Lilibet - Harry and Meghan's new baby: BBC News Review

Hello and welcome to News Review from BBC Learning English.

Merhaba, BBC Learning English'ten News Review'a hoş geldiniz.

I'm Neil and joining me today is Catherine. Hello Catherine.

Ben Neil ve bugün bana katılan Catherine. Merhaba Catherine.

Hello Neil. Hello everybody. Yes, today we are joining Harry

Merhaba Neil. Herkese merhaba. Evet, bugün Harry'nin büyükannesi ve annesinin anısına Lilibet Diana adını verdikleri yeni kızlarına

and Meghan to say welcome to their new daughter, who they have named

hoş geldiniz demek için Harry ve Meghan'a katılıyoruz

Lilibet Diana in recognition of Harry's grandmother and his mother.

. Bu programda duyduğunuz kelimelerden

If you want to test yourself on any of the vocabulary you hear in this

herhangi birinde kendinizi test etmek isterseniz

programme, there's a quiz on our website at bbclearningenglish.com.

, web sitemizde bbclearningenglish.com adresinde bir sınav var .

Now, let's find out some more about the story from this BBC News report:

Şimdi, bu BBC News raporundaki hikaye hakkında biraz daha bilgi edinelim:

So, the Duke and Duchess of Sussex, better known as Harry and Meghan,

Yani, daha çok Harry ve Meghan olarak bilinen Sussex Dükü ve Düşesi

have welcomed their second child.

ikinci çocuklarını karşıladı.

Now, they have a daughter, who will be called Lilibet Diana. Now,

Şimdi, Lilibet Diana olarak adlandırılacak bir kızları var. Şimdi,

Lilibet is the nickname given to the Queen when she was a child and Diana,

Lilibet, Kraliçe'ye çocukken verilen takma addır ve Diana,

of course, is the name of Princess Diana, who was Harry's mother.

tabii ki, Harry'nin annesi olan Prenses Diana'nın adıdır.

You have been scanning the world's media for this story, haven't you

Bu hikaye için dünya medyasını tarıyorsun, değil mi

Catherine? You've picked out three really useful expressions this time,

Catherine? Bu sefer hikaye hakkında konuşmak için kullanılabilecek gerçekten faydalı üç ifade seçtiniz

which can be used to talk about the story. What have you got?

. Neye sahipsin?

Yes, we have: 'a nod to', 'what's in a name?' and 'bumped down the line'.

Evet, elimizde: 'hayır', ' adın nesi var?' ve "çizgiyi aştı".

'A nod to', 'what's in a name?' and 'bumped down the line'.

'Bir selam', 'bir isimde ne var?' ve "çizgiyi aştı".

OK. Well, let's start with your first headline please.

TAMAM. Pekala, lütfen ilk başlığınızla başlayalım.

Yes, we're starting in the United States with CNN – the headline:

Evet, Amerika Birleşik Devletleri'nde CNN ile başlıyoruz - başlık:

'A nod to' – a reference to.

'Bir selam' - bir referans.

Yes, we've got a three-word expression.

Evet, üç kelimelik bir ifademiz var.

The first word is 'a'. Second word: 'nod' – N-O-D. And the third...

İlk kelime "a" dır. İkinci kelime: 'başını salla' – N-O-D. Ve üçüncü...

the third word is 'to' – T-O. So, we get 'a nod to'.

üçüncü kelime 'to' – T-O. Yani, 'başımızı sallıyoruz'.

Yeah. So, Catherine, what is 'a nod' actually?

Evet. Peki, Catherine, aslında 'başını sallamak' nedir?

A 'nod' is a movement: a gesture that you do with your head.

'Baş sallamak' bir harekettir: başınızla yaptığınız bir hareket.

So, in a lot of cultures, if we want to indicate yes,

Pek çok kültürde, evet demek istiyorsak,

we nod our head up and down.

başımızı aşağı yukarı sallarız.

We do. We do, yes.

Yaparız. Yapıyoruz, evet. 'Başımızı salladığımızda' yapabileceğimiz

There's other things we can do when we 'nod':

başka şeyler var :

we can reference something...

bir şeye atıfta bulunabiliriz... '

if we want to, sort of, say 'over there', we could do that with our head:

orada' demek istiyorsak, bunu başımızla yapabiliriz:

move our head to the side, indicating the direction.

başımızı yana doğru hareket ettirerek yön.

