BOX SET: The White Elephant 🐘 drama episodes 16-20!

Mary, could you pass me that

Mary, şu tavayı bana uzatır mısın

pan there please?

lütfen?

Yes, of course.

Evet elbette. Peter'a

Have you got no customers to serve

hizmet edecek hiç müşterin yok mu

Peter?

?

No, nobody.

Hayır hiçkimse.

It's probably the calm before the storm.

Muhtemelen fırtına öncesi sessizliktir.

If by that you mean it's going to get

Bununla

busy later, I very much doubt it.

daha sonra meşgul olacağını kastediyorsan, bundan çok şüpheliyim.

Well, thanks for your vote of confidence, Gordon.

Pekala, güvenoyun için teşekkürler, Gordon.

I'll get that, shall I?

Bunu alacağım, olur mu?

The White Elephant. How can I help you?

Beyaz Fil. Size nasıl yardım edebilirim?

OK, yes, at eight o'clock. OK,

Tamam, evet, saat sekizde. Tamam, o

we'll see you then.

zaman görüşürüz.

People! Customers! Now!

İnsanlar! Müşteriler! Şimdi!

That's great news. How many are coming?

Bu harika bir haber. Kaç tanesi geliyor?

25 in a bus - in one hour.

Bir otobüste 25 - bir saatte.

That's impossible. How can I cook for 25 people?

Bu imkansız. 25 kişiye nasıl yemek yaparım?

I do quality not quantity.

Nicelik değil nitelik yapıyorum.

Keep your cool, Gordon. This is our big

Sakin ol, Gordon. Bu bizim büyük

moment.

anımız.

Our big moment? It'll be our  big failure.

Büyük anımız mı? Bu bizim büyük başarısızlığımız olacak.

Why did you say 'yes' Peter?

Neden 'evet' dedin Peter?

Stay calm.

Sakin ol.

We can do this. You're going to need to let me

Bunu yapabiliriz. Sana

help you. I'll chop some vegetables and

yardım etmeme izin vermen gerekecek. Biraz sebze doğrayıp

prepare some starters.

başlangıçlar hazırlayacağım.

But how am I supposed to write down 25 orders?

Ancak 25 siparişi nasıl yazacağım?

I've only got a small pad.

Sadece küçük bir yastığım var.

Oh thanks.

Oh teşekkürler.

Well done, Mary. See she's got it all  under

Aferin Meryem. Her şeyi kontrol altında tuttuğunu görün

control.

.

Under control?! Chopping some carrots will

Kontrol altında?! Biraz havuç doğramak

not feed 25 people.

25 kişiyi doyurmaz.

My advice Gordon, is to act cool and collected

Gordon'a tavsiyem, soğukkanlı ve soğukkanlı davranın

and everything will be OK.

ve her şey yoluna girecek.

Somebody answer that phone!

Biri şu telefona cevap versin!

Erm, I'm gonna get some onions.

Erm, biraz soğan alacağım. İş

I'm on it.

üstündeyim.

Hello. The White Elephant. Oh, yes, yes,

Merhaba. Beyaz Fil. Oh, evet, evet,

I see. I hope you get it fixed. Thanks for

anlıyorum. Umarım düzeltirsin.

letting us know. Bye.

Bize bildirdiğiniz için teşekkür ederiz. Hoşçakal.

That was the people from the bus.

Otobüsten gelenler bunlardı.

They've broken down and won't be able to

Yıkıldılar ve

make it tonight.

bu gece gelemeyecekler.

Oh no, that's a shame.

Ah hayır, bu çok yazık.

Better tell Gordon before he blows a gasket.

Contayı patlatmadan önce Gordon'a söylesen iyi olur.

Let's not tell him straight away.

Ona hemen söylemeyelim.

Something smells nice.

Bir şey güzel kokuyor.

That will be my coq au vin.

Bu benim coq au vin'im olacak. Daha iyi

I've created a superior dish to attract a

bir müşteri tipini çekmek için üstün bir yemek yarattım

better type of customer.

. Bunu

It's about time you did. I'm glad that we

yapma zamanınız geldi.

actually have got a customer,

Gerçekten bir müşterimiz olduğu için mutluyum,

so make it snappy, otherwise they'll escape!

bu yüzden çabuk olun, yoksa kaçarlar!

Celia, it can take all the time in the world

Celia, bunun

to make something as special  as

kadar özel bir şey yapmak dünyanın tüm zamanını alabilir

this. Now, one for the pot and one for me.

. Şimdi, biri tencere için, diğeri benim için.

A customer on table four says they  haven't

Dördüncü masadaki bir müşteri,

got all day so hurry up.

tüm günü olmadığını söylüyor, bu yüzden acele edin.

Give them this to keep them sweet.

Onları tatlı tutmak için onlara bunu ver.

OK. I'll take that thank you - for the food of course.

TAMAM. Bu teşekkürü alacağım - yemek için elbette.

Come on, Gordon. Every second counts.

Hadi, Gordon. Her saniye önemlidir.

Thank goodness you're here, Mary.

Tanrıya şükür buradasın, Mary.

