How do posh people speak? Learn about language and social class in England

Hi everyone. In this lesson, we're going to  look at what posh is, who are posh people,  

Herkese selam. Bu derste, şıklığın ne olduğuna, kimlerin havalı insanlar olduğuna

and also look at the language of posh people.  But let me start with "What is posh?",  

ve ayrıca havalı insanların diline bakacağız. Ama "Şık nedir?" ile başlayayım,

because maybe you haven't heard of it. This is, I  would say, something specific to English, because  

çünkü belki de bunu duymamışsınızdır. Bunun İngilizceye özgü bir şey olduğunu söyleyebilirim çünkü

it has to do with the class system here. And the  class system is how the society is organized, from  

buradaki sınıf sistemiyle ilgisi var. Ve sınıf sistemi, toplumun yukarıdan aşağıya nasıl organize edildiğidir

top to bottom. Not in some kind of official way,  like you get a piece of paper that says what class  

. Resmi bir şekilde değil, örneğin hangi sınıfta olduğunuzu belirten bir kağıt alırsınız.

you're in. But it is the family you're born into  and it has an impact on the kind of school you go  

to, or the kind of job you do when you grow up.  So, although it's not an official formal thing,  

büyüyünce yaptığın bir iş. Yani, resmi resmi bir şey olmasa da,   İngilizler

it's something that affects life in the UK for  English people, or - I said the UK there. Life in  

için Birleşik Krallık'taki yaşamı etkileyen bir şey veya - orada Birleşik Krallık dedim.

England for English people, and it's still in the  rest of the country, but I don't - I'm not sure  

İngilizler için İngiltere'de yaşam var ve hala ülkenin geri kalanında var ama ben -

how strong it is there, or how it is different.  I'm talking about the English prospective.  

orada ne kadar güçlü olduğundan veya nasıl farklı olduğundan emin değilim. İngiliz adayından bahsediyorum.

Okay, so starting with a diagram here of the  different classes in England. This is not to  

Tamam, İngiltere'deki farklı sınıfları gösteren bir diyagramla başlayalım. Bu, ölçekli değildir

scale. This is an estimate of how big the  different classes are, the different social  

. Bu, farklı sınıfların, farklı sosyal

classes. So, if we start at the top with the  crown, that's where the queen would be. She's  

sınıfların ne kadar büyük olduğunun bir tahminidir. Yani, en tepeden taçla başlarsak, kraliçe orada olur. O

at the top, because she's the queen. Then, this  first chunk here, U, means "upper class". It's  

zirvede, çünkü o kraliçe. Ardından, buradaki ilk öbek, U, "üst sınıf" anlamına gelir.

quite small compared to the rest. Here are all  the people, all the 60 million or however many  

Diğerlerine kıyasla   oldukça küçük. İşte tüm insanlar, buradaki 60 milyon veya kaç

people here, and here is the upper class.  Small amount of people is at the top.  

kişi ve işte üst sınıf. En üstte az sayıda insan var.

Next, we have the upper middle class, and that's  a bit bigger. Next, we have the middle class, and  

Sırada üst orta sınıf var ve bu biraz daha büyük. Sırada orta sınıf var ve

now we're almost around half the population, a  bit less when we include the middle class. Then,  

şimdi nüfusun yaklaşık yarısıyız, orta sınıfı dahil ettiğimizde biraz daha az. Sonra,

we have the working class. That's the  biggest section. And the precariat. This  

işçi sınıfımız var. Bu, en büyük bölümdür. Ve prekarya. Bu

is a new class. I'll explain about it after. So, going back to the top. What kind of - how  

yeni bir sınıftır. Konuyu sonra anlatacağım. Yani, en başa dönelim. Ne tür -

would we recognize these different groups of  people? How would we know who they are? Well,  

bu farklı insan gruplarını nasıl tanırız ? Kim olduklarını nasıl bileceğiz? Pekala,

as a native-born English person, you just - you  just know and you can tell. It's the language  

doğuştan İngiliz biri olarak, sadece - siz sadece bilirsiniz ve söyleyebilirsiniz.

people use, it's how they dress, it's  the job they do, things like that. But  

İnsanların kullandıkları dil, nasıl giyindikleri, yaptıkları iş, bunun gibi şeyler. Ancak

let's talk about jobs. What kinds of jobs  would these people do, as an example?  

işlerden bahsedelim. Örnek olarak, bu insanlar ne tür işler yapar?

