Would you sell your kidney for $100,000? | Ada, Ep. 2

207,877 views ・ 2025-02-06

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ozay Ozaydin Gözden geçirme: Eren Gokce
00:01
Why is it illegal to sell your organs?
0
1622
2753
Organlarını satmak neden yasadışı?
00:04
I mean, what's the worst that could happen?
1
4876
3086
Yani, en kötü ne olabilir ki?
00:28
Why don't you head out? I can handle locking up.
2
28024
4921
Neden gitmiyorsun? Kilitlenmeyi ben halledebilirim.
00:34
Hmph.
3
34614
1001
Hmph.
00:37
We close at 5 o’clock, sharp.
4
37450
3879
Saat tam 5′te kapatıyoruz.
00:42
I got it, I got it. You get out there and enjoy the sunshine.
5
42038
3962
Ben hallederim, ben hallederim. Dışarı çık ve güneşin tadını çıkar.
01:03
D-Desmond?
6
63309
2002
Desmond?
01:07
Ada! What are you— do you work here?
7
67230
3712
Ada! Burada mı çalışıyorsun?
01:11
Yeah, I just started. What are you, uh, what are you up to?
8
71526
4921
Evet, yeni başladım. Sen, uh, ne yapıyorsun?
01:17
I’m in grad school. I thought you—
9
77073
2502
Yüksek lisans yapıyorum.
01:19
I’m applying this year, assuming I can find the time.
10
79700
3796
Bu yıl başvuracağımı sanıyordum, tabii zaman bulabilirsem.
01:23
Ahem! So... how’s your mom?
11
83496
3712
Ahem! Ee... annen nasıl?
01:28
Um... she’s—
12
88167
2294
Aslında
01:32
she’s not doing well actually, she has kidney failure.
13
92004
3796
durumu iyi değil, böbrek yetmezliği var.
01:36
Oh, no, I’m so sorry.
14
96592
2628
Oh, hayır, çok üzgünüm.
01:39
She really was my favorite teacher.
15
99637
2085
O gerçekten benim en sevdiğim öğretmenimdi.
01:42
Yeah, she had to quit teaching, actually.
16
102598
4171
Evet, aslında öğretmenliği bırakmak zorunda kaldı.
01:47
Is she— Is she up for visitors?
17
107645
2628
Ziyaretçi kabul ediyor mu?
01:51
Oh, um. You know, she’d love to hear from you,
18
111482
4046
Sizden haber almak isterdi
01:55
but she's honestly not well enough for a visit right now.
19
115611
3963
ama şu anda ziyaret için yeterince iyi değil.
02:00
She needs a kidney transplant to get better at this point.
20
120366
3045
Şu anda iyileşmesi için böbrek nakline ihtiyacı var.
02:04
I would donate to her, but I guess I’m not a match.
21
124370
3712
Ona bağışta bulunurdum ama sanırım uygun değilim.
02:08
The doctors said her body just wouldn't accept my kidney.
22
128708
3086
Doktorlar vücudunun böbreğimi kabul etmeyeceğini söylediler.
02:12
Oh! Um, is there anything I— I mean, can I help?
23
132795
6298
Yardım edebileceğim bir şey var mı?
02:19
Oh, gosh.
24
139802
1668
Oh, Tanrım.
02:22
No, actually, I’m just looking for a quiet place to work
25
142513
3087
Hayır, aslında başka ne yapabileceğimizi düşünürken
02:25
while I try to figure out what else we can do.
26
145683
2961
çalışacak sakin bir yer arıyorum.
02:29
Right, right. Of course.
27
149645
2044
Tabii, tabii. Tabii ki.
02:32
Over there. Shout if you need any help.
28
152273
3462
Şuraya geç. Yardıma ihtiyacın olursa bağır.
02:35
Well, don’t literally shout or— I mean, you can— I won’t say anything.
29
155860
3337
Tam anlamıyla bağırma yoksa- yani, bağırabilirsin- ben bir şey söylemem.
02:39
Oh, uh... okay.
30
159280
2252
Oh, uh... tamam.
