How to Answer Common Interview Questions—Tell Me About Yourself | Preparing for a Job Interview

To help you ace your next job interview, we’re going to study four mock interviews to see what works well,

Bir sonraki iş görüşmenizde başarılı olmanıza yardımcı olmak için, bir yanıtta neyin iyi neyin işe yaramadığını görmek için dört deneme mülakatı inceleyeceğiz

and what doesn’t work well in an answer.

.

We’ll see four people, a teacher, a doctor, a social worker, and a marketing expert interview for a job.

Dört kişi, bir öğretmen, bir doktor, bir sosyal hizmet uzmanı ve bir iş için pazarlama uzmanı görüşmesi göreceğiz.

We’ll take some standard interview questions and study how they answered them

Bazı standart mülakat sorularını ele alacağız ve

to figure out how you can form your own compelling answers.

kendi ilgi çekici yanıtlarınızı nasıl oluşturabileceğinizi anlamak için bu soruları nasıl yanıtladıklarını inceleyeceğiz.

Today we’ll study three prompts.

Bugün üç istemi inceleyeceğiz.

First, tell me a little bit about yourself, then, tell me about a conflict you had at work and how you resolved it,

Önce bana biraz kendinizden bahsedin, sonra işte yaşadığınız bir çatışmayı ve onu nasıl çözdüğünüzü anlatın

and finally, describe a meaningful experience you’ve had at work.

ve son olarak da işte yaşadığınız anlamlı bir deneyimi anlatın.

For my non-native English-speaking students,

Anadili İngilizce olmayan öğrencilerim için,

I’m going to go over some tips to keep in mind while practicing your interview answers.

mülakat cevaplarınızı uygularken akılda tutmaları gereken bazı ipuçlarını gözden geçireceğim.

That lesson will be at the end of the video.

Bu ders videonun sonunda olacak.

For the first prompt, “Tell me a little bit about yourself,” keep your answer brief. Let’s listen to an answer.

"Bana biraz kendinden bahset" şeklindeki ilk istem için yanıtınızı kısa tutun. Bir cevap dinleyelim.

My name is dan. I'm the father of two little girls.

Benim adım Dan. Ben iki küçük kız babasıyım.

I'm a social worker.

Ben bir sosyal hizmet uzmanıyım.

I love playing guitar. I love music.

Gitar çalmayı seviyorum. Müziği seviyorum.

In my spare time, if I'm not playing guitar, I'm jogging, I'm out in the yard with my girls. I love camping.

Boş zamanlarımda gitar çalmıyorsam koşu yapıyorum, kızlarımla bahçeye çıkıyorum. Kamp yapmayı seviyorum.

That’s all you need. It’s about 13 seconds.

Tüm ihtiyacın olan bu. Yaklaşık 13 saniye.

If you have children and you want to mention them, great.

Çocuklarınız varsa ve onlardan bahsetmek istiyorsanız, harika.

But you certainly don’t have to.

Ama kesinlikle zorunda değilsin.

He says a couple of things he loves: I love guitar, I love playing music.

Sevdiği birkaç şey söylüyor: Gitarı seviyorum, müzik çalmayı seviyorum.

He also uses the phrase ‘in my spare time’ to list a couple other activities:

Ayrıca diğer birkaç aktiviteyi listelemek için "boş zamanlarımda" ifadesini kullanıyor :

jogging, playing in the yard with his daughters.

koşu yapmak, kızlarıyla bahçede oynamak.

Come up with one or two sentences that begin with “I love”, “I enjoy”, or “In my spare time, I”.

“Seviyorum”, “keyif alıyorum” veya “Boş zamanlarımda ben” ile başlayan bir veya iki cümle bulun.

You can elaborate a bit, for example, I love going to the ballet.

Biraz detaylandırabilirsin mesela baleye gitmeyi çok severim.

I studied dance for about 12 years when I was a kid.

Çocukken yaklaşık 12 yıl dans eğitimi aldım.

Think of your answer and practice it in a mock interview.

Cevabınızı düşünün ve bunu sahte bir röportajda uygulayın.

Time your answer.

Cevabınızı zamanlayın.

Aim for something between 10 and 20 seconds.

10 ila 20 saniye arasında bir şeyi hedefleyin.

