Meghan Markle doesn't understand Prince Harry

Meghan Markle Prens Harry'i anlamıyor

Mr. & Mrs. Mountbatten-Windsor correct?

Bay ve Bayan Mountbatten-Winds doğru mu?

Well, to be

Peki,

Exciting!

Heyecanlı olmak!

- Wait! Prince Harry? - Yes

- Beklemek! Prens Harry? - Evet,

Good lord!

Tanrım!

What seems to be the problem with your relaysh?

Relaysh'inizdeki sorun ne gibi görünüyor?

Well we are great and I love Megan very much

Biz harikayız ve Megan'ı çok seviyorum

Yes we're very much in love

Evet, çok aşığız

but we're having a few problems communicating

ama iletişim kurmakta birkaç sorun yaşıyoruz,

it's quite natural you use different words, and it can be quite miffing (Annoying)

farklı kelimeler kullanmanız oldukça doğal ve bence bu tür çiftler için oldukça rahatsız edici (Sinir bozucu) olabilir.

I find, for couples such as yourselves

Sizin gibi

Um, no, I literally do not understand this man

Um, hayır, kelimenin tam anlamıyla bu adamı anlamıyorum

and I don't know why

ve neden

We'll be having a chinwag (Conversation) just a bog-standard (Normal) chinwag

bir çene şakası (Sohbet) yapacağımızı bilmiyorum, sadece bataklık standardı (Normal) bir çene şakası

and she starts whinging (Complaining)

ve o mızmızlanmaya (Şikayet)

"Oh my god Harry why are you saying these words!?"

"Aman tanrım Harry neden bu sözleri söylüyorsun!?"

I do not sound like that

Sesim öyle çıkmıyor Neyse sen öyle bak

Well you do

Anyway look

As Princess Megan,

Prenses Megan olarak

I just want to make sure that our marriage is off to a good start

sadece evliliğimizin iyi bir başlangıç ​​yaptığından emin olmak istiyorum

I don't want there to be any communication problems between us

aramızda herhangi bir iletişim sorunu olmasını istemiyorum

Ah this is a bit of awkward

Ah bu biraz garip

They obviously haven't told you they're not actually going to give you the title of...

Belli ki sana aslında... ...Prenses unvanını vermeyeceklerini söylemediler. Ben

...Princess

I'm not going to be a princess

bir prenses olmayacağım

Meghan it's really fine, don't worry about it

Meghan gerçekten iyi, merak etme

"Duchess"!

"Düşes"!

What's a Duchess?

Düşes nedir?

Duchess and Princess are basically the same thing

Düşes ve Prenses temelde aynı şeydir

No! No! They are not the same. Not like at all!

Hayır! HAYIR! Aynı değiller. Hiç öyle değil!

of Sussex!

Sussex'in!

What's a Sussex?

Sussex nedir?

It's the place of which you'll be Duchess!

Düşes olacağınız yer orası!

Look please don't throw a wobbly (Get angry)!

Bak lütfen sallama (sinirlen)! Titrek

What's a wobbly?

nedir?

Well you're getting shirty (Aggressive) with me

Pekala, bana Gömlekli (Agresif) oluyorsun

Shirty!?

!?

Why don't you understand me?

Neden beni anlamıyorsun?

Because you don't talk right!

Çünkü doğru konuşmuyorsun!

You are the reason for our breakdown in communication!

İletişimdeki kopukluğumuzun sebebi sizsiniz!

Codswallop! (Nonsense!) Absolute codswallop!

Saçmalık! (Saçma!) Tam bir aptal!

Now you're just making up words!

Şimdi sadece kelimeler uyduruyorsun!

Every bloody time

Her seferinde

Well yes my wife is actually from the US

Evet, karım aslında ABD'li

We haven't actually understood each other for many years

Uzun yıllardır birbirimizi gerçekten anlamadık O

She's from Arkansas, that's right, yes!

Arkansas'lı, bu doğru, evet!

Arkansas?

Arkansas mı?

Bless you!

Çok yaşa!

So how often do you find these problems arise generally?

Peki, bu sorunların genel olarak ne sıklıkta ortaya çıktığını görüyorsunuz?

Whenever we go out

Ne zaman dışarı çıksak

We can't even enjoy going out for fish and chips without arguing

Tartışmadan balık ve cips yemeye bile çıkamıyoruz

There! did you hear that?

! bunu duydun mu?

I did yes, awful!

Evet yaptım, korkunç!