02:51
(Reading) “The wait time for a donor kidney is often longer
31
171459
3837
(Okuyor) “Bir donör böbreği için bekleme süresi genellikle
02:55
than a patient can survive on dialysis.
32
175296
2878
bir hastanın diyalizle yaşayabileceğinden daha uzundur.
03:00
There’s a major shortage of donors,
33
180718
1793
Çoğu insanın iki böbreğe
03:02
even though most people don’t need two kidneys.”
34
182511
3170
ihtiyacı olmamasına rağmen büyük bir donör sıkıntısı var.”
03:06
Well, I don't know if I would say I don't need two kidneys.
35
186307
3795
İki böbreğe ihtiyacım olmadığını söyleyebilir miyim bilmiyorum.
03:11
Oh. Actually... my life would be...
36
191979
4755
Oh. Aslında... hayatım tamamen...
03:17
completely... normal.
37
197735
3128
normal olurdu.
03:22
Wow. I never would have guessed that.
38
202949
2877
Vay be. Bunu asla tahmin edemezdim.
03:26
But still, if Desmond isn’t even a match for his mom,
39
206494
2711
Ama yine de, Desmond annesine bile uymuyorsa,
03:29
what are the chances I would be?
40
209205
1668
benim uyma şansım nedir?
03:33
Oh, not that much lower.
41
213000
2795
O kadar da düşük değil.
03:35
I could have the perfect kidney for Ms. Shepherd.
42
215962
2627
Bayan Shepherd için mükemmel böbreğe sahip olabilirim.
03:39
So if I did donate,
43
219465
2586
Yani bağış yaparsam
03:42
my medical expenses would be covered, but nothing else?
44
222718
4922
tıbbi masraflarım karşılanacak ama başka bir şey olmayacak mı?
03:47
I wouldn’t get paid for the time off of work? And— what?!
45
227765
3837
İşten ayrı kaldığım süre için para almayacak mıyım? Ve- ne?!
03:52
I even have to pay to get to and from the hospital?
46
232270
2460
Hastaneye gidip gelmek için bile para mı ödeyeceğim?
03:55
I should be getting paid.
47
235147
1627
Bana ödeme yapılmalı.
03:56
Ahem.
48
236899
1335
Ahem.
03:58
And who should pay you? I'm a high school teacher, remember?
49
238609
4296
Peki sana kim ödeme yapmalı? Ben bir lise öğretmeniyim, hatırladın mı?
04:03
Ms. Shepherd! Of course I don’t want you to pay me.
50
243322
4254
Bayan Shepherd! Tabii ki bana ödeme yapmanızı istemiyorum.
04:08
A lot of people who need kidneys couldn't afford to buy them.
51
248661
3378
Böbreğe ihtiyacı olan bir sürü insanın onları satın almaya gücü yetmez.
04:13
All right, let’s see who pays.
52
253874
5172
Pekâlâ, bakalım kim ödeyecek.
04:21
(Reading) “US government often spends close to $100,000 per patient
53
261007
3878
(Okuyor) “ABD hükûmeti diyaliz masrafları için hasta başına genellikle
04:24
covering the cost of dialysis.”
54
264885
1919
100.000 dolara yakın para harcıyor.”
04:27
What? That’s more than I make in three years working here.
55
267096
3420
Ne kadar? Bu benim burada çalışarak üç yılda kazandığımdan daha fazla.
04:31
I wish I could just tell the government: Hey! Time out.
56
271434
2669
Keşke hükûmete söyleyebilsem: Hey! Mola.
04:34
Pay me that money for my kidney instead. Everybody wins!
57
274103
2878
Onun yerine böbreğim için bana bu parayı öde. Herkes kazansın!
04:36
Someone gets a kidney transplant instead of suffering through dialysis,
58
276981
3503
Birisi diyalizde acı çekmek yerine böbrek nakli olur,
04:40
the government just spends the money they would have anyway, and I...
59
280651
4380
hükûmet zaten sahip olacağı parayı harcar ve ben de...
04:46
I quit my job and focus on becoming a real scholar.
60
286615
5881
İşimi bırakıp gerçek bir akademisyen olmaya odaklanırım.
04:52
No distractions, no roommates.