So, an upper class person. In the past, upper  class people didn't work. They didn't need to  

Yani üst sınıf bir insan. Geçmişte, üst sınıftaki insanlar çalışmıyordu.

work, because they inherited their money. But  nowadays, they do work a lot of the time. So,  

Paralarını miras aldıkları için çalışmaları gerekmiyordu. Ancak günümüzde çoğu zaman çalışıyorlar. Yani, bir hayır kurumunun

they might do jobs like being the head of  a charity, or they might work in banking in  

başkanı olmak gibi işler yapabilirler veya şehirde bankacılıkta çalışabilirler

the city, or they might be - many actors are from  upper class backgrounds. So, they tend to do jobs  

veya olabilirler - birçok oyuncu üst sınıf kökenlidir. Bu nedenle,

with really, really high status. Social power, and  even better if it makes a lot of money as well.  

gerçekten çok yüksek statüye sahip işler yapma eğilimindedirler. Sosyal güç ve aynı zamanda çok para kazandırıyorsa daha da iyidir.

Next, we have the upper middle class. These  are people who do things like - a surgeon. A  

Sırada üst orta sınıf var. Bunlar cerrah gibi şeyler yapan kişilerdir. Bir

surgeon would be upper middle class. An  architect would be upper middle class.  

cerrah üst orta sınıf olacaktır. Bir mimar, üst orta sınıf olacaktır.

Professions that earn them a lot of money. And the  professions that are hard to get into as well.  

Onlara çok para kazandıran meslekler. Ve ayrıca girilmesi zor olan meslekler.

Next, the middle class. Middle class - first  thing that comes to mind is teacher and  

Sonra, orta sınıf. Orta sınıf - işletmelerde ilk akla gelen öğretmen ve

managers in businesses. Middle class. Working class would be the jobs such  

yöneticilerdir. Orta sınıf. İşçi sınıfı,

as trades - tradespeople jobs. Bricklayer,  electrician, roofer, a nurse, working class.  

esnaf - esnaf işleri gibi işler olacaktır. Duvarcı, elektrikçi, çatı ustası, hemşire, işçi sınıfı.

Those that I mention there, those are skilled  working-class jobs. Working class could also - the  

Orada bahsettiğim kişiler, vasıflı işçi sınıfı işleridir. İşçi sınıfı aynı zamanda -

lower part of the working class could also include  jobs - like working in retail. Yeah, working  

işçi sınıfının alt kısmı aynı zamanda perakende sektöründe çalışmak gibi işler de içerebilir. Evet,

in retail, being a farmer, things - but not  owning the farm. If you own the farm, you're up  

perakendede çalışmak, çiftçi olmak, başka şeyler - ama çiftliğin sahibi olmamak. Çiftliğin sahibiyseniz,

here. But if you work on a farm, you're here. Now, because the class system changes and evolves,  

buradasınız  . Ama bir çiftlikte çalışıyorsan, buradasın. Şimdi, sınıf sistemi değişip geliştiği için

it's called "working class", right? But many of  the people in the working class don't actually  

buna "işçi sınıfı" deniyor, değil mi? Ancak işçi sınıfındaki insanların çoğu aslında

work. They get money from the government. They  don't go to work. They're on benefits. Sometimes,  

çalışmıyor. Devletten para alıyorlar. İşe gitmezler. Yardım alıyorlar. Bazen,

it's because people can't get a  job. They don't have any skills,  

bunun nedeni insanların iş bulamamasıdır. Hiçbir becerileri yok,

really. No one wants to give them a job at all.  Or if they do find work, it's very temporary.  

gerçekten. Kimse onlara iş vermek istemiyor. Veya iş bulurlarsa, bu çok geçicidir.

It's just a few days and then the job's finished  and the job doesn't have any good benefits to  

Sadece birkaç gün sonra iş biter ve işin orada çalışmaya   hiçbir iyi faydası yoktur

working there. Benefits in the sense of earning  a pension and it's not stable. Things that - if  

. Emekli maaşı kazanma anlamında faydalar ve istikrarlı değil.

your job's like all - it's not secure. Or you have no job and no one will give you a job,  

İşiniz her şey gibiyse, güvenli olmayan şeyler. Ya da hiç işiniz yok ve kimse size iş vermez,

you would be in what's called the precariat  class. Precariat means it's not stable here.  

prekarya sınıfında olursunuz . Prekarya burada istikrarlı değil demektir.

