How To Solve 5 Common Workplace Problems

Oh, yeah, I know what you mean.

Ah, evet, ne demek istediğini biliyorum.

Work problems, yeah?

İş sorunları, değil mi?

What do you do, or what can you do?

Ne yaparsın veya ne yapabilirsin?

Hi, James from engVid.

Merhaba, engVid'den James.

I'm going to actually help you with that.

Aslında sana bu konuda yardım edeceğim.

Now, whether you work in North America, Ireland, Australia, or you're in your own country,

Şimdi, Kuzey Amerika'da, İrlanda'da, Avustralya'da veya kendi ülkenizde çalışıyor olun,

we all have workplace problems, and what do I mean by that?

hepimizin işyerinde sorunları var ve bununla ne demek istiyorum?

We have situations in which someone's treating you in a way that you need to fix or resolve.

Birinin size düzeltmeniz veya çözmeniz gereken bir şekilde davrandığı durumlarımız var.

Resolve means, you know, fix, basically.

Çözüm, temelde düzeltmek anlamına gelir.

You got to fix this problem, otherwise it leads to greater problems.

Bu sorunu çözmelisiniz, aksi takdirde daha büyük sorunlara yol açar.

Maybe you won't be satisfied at work, or your employer won't be happy with you.

Belki işinizden memnun olmayacaksınız, ya da işvereniniz sizden memnun olmayacak.

An example could be, well, you have somebody at work who thinks they're your boss, and

Bir örnek olabilir, işte, patronunuz olduğunu sanan biri

they're going to try and tell you what to do or how you should do it, but they don't

size ne yapmanız veya nasıl yapmanız gerektiğini söylemeye çalışacak, ancak size

pay you, and if you listen to them, you might lose that job.

ödeme yapmıyorlar ve eğer onları dinlersen, o işi kaybedebilirsin.

Well, today I'm going to give you a lesson and give you five different common workplace

Pekala, bugün size bir ders vereceğim ve karşılaşabileceğiniz beş farklı yaygın iş yeri

problems you might run into, and I'm going to give you a solution by giving you a couple

sorunu vereceğim ve size kullanabileceğiniz birkaç kelime öbeği veya cümle vererek size bir çözüm sunacağım.

of phrases or sentences that you can use that lets them know a couple of things.

birkaç şey biliyorlar.

The two things are this.

İki şey şudur.

Number one, you're not going to deal with somebody else's problems, like, you will solve

Birincisi, başkasının sorunlarıyla uğraşmayacaksın,

this thing now.

şimdi bu işi çözeceksin gibi.

But number two, you're a professional, right?

Ama iki numara, sen bir profesyonelsin, değil mi?

Because you know you work on a team, and you have to work together whether, you know, after

Çünkü bir takımda çalıştığınızı biliyorsunuz ve

this situation, whatever it is.

bu durumdan sonra her ne olursa olsun birlikte çalışmak zorundasınız.

And they know that they can work with you because you will not disrespect them, but

Ve onlara saygısızlık etmeyeceğiniz için sizinle çalışabileceklerini biliyorlar ama

you're also saying, "Don't disrespect me."

aynı zamanda "Bana saygısızlık etme" diyorsunuz.

Cool?

Serin?

So, we've got that for you.

Yani, senin için bulduk.

We've got five.

Beş tane var.

We're going to go to the board, and I'm going to give you five common ones.

Kurula gideceğiz ve size beş ortak tane vereceğim.

There may be other ones that I haven't touched upon, but these ones usually will come up.

Değinmediğim başkaları da olabilir ama bunlar genellikle gündeme gelir.

Trust me, you're probably going to go, "Oh, yeah", and I don't care if it's in English.

İnan bana, muhtemelen "Oh, evet" diyeceksin ve bunun İngilizce olması umurumda değil.

You might be at your own company, you might be in Argentina going, "That happened last

Kendi şirketinizde olabilirsiniz, Arjantin'de "Bu geçen

week in Spanish."

hafta İspanyolca oldu" diyor olabilirsiniz.

I'm like, "Yeah.

"Evet.

Common."

Yaygın" gibiyim.

So, let's go to the board, shall we?

Öyleyse tahtaya geçelim, olur mu?

Thanks to you for bringing these up.

Bunları gündeme getirdiğin için teşekkürler.

So, the first one I want to talk about is when your employer is adding to your work,

İlk bahsetmek istediğim şey, işvereninizin işinize bir şeyler kattığı

and you go, "Yeah, well, my employer always adds."

ve siz de "Evet, benim işverenim her zaman ekler" dersiniz.

They go, "No, no, no, no, no, no.

"Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.

In this particular case, you have - you were hired for a job.

Bu özel durumda, sen - bir iş için işe alındın.

If you're a photographer, that's your job."

Eğer bir fotoğrafçıysan, bu senin işin."

When they say, "Okay, now, when you finish taking the pictures, can you please take the

"Tamam, şimdi, fotoğrafları çekmeyi bitirdiğinde, lütfen çöpü dışarı atıp yerleri siler misin

garbage out and then wipe the floors down?", you're like, "That's not on my contract."

?" dediklerinde , "Bu benim sözleşmemde yok" diyorsunuz.

Now, you can't say to your boss, "No, that's not my contract.

Şimdi patronunuza "Hayır, bu benim sözleşmem değil.

I'm not doing it."

Bunu yapmıyorum" diyemezsiniz.

Sure you can.

Tabi ki yapabilirsin.

You can say it.

Söyleyebilirsin.

You can watch the people who've done it, they say it, and then they lose their job or they

Bunu yapan insanların bunu söylediğini ve sonra işlerini kaybettiklerini veya başlarının

get in trouble or further problems.

belaya girdiğini ya da daha fazla sorun yaşadıklarını izleyebilirsiniz.

