going to claim

ve cumhuriyetçiler açıkça bunu kendilerinin söylemediğini

they're not saying that,

iddia edeceklerdir

but it's a very simple thing:

fakat bu çok basit bir şey:

either you believe black lives matter

siyahilerin hayatının önemli olduğuna inanırsınız ya da inanmazsınız

or you don't,

and if you believe black lives matter

ve eğer önemli olduğuna inanıyorsanız

because you believe in human rights,

insan haklarına inandığınız içindir,

then you believe in the human right for black people and all people to live

öyleyse siyahi insanların ve tüm insanların yaşama hakkının olduğuna,

and to not have to fear police violence

polis şiddetinden korkmaması gerektiğine,

and not have to fear the state

devletten korkmaması gerektiğine

and not have to fear that a peaceful protest

ve barışçıl bir protestodan korkmaması gerektiğine inanırsınız

is going to be broken up

fakat bu bozulacaktır

because some politician wants to get a campaign op,

çünkü bazı politikacılar bir kampanya gerçekleştirmek isterse,

then you're going to institute policy that shows it.

o zaman onu gösteren politikayı başlatırsınız ya da başlatmazsınız.

Or, you're not.

WPR: So I want to ask a question

WPR: İnsanların ırkçılık karşıtlığı hakkında

just about how people can think about anti-racism

nasıl düşünebilecekleri ve bunu hayatlarına

and how they can actually bring this into their lives.

nasıl dahil edebileceğine dair bir soru sormak istiyorum.

I imagine that a lot of folks,

Birçok insanın bunu duyduğunda

they hear this and they're like,

şöyle dediğini hayal ediyorum,

oh, you know, I have to be really thoughtful

ah, eylemlerimin ve kelimelerimin

about how my actions and my words

nasıl algılandığı konusunda

gerçekten dikkatli olmalıyım.

are perceived.

What is the perceived intention behind what it is that I'm saying,

Söylediğim ve yorucu hissettirebilecek olan bu şeyin

and that that may feel exhausting,

ardındaki algılanan niyet nedir

and I think that connects even to this idea of policy.

ve sanırım bu, politika fikrine bile bağlanıyor.

And so I'm curious.

Merak ediyorum.

There is a huge element of thoughtfulness

Irkçılık karşıtı olma işiyle birlikte gelen

that comes along

with this work of being anti-racist.

devasa bir düşüncelilik elementi var.

And what is your reaction and response to those who feel concerned

Sürekli eylemlerinin diğer insanları nasıl incitebileceğini veya kırabileceğini

about the mental exhaustion from having to constantly think

düşünmekten doğan ruhsal yorgunluk konusunda

about how your actions may hurt or harm others?

endişe duyan insanlara tepkin ve yanıtın nedir?

IXK: So I think part of the concern that people have about mental exhaustion

IXK: İnsanların ruhsal yorgunluğa duyduğu endişenin bir kısmının

is this idea

hiçbir zaman hata yapmak istememeleri

that they don't ever want to make a mistake,

fikri olduğunu düşünüyorum

and I think to be anti-racist

ve ırkçılık karşıtı olmanın da

is to make mistakes,

hatalar yapmak ve hata yaptığımızda

and is to recognize when we make a mistake.

bunu fark etmek olduğunu düşünüyorum.

For us, what's critical is to have those very clear definitions

Bizler için kritik olan şey, net tanımlamalara sahip olmak,

so that we can assess our words,

böylece kelimelerimizi ve eylemlerimizi değerlendirebiliriz

we can assess our deeds,

ve bir hata yaptığımızda o hatayı sahiplenip şöyle diyebiliriz,

and when we make a mistake, we just own up to it and say,

"You know what, that was a racist idea."

"Biliyor musun, bu ırkçı bir fikirdi."

"You know what, I was supporting a racist policy, but I'm going to change."

"Aslında ırkçı bir politikayı destekliyordum fakat değişeceğim."

The other thing I think is important for us to realize

Bizler için önemli olan bir diğer şey ise

is in many ways

birçok şekilde bağımlı olduğumuzu fark etmek

we are addicted,

and when I say we, individuals and certainly this country,

ve biz derken, bireylerin ve kesinlikle bu ülkenin

is addicted to racism,

ırkçılığa bağımlı olduğunu söylemek istiyorum

and that's one of the reasons why

ve birçok insanın inkar içerisinde

for so many people they're just in denial.

olmasının nedenlerinden birisi de bu.

People usually deny their addictions.

İnsanlar genelde bağımlılıklarını inkar ederler.

But then, once we realize that we have this addiction,

Fakat sonra, bu bağımlılığa sahip olduğumuzu fark ettiğimizde,

everyone who has been addicted,

bağımlı olan herkesle,

you know, you talk to friends and family members

madde bağımlılığının üstesinden gelen arkadaşlar

who are overcoming an addiction to substance abuse,

ve aile üyeleriyle konuşursunuz,

they're not going to say

onlar size iyileştiklerini söylemezler,

that they're just healed,

that they don't have to think about this regularly.

bunu sürekli düşünmeleri gerekmediğini söylemezler.