So yeah, bear that in mind. English people can  just tell, generally, where other people are in  

Yani evet, bunu aklınızda bulundurun. İngilizler genel olarak diğer insanların burada nerede olduğunu söyleyebilir

here. And a good question to answer now is also,  how much does it change in a person's life? You  

. Ve şimdi cevaplanması gereken iyi bir soru da şudur: Bu, bir kişinin hayatında ne kadar değişiklik gösterir?

know, are you sort of born here and then you climb  all the way up to the top by becoming successful,  

Biliyor musun, bir nevi burada doğup sonra başarılı

becoming rich? Well, it doesn't really  happen a lot. There is flexibility. Some  

olup zengin olarak zirveye mi tırmanıyorsun? Pekala, bu pek sık olmuyor. Esneklik var. Bazı

people go up to a profession much higher than  their parents were in, and the situation they  

insanlar, ebeveynlerinin içinde olduğundan ve

were born in. But the thing about class is that  a great extent of it is how you were born.  

içinde doğdukları durumdan çok daha yüksek bir mesleğe yükselirler. Ancak sınıfla ilgili olan şey, bunun büyük ölçüde nasıl doğduğunuzdur.

So, over here in England, it's not only just about  how much money you've got, it's where you're born.  

Yani burada, İngiltere'de önemli olan sadece ne kadar paranız olduğu değil, nerede doğduğunuzdur.

So, we have very, very wealthy people, for  example, David Beckham and his wife, Victoria  

Yani, çok, çok zengin insanlarımız var, örneğin, David Beckham ve

Beckham who is called "Posh Spice". They must be  super, super, super millionaires. But they are  

"Posh Spice" olarak anılan eşi Victoria   Beckham. Süper, süper, süper milyonerler olmalılar. Ancak

not considered upper class or upper middle class.  Or, depending on - I don't know where to put them,  

üst sınıf veya üst orta sınıf olarak kabul edilmezler. Veya, bağlı olarak - onları nereye koyacağımı bilmiyorum,

but they - basically, they've got all the money to  live up here or really, really high up here, but  

ama onlar - temelde, burada  yaşamak için tüm paraları var veya gerçekten, gerçekten burada yükseklerde, ancak

they - their personalities haven't really changed  so much to make them different kind of person.  

onların - kişilikleri gerçekten değişmedi bu yüzden onları farklı bir insan yapacak çok şey var.

So, it's - it could be really different in  your country, depending on whether the social  

Yani,

hierarchy is so old, in a sense. We've been doing  this for a really long time over here in England  

bir anlamda sosyal hiyerarşinin çok eski olup olmadığına bağlı olarak, ülkenizde gerçekten farklı olabilir. Bunu burada, İngiltere'de çok uzun zamandır yapıyoruz

because of the Queen and all that, so. So, now we've got that out of the way. Now,  

Kraliçe yüzünden falan. Yani, şimdi bunu yolumuzdan çıkardık. Şimdi,

let's go and talk about posh actors. How can you  find examples of posh people and their language?  

gidip gösterişli aktörler hakkında konuşalım. Havalı insanlara ve onların dillerine ilişkin örnekleri nasıl bulabilirsiniz?

Well, you could look for movies with these actors  in, because these will give you good examples.  

Pekala, bu oyuncuların yer aldığı filmleri arayabilirsiniz çünkü bunlar size iyi örnekler verecektir.

If you like the way that the posh actors speak  and you can learn to speak more like them. So,  

Gösterişli aktörlerin konuşma şeklini beğendiyseniz ve onlar gibi konuşmayı öğrenebilirsiniz. Yani,

there's Benedict Cumberbatch. He's in the  series "Sherlock", and that character he plays  

Benedict Cumberbatch var. "Sherlock" dizisinde yer alıyor ve

in "Sherlock" is posh. But in all his other  movies as well, he plays posh characters.  

"Sherlock"ta oynadığı karakter havalı. Ancak diğer tüm filmlerinde de havalı karakterleri canlandırıyor.