If you say something that your interviewer can relate to, he or she might pick that up for conversation.

Görüşmecinizin ilgili olabileceği bir şey söylerseniz, bunu konuşma için alabilir.

Many job interviews these days will ask you about what you have done, not what you will do or would do.

Bugünlerde birçok iş görüşmesi size ne yapacağınızı veya ne yapacağınızı değil, ne yaptığınızı soracaktır.

Asking a question about conflict at work would be common interview question.

İş yerindeki çatışma hakkında bir soru sormak, yaygın bir görüşme sorusu olacaktır.

Conflict is inevitable; employers want to know how you handle it.

Çatışma kaçınılmazdır; işverenler bununla nasıl başa çıktığınızı bilmek ister.

You might get asked about a time where you had to resolve a conflict with a coworker.

Bir iş arkadaşınızla bir anlaşmazlığı çözmeniz gereken bir zaman hakkında soru sorulabilir.

Think of a very specific time and tell the story of it: what the conflict was about and how you worked it out.

Çok özel bir zaman düşünün ve hikayesini anlatın: çatışmanın neyle ilgili olduğunu ve nasıl çözdüğünüzü.

Let’s listen to an example answer.

Örnek bir cevap dinleyelim.

In my last job, I remember when I was working on trying to change some ticket pricing for our events.

Son işimde, etkinliklerimiz için bazı bilet fiyatlarını değiştirmeye çalışırken çalıştığımı hatırlıyorum.

I had a colleague who was very comfortable with the old way of doing the pricing.

Fiyatlandırmanın eski yöntemiyle çok rahat olan bir meslektaşım vardı.

So we had a huge conversation about

Bu yüzden, bir

the benefits of rethinking things and trying to improve the system and he had agreed.

şeyleri yeniden düşünmenin ve sistemi iyileştirmeye çalışmanın faydaları hakkında büyük bir konuşma yaptık ve o da kabul etti.

But then later on, he sent me an email that he was really uncomfortable, and really didn't want to do it,

Ama daha sonra, bana gerçekten rahatsız olduğunu ve bunu gerçekten yapmak istemediğini ve gerçekten hüsrana uğradığını belirten bir e-posta gönderdi

and really frustrated.

. E-

There was, there was a tone coming through to the email that it was something that

postadan bunun

he just really didn't want to do and was very unhappy.

gerçekten yapmak istemediği ve çok mutsuz olduğu bir şey olduğuna dair bir ton geliyordu.

Adrienne told us her story, she set us up with the details, and now she’s explicitly using the phrase

Adrienne bize hikayesini anlattı, bize ayrıntıları verdi ve şimdi açıkça

“to resolve the conflict, I...”

"anlaşmazlığı çözmek için, ben..." ifadesini kullanıyor.

So to resolve that conflict, I made an appointment with him the very next morning,

Bu yüzden bu anlaşmazlığı çözmek için hemen ertesi sabah ondan bir randevu aldım

and went down to meet with him in his office, and had a really clear and direct conversation.

ve onunla ofisinde buluşmak için aşağı indi ve gerçekten net ve doğrudan bir konuşma yaptı.

I love the details she’s giving here.

Burada verdiği ayrıntılara bayılıyorum.

She spoke with him the very next morning.

Ertesi sabah onunla konuştu.

That says to me, she didn’t let this conflict sit there and get worse.

Bu bana, bu çatışmanın orada oturup daha da kötüye gitmesine izin vermediğini söylüyor.

Right away, she went to him in person to have a conversation about it.

Hemen, bu konuda konuşmak için şahsen ona gitti.

She took the time to do this face-to-face.

Bunu yüz yüze yapmak için zaman ayırdı.

She talks about having a ‘clear’ and ‘direct’ conversation.

'Açık' ve 'doğrudan' bir konuşma yapmaktan bahsediyor.

That’s great.

Bu harika.

Disagreeing with someone can be hard and trying to talk about it, even harder.

Biriyle aynı fikirde olmamak zor olabilir ve bunun hakkında konuşmaya çalışmak daha da zor olabilir.

Communicating clearly in these situations is important.

Bu durumlarda net bir şekilde iletişim kurmak önemlidir.