61
292997
2252
Dikkat dağıtıcı şeyler yok, oda arkadaşı yok.
04:55
Just time and space to work on my own ideas.
62
295249
3295
Sadece kendi fikirlerim üzerinde çalışmak için zaman ve alan.
05:00
And you, Ms. Shepherd,
63
300254
2377
Siz, Bayan Shepherd,
05:02
your health is so good after your transplant,
64
302840
2127
nakilden sonra sağlığınız çok iyi,
05:04
you start volunteering as a firefighter.
65
304967
2127
gönüllü itfaiyeci olarak çalışmaya başladınız.
05:08
I'm not sure about this.
66
308095
1961
Bundan emin değilim.
05:10
Oh, don't sell yourself short.
67
310723
1877
Kendini küçümseme.
05:12
No, no. I mean I’m worried that if you can sell your kidney,
68
312975
3712
Hayır, hayır. Böbreğinizi satabilirseniz, paraya ihtiyacı olan insanların
05:16
people who are desperate for the money will feel pressure to take the risk.
69
316687
3671
bu riski almak için baskı hissedeceğinden endişeleniyorum.
05:20
But is it really that different from other ways to earn money?
70
320483
3086
Ama bu gerçekten para kazanmanın diğer yollarından farklı mı?
05:24
Lots of common jobs are more dangerous than kidney donation.
71
324820
2836
Pek çok yaygın iş böbrek bağışından daha tehlikelidir.
Hamileliğin ciddi komplikasyonlara yol açma ihtimali çok daha yüksektir
05:28
And pregnancy has a much higher chance of serious complications,
72
328032
3045
05:31
but surrogates can get paid.
73
331077
1751
ama taşıyıcı annelere para ödenebilir.
05:32
And $100,000 is enough money to appeal to lots of people—
74
332870
4046
100.000 dolar sadece çaresizlerin değil, pek çok insanın ilgisini çekecek bir para.
05:37
not just desperate ones.
75
337291
1502
05:39
Besides, everyone who donates has to be approved by
76
339210
2460
Ayrıca, bağışta bulunan herkesin Organ Nakli Bakanlığı tarafından
05:41
the Ministry of Transplantation.
77
341670
2712
onaylanması gerekiyor.
05:44
The ministry also makes sure all donors get the same treatment:
78
344507
2961
Bakanlık ayrıca tüm donörlerin aynı muameleyi görmesini sağlıyor:
05:47
equal pay, equal health care, equal information.
79
347468
2920
Eşit ücret, eşit sağlık hizmeti, eşit bilgilendirme.
05:51
Why should we be okay with selling some parts of our bodies, but not others?
80
351222
4004
Neden vücudumuzun bazı kısımlarını satarken diğer kısımlarını satmayalım?
05:57
Wait wait wait— so we’re treating people’s organs like any other asset now?
81
357228
4379
Bekle. Yani insanların organlarına diğer mallar gibi mi davranıyoruz?
06:01
Now, I don't want my organs to be subject to the same rules as a house or a car.
82
361774
4463
Şimdi, organlarımın bir ev ya da araba ile aynı kurallara tabi olmasını istemiyorum.
06:06
Of course not! We have separate rules for organs.
83
366821
2919
Tabii ki istemezsin! Organlar için ayrı kurallarımız var.
06:09
It's not like they can be seized to pay a debt or something.
84
369740
2836
Bir borcu ödemek için haczedilebilecekleri gibi değil.
06:12
I don't think that's enough.
85
372576
1460
Bunun yeterli olduğunu sanmıyorum.
06:14
It seems to me that there should be some things we never put a price on.
86
374245
4171
Bana öyle geliyor ki bazı şeylere asla fiyat biçmemeliyiz.
06:19
Maybe, but we put a price on everything in one way or way or another.
87
379083
3628
Belki, ama her şeye öyle ya da böyle bir fiyat biçiyoruz.
06:22
I don't think there's anything morally wrong with compensating someone
88
382711
3295
Hayat kurtaracak bir organı bağışlayan birine tazminat ödemenin
ahlaki açıdan yanlış bir yanı olduğunu düşünmüyorum.