I'm doing it now. So am I.

Şimdi yapıyorum. Ben de öyle.

So, a head movement is a 'nod'.

Yani, bir baş hareketi bir 'başı sallama'dır.

Yeah. And that's the sense we've got here, isn't it?

Evet. Ve burada sahip olduğumuz anlam bu, değil mi?

That we are indicating something.

Bir şeyi işaret ettiğimizi.

Yes – the Queen! An indication is...

Evet - Kraliçe! Bir gösterge...

so, when you do something to indicate, to acknowledge,

yani, başka bir şeyi belirtmek, kabul etmek,

to recognise something else, we can say 'it's a nod to.' So, the choice

tanımak için bir şey yaptığınızda, 'bu bir baş sallamadır' diyebiliriz. Yani,

of name Lilibet, which was Harry's grandmother's nickname when she was

Harry'nin büyükannesinin çocukken takma adı olan Lilibet isminin seçilmesi,

a child, is a kind of recognition of this child's great grandmother.

bu çocuğun büyük büyükannesinin bir nevi tanınmasıdır.

So, the name is a recognition, it's an acknowledgement,

Yani, isim bir tanıma, bu bir kabul,

it's 'a nod to' the Queen.

Kraliçe'ye 'başını sallama'.

Yeah, and if we want to turn that

Evet, ve bunu

into a verb phrase, we can use 'give'.

bir fiil cümlesine çevirmek istiyorsak, 'ver' kullanabiliriz.

Yes, you can 'give a nod to' and it means to recognise something: to do

Evet, 'başınızı sallayabilirsiniz' ve bu, bir şeyi tanımak anlamına gelir: bir şeyin

something which shows you're aware of something, as an acknowledgement.

farkında olduğunuzu gösteren bir şey yapmak , bir onay olarak.

It's often a very positive thing; when we 'give a nod to' something

Genellikle çok olumlu bir şeydir; bir şeyi 'ona selamladığımızda'

we acknowledge or recognise or indicate it in a very positive way.

onu çok olumlu bir şekilde kabul eder, tanır veya belirtiriz.

Yeah. You may have noticed,

Evet.

Catherine, that occasionally I wear a maple-leaf T-shirt.

Ara sıra akçaağaç yaprağı tişört giydiğimi fark etmişsindir Catherine.

You do wear a T-shirt with a – it's a red leaf, isn't it?

Üzerinde kırmızı bir yaprak olan bir tişört giyiyorsun, değil mi?

That's right, yeah. And that's because I grew up

Bu doğru, evet. Bunun nedeni, Kanada'da büyümüş olmam

in Canada and my T-shirt is 'a nod to' my Canadian childhood.

ve tişörtümün Kanada'daki çocukluğuma bir selam niteliğinde olmasıdır.

I see. That's very interesting. Yes, 'a nod to' your childhood.

Anlıyorum. Bu çok ilginç. Evet, çocukluğunuza bir selam.

Now, there is another meaning and another expression, which is very

Şimdi, başka bir anlam ve çok

similar, with a different meaning: 'to give someone the nod'.

benzer, farklı bir anlama sahip başka bir ifade var: 'birine başını sallamak'.

Yes. If you 'give someone the nod', you basically say: 'Yes.

Evet. Birine 'başını sallarsan', temelde şöyle dersin: 'Evet.

Go ahead. It's your turn. It's your time.' So, it's a...

Devam etmek. Senin sıran. Bu senin zamanın. Yani, bu bir...

'to give someone the nod' is to say, 'Yeah, do it. You can do this now.'

'birine başını sallamak', ' Evet, yap' demek. Bunu şimdi yapabilirsiniz.'

Yeah, often used in reference to selecting a player in a sports team.

Evet, genellikle bir spor takımında oyuncu seçmek için kullanılır.

Yes, absolutely. Yes, if one player is unwell and cannot compete, then

Evet kesinlikle. Evet, eğer bir oyuncu rahatsızsa ve rekabet edemiyorsa,

the manager will 'give the nod to' the substitute player to say:

menajer yedek oyuncuya '

'Right. It's your turn now.'

hayır' diyerek 'Doğru' diyecektir. Şimdi sıra sende.'