Tom Hiddleston. He was in the movie "War Horse".  He played somebody posh in that. There's a film  

Tom Hiddleston. "Savaş Atı" filminde rol aldı. Bunda lüks birini oynadı.

that came out a few years ago called "The Riot  Club", "Riot Club" or "The Riot Club". And this  

Birkaç yıl önce vizyona giren "The Riot Club", "Riot Club" veya "The Riot Club" adlı bir film var. Ve bu

was about students from Oxford University,  which is the top university or the second-top  

en iyi üniversite veya en iyi ikinci

university. The - if you're posh, that's one of  the best universities to go to. So, the film is  

üniversite olan Oxford Üniversitesi'nden öğrenciler hakkındaydı. Havalı biriyseniz, gidilecek en iyi üniversitelerden biridir. Yani, film

about how those students live and how they -  it's about what life is like for you if you're  

bu öğrencilerin nasıl yaşadığı ve nasıl yaşadıkları hakkında - bu

rich at one of those very, very top schools. Then we have Tilda Swinton. She is quite an arty  

çok, çok iyi okullardan birinde zenginseniz, hayatın sizin için nasıl olduğu hakkındadır. Sonra Tilda Swinton'ımız var. Oldukça gösterişli bir

kind of actress. Doesn't necessarily always play  the super, super posh character in the film,  

aktris. Filmde her zaman süper, süper gösterişli karakteri oynaması gerekmez,

but she is a genuine real posh person from  her family background. So, she's an example  

ancak aile geçmişinden gelen gerçek, gerçek, gösterişli bir kişidir . Yani, o

of the upper class person who is an actress. And then there's Keira Knightley, and when Keira  

bir aktris olan üst sınıfa bir örnek. Ve sonra Keira Knightley var ve Keira

Knightley was younger and in many films, she was  always playing Jane Austen kinds of characters in  

Knightley daha gençken ve birçok filmde, filmlerinde her zaman Jane Austen türü karakterleri oynuyordu

her films. So, that's a good sign. If you see  those traditional English movies with the big  

. Yani, bu iyi bir işaret. Büyük

dresses and old-fashioned speaking, that's a  good sign that the actor or actress is posh or  

elbiseli ve eski moda konuşmalı geleneksel İngiliz filmlerini görürseniz, bu, aktörün veya aktrisin havalı veya

from a posh background. Usually, those kind of  films get those kind of actors and actresses.  

lüks bir geçmişe sahip olduğuna dair iyi bir işarettir. Genellikle bu tür filmlerde bu tür aktörler ve aktrisler bulunur.

Okay, so now I'm going to talk about - we're  talking about posh people and the language  

Tamam, şimdi konuşacağım - havalı insanlardan ve kullandıkları dilden bahsediyoruz

they use. The hard thing about it when you try to  do a lesson on it is that you don't really meet  

. Bununla ilgili bir ders yapmaya çalıştığınızda bununla ilgili zor olan şey,

many people who admit to being posh. They say, "Oh  yeah, I'm posh". You don't really admit it and I  

gösterişli olduğunu kabul eden pek çok insanla gerçekten tanışmamanızdır. "Ah evet, şıkım" derler. Bunu gerçekten kabul etmiyorsunuz ve bence

think it's a case today that many people who are  from posh backgrounds adapt their language down  

bugün, lüks bir geçmişe sahip olan pek çok insanın,

when they're around the "normal" people. So, they  don't speak really, really posh. So, it's hard for  

"normal" insanların yanındayken dillerini aşağı doğru uyarladığı bir durum var. Yani gerçekten çok havalı konuşmazlar. Bu yüzden,

you to hear it and catch exactly how posh people  speak now. Plus, having distance really, really  

bunu duymanız ve insanların şu anda ne kadar gösterişli konuştuğunu tam olarak anlamanız zor . Artı, mesafeye sahip olmak gerçekten çok

helps. So, it's hard to see it right now, how posh  people speak now, but you know twenty years later,  

yardımcı olur. Yani, şu anda insanların ne kadar havalı konuştuğunu görmek zor ama yirmi yıl sonra,

when you look back. Maybe it's easier to say  and say, "Oh, posh people spoke like this".  

geriye dönüp baktığınızda bunu biliyorsunuz. Belki "Ah, havalı insanlar böyle konuştu" demek ve demek daha kolaydır.