And had a really clear and direct conversation about what his concerns were, and what he was thinking,

Endişelerinin ne olduğu, ne düşündüğü ve nasıl ilerleyebileceğimiz hakkında gerçekten net ve doğrudan bir konuşma yaptık

and how we could move forward, and we came to a compromise that we could address his feelings.

ve duygularını ele alabileceğimiz bir uzlaşmaya vardık.

But also, I brought him on board with the ideas that we had come to, and made him feel comfortable with

Ama aynı zamanda, vardığımız fikirleri de ona kattım ve durumu nasıl çözeceğimiz konusunda kendisini rahat hissetmesini sağladım

how we were going to resolve the situation.

.

The way she describes it, it sounds like she really listened to her coworker and cared about his thoughts

Bunu tarif etme şekliyle, iş arkadaşını gerçekten dinlemiş ve onun düşünce

and feelings, why he disagreed with her.

ve duygularını, neden onunla aynı fikirde olmadığını önemsiyor gibi görünüyor.

That’s a really positive trait.

Bu gerçekten olumlu bir özellik.

Sometimes when we disagree with someone, it’s hard to see their side.

Bazen biriyle aynı fikirde olmadığımızda, onların tarafını görmek zor.

But she listened to his concerns, addressed them, and ultimately they were able to come up with a compromise.

Ama endişelerini dinledi, dile getirdi ve sonunda bir uzlaşmaya varabildiler.

Here’s another person answering the question.

İşte soruyu yanıtlayan başka bir kişi.

She talks about working on a project with a supervisor.

Bir süpervizörle bir proje üzerinde çalışmaktan bahsediyor.

He told me one morning "I think we're going to have to possibly go in a different direction

Bir sabah bana "Sanırım muhtemelen farklı bir yöne gitmemiz

and use something completely different".

ve tamamen farklı bir şey kullanmamız gerekecek" dedi.

Okay, I was angry. I felt upset. I wanted to react. I was sad. But I made myself go very slowly,

Tamam, kızgındım. Üzgün ​​hissettim. Tepki vermek istedim. Üzgündüm. Ama kendimi çok yavaş hareket ettirdim

and I was calm, and then what I decided to do was ask him questions.

ve sakindim ve sonra ona sorular sormaya karar verdim.

And one question I asked him was: can you help me to understand why?

Ve ona sorduğum bir soru şuydu: nedenini anlamama yardım edebilir misin?

Lisa talked about the reaction she had, but how she stopped herself and began to ask questions.

Lisa aldığı tepkiden bahsetti ama nasıl kendini durdurdu ve sorular sormaya başladı.

This is just like what Adrienne said she did.

Bu tıpkı Adrienne'in yaptığını söylediği gibi.

Asking questions is a great way to resolve conflict.

Soru sormak, çatışmayı çözmenin harika bir yoludur.

When you better understand what the other side is thinking and feeling,

Karşı tarafın ne düşündüğünü ve hissettiğini daha iyi anladığınızda,

it can help you figure out exactly how to come to an agreement.

tam olarak nasıl bir anlaşmaya varacağınızı anlamanıza yardımcı olabilir.

And as he spoke, I realized that he really didn't have enough information.

Ve o konuşurken, gerçekten yeterli bilgiye sahip olmadığını fark ettim.

I wasn't quite sure how to point that out to him, but I did say: "You know, before we leave this

Bunu ona nasıl söyleyeceğimden pek emin değildim ama şöyle dedim: "Biliyorsun, bu

idea and just change, I would like a chance to present to you why I think we should keep what we have."

fikirden ayrılmadan ve sadece değişmeden önce, elimizdekileri neden elimizde tutmamız gerektiğini düşündüğümü sana sunmak istiyorum. ."

and it turned out that he was willing to look at it.

ve ona bakmaya istekli olduğu ortaya çıktı.

He admitted he hadn't read some of it,

Bir kısmını okumadığını itiraf etti

and he ended up coming back to me and saying: "You're right, I think we should keep what we have."

ve sonunda bana geri gelip "Haklısın, bence elimizdekileri korumalıyız" dedi.

She asked to present her side.

Tarafını sunmak istedi.

In the end, her supervisor understood and agreed with her.

Sonunda amiri onu anladı ve onunla aynı fikirde oldu.

Think of a work conflict you can talk about.