You know, someone who is overcoming alcoholism

Alkol bağımlılığının üstesinden gelen birisi şöyle diyecektir,

is going to say, "You know what, this is a day-by-day process,

"Biliyor musun, bu günden güne bir süreç

and I take it day by day

ve ben günden güne,

and moment by moment,

dakikadan dakikaya bunu anlıyorum

and yes, it's difficult

ve evet, bağımlı olduğum şeylerden önceki halime dönmek için

to restrain myself

from reverting back to what I'm addicted to,

kendimi dizginlemek çok zor

but at the same time it's liberating,

fakat aynı zamanda özgürleştirici

it's freeing,

ve kurtarıcı

because I'm no longer having to wallow in that addiction.

çünkü artık bu bağımlılıkta debelenmek zorunda değilim.

And so I think, and I'm no longer having to hurt people

Dolayısıyla bağımlılığım yüzünden

artık insanları kırmam gerekmeyecek."

due to my addiction."

And I think that's critical.

Bence bu önemli.

We spend too much time thinking about how we feel

Ne hissettiğimizi düşünmek için çok fazla zaman harcıyoruz

and less time thinking about how our actions and ideas make others feel.

ve eylemlerimizin, fikirlerimizin diğerlerine ne hissettirdiği için daha az.

And I think that's one thing that the George Floyd video

George Floyd videosunun Amerikalıları yapmaya zorladığı bir şeyin

forced Americans to do

özellikle ırkçılıkları neticesinde bir insanın ne hissettiğini

was to really see and hear, especially,

how someone feels

duymalarını ve görmelerini

as a result of their racism.

sağlamak olduğunu düşünüyorum.

CS: We have another question from the audience.

CS: Seyircilerden bir sorumuz daha var.

This one is asking about,

Şu konu hakkında soruyor;

"Can you speak to the intersectionality

"Irkçılık karşıtlığı, feminizm ve eşcinsel hakları

between the work of anti-racism, feminism and gay rights?

çalışmaları arasındaki kesişimsellikten bahsedebilir misiniz?

How does the work of anti-racism relate and affect the work

Irkçılık karşıtlığı çalışmaları, diğer insan hakları meseleleriyle

of these other human rights issues?"

nasıl bağlantılı ve onları nasıl etkiliyor?"

IXK: Sure.

IXK: Elbette.

So I define a racist idea

Irkçı bir fikri şöyle tanımlarım,

as any idea that suggests a racial group is superior

bu, bir ırk grubunun diğer bir ırk grubundan bir şekilde daha üstün

or inferior to another racial group in any way.

veya daha altta olduğunu öne süren herhangi bir fikirdir.

And I use the term racial group

Irka karşılık, ırk grubu terimini kullanıyorum

as opposed to race

because every race is a collection of racialized intersectional groups,

çünkü her bir ırk, ırksallaştırılmış kesişen grupların bir derlemesidir;

and so you have black women and black men

siyahi kadınlar ve siyahi erkekler var

and you have black heterosexuals and black queer people,

ve siyahi heteroseksüeller ve siyahi eşcinsel insanlar var,

just as you have Latinx women and white women and Asian men,

tıpkı Latin kökenli kadınlar ve beyaz kadınlar ve Asyalı erkekler gibi,

and what's critical for us to understand

anlamamız gereken asıl kritik şey ise

is there hasn't just been racist ideas

yalnızca, diyelim ki, siyahileri hedef alan ırkçı fikirler yoktur.

that have targeted, let's say, black people.

There has been racist ideas that have been developed

Siyahi kadınları hedef alan,

and have targeted black women,

siyahi lezbiyenleri hedef alan,

that have targeted black lesbians,

siyahi transseksüelleri hedef alan

that have targeted black transgender women.

geliştirilmiş birçok ırkçı fikir var.

And oftentimes these racist ideas targeting these intersectional groups

Kesişen grupları hedef alan bu ırkçı fikirler de çoğu kez

are intersecting with other forms of bigotry

yine bu grupları hedef alan

that is also targeting these groups.

diğer bağnazlık biçimleriyle kesişir.

To give an example about black women,

Siyahi kadınlarla ilgili bir örnek vermek gerekirse,

one of the oldest racist ideas about black women

siyahi kadınlarla ilgili en eski ırkçı fikirlerden birisi,

was this idea that they're inferior women

onların alt derece kadınlar olduğu

or that they're not even women at all,

veya hatta kadın bile olmadıkları

and that they're inferior to white women,

ve kadınlığın zirvesi olan

who are the pinnacle of womanhood.

beyaz kadınlardan daha alt oldukları fikirleridir.

And that idea has intersected

Bu fikir, kadınların zayıf olduğunu

with this sexist idea

ve bir insan, yani bir kadın,

that suggests that women are weak,

ne kadar zayıf olursa onun bir o kadar kadın olduğunu

that the more weak a person is, a woman is, the more woman she is,

ve bir kadın ne kadar güçlü olursa onun bir o kadar erkeksi olduğunu

and the stronger a woman is, the more masculine she is.

öne süren cinsiyetçi fikirlerle kesişmiştir.