This is something you can say that lets the boss know that I'm open to doing extra stuff,

Bu, patronun fazladan şeyler yapmaya açık olduğumu bilmesini sağlamak için söyleyebileceğiniz bir şey,

but I also need - I need to be compensated, which means paid appropriately for doing this,

ama aynı zamanda ihtiyacım var - Tazminat almam gerekiyor, bu, bunu yaptığım için uygun bir şekilde ödeme yapılması

or given another title or something, so let's talk about it.

veya başka bir unvan veya başka bir şey verilmesi anlamına geliyor, o yüzden konuşalım bu konuda.

And that's why I said they will give you respect if you're saying, "Sure, I'll do it.

Ben de bu yüzden "Tabii yaparım. Ben

I'm part of the team, but respect me."

takımın bir parçasıyım ama bana saygı duy" dersen sana saygı göstereceklerini söyledim.

So, here we go.

İşte başlıyoruz.

This is not part of my current - and this is the important part, because your responsibilities

Bu benim şu andaki görevimin bir parçası değil - ve bu önemli kısım, çünkü sorumluluklarınız

are what you signed on to do the job.

işi yapmak için imzaladığınız şeylerdir.

So, if they want to give you something new, you're saying, "Hey, this is not part of my

Yani, size yeni bir şey vermek isterlerse, "Hey, bu benim

current responsibilities, but if this is an opportunity to expand my role in the company,

şu anki sorumluluklarımın bir parçası değil, ama bu şirketteki rolümü genişletmek için bir fırsatsa,

I would be happy to entertain reworking my contract", which means, "Hey, look, if you

yeniden çalışmaktan memnuniyet duyarım" diyorsunuz. " Hey, bakın,

want to give me more responsibility, I'm happy to do so if I get extra compensation or more

bana daha fazla sorumluluk vermek istiyorsanız, ekstra tazminat veya daha fazla ücret alırsam bunu yapmaktan memnuniyet duyarım

pay, or if I get these more responsibilities, I get more privileges in some way, shape,

veya bu daha fazla sorumluluk alırsam, bazılarında daha fazla ayrıcalık elde ederim" anlamına gelir. yol, şekil

or form."

veya biçim."

Okay?

Tamam aşkım?

So, that's this one, number one.

İşte bu, bir numara.

So, when your employer is saying, "Hey, can you do this?", you're like, "Sure, let's negotiate."

Yani, işvereniniz "Hey, bunu yapabilir misin?" dediğinde, "Tabii, pazarlık yapalım" dersiniz.

What about number two?

Peki ya iki numara?

We talked about your employer giving you work.

İşvereninizin size iş vermesi hakkında konuştuk.

Well, sometimes there's somebody, your colleague - colleague means someone you work with - they

Bazen birisi vardır, meslektaşınız - meslektaşınız, birlikte çalıştığınız biri anlamına gelir -

are acting like your boss.

patronunuz gibi davranırlar.

You sit side-by-side at a desk, you're the exact same, they are not your boss, but suddenly

Bir masada yan yana oturuyorsunuz, tamamen aynısınız, onlar sizin patronunuz değiller ama birdenbire "

they're like, "Hey, Johnson, we need to get this thing done by Tuesday.

Hey Johnson, bu işi Salı'ya kadar halletmemiz gerekiyor.

How long is it going to take you for you to do it?"

Ne kadar kaldı?" yapman için seni mi götürecek?"

And you're like, "You're not my boss.

Sen de, "Sen benim patronum değilsin.

You can't tell me you need it done by this time or that time."

Bana şu zamana kadar bitirmen gerektiğini söyleyemezsin."

So, then what you're going to do is this.

Öyleyse, o zaman yapacağın şey şudur.

You're going to use this sentence.

Bu cümleyi kullanacaksın.

This will help, once again, put you in a position or them in a position where you are saying,

Bu, bir kez daha sizi veya onları,

"Hey, look, we work together, I don't want this to be an unfriendly relationship, but

"Hey, bak, birlikte çalışıyoruz, bunun dostça olmayan bir ilişki olmasını istemiyorum, ama

we have to know where the line is, the barrier is, the partition."

nerede olduğunu bilmeliyiz" diyeceğiniz bir konuma getirmenize yardımcı olacaktır. çizgi, engel, bölme."

Right?

Sağ?

Like, "This is where you work, this is where I work.

"Sen burada çalışıyorsun, ben burada çalışıyorum. Sen

You're not my boss, you're not above me, we're the same, so stop acting like it."

benim patronum değilsin, benden üstün değilsin, biz aynıyız, o yüzden öyleymiş gibi davranmayı bırak."

But you can't just say it like that, that might cause some animosity, which is anger,

Ama bunu öylece söyleyemezsiniz, bu biraz düşmanlığa, ki bu da öfkeye neden olabilir,

so we'll say this instead.

bu yüzden onun yerine bunu söyleyeceğiz.

Okay?

Tamam aşkım?

If someone starts telling you, "Hey, you need to do this, this, and this", you say very

Birisi size "Hey, bunu, bunu ve bunu yapmalısın" demeye başlarsa, çok

quickly, so you want them to respect you, you go, "Hey, you'll need to figure out another

çabuk söylersin, böylece sana saygı duymalarını istersin , "Hey, başka bir yol bulman gerekecek. Şunu ya da

way to get that or it, whatever it is, that project or this project, it done.

onu, her ne ise, o proje ya da bu proje, bitti.

I'm busy with my own work and I can't help you."

Ben kendi işimle meşgulüm ve size yardımcı olamam."

Meaning, that's your work, this is my work.

Yani, bu senin işin, bu benim işim.

I'm doing my responsibilities, you need to do your responsibilities.

Ben sorumluluklarımı yapıyorum, sen de sorumluluklarını yapmalısın.

Okay?

Tamam aşkım?

Now, if it's your boss, it's different.

Şimdi, eğer patronunuzsa, durum farklıdır.

They could say, "Hey, you need to do this."

"Hey, bunu yapmalısın" diyebilirler.