Hakkında konuşabileceğiniz bir iş çatışmasını düşünün.

Did you ask questions, did you really listen to the other party?

Soru sordunuz mu, karşı tarafı gerçekten dinlediniz mi?

Make sure you highlight this as you talk through the resolution.

Çözünürlük üzerinden konuşurken bunu vurguladığınızdan emin olun.

Both Adrienne and Lisa told stories about a specific conflict.

Hem Adrienne hem de Lisa belirli bir çatışma hakkında hikayeler anlattılar.

Interviewers want you to do this.

Görüşmeciler bunu yapmanızı istiyor.

They don’t want to hear how you handle conflict in general. Listen to Jeff’s answer here.

Genel olarak çatışmayla nasıl başa çıktığınızı duymak istemiyorlar. Jeff'in cevabını buradan dinleyin. Her şeyden önce

First of all, I would say that working within teams, invariably there's going to be conflict that that arises.

, ekipler içinde çalışmanın her zaman ortaya çıkan çatışma olacağını söyleyebilirim.

One of the ways that I've found very helpful to deal with conflict within teams,

Ekipler içindeki, özellikle de liderlik pozisyonundaki çatışmalarla başa çıkmak için çok yararlı bulduğum yollardan biri,

especially in the leadership position, is to sit down with both parties, provide them a forum to talk to each other,

her iki tarafla da oturmak, birbirleriyle konuşmaları için bir forum sağlamak,

have them listen to each other, and then try to find common ground and ways to move on.

birbirlerini dinlemelerini sağlamak ve sonra ortak bir zemin ve ilerlemenin yollarını bulmaya çalışın.

Essentially in a team, what you're trying to do is allow team members

Esasen bir takımda, yapmaya çalıştığınız şey, takım üyelerinin

to function at the level that they should be functioning,

çalışması gereken seviyede çalışmasına izin vermektir

and the other team members have to allow those team members to do that. If not, then conflict will arise.

ve diğer takım üyeleri, bu takım üyelerinin bunu yapmasına izin vermelidir. Aksi takdirde, çatışma ortaya çıkacaktır.

But if you kind of help people understand what their role is within the team, and what they should be doing,

Ancak insanların ekip içindeki rollerinin ne olduğunu ve ne yapmaları gerektiğini anlamalarına yardımcı olursanız,

that goes very far to helping reduce conflict.

bu, çatışmayı azaltmaya yardımcı olmak için çok ileri gider.

He talks about why he thinks conflict arises and how to handle it.

Çatışmanın neden ortaya çıktığını düşündüğünden ve bununla nasıl başa çıkılacağından bahsediyor.

It’s an articulate answer and it makes sense, but he doesn’t tell a story about a conflict.

Açıkça ifade edilen bir cevap ve mantıklı ama bir çatışma hakkında bir hikaye anlatmıyor.

Now he’s going to basically say the same thing, but using a specific example.

Şimdi temelde aynı şeyi söyleyecek, ancak belirli bir örnek kullanarak.

So one particular conflict that I helped to

Bu nedenle, ekibimiz arasında arabuluculuk yapmasına yardım ettiğim belirli bir çatışma,

mediate among our team was among a provider and a RN care manager, or registered nurse care manager.

bir sağlayıcı ile bir RN bakım müdürü veya kayıtlı hemşire bakım müdürü arasındaydı.

Both felt responsibility for taking care of a patient.

Her ikisi de bir hastaya bakma sorumluluğunu hissetti.

Both had an understanding about what they thought needed to happen in order to move forward,

Her ikisi de ilerlemek için ne olması gerektiğini düşündükleri konusunda bir anlayışa sahipti

and both thought that the other person was standing in the way of their ability to do that.

ve her ikisi de diğer kişinin bunu yapma yeteneklerinin önünde durduğunu düşündü.

So I think one of the biggest issues with working within teams is sometimes,

Bence ekipler içinde çalışmanın en büyük sorunlarından biri bazen,

even though you're working together day to day, you're not actually talking to each other.

her gün birlikte çalışıyor olmanıza rağmen aslında birbirinizle konuşmuyor olmanızdır.

So when they were able to actually talk to each other and explain

Böylece birbirleriyle gerçekten konuşabildiklerinde ve

how they wanted to move forward with the care of the patient, then conflict was able to be resolved.

hastanın bakımında nasıl ilerlemek istediklerini açıklayabildiklerinde, o zaman çatışma çözülebildi.