These two ideas have intersected

Bu iki fikir, siyahi kadını

to constantly degrade black women

zayıf, beyaz kadına göre altta olan

as this idea of the strong, black masculine woman

güçlü, siyahi, erkeksi kadın fikri olarak

who is inferior to the weak, white woman.

siyahi kadını sürekli aşağılamak üzere kesişti.

And so the only way to really understand these constructs

Yani zayıf, çok kadınsı beyaz kadın

of a weak, superfeminine white woman

ve güçlü, çok erkeksi siyahi kadın kurgularını gerçekten anlamanın

and a strong, hypermasculine black woman

tek yolu cinsiyetçi fikirleri anlamaktır,

is to understand sexist ideas,

cinsiyetçi fikirleri reddetmektir

is to reject sexist ideas,

and I'll say very quickly, the same goes for the intersection

ve hızlı söyleyeceğim,

aynısı ırkçılık ve homofobi kesişmesi için de geçerli,

of racism and homophobia,

in which black queer people have been subjected to this idea

orada da siyahi eşcinsel insanlar, daha hiper-seksüel oldukları

that they are more hypersexual

fikrine maruz kalırlar

because there's this idea of queer people

çünkü eşcinsel insanların

as being more hypersexual than heterosexuals.

heteroseksüellerden daha hiper-seksüel oldukları fikri vardır.

And so black queer people have been tagged

Yani siyahi eşcinsel insanlar,

as more hypersexual than white queer people

beyaz eşcinsel insanlardan ve siyahi heteroseksüellerden

and black heterosexuals.

daha hiper-seksüel olarak görülürler.

And you can't really see that and understand that and reject that

Eğer homofobiyi reddetmiyor, anlamıyor ve onunla mücadele etmiyorsanız

if you're not rejecting and understanding and challenging homophobia too.

bunu da gerçekte göremez, anlayamaz ve reddedemezsiniz.

WPR: And to this point of challenging,

WPR: Mücadele etme noktası için,

we have another question from Maryam Mohit in our community,

topluluğumuzdan Maryam Mohit'in bir sorusu var, şöyle soruyor,

who asks, "How do you see cancel culture and anti-racism interacting.

"Desteği/takibi geri çekme kültürü ve ırkçılık karşıtlığı nasıl bir etkileşimde?

For example, when someone did something obviously racist in the past

Örneğin birinin geçmişte aşikar olarak ırkçı bir şey yapması

and it comes to light?"

ve onun ortaya çıkması?"

Buna nasıl tepki veririz?

How do we respond to that?

IXK: Wow.

IXK: Vay.

So I think it's very, very complex.

Bence bu çok, çok karışık.

I do obviously encourage people

Açıkçası insanları kendilerini dönüştürmeye,

to transform themselves,

to change, to admit those times in which they were being racist,

değişmeye, ırkçı oldukları zamanları kabul etmeye teşvik ediyorum

and so obviously we as a community

ve açıkçası, topluluk olarak,

have to give people that ability to do that.

insanlara bunu yapabilme gücünü vermeliyiz.

We can't, when someone admits that they were being racist,

Birisi ırkçı olduğunu kabul ettiği zaman

onlardan desteğimizi/takibimizi anında geri çekemeyiz.

we can't immediately obviously cancel them.

But I also think

Ayrıca çok kötü bir şey yapan insanlar da var

that there are people

who do something so egregious

ve yaptıkları şeyin ne kadar kötü olduğunu anlama konusunda

and there are people who are so unwilling

to recognize how egregious what they just did is,

çok isteksiz olan insanlar da var,

so in a particular moment,

bu yüzden belirli bir anda,

so not just the horrible, vicious act,

yalnızca korkunç, çok kötü eylem değil

but then on top of that

her şeyin ötesinde,

the refusal to even admit the horrible, vicious act.

korkunç, çok kötü eylemi kabul etmeyi bile reddetmek.

In that case, I could see how people would literally want to cancel them,

Bu durumda insanların desteği/takibi gerçekten geri çekmek istemelerini

and I think that we have to,

anlayabiliyorum ve bunu yapmalıyız,

on the other hand,

diğer bir yandan,

we have to have some sort of consequence,

ırkçı bir tutum sergileyen insanlar için,

public consequence, cultural consequence,

özellikle de aşırı kötü biçimde yapanlar için

for people acting in a racist manner,

bir tür neticeye, aleni bir neticeye

especially in an extremely egregious way.

kültürel bir neticeye sahip olmalıyız.

And for many people, they've decided,

Birçok insan için de gidip desteği/takibi geri çekmeye karar verdiler.

you know what, I'm just going to cancel folks.

And I'm not going to necessarily critique them,

Onları eleştirmeme gerek olduğunu düşünmüyorum

but I do think we should try to figure out a way

fakat kendilerini dönüştürmeyi reddedenler için

to discern those who are refusing

ve bir hata yapmış, bunu fark etmiş ve kendini dönüştürmeye

to transform themselves

and those who made a mistake and recognized it

gerçekten kendini adamış olanlar için

and truly are committed to transforming themselves.

bir şeyler düşünmeliyiz.

