The Queen: 70 years on the throne: BBC News Review

Queen Elizabeth II celebrates 70 years as British monarch.

Kraliçe II. Elizabeth, İngiliz hükümdarı olarak 70. yılını kutluyor. BBC Learning English'ten

Welcome to News Review from BBC Learning English.

News Review'a hoş geldiniz .

I'm Rob and joining me today is Neil. Hello Neil.

Ben Rob ve bugün bana katılan Neil. Merhaba Neil.

Hi Rob and hello everybody.

Merhaba Rob ve herkese merhaba.

If you would like to test yourself on the vocabulary

you hear in this programme, there's a quiz on our website

Bu programda duyduğunuz kelimeler üzerinde kendinizi test etmek isterseniz, web sitemizde bbclearningenglish.com adresinde bir sınav var

at bbclearningenglish.com.

.

Now, let's hear more about that news story from this BBC radio report:

Şimdi, bu haber hakkında daha fazlasını BBC radyo raporundan dinleyelim: Birleşik Krallık hükümdarı

Queen Elizabeth II, the monarch of the United Kingdom,

Kraliçe II. Elizabeth

has been on the throne for 70 years.

70 yıldır tahtta.

Now, that is a record for a British monarch;

Şimdi, bu bir İngiliz hükümdarı için bir rekor;

nobody has been on the throne that long before.

daha önce hiç kimse bu kadar uzun süre tahta çıkmamıştı.

The Queen became Queen 70 years ago,

Kraliçe, 70 yıl önce,

when she was 25 years old,

25 yaşındayken,

when her father George VI died.

babası George VI öldüğünde Kraliçe oldu.

Another announcement the Queen made is that she wishes Camilla —

Kraliçe'nin yaptığı bir başka duyuru da,

that is, the wife of Prince Charles — to be known as Queen Consort

Prens Charles'ın karısı olan Camilla'nın

when Prince Charles becomes King.

Prens Charles kral olduğunda Kraliçe Eş olarak bilinmesini dilediğidir.

Yeah. And we've got three words and expressions

Evet. Ve

from the newspaper headlines

gazete manşetlerinden

that we can use to talk about this story, haven't we? What are they?

bu hikaye hakkında konuşmak için kullanabileceğimiz üç kelimemiz ve ifademiz var, değil mi? Onlar neler?

Yes, we have. We have got:

Evet, biz sahibiz. Elimizde:

'milestone', 'tributes' and 'heartfelt'.

'dönüm noktası', 'saygılar' ve 'içten'.

That's 'milestone', 'tributes' and 'heartfelt'.

Bu 'dönüm noktası', 'saygılar' ve 'içten'dir.

OK. Let's have a look at your first news headline please.

TAMAM. İlk haber başlığınıza bir göz atalım lütfen.

Yeah, the first one comes from the Independent,

Evet, ilki

which is based in the UK, and the headline reads:

Birleşik Krallık'ta bulunan Independent'tan geliyor ve manşette şöyle yazıyor:

'Milestone' — important point in someone's life.

'Milestone' - birinin hayatındaki önemli nokta.

Yes. Now, you've just said it's an important point in someone's life,

Evet. Az önce bunun birinin hayatında önemli bir nokta olduğunu söylediniz,

but let's break this word up to see its origin.

ama hadi bu kelimeyi parçalara ayırarak kökenini görelim.

We have the word 'mile' and we have the word 'stone'.

Mil kelimemiz var ve taş kelimemiz var.

Now, 'mile' is a measurement of distance,

Şimdi, 'mil' bir mesafe ölçüsüdür ve

which is the equivalent of... Rob?

şuna eşdeğerdir... Rob?

Equivalent of 1.6 kilometres.

1,6 kilometre eşdeğeri.

Yes, 1.6 kilometres is a 'mile'.

Evet, 1,6 kilometre bir 'mil'dir.

The second word there is 'stone'. 'Stone' is a rock.

Buradaki ikinci kelime 'taş'tır. 'Taş' bir kayadır.

Now, you put them together; you have a 'milestone'

Şimdi onları bir araya getirin; bir 'kilometre taşı'nız var

and a 'milestone' is a marker that used to be on the side of the road,

ve 'kilometre taşı', önceden yolun kenarında bulunan ve

which would tell you how far it was to a certain place.

size belirli bir yere ne kadar uzak olduğunu söyleyen bir işarettir.

Yeah. So, it's a kind of marker, as you say.

Evet. Yani, dediğin gibi, bir tür işaretleyici .

Therefore, metaphorically a 'milestone' is a marker in someone's life.

Bu nedenle, mecazi olarak bir 'dönüm noktası', birinin hayatındaki bir işarettir.

That's right. So, we're not talking literally here

Bu doğru. Yani burada kelimenin tam anlamıyla

about a 'stone' with 70 written on it for the Queen.

üzerinde Kraliçe için 70