That’s something I can more easily remember, there were two parties involved in caring for a patient,

Bu, daha kolay hatırlayabildiğim bir şey, bir hastanın bakımıyla ilgili iki taraf vardı ve her

they both had their own ideas about how to do that.

ikisinin de bunun nasıl yapılacağı konusunda kendi fikirleri vardı.

When Jeff brought them together to talk it through, a resolution was found and the conflict was resolved.

Jeff konuyu derinlemesine konuşmak için onları bir araya getirdiğinde, bir çözüm bulundu ve çatışma çözüldü.

Employers want the details in your answers.

İşverenler, cevaplarınızda ayrıntıları ister.

As you work on your own answer, to a question involving conflict at work and how you resolved it,

İş yerindeki çatışma ve onu nasıl çözdüğünüz ile ilgili bir soruya kendi cevabınız üzerinde çalışırken

don’t leave out the details.

detayları atlamayın.

What was the disagreement about?

Anlaşmazlık ne hakkındaydı?

When it was resolved, what was the resolution?

Çözüldüğünde, çözüm neydi?

You might get the chance in an interview to talk about a meaningful professional experience that you’ve had.

Bir röportajda, sahip olduğunuz anlamlı bir profesyonel deneyim hakkında konuşma şansınız olabilir.

This gives you the chance to show that you’re invested in the work you do, that it’s not just a job,

Bu size yaptığınız işe yatırım yaptığınızı, bunun sadece bir iş olmadığını, onu önemsediğiniz için

but something you spend time doing because you care about it.

yapmaya zaman ayırdığınız bir şey olduğunu gösterme şansı verir .

Depending on the position, this could be really important to your employer.

Pozisyona bağlı olarak, bu işvereniniz için gerçekten önemli olabilir.

Employers want to know that you’re invested.

İşverenler yatırım yaptığınızı bilmek ister.

Let’s listen to how Lisa responds to the prompt, tell me about a meaningful professional experience you’ve had.

Lisa'nın istemi nasıl yanıtladığını dinleyelim, bana yaşadığın anlamlı bir profesyonel deneyimden bahset.

One time I went with a family, I'm a teacher, and they did not speak English.

Bir keresinde bir ailemle gittim, ben öğretmenim ve İngilizce bilmiyorlardı.

They had been to the doctor and I just felt like the doctor was not seeing an important issue with the student.

Doktora gitmişlerdi ve doktorun öğrenciyle ilgili önemli bir sorun görmediğini hissettim.

I volunteered to go along and interestingly, we were at a hearing specialist,

Devam etmek için gönüllü oldum ve ilginç bir şekilde, bir işitme uzmanındaydık

and the student took some tests and the results, I was not pleased with.

ve öğrenci bazı testler yaptı ve sonuçlardan memnun kalmadım.

When the doctor presented the results, I said: "Have you even listened to him speak?

Doktor sonuçları verdiğinde, "Konuşmasını dinlediniz mi?

Could you please listen to how he speaks?"

Nasıl konuştuğunu dinler misiniz?" dedim.

as soon as the doctor listened to the student speaking, he realized the tone of the students voice

Doktor öğrencinin konuşmasını dinler dinlemez, öğrencinin ses tonunun

did sound like someone that had hearing problems,

işitme sorunu olan birine benzediğini fark etti

and it changed the whole trajectory of the whole thing.

ve her şeyin gidişatını değiştirdi.

What ended up happening was that student got placed in a school for that was specifically for

Sonunda olan şey, öğrencinin özellikle işitme

people that had hard, that were hard of hearing, and it changed that child's life.

güçlüğü çeken, işitme güçlüğü çeken insanlar için bir okula yerleştirilmesiydi ve bu, çocuğun hayatını değiştirdi.

So I was so happy that I was able to give that gift of time to that student and that family.

Bu yüzden o öğrenciye ve o aileye bu zamanı hediye edebildiğim için çok mutluydum.

Lisa’s story is about a time outside of work, but work related.

Lisa'nın hikayesi, iş dışında geçen ancak işle ilgili bir zaman hakkındadır.