CS: Yeah, I mean,

CS: Evet, yani,

one of the concerns many activists have been expressing

birçok aktivistin tecrübe ettiği endişelerden birisi

is that the energy behind the Black Lives Matter movement

Siyahi Hayatlar Önemlidir hareketinin ardındaki enerjinin,

has to stay high

ırkçılık karşıtı değişimin

gerçekten meydana gelmesi için yüksek kalması gerektiğidir.

for anti-racist change to truly take place.

I think that applies to what you just said as well.

Bence bu söylediğin şey için de geçerli.

Ayrıca fikrini merak ediyorum, protestolar azalmaya başladığında

And I guess I'm curious what your opinion is

on when the protests start to wane

ve insanların bağışlarla eşleşen kampanyaları

and people's donation-matching campaigns fade into the background,

arka plana düştüğünde,

how can we all ensure that this conversation

ırkçılık karşıtlığı hakkındaki bu sohbetin

about anti-racism stays central?

merkezde kalacağından nasıl emin olabiliriz?

IXK: Sure.

IXK: Elbette.

So in "How to Be an Antiracist,"

"How to Be an Antiracist" kitabımın

in one of the final chapters,

son bölümlerinden birisinde

is this chapter called "Failure."

"başarısızlık" adlı bir bölüm var.

I talked about what I call feelings advocacy,

O bölümde his savunuculuğu adını verdiğim şeyden bahsettim

and this is people feeling bad about what's happening,

ve bu olup bitenler, George Floyd'a olanlar

veya Ahmaud Arbery'ye olanlar

what happened to George Floyd

or what happened to Ahmaud Arbery or what happened to Breonna Taylor.

ya da Breonna Taylor'a olanlar hakkında kötü hisseden insanlar.

They just feel bad about this country and where this country is headed.

Bu ülke ve ülkenin gidişatı konusunda kötü hissediyorlar.

And so the way they go about feeling better

Daha iyi hissetmeye başlama yolları da

is by coming to a demonstration.

bir gösteriye katılmak.

The way they go about feeling better

Daha iyi hissetmeye başlama yolları

is by donating to a particular organization.

belirli bir kuruluşa bağış yapmak.

The way they go about feeling better

Daha iyi hissetmeye başlama yolları

is reading a book.

bir kitap okumak.

And so if this is what many Americans are doing,

Eğer birçok Amerikalının yaptığı şey buysa,

then once they feel better,

öyleyse bir kez iyi hissettiklerinde,

in other words once the individual feels better through their participation

diğer bir deyişle, bir birey kitap kulüplerine, gösterilere

in book clubs or demonstrations

veya bağış kampanyalarına

katılma aracılığıyla iyi hissettiği zaman,

or donation campaigns,

then nothing is going to change except, what, their own feelings.

o kişilerin kendi hisleri haricinde hiçbir şey değişmeyecektir.

And so we need to move past our feelings.

Bu yüzden hislerimizi geçmeliyiz.

And this isn't to say that people shouldn't feel bad,

Bu, insanlar kötü hissetmelidir anlamına gelmiyor

but we should use our feelings,

fakat hislerimizi kullanmalıyız,

how horrible we feel about what is going on,

olup bitenler hakkında ne kadar korkunç hissediyorsak,

to put into place, put into practice,

ırkçılık karşıtı gücü ve politikaları

anti-racist power and policies.

yürürlüğe ve uygulamaya sokmak için hislerimizi kullanmalıyız.

In other words, our feelings should be driving us.

Diğer bir deyişle, hislerimiz bizi teşvik etmeli.

They shouldn't be the end all.

Hislerimiz esas amaç olmamalı.

This should not be about making us feel better.

Bu, bizi iyi hissettirmekle ilgili olmamalı.

This should be about transforming this country,

Bu, ülkeyi dönüştürmekle alakalı olmalı

and we need to keep our eyes on transforming this country,

ve ülkeyi dönüştürmeye dikkat etmeliyiz

because if we don't,

çünkü eğer etmezsek

then once people feel better after this is all over,

insanlar tüm bunlar bittiğinde bir kez iyi hissederlerse,

then we'll be back to the same situation of being horrified by another video,

o zaman yine başka bir video ile dehşete düşme ve kötü hissetme durumuna

and then feeling bad,

geri döneriz

and then the cycle will only continue.

ve bu devir sadece devam eder.

WPR: You know, I think when we think about

WPR: Gerçekleştirebileceğimiz değişim türleri hakkında

what sort of changes we can implement

ve sistemin daha iyi işlemesi,

and how we could make the system work better,

devletimizin daha iyi işlemesi,

make our governments work better,

polisimizin daha iyi işlemesi için

make our police work better,

neler yapabileceğimiz hakkında düşündüğümüzde,

are there models in other countries

diğer ülkelerde bunun için bir model

where -- obviously the history in the United States is really unique

olup olmadığını düşünüyorum -- özellikle de ırk ve baskı açısından

in terms of thinking about race and oppression.

Birleşik Devletler'in tarihi gerçekten emsalsiz.

But when you look to other nations and other cultures,

Fakat diğer uluslara ve diğer kültürlere baktığımızda,

are there other models that you look at as examples

imkan dahilinde burada uygulayabileceğimiz

that we could potentially implement here?

diğer modeller var mı?

IXK: I mean, there are so many.

IXK: Yani, çok fazla var.

There are countries in which police officers don't wear weapons.

