Get Lucky with Benjamin: 17 Everyday English Phrases about Luck & Chance

Hi, guys. Welcome back. So, today we're going to be looking at idioms connected with gambling

Merhaba millet. Tekrar hoşgeldiniz. O yüzden bugün kumar

and betting and cards. Now, why would we do that? Because I want you to have a rich bank

, bahis ve kartlarla bağlantılı deyimlere bakacağız. Şimdi, bunu neden yapalım ? Çünkü konuşurken kullanabileceğin zengin bir İngilizce bilgi birikimine sahip olmanı istiyorum

of English to draw upon when you're speaking. Okay? Because, you know, you can probably

. Tamam aşkım? Çünkü, bilirsiniz, muhtemelen

speak and hold a conversation with someone pretty well, but your enjoyment of the English

biriyle oldukça iyi konuşabilir ve sohbet edebilirsiniz , ancak öğreteceğim bu ifadelerden bazılarını kullanmaya başlarsanız, İngilizceden aldığınız zevk

language is just going to go up and up and up if you can start using some of these phrases

artacak ve artacaktır.

I'm going to teach you today. Let's get cracking.

sen bugün. Hadi çatlamaya başlayalım.

First one, "The odds are stacked against us." So, that means it's not likely that we're

İlki, "İhtimaller bize karşı yığılmış durumda." Yani bu, kazanma ihtimalimizin düşük olduğu anlamına geliyor

going to win. The origin of this phrase came from... It's like a pack of cards, and it's

. Bu sözün kökeni ... Bir deste iskambil kağıdı gibi ve sanki

like someone has fixed it, someone has decided what is going to happen in advance. So, the

biri onu düzeltmiş, biri ne olacağına önceden karar vermiş gibi. Yani,

pack of cards, the odds have been stacked, have been arranged so that we have no chance

kart destesi, oranlar yığıldı, kazanma şansımız olmayacak şekilde düzenlendi

of winning. Okay? The odds are stacked against us, we can't win this game.

. Tamam aşkım? Oranlar bize karşı yığılmış, bu maçı kazanamayız.

"Hedge our bets." Now, this is about damage limitation. So, if we want to hedge our bets,

Bahislerimizi koru. Şimdi, bu hasar sınırlaması ile ilgili. Yani, bahislerimizi hedge etmek istiyorsak,

we are protecting our money, protecting our bet, and not losing any more. If you think

paramızı koruyoruz, bahsimizi koruyoruz ve artık kaybetmiyoruz.

about a garden, my nice red garden, this thing around it is a hedge, you know, like a big

Bir bahçe hakkında düşünürsen, benim güzel kırmızı bahçem, etrafındaki bu şey bir çit, bilirsin, büyük bir

bush. So, if we hedge our bets, very small bets, yeah, it means we are not making the

çalı gibi. Yani, bahislerimizi hedge edersek, çok küçük bahisleri, evet,

bet any bigger. We are keeping it like that. Okay?

bahsi daha fazla büyütmüyoruz demektir. Böyle tutuyoruz. Tamam aşkım?

So, there's a big sports game going on tomorrow. England are playing New Zealand in the semi-final

Yani, yarın büyük bir spor maçı var. İngiltere, Japonya'daki Rugby Dünya Kupası'nın yarı finalinde Yeni Zelanda ile karşılaşıyor

of the World Cup Rugby in Japan. If I thought that actually New Zealand were going to win,

. Yeni Zelanda'nın gerçekten kazanacağını düşünseydim,

then I might hedge my bets and not put any more on.

o zaman bahislerimi koruyabilir ve daha fazla oynamayabilirdim.

"To play the percentages." So, again, this is to do with being safe. So, in that game

"Yüzdeleri oynamak için." Yani, yine, bu güvenli olmakla ilgilidir. Yani, yarınki o maçta

tomorrow, the England fly half, the guy who does the kicking, might play the percentages

, İngiltere yarı yarıya uçuyor, tekme atan adam, yüzdelerle oynayabilir

and kick the ball a long way into the New Zealand territory, and make choices that protect

ve Yeni Zelanda topraklarının çok uzağına tekme atabilir ve takımını koruyan seçimler yapabilir

his team. Okay? So, if you play the percentages, you're playing a safe game.