This is not a requirement of her job, but something she did for the student because she saw the need.

Bu işinin bir gereği değil, ihtiyacı gördüğü için öğrenci için yaptığı bir şeydi.

That shows a huge commitment to the children she teaches.

Bu, öğrettiği çocuklara büyük bir bağlılık gösteriyor.

Let’s hear Jeff’s answer.

Jeff'in cevabını duyalım.

So I would say what the one of the most meaningful professional experiences

Bu yüzden şimdiye kadar yaşadığım en anlamlı profesyonel deneyimlerden birinin

that I've ever had is establishing a care model

within our health system for folks with complex health and social needs.

sağlık sistemimizde karmaşık sağlık ve sosyal ihtiyaçları olan insanlar için bir bakım modeli oluşturmak olduğunu söyleyebilirim.

These are patients that have a lot of chronic disease, they have a lot of psychosocial burdens,

Bunlar çok fazla kronik hastalığı olan, çok fazla psikososyal yükü olan

and typically they were just not being cared well in our system, and they were caught in a revolving door

ve tipik olarak sistemimizde iyi bakılmayan ve dönen

of inpatient admissions and being discharged, and then coming right back in,

hasta kabul ve taburcu edilme kapılarına takılan ve sonra gelen hastalar. hemen geri dönüyor,

sometimes before they even got to see their family doctor again.

bazen aile doktorlarını tekrar görmeden önce.

So building on some work of others around the country,

Böylece, ülke çapındaki diğerlerinin bazı çalışmalarına dayanarak,

I was able to establish a new health care delivery model that took into account the fact

that psychosocial barriers actually play a big role in the reasons why these folks are admitted frequently.

bu kişilerin sıklıkla kabul edilmesinin nedenlerinde psikososyal engellerin aslında büyük bir rol oynadığı gerçeğini hesaba katan yeni bir sağlık hizmeti sunum modeli oluşturabildim.

And if we dealt with those barriers, then often, we could prevent them from being hospitalized as frequently.

Ve eğer bu engellerle uğraşırsak, o zaman sık sık hastaneye kaldırılmalarını önleyebiliriz.

I like Jeff’s answer because in it he talks about an incredible change that he brought about,

Jeff'in yanıtını beğendim çünkü bu yanıtta kendisinin yarattığı inanılmaz bir değişiklikten,

a huge undertaking, he established a new care model within his health system.

büyük bir girişimden bahsediyor, sağlık sisteminde yeni bir bakım modeli oluşturdu.

And he’s found an opportunity to talk about that not in a bragging way:

Ve bunun hakkında övünerek konuşma fırsatı buldu:

“I’m great because I established a new care model”,

"Harikayım çünkü yeni bir bakım modeli oluşturdum",

but rather, “it was meaningful for me to be able to establish a new care model.”

bunun yerine "yeni bir bakım modeli oluşturabilmek benim için anlamlıydı."

Even if you’re not directly asked a question about a meaningful experience,

Anlamlı bir deneyim hakkında size doğrudan bir soru sorulmamış olsa bile, onlar hakkında konuşurken

see if you can connect a sense of meaning or satisfaction to your achievements

başarılarınıza bir anlam veya memnuniyet duygusu bağlayıp bağlayamayacağınıza bakın

as you talk about them.

.

Let’s hear how Adrienne answers this question.

Adrienne'in bu soruyu nasıl yanıtladığını dinleyelim.

In my last job, I had the opportunity to manage a truly superstar employee.

Son işimde, gerçekten süperstar bir çalışanı yönetme fırsatım oldu.

And most colleagues are wonderful to work with, but you have these experiences where there are one or two

Ve çoğu meslektaşla birlikte çalışmak harikadır, ancak gerçekten parıldayan bir veya iki kişinin olduğu bu deneyimleri yaşarsınız

who truly shine, and you really click with, and it was just a really wonderful chance to collaborate with her,

ve gerçekten uyum sağlarsınız ve bu, onunla işbirliği yapmak

and make some real change within the organization.

ve içinde gerçek bir değişiklik yapmak için gerçekten harika bir şanstı. organizasyon.

With the two of us working together, we were able to have a lot of great ideas and

İkimiz birlikte çalışırken birçok harika fikre sahip olduk ve

both of us were able to then shine more.

ikimiz de daha fazla parlayabildik.