Polis memurlarının silah taşımadığı ülkeler var.

There are countries

Birleşik Devletler'den daha fazla nüfusa sahip olan

who have more people than the United States

fakat daha az sayıda mahkumu olan ülkeler var.

but less prisoners.

There are countries

Şiddet suçuyla mücadelede

who try to fight violent crime

daha fazla polis ve mahkum değil,

not with more police and prisons

daha fazla iş ve daha fazla fırsat kullanan ülkeler var

but with more jobs and more opportunities,

because they know and see that the communities

çünkü yüksek şiddet suçu seviyelerine sahip olan toplulukların

with the highest levels of violent crime

yüksek seviyede yoksulluk

ve uzun dönemli işsizliğe sahip topluluklara dönüşme eğilimini

tend to be communities with high levels of poverty

and long-term unemployment.

biliyor ve görüyorlar.

I think that --

Bana kalırsa --

And then, obviously,

Sonra, açıkçası,

other countries provide pretty sizable social safety nets for people

diğer ülkeler insanlar için oldukça büyük sosyal güvenlik ağları sağlıyor,

such that people are not committing crimes out of poverty,

öyle ki insanlar yoksulluk nedenli suç işlemiyorlar,

such that people are not committing crimes out of despair.

öyle ki insanlar çaresizlik nedenli suç işlemiyorlar.

And so I think that it's critically important for us

Bu yüzden bizler için kritik olarak önemli olan şey,

to first and foremost

her şeyden önce

think through, OK, if there's nothing wrong with the people,

evet, insanlarla ilgili yanlış bir şey olup olmadığını düşünmek

then how can we go about reducing police violence?

ve sonra polis şiddetini azaltmaya nasıl başlayabiliriz?

How can we go about reducing racial health inequities?

Irksal sağlık eşitsizliklerini azaltmaya nasıl başlayabiliriz?

What policies can we change? What policies have worked?

Hangi politikaları değiştirebiliriz? Hangi politikalar işe yaradı?

These are the types of questions we need to be asking,

Sormamız gereken, bu tür sorular

because there's never really been anything wrong with the people.

çünkü insanlarla ilgili yanlış hiçbir şey yok.

CS: "Who Gets To Be Afraid in America" [Amerika'da Kimler Korkmalı]

CS: In your "Atlantic" piece

called "Who Gets To Be Afraid in America," you wrote,

adlı "Atlantic" bölümünde şöyle diyorsun,

"What I am, a black male, should not matter.

"Ne olduğum, siyahi bir erkek olduğum, bu önemli olmamalı.

Who I am should matter."

Kim olduğum önemli olmalı."

And I feel that's kind of what you're saying,

Söylediğin de bunun gibi bir şey diye düşünüyorum,

that in other places maybe that's more possible,

yani diğer yerlerde belki de bu daha olasıdır

and I'm curious when you imagine

ve merak ediyorum,

a country in which who you are mattered first,

öncelikli olarak önem taşıdığın bir ülke hayal ettiğinde

what does that look like?

bu neye benziyor?

IXK: Well, what it looks like for me as a black American

IXK: Pekala, siyahi bir Amerikalı olarak benim düşündüğüm şey,

is that people do not view me as dangerous

insanların beni tehlikeli görmedikleri

and thereby make my existence dangerous.

ve dolayısıyla varoluşumu da tehlikeli kılmadıkları bir ülke.

It allows me to walk around this country

Bu, bu ülkede dolaşmamı

and to not believe that people are going to fear me

ve insanların, ten rengim yüzünde benden korkacaklarına

because of the color my skin.

inanmamamı sağlar.

It allows me to believe, you know what,

Bu, şuna inanmamı sağlar,

I didn't get that job because I could have done better on my interview,

o işi alamadım çünkü mülakatta daha iyisini yapabilirdim,

not because of the color of my skin.

bu, ten rengimden ötürü olmadı.

It allows me to --

Ayrıca şunu da sağlar --

a country where there's racial equity,

ırksal eşitliğin olduğu bir ülke,

a country where there's racial justice,

ırksal adaletin olduğu bir ülke,

you know, a country where there's shared opportunity,

bilirsiniz, ortak fırsatların olduğu bir ülke,

a country where African American culture and Native American culture

Afrikalı Amerikalı kültürünün ve Yerli Amerikalıların kültürünün

and the cultures of Mexican Americans

ve Meksikalı Amerikalıların

and Korean Americans are all valued equally,

ve Koreli Amerikalılarının eşit olarak değer gördüğü bir ülke,

that no one is being asked to assimilate into white American culture.

hiç kimseden beyaz Amerikan kültürünü benimsemesi istenmeyen bir ülke.

There's no such thing as standard professional wear.

Standart profesyonel giyim diye bir şey yoktur.

There's no such thing as, well, you need to learn how to speak English

Ayrıca, Amerikalı olmak için İngilizce konuşmayı öğrenmelisin

in order to be an American.

diye bir şey de yok.