Just in the nick of time. I think I'm gonna

Tam zamanında. Sanırım

need your help.

yardımına ihtiyacım olacak.

Ah, lovely Mary. Did I ever tell you I love

Ah, sevgili Mary. Sana hiç

those rubbery gloves?

o lastik eldivenleri sevdiğimi söylemiş miydim?

There's a customer out there who's waiting

Dışarıda yemeğini bekleyen bir müşteri var

for his food and Gordon is in no fit

ve Gordon

state to cook.

yemek yapacak durumda değil.

Mary, have you tried my coq au vin?

Mary, coq au vin'imi denedin mi?

Right.

Sağ.

Leave this to me.

Bunu bana bırak.

The customer's not happy, he says he's  only going

Müşteri memnun değil, yalnızca

to wait for five more minutes.

beş dakika daha bekleyeceğini söylüyor.

It's a race against time. Mary, can you do it?

Bu zamana karşı bir yarış. Meryem, yapabilir misin? Çok

Oh, you smell lovely.

güzel kokuyorsun.

Made it!

Yaptı! Yedek

With seconds to spare.

saniye ile.

Oh, that was a close one.

Oh, bu çok yakındı. Nefis kokuyor

It smells delicious.

.

It's better... it's better.

Daha iyi... daha iyi.

Do you know who we've got in the restaurant tonight?

Bu akşam restoranda kimler var biliyor musun?

A customer?

Bir müşteri?

Yes, well it's a VIP.

Evet, bu bir VIP.

A VIP?

VIP mi?

What's that?

Bu da ne?

It's a very important person. It's the  town mayor!

Bu çok önemli bir insan. Bu belediye başkanı! Bu gece

I can't believe that he's decided to eat in

restoranımızda yemek yemeye karar verdiğine inanamıyorum

our restaurant tonight!

!

Yes, that is the type of top-notch customer

Evet, bu, yemek yapmayı sevdiğim birinci sınıf müşteri türüdür

I like to cook for - royalty.

- kraliyet ailesi.

Well, he's not royalty Gordon but he is  an

O kraliyet Gordon değil ama

important person, so I'm going to give this

önemli bir kişi, bu yüzden bu

plate an extra polish.

tabağa ekstra bir cila yapacağım.

There's the order, Gordon. He wants

Emir var, Gordon. O

champagne too. I'll go and get some.

da şampanya istiyor. Gidip biraz alacağım.

I hope you've sobered up after last week,

Umarım geçen haftadan sonra ayılmışsınızdır

and I hope you're going to pull out all the

ve umarım

stops to make an excellent dish.

mükemmel bir yemek yapmak için elinizden gelenin en iyisini yaparsınız.

Excellence is what I excel at, Celia.

Benim mükemmel olduğum şey mükemmellik, Celia.

You know that.

Bunu biliyorsun.

Right, now let's get to work. Oh, wow he wants

Tamam, şimdi işe koyulalım. Oh, vay canına

the steak surprise. I can tell this is a man

biftek sürprizi istiyor. Bunun

with first class taste.

birinci sınıf zevke sahip bir adam olduğunu söyleyebilirim.

Just get on with it, Gordon.

Devam et, Gordon.

There - finished. Perfect! Peter!

Orada - bitti. Mükemmel! Peter!

Oh, well done Gordon. You really have gone

Aferin Gordon. Gerçekten

above and beyond your usual standards!

her zamanki standartlarınızın çok üstüne çıktınız!

Peter, I want you to take this to the mayor.

Peter, bunu belediye başkanına götürmeni istiyorum.

Any bad view he has of our restaurant

Restoranımızla ilgili sahip olduğu herhangi bir kötü görüş,

will be blown right out of the water

when he tastes that food!

o yemeğin tadına baktığı anda sudan uçup gidecektir!

Well, what did he say?

Peki ne dedi?

He said we had exceeded his

Beklentilerini aştığımızı söyledi

expectations.

.

Good, good.

İyi iyi.

Yes, we are even worse than he had expected

Evet, beklediğinden daha da kötüyüz

and also he is a vegetarian and has

ve ayrıca o bir vejeteryan ve

never eaten meat.

hiç et yemedi.

But this order said steak surprise.

Ancak bu sipariş biftek sürprizi dedi.

Oh, that one does.

Oh, bu öyle.

But this says mushroom risotto.

Ama bu mantarlı risotto diyor.

Excellent!

Harika!

Oh, who left this box of chocolates here?

Oh, bu çikolata kutusunu buraya kim bıraktı?

Who are they for?

Onlar kimin için?

Well, you must have a secret admirer -

Pekala, gizli bir hayranın olmalı -

it's got your name on it.

üzerinde senin adın var.

Oh, I love chocolate to bits.

Oh, çikolatayı parça parça severim.

Do you know who they're from?

Kimden olduklarını biliyor musun?

Oh, they'll be from Peter. He's always

Ah, Peter'dan olacaklar. Bana her zaman

buying me little gifts.

küçük hediyeler alır.

That's very sweet. Has he got the hots for you?

Bu çok tatlı. Senin için ateşli mi?

No! No, he's just pleased to have a friend.