. Tamam aşkım? Yani, yüzdeleri oynuyorsanız , güvenli bir oyun oynuyorsunuz.

And how it's connected with betting is perhaps you choose the favorite. So, last week I was

Ve bahisle nasıl bağlantılı olduğu, belki de favoriyi seçmenizdir. Geçen hafta

thinking about who was going to win the quarter-finals, and I went with the percentages. I chose the

çeyrek finali kimin kazanacağını düşünüyordum ve yüzdelerle gittim.

teams that had the best odds of winning. I'm not saying I'm a gambling man. I'm not. It's

Kazanma şansı en yüksek olan takımları seçtim. Kumar adamı olduğumu söylemiyorum. Değilim.

a good way of losing money. Okay, if you're going to up the ante, then you are increasing

Para kaybetmenin iyi bir yolu. Tamam, bahsi yükseltecekseniz, o zaman

the amount of money, the risk, the commitment to do with what you are saying is going to

para miktarını, riski, kazanacağınızı söylediğiniz şeyi yapma taahhüdünü artırıyorsunuz

win. So, if you up the ante, more money in. Yep, you're feeling confident.

. Yani, bahsi yükseltirseniz, daha fazla para kazanırsınız. Evet, kendinize güveniyorsunuz.

So, let's put that into a context for you. If I said to my friend, "I'll give you £10

Öyleyse, bunu sizin için bir bağlama oturtalım. Arkadaşıma "

if you jump into that river naked", and he was like, "No, no, no, no. I'm not going to

O nehre çıplak atlarsan sana 10 sterlin veririm" dediğimde, "Hayır, hayır, hayır, hayır.

do that, Benjamin." I was like, "Right. Well, let's up the ante. I'll give you £20 if you

Bunu yapmayacağım, Benjamin" dedi. "Pekâlâ. Bahsi yükseltelim. Eğer atlarsan sana 20 sterlin veririm

jump in." Okay? I'm increasing. To put your money where your mouth is. So, where your

." Tamam aşkım? arttırıyorum. Paranı ağzının olduğu yere koymak için. Yani, ağzın nerede

mouth is, so what you're speaking about. If you're saying, "England are going to win.

, yani neden bahsediyorsun. "İngiltere kazanacak.

England are going to win." And I've got a friend from New Zealand, and he's like, "Go

İngiltere kazanacak" diyorsanız. Ve Yeni Zelanda'dan bir arkadaşım var ve o "Haydi

on, then, Benjamin. Put your money where your mouth is. Let's have a bet. £10." So, it's

Benjamin. Paranı ağzının olduğu yere koy. Bahse girelim. 10 sterlin" dedi. Yani,

a challenge to risk your money when you've been saying you think you know what's going

ne olacağını bildiğini düşündüğünü söylerken paranı riske atmak zor

to happen. To break the bank. So, if something breaks the bank, then it completely destroys.

. Bankayı kırmak için. Yani, bir şey bankayı kırarsa, o zaman tamamen yok eder.

It takes everything out of the bank. So, let's think of a New Zealand friend I have. Okay?

Her şeyi bankadan alıyor. Öyleyse, sahip olduğum Yeni Zelandalı bir arkadaşımı düşünelim. Tamam aşkım?

Yep. Slade. So, if I had my bet with Slade, and he was like, "Come on, Benjamin. It's

Evet. Slade. Yani, Slade ile bahse girseydim ve o "Hadi Benjamin. Bu

not going to break the bank. It's not going to break the bank. He's trying to persuade

bankayı mahvetmeyecek. Bankayı batırmayacak.

me to put the bet on." All bets are off. So, this means we don't know what's going to happen.

Bahse girmem için beni ikna etmeye çalışıyor." Bütün bahisler kapalı. Yani bu, ne olacağını bilmediğimiz anlamına geliyor.

So, imagine you've got the... You know, the bookie, the person who takes the bets. The

Yani, hayal edin sizde... Bilirsiniz, bahisçi, bahisleri alan kişi.

bookie. Yeah? The man who keeps the books and writes everything down. If he's like,

bahisçi. Evet? Defterleri tutan ve her şeyi yazan adam.

