The Most DIFFICULT Sound in English is….T! (Seriously) | Speaking English

This letter is one of the most tricky, most vexing  letters in American English. It looks rather  

Bu mektup, Amerikan İngilizcesindeki en aldatıcı, en sinir bozucu harflerden biridir. Oldukça

innocent, doesn't it? Seems so straightforward.  Ask anyone and they know that’s the letter T  

masum görünüyor, değil mi? Çok basit görünüyor. Herhangi birine sorun ve bunun T   harfi olduğunu

and it’s pronounced T. The thing is, when you  actually study spoken English you’ll find that tt,

ve T olarak telaffuz edildiğini bilirler. Mesele şu ki, gerçekten konuşma İngilizcesi çalıştığınızda tt,

is the pronunciation of maybe  about one third of the time.

zamanın yaklaşık üçte birinin telaffuzu olduğunu göreceksiniz. Bugün

To know the symbols of the sounds we  will talk about today and all the sounds  

konuşacağımız seslerin sembollerini ve

of American English, click here or in the  video description to get a free cheat sheet,  

Amerikan İngilizcesinin tüm seslerini öğrenmek için buraya tıklayın veya Amerikan İngilizcesi sesleri ücretsiz kopya kağıdı almak için video açıklamasında

the sounds of American English. It’s a great  reference tool and even I use it quite a bit.

. Harika bir referans aracı ve ben bile onu biraz kullanıyorum.

I thought it would be fun today to look  at Ted Talk and to see all the ways the  

Bugün Ted Talk'a bakmanın ve

T sound changes. If you’re a student  studying English as a second language,  

T sesinin tüm değişikliklerini görmenin eğlenceli olacağını düşündüm. İkinci dil olarak İngilizce öğrenen bir öğrenciyseniz,

you’ll want to start to get a feel  for the different pronunciations of  

T'nin farklı telaffuzları hakkında fikir sahibi olmaya başlamak isteyeceksiniz

T because it will help your speech sound  more natural and less effortful. Let’s  

çünkü bu, konuşmanızın daha doğal ve daha az zahmetli olmasına yardımcı olacaktır. Hadi

just dive right in and as we find out different  pronunciations, we’ll stop and talk about them.

hemen konuya girelim ve farklı telaffuzlar keşfettikçe durup onlar hakkında konuşalım.

So what do you think of  when you think of the ocean?

Peki, okyanusu düşündüğünüzde aklınıza ne geliyor?

We had our first example there of a stop T. What  do you? tt. That’s not what we heard. There was no  

T durağına ilişkin ilk örneğimizi orada yaşadık. Siz ne  yaparsınız? tt. Duyduğumuz bu değildi.

tt but tt is the sound of a T so what gives? When  the sound after t is a consonant, we usually skip  

tt yoktu ama tt bir T'nin sesi, peki ne veriyor? t'den sonraki ses bir ünsüz olduğunda, genellikle T'nin bir

the tt, part of the T. You see, the T sound has  2 parts. A stop with a little bit of air and tt,  

parçası olan tt'yi atlarız. Görüyorsunuz, T sesinin 2 bölümü vardır. Biraz hava ve tt ile bir durdurma,

a release. This is different from say M, which  has no stop and you can hold out forever,  

bir serbest bırakma. Bu, durağı olmayan ve sonsuza kadar dayanabileceğiniz M'den farklıdır,

mmmmmm. You can’t do that with a T. tt, tt, tt,  tt, tt. Stop, release, over and over. For a stop  

mmmmmm. Bunu bir T. tt, tt, tt,  tt , tt ile yapamazsınız. Dur, bırak, tekrar tekrar. Dur

T, we do stop the air. What? And sometimes we  might move the tongue into position for the T at  

T için havayı durdururuz. Ne? Ve bazen dili burada ağzın üst kısmındaki T pozisyonuna hareket ettirebiliriz,

the top of the mouth here but we skip the tt part,  the release. So ‘what do’ becomes what do, what  

ancak tt kısmını, yani serbest bırakma kısmını atlarız. Yani "ne yap", ne yap, ne

do, a stop. Sometimes it’s very  clear and a longer break. What  

yap, bir dur haline gelir. Bazen çok net ve daha uzun bir ara. Ne

do you think you’re doing? And sometimes,  it’s much more subtle. What do you think?  

yaptığını sanıyorsun? Ve bazen, çok daha inceliklidir. Ne düşünüyorsun?

We’re going to label our stop Ts this  color and remember the general rule that  

Durağımızı bu renkle etiketleyeceğiz ve

this is the pronunciation when the next  sound is a consonant. Let’s keep going.

sonraki ses bir ünsüz olduğunda bunun telaffuz olduğu şeklindeki genel kuralı hatırlayacağız. Hadi devam et.

So what do you think of  when you think of the ocean?

Peki, okyanusu düşündüğünüzde aklınıza ne geliyor?

Maybe you think of a visit to the beach.

Belki sahile bir ziyaret yapmayı düşünürsünüz.

