BOX SET: The White Elephant 🐘 comedy drama episodes 26-30! Learn English while you laugh 🤣💀

Right, gather round everybody - I want you

Pekala, herkesi toplayın -

to try my new recipe - ostrich lasagne.

yeni tarifimi denemenizi istiyorum - devekuşu lazanyası.

Ostrich!?

Devekuşu!?

As in the very tall bird?

Çok uzun kuştaki gibi mi?

Yes, and a very healthy  and

Evet ve çok sağlıklı ve

lean meat to eat. Now, would you like to try

yağsız et yenir. Şimdi, biraz denemek ister misin

some or is it too sophisticated for

yoksa senin için çok mu sofistike

you, Peter?

Peter?

No, I, I'd love to try some.

Hayır, ben, biraz denemek isterim.

Mmm, delicious - very ostrichy.

Mmm, lezzetli - çok devekuşu gibi.

Tastes a bit like chicken.

Tadı biraz tavuk gibi. Ağızda kalan

Something of an aftertaste - it's a bit like

bir tat - biraz

mouldy cheese.

küflü peynir gibi.

I am sick to death of your comments

Yorumlarından bıktım

Celia. I'm trying to create a new menu  as

Celia. Benden istediğiniz gibi yeni bir menü oluşturmaya çalışıyorum

you asked me to.

.

Oh, sorry, I...

Oh, üzgünüm, ben...

...I feel a bit off colour.

...biraz renksiz hissediyorum.

Gordon, that's not a good sign.

Gordon, bu iyiye işaret değil.

Actually, I feel a bit queasy.

Aslında biraz rahatsız hissediyorum.

Sorry Gordon -

Üzgünüm Gordon -

something's not quite right.

bir şeyler tam olarak doğru değil.

Is this some kind of sick joke?

Bu bir tür hastalıklı şaka mı?

No, no sick joke... oh, I need to dash.

Hayır, iğrenç bir şaka yok... ah, atılmam gerek.

Typical! I'm sick of this. I tried to make them

Tipik! Buna hasta oluyorum. Onlara

something new and they just make a fuss.

yeni bir şey yapmaya çalıştım ve sadece yaygara kopardılar.

Smells all right to me.

Bana göre güzel kokuyor.

Waiter! Waiter!

Garson! Garson!

All right, keep your hair on. We'll be there

Pekala, saçını açık tut.

in a minute. Oh look at this kitchen now I've

Bir dakika içinde orada olacağız. Ah şu mutfağa bak şimdi

got to cook clean and serve.

temiz pişirip servis etmeliyim.

Honestly, you won't get this at The Poison Ivy.

Dürüst olmak gerekirse, bunu The Poison Ivy'de alamayacaksın.

Something in that made me as sick as a

Bunda bir şey beni bir köpek kadar hasta etti

dog.

.

Well, I'm as sick as a parrot. I've been

Pekala, bir papağan kadar hastayım.

preparing this all morning

Bütün sabah bunu hazırladım

Parrot? Did you put parrot instead of

Parrot? Devekuşu yerine papağan mı koydunuz

ostrich?

No he didn't Peter!

?

Hayır yapmadı Peter!

It was certainly ostrich. Look it's a

Kesinlikle devekuşuydu. Bakın

week out of date.

tarihi bir hafta geçmiş.

Waiter!

Garson!

Waiter!

Garson!

It's quiet without Gordon today.

Bugün Gordon olmadan sessiz.

It's nice isn't it ?

Güzel, değil mi?

He said he was going for a fitting.

Prova için gittiğini söyledi.

I'm not sure what for though.

Yine de ne için olduğundan emin değilim.

Oh, here he comes now.

İşte şimdi geliyor.

Good morning, Gordon. Bad hair day?

Günaydın Gordon. Kötü saç günü mü?

Excuse me?

Affedersin?

Keep your hair on!

Saçını açık tut!

Oh, don't forget we've got some students

Oh, unutma,

coming in for lunch today, so none  of

bugün öğle yemeği için gelecek bazı öğrencilerimiz var, yani

your old-fashioned dishes. Give them

senin eski moda yemeklerinden hiçbiri. Onlara

something contemporary, modern.

çağdaş, modern bir şey verin.

Leave it to me. I'm down with the kids.

Bana bırak. Çocuklarla birlikteyim.

You got it covered?

Bunu hallettin mi?