But you're not my boss, so I've got work to do.

Ama sen benim patronum değilsin, bu yüzden yapacak işlerim var. Kendi işinizi

Figure out how you're going to get your own work done.

nasıl yapacağınızı hesaplayın .

Because generally, when someone's acting like your boss, they're usually trying to give

Çünkü genellikle, birisi patronunuz gibi davrandığında , işini size vermeye çalışır

you their work.

.

Stop that right away.

Bunu hemen durdur.

Cool?

Serin?

All right.

Elbette.

So, that's the second one, someone acting like your boss, and I've seen that tons of

Yani, bu ikincisi, patronun gibi davranan biri ve bunu tonlarca

times.

kez gördüm.

Now, number three, to stop someone from continuously interrupting you.

Şimdi, üç numara, birinin sürekli olarak sözünü kesmesini engellemek için.

This could be at a meeting, like a formal meeting, this could be actually colleagues

Bu bir toplantıda olabilir, resmi bir toplantı gibi, bu aslında iş arkadaşlarının

working and talking together, and then someone, you're speaking, and then someone just interrupts

birlikte çalışıp konuşması olabilir ve sonra birisi, siz konuşuyorsunuz ve sonra birisi araya girip

and goes, "No, I think this", and da-da-da-da-da-da-da-da-da-da-da.

"Hayır, bence bu" diyor ve da- da-da-da-da-da-da-da-da-da-da.

They just start talking, and you're, you know, it's your turn to speak, and this is a professional

Hemen konuşmaya başlarlar ve bilirsiniz, konuşma sırası sizdedir ve burası profesyonel bir

environment.

ortamdır.

This isn't you at home with your sisters and brothers or a couple of friends, you're having

Bu evde kız kardeşlerin ve erkek kardeşlerinle veya birkaç arkadaşınla birlikte değilsin,

a couple of beers and you're just talking, "Ah, it doesn't matter."

birkaç bira içiyorsun ve sadece "Ah, önemli değil" diyorsun.

It does matter.

Farkeder.

If the company, if you cannot communicate in a company, a company cannot succeed, and

Eğer şirket, bir şirkette iletişim kuramıyorsanız, şirket başarılı olamaz ve

if a company cannot succeed, you all lose your jobs.

bir şirket başarılı olamazsa hepiniz işinizi kaybedersiniz.

So, one of the first things you have to remember is respect that if someone's speaking aloud

Bu nedenle, hatırlamanız gereken ilk şeylerden biri saygıdır, eğer birisi

for them to say their ideas, get it out there, and if you have something to say, add it afterwards.

fikirlerini söylemesi için yüksek sesle konuşuyorsa, bunu ortaya koyun ve söyleyecek bir şeyiniz varsa, sonradan ekleyin. Fikrinizin daha iyi olduğunu düşündüğünüz için

Not to stop them from actually saying anything, because you think your ideas are better, because

, gerçekten bir şey söylemelerini engellememek için , çünkü

you don't know.

bilmiyorsunuz.

Yours might not be better.

Seninki daha iyi olmayabilir.

So, in this case, someone is interrupting you continuously.

Yani bu durumda birileri sizi sürekli rahatsız ediyor.

What do you do?

Ne yapıyorsun?

The first thing you want to do is thank them.

Yapmak isteyeceğiniz ilk şey onlara teşekkür etmektir. Daha

I did a previous video before when I said something like you can steal a conversation

önce bir videoda

by saying something like, "You know, you're right", or "Well, that's an interesting opinion

"Biliyorsun, haklısın" veya "Bu ilginç bir fikrin

you have", and what you're doing is you're stealing the conversation by sort of giving

var" gibi bir şey söyleyerek bir sohbeti çalabilirsin dediğimde yapmıştım ve yaptığın şey şuydu:

a compliment to someone, in a way, and because of that, they give you their attention.

Bir bakıma birine iltifat ederek sohbeti çalıyorsunuz ve bu nedenle, dikkatlerini size veriyorlar.

Once they give you their attention, other people give you their attention, and then

Onlar size dikkatlerini verdikten sonra, diğer insanlar da dikkatlerini size verirler ve

you can take the conversation back.

siz de sohbeti geri alabilirsiniz.

Now, this is a professional environment, so you don't want to say, you know, just anything.

Şimdi, burası profesyonel bir ortam, yani söylemek istemezsin, bilirsin, sadece bir şey.

We want to make it such that the attention comes back and that person feels validated.

Dikkatin geri gelmesini ve o kişinin kendini onaylanmış hissetmesini sağlamak istiyoruz. Doğrulanmış

What I mean by validated is they feel good.

derken kastettiğim, kendilerini iyi hissetmeleri.

You're making them like, "Hey, what you did was a great contribution."

Onlara "Hey, yaptığın şey büyük bir katkıydı" dedirtiyorsun.

No, it wasn't.

Hayır, değildi.

But I'm going to say that to get the attention back, and then I'm going to address what happened.

Ama dikkati geri çekmek için bunu söyleyeceğim ve sonra olanları ele alacağım.

Once again, we're showing them respect, but we're saying, "Hey, no, no, no, no, no.

Onlara bir kez daha saygı gösteriyoruz ama "Hey, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır.

We don't play this game.

Bu oyunu oynamıyoruz.

That's going to be a problem.

Bu bir sorun olacak.

Share the space, share the air."

Alanı paylaşın, alanı paylaşın" diyoruz. hava."

So, we start off with, "Thank you for sharing", right?

Öyleyse, "Paylaştığınız için teşekkürler" ile başlıyoruz, değil mi?

I'm thanking you.

sana teşekkür ediyorum

You were interrupting me, and I'm thanking you, but look.

Sözümü kesiyordun ve sana teşekkür ediyorum ama bak.

"Thank you for sharing your insights", insights are like your ideas or your views or what

"İçgörülerinizi paylaştığınız için teşekkür ederiz", içgörüler fikirleriniz veya görüşleriniz veya sahip olduğunuz şeyler gibidir

have you.