Visit to. Now, it’s common in American  English to link words. When one word  

Ziyaret etmek. Şimdi, Amerikan İngilizcesinde kelimeleri birbirine bağlamak yaygın bir uygulamadır. Bir kelime

ends in a sound and the next word begins with  that sound, they will link with a single sound.

bir sesle bitip bir sonraki kelime o sesle başladığında, bunlar tek bir sesle bağlantı kurar.

Mom makes the best cookies. Mommakes, mommakes.  That happens here. One stop, one release,  

Annem en iyi kurabiyeleri yapar. Anne yapar, anne yapar. Bu burada olur. Bir nokta, bir sürüm,

one true T. Visit to, visit to, ttttt. Do you  hear that crisp release? Tt. That’s the true T,  

bir gerçek T. Ziyaret, ziyaret, ttttt. Kesin sesi duyuyor musunuz? Tt. Bu gerçek T,

the real T, the full T. We’ll  mark those with this color.

gerçek T, tam T. Bunları bu renkle işaretleyeceğiz. YouTube üyeliğime katılan YouTube'daki tüm

I’d like to offer a quick thanks to  all my supporters here on YouTube  

destekçilerime kısaca teşekkür etmek istiyorum

who joined my YouTube membership. You get  special badges to make your comments pop,  

. Yorumlarınızı öne çıkarmak için özel rozetler,

early release of videos when available,  access to members only posts and videos  

uygun olduğunda videoların erken yayınlanması, yalnızca üyelerin yayınlarına ve videolarına erişim   alırsınız

and the top tier gets a free monthly audio  lesson. Thank you! Click join to learn more.

ve en üst kademe aylık ücretsiz sesli ders alır. Teşekkür ederim! Daha fazla bilgi edinmek için katıl'ı tıklayın.

Maybe you think of a visit to the beach,  or whales or sharks or coral reefs?

Belki plaja veya balinalara, köpek balıklarına veya mercan resiflerine bir ziyaret yapmayı düşünürsünüz?

I think of this. This is San Juan Islands in  Washington state. They just out of an expanse.

Bunu düşünüyorum. Burası Washington eyaletindeki San Juan Adaları . Geniş bir alanın dışındalar.

Ah, okay. We got our first flap T.  If you look up jut in the dictionary,  

Ah tamam. İlk flep T'mizi aldık. Sözlükte junt'a bakarsanız,

you’ll see this symbol. This is the symbol of  a true T but here it’s a flap. The general rule  

bu sembolü görürsünüz. Bu, gerçek bir T'nin sembolüdür, ancak burada bir kanatçıktır.

for a flap T is that the T is between two vowel  or diphthong sounds as it is here or after an r  

Bir flep T için genel kural, T'nin burada olduğu gibi iki sesli harf veya iki ünlü ses arasında veya parti kelimesindeki

before a vowel or diphthong like in the word  party. Then it’s a flap T. There’s no tt in  

gibi bir ünlü veya iki sesli harften önceki bir r  'den sonra olmasıdır . O zaman bir kanat çırpma T'dir.

party is [flap] a single, quick flap of the  tongue. No stop of air here in the flap T. It  

Partide tek bir hızlı dil çırpma yoktur. Burada T harfinde hava durmuyor. Sesli

sounds like the American D between vowels but  it might sound sort of an R to you depending  

harfler arasında Amerikan D'si gibi geliyor ama ana dilinize bağlı olarak size bir tür R gibi gelebilir

on your native language. Jut out, jut out, jut  out of. Jut out of [flap]. Two flap Ts there.

. Çıkın, dışarı çıkın, dışarı çıkın . [kanat] dışına çıkın. Orada iki kanatlı T var.

And we’re about the get another one in ‘water’.

Ve "suda" bir tane daha almak üzereyiz.

They jut out of an expanse of deep dark water,  

Geniş bir karanlık sudan dışarı fırlarlar

and they’re filled with life  and mystery and opportunity.

ve hayat, gizem ve fırsatlarla doludurlar.

The word opportunity gives us an opportunity  to look at these rules a little bit deeper. The  

Fırsat kelimesi bize bu kurallara biraz daha derinlemesine bakma fırsatı verir.

first T there comes after an R before a vowel. We  learned earlier that is a flap T. In opportunity,  

Buradaki   ilk T, sesli harften önceki R'den sonra gelir. Bunun bir flep T olduğunu daha önce öğrendik. Fırsatta,

it’s ttttt, a true T. Why? There is a rule that  overwrites the flap T rule. If that T sound begins  

bu ttttt, gerçek bir T. Neden? Flap T kuralının üzerine yazan bir kural vardır. Bu T sesi

a stressed syllable, it’s a true T. Here, it  begins the third syllable which is stressed,  

vurgulu bir heceyle başlıyorsa, bu gerçek bir T'dir. Burada vurgulu üçüncü hece başlar,

so it’s a true T. Opportun, ttttt. But the  last T doesn’t start a stressed syllable  

yani gerçek bir T. Opportun, ttttt. Ancak son T vurgulu bir heceyi başlatmaz

does come between two vowels or diphthong  sounds is a flap T, [flap]. Opportunity,  

iki sesli harf arasına gelir veya diftong sesleri bir flep T'dir, [flap]. fırsat,

opportunity. Flap Ts will be marked  with this color. Let’s keep going.

fırsat. Flap T'ler bu renkle işaretlenecektir. Hadi devam et.