Yes I have. Oh, I see you're referring to

Evet bende var. Oh, anlıyorum

this - my new toupee - my wig.

bundan bahsediyorsun - yeni peruğum - peruğum.

I'm just keeping up with the fashion.

Sadece modayı takip ediyorum. O

What fashion is that then?

zaman bu ne moda?

Oh, my new hairstyle. These are all the

Ah, yeni saç stilim. Bunların hepsi

rage - the women love it.

öfke - kadınlar buna bayılıyor.

After a fashion.

Moda sonrası.

I thought that wigs were a bit old  hat!

Perukların biraz eski bir şapka olduğunu düşündüm !

And if you're gonna cook in that then

Ve eğer bununla yemek yapacaksan, o zaman

wear it under this hat - for now.

bu şapkanın altına giy - şimdilik.

I knew you two couldn't handle my new

Yeni moda ifademi kaldıramayacağınızı biliyordum

fashion statement.

.

You're being a fashion victim. We liked

Moda kurbanı oluyorsun.

the old you.

Eski seni sevdik.

Well, you're stuck with a new me now.

Pekala, artık yeni bir ben ile sıkışıp kaldınız.

Just leave me to cook.

Sadece pişirmeyi bana bırak.

Oops, looks like you've made a fashion faux pas!

Hay aksi, görünüşe göre bir moda taklidi yapmışsınız!

There appears to be hair in the soup!

Görünüşe göre çorbada saç var!

Hair in the soup? Keep your voice down,

Çorbada saç mı var? Sesini alçalt,

everyone will want one.

herkes bir tane isteyecektir.

Thanks for your attention everyone.

Herkese ilginiz için teşekkürler.

Now, as you know, I attended a

Şimdi, bildiğiniz gibi,

conference yesterday and one of the

dün bir konferansa katıldım ve

great ideas I learnt was giving

öğrendiğim harika fikirlerden biri,

members of staff the opportunity to

personel üyelerine,

experience what other members of

diğer personel üyelerinin neler

staff do.

yaptığını deneyimleme fırsatı vermekti.

Oh, you mean a job swap?

Ah, bir iş takasını mı kastediyorsunuz?

So, one of you lot's gonna try doing my job?

Yani aranızdan biri benim işimi yapmaya çalışacak mı?

Impossible.

İmkansız.

I want you to see what it  feels like

to be in someone else's shoes.

Başka birinin yerinde olmanın nasıl bir his olduğunu görmenizi istiyorum.

But I wouldn't fit in your shoes.

Ama ben senin yerine sığmazdım. Kelimenin

Not literally, Peter. It's just to understand

tam anlamıyla değil, Peter. Sadece

what other people do. I'll take your job

diğer insanların ne yaptığını anlamak için. Ben senin işini alacağım

and you can take mine - and Mary and

, sen de benimkini alabilirsin - ve Mary ve

Gordon, you can swap jobs too.

Gordon, sen de iş değiştirebilirsin.

Now, I'll take some orders. Can I have

Şimdi, bazı siparişler alacağım.

your notepad please, Peter?

Not defterini alabilir miyim lütfen, Peter?

Very well.

Çok iyi.

Actually, from where I'm standing it

Aslında, bulunduğum yerden

seems like I've got the easy job.

kolay bir işim varmış gibi görünüyor.

We'll see about that.

Göreceğiz bakalım.

So, everyone back to work please.

O yüzden herkes işine dönsün lütfen.

Come on Gordon, we need all these

Hadi Gordon, tüm bu

plates washed.

tabakların yıkanmasına ihtiyacımız var.

I have an order: four seasons vegetable

Bir siparişim var: iki kişilik dört mevsim sebzeli

ragu for two people.

ragu.

Coming right up.

Hemen geliyor.

Gordon, I need some large bowls

Gordon, yıkanacak büyük kaselere ihtiyacım var

washing and I need that pan - come on

ve o tavaya ihtiyacım var -

quick as you can.

elinden geldiğince çabuk gel.

I hear you.

Seni duyuyorum.

Well done Mary. You're doing a great job.

Aferin Meryem. Harika bir iş çıkarıyorsun.

Actually, could you spare me a thought?

I've got to do all this.

Aslında, bana bir fikir verebilir misiniz?

Bütün bunları yapmak zorundayım.

Hmm.

Hmm.

I can see where you're coming from.

Nereden geldiğini görebiliyorum.

You can't cope.

Başa çıkamazsın.