OK. Let's get a summary:

TAMAM. Bir özet geçelim:

If you would like to watch another story about Harry and Meghan,

Harry ve Meghan hakkında başka bir hikaye izlemek isterseniz, resmi kraliyet görevlerinden geri

we have one about the time they decided and announced that they

çekileceklerine karar verdikleri ve duyurdukları zamanla ilgili bir hikayemiz var

were going to stand down from their official royal duties.

.

What do our viewers have to do?

İzleyicilerimizin ne yapması gerekiyor?

You just have to click the link and you can watch the story.

Tek yapmanız gereken linke tıklayıp hikayeyi izleyebilirsiniz.

Brilliant. OK. Let's have a look at our next headline, please.

Muhteşem. TAMAM. Bir sonraki başlığımıza bir göz atalım lütfen.

Yes, we're now in the UK with the Guardian:

Evet, şu anda Guardian ile Birleşik Krallık'tayız:

'What's in a name?' – is what we call something important?

'İsmin nesi var?' – önemli bir şey dediğimiz şey mi?

Yes. Today's expression is a question: what's in a name?

Evet. Bugünün ifadesi bir sorudur: Bir ismin içinde ne var?

Four words. The first word: 'what's' – W-H-A-T– apostrophe –S.

Dört kelime. İlk kelime: 'ne' – W-H-A-T– kesme işareti –S.

Second word: 'in' – I-N. Third word: 'a'.

İkinci kelime: 'in' – BEN. Üçüncü kelime: 'a'.

And the fourth word: 'name' – N-A-M-E – with a question mark.

Ve dördüncü kelime: 'isim' – N-A-M-E – soru işareti ile.

Now, 'what's in a name?'.

Şimdi, 'bir isimde ne var?'.

You know your Shakespeare, don't you Neil?

Shakespeare'ini biliyorsun, değil mi Neil?

Well, I think if...

Şey, bence eğer...

I think everyone in the world knows this particular Shakespeare.

Bence dünyadaki herkes bu özel Shakespeare'i biliyor.

It's from Romeo and Juliet.

Romeo ve Juliet'ten.

Yes, that's right. Now, Romeo and Juliet: the star-crossed lovers.

Evet bu doğru. Şimdi, Romeo ve Juliet: Talihsiz aşıklar.

So, Juliet was in love with Romeo, who was from a different family,

Yani Juliet, farklı bir aileden olan Romeo'ya aşıktı

and their two families were enemies.

ve iki ailesi birbirine düşmandı.

So, Juliet is complaining that he has the wrong name and she's saying:

Yani, Juliet yanlış isme sahip olduğundan şikayet ediyor ve diyor ki:

it's only a name – 'what's in a name?' Your name is Montague;

Bu sadece bir isim – 'bir ismin içinde ne var ?' Adınız Montague'dir;

it doesn't matter. Why is your name important?

Önemli değil. Adınız neden önemli?

She compares Romeo's name, or Romeo, to a rose.

Romeo'nun adını veya Romeo'yu bir güle benzetir.

She said if you take a rose – the flower – and it isn't called a rose,

Bir gül - çiçek - alırsan ve ona gül denmezse,

it still smells beautiful. Why is the name important?

yine de güzel kokar dedi. İsim neden önemlidir?

Yeah. And that's what this is about.

Evet. Ve bununla ilgili.

It's an expression that we use to, sort of,

Bu ,

debate whether or not something – a name is important to something.

bir şeyin bir isim için önemli olup olmadığını tartışmak için kullandığımız bir ifadedir.

Yes. Now, in this newspaper article, they're analysing the name

Evet. Şimdi, bu gazete makalesinde, ismi analiz ediyorlar

– this name: there's four parts to this child's name.

– bu isim: bu çocuğun isminin dört kısmı var.

We've talked about Lilibet and Diana and we've said...

Lilibet ve Diana hakkında konuştuk ve dedik ki...

the article is saying why these names are significant

makale bu isimlerin neden önemli olduğunu söylüyor

and the headline is saying, yeah,

ve başlık evet,

'are names significant?' In this case they probably are.

'isimler önemli mi?' Bu durumda muhtemelen öyledirler.

Now, Catherine, you're really into your mobile phones, aren't you?

Şimdi, Catherine, gerçekten cep telefonlarını seviyorsun, değil mi?