06:26
for donating an organ that will save a life.
89
386006
2169
06:28
My body parts are mine.
90
388175
1877
Vücut parçalarım bana ait.
06:30
If I want to sell them and live off the proceeds,
91
390386
2294
Onları satmak ve geliriyle yaşamak istiyorsam,
06:32
why shouldn't I be allowed to?
92
392680
1543
neden buna izin verilmesin?
06:34
It gives me complete freedom to work on what I want to,
93
394557
2586
Bu bana, pazarlanabilirliği için endişelenmeden ya da zamanımın çoğunu
06:37
without having to worry about how marketable it is,
94
397143
2627
faturalar için başka şeyler yaparak geçirmek zorunda kalmadan
06:40
or spend most of the time doing other things to pay the bills.
95
400271
3170
istediğim şey üzerinde çalışma özgürlüğü veriyor.
06:44
And when the kidney money runs out?
96
404066
2419
Peki ya böbrek parası bittiğinde?
06:49
I’d like to sell my liver. Eh, a third of my liver.
97
409905
3796
Karaciğerimi satmak istiyorum. Karaciğerimin üçte birini.
06:54
It grows back.
98
414201
1168
Tekrar büyüyor.
07:01
Ugh! They won’t let me take on the risk of liver donation when I’m under pressure
99
421917
3879
Ugh! Hızlı nakit için baskı altındayken karaciğer bağışı riskini almama
07:05
for quick cash.
100
425796
1085
izin vermiyorlar.
07:07
But who are they to decide how much risk I’m comfortable taking?
101
427006
3336
Ama onlar kim oluyor da benim ne kadar risk alabileceğime karar veriyorlar?
07:10
Don’t you think they have to draw the line somewhere?
102
430801
2586
Çizgiyi bir yere çekmeleri gerekmiyor mu?
07:13
Presumably you wouldn't want people to sell their hearts
103
433721
3503
Herhalde insanların kalplerini
ya da kendilerini öldürecek başka bir şeyi satmalarını istemezsiniz.
07:17
or anything else that would kill them.
104
437224
2920
07:20
Yeah, but—
105
440352
1168
Evet ama
07:30
It’s the biggest natural disaster in decades.
106
450821
2586
bu son yılların en büyük doğal felaketi.
07:34
People need blood transfusions.
107
454033
1793
İnsanların kan nakline ihtiyacı var.
07:35
They need organ transplants.
108
455951
1669
Organ nakline ihtiyaçları var.
07:37
But government resources are suddenly stretched way too thin to pay donors.
109
457661
3963
Ama devlet kaynakları bağışçılara ödeme yapamayacak kadar daraldı.
07:42
Nobody wants to volunteer to donate what they’re used to being paid for.
110
462082
3796
Kimse para almaya alıştığı bir şeyi bağışlamak için gönüllü olmak istemiyor.
07:47
Only people with injured loved ones are willing to donate.
111
467505
2711
Sadece sevdikleri yaralı olan insanlar bağış yapmak istiyor.
07:50
When they’re not a match, they find people in similar situations to swap with.
112
470341
4713
Uygun olmadıklarında, benzer durumdaki insanlarla değiştiriyorlar.
07:56
Hang on. That could actually work.
113
476263
3212
Dur bakalım. Bu gerçekten işe yarayabilir.
08:06
Desmond? Uh, sorry to interrupt you.
114
486565
4421
Desmond? Böldüğüm için özür dilerim.
08:11
I don’t want to intrude,
115
491320
1501
Rahatsız etmek istemem
08:12
but did you know you can donate your kidney to a stranger,
116
492821
3295
ama bir başkasının annenize bağışta bulunması karşılığında böbreğinizi
08:16
in exchange for someone else to donate to your mom?
117
496116
2461
bir yabancıya bağışlayabileceğinizi biliyor muydunuz?
08:18
What? No, I didn’t— say that again!
118
498953
4838
Ne? Hayır, tekrar söyle!
08:25
Oh, you can go directly through one of the registries that pairs people.
119
505167
3754
İnsanları eşleştiren kayıtlardan birine doğrudan gidebilirsiniz.
08:29
Here, I made a list.