You're fired. Off you go.

Kovuldun. Sen git.

You can't do that.

Bunu yapamazsın.

Peter - take some pity on him.

Peter - ona biraz merhamet et. Ne de olsa

He's after all, only a washer-upper.

o sadece bir bulaşık makinesi.

So, how's the job swap going?

İş takası nasıl gidiyor?

He sacked me!

Beni kovdu!

Well done. I've been trying to do that

Tebrikler. Aylardır bunu yapmaya çalışıyorum

for months. How's it going for you

. Mary nasıl gidiyor

Mary?

?

Yes, all fine. All the food's ready to go.

Evet, her şey yolunda. Tüm yiyecekler gitmeye hazır.

I don't know why Gordon makes such a

Gordon'un yemek pişirme konusunda neden bu kadar yaygara kopardığını bilmiyorum

fuss about cooking.

.

Nor do I.

Ben de.

You see in my job, I have to show empathy

İşimde görüyorsunuz, insanlara empati göstermem gerekiyor

for people. So, Gordon, you can stay -

. Gordon,

for now.

şimdilik kalabilirsin.

So, I was at the bus stop and then I decided

Otobüs durağındaydım ve sonra yürümeye karar verdim

to walk, but these shoes they're just not

, ama bu ayakkabılar onlar

designed for... oh! What's this?

için tasarlanmamıştı... ah! Bu ne?

Goodness - it looks like Gordon has

Aman Tanrım - Gordon

finally pulled out all the stops and

sonunda elinden gelenin en iyisini yapmış ve

actually made something amazing!

gerçekten harika bir şey yapmış gibi görünüyor!

Must be the bake off competition.

Fırında pişirme yarışması olmalı.

Always makes an effort when there's something to win.

Kazanacak bir şey olduğunda her zaman çaba gösterir.

The first prize is 500 pounds.

Birincilik ödülü 500 pound'dur.

Hi Gordon. Fantastic cake.

Merhaba Gordon. Harika pasta.

Cake! what cake?

Kek! ne pastası

This one. Did you make it for the competition?

Bu. Yarışma için mi yaptın?

The bake off? The first prize is 500 pounds.

Fırın kapalı mı? Birincilik ödülü 500 lira.

Oh! The competition. Yes, that's my cake.

Ah! Rekabet. Evet, bu benim pastam.

It's rather good isn't it? Yes, I think the

Oldukça iyi, değil mi? Evet, bence

attention to detail....

detaylara verilen dikkat...

...will put me ahead of the game.

...beni oyunda öne geçirecek. Kazanılacak büyük paralar varken

It's amazing how much effort you can put in

bu kadar çaba harcayabilmeniz inanılmaz

when there's big money up for grabs.

. Konu

It's not about the money Celia, but this should

para değil Celia ama bu

really blow the competition away.

gerçekten rekabeti alt üst etmeli.

Well, don't forget you'll be in competition

Pekala,

with some of the best bakers in the business.

sektördeki en iyi fırıncılardan bazılarıyla rekabet halinde olacağınızı unutmayın.

Don't worry about that. Now, I better just

Bunun için endişelenme. Şimdi

go and put this in a box so we can send

gidip bunu bir kutuya koysam iyi olur böylece

it off to the judges. We don't want to miss

jüriye gönderebiliriz. Süreyi kaçırmak istemiyoruz

the deadline.

.

May the best man win.

En iyi olan kazansın.

Best man? Is someone getting married?

En iyi adam? Biri evleniyor mu?

No, I was just wishing him luck for the

Hayır, ona sadece pişirme yarışması için şans diliyordum

bake off competition.

.

Oh, is he entering too? I've been baking all

O da mı giriyor?

night to make a cake for the  competition.

Yarışma için pasta yapmak için bütün gece pişirdim .

I've put it over... here. Has anyone seen my

Şuraya... koydum. Pastamı gören var mı

cake?

?

Was it a chocolate cake with a cream top?

Üstü kremalı çikolatalı bir pasta mıydı?

Yes.

Evet.

Gordon, I think you've got Peter's cake.

Gordon, sanırım Peter'ın pastası sende.

Yes, I was, err, going to help him deliver it.

Evet, teslim etmesine yardım edecektim.

There you go... Peter. Erm, nice cake.

İşte böyle... Peter. Güzel pasta.

Probably needs a little bit more cream.

Muhtemelen biraz daha kremaya ihtiyacı vardır.