What?

Ne?

Why do you say it like that?

Neden böyle söylüyorsun?

Fish and chips?

Balık ve cips?

Yes exactly, why do you put the accent on the "Fish"?

Evet aynen, neden "Balık" vurgusunu yapıyorsun?

That's how you say it

Böyle diyorsun

No it's not, we've had this conversation many times

Hayır değil, bu konuşmayı birçok kez yaptık

Fish and chips!

Fish and chips!

FISH and chips

BALIK ve cips

Fish and CHIPS!

Balık ve cips! Kelimenin

I'm literally saying what you're saying

tam anlamıyla ne söylediğinizi söylüyorum

Look I'm gonna give you both a little exercise to do next time you go out

Bakın, bir dahaki sefere dışarı çıktığınızda yapmanız için ikinize de küçük bir egzersiz vereceğim

I mean this weekend have you got any plans at all?

Yani bu hafta sonu hiç planınız var mı?

Bits and bobs (Little unimportant things)

Küçük ayrıntılar (Önemsiz küçük şeyler)

Who's Bob? We don't know any Bobs

Bob kim? Hiç Bobs bilmiyoruz

No no, "bits and bobs" it's like "Odds and sods"

Hayır hayır, "ufak tefek şeyler" sanki "Odds and sods" gibi Aman

Oh my god will you please talk right!?

Tanrım, lütfen doğru konuşur musun!?

Look, um, what you have to remember is, most importantly

Bak, um, hatırlaman gereken şey, en önemlisi,

is that you love each other

birbirinizi sevmenizdir

You know misunderstandings are just very superficial really

Biliyorsunuz, yanlış anlaşılmalar çok yüzeyseldir, gerçekten

okay so I'm not going to faff around (Waste time)

tamam, o yüzden boş boş gevezelik etmeyeceğim (Zaman harcamak)

You know, it's all going to be tickety-boo (Fine)

Biliyorsunuz, her şey biletli olacak -boo (Güzel)

when you get back at the end of a long day

uzun bir günün sonunda geri döndüğünde

And you're feeling a bit cream-crackered (Tired) shall we say

Ve biraz kremalı kraker hissettiğinde (Yorgun)

I don't know, she's being a bit gobby (Talking loudly)

bilmiyorum mu diyelim, biraz gevezelik yapıyor (Yüksek sesle konuşuyor)

Well I mean he, perhaps his breath might be a bit sort of minging (bad-smelling), as it were

Yani demek istediğim o, belki nefesi biraz karışmış (kötü kokulu) olabilir, sanki

plonk yourselves down (Sit down) and have a bit of a snog (Kiss)

kendinizi yere atıyormuşsunuz gibi (Oturun) ve biraz öpüşün (Öpücük)

You know if you don't snog (Kiss) enough, then you can run into all sorts of Barney (Trouble) frankly

Biliyorsunuz, yeterince öpüşmezseniz (Öpücük) , o zaman açıkçası her türden Barney (Trouble) ile karşılaşabilirsiniz.

So if I come back from the Boozer (Pub) all trollied (Drunk)?

Yeah! Little snog (Kiss)!

Evet! Küçük öpüşme (Öpücük)!

If she's got the lurgy (Has a cold)?

Eğer ürjisi varsa (Soğuk algınlığı var)?

Little snog

Biraz öpüşme

Then Bob's your uncle (Simple)! Our relationship's fixed!

O zaman Bob senin amcan (Basit)! İlişkimiz düzeldi!

Yes because otherwise you'll be gutted because your relationship will just go pear-shaped

Evet, çünkü aksi takdirde içinin içini boşaltacaksın çünkü ilişkiniz armut şeklini alacak

and by the time you pop your clogs (Die)

ve takunyalarını patlatana kadar (Öl), o

you'll have spent so many years in a rubbish (Bad) marriage

kadar yılını saçma sapan (Kötü) bir evlilik içinde geçirmiş olacaksın

Are you kidding me right now?

Şu anda benimle dalga mı geçiyorsun?

I'm not winding you up, love. It's a doddle (It's easy)

Seni bitirmiyorum aşkım. Bu bir doddle (Kolay)

Great!

Harika!

Thank you!

Teşekkür ederim!

Yes, thank you!

Evet teşekkür ederim!

"Aluminium", that's another word they don't pronounce the same as us

"Alüminyum", bu da bizim gibi telaffuz etmedikleri bir kelime.

It's true