.

John or Bob, address them directly.

John veya Bob, doğrudan onlara hitap edin.

You don't want to just say that and then they think you're talking to everyone, so you're

Bunu öylece söylemek istemezsin ve sonra herkesle konuştuğunu düşünürler, bu yüzden

like, "Thank you for sharing your insights, John."

"İçgörülerini paylaştığın için teşekkürler, John" dersin.

Dun, dun, dun.

Dun, Dun, Dun.

And look at them so they know you are interrupting me, but please wait until I'm finished sharing

Ve onlara bak ki beni böldüğünü anlasınlar ama lütfen devam etmeden önce düşüncelerimi paylaşmayı bitirene kadar bekle

my thoughts before you continue.

.

And you're also giving them back the floor, so you're saying, "Hey, look.

Ayrıca sözü onlara geri veriyorsunuz, yani diyorsunuz ki, "Hey, bak. Söyleyeceklerini

I do want to hear, I do want to hear what you have to say.

duymak istiyorum, duymak istiyorum. Önce

Just let me finish what I have to say first, then I'm happy to listen to you.

söylemem gerekeni bitirmeme izin ver . o zaman seni dinlemekten mutluluk duyuyorum,

I'm going to share, and I want you to share."

paylaşacağım ve senin de paylaşmanı istiyorum."

See how nice that is?

Ne kadar güzel olduğunu görüyor musun?

Compliment, get their attention.

İltifat et, dikkatlerini çek.

Address them, make sure they know that you're talking to them.

Onlara hitap edin, onlarla konuştuğunuzu bildiklerinden emin olun.

Tell them what they're doing wrong in a nice way, and then tell them, "But I will play

Onlara neyi yanlış yaptıklarını güzel bir şekilde anlatın ve sonra onlara "Ama ben

nicely and I'll let you have the floor when I'm done, so wait."

iyi oynayacağım ve işim bittiğinde sözü size bırakacağım, o yüzden bekleyin" deyin.

Cool?

Serin?

All right.

Elbette.

Number four, to get to the point in a long conversation.

Dört numara, uzun bir sohbette asıl konuya gelmek için.

Anybody who knows me, and if you watch my videos long enough, I start off somewhere

Beni tanıyan herkes ve videolarımı yeterince uzun süre izlerseniz, bir yerden başlıyorum

and then I go, "What was I talking about?" and you have to remind me.

ve sonra "Ne hakkında konuşuyordum?" ve bana hatırlatmak zorundasın.

We're going to stop that stuff right now.

Bu şeyleri hemen durduracağız.

You can even do it to me.

Bana bile yapabilirsin.

It's actually kind of good because it makes sure this particular sentence, it makes sure

Aslında biraz iyi çünkü bu özel cümleyi sağlıyor,

that you're actually also paying attention, and this is the respect angle.

sizin de dikkatinizi verdiğinizden emin oluyor ve bu da saygı açısı.

You're paying attention to the actual conversation.

Gerçek sohbete dikkat ediyorsun.

Maybe someone started talking about one thing, and then they went on a tangent, which means

Belki birisi bir şey hakkında konuşmaya başladı ve sonra bir teğet geçti, bu da

they go off a little bit because it was related, but it starts going further and further away,

ilgili olduğu için biraz saptıkları anlamına geliyor, ama gittikçe daha da uzağa gitmeye başlıyor,

so it's not quite related.

bu yüzden pek alakalı değil.

You can come back to the original point by going, "Okay, so what you're telling me",

"Tamam, peki bana ne diyorsun" diyerek orijinal noktaya geri dönebilirsin, bu

so we say this, "So what you're saying is", and then you kind of repeat some - not everything

yüzden "Demek ki şu" deriz ve sonra bazılarını - her şeyi değil - tekrar edersin. gitmek istediğin

- what they're saying, the general point of where you wanted to go, so they go, "Oh yeah,

genel noktayı söylüyorlar ve "Oh evet,

yeah, yeah, yeah, that's what we were talking about.

evet, evet, evet, biz de bundan bahsediyorduk.

Yeah, yeah.

Evet, evet. İşte

That's it."

bu kadar."

So, you can stop the conversation from going longer and longer, and you can bring it back

Böylece, sohbetin daha da uzamasını durdurabilir ve tartışmanız gereken noktaya geri getirebilirsiniz

to the point that you guys have to discuss, and you're not saying, "Hey, hey, you lost

ve "Hey, hey,

it.

onu kaybettin.

Like, what are you talking about?

Ne yapıyorsun?" hakkında mı konuşuyorsun?

That's..."

Bu..."

No, you're saying, "Okay.

Hayır, "Tamam.

I was listening."

Dinliyordum" diyorsunuz.

We call it a recap.

Biz buna özet diyoruz.

It's a recap.

Bu bir özet.

"I was listening, and what I understand is you're saying this, so you're saying this",

"Dinliyordum ve anladığım şu ki, bunu söylüyorsun, yani bunu söylüyorsun"

and then they can kind of go, "Okay.

ve sonra bir nevi "Tamam.

Oh, right.

Ah, doğru.

Oh, I lost track, but now I'm back."

Oh, izini kaybettim, ama şimdi geri."

I like that.

Bunu sevdim.

I lost track, now I'm back.

İzini kaybettim, şimdi geri döndüm.

It rhymes.

Kafiyeli.

Anyway, so you get them to do that.

Her neyse, bunu yapmalarını sağla.

They feel okay about it, right?

Bu konuda iyi hissediyorlar, değil mi?

Because you didn't insult them or embarrass them in front of people, and you've actually

Çünkü onlara hakaret etmedin, insanların önünde onları utandırmadın ve aslında

repeated what they're saying, saying, "I was actually paying attention to you, because

" Aslında sana dikkat ediyordum, çünkü

what you say is important."

söylediklerin önemli" diyerek söylediklerini tekrarladın.

