Better Speaking Podcast 🗨️🗣️ How to improve your accent

So, when everybody really, really liked Debut,

Yani, herkes Debut'u gerçekten çok sevdiğinde,

I was like. But that's not - I can do much better

ben gibiydim. Ama bu değil - bundan çok daha iyisini yapabilirim

than that, you know? So, when I did Post, for me,

, anlıyor musun? Yani, Post'u yaptığımda, benim için

it's the sort of same concept.

aynı konsept.

Only I did it much better. Icelandic singer,

Sadece ben çok daha iyisini yaptım. İzlandalı şarkıcı

Bjork using English to talk about her albums.

Bjork, albümleri hakkında konuşmak için İngilizce kullanıyor.

I'll be talking to trainer Richard Hallows and looking at what makes

Eğitmen Richard Hallows ile konuşacağım ve

Bjork such a good speaker of English as an international language.

Bjork'u uluslararası bir dil olarak İngilizceyi bu kadar iyi konuşan yapan şeyin ne olduğuna bakacağım.

There's a very interesting theory

Çok ilginç bir teori var

where if you choose one person that you want to sound like, and you basically

ki, sesinizi çıkarmak istediğiniz bir kişiyi seçerseniz ve temelde

copy that person, you copy the way that they,

o kişiyi kopyalarsanız, onların konuşma şeklini kopyalarsınız

they speak - the sounds they make, the rhythm of their language that your,

- çıkardıkları sesleri, dillerinin ritmini, sizin,

your, your pronunciation will change to be more like that person.

sizin, telaffuzunuz o kişiye daha çok benzeyecek şekilde değişecektir.

If you find it difficult to speak English,

İngilizce konuşmayı zor buluyorsanız

and would like some help to become more fluent and maybe one day

ve daha akıcı hale gelmek için yardıma ihtiyacınız varsa ve belki bir gün

speak English as well as Bjork, then Better

Björk kadar iyi İngilizce konuşabilirseniz, Better

Speaking is for you.

Speaking tam size göre.

Bjork was born in Iceland and has become

Bjork İzlanda'da doğdu ve

a highly successful international music star.

oldukça başarılı bir uluslararası müzik yıldızı oldu.

She talks about her first two albums,

İlk iki albümü

Debut and Post.

Debut ve Post'tan bahsediyor.

People really liked Debut

İnsanlar Debut'u gerçekten sevdi

but she knew she could do even better. So, in her second album, Post,

ama o daha iyisini yapabileceğini biliyordu. Böylece ikinci albümü Post'ta

She used the same idea:

aynı fikri kullandı:

a week in the life of an ordinary person and all the good things

sıradan bir insanın hayatında bir hafta ve olan tüm iyi

and bad things that happen.

ve kötü şeyler.

But as she says, she feels in this album

Ama söylediği gibi, bu albümde

she did the songs better. When I did Debut

şarkıları daha iyi yaptığını düşünüyor. Sonunda Debut'u yaptığımda

finally, after thinking about it for about ten years,

, yaklaşık on yıl düşündükten sonra,

the most difficult bit was to know that

en zor kısım

it wasn't going to be perfect because I wasn't capable

bunun mükemmel olmayacağını bilmekti çünkü yapmak

of doing all the things I wanted to do, but I just had to do with anyway -

istediğim her şeyi yapabilecek kapasitede değildim ama sadece yine de yapmak zorundaydı -

and just take the consequences, you know, and make it be a lesson.

ve sadece sonuçlarını al, bilirsin ve bunu bir ders haline getir.

So, when everybody really liked Debut,

Herkes Debut'u gerçekten sevdiğinde,

I was like - but that's not,

ben - ama bu değil,

I can do much better than that, you know?

bundan daha iyisini yapabilirim, anlıyor musun?

So, when I did Post, for me,

Yani, Post'u yaptığımda, benim için

it's the sort of same concept,

aynı konsept,

only I did it much better.

sadece ben çok daha iyi yaptım.

So, the aggressive songs are more aggressive.

Yani, agresif şarkılar daha agresif.

The happy songs a lot,

Mutlu şarkılar çok,

lot more happier, and the delicate songs are more delicate.

çok daha mutlu ve narin şarkılar daha narin.