It's got to be a good one for you.

Senin için iyi bir tane olmalı.

Yes. I do like to buy one that I... a trusted brand, yes.

Evet. Güvenilir bir marka, evet.

Yeah. Whereas for me, you know, I don't really care.

Evet. Oysa benim için, bilirsin, gerçekten umurumda değil.

I could spend a lot of money on something expensive with a really

Çok iyi bilinen bir isme sahip pahalı bir şeye çok para harcayabilirdim

well known name, but I've got this one here and it does everything I

ama bende bu var ve yapmam gereken her şeyi yapıyor

need to do: 'what's in a name?' Come on – 'what's in a name?'

: 'bir isimde ne var?' Hadi - 'bir isimde ne var?'

Well, quite a lot I think, but you think differently. You don't

Pek çok şey düşünüyorum ama sen farklı düşünüyorsun.

care about the name, so that's fair enough, if you've got what you want.

Adı umursamıyorsun, yani istediğin şeye sahipsen bu yeterince adil.

Yeah, but that's an example of how we can use this expression:

Evet, ama bu ifadeyi nasıl kullanabileceğimize bir örnek:

when you're discussing whether or not a brand,

Bir markanın,

or a particular name, or a label is in fact important or not.

belirli bir ismin veya bir etiketin aslında önemli olup olmadığını tartışırken.

OK. Let's get a summary:

TAMAM. Bir özet geçelim:

We have a programme we know you're going to love, because it's got Rob

Seveceğinizi bildiğimiz bir programımız var , çünkü

in it talking about biscuits, and how important the names of biscuits are.

içinde Rob bisküvilerden ve bisküvi isimlerinin ne kadar önemli olduğundan bahsediyor.

What do our viewers have to do?

İzleyicilerimizin ne yapması gerekiyor?

Just click the link!

Sadece bağlantıya tıklayın!

OK. Let's have a look at our next headline.

TAMAM. Bir sonraki başlığımıza bir göz atalım .

And we're still in the UK, this time with Sky:

Ve hala Birleşik Krallık'tayız, bu sefer Sky ile:

'Bumped down the line' – lowered in importance or position.

'Çizgiyi aştık' – önemi veya konumu düşürüldü.

Yes, we have another four-word expression:

Evet, dört kelimelik bir ifademiz daha var:

first word is 'bumped' – B-U-M-P-E-D.

ilk kelime 'çarptı' – B-U-M-P-E-D.

The second word: 'down' – D-O-W-N.

İkinci kelime: 'aşağı' – D-O-W-N.

The third word: 'the' – T-H-E. And the final word is 'line' – L-I-N-E.

Üçüncü kelime: 'the' – T-H-E. Ve son kelime 'çizgi' – L-I-N-E.

Now, pronunciation-wise, the first word is 'bumped',

Şimdi, telaffuz açısından, ilk kelime "bumped",

but because the next word starts with a 'd' – 'down' – we lose the

ancak sonraki kelime "d" - "aşağı" ile başladığından, "

'teh' of the end of 'bumped', so we get this, Neil:

bumped"ın sonundaki "teh"yi kaybediyoruz, bu yüzden bunu anladık, Neil :

'Bump(ed) down'. Yes, 'bump(ed) down' the line:

'Aşağıya vur(ed)'. Evet, 'bump(ed) line':

we don't use the 'd' – 'bumped': we just say 'bump(ed) down the line'.

'd' – 'bumped' kullanmıyoruz: sadece 'bump(ed) line' diyoruz.

It's easier to pronounce, but it's still a past tense.

Telaffuzu daha kolay ama yine de geçmiş zaman.

Absolutely, yes. So, the key word here is 'bump'.

Kesinlikle evet. Yani, buradaki anahtar kelime 'yumru'.

'To bump' something is to, sort of, move it with force.

Bir şeyi 'çarpmak', onu bir nevi kuvvetle hareket ettirmektir.

Yes. Generally, yes. If I... if you bump something,

Evet. Genel olarak, evet. Eğer ben... eğer bir şeye çarparsan, onu

you make it change its position by pushing it: by giving it a good,

iterek konumunu değiştirmesini sağlarsın : onu yolundan çekmek için iyi, bir

kind of, knock or a push to get it out of the way, out of...

nevi vurarak veya iterek...

so that something else can take its place.

böylece başka bir şey olsun yerini alabilir.