They jut out of an expanse of deep dark water,  

Geniş bir karanlık sudan dışarı fırlarlar

and they’re filled with life  and mystery and opportunity.

ve hayat, gizem ve fırsatlarla doludurlar.

But whatever you think of, the ocean  is much more. It is a complex physical,  

Ancak aklınıza ne gelirse gelsin, okyanus çok daha fazlasıdır. Karmaşık bir fiziksel,

chemical and biological system.

kimyasal ve biyolojik sistemdir.

Okay now, that was strange. System. I definitely  don’t hear tt, that T really sounded more like a  

Tamam şimdi, bu garipti. Sistem. Kesinlikle tt duymuyorum, bu T gerçekten daha çok bir  d gibi geliyordu

d, sort of like a flap T. System. But it doesn’t  come between two vowel or diphthong sounds. Yeah,  

, bir tür flap T gibi. Sistem. Ancak iki ünlü veya ünlü ses arasına gelmez. Evet,

the rules aren’t perfect, They don’t  capture everything. This T is officially tt,  

kurallar mükemmel değildir, Her şeyi  kapsamazlar. Bu T resmi olarak t'dir,

a true T in the dictionary and a lot  of native speakers would make it a  

sözlükte gerçek bir T'dir ve ana dili İngilizce olan birçok kişi onu

true T. She’s not. There’s always going  to be some variation. Let’s keep going.

gerçek bir T yapar. O değil. Her zaman bazı varyasyonlar olacaktır. Hadi devam et. Gezegenimizin yüzde yetmişini kaplayan

It is a complex physical,  

karmaşık bir fiziksel,

chemical and biological system that  takes up seventy percent of our planet.

kimyasal ve biyolojik sistemdir .

You’ve heard true Ts, stop Ts, Flap Ts. There’s a  fourth pronunciation, ‘percent of’ becomes percent  

Gerçek T'leri, dur T'leri, Flap T'leri duydunuz. Dördüncü bir telaffuz vardır, "percent of" yüzde   olur

of. Not stop T, not a true T, not a flap T but no  T at all. Dropped. Percent of. Twenty. Internet.

. T'yi durdurma, gerçek bir T değil, kanat çırpma T değil ama hiç T yok. düştü. yüzdesi Yirmi. İnternet.

This is common when T comes after an N before  a vowel or diphthong, and I have a video  

Bu, T'nin bir sesli harf veya iki sesli harften önce gelen N'den sonra gelmesi durumunda yaygın bir durumdur ve

with a bunch of examples with that. But also,  between two other consonants like just thought,  

bununla ilgili birçok örnek içeren bir videom vardır. Ama aynı zamanda, diğer iki ünsüz arasında, tıpkı az önce düşündüğüm gibi,

‘justought’. Or first class, ‘firstclass’. When  the T’s dropped, we’ll put an X over it like this.

"justought". Veya birinci sınıf, "birinci sınıf". T'ler düştüğünde, bunun üzerine şu şekilde bir X koyacağız.

Hold on! In that phrase, we had another word,  

Devam etmek! O ifadede başka bir kelimemiz vardı,

seventy, nt vowel or diphthong  but it wasn’t dropped. Exception:  

yetmiş, nt sesli veya çift sesli ama düşmedi. İstisna:

Seventy is pronounced with a flap T even though  it doesn’t follow the rules for flap T. Seventy.

Yetmiş, T kanat çırpışıyla telaffuz edilir, ancak T kanat çırpma kurallarına uymaz. Yetmiş.

Now, this is a Ted Talk. It’s a speech. So it’s  not quite conversational English. Things tend to  

Şimdi, bu bir Ted Konuşması. Bu bir konuşma. Yani pek konuşma İngilizcesi değil. Her şey

be a little more clearly pronounced, there  are more pauses in giving a speech than in  

biraz daha net bir şekilde telaffuz edilir, bir konuşma yaparken konuşmadan daha fazla duraklama olur

conversation. So she’ll do some stop Ts where  native speakers in conversation might do a flap  

. Bu yüzden, konuşmada anadili İngilizce olanların

T because it comes between two vowels. Still,  it’s shocking how tt, is likely not the sound  

iki sesli harf arasında geldiği için bir flep T yapabileceği yerde, bazı durak T'ler yapacak. Yine de,

you’ll hear for this letter even in a speech.  Now, keep in mind the letter T sometimes makes a  

bir konuşmada bile bu mektup için duyacağınız sesin muhtemelen bu mektup olmaması şaşırtıcı. Şimdi, T harfinin bazen "the"

sound other that T as it’s official sound like in  the word ‘the’. It goes with the h to make the th  

kelimesindeki gibi resmi bir ses olduğu için T'den farklı bir ses çıkardığını unutmayın . th   sesini çıkarmak için h ile birlikte gelir

sound. Or in the word ‘motion’. It's part of the  tion ending to make tion or tion. So there’s no T  

. Veya 'hareket' kelimesinde. Make tion veya tion ile biten bölümün bir parçasıdır. Yani orada hiç T

sound there at all. Those will all be ignored, no  special color in our transcript. Let’s keep going.

sesi yok. Bunların tümü göz ardı edilecek, transkriptimizde özel bir renk yok. Hadi devam et. Gezegenimizin yüzde yetmişini kaplayan

It is a complex physical, chemical and  biological system that takes up seventy  

karmaşık bir fiziksel, kimyasal ve biyolojik sistemdir

percent of our planet. And yet we’re still  really just beginning to understand it.