I've always thought of Debut and Post as twins -

Debut ve Post'u her zaman ikiz olarak düşünmüşümdür -

And that's why I call them Debut, which is before, and Post,

İşte bu yüzden onlara öncesi olan Debut ve sonrası olan Post diyorum -

which is after - sort of before

and after my little lesson, and I think after this,

küçük dersimden bir nevi önce ve sonra ve sanırım bundan sonra

I will move on to quite different things.

devam edeceğim oldukça farklı şeylere.

But the, the concept with both Debut and Post is a week

Ama hem Debut hem de Post'un konsepti,

in the life of a normal person and all the ups and downs

normal bir insanın hayatında bir hafta ve planlayamadığın tüm iniş ve çıkışları

you have in one week, which you cannot plan.

bir hafta içinde yaşıyor.

So, that's why I wanted the song,

Bu yüzden,

both in Debut and Post, to be completely different from each other and just kind of

hem Debut hem de Post'taki şarkının birbirinden tamamen farklı olmasını ve

represent that you just can't plan your life, and you're not supposed to, you're

hayatınızı planlayamayacağınızı ve yapmamanız gerektiğini, yapmamanız

supposed to just enjoy it to the maximum and take it as it comes, sort of thing.

gerektiğini temsil etmesini istedim. sadece maksimum tadını çıkarın ve geldiği gibi alın, bir nevi.

BBC learning English dot com.

BBC İngilizce nokta com öğreniyor.

And with me again in the studio is teacher and teacher trainer

Ve yine stüdyoda benimle birlikte öğretmen ve öğretmen eğitmeni

Richard Hallows. Hello Richard.

Richard Hallows var. Merhaba Richard.

Hello, Callum.

Merhaba Callum.

Before we hear some advice from Richard on speaking better, let's listen again to Bjork.

Richard'dan daha iyi konuşma konusunda bazı tavsiyeler duymadan önce, tekrar Björk'ü dinleyelim.

When I did Debut, finally, after thinking about it

Sonunda Debut'u yaptığımda,

for about ten years, the most difficult bit was to know that

yaklaşık on yıl düşündükten sonra, en zor kısım

it wasn't going to be perfect because I wasn't capable

bunun mükemmel olmayacağını bilmekti çünkü yapmak

of doing all the things I wanted to do, but I just had to do it anyway,

istediğim her şeyi yapabilecek kapasitede değildim ama yapmak istedim. yine de yapmalıydım

and take the consequences, you know, and make it be a lesson.

ve sonuçlarına katlanmalıydım ve bunu bir ders haline getirmeliydim.

So, when everybody really, really liked Debut,

Yani, herkes Debut'u gerçekten çok sevdiğinde,

I was like, but that's not -

ben gibiydim, ama bu değil -

I can do much better than that, you know.

bundan çok daha iyisini yapabilirim, biliyorsun.

So, when I did Post, for me,

Yani, Post'u yaptığımda, benim için

it's the sort of same concept,

aynı konsept,

only I did it much better.

sadece ben çok daha iyi yaptım.

So, the aggressive songs are more aggressive.

Yani, agresif şarkılar daha agresif.

The happy songs a lot,

Mutlu şarkılar çok,

lot more happier and the delicate songs are more delicate.

çok daha mutlu ve narin şarkılar daha narin.

I've always thought of Debut and Post as twins.

Debut ve Post'u her zaman ikiz olarak düşünmüşümdür.

And that's why I call them Debut, which is before, and Post,

İşte bu yüzden onlara küçük dersimden bir nevi önce ve sonra olana, öncesi olan Debut ve sonrası olan Post diyorum

which is after, sort of before

and after my little lesson,

and I think after this,

ve sanırım bundan sonra,

I will move on to some quite sort of different things,

oldukça farklı şeylere geçeceğim,

but the, the concept with both Debut and Post is a week

ama, hem Debut hem de Post ile konsept,

in the life of a normal person and all the ups and downs

normal bir insanın hayatında bir hafta ve planlayamadığınız tüm iniş ve çıkışları

you have in one week, which you can't plan.

bir hafta içinde yaşamaktır.

So, that's why I wanted the song,

İşte bu yüzden,

both in Debut and Post, to be completely different from each other,

hem Debut hem de Post'taki şarkının birbirinden tamamen farklı olmasını

and just come and represent that you just,

ve sadece gelip

you can't plan your life, and you're not supposed to, you're supposed

hayatınızı planlayamayacağınızı ve yapmamanız gerektiğini temsil etmesini istedim.

Just enjoy it to the maximum and take it as it comes, sort of thing.