Okay?

Tamam aşkım?

Now, number five is not the same as this.

Şimdi, beş numara bununla aynı değil.

This is different.

Bu farklı.

You were actually having a conversation.

Aslında sohbet ediyordunuz.

You were both discussing what you both needed on a similar topic.

İkiniz de benzer bir konuda neye ihtiyacınız olduğunu tartışıyordunuz.

This is when someone comes into your office or someone's talking to you, and they start

Bu, birisinin ofisinize geldiği veya birisinin sizinle konuştuğu ve

off with, "Hey, Jan.

"Hey Jan.

How are you doing this morning?"

Bu sabah nasılsın?"

"Yeah.

"Evet.

Nice book.

Güzel kitap.

Nice book."

Güzel kitap."

"Hear about what's happening with Tommy?"

"Tommy'ye olanları duydun mu ?"

"Yeah.

"Evet.

Yeah.

Evet.

He's moving to a new thing."

Yeni bir şeye geçiyor."

"Anyway, do you know about the Johnson Project?"

"Her neyse, Johnson Projesi'nden haberin var mı?"

"Yeah.

"Evet.

Yeah.

Evet.

Johnson Project.

Johnson Projesi.

Oh.

Ah.

What's happening on Thursday?"

Perşembe günü neler oluyor?" Sen

And you're like, "I've got stuff to do."

de "Yapacak işlerim var" diyorsun.

Okay.

Tamam aşkım.

You mentioned the Johnson Project, and then you could say, "Is there something you need

Johnson Projesi'nden bahsettiniz ve sonra "Bunu yapmak için

from on my end, on my end, or from my end to get this done?"

benim tarafımdan, benim tarafımdan veya benim tarafımdan ihtiyacınız olan bir şey var mı?" diyebilirsiniz.

You're bringing it back and saying, "Okay.

Onu geri getiriyorsun ve "Tamam.

What do you want?"

Ne istiyorsun?"

And that's what this one is.

Ve bu da bundan ibaret.

"What do you want from me?"

"Benden ne istiyorsun?"

You've come in this room, clearly you wanted something, and if you - if they don't want

Bu odaya geldiniz, açıkça bir şey istediniz ve eğer siz - onlar

anything, that's okay.

bir şey istemiyorsa, sorun değil.

They can go, "No.

"Hayır.

I just wanted to say hi."

Sadece merhaba demek istedim" diyebilirler.

And, you know, we say, "Shoot the beam."

Ve bilirsiniz, "Işın vurun" deriz.

It's an S-H-I-T word, and that means just to talk about stuff, right?

Bu bir S-H-I-T kelimesi ve bu sadece bir şeyler hakkında konuşmak anlamına geliyor, değil mi?

"I just wanted to shoot the - oh, okay.

"Ben sadece - oh, tamam.

Cool.

Harika.

Great.

Harika.

Now they know that.

Artık bunu biliyorlar.

I've got work to do.

Yapacak işlerim var.

I've got to go back to work."

İşe geri dönmeliyim."

Or, "Great.

Veya "Harika.

It's nice talking to you.

Seninle konuşmak güzel.

You know I love doing that."

Bunu yapmayı sevdiğimi biliyorsun."

But sometimes you actually want to know what somebody needs from you because they actually

Ama bazen birisinin sizden neye ihtiyacı olduğunu gerçekten bilmek istersiniz, çünkü aslında

might need something from you, and if it's something that's timely, which means it's

sizden bir şeye ihtiyaçları olabilir ve eğer bu zamanında olan bir şeyse, yani

got to be done by a certain time, they need to tell you that because you don't want to

belli bir zamana kadar yapılması gerektiği anlamına gelir, bunu size söylemeleri gerekir çünkü siz değilsiniz.

get in an hour conversation and find out it was due 15 minutes ago.

Bir saatlik bir sohbete girip 15 dakika önce bittiğini öğrenmek istemiyorum.

Or maybe you're busy and they're just shooting the breeze - that's another way of saying

Ya da belki meşgulsünüz ve sadece esintiyi çekiyorlar - bu bunu söylemenin başka bir yolu

it - and you're like, "Great.

- ve "Harika.

Five minutes is cool, but I've got work to do."

Beş dakika harika, ama yapacak işlerim var" diyorsunuz.

Okay?

Tamam aşkım?

This way, if you follow these five, and I'm sure you're going to find examples - I want

Bu şekilde, bu beş örneği takip ederseniz ve eminim örnekler bulacaksınız -

you to just - I'm going to say, "Wait for a second, and just stop back and think.

sadece yapmanızı istiyorum - " Bir saniye bekleyin ve sadece durup düşünün.

When was there a time your employer walked in and asked you to do something that wasn't

Ne zamandı?" diyeceğim. Bir keresinde işvereniniz gelip sizden

part of your job, a bigger responsibility?"

işinizin bir parçası olmayan, daha büyük bir sorumluluk olan bir şey yapmanızı istedi mi?"

So it's not just, "Can you do this thing?

Yani sadece "Bunu yapabilir misin?

Put this book away from me."

Bu kitabı benden uzaklaştır" değil.

But a bigger part, and they just kind of expected you to do it, but they didn't talk about compensation

Ama daha büyük bir kısmı ve bunu yapmanı bekliyorlardı, ama tazminat

or pay.

ya da ödeme hakkında konuşmadılar.

It was just like, "Now you've got another two hours worth of work."

Tıpkı, "Artık iki saatlik bir işin daha var" gibiydi.

That's just it.

Sadece bu kadar.

That's not quite right, right?

Bu pek doğru değil, değil mi?

You do more work, you should be paid for it if it's of value.

Daha fazla iş yaparsın, eğer değerliyse bunun için para alman gerekir.