So, what I'm going to talk about now is how  posh language was thought of and perceived back  

Şimdi konuşacağım şey, geçmişte gösterişli dilin nasıl düşünüldüğü ve algılandığıdır

in the past, okay? So, this comes from 1955,  this discussion about how posh people speak,  

, tamam mı? Yani bu, 1955'ten, gösterişli insanların nasıl konuştuğuyla ilgili bu tartışmadan,

from the writing of Nancy Mitford. Nancy Mitford  was a journalist and a kind of socialite - upper  

Nancy Mitford'un yazısından geliyor. Nancy Mitford bir gazeteci ve bir tür sosyetikti -

class socialite from those times. And one of the  things she did was wrote about - one of the things  

o zamanlardan kalma üst sınıf sosyetik. Ve yaptığı şeylerden biri hakkında yazmaktı - ünlü olduğu şeylerden biri de

she's famous for is writing about U and non-U  language. U language means upper class language.  

U dili ve U olmayan dil hakkında yazmaktır . U dili, üst sınıf dili anlamına gelir.

Non-U language means not upper class. And these  people are the social climbers. They could be the  

U olmayan dil, üst sınıf olmadığı anlamına gelir. Ve bu insanlar sosyal tırmanıcılardır.

middle-class people who earned more money and  sort of climbing up. And these - or these could  

Daha fazla para kazanan ve bir şekilde yükselen orta sınıf insanlar olabilirler. Ve bunlar - veya bunlar  üst sınıf insanlarla vakit geçiren

be the upper middle class people as well, who  are spending time with upper class people.  

üst orta sınıf insanlar da olabilir .

So, what this means is whoever was not born in the  upper class and had the right education and spent  

Yani, bunun anlamı, üst sınıfta doğmamış ve doğru eğitimi almış ve

time in the right schools learning all the correct  upper class language. If you were not like that,  

doğru okullarda doğru üst sınıf dilini öğrenerek zaman geçirmiş kişilerdir. Siz böyle olmasaydınız,

then your language wouldn't - it would sound  like you don't belong there. Your language  

o zaman diliniz olmazdı - kulağa oraya ait değilmişsiniz gibi gelirdi. Kullandığınız dil

would give you away as not really belonging in  the upper class parties or wherever you go.  

sizi üst sınıf partilere veya nereye giderseniz gidin gerçekten ait olmadığınızı ele verirdi.

So, let's look at the signs in -  according to Nancy Mitford in 1955,  

Öyleyse, işaretlere bakalım - 1955'te Nancy Mitford'a göre,   üst sınıf değil,

the - how we can describe non-U language,  not upper class, the people climbing up,  

U olmayan dili nasıl tanımlayabiliriz, yukarı tırmanan insanlar,

they spoke in a way that was refined, fashionable,  fancy. And they used French origin words. So,  

rafine, modaya uygun, süslü bir şekilde konuşuyorlardı . Ve Fransızca kökenli kelimeler kullandılar. Yani,

if we look at those descriptions, that sounds -  well yeah, speak like that, it all sounds good,  

bu açıklamalara bakarsak, kulağa - evet, böyle konuşun, kulağa hoş geliyor,   öyle

doesn't it? Refined, you know, it's like elegant.  French origin words, sounds sophisticated. And  

değil mi? Rafine, bilirsin, zarif gibi. Fransızca kökenli kelimeler, kulağa sofistike geliyor. Ve

they would use words such as "serviette",  "toilet", and they would say "pardon?" when  

"peçete", "tuvalet" gibi kelimeler kullanırlar ve "pardon?"

they want to say "What did you say?" Now, this all  sounds good, but Nancy Mitford says this is - this  

"Ne dedin?" demek istediklerinde Şimdi, bunların hepsi kulağa hoş geliyor, ancak Nancy Mitford bunun - bu

looks bad. This makes you look like you really  don't belong here. You shouldn't speak like this,  

kötü göründüğünü söylüyor. Bu, gerçekten buraya ait olmadığınızı gösterir. Bu şekilde konuşmamalısın

and anyone who is really posh does not  speak this way. It's not what you expect.  

ve gerçekten havalı biri bu şekilde konuşmaz. Beklediğin gibi değil.