. Ve yine de onu gerçekten yeni anlamaya başlıyoruz.

So we’ve heard about thirty seconds of a speech.  There were 27 Ts that are supposed to make the  

Yani yaklaşık otuz saniyelik bir konuşma duyduk.    T sesi çıkarması gereken 27 T vardı,

T sound but only ten of them did. We  had six stop Ts, ten true Ts, 9 flap  

ancak bunlardan sadece onu yaptı. Altı stop T'miz, on gerçek T'miz, 9 flap

Ts and two dropped Ts. So if you’re studying  English and you’re trying to tt, tt, tt, tt,  

T'miz ve iki düşen T'miz vardı. Yani İngilizce çalışıyorsanız ve tt, tt, tt, tt,

pronounce all those as true Ts not only is that  a lot of effort but it’s not going to sound all  

tüm bunları doğru T'ler olarak telaffuz etmeye çalışıyorsanız, bu yalnızca çok çaba olmakla kalmaz, aynı zamanda kulağa o kadar da

that natural. Now let’s go with the rest of the  Ted Talk. Each T pronunciation will be marked  

doğal gelmeyecektir. Şimdi Ted Talk'un geri kalanına geçelim . Her T telaffuzu

with the appropriate color. If it’s a T that  isn’t a T sound like in the sound temperature,  

uygun renkle   işaretlenecektir. Ses sıcaklığında T sesi olmayan bir T ise,

that second T, remember, that’s officially a  ch, we’re not going to color those Ts. We’ll  

o ikinci T, unutmayın, bu resmi olarak bir ch'dir, o T'leri renklendirmeyeceğiz.

still find another way that tt, is pronounced and  I’ll stop when we get there so we can explore it.

Yine   tt'nin telaffuz edilmesinin başka bir yolunu bulacağız ve oraya vardığımızda onu keşfedebilmek için duracağım.

What we do know is that the ocean is a  vital part of our life support system  

Bildiğimiz şey, okyanusun gezegendeki yaşam destek sistemimizin hayati bir parçası olduğudur

on the planet. It produces at least fifty  percent of the oxygen that we breathe. So,  

. Soluduğumuz oksijenin en az yüzde ellisini üretir. Yani

more than one in every two breaths.  

her iki nefeste birden fazla.

It also regulates temperature for the planet. So  without the ocean, the poles would be unbearable  

Aynı zamanda gezegen için sıcaklığı düzenler. Yani okyanus olmadan kutuplar dayanılmaz

cold and the equator would be unbearably hot,  and it would be a lot harder to live here.  

soğuk ve ekvator dayanılmaz derecede sıcak olacak ve burada yaşamak çok daha zor olacaktır.

Now we think about saving the ocean from plastic  or from oil and oil spills or from overfishing.  

Şimdi okyanusu plastikten veya petrol ve petrol sızıntılarından ya da aşırı avlanmadan kurtarmayı düşünüyoruz.

But really, we should be thinking about how  the ocean is saving us. And what is it saving  

Ama gerçekten, okyanusun bizi nasıl kurtardığını düşünmeliyiz. Ve bizi neyden kurtarıyor

us from? It’s saving us from the climate change  that we are creating. Essentially, ourselves.

? Bizi yarattığımız iklim değişikliğinden kurtarıyor . Esasen kendimiz.

And so what does that mean? Basically, what we  need to do is think about not how to save the  

Peki bu ne anlama geliyor? Temel olarak yapmamız gereken, okyanusu nasıl kurtaracağımızı değil

ocean, but instead how the ocean can actually  help us in this fight against climate change.

, okyanusun iklim değişikliğine karşı bu mücadelede bize gerçekten nasıl yardımcı olabileceğini düşünmektir.

Already, the ocean is absorbing  25 to 30 percent of the CO2 that  

Okyanus, atmosfere saldığımız CO2'nin yüzde 25 ila 30'unu şimdiden emiyor

we release into the atmosphere. It  is the world’s largest carbon sink.  

. Dünyanın en büyük karbon yutağıdır.

The ocean has also absorbed 90 percent of the  excess heat trapped by greenhouse gasses.

Okyanus ayrıca sera gazları tarafından tutulan fazla ısının yüzde 90'ını emmiştir.

Now, we just heard another kind of T. So far,  we’ve studied stop T, true T, flap T, dropped  

Şimdi, başka bir tür T duyduk. Şimdiye kadar stop T, true T, flap T, drop

T and now we’re hearing T as CH. This happens in  two different cases. First, in the tr cluster.  