And that's what this expression is all about.

Ve bu ifade bununla ilgili.

If you're standing in the queue, Neil, for the coffee machine

Neil, kahve makinesi için sırada bekliyorsan

and I come along beside you and I give you a good push,

ve ben yanına gelip seni iyice itersem ve

and I move you and you're standing backwards and I'm now in your place,

seni hareket ettirirsem ve sen geriye doğru duruyorsan ve şimdi senin

you have been 'bumped down the line'.

yerindeysem, 'çizgiden aşağı çarptı'.

Yeah. So, that's a very literal definition or explanation there,

Evet. Yani, bu çok gerçekçi bir tanım ya da açıklama,

but we can use it in a more figurative sense.

ama biz onu daha mecazi anlamda kullanabiliriz.

And here we're talking about the royal line of succession.

Ve burada kraliyet soyundan bahsediyoruz.

Yes, the royal line of succession: who will become king or

Evet, kraliyet ardıllığı:

queen after our present queen, Queen Elizabeth, dies.

Şimdiki kraliçemiz Kraliçe Elizabeth öldükten sonra kim kral veya kraliçe olacak?

Well, there's quite a long list of people: it starts with her son,

Oldukça uzun bir insan listesi var : oğluyla başlar,

then it's her son's son, then it's all the children of the son's son,

sonra oğlunun oğlu, sonra oğlunun oğlunun tüm çocukları,

then it's Harry and his children,

sonra Harry ve çocukları

and after that there are other people who are now one place

ve ondan sonra artık bir olan başka insanlar var. bu yeni geliş yüzünden

further away from becoming king or queen because of this new arrival.

kral ya da kraliçe olmaktan daha da uzaklaştı .

Because of Lilibet's birth, some other people are

Lilibet'in doğumu nedeniyle, diğer bazı insanlar

further down the line: they've been 'bumped down the line'.

çizginin daha ilerisindedirler: onlar 'çizginin altında kalmışlardır'.

Yeah. And you might use this expression, for example,

Evet. Ve bu ifadeyi, örneğin

in a professional context: maybe you're waiting or expecting a

profesyonel bir bağlamda kullanabilirsiniz: belki bir terfi bekliyorsunuz veya bekliyorsunuz

promotion, and then somebody else comes in who is more qualified and

ve sonra sizden daha nitelikli ve

experienced than you. You might be 'bumped down the line' in that case.

deneyimli başka biri geliyor. Bu durumda 'hatta çarpılmış' olabilirsiniz.

Yes, absolutely. And if you're 'bumped down the line',

Evet kesinlikle. Ve eğer 'çizgiye düştüysen',

it's usually a negative or a disappointing experience:

bu genellikle olumsuz ya da hayal kırıklığı yaratan bir deneyimdir:

you want to be further ahead in the line, you want to be up the line,

çizgide daha ileride olmak istersin , çizginin üstünde olmak istersin

but something's happened to make you go down the line –

ama bir şey oldu ve çizginin aşağısına inersin –

you're further away from the thing that you want.

istediğin şeyden daha uzaktasın.

Absolutely. OK. Let's get a summary of that:

Kesinlikle. TAMAM. Bunun bir özetini alalım:

Time now for a recap of our vocabulary please, Catherine.

Şimdi kelime dağarcığımızı özetleme zamanı lütfen, Catherine.

Yes, we had: 'a nod to' – a reference to.

Evet, elimizde şunlar vardı: 'bir selam' – bir referans.

'What's in a name?' – is what we call something important?

"İsmin içinde ne var?" – önemli bir şey dediğimiz şey mi?

And 'bumped down the line' – lowered in importance or position.

Ve 'çizgiyi aştı' - önemi veya konumu düşürüldü.

If you want to test yourself, there's a quiz

Kendinizi test etmek isterseniz, web sitemiz bbclearningenglish.com'da bir quiz var

on our website bbclearningenglish.com

and we are all over social media.

ve sosyal medyanın her yerindeyiz.

Thanks for joining us, take care and see you next time.

Bize katıldığınız için teşekkürler, kendinize iyi bakın ve bir dahaki sefere görüşürüz.

Goodbye. Bye!

Güle güle. Hoşçakal!