Next, that guy or girl who acts like your boss, they get up from their desk and they're

Sonra, patronun gibi davranan o adam ya da kız masalarından kalkarlar ve

sitting right beside you and go, "You know, you should be doing this."

hemen yanına otururlar ve "Bunu yapman gerektiğini biliyorsun" derler.

And it's like, "I don't remember signing a contract with you."

Ve " Seninle bir sözleşme imzaladığımı hatırlamıyorum" gibi.

This is a good one to say, "Hey, look, I've got work to do, so you solve your own problems.

Bu, "Hey, bak, yapacak işlerim var, bu yüzden kendi sorunlarını kendin çöz.

You stay over there and I'll do mine."

Sen orada kal, ben de benimkini hallederim" demek için iyi bir soru.

Right?

Sağ? Buna ne dersin

How about this one?

?

"To stop someone from continuously interrupting."

"Birinin sürekli sözünü kesmesini engellemek için."

Ugh, I think that happens in every workplace, and then you sometimes just sit there quietly

Ah, bence bu her işyerinde oluyor ve bazen orada sessizce oturup

waiting for them, and what they've done is something rude, but you have to be respectful

onları bekliyorsun ve yaptıkları kaba bir şey ama

to them as well, right?

onlara da saygılı olmalısın, değil mi?

You've got to work together.

Birlikte çalışmak zorundasınız.

Getting to the point in a long conversation, I love this one because it is so nice.

Uzun bir sohbette konuya giriyorum, bunu seviyorum çünkü çok güzel.

It's like I am - I do respect you and I like to hear what you have to say, but there's

Sanki öyleyim - sana saygı duyuyorum ve söyleyeceklerini duymak hoşuma gidiyor ama

only so much time we have for it.

bunun için çok zamanımız var.

And finally, this one, "What do you need from me?"

Ve son olarak, bu, "Benden ne istiyorsun?"

And I know what you need from me right now, which is the extras you're used to getting.

Ve şu anda benden neye ihtiyacın olduğunu biliyorum, almaya alıştığın ekstralar bunlar.

So, let's go to the board and get to it.

Öyleyse tahtaya gidelim ve ona geçelim.

Okay, we're back.

Tamam, geri döndük.

So, I went over the five things, right?

Yani, beş şeyin üzerinden geçtim, değil mi?

We did the lesson, then I kind of did a review for you.

Dersi yaptık, sonra sizin için bir nevi inceleme yaptım.

I did that review because this is something I want you to come back and again.

Bu incelemeyi yaptım çünkü bu, tekrar tekrar gelmenizi istediğim bir şey.

It's not something you really want to get quizzed on, because I did explain it to you,

Bu gerçekten test edilmek isteyeceğin bir şey değil , çünkü sana açıkladım

and I think just by going over it and watching the video, if necessary, you'll get the idea.

ve bence sadece üzerinden geçip videoyu izleyerek, gerekirse, fikri anlayacaksın.

And when you do the homework, you'll definitely get the idea, because I know we have a great

Ve ödevi yaptığınızda, kesinlikle fikri anlayacaksınız çünkü burada harika bir

crew, support, or a community here, and I read many of the comments, and how many times

ekibimiz, desteğimiz veya bir topluluğumuz olduğunu biliyorum ve yorumların çoğunu okudum ve kaç kez

I read something with someone telling a story that's happened to them, or ways that they've

birisinin bir şey söylediğini okudum. Başlarına gelen hikaye veya

used some of the information given to them, I know that even if this lesson didn't cover

kendilerine verilen bilgilerin bazılarını kullanma biçimleri, bu ders

everything you wanted, someone's going to help you out there.

istediğiniz her şeyi kapsamasa bile, birisinin size orada yardım edeceğini biliyorum.

So, I need you to do your homework, because you do more than you think, you help a lot

O yüzden ödevini yapmana ihtiyacım var, çünkü düşündüğünden daha fazlasını yapıyorsun, birçok insana yardım ediyorsun

of people.

.

I love you.

Seni seviyorum.

I love you.

Seni seviyorum.

Anyway, so, let's do the bonus, you know, I'm going to give you a bonus.

Her neyse, hadi ikramiyeyi yapalım, bilirsiniz, size bir ikramiye vereceğim.

Now, the bonus is this, repeat the last few words a person says.

Şimdi, bonus şu ki, bir kişinin söylediği son birkaç kelimeyi tekrarlayın.

Now, there's a book out, and I honestly can't recall what it's called, it's a book on negotiation,

Şimdi, bir kitap çıktı ve dürüst olmak gerekirse adının ne olduğunu hatırlayamıyorum, müzakere üzerine bir kitap,

this guy used to work for the FBI, I believe, so I'm sorry if I can't give you credit, Mr.

bu adam eskiden FBI için çalışıyordu, inanıyorum, bu yüzden sana hakkını veremezsem özür dilerim. Bay

Man, but I'm saying it's from your book.

Adam, ama sizin kitabınızdan olduğunu söylüyorum.

My brother taught it to me, and it's this, if someone says to you something like, "So,

Bunu bana ağabeyim öğretti ve birisi size "

I took my dog for a walk, and it was dark at night."

Köpeğimi yürüyüşe çıkardım ve gece karanlıktı" gibi bir şey derse bu olur.

You go, "Yeah, so it was dark at night."

"Evet, yani gece karanlıktı" dersiniz.

And they go, "Okay", and then they would say something else, and you just repeat the last

Ve "Tamam" derler ve sonra başka bir şey söylerler ve siz sadece son

few words.

birkaç kelimeyi tekrarlarsınız.

It's an interesting thing, because I said we're dealing with problems, and the problems

Bu ilginç bir şey, çünkü problemlerle ve iletişim problemleriyle uğraştığımızı söyledim

with communication, right?

, değil mi?

If you notice this, that someone's not saying you'll get compensated, or someone's interrupting

Bunu fark ederseniz, birinin tazminat alacağınızı söylemediğini veya birinin

you, these are issues of communication, and you have to communicate.

sizi böldüğünü fark ederseniz, bunlar iletişim sorunlarıdır ve iletişim kurmanız gerekir.