T üzerinde çalıştık ve şimdi T'yi CH olarak duyuyoruz. Bu, iki farklı durumda gerçekleşir. İlk olarak, tr kümesinde.

It’s more common for native speakers to pronounce  that as chr like ‘train’ and we just heard a tr  

Anadili İngilizce olanların bunu "tren" gibi chr olarak telaffuz etmesi daha yaygındır ve az önce

cluster in the word ‘trapped’. The T sounds like  a CH. Trapped, trapped. The ed ending of the word  

"kapana kısılmış" kelimesinde bir tr kümesi duyduk. T, bir CH gibi ses çıkarır . Kapana kısılmış, kapana kısılmış. "tuzak" kelimesinin ed eki

‘trapped’ is also a T sound, a true T. We’re not  even going to get into ed endings in this video  

de bir T sesidir, gerçek bir T'dir. Bu videoda ed eklerine girmeyeceğiz

but I do have an amazing series on the ED ending  that you’ll want to be sure to check out because  

ama ED ekiyle ilgili  yapmak isteyeceğiniz harika bir serim var. kontrol ettiğinizden emin olun çünkü

we have three pronunciations of that ending. I’ll  link to that playlist in the video description.

bu ekin üç telaffuzuna sahibiz. Video açıklamasında söz konusu oynatma listesine bağlantı vereceğim.

So this was an example of a T becoming a CH sound  in the TR cluster like in the word ‘trapped’.

Yani bu, "tuzağa düşmüş" kelimesindeki gibi TR kümesinde bir T'nin bir CH sesi haline gelmesine bir örnekti .

Of the excess heat trapped..

Fazla ısının hapsedilmesi..

When the T is pronounced as a  CH, we’ll make it this color.

T, CH olarak telaffuz edildiğinde , onu bu renk yapacağız.

I said that there are 2 situations that change a T  to a CH. TR cluster and the second case is Y. When  

T'yi CH'ye çeviren 2 durum olduğunu söyledim . TR kümesi ve ikinci durum Y'dir.

a word ends in T and the next word begins with  a Y, most commonly you or your. For example the  

Bir kelime T ile bitiyorsa ve bir sonraki kelime Y ile başlıyorsa , çoğunlukla siz veya sizin. Örneğin

sentence, ‘I thought that you did that.’ That you,  thachu. I thought that you did that. That you, ch  

, "Bunu senin yaptığını sanıyordum" cümlesi. Sen, thachu. Bunu senin yaptığını düşündüm. Sen, ch

sound. You won’t hear this all the time. I would  estimate native speakers do it conversationally,  

sesi. Bunu her zaman duymayacaksın. Anadili İngilizce olanların bunu konuşarak yaptığını tahmin ediyorum,

maybe about half the time. T plus you, ch. Chu.  Remember, T as CH will be this color. Let’skeep  

belki de zamanın yaklaşık yarısında. T artı sen, ch. Çu. Unutma, T as CH bu renk olacak. Hadi devam

going. I’m not going to stop and interrupt that  talk again. You’ll see the color code for each T.  

et. Durup o konuşmayı bir daha bölmeyeceğim. Her T'nin renk kodunu göreceksiniz.

But I do want to say that I sometimes had a hard  time deciding what T pronunciation to assign. It  

Ancak bazen hangi T telaffuzunu atayacağıma karar vermekte zorlandığımı söylemek isterim.

wasn’t always super clear or straightforward.  For example in the word ‘still’. I found it  

Her zaman çok net veya anlaşılır değildi. Örneğin, 'hala' kelimesinde. Bunun

sometimes sounded like a true T, but sometimes  it sounded more like a d or flap T. Still.  

bazen gerçek bir T gibi geldiğini, ancak bazen daha çok d veya flep T gibi geldiğini fark ettim. Yine de.

A lot of times, I marked a true T because it  was the best label but it was kind of weak  

Çoğu zaman, en iyi etiket olduğu için gerçek bir T işaretledim, ancak biraz zayıftı

or not very clear or crisp. Okay,  here it is. The rest of the talk.

veya çok net veya net değildi. Tamam, işte burada. Konuşmanın geri kalanı.

The ocean has also absorbed 90 percent of the  excess heat trapped by greenhouse gasses. So,  

Okyanus ayrıca sera gazları tarafından tutulan fazla ısının yüzde 90'ını emmiştir. Yani,

it is basically helping to keep the planet  habitable, at least for now. And yet, when we  

en azından şimdilik, gezegeni  yaşanabilir durumda tutmaya yardımcı oluyor. Yine de,

think about climate action and climate strategies  and climate plans, we often overlook the ocean and  

iklim eylemi ve iklim stratejileri ve iklim planları hakkında düşündüğümüzde, genellikle okyanusu gözden kaçırır ve

leave it out, because somehow we think that saving  the ocean is something else we have to do, not a  

onu dışarıda bırakırız, çünkü bir şekilde okyanusu kurtarmanın iklim stratejimizin temel bir parçası değil, yapmamız gereken başka bir şey olduğunu düşünürüz

core part of our climate strategy. And that’s  what has to change because the ocean is a core  