Sadece maksimum düzeyde tadını çıkar ve geldiği gibi kabul et, bir nevi.

So, that was Bjork, a very successful international pop star,

Bu çok başarılı bir uluslararası pop yıldızı olan Bjork'du,

but is she successful in international English, Richard?

ama uluslararası İngilizcede başarılı mı, Richard?

I think she is.

Bence o.

I think she speaks very well.

Bence çok iyi konuşuyor.

I think we can see that Bjork has lived in England.

Sanırım Bjork'un İngiltere'de yaşadığını görebiliriz.

I think this shows itself in two ways.

Bence bu kendini iki şekilde gösteriyor.

One when we look at her vocabulary, and also her pronunciation.

Birincisi, kelime dağarcığına ve ayrıca telaffuzuna baktığımızda.

So, what is it about her vocabulary that sounds so natural to you?

Peki, onun söz dağarcığıyla ilgili sana bu kadar doğal gelen ne var?

Well, I think it's the way she collocates

Bence kelimelerini çok iyi bir şekilde bir araya getirme şekli bu

her words very well.

.

Collocates? What do you mean by that?

Eşdizimler mi? Bununla ne demek istiyorsun?

Well, the way, the words she uses,

Şey, kullandığı kelimeler

they go together very naturally.

çok doğal bir şekilde bir araya geliyor.

We use them together in a pair or

Bunları bir çift veya

a chunk of language.

bir dil öbeğinde birlikte kullanırız.

Can you give us some examples of that?

Bize bununla ilgili birkaç örnek verebilir misiniz?

Yeah. She talks about before

Evet. Öncesi

and after, and the ups and downs - goes together very strong chunk.

ve sonrası hakkında konuşuyor ve inişler ve çıkışlar - çok güçlü bir şekilde bir araya geliyor.

Or, 'take it as it comes. I think it was life:

Veya, 'geldiği gibi al. Bence hayat buydu:

Take life as it comes.

Hayatı geldiği gibi kabul et.

Take it as it comes - very nice expression there.

Geldiği gibi al - orada çok güzel bir ifade var.

The concept was both Debut and Post is a week in the life of a normal person

Konsept, hem Debut hem de Post'du, normal bir insanın hayatında bir hafta ve

and all the ups and downs

you have in one week, which you can't plan.

bir hafta içinde planlayamayacağınız tüm iniş çıkışlar.

So, that's why I wanted the song

Bu yüzden

both in Debut and Post to be completely different from each other

hem Debut hem de Post'taki şarkının birbirinden tamamen farklı olmasını

and to represent that you just,

ve

you can't plan your life and you're not, supposed to.

hayatınızı planlayamayacağınızı ve yapmamanız gerektiğini temsil etmesini istedim. Bundan

You're supposed to

just enjoy it to the maximum and take it as it comes, sort of thing.

maksimum düzeyde zevk alman ve geldiği gibi kabul etmen gerekiyor, bir nevi.

And those are, what, what you'd call chunks.

Ve bunlar, sizin parça dediğiniz şeyler.

Could you tell us a little bit more about chunks?

Bize parça parça hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?

So, basically, when we're speaking,

Yani, temelde, konuşurken

we don't speak word by word by word by word.

kelime kelime konuşmayız.

We put these words together.

Bu kelimeleri bir araya getiriyoruz.

So maybe you've got, you know, two, three, four words in a chunk of language and

Yani belki bir dil yığınında iki, üç, dört kelimeniz var ve

then we put these chunks together.

sonra bu parçaları bir araya getiriyoruz.

So, it helps to speak much more quickly, much more fluently, and

Bu nedenle, çok daha hızlı, çok daha akıcı konuşmaya yardımcı olur ve

it's also easier to remember a chunk of language, rather than individual words.

ayrıca tek tek sözcükler yerine bir dil parçasını hatırlamak daha kolaydır.

So, speech is made up of, of chunks, rather than words, and a chunk is made up

Yani konuşma, kelimelerden ziyade parçalardan oluşur ve bir yığın, kulağa

of a group of words that sound natural together.

doğal gelen bir grup kelimeden oluşur.

Bjork does this very well when she's speaking.

Bjork konuşurken bunu çok iyi yapıyor.

What's the best way to go about learning these chunks of language?

Bu dil parçalarını öğrenmenin en iyi yolu nedir?

OK. Well, first of all you need to be aware that chunks exist.