Being able to provide her input on her projects and help her along and guide her a little bit,

Projelerine katkı sağlamak ve ona biraz yardımcı olmak ve ona rehberlik etmek

and then see her really shine, presenting to her colleagues and grow in her position

ve ardından gerçekten parladığını, meslektaşlarına sunum yaptığını ve pozisyonunda büyüdüğünü görmek,

was really meaningful for me to be a part of.

bir parçası olmak benim için gerçekten anlamlıydı.

This a great, she’s talking about a strong working relationship with a co-worker,

Bu harika, bir iş arkadaşıyla güçlü bir çalışma ilişkisinden bahsediyor

and in almost any position, you want someone who works well with others

ve neredeyse her pozisyonda, başkalarıyla iyi çalışan

and values working well with others.

ve başkalarıyla iyi çalışmaya değer veren birini istersiniz.

This also happened to be someone that Adrienne managed, so she was able to talk about that skill too,

Bu aynı zamanda Adrienne'in yönettiği biri oldu, bu yüzden o beceri hakkında da konuşabildi,

how, with her input, this person was able to really shine in her role. That’s a good manager.

katkılarıyla bu kişinin rolünde gerçekten nasıl parlayabildiğini. Bu iyi bir yönetici.

As you think of your answers to various common interview questions,

Çeşitli ortak mülakat sorularına verdiğiniz cevapları düşünürken,

think about the different kinds of things you can highlight in any given answer:

verilen herhangi bir cevapta vurgulayabileceğiniz farklı türde şeyleri düşünün:

leadership, a great idea, ability to work well with others, ability to respond quickly to a situation.

liderlik, harika bir fikir, başkalarıyla iyi çalışabilme becerisi, bir duruma hızla yanıt verebilme becerisi.

Make sure that your different answers show different strengths rather than all speaking to the same strength.

Farklı cevaplarınızın hepsinin aynı güçte konuşmaktansa farklı güçlü yönler gösterdiğinden emin olun.

In the next two videos, we’ll pull different common questions from these mock interviews

Sonraki iki videoda, etkili yanıtları incelemek için bu sahte röportajlardan farklı sık sorulan sorular çıkaracağız

to examine effective answers.

.

Whose answers were the best, and why?

Kimin cevapları en iyisiydi ve neden?

And after you’ve really figured out how to give a top-notch interview, we’ll get into negotiating salary.

Ve nasıl birinci sınıf bir röportaj vereceğinizi gerçekten anladıktan sonra, maaş pazarlığına geçeceğiz.

For my non-native students, we’re going to get to your English lesson in just a minute.

Anadili olmayan öğrencilerim için, bir dakika içinde İngilizce dersinize geleceğiz.

If you haven’t already, be sure to click the subscribe button and the bell for notifications.

Henüz yapmadıysanız, abone ol düğmesine ve bildirimler için zile tıklamayı unutmayın.

I make new videos on the English language and American culture every Tuesday

Her salı İngiliz dili ve Amerikan kültürü üzerine yeni videolar çekiyorum

and have over 600 videos on my channel to date

ve bugüne kadar kanalımda

focusing on listening comprehension and accent reduction.

dinlediğini anlama ve aksan azaltmaya odaklanan 600'den fazla video var.

While you’re waiting for next week’s video, a great next step would be to check out this “get started playlist.”

Gelecek haftanın videosunu beklerken, bu "başlangıç ​​oynatma listesine" göz atmak harika bir sonraki adım olacaktır.

I want to talk now about how to practice answers to common interview questions.

Şimdi genel mülakat sorularının cevaplarını nasıl uygulayacağınız hakkında konuşmak istiyorum.

This will be especially important for my non-native English-speaking students, but it does apply to everyone.

Bu özellikle anadili İngilizce olmayan öğrencilerim için önemli olacak ama herkes için geçerli.

For each interview question you study,

Çalıştığınız her görüşme sorusu için,

brainstorm the various ways you could answer any given question or prompt.

herhangi bir soruyu veya istemi yanıtlayabileceğiniz çeşitli yollar üzerine beyin fırtınası yapın.

Perhaps more than one conflict or meaningful experience comes to mind.

Belki birden fazla çatışma ya da anlamlı deneyim akla geliyor.