. Değişmesi gereken de budur çünkü okyanus

part of our climate system, and so it has to be a  core part of our climate solutions. So what does  

iklim sistemimizin temel bir parçasıdır ve bu nedenle iklim çözümlerimizin temel bir parçası olmalıdır. Peki

that actually mean? Well, for starters, we know  that the ocean is already doing a lot for us. So  

bu aslında ne anlama geliyor? Başlangıç ​​olarak, okyanusun bizim için şimdiden çok şey yaptığını biliyoruz. Yani

the first thing we do need to do to save the ocean  to save ourselves is to actually reduce emissions.  

okyanusu  kendimizi kurtarmak için yapmamız gereken ilk şey, emisyonları fiilen azaltmaktır.

I don’t think anyone here would disagree  with that. But that still sounds like the  

Buradaki kimsenin buna karşı çıkacağını sanmıyorum . Ama yine de

ocean is a victim in the story, and really the  ocean can and should be a hero in this story.

okyanus hikayede bir kurban gibi görünüyor ve aslında okyanus bu hikayede bir kahraman olabilir ve olmalıdır.

The ocean can provide us with solutions to help  us reduce those emissions, and it can also help us  

Okyanus bize bu emisyonları azaltmamıza yardımcı olacak çözümler sağlayabilir ve ayrıca yarattığımız

to adapt to this new climate reality that  we’ve created. So how does that happen?

bu yeni iklim gerçeğine uyum sağlamamıza yardımcı olabilir . Peki bu nasıl oluyor?

We, essentially the first thing we need  to do is to make sure that we keep all  

Aslında yapmamız gereken ilk şey, tüm

of these systems working and protect  the systems that are protecting us.  

bu sistemleri çalışır durumda tuttuğumuzdan ve bizi koruyan sistemleri koruduğumuzdan emin olmaktır.

Because all of that CO2 and heat that the ocean  is absorbing is actually coming at a cost.  

Çünkü okyanusun emdiği tüm bu CO2 ve ısının aslında bir bedeli var.

The ocean is warming and rising and acidifying,  and we even have evidence now that we’re changing  

Okyanus ısınıyor, yükseliyor ve asitleniyor ve artık

the basic circulation of the ocean, which  changes the way it regulates temperature.  

okyanusun sıcaklığı düzenleme şeklini değiştiren temel dolaşımını değiştirdiğimize dair kanıtlarımız bile var.

So the first thing we need to do is really just  protect those systems that are protecting us.  

Dolayısıyla yapmamız gereken ilk şey, bizi koruyan sistemleri gerçekten korumaktır.

But how do we more actively engage the  ocean in our climate strategies? What  

Ancak iklim stratejilerimize okyanusu daha aktif bir şekilde nasıl dahil edebiliriz ?

can we do to really use the ocean  to help us reduce emissions and to  

Emisyonları azaltmamıza ve

adapt to the impacts of climate change?  What does that practically look like?

iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamamıza yardımcı olması için okyanusu gerçekten kullanmak üzere ne   yapabiliriz? Bu pratik olarak neye benziyor?

Well, we know that coastal ocean  ecosystems like mangroves or  

Mangrovlar veya deniz

seagrasses or salt marshes are some of the  most effective caron sinkns on the planet.  

çayırları veya tuzlu bataklıklar gibi kıyı okyanus ekosistemlerinin gezegendeki en etkili caron batanlarından bazıları olduğunu biliyoruz.

Acre for acre, they can absorb ten times more  carbon than a forest on land. And that carbon is  

Dönüm başına dönüm, karadaki bir ormandan on kat daha fazla karbon emebilirler. Ve bu karbon

very deep in the soils so that it can stay there  for thousands of years if we leave it undisturbed.  

toprakta çok derindedir ve eğer onu rahatsız etmezsek binlerce yıl orada kalabilir.

The problem is that we’re not leaving it  undisturbed; we are destroying these places.

Sorun şu ki, onu rahatsız etmiyoruz; bu yerleri yok ediyoruz. Bunların

We’ve lost 20 to 50 percent of  them already, and we lose more  

yüzde 20 ila 50'sini şimdiden kaybettik ve her yıl daha fazlasını kaybediyoruz

every year. And all of that is creating  emissions. But if we protect those places,  

. Ve tüm bunlar emisyon yaratıyor. Ancak bu yerleri korursak

then those emissions stop. Just like if  you shut off a coal-fired power plant.  

bu emisyonlar durur. Tıpkı kömürle çalışan bir elektrik santralini kapattığınız gibi.

And if we restore those places, then we can  actually absorb even more carbon. But the  

Ve bu yerleri eski haline getirirsek, aslında daha da fazla karbon emebiliriz. Ancak

power of the ocean isn’t limited just to reducing  emissions. The ocean can also help us to adapt to  

okyanusun gücü yalnızca emisyonları azaltmakla sınırlı değildir . Okyanus ayrıca

the impacts of climate change we already feel and  that we know will be here with us for decades.

iklim değişikliğinin halihazırda hissettiğimiz ve onlarca yıl bizimle olacağını bildiğimiz etkilerine uyum sağlamamıza da yardımcı olabilir.