HAYIR! Hayır, sadece bir arkadaşı olduğu için memnun.

Here he comes.

İşte geliyor. İşte

Ah, there it is.

burada.

Oh!

Everything OK, Gordon?

Ah!

Her şey yolunda mı Gordon?

Yes, of course. Why do you keep asking that?

Evet elbette. Neden bunu sorup duruyorsun?

There's no love lost between you two.

İkiniz arasında kaybolan bir aşk yok.

Yes, well it's a love-hate relationship.

Evet, bu bir aşk-nefret ilişkisi.

More hate than love.

Aşktan çok nefret.

Actually, it's this chocolate souffle I'm making.

Aslında, yaptığım bu çikolatalı sufle.

I can't seem to get the right type of milk chocolate

for love nor money.

Aşk ya da para için doğru türde sütlü çikolata bulamıyorum.

Oh, would you like to use one of these?

Oh, bunlardan birini kullanmak ister misin?

Yes!

Evet!

Gordon! I said just use one.

Gordon! Sadece birini kullan dedim.

These were a present.

Bunlar bir hediyeydi.

I know... I mean, erm...

Biliyorum... Yani, şey...

...cooking is a labour of love.

...yemek yapmak bir aşk işidir.

Sometimes I get carried away.

Bazen kendimi kaptırırım.

Oh, Peter, I'm so sorry. The chocolates you

Peter, çok üzgünüm.

bought for me.. Gordon's just used them

Bana aldığın çikolatalar.. Gordon

all in the souffle.

hepsini suflede kullanmış.

Chocolates? I didn't buy you any chocolates Mary -

Çikolatalar mı? Sana çikolata almadım Mary -

Why would I do that?

Bunu neden yapayım?

Then, who were they from?

O zaman, onlar kimdendi?

Oh, I love a good mystery.

İyi bir gizemi severim.

Have I ever told you I used to work

Sana hiç

in a top restaurant in New York?

New York'ta en iyi bir restoranda çalıştığımı söylemiş miydim?

No, you haven't.

Hayır, yapmadın.

He was flipping burgers in a fast  food joint.

Bir fast food restoranında hamburger çeviriyordu .

We have some customers from America.

Amerika'dan bazı müşterilerimiz var.

Amazing, America. Americans always appreciate

Harika, Amerika. Amerikalılar her zaman

good food like mine.

benimki gibi iyi yemekleri takdir ederler.

Well, what do they want?

Peki, ne istiyorlar?

The lady just wants a tuna salad but the

Hanımefendi sadece ton balıklı salata istiyor ama

gentleman doesn't like anything on the menu

beyefendi menüdeki hiçbir şeyi beğenmiyor

and says can you knock up some jambalaya

ve

and maybe some key lime pie for pudding?

puding için biraz jambalaya ve belki de limonlu turta yiyebilir misin?

Yes, err, of course - anything for our American cousins.

Evet, tabii ki - Amerikalı kuzenlerimiz için her şey.

I'll tell them you're happy to do it then.

Onlara bunu yapmaktan mutlu olduğunu söyleyeceğim.

It's a good job you've worked in America, Gordon.

Amerika'da çalışmış olman iyi bir iş, Gordon.

We'd hate for our customers to get the

Müşterilerimizin sizi yenmesinden nefret ederiz

better of you.

.

It's all right, Mary. I know what I'm doing.

Her şey yolunda, Mary. Ne yaptığımı biliyorum.

Now, um, jambalaya. Uh, where's the jam?

Şimdi, um, jambalaya. Reçel nerede?

Err, would you like us to Google the recipe?

Err, tarifi Google'da aramamızı ister misin?

We wouldn't want you to fall at the first hurdle.

İlk engelde düşmenizi istemeyiz.

No, it's OK. Err, I just need some potatoes.

Hayır sorun değil. Err, sadece biraz patatese ihtiyacım var.

Look, why don't we just cut our losses

Bakın, neden kayıplarımızı azaltmıyoruz,

and I'll go and tell the customers that  you

ben de gidip müşterilere

haven't got a clue what you're cooking.

ne pişirdiğiniz hakkında hiçbir fikriniz olmadığını söyleyeceğim.

No, just tell them that we're out of 'balaya'

Hayır, onlara "balaya"mızın bittiğini

and the key for the key lime pie is

ve limonlu turtanın anahtarının

locked in the cupboard.

dolapta kilitli olduğunu söyle.

Oh dear. Gordon. I can see why you left New York.  

Ah hayatım. Gordon. New York'tan neden ayrıldığını anlayabiliyorum.

I can't be excellent at everything.

Her şeyde mükemmel olamam.

Let me Google it for you.

Google'da senin için aramama izin ver.

They've decided to leave.

Ayrılmaya karar verdiler.

You've made a right pig's ear of that,

Bundan tam bir domuz kulağı yaptın,

haven't you, Gordon?

değil mi Gordon?

Do you know how to cook a pig's ear?

Domuz kulağı pişirmeyi biliyor musun?

Oh, what's wrong, Gordon?

Sorun ne Gordon?

You got sense of humour failure?

Mizah anlayışında başarısızlık mı var?