TAMAM. Her şeyden önce, yığınların var olduğunun farkında olmanız gerekir.

OK. When you know that, I think when you're listening, when you're reading,

TAMAM. Bunu bildiğinde, bence dinlerken, okurken

you'd look for chunks of language.

dil parçaları ararsın.

If you're looking something,

Bir şey arıyorsan,

looking up something in your dictionary,

sözlüğünde bir şey arıyorsan, sadece

don't just look for the individual word,

tek tek kelimeye bakma,

but look at the words that go with it.

onunla birlikte gelen kelimelere bak.

So, if I look up in a dictionary the word 'advice',

Yani, eğer bir sözlükte 'tavsiye' kelimesine bakarsam,

I find that word and I find the words that go with it: 'a piece of advice'.

o kelimeyi ve onunla uyumlu kelimeleri bulurum: 'bir tavsiye'.

That's my chunk of language. So, when I record that in my vocabulary book,

Bu benim dil öbeğim. Yani, bunu kelime defterime kaydettiğimde

I write 'a piece of advice'.

'bir tavsiye' yazıyorum.

It's those four words together that make up the chunk of language.

Dil yığınını oluşturan bu dört kelime birlikte.

And it's easier to remember chunks of language than individual words.

Ve tek tek sözcüklerdense dil parçalarını hatırlamak daha kolaydır.

Yeah. It's quicker and it's more natural.

Evet. Daha hızlı ve daha doğal.

You also mentioned Bjork's pronunciation.

Bjork'un telaffuzundan da bahsetmiştiniz.

What pronunciation features

Hangi telaffuz özelliklerini

would you like to highlight?

vurgulamak istersiniz?

She's got some very interesting pronunciation features, some native-like

Bazı çok ilginç telaffuz özellikleri var, bazı yerli benzeri

features, which again,

özellikler, ki

I think, you know, they show us that Bjork has lived in England.

bence bunlar da bize Bjork'un İngiltere'de yaşadığını gösteriyor.

The way she says 'better' - she,

'Daha iyi' deme şekli -

she doesn't say the 't'.

't' demiyor.

She says 'better'.

'Daha iyi' diyor.

And when she says 'bit'.

Ve 'biraz' dediğinde.

She doesn't say the 't'. She said 'bi'.

't' demiyor. 'bi' dedi.

The most difficult bit was to know that

En zor kısım,

it wasn't going to be perfect.

mükemmel olmayacağını bilmekti.

So, when I did Post, for me,

Yani, Post'u yaptığımda, benim için

it's the sort of same concept

aynı kavramdı,

only I did it much better.

ancak ben onu çok daha iyi yaptım.

Yes, and I think I also heard her say 'li-le' instead of 'little'.

Evet ve sanırım 'küçük' yerine 'li-le' dediğini de duydum.

I think you did.

Bence yaptın.

I've always thought of Debut and Post as twins,

Debut ve Post'u her zaman ikiz olarak düşünmüşümdür

and that's why we call them

ve bu yüzden onlara

Debut, which is before, and Post, which is after, sort of before

önce olan Debut ve sonraki olan Post diyoruz,

and after my little lesson and I think after this

küçük dersimden bir nevi önce ve sonra ve sanırım bundan sonra

I will move on to quite different things.

oldukça geçeceğim. Farklı şeyler.

Some people might say that

Bazı insanlar

this is not a very good way of speaking.

bunun pek iyi bir konuşma tarzı olmadığını söyleyebilir.

And in fact, people want to speak like the BBC

Ve aslında, insanlar BBC gibi

or in a very formal kind of business, businesslike way.

ya da çok resmi bir iş tarzında, iş gibi konuşmak istiyor.

But in fact, I think Bjork, you know,

Ama aslında bence Bjork, bilirsin,

she's a pop star.

o bir pop yıldızı.

She speaks as somebody in a very informal way,

Çok gayri resmi bir şekilde,

in a very young kind of way of speaking, and I think

çok genç bir konuşma tarzıyla biri gibi konuşuyor ve bence

it's for our listeners to decide what kind of person they want to sound like.

nasıl bir insan gibi konuşmak istediklerine dinleyicilerimiz karar veriyor.

So, it's perhaps not regarded by everybody

Yani belki herkes tarafından

as being correct pronunciation, but it is a very common feature.

doğru bir telaffuz olarak görülmese de çok yaygın bir özelliktir.