120
509630
1960
Burada bir liste yaptım.
08:33
Ada, I don’t know what to— thank you.
121
513008
3629
Ada, ne yapacağımı bilmiyorum. Teşekkür ederim.
08:37
I mean, really, thank you so much.
122
517179
1960
Yani, gerçekten, çok teşekkür ederim.
08:42
Uh, tell your mom I said hi.
123
522810
2210
Annene selamımı söyle.
08:45
Oh, I will. See you around!
124
525980
3003
Söylerim. Görüşürüz!
08:51
(Ms. Shepherd’s voice) I wish Desmond didn’t have to make this sacrifice for me.
125
531986
3795
(Bayan Shepherd’ın sesi) Keşke Desmond
benim için bu fedakârlığı yapmak zorunda olmasaydı.
08:57
Yeah, we do place an unfair burden on patient’s families.
126
537825
5046
Evet, hasta ailelerine haksız bir yük yüklüyoruz.
09:04
We’re worried about people donating out of desperation for money,
127
544248
3712
İnsanların para için çaresizlikten bağış yapmasından endişe ediyoruz,
09:07
but what about the people who are already donating out of desperation
128
547960
3962
peki ya sevdiklerinin hayatını kurtarmak için
09:11
to save their loved ones lives?
129
551922
2086
zaten çaresizlikten bağış yapan insanlar ne olacak?
09:15
How could we treat kidney donors more like firefighters?
130
555342
4546
Böbrek bağışçılarına nasıl itfaiyeciler gibi davranabiliriz?
09:20
Firefighters get paid to risk their bodies for the benefit of others,
131
560472
3295
İtfaiyeciler başkaları için bedenlerini riske atmak için para alıyorlar
09:23
and nobody has a problem with that.
132
563767
1752
ve kimsenin bununla bir sorunu yok.
09:26
We celebrate them.
133
566312
1251
Onları kutluyoruz.
09:28
Maybe instead of being paid cash, kidney donors can get other benefits.
134
568314
5672
Belki de böbrek bağışçılarına nakit ödemek yerine başka faydalar da sağlanabilir.
09:34
Subsidize education, free health insurance, public praise.
135
574320
4045
Eğitim sübvansiyonu, ücretsiz sağlık sigortası, kamu övgüsü.
09:38
That way, we could compensate donors and encourage altruism at the same time.
136
578741
4212
Bu şekilde hem bağışçıları ödüllendirmiş hem de fedakârlığı teşvik etmiş oluruz.
09:43
But changing the system is really hard, and takes years.
137
583662
5005
Ancak sistemi değiştirmek gerçekten zordur ve yıllar alır.
09:49
In the meantime, can’t you spare a kidney?
138
589335
3295
Bu arada, bir böbreğinizi bağışlayamaz mısınız?
09:52
Aren’t you always wishing you could do something meaningful?
139
592713
2961
Her zaman anlamlı bir şey yapmak istemez misiniz?
09:55
Well, you could save someone’s life.
140
595841
2085
Birinin hayatını kurtarabilirsin.
09:59
But, I just, I don’t know.
141
599094
2253
Ama bilemiyorum.
10:01
Even though rationally, I know the risks are small for someone like me,
142
601680
3879
Mantıklı olarak, benim gibi biri için risklerin küçük olduğunu bilsem de,
10:06
there’s still some risk.
143
606477
2252
yine de biraz risk var.
10:09
I know, I know.
144
609563
1376
Biliyorum, biliyorum.
10:11
We all take risks every day without even thinking about it.
145
611023
3253
Hepimiz her gün düşünmeden risk alıyoruz.
10:14
But, ugh—
146
614276
2294
Ama,
10:16
Ada, what are you still doing here? Why is the door still unlocked?
147
616820
5548
Ada, hâlâ burada ne yapıyorsun? Kapı neden hâlâ kilitli değil?
10:22
Uh—
148
622368
1001
Hmm-
10:23
No, don’t answer. Just go.
149
623369
2961
Hayır, cevap verme. Git hadi.
10:30
I guess I’ll see you later, then?
150
630417
3170
Sonra görüşürüz o zaman.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7