"Right. All bets are off." It's because he doesn't want to accept any more bets because

"Doğru. Tüm bahisler kapalı." Bunun nedeni, ne olacağını bilmediği için daha fazla bahsi kabul etmek istememesidir

he doesn't know what's going to happen. Okay? Hit the jackpot. The jackpot is a large cash

. Tamam aşkım? Turnayı gözünden vurmak, şansı yaver gitmek. İkramiye büyük bir nakit

prize. So, often lotteries have jackpot, and the jackpot number today is number 43. So,

ödüldür. Bu nedenle, genellikle piyangolarda ikramiye vardır ve bugün ikramiye sayısı 43'tür. Yani,

it's like a... It's like an extra big cash prize. And we can use this if something really

bu bir... Ekstra büyük bir nakit ödül gibi. Başına gerçekten iyi bir şey geldiyse bunu kullanabiliriz

good has happened to you. It doesn't have to be to do with a bet. You can say, "Yes,

. Bunun bir bahisle ilgisi olmak zorunda değil. "Evet,

I've hit the jackpot. I've met a really nice person. I've hit the jackpot. I'm going to

büyük ikramiyeyi vurdum. Gerçekten iyi bir insanla tanıştım. Büyük ikramiyeyi kazandım.

be very happy."

Çok mutlu olacağım." diyebilirsiniz.

When the chips are down. So, for this one, imagine you're in some kind of Las Vegas,

Cipsler düştüğünde. Yani, bunun için, bir tür Las Vegas'ta olduğunuzu,

you know, sort of poker room, and you've decided that the ball is going to land on, I don't

bilirsiniz, bir tür poker odasında olduğunuzu ve topun, bilmiyorum,

know, red 43. I don't know about this stuff. And everyone's put their... Their kind of

kırmızı 43'e düşeceğine karar verdiğinizi hayal edin. Bu işlerden haberim yok. Ve herkes kendi... Kendi türünden

counters out. Yep. The chips are down, and we're waiting to see what's going to happen.

sayaçlarını koydu. Evet. Çipler düştü ve ne olacağını görmek için bekliyoruz.

Oh, no. Something really bad has happened. Okay? So, when the chips are down, it's like

Oh hayır. Gerçekten kötü bir şey oldu. Tamam aşkım? Yani, çipler düştüğünde, sanki

everything has gone totally wrong. Okay?

her şey tamamen ters gitmiş gibi. Tamam aşkım?

Over the odds. This is a little bit different. This is a British English expression that

Olasılıkların üzerinde. Bu biraz farklı. Bu, bir şey için ödemeniz

means when you pay more than you should do for something. So, if someone said to me,

gerekenden daha fazlasını ödediğiniz anlamına gelen İngiliz İngilizcesi bir ifadedir . Yani biri bana

"Oh, I like your new Chelsea top, Benjamin." I might say, "Yeah. I was really happy to

"Oh, yeni Chelsea tişörtünü beğendim, Benjamin" dese. "Evet.

find it in Toronto, but I did pay slightly over the odds for it. I paid a little bit

Burayı Toronto'da bulduğum için gerçekten çok mutlu oldum ama biraz fazla ödedim. Biraz

too much. I didn't actually. It was fine."

fazla ödedim. Aslında ödemedim. İyiydi."

Okay. Cards. You a good card player? It's nice to play the cards. I actually played...

Tamam aşkım. Kartlar. İyi bir kart oyuncusu musun? Kağıt oynamak güzel. Aslında oynadım...

I don't know why I brought this pack of cards with me, but on the airplane I was playing

Bu iskambil destesini neden yanımda getirdiğimi bilmiyorum ama uçakta

Patience with myself. I was like... Wasn't very much room. Most people play it on a screen

kendimle Sabır oynuyordum. Ben gibiydim... Çok fazla yer yoktu. Çoğu insan artık bir ekranda oynuyor

now.

.

Oh, well. Okay. "To come up trumps". So, "trumps", this actually refers to a very old game of

Oh iyi. Tamam aşkım. "Kozları bulmak için". Yani, "koz", bu aslında

cards that means something like "triumph". So, if you come up trumps, it means unexpectedly

"zafer" gibi bir anlama gelen çok eski bir kart oyununu ifade eder. Yani, koz gelirse, beklenmedik bir şekilde

something great has happened. So, when I get back home... I'm away from home at the moment

harika bir şey olmuş demektir. Yani eve döndüğümde... Şu an evden

for 10 days, and my wife might say to me, "How did it go?" I might say, "It was great.