Those same mangroves can actually  protect coastal communities by buffering  

Aynı mangrovlar, kıyı topluluklarını

them against more intense coastal  storms and slowing wind and waves.

daha yoğun kıyı fırtınalarına ve yavaşlayan rüzgar ve dalgalara karşı tamponlayarak koruyabilir.

Another example, oysters. In New York City,  they’re using oysters to help reduce the risk  

Başka bir örnek, istiridye. New York City'de, 2012'de Sandy Süper Fırtınası sırasında gördükleri

of major floods and flood damage like they saw  during Superstorm Sandy in 2012. The idea is that  

gibi, büyük sel ve sel hasarı riskini azaltmaya yardımcı olmak için istiridye kullanıyorlar. Fikir şu ki,

these reefs form dense places that force water  from nooks and crannies that slow it down. So  

bu resifler suyu yavaşlatmak için kuytu ve yarıklardan suyu zorlayan yoğun yerler oluşturuyor. . Yani

by the time it hits the shore, it actually has  less power and therefore can do less damage.

kıyıya çarptığında aslında daha az güce sahiptir ve bu nedenle daha az hasar verebilir.

And at the same time, they’re creating aquatic  parks and places where people can gather and be  

Aynı zamanda, insanların bir araya gelip doğayla iç içe olabileceği su parkları ve yerler yaratıyorlar

with nature. Because the truth is that in this  new climate reality that we’ve created, we will  

. Çünkü gerçek şu ki, yarattığımız bu yeni iklim gerçekliğinde

have to learn how to live with water and with the  ocean in new ways. And so what better ways to do  

suyla ve okyanusla yeni şekillerde yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağız . Peki

that than with the creatures that actually have  evolved to live in these land and sea interfaces?  

bunu kara ve deniz arayüzlerinde yaşamak üzere gerçekten evrimleşmiş canlılardan daha iyi yapmanın yolları nelerdir?

And these are real solutions that are being  implemented in real places based on what we  

Ve bunlar,

know about the ocean now. And yet the National  Oceanic and Atmospheric Association of the  

şu anda okyanus hakkında bildiklerimize dayalı olarak gerçek yerlerde uygulanmakta olan gerçek çözümlerdir. Yine de Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Okyanus ve Atmosfer Derneği,

United States estimates that 80 percent of the  ocean is unmapped, unexplored and unobserved.  

okyanusun yüzde 80'inin haritasının çıkarılmadığını, keşfedilmediğini ve gözlemlenmediğini tahmin ediyor.

So there is so much more out there that we could  be doing and thinking about as climate solutions,  

Dolayısıyla, iklim çözümleri olarak yapabileceğimiz ve üzerinde düşünebileceğimiz o kadar çok şey var ki,

and so much that we’re just still  getting our imaginations around.

ve o kadar çok şey var ki, hala hayal gücümüzle çalışıyoruz.

For example, what if we could actually harness  the power of the ocean’s wind and waves and tides  

Örneğin, güç üretmek için okyanusun rüzgarının, dalgalarının ve gelgitlerinin gücünden gerçekten yararlanabilseydik ne olurdu

to produce power?

?

The International Energy Agency estimates  that offshore wind alone could produce  

Uluslararası Enerji Ajansı, açık deniz rüzgarının tek başına

enough energy for the Earth and  17 other planets, carbon-free.  

Dünya ve diğer 17 gezegen için karbon içermeyen yeterli enerjiyi üretebileceğini tahmin etmektedir. Aynı

And at the same time, we could actually be  providing power to coastal communities and  

zamanda, mevcut şebekelerimizden ve sistemlerimizden yararlanmayan kıyı topluluklarına ve adalara gerçekten güç sağlıyor olabiliriz

islands that don’t benefit from  our current grids and systems.

.

And if we’re really smart about it, we can  plan and design these systems so that we’re  

Ve bu konuda gerçekten akıllıysak, bu sistemleri planlayabilir ve tasarlayabiliriz, böylece

creating artificial reefs that could  support wildlife and aquaculture and  

yaban hayatı ve su ürünleri yetiştiriciliğini destekleyebilecek

help up grow food and sequester carbon and  actually help the ocean instead of harm it.

yiyecek yetiştirmeye ve karbonu tutmaya ve okyanusa zarar vermek yerine aslında yardımcı olabilecek  yapay resifler oluşturabiliyoruz.

Or what if we could harness more  of the ocean’s biological power  

Ya da

to help us in this fight against climate change?

iklim değişikliğine karşı bu mücadelede bize yardımcı olması için okyanusun biyolojik gücünden daha fazla yararlanabilseydik?