And we would truly not only have equity and justice for all

Ayrıca yalnızca herkes için eşitlik ve adalete sahip olmakla kalmayıp

but we would somehow have found a way

farklılıkları takdirle karşılamanın,

to appreciate difference,

Birleşik Devletler'de var olan

to appreciate all of the human ethnic and cultural difference

bütün etnik ve kültürel insan farklılıklarını takdirle karşılamanın

that exists in the United States.

bir şekilde bir yolunu bulurduk.

This is what could make this country great,

Bu ülkeyi mükemmel yapabilecek olan şey budur,

in which we literally become a country

yani tam anlamıyla

where you could literally travel around this country

ülke boyunca gezebilmek ve dünyanın her yerine ait

and learn about cultures from all over the world

kültürleri öğrenebilmek ve bu kültürleri takdir etmek

and appreciate those cultures,

and understand even your own culture

ve diğer insanların yaptıkları aracılığıyla

from what other people are doing.

kendi kültürünü anlamak.

There's so much beauty here amid all this pain

Tüm bu acıların ortasında, burada çok fazla güzellik var

and I just want to peel away

ve tüm bu ırkçı politikaların

and remove away

oluşturduğu yaraların kabuklarını

all of those scabs of racist policies

çıkarmak ve yok etmek istiyorum,

so that people can heal

böylece insanlar iyileşebilir

and so that we can see true beauty.

ve gerçek güzelliği görebiliriz.

WPR: And Ibram, when you think about this moment,

WPR: Peki Ibram, bu anı düşündüğünde

bu anın, gerçek güzelliğe ulaşmaya yönelik sürecin çizgisinde

where do you see that on the spectrum of progress

towards reaching that true beauty?

neresinde olduğunu düşünüyorsun?

IXK: Well, I think, for me,

IXK: Sanırım, benim için,

I always see progress and resistance in demonstrations

gösterilerde her zaman bir süreç ve direniş görüyorum

and know just because people are calling from town squares

ve insanların yenilikçi, sistemik değişim için

and from city halls

değişimin burada olduğunu söylemek için

for progressive, systemic change that that change is here,

belediyelerden ve kent meydanlarından insanların seslendiğini biliyorum

but people are calling

fakat insanlar sesleniyorlar

and people are calling in small towns, in big cities,

ve insanlar küçük şehirlerden, büyük şehirlerden sesleniyorlar

and people are calling from places we've heard of

ve insanlar adını duyduğumuz ve adını hiç duymadığımız

and places we need to have heard of.

yerlerden sesleniyorlar.

People are calling for change, and people are fed up.

İnsanlar değişim için sesleniyor ve insanlar bıktı.

I mean, we're living in a time

Yani, bir virüs pandemisi ile yüzleştiğimiz bir zamanda yaşıyoruz

in which we're facing a viral pandemic,

a racial pandemic within that viral pandemic

ve bu virüs pandemisinin içinde ırksal bir pandemi de var,

of people of color disproportionately being infected and dying,

beyaz olmayan insanların orantısız olarak enfekte olduğu ve öldüğü

even an economic pandemic

ve hatta ekonomik de bir pandemi,

with over 40 million Americans having lost their jobs,

40 milyon Amerikalı işini kaybetti

and certainly this pandemic of police violence,

ve kesinlikle bu polis şiddeti pandemisi

and then people demonstrating against police violence

ve sonra insanlar polis şiddetine karşı gösteriler yapıyor

only to suffer police violence at demonstrations.

ve gösterilerde yalnızca polis şiddetine maruz kalıyorlar.

I mean, people see there's a fundamental problem here,

Yani, insanlar burada temel bir problem olduğunu görüyorlar

and there's a problem that can be solved.

ve çözülebilir bir problem var.

There's an America that can be created,

Yaratılabilecek bir Amerika var

and people are calling for this,

ve insanlar bunun için sesleniyor

and that is always the beginning.

ve her zaman bir başlangıç var.

The beginning is what we're experiencing now.

Başlangıç, şu anda tecrübe ettiğimiz şey.

CS: I think that this next audience question

CS: Sanırım bir sonraki seyirci sorusu

follows well from that, which is,

bu konuyu takip edecek, şöyle soruyor,

"What gives you hope right now?"

"Şu anda size ne umut veriyor?"

IXK: So certainly resistance to racism has always given me hope,

IXK: Kesinlikle ırkçığa direnmek bana her zaman umut vermiştir

and so even if, let's say,

ve hatta, şöyle diyelim,

six months ago we were not in a time in which almost every night

altı ay önce, ülkedeki insanların neredeyse her gece

all over this country people were demonstrating against racism,

ırkçılığa karşı gösteriler yaptığı bir zamanda değildik

but I could just look to history

fakat insanların direndiği zamanlara ait

when people were resisting.

tarihlere bakabilirim.

And so resistance always brings me hope,

Direniş bana her zaman umut verir

because it is always resistance,

çünkü o her zaman direniştir

and of course it's stormy,

ve elbette fırtınalıdır

but the rainbow is typically on the other side.

fakat ardında genelde gökkuşağı vardır.

But I also receive hope philosophically,

Fakat ayrıca felsefi açıdan da umut besliyorum

because I know that in order to bring about change,

çünkü biliyorum ki değişim getirmek için

we have to believe in change.

değişime inanmamız gerek.

There's just no way a change maker can be cynical.