10 gün uzaktayım ve eşim bana "Nasıl geçti?" diyebilir. "Harikaydı.

I came up trumps. Like, this happened, and this happened, and this happened."

Kozlar buldum. Şu oldu, bu oldu ve bu oldu" diyebilirim.

Play your cards right. So, this is about strategy and thinking carefully about the way you're

Kartlarınızı doğru oynayın. Bu, strateji ve bir şeyi nasıl yapacağınız konusunda dikkatlice düşünmekle ilgili

going to do something. Maybe you have to negotiate a delicate situation at work or in a relationship,

. Belki işte ya da bir ilişkide hassas bir durumu müzakere etmeniz gerekiyor

and your friend might say to you, "Yeah, good luck with that." You're going to need to play

ve arkadaşınız size "Evet, iyi şanslar" diyebilir.

your cards right. You're going to have to be careful. Okay?

Kartlarınızı doğru oynamanız gerekecek. Dikkatli olmak zorunda kalacaksın. Tamam aşkım?

"To have an ace up your sleeve". So, playing a game of cards, I've got... Oh, I just saw

"Elinde bir as olması". Yani, iskambil oyunu oynarken, bende... Oh,

an ace. Where's my ace? Ace is the A. Can we see one? Can we see an ace? Come on, ace.

az önce bir as gördüm. Asım nerede? As, A'dır. Bir tane görebilir miyiz? Bir as görebilir miyiz? Hadi as.

Ace, ace. Maybe you can see an ace. Anyway, let's pretend that that's an ace. It's a king.

as, as. Belki bir as görebilirsin. Her neyse, bunun bir as olduğunu farz edelim. Bu bir kral.

Where's my ace? It's up my sleeve. Okay, we're having a game. Oh, if only I had an ace and

Asım nerede? Koluma bağlı. Tamam, bir oyun oynuyoruz. Oh, keşke bir ası olsaydı ve

then I would win. Oh, gosh, I wish I hadn't... Oh, there's the ace. Oh, great. Yeah, I won.

o zaman kazanırdım. Ah, keşke yapmasaydım... Ah, işte as. Ah harika. Evet, kazandım.

Thanks.

Teşekkürler.

So, if you have an ace up your sleeve, it means you have a kind of a secret resource

Yani, elinizde bir koz varsa, bu, insanlara bahsetmediğiniz bir tür gizli kaynağa

or knowledge or skill that you kind of haven't told people about, but then you can take it

veya bilgiye veya beceriye sahip olduğunuz anlamına gelir , ancak sonra onu

out and suddenly everything happens. So, "to have an ace up your sleeve" is like a secret

çıkarabilir ve aniden her şey olur. Yani, " elinde bir as olması" gizli bir

commodity. "To hold all the aces", this is about having power. We're playing cards here.

mal gibidir. "Tüm asları tutmak", bu güce sahip olmakla ilgilidir. Burada iskambil oynuyoruz.

Yeah, all the cards have been dealt out. Sorry, I'm not quite sure why they're so muddled.

Evet, tüm kartlar dağıtıldı. Üzgünüm, neden bu kadar karışık olduklarından pek emin değilim.

Yeah, yeah, for you, there for you, there for you. I look at my deck. Ah, very interesting.

Evet, evet, senin için, senin için orada, senin için orada . Güverteme bakıyorum. Çok ilginç.

Ace, ace, ace, ace. Mm-hmm. I know that I'm going to win. So, if I'm holding all the aces,

As, as, as, as. Mm-hmm. Kazanacağımı biliyorum . Yani, eğer tüm asları tutuyorsam,

I have the power.

gücüm var.

So, used in a sentence context, you might be talking about a situation at work where

Yani, bir cümle bağlamında kullanıldığında, iş yerinde o

you just have that power over the person. The person is asking you for a favor, and

kişi üzerinde o güce sahip olduğunuz bir durumdan bahsediyor olabilirsiniz. Kişi sizden bir iyilik istiyor ve

it's up to you whether you're going to grant that favor or not. You are holding the aces.

bu iyiliği verip vermemek size kalmış. Asları tutuyorsunuz.