For example, kelp. Kelp is one of the  fastest-growing organisms on the planet. It can  

Örneğin, yosun. Kelp, gezegendeki en hızlı büyüyen organizmalardan biridir.

grow two feet per day. What if we could actually  restore the world’s kelp forests and actually  

Günde iki fit büyüyebilir. Ya gerçekten dünyanın yosun ormanlarını eski haline getirebilseydik ve gerçekten

grow kelp at a scale that we could use all of  that growing power to help us sequester carbon?

büyüyen gücün tamamını karbonu tutmamıza yardımcı olmak için kullanabileceğimiz bir ölçekte yosun yetiştirebilseydik?

Now, that’s likely to be a lot cheaper than  trying to deploy human-made technologies  

Şimdi, bu, karbonu tutmak için insan yapımı teknolojileri okyanusun ortasına yaymaya çalışmaktan çok daha ucuz olabilir

out into the middle of the ocean to sequester  carbon. And it’s likely to be a lot less risky  

. Ve muhtemelen

than changing the ocean’s chemistry or engineering  the ocean, because we’d actually be working with  

okyanusun kimyasını değiştirmekten veya okyanusun mühendisliğini yapmaktan çok daha az risklidir , çünkü aslında

the natural systems instead of against them.  And we’d probably have a lot of kelp left over  

doğal sistemlere karşı çalışmak yerine onlarla birlikte çalışıyor oluruz. Ve muhtemelen

that we could use to feed ourselves  and feed animals and create plastic  

kendimizi ve hayvanları beslemek için kullanabileceğimiz ve gezegendeki ayak izimizi

alternatives that would also help us to lower  our footprint on the planet. And this is just  

azaltmamıza yardımcı olacak plastik alternatifler oluşturmak için kullanabileceğimiz çok fazla yosunumuz kalırdı . Ve bu,

a sampler of the types of solutions that the  ocean has to offer for the climate crisis.

okyanusun iklim krizi için sunduğu çözüm türlerinin yalnızca bir örneğidir.

The key is that we have to think about the ocean  

Kilit nokta, okyanusu

as a source of solutions that we can  be using and enlist it in this fight.  

kullanabileceğimiz bir çözüm kaynağı olarak düşünmemiz ve onu bu mücadeleye dahil etmemiz gerektiğidir.

And these aren’t easy solutions. The time for that  has passed. We don’t have any easy solutions left.

Ve bunlar kolay çözümler değil. Bunun zamanı geçti. Kolay çözümlerimiz kalmadı.

And these aren’t excuses for not doing  other things, these are not silver bullets.  

Ve bunlar başka şeyler yapmamak için mazeret değil , sihirli değnek değil. Bu

So we still have to do the hard work of  reducing and getting rid of fossil fuels,  

nedenle, fosil yakıtları azaltmak ve bunlardan kurtulmak için hala çok çalışmak zorundayız

and we still have to do the hard work of  making sure that the most vulnerable among us  

ve aramızdaki en savunmasız olanların

will be able to adapt and thrive  in the new climate reality.

yeni iklim gerçekliğine uyum sağlayıp gelişebilmesini sağlamak için hala çok çalışmak zorundayız.

But the ocean is a powerful source of solutions  that we’ve overlooked for far too long.  

Ancak okyanus, çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz güçlü bir çözüm kaynağıdır.

And so we need to think about how we really  integrate it into our strategies now. And that  

Bu nedenle, bunu şimdi stratejilerimize gerçekten nasıl entegre edeceğimizi düşünmemiz gerekiyor . Ve bu,   okyanusu

comes down to a fundamental change in mindset,  which is instead of thinking about how we save  

nasıl kurtaracağımızı   düşünmek yerine

the ocean, we should be thinking about how  we can help the ocean save us. Thank you!

, okyanusun bizi kurtarmasına nasıl yardımcı olabileceğimizi düşünmemiz gereken bir zihniyet değişikliğine gelir. Teşekkür ederim!

So, you see the letter T, you look it up,  

Yani, T harfini görürsünüz, yukarı bakarsınız,

you see the symbol for tt, the true T,  but the sound is often not a true T.

tt'nin sembolünü, gerçek T'yi görürsünüz, ancak ses genellikle gerçek T değildir.

And yet the National Oceanic and Atmospheric  Association of the United States.

Yine de Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Okyanus ve Atmosfer Derneği.

She definitely said united. With a flap T even  though the dictionary says united with a true T.

Kesinlikle birleşik dedi. Sözlük gerçek bir T ile birleştiğini söylese de bir flep T ile.

I hope this video has shed  sine light now how often  

Umarım bu video,

that T sound is changed in natural spoken English.

doğal konuşma İngilizcesinde T sesinin ne sıklıkta değiştirildiğine artık ışık tutmuştur.

If you’re curious about American English  pronunciation and want to learn more,  

Amerikan İngilizcesi telaffuzunu merak ediyorsanız ve daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız,

check out this video next and be sure to subscribe  to my channel on YouTube with notifications on  

sıradaki bu videoya göz atın ve hiçbir

so you never miss a lesson. That’s it and  thanks so much for using Rachel’s English.

dersi kaçırmamak için YouTube'da bildirimleri açık olan kanalıma abone olmayı unutmayın. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.