Think through what you would say for each question, and pick the answer that you think is best.

Her soru için ne söyleyeceğinizi düşünün ve en iyi olduğunu düşündüğünüz yanıtı seçin.

Don’t tell the same story twice in an interview.

Bir röportajda aynı hikayeyi iki kez anlatmayın.

If the same example works well for more than one prompt, don’t use it for both.

Aynı örnek birden fazla bilgi istemi için iyi çalışıyorsa, her ikisi için de kullanmayın.

Choose one and come up with another supporting story for another question.

Birini seçin ve başka bir soru için başka bir destekleyici hikaye bulun.

You want the interviewer to know as much about you as possible.

Görüşmecinin sizin hakkınızda mümkün olduğunca çok şey bilmesini istiyorsunuz.

Once you’ve chosen your topic, record yourself talking about it.

Konunuzu seçtikten sonra, kendinizi onun hakkında konuşurken kaydedin.

I always try to get my non-native students to record themselves talking as often as possible,

Her zaman anadili olmayan öğrencilerime mümkün olduğunca sık konuşurken kendilerini kaydetmelerini sağlamaya çalışırım

and even for native speakers, it will be useful to identify something like rambling or

ve anadili İngilizce olanlar için bile, cevap verirken başıboş konuşma veya odak kaybı gibi bir şeyi belirlemek faydalı olacaktır

losing focus when giving an answer.

. Geri dönüp kaydınızı gözden geçirdiğinizde

You may find that a different word choice or something like that would work better

farklı bir kelime seçiminin veya buna benzer bir şeyin daha iyi çalıştığını görebilirsiniz

when you go back and review your recording.

.

Non-native students can study ideas they had difficulty expressing

Yerli olmayan öğrenciler, ifade etmekte zorlandıkları fikirleri inceleyebilir

and take the time to find a way to be more clear.

ve daha net olmanın bir yolunu bulmak için zaman ayırabilir.

Maybe write down specific phrases that help you articulate ideas.

Fikirlerinizi ifade etmenize yardımcı olacak belirli ifadeler yazabilirsiniz.

Any words that you’re not comfortable pronouncing, practice them.

Telaffuz etmekte rahat olmadığınız kelimeler için pratik yapın.

Use an online resource like Youglish or Forvo to hear examples of native saying the word,

Kelimeyi yerel dilde söyleme örneklerini duymak ve yavaş yavaş pratik yapmak için Youglish veya Forvo gibi bir çevrimiçi kaynak kullanın

and practice it slowly.

.

Train it into your muscle memory.

Kas hafızanıza eğitin.

You can actually be a great coach to yourself when you go back and listen to a recording.

Geri dönüp bir kaydı dinlediğinizde aslında kendinize harika bir koç olabilirsiniz.

You can notice where you speech is choppy:

Konuşmanızın nerede dalgalı olduğunu fark edebilirsiniz:

study that and think about smoothness and what reductions you could be using but aren’t.

bunu çalışın ve akıcılığı ve kullanabileceğiniz ama kullanamadığınız kısaltmaları düşünün.

These will help smooth out your speech.

Bunlar konuşmanızı düzeltmeye yardımcı olacaktır.

Recording yourself, critiquing yourself, it’s such a simple tool that most people underutilize.

Kendinizi kaydetmek, kendinizi eleştirmek, o kadar basit bir araç ki çoğu insan yeterince kullanmıyor.

After you’ve recorded yourself a few times, and made adjustments,

Kendinizi birkaç kez kaydettikten ve ayarlamalar yaptıktan sonra,

you’re ready to move on to a mock interview.

sahte bir röportaja geçmeye hazırsınız.

Go ahead and record that too.

Devam et ve onu da kaydet.

Anything that you didn’t like?

Beğenmediğin bir şey var mı?

Study how to make your answer better, or easier to understand.

Cevabınızı nasıl daha iyi veya daha kolay anlaşılır hale getireceğinizi öğrenin.

Drill those phrases over and over.

Bu cümleleri tekrar tekrar delin.

Being fully prepared for an interview is certainly a lot of work, but it will set you apart from the crowd.

Mülakat için tamamen hazırlanmak kesinlikle çok iş ama sizi kalabalıktan ayıracaktır. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.