Bir değişimcinin kuşkucu olma ihtimali yok.

It's impossible.

Bu imkansız.

So I know I have to believe in change

Yani değişimi getirmek için

in order to bring it about.

ona inanmam gerektiğini biliyorum.

WPR: And we have another question here

WPR: Getirmemiz gereken yapısal değişiklik açısından

which addresses some of the things you talked about before

daha önce söylediğin bazı şeylere hitap eden

in terms of the structural change that we need to bring about.

başka bir sorumuz daha var.

From Maryam Mohit: "In terms of putting into practice the transformative policies,

Maryam Mohit'den, "Dönüştürücü politikaları uygulamaya sokmak açısından

en önemli şey, bu yapısal değişimleri gerçekleştirebilecek doğru kişileri

is then the most important thing to loudly vote the right people

into office at every level who can make those structural changes happen?"

yüksek sesle oy vererek her seviyede göreve getirmek midir?"

IXK: So I think that that is part of it.

IXK: Bence bu, onun bir parçası.

I certainly think we should vote into office

Kesinlikle, Birleşik Devletlerin Başkanı olarak okul yönetim kurullarından

people who, from school boards to the President of the United States,

insanlara oy vermeliyiz, eşitlik ve adalete sebep olan

people who are committed

ırkçılık karşıtı politikaları

to instituting anti-racist policies

kurumsallaştırmaya kendini adamış

that lead to equity and justice,

insanlara oy vermeliyiz

and I think that that's critically important,

ve bence bu kritik derecede önemli

but I don't think

fakat odaklanmamız gereken

that we should think that that's the only thing we should be focused on

veya yapmamız gereken tek şeyin

or the only thing that we should be doing.

yalnızca bu olduğu düşünmüyorum.

And there are institutions,

Dönüştürülmesi gereken,

there are neighborhoods

seçilmiş bir yetkili olan politika üreticilerin kapsamının

that need to be transformed,

that are to a certain extent

outside of the purview of a policymaker

belirli bir ölçüde dışında kalan kurumlar ve bölgeler var.

who is an elected official.

There are administrators and CEOs and presidents

Kendi sahalarında, kendi kurumlarında politikaları dönüştürme gücüne

who have the power to transform policies

sahip olan yöneticiler

within their spheres, within their institutions,

ve CEO'lar var

and so we should be focused there.

ve buraya odaklanmalıyız.

The last thing I'll say about voting is,

Oy verme ile ilgili söyleyeceğim son şey,

I wrote a series of pieces for "The Atlantic" early this year

bu yılın başlarında "The Atlantic" için bir dizi yazı yazdım,

that sought to get Americans thinking about who I call

bunlar Amerikalıları "diğer kararsız seçmenler" adını verdiğim

"the other swing voter,"

ve öncelikli olarak yaşlı ve beyaz olan,

and not the traditional swing voter who swings from Republican to Democrat

cumhuriyetçilikten demokratlığa geçen geleneksel olmayan kararsız seçmenler

who are primarily older and white.

hakkında düşündürtmeyi amaçlıyordu.

I'm talking about the people who swing from voting Democrat

Demokrat partiye oy veriyorken hiç oy vermemeye başlayan

to not voting at all.

insanlardan bahsediyorum.

And these people are typically younger

Bu insanlar tipik olarak gençler

and they're typically people of color,

ve tipik olarak da beyaz değiller

but they're especially young people of color,

fakat onlar özellikle beyaz olmayan gençler,

especially young black and Latinx Americans.

özellikle genç siyahiler ve Latin kökenli Amerikalılar.

And so we should view these people,

Bu insanları, bu genç, siyahi

these young, black and Latino voters

ve Latin kökenli seçmenleri,

who are trying to decide whether to vote as swing voters

kararsız seçmenler olarak oy verip vermemeye karar vermeye çalışan seçmenleri

in the way we view these people

tıpkı, örneğin, genel seçimlerde

who are trying to decide between whether to vote for, let's say,

Trump veya Biden'e oy verme konusunda karar vermeye çalışan

Trump or Biden in the general election.

insanları gördüğümüz şekilde görmeliyiz.

In other words, to view them both as swing voters

Diğer bir deyişle, her ikisini de kararsız seçmen olarak görmek,

is to view them both in a way that, OK, we need to persuade these people.

onları, evet, bu insanları ikna etmeliyiz şeklinde görmek olacaktır.

They're not political cattle.

Onlar politik sığırlar değil.

We're not just going to turn them out.

Onları öylece değiştiremeyiz.

We need to encourage and persuade them,

Onları teşvik etmeli ve ikna etmeliyiz

and then we also for these other swing voters

ve sonra, bu diğer kararsız seçmenler için

need to make it easier for them to vote,

oy vermeyi daha kolay hale getirmeliyiz

and typically these young people of color, it's the hardest for them to vote

ve beyaz olmayan bu genç insanlar için en zoru oy vermek,

because of voter suppression policies.

seçmen baskı politikaları nedeniyle.

CS: Thank you, Ibram.

CS: Teşekkürler Ibram.