This is a way in which you let people know that you're actually listening to them.

Bu, insanlara onları gerçekten dinlediğinizi bilmelerini sağlamanın bir yoludur .

And you might go, "So what, yeah, I'm listening to them."

Ve "Ne olmuş yani, evet, onları dinliyorum" diyebilirsiniz.

No, no, no, no, most of us don't actually listen, we wait for our turn to speak.

Hayır, hayır, hayır, çoğumuz aslında dinlemiyoruz, konuşmak için sıramızın gelmesini bekliyoruz.

In this particular thing, you're saying what you have to say is very important, so I'm

Bu hususta, söylemen gereken şeyin çok önemli olduğunu söylüyorsun, bu yüzden

paying attention, so much so that I repeat back what you said to let you know that I'm

o kadar çok dikkat ediyorum ki, hala takip ettiğimi bilmeni sağlamak için söylediklerini tekrarlıyorum

still following along.

.

This is one of the best ways you can do to build a relationship, especially when you're

Bu, bir ilişki kurmak için yapabileceğiniz en iyi yollardan biridir , özellikle de

working in a company, that people know that you listen, and that they will take what you

bir şirkette çalışırken, insanların sizi dinlediğinizi ve

have to say seriously, because you do listen to what they're saying, you respect what they

söylediklerinizi ciddiye alacaklarını bildiklerini, çünkü neleri dinlediğinizi. derler ki, söyleyeceklerine saygı duyarsın

have to say.

.

It doesn't mean you always agree, but it does mean you respect them enough to pay attention.

Bu, her zaman aynı fikirde olduğunuz anlamına gelmez, ancak onlara dikkat edecek kadar saygı duyduğunuz anlamına gelir.

Very powerful, just repeat the last two or three words, and you don't have to repeat

Çok güçlü, sadece son iki veya üç kelimeyi tekrar et ve

everything they say.

söyledikleri her şeyi tekrar etmene gerek yok.

"So, you took the dog for a walk, it was dark out, huh?"

"Demek köpeği yürüyüşe çıkardın, hava kararmıştı, ha?"

I mean, no, that's a little too much, just like, okay, so it was dark out, because maybe

Yani, hayır, bu biraz fazla oldu, tıpkı, tamam, yani hava kararmıştı, çünkü belki

that's going to lead to the importance of taking the dog out, that it was night and

bu, köpeği dışarı çıkarmanın önemini, gece olduğunu ve

something happened, but they know you're following, and they'll continue, and you just keep going

bir şey olduğunu, ama seni biliyorlar. takip ediyorsan devam edecekler ve

on that stream, you'll find that you will start having a reputation as someone who's

o akışa devam edersen,

a good listener, someone people should speak to.

iyi bir dinleyici olan, insanların konuşması gereken biri olarak ün kazanmaya başladığını göreceksin.

Okay, cool.

Peki tamam.

So, that's your bonus.

Yani, bu senin bonusun.

It's a little thing, because I've done one other video like this, and I try and give

Bu küçük bir şey, çünkü bunun gibi bir video daha yaptım ve

you something that, it might not be something you write down you can do on a test, but to

size bir şey vermeye çalışıyorum, bu yazdığınız bir testte yapabileceğiniz bir şey olmayabilir, ancak

understand human nature a little bit, because we want to be professional, and one of the

insan doğasını biraz anlamak için, çünkü profesyonel olmak istiyoruz ve

things about being professional is not just being able to do your job and doing it well,

profesyonel olmakla ilgili şeylerden biri de sadece işinizi yapabilmek ve onu iyi yapabilmek değil,

but being able to communicate what you do with others and working well with others.

yaptığınız işi başkalarıyla iletişim kurabilmek ve başkalarıyla iyi çalışabilmektir.

Otherwise, why would you come here, right?

Aksi takdirde, neden buraya geldin, değil mi?

Okay.

Tamam aşkım.

So, next thing, homework.

Sıradaki şey, ev ödevi.

How I'm going to make you take what I've taught today, that I've taught you today, and bring

Bugün size öğrettiklerimi, bugün size öğrettiklerimi nasıl alıp kendinize kazandıracağım ve

it into yourself to make it useful is the following.

faydalı hale getireceğim aşağıdadır. Her şeyden

First of all, think about where you could use these phrases.

önce, bu ifadeleri nerede kullanabileceğinizi düşünün.

Like, go in your head and think about, maybe you saw a friend and this happened to them,

Mesela, kafanın içine gir ve bir düşün, belki bir arkadaşını gördün ve bu onun başına geldi,

someone's interrupting, you wanted to help, you didn't know how, now you know how.

birisi araya giriyor, yardım etmek istedin, nasıl olduğunu bilmiyordun, şimdi nasıl olduğunu biliyorsun.

Or maybe you've got a meeting and someone's talking to you, and you're like, "Okay, what

Ya da belki bir toplantınız var ve birisi sizinle konuşuyor ve "Tamam,

do you need from me?"

benden ne istiyorsunuz?"

You can't just say that, it sounds rude.

Bunu öylece söyleyemezsin, kulağa kaba geliyor.

So you'll say something like, "Okay, is there anything you need from my end or on my end?"

Yani, "Tamam, benim tarafımdan veya benim tarafımdan ihtiyacınız olan bir şey var mı?" Gibi bir şey diyeceksiniz. Bir

Think about it, because that mental practice will get you to a point that when it actually

düşünün, çünkü bu zihinsel uygulama sizi öyle bir noktaya getirecek ki, bu gerçekten

happens, you're prepared.

gerçekleştiğinde hazırlıklı olacaksınız.

It's like a soldier.

Bir asker gibi.

Actually my favourite one is Batman.

Aslında favorim Batman.

When Batman puts on his uniform, right, he doesn't go, "Where are the batarangs?

Batman üniformasını giydiğinde, "Bataranglar nerede?