Thank you.

Teşekkür ederim.

You win some, you lose some - and this

Biraz kazanırsınız, biraz kaybedersiniz - ve bu

time you definitely lost.

sefer kesinlikle kaybettiniz.

It's quiet tonight.

Bu gece sessiz.

I know...

Biliyorum...

and it's a bit of a worry.

ve bu biraz endişe verici.

Celia said tonight was our last hope.

Celia bu gecenin son umudumuz olduğunu söyledi. Hiç

If we don't get any customers we might have

müşteri bulamazsak

to close.

kapatmak zorunda kalabiliriz.

Well, don't get your hopes up. This place

Pekala, umutlanma. Bu yer,

has been on its knees ever since it

açıldığından beri dizlerinin üzerinde

opened. We've all had a laugh but I need

. Hepimiz güldük ama benim yemeğimi yemek için müşterilerin sıraya girdiği

to get a job at a proper restaurant,

düzgün bir restoranda iş bulmam gerekiyor

where the customers are queuing up to

eat my food.

.

Don't pin your hopes on it. It was  your

Umutlarını ona bağlama.

cooking that scared the customers away, anyway.

Zaten müşterileri korkutan şey sizin aşçılığınızdı.

Oh, did I just hear somebody come in?'

Oh, az önce birinin geldiğini mi duydum?'

I'll go and check.

Gidip kontrol edeceğim.

To be honest, I might be able to take you

Dürüst olmak gerekirse, seni

with me to my new job, but Peter - not a chance.

yeni işime yanımda götürebilirim ama Peter hiç şansım yok.

I can only live in hope.

Sadece umut içinde yaşayabilirim.

Yes, we've got two customers and they

Evet, iki müşterimiz var ve

want a cheese and tomato pizza.

peynirli ve domatesli pizza istiyorlar.

Can we do pizzas?

Pizza yapabilir miyiz?

Can we do pizzas? Not a hope in hell.

Pizza yapabilir miyiz? Cehennemde bir umut değil.

Do I look like a chef who cooks pizzas?

Pizza pişiren bir şefe benziyor muyum?

Oh come on Gordon. We're pinning our

Hadi Gordon.

hopes on keeping these customers.

Umutlarımızı bu müşterileri elde tutmaya bağlıyoruz.

You do know how to cook a pizza, don't you?

Nasıl pizza pişirileceğini biliyorsun, değil mi?

Yes, well it's just a little bit beneath me -

Evet, pek bana göre değil

but I suppose I can give it a go.

ama sanırım deneyebilirim.

Good. I'll tell Celia the good news.

İyi. Celia'ya iyi haberi vereceğim.

Peter. Here's 10 pounds. Run to the

Peter. İşte 10 pound. Süpermarkete koşun

supermarket and buy some frozen pizzas -

ve donmuş pizza alın -

but - ssshhh - it's our little secret.

ama - ssshhh - bu bizim küçük sırrımız.

OK.

TAMAM.

Something smells good.

Bir şey güzel kokuyor. Sadece pizzayı sevseler bile

Great news about getting all the

tüm müşterileri almakla ilgili harika bir haber

customers in - even though they only like

pizza. Seems like there's a glimmer of

. İşletme için bir umut ışığı var gibi görünüyor

hope for the business.

.

It's looking good. Maybe pizzas are our

İyi görünüyor. Belki pizzalar

future?

geleceğimizdir?

Yes. They're not bad for frozen pizzas,

Evet. Dondurulmuş pizzalar için fena değiller, değil mi

are they?

?

Frozen?

Dondurulmuş?

Oh, you've dashed my hopes. This is the

Ah, umutlarımı yıktın. Bu bardağı taşıran

last straw. I'm going to have to find a

son damla olduğunu. Gerçek bir şef bulmam gerekecek

real chef.

.

And not one that is as arrogant as you.

Ve senin kadar kibirli biri değil.

Oh, what am I going to do? I can't just

Ne yapacağım ben?

get a new job like that.

Öylece yeni bir iş bulamam.

No, there might be not hope for you but

Hayır, senin için umut olmayabilir ama

I think I might have the perfect answer.

sanırım mükemmel cevaba sahip olabilirim.

How's your new job, Gordon?

Yeni işin nasıl Gordon?

Can I borrow your hat?

Şapkanı ödünç alabilir miyim?

Thank you!

Teşekkür ederim! Sen

you