Well, we're going to come to a close of this interview,

Pekala, bu görüşmenin sonuna yaklaşıyoruz

but I would love to ask you

fakat senden, Instagram'da

to read something that you wrote

birkaç gün önce yazdığın bir şeyi

a couple of days ago on Instagram.

okumanı isteyeceğim.

You wrote this beautiful caption

Kızının fotoğrafının altına

on a photo of your daughter,

bu güzel yazıyı yazdın,

and I'm wondering if you'd be willing to share that with us

bunu ve kısaca bu bakış açısını

and briefly tell us how we could each take this perspective into our own lives.

yaşamlarımıza nasıl alabileceğimizi bizimle paylaşır mısın merak ediyorum.

IXK: Sure, so yeah,

IXK: Elbette, evet,

I posted a picture of my four-year-old daughter Imani,

dört yaşındaki kızım Imani'nin bir fotoğrafını paylaştım

and in the caption I wrote,

ve yazıda da şöyle yazdım,

"I love, and because I love, I resist.

"Seviyorum ve sevdiğim için direniyorum.

Kamuda ve özelde gitgide çoğalan

There have been many theories

on what's fueling the growing demonstrations against racism

ırkçılığa karşı gösterileri besleyen şey üzerine

in public and private.

birçok teori kuruldu.

Let me offer another one: love.

Ben de bir tane önereyim: sevgi.

We love.

Bizler seviyoruz.

We know the lives of our loved ones,

Sevdiğimiz insanların,

özellikle de sevdiğimiz siyahi insanların yaşamlarının

especially our black loved ones,

are in danger

ırkçılık şiddeti altında

under the violence of racism.

tehlikede olduğunu biliyoruz.

People ask me all the time what fuels me.

İnsanlar hep beni neyin teşvik ettiğini soruyorlar.

It is the same: love,

Cevap aynı: sevgi,

love of this little girl,

bu küçük kızın sevgisi,

love of all the little and big people

bütün küçük ve büyük insanların sevgisi,

who I want to live full lives

ırkçı politikalarla yasaklanmamış,

in the fullness of their humanity,

ırkçı fikirlerle aşağılanmamış

not barred by racist policies,

ve ırkçı şiddet ile korkutulmamış,

not degraded by racist ideas,

insanlıklarının çokluğunda

not terrorized by racist violence.

bütün bir hayat yaşamak istediğim insanların sevgisi.

Let us be anti-racist.

Irkçılığa karşı olalım.

Let us defend life.

Yaşamı savunalım.

Let us defend our human rights to live and live fully,

Yaşamak ve bütün olarak yaşamak için insan haklarımızı savunalım,

because we love."

çünkü seviyoruz."

And, you know, Cloe, I just wanted to sort of emphasize

Ayrıca Cloe, bir şeyi de vurgulamak istiyorum,

that at the heart of being anti-racist

ırkçılık karşıtı olmanın kalbinde de

is love,

sevgi yatar,

is loving one's country,

ülkeyi sevmek yatar,

loving one's humanity,

insanlığı sevmek,

loving one's relatives and family and friends,

akrabaları, aileyi ve arkadaşları sevmek

and certainly loving oneself.

ve kesinlikle kendini sevmek yatar.

And I consider love to be a verb.

Ben sevgiyi bir eylem olarak görüyorum.

I consider love to be,

Ben sevgiyi şöyle görüyorum,

I'm helping another, and even myself,

insanların olmak istediklerini söyledikleri kişiye doğru büyümeleri

to constantly grow into a better form of myself,

ve kendimin daha iyi bir biçimine doğru sürekli büyümek için

of themselves, that they've expressed who they want to be.

bir başkasına ve hatta kendime yardım ediyorum.

And so to love this country and to love humanity

Bu yüzden, bu ülkeyi sevmek ve insanlığı sevmek

is to push humanity constructively

insanlığı yapısal olarak

daha iyi bir biçimine doğru itmek demektir

to be a better form of itself,

and there's no way we're going to be a better form,

ve hala bu ırkçılık engelleri varken

there's no way we can build a better humanity,

daha iyi bir biçim almamızın hiçbir yolu yoktur,

while we still have on the shackles of racism.

daha iyi bir insanlık yaratmamızın hiçbir yolu yoktur.

WPR: I think that's so beautiful.

WPR: Bence bu çok güzel.

I appreciate everything you've shared, Ibram.

Paylaştığın her şeyi takdir ediyorum Ibram.

I feel like it's made it really clear this is not an easy fix. Right?

Bunun kolay bir şey olmadığını netleştirdi, değil mi?

There is no band-aid option here

Burada bunu yok edebilecek

that will make this go away, that this takes work from all of us,

bir yara bandı seçeneği yok, bunun için hepimiz çalışmalıyız

and I really appreciate all of the honesty

ve bugün buraya getirdiğin

and thoughtfulness that you've brought to this today.

dürüstlük ve düşünceliliği gerçekten takdir ediyorum.

IXK: You're welcome.

IXK: Rica ederim.

Thank you so much for having this conversation with me.

Benimle bu sohbeti gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkür ederim.

CS: Thank you so much, Ibram.

CS: Çok teşekkürler Ibram.

We're really grateful to you for joining us.

Bize katıldığın için gerçekten minnettarız.

IXK: Thank you.

IXK: Teşekkürler.