Certainly, in particular areas of England.

Kesinlikle, İngiltere'nin belirli bölgelerinde.

You'll find people saying 'better' and 'little' very much in London and around London.

Londra'da ve Londra çevresinde çokça 'daha iyi' ve 'az' diyen insanlar bulacaksınız.

It's very, very widespread around here.

Buralarda çok ama çok yaygın.

Yeah, yeah.

Evet evet.

So, for people who might want to to choose to sound

Yani, onun gibi konuşmayı seçmek isteyebilecek insanlar için

like her, a more native speaker.

, daha çok ana dili olan biri.

What advice can you give them?

Onlara ne tavsiye verebilirsiniz?

There's a very interesting theory,

Çok ilginç bir teori var,

where, if you choose one person that you want to sound like, and you basically

eğer bir kişi gibi ses çıkarmak istiyorsanız ve temelde

copy that person, you copy the way they,

o kişiyi kopyalarsanız, onun konuşma şeklini kopyalarsınız

they speak - the sounds they make the rhythm of their language,

- çıkardıkları sesler kendi dillerinin ritmini,

that your, your, your pronunciation will change to be more like that person.

sizin, sizin , telaffuzunuz o kişiye daha çok benzeyecek şekilde değişecektir.

So, where can people find examples of native speakers

Peki, insanlar kopyalamak isteyebilecekleri anadili İngilizce olan örnekleri nerede bulabilir

which they might want to copy?

?

Well, obviously, if you're not in an English speaking country,

Açıkçası, İngilizce konuşulan bir ülkede değilseniz,

you always have the option of the radio.

her zaman radyo seçeneğiniz vardır.

Lots of English speaking radio, including of course,

Pek çok İngilizce konuşan radyo, tabii ki

the BBC, and just tried to get as much exposure as possible to listening.

BBC de dahil ve mümkün olduğu kadar çok dinlemeye maruz kalmaya çalıştı.

Choose one person that you enjoy listening to and that you would like

Dinlemekten zevk aldığınız ve sesini duymak istediğiniz bir kişiyi seçin

to sound like. People might even want to sound like yourself, Callum.

. İnsanlar senin gibi konuşmak bile isteyebilir, Callum.

Or even you, Richard.

Hatta sen, Richard.

Indeed. You never know.

Aslında. Asla bilemezsin.

For today, Richard Hallows,

Bugün için, Richard Hallows,

Thank you very much indeed.

Gerçekten çok teşekkür ederim.

Thank you.

Teşekkür ederim.

And now, just time to hear

Ve şimdi,

today's Better Speaking tips again.

bugünün Daha İyi Konuşma ipuçlarını tekrar dinleme zamanı.

Learn new vocabulary in groups of words or chunks,

Yeni kelimeleri tek tek kelimeler olarak değil, kelime grupları veya parçalar halinde öğrenin

not as individual words.

.

If you do this, then when you're speaking, you don't have to think

Bunu yaparsanız, o zaman konuşurken, ne

of what you want to say, word by word.

söylemek istediğinizi kelime kelime düşünmek zorunda kalmazsınız.

You can speak in phrases and be much more fluent.

Cümlelerle konuşabilir ve çok daha akıcı olabilirsiniz.

Listen to English speaking on radio or television,

so that you hear as much good English as possible.

Mümkün olduğu kadar çok iyi İngilizce duymak için radyo veya televizyonda İngilizce konuşma dinleyin.

This will improve your pronunciation as well as

Bu, hem telaffuzunuzu hem de

your general knowledge of English.

genel İngilizce bilginizi geliştirecektir.

Try to get as much exposure as possible to listening.

Dinlemeye mümkün olduğunca fazla maruz kalmaya çalışın.

If you want to really improve your pronunciation,

Telaffuzunu gerçekten geliştirmek istiyorsan, sesini duyurmak istediğin

listen to the spoken English of one particular speaker

belirli bir konuşmacının İngilizce konuşmasını dinle

who you want to sound like, and try to copy the way they talk.

ve onların konuşma şeklini kopyalamaya çalış.

You could choose a favourite radio or television presenter as your model.

Model olarak sevdiğiniz bir radyo veya televizyon sunucusunu seçebilirsiniz.

Choose one person that you enjoy listening to and

Dinlemekten zevk aldığınız ve

that you would like to sound like.

sesini duymak istediğiniz bir kişiyi seçin.