You call a spade a spade. There we are, that's a spade, yep, because it looks like a spade

Bir maça maça diyorsun. İşte buradayız, bu bir kürek, evet, çünkü bahçeyi kazmak için bir kürek gibi görünüyor

for digging in the garden. If you call a spade a spade, you're being honest. It's about sort

. Bir maça maça dersen , dürüst oluyorsun. Bu,

of real honesty with people. There's a place in the UK up north in Yorkshire where they

insanlara karşı bir tür gerçek dürüstlükle ilgili. Birleşik Krallık'ta kuzeyde, Yorkshire'da,

have a real reputation for being completely honest. They say what they think up there,

tamamen dürüst olmakla gerçek bir üne sahip oldukları bir yer var . Orada ne düşündüklerini söylerler,

whereas people in the south of the UK sometimes don't say what they actually think, which

oysa Birleşik Krallık'ın güneyindeki insanlar bazen gerçekte ne düşündüklerini söylemezler ki bu kafa

can be confusing.

karıştırıcı olabilir.

To keep your cards close to your chest. So, if we're playing cards, and let's just put

Kartlarınızı göğsünüze yakın tutmak için. Yani, eğer kart oynuyorsak ve hadi

these down. What game are we playing here? I don't know, Black Mariah or something. If

bunları bırakalım. Burada hangi oyunu oynuyoruz? Bilmiyorum, Kara Mariah falan.

I don't keep my cards close to my chest, then everyone can see, and they're like, "All right,

Kartlarımı göğsüme yakın tutmazsam herkes görebilir ve "Pekala, onda

he's got that. Okay, so I know what to do." But if I keep them close to my chest, people

var. Tamam, o zaman ne yapacağımı biliyorum" derler. Ama onları göğsüme yakın tutarsam, insanlar

don't... Can't see. They can't see what I'm thinking. Okay? If you keep your cards close

görmezler... Göremezler. Ne düşündüğümü göremiyorlar . Tamam aşkım? Kartlarınızı göğsünüze yakın tutarsanız

to your chest, you're being secretive. So, I might say to my friend, if I don't know

, ketum davranıyorsunuz demektir. Bu yüzden arkadaşıma,

what he's doing, I might say, "Oh, you're keeping your cards quite close to your chest,

ne yaptığını bilmiyorsam, "Ah, kartlarını göğsüne oldukça yakın tutuyorsun,

aren't you? What's going on there?" Yeah, if I want him to tell me a bit more. I might

değil mi? Orada neler oluyor?" Evet, eğer bana biraz daha anlatmasını istersem.

say, "Show your cards." This isn't used as much, but it means, like, come on, what's

"Kartlarınızı gösterin" diyebilirim. Bu pek kullanılmıyor ama, hadi ama,

going on here? So, bets. Yeah? Some great expressions, idioms to use. Why don't you

burada neler oluyor? Yani, bahisler. Evet? Bazı harika ifadeler, kullanılacak deyimler. Neden

just pick out a couple that you are going to start trying to use quite regularly? Yeah?

oldukça düzenli olarak kullanmaya başlayacağın bir çift seçmiyorsun? Evet?

Couple from here, couple from there. Which ones are your favourites? Which do you think

Çift buradan, çift oradan. Favorileriniz hangileri? Hangisinin

are going to be most useful? Remember to do the quiz now, because that will reinforce

en yararlı olacağını düşünüyorsunuz? Sınavı şimdi yapmayı unutmayın, çünkü bu

your learning. And it's always great if you can revisit something you've been studying

öğrenmenizi pekiştirecektir. Ve

about three days after, just to, you know, remind yourself so it doesn't go in one ear

yaklaşık üç gün sonra üzerinde çalıştığınız bir şeyi tekrar ziyaret edebilmeniz, bilirsiniz, bir kulağınızdan girip diğerinden çıkmaması için kendinize hatırlatmanız her zaman harikadır

and out the other.

.

Hope you have subscribed to my channel. If you found this useful, why not send it to

Umarım kanalıma abone olmuşsunuzdur. Bunu yararlı bulduysanız, neden

someone else who would enjoy the video? Until the next time, goodbye.

videoyu beğenecek başka birine göndermiyorsunuz ? Bir dahaki sefere kadar hoşçakalın.