If you are upper class, if you're like Nancy  Mitford, your language is more direct. You say  

Üst sınıftansanız, Nancy Mitford gibiyseniz, diliniz daha dolaysız.

what it is. You've got nothing to prove. You know  that you're upper class. You know that you come  

Ne olduğunu söylüyorsunuz. Kanıtlayacak hiçbir şeyin yok. Üst sınıf olduğunuzu biliyorsunuz.

from a good family. You know that your family has  connections. You know you have all the money you  

İyi bir aileden geldiğinizi biliyorsunuz. Ailenizin bağlantıları olduğunu biliyorsunuz . İhtiyacınız olan tüm paraya sahip olduğunuzu bilirsiniz

need. So, you're not trying to be refined or  elegant like these people, or fashionable. You  

. Yani, bu insanlar gibi zarif, zarif veya modaya uygun olmaya çalışmıyorsunuz.

don't care. You have everything - you have all the  status you need. You don't need to try hard with  

Umurunda değil. Her şeye sahipsiniz - ihtiyacınız olan tüm statüye sahipsiniz . Dilinizde   çok uğraşmanıza gerek yok

your language. And what's interesting about the  upper class for this time in 1955 was that they,  

. Ve 1955'te bu kez üst sınıfla ilgili ilginç olan şey,

in Nancy Mitford's opinion, is that they used many  of the same words as the working class people. So,  

Nancy Mitford'a göre, işçi sınıfı insanlarıyla aynı kelimelerin çoğunu kullanmalarıydı. Yani,

the upper class people, back at that time, were  using a lot of the same words as the working  

o zamanlar üst sınıftaki insanlar, işçi sınıfındaki insanlarla aynı sözcükleri kullanıyorlardı

class people, because these were the traditional  words of the things they were saying. Whereas  

, çünkü bunlar onların söyledikleri şeylerin geleneksel kelimeleriydi. Oysa

these ones were changing their language to sound  better in their opinion. Oh, this is the right  

bu kişiler, kendilerine göre daha iyi ses çıkarmak için dillerini değiştiriyorlardı. Oh, bu doğru

way to speak. But they were trying a little bit  too hard. So, Nancy Mitford said this is how we  

konuşma şekli. Ancak biraz fazla çaba sarf ediyorlardı . Nancy Mitford,

know the difference between someone who is really  upper class and someone who is just trying.  

gerçekten üst sınıftan biriyle sadece çabalayan biri arasındaki farkı bu şekilde anladığımızı söyledi.

Now, we've got some example words coming up. Let's look at some examples of upper class words  

Şimdi, bazı örnek kelimeler geliyor. Üst sınıf kelimelerle üst sınıf olmayan kelimelerin bazı örneklerine bakalım

compared to non upper class words. The first  words are all to do with things in the home. So,  

. İlk kelimelerin tamamı evdeki şeylerle ilgilidir. Yani

the upper class word is "house" and in Nancy  Mitford's opinion, the non upper class word is  

üst sınıf kelime "ev"dir ve Nancy Mitford'a göre üst sınıf olmayan kelime

"home". They're synonyms, we use them in the  same way, but one word shows that you belong  

"ev"dir. Eşanlamlılar, onları aynı şekilde kullanıyoruz, ancak bir kelime sizin buraya, Kraliçe'ye ait olduğunuzu gösterirken

here with the Queen, and the other word shows  that you, you know, climbing up higher.  

, diğer kelime sizin daha yükseğe tırmandığınızı gösterir.

Next, we have "drawing room" and "sitting room".  These are the room in your house where you  

Ardından, "salon" ve "oturma odası" var. Bunlar, evinizdeki

entertain people when they come to visit. The  non upper class people would say "lounge". And  

insanları ziyarete geldiklerinde ağırladığınız odalardır. Üst sınıf olmayan kişiler "salon" derdi. Ve

if we remember that the non upper class people  like words that have the French origin or sound  

üst sınıftan olmayan kişilerin Fransız kökenli veya kulağa

more refined, because "lounge" comes from French.  This is why it's attractive for them to use.  

daha rafine gelen sözcükleri sevdiğini hatırlarsak, çünkü "lounge" Fransızca'dan gelir. Bu yüzden kullanmaları onlar için caziptir.