Robin, can you get the batarangs?

Robin, batarangları getirebilir misin?

Oh, Jesus, Jesus, I forgot the shark propellant, let's go get that!"

Aman Tanrım, Tanrım, köpekbalığı itici gazını unuttum , gidip onu alalım!"

No, man.

Adam yok. O

That's not how he goes.

böyle gitmez.

But he prepares, he's like, "What do I need for battle?"

Ama hazırlanıyor, "Savaş için neye ihtiyacım var?"

And he puts all this stuff together, and boom, he's ready to go.

Ve tüm bunları bir araya getiriyor ve bum, gitmeye hazır.

He puts it on, and it's there.

Onu takıyor ve orada.

Everything's...

Her şey...

He's pulling stuff out, right?

Bir şeyler çıkarıyor, değil mi?

This is what you need to do, prepare for your battle.

Yapmanız gereken bu, savaşınıza hazırlanın.

It's not a battle, but prepare for the communication exchange that's going to be coming in the

Bu bir savaş değil ama gelecekte gerçekleşecek olan iletişim alışverişine hazırlanın

future.

.

And finally, if this has happened to you before, here's what you can do.

Ve son olarak, eğer bu daha önce başınıza geldiyse, şunları yapabilirsiniz.

Write down the situation that happened and what happened there.

Orada yaşanan durumu ve yaşananları yazınız.

This is a great learning experience for, as I said, our community, where they can look

Bu, dediğim gibi, topluluğumuz için bakıp

and go, "Okay."

"Tamam" diyebilecekleri harika bir öğrenme deneyimi.

Because maybe you have something that I'm going to read and go, "Damn, I'm going to

Çünkü belki okuyacağım bir şey var ve "Kahretsin,

do a lesson on that, because that is very good."

bunun üzerine bir ders yapacağım, çünkü bu çok iyi."

No one's got all the solutions or answers.

Hiç kimse tüm çözümlere veya cevaplara sahip değil.

It's good when we work together, yeah?

Birlikte çalıştığımızda iyi, değil mi?

So, perhaps you can write that down, and in doing that, you might say, "Hey, I could have

Yani, belki bunu bir yere yazabilirsin ve bunu yaparken "Hey, bunun

used one of these instead."

yerine bunlardan birini kullanabilirdim" diyebilirsin.

It'll help us think, and this is what's going to get you to actually use it more than me

Düşünmemize yardımcı olacak ve bu, onu

sometimes writing a quiz out, you know?

bazen bir test yazarken benden daha fazla kullanmanıza neden olacak, anlıyor musunuz?

It's great for grammar, but writing out a quiz on something that you need to think about.

Dilbilgisi için harikadır, ancak üzerinde düşünmeniz gereken bir şey hakkında bir sınav yazmak.

Cool?

Serin?

Okay.

Tamam aşkım.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Once again...

Bir kez daha...

Oh, before I go, I've got to give it to you.

Oh, gitmeden önce, onu sana vermeliyim.

I'm going to give you my quote, because this is about work, so what I want to do is give

Size kendi alıntımı yapacağım çünkü bu işle ilgili, bu yüzden yapmak istediğim şey

you a quote about work.

size işle ilgili bir alıntı yapmak.

And my favourite...

Ve benim favorim...

Well, it's not one of my favourites, but it's one of my favourite politicians.

Favorilerimden biri değil ama en sevdiğim politikacılardan biri.

Not really...

Pek değil...

Remember I talked about soldiers, and I kind of went from soldiers to Batman?

Askerlerden bahsettiğimi ve askerlerden Batman'e geçtiğimi hatırlıyor musun?

This guy was a soldier.

Bu adam bir askerdi.

His name was Colin Powell.

Adı Colin Powell'dı. Amerika

He was Secretary of State for the United States between, I think it was 2000...

Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanıydı , sanırım 2000 yılıydı...

Forgive me if I get it wrong, 2005, 2008, or something like that.

Yanlış anladıysam beni bağışlayın, 2005, 2008 ya da onun gibi bir şey.

He was also head of the military department in the States, so high guy.

Aynı zamanda Amerika'daki askeri departmanın başkanıydı, çok yüksek adamdı.

And what he...

Ve o...

High-level guy.

Üst düzey bir adam.

And what he said was, "A dream does not become reality through magic.

Ve söylediği şuydu, "Bir rüya sihirle gerçeğe dönüşmez.

It takes sweat, determination, and hard work."

Ter, kararlılık ve sıkı çalışma gerektirir."

These are work problems you're having, do the hard work, and you'll make that dream

Bunlar, sahip olduğunuz işle ilgili sorunlar, sıkı çalışın ve o rüyayı

a reality.

gerçeğe dönüştüreceksiniz.

Alright?

Peki?

Anyway.

Her neyse.

Thanks, because I always want to say thank you.

Teşekkürler, çünkü her zaman teşekkür etmek istiyorum.

It's important because you do come here, and I appreciate that.

Önemli çünkü buraya geliyorsun ve bunu takdir ediyorum.

But also, to make sure this content comes to you on a regular basis, I would like you

Ama ayrıca, bu içeriğin size düzenli olarak gelmesini sağlamak için ,

to either subscribe-okay?-there's a little bell there, notification.

ya abone olmanızı istiyorum - tamam mı? - orada küçük bir zil var, bildirim.

Put that on, and put it for all of them so you get everything.

Bunu giy ve hepsine koy ki her şeyi al.

And put like.

Ve like atın.

That means we know you like this content, and I'll do another one like this.

Bu, bu içeriği sevdiğinizi biliyoruz ve bunun gibi bir tane daha yapacağım anlamına geliyor.

Cool, cool, right?

Harika, harika, değil mi?

Anyway, so that's communication.

Her neyse, işte bu iletişim.

You have a wonderful day, and I'll see you soon.

Harika bir gün geçiriyorsun ve yakında görüşürüz.