Next, we have "lavatory" and lavatory  is generally shortened to "loo". This is  

Daha sonra "lavabo" var ve tuvalet genellikle "tuvalet" olarak kısaltılır. Bu

still - saying "Where's the loo?" is still a -  even though it was 1955, it's still one of the  

hala - "Tuvalet nerede?" hala - 1955 olmasına rağmen, yine de

things to show how posh is someone, because there  are many, many people who will - can only say the  

birinin ne kadar havalı olduğunu gösteren şeylerden biridir, çünkü sadece

word "loo" or "lavatory", and they can't say  that word "toilet". They have to avoid saying  

"tuvalet" veya "tuvalet" kelimesini söyleyebilecek çok ama çok sayıda insan vardır ve onlar' "tuvalet" kelimesini söyleme. O kelimeyi   söylemekten kaçınmaları gerekir

that word. It's too - it's too low! So yeah,  this one is still the case. "Toilet" comes from  

. Çok - çok düşük! Yani evet, bu seferki durum hâlâ böyle. "Tuvalet"

French as well; toilette comes from French. Sofa, it's where you sit in your lounge and watch  

Fransızca'dan da gelir; tuvalet Fransızcadan gelir. Kanepe, salonda oturup televizyon izlediğiniz yerdir

the television. Ah, ah, ah. If you're upper  class, you probably never watch television,  

. Ah, ah, ah. Üst sınıfsanız, muhtemelen hiç televizyon izlemezsiniz,

but they do have sofas. Whereas the non upper  class people would sit on their settees or  

ancak kanepeleri vardır. Üst sınıftan olmayan insanlar kanepelerinde veya

couches, but "settee" is even lower than  "couch", I would say, in my sense of it.  

kanepelerinde otururken, "kanepe" benim anladığım anlamda "kanepe" den bile daha alçaktır diyebilirim.

Next, in 1955, the upper class people said  "looking glass". I'm going to look at the looking  

Ardından, 1955'te üst sınıf insanlar "ayna" dedi.

glass at my reflection. But I don't think they say  it now. If you're upper class, please let me know  

Aynadaki yansımama bakacağım. Ama şimdi söylediklerini sanmıyorum. Üst sınıftaysanız, lütfen

whether you say "looking glass" because I don't  know, I need your feedback on this one. These  

"ayna" deyip söylemediğinizi bana bildirin çünkü bilmiyorum, bu konuda geri bildiriminize ihtiyacım var.

days, do you still say "looking glass"? Whereas  the non upper class people said "mirror".  

Bugünlerde hala "ayna" mı diyorsunuz? Oysa üst sınıf olmayanlar "ayna" dedi.

And when they go to restaurants or when they're  eating, the upper class people would use their  

Ve restoranlara gittiklerinde veya yemek yediklerinde, üst sınıf insanlar

napkin, you know, very, very gently. And the non  upper class people would probably go like that or  

peçetelerini bilirsin, çok, çok nazikçe kullanırlardı. Ve üst sınıftan olmayan insanlar muhtemelen böyle veya başka

something, you know. Or maybe just use their hand.  Anyway, the word they would use is "serviette".  

bir şey yapar, bilirsiniz. Ya da belki sadece ellerini kullanın. Zaten kullanacakları kelime "peçete".

So, these words are group together now. We're  moving on from the home. The upper class word is  

Yani, bu kelimeler şimdi bir araya geldi. Evden çıkıyoruz. Üst sınıf kelime

to say you feel "sick". I'm feeling terribly sick.  But if you're not upper class, you say "ill". I'm  

"hasta" hissettiğinizi söylemektir. Kendimi çok hasta hissediyorum. Ama üst sınıftan değilsen "hasta" dersin. ben

ill. Next, the upper class people, because they're  more direct and they say - they say what they see  

hastayım. Daha sonra, üst sınıf insanlar, çünkü onlar daha doğrudandırlar ve gördüklerini söylerler

or they tell it how it is, at least in those  times. They would say a person is "rich", who  

veya en azından o zamanlarda nasıl olduğunu söylerler . Çok parası olan, kesinlikle zengin kokan bir kişinin "zengin" olduğunu söylerlerdi

has got lots of money, who is absolutely stinking  rich. Whereas the non upper class people would say  

. Oysa üst sınıf olmayan insanlar

"wealthy", wealthy. It's not so - wealthy is more  of a sophisticated kind of word. Even though it  

"zengin", varlıklı derdi. Öyle değil - zengin, daha sofistike bir kelime türüdür.

means about money, in a way, it's not so much  about money. "Rich" makes us imagine piles of  

Parayla ilgili olsa da, bir bakıma parayla o kadar ilgili değil . "Zengin",

gold coins in a way that "wealthy" doesn't. Next, upper class people talk about false teeth.  

"zengin"in yapmayacağı bir şekilde yığınla altın para hayal etmemizi sağlar. Ardından, üst sınıf insanlar takma dişlerden bahseder.

Obviously, back in 1955, there were a lot  more people who had false teeth because they,  

Açıkçası, 1955'te takma diş kullanan çok daha fazla insan vardı çünkü onlar,

especially in England, you know what our dentists  are like here. So, they lost a lot of their teeth  

özellikle İngiltere'de, buradaki diş hekimlerimizin nasıl olduğunu bilirsiniz. Bu nedenle, dişlerinin çoğunu kaybetti

and they didn't have them unless they wore their  false teeth. Whereas the non upper class people,  

ve takma dişlerini takmadıkça dişleri yoktu . Üst sınıf olmayanlar ise

they said "dentures". Believe that probably comes  from French. Let me know in the comments.  

"protez" dediler. Bunun muhtemelen Fransızca'dan geldiğine inanın . Yorumlarda bana bildirin.

Upper class people said "spectacles",  not "glasses". And they would talk about  

Üst sınıf insanlar "gözlük" dedi, "gözlük" değil. Ve onlar

riding their bike or bicycle, whereas the  non upper class people would say "cycle".  

bisiklete binmekten veya bisiklete binmekten bahsederken, üst sınıf olmayan insanlar "bisiklet" derdi.

And when it came to eating, the upper class  people would say "pudding", whereas the non  

Ve yemek yemeye gelince, üst sınıf insanlar "puding", üst

upper class people said "dessert". So, we are many years on from 1955 now.  

sınıf olmayanlar "tatlı" derdi. Yani, 1955'ten yıllar sonrayız.

Definitely some of the examples in this  lesson don't apply anymore. For example,  

Bu dersteki bazı örnekler kesinlikle artık geçerli değil. Örneğin,

"looking glass". But I think it's true that,  in our times, there will still - there still  

"ayna". Ama bence, bizim zamanımızda, hala -- hala

is vocabulary that upper class people use that's  specific to them that, perhaps people who don't  

üst sınıf insanların kullandıkları kendilerine özgü bir kelime dağarcığı var , belki de

come from their social group, or who didn't go to  the schools with them, people just don't know this  

kendi sosyal gruplarından gelmeyen veya sosyal gruplara gitmeyen insanlar. onlarla okullar, insanlar

language that they use. They wouldn't know what's  the right word to say, because they just haven't  

kullandıkları bu dili bilmiyorlar. Söylenecek doğru kelimenin ne olduğunu bilemezler, çünkü

been around all the other people that say those  words. If you didn't go to the expensive school,  

bu kelimeleri söyleyen diğer insanların yanında bulunmamışlardır . Pahalı okula gitmeseydin,

you just wouldn't learn it. And like I  said, at the beginning of the lesson,  

öğrenemezdin. Ve dediğim gibi , dersin başında,

upper class people these days often change their  language down to talk to the normal people.  

bugünlerde üst sınıf insanlar normal insanlarla konuşmak için dillerini sık sık değiştiriyorlar.

So, you - it's hard to know what - it would be  very interesting to know, but hard to find out.  

Yani siz - ne olduğunu bilmek zor - bilmek çok ilginç olurdu, ancak öğrenmesi zor.

What are the words, such as this today? It would  be really interesting to know, but personally,  

Günümüzde bunun gibi kelimeler nelerdir? Bunu bilmek gerçekten ilginç olurdu, ama kişisel olarak,

I don't know. So, there's another - if you've  got any examples, you can leave a comment  

bilmiyorum. Başka bir şey daha var - eğer herhangi bir örneğiniz varsa, bugün üst sınıftaki

of words that you know are posh that people  use today in the upper class. So, thank you  

insanların kullandığı havalı olduğunu bildiğiniz kelimelerle ilgili bir yorum bırakabilirsiniz .

for watching and what you can do now is a quiz  on this lesson. See you again soon. Bye!

İzlediğiniz için teşekkürler ve şimdi yapabileceğiniz şey bu dersle ilgili bir sınavdır. Yakında tekrar görüşmek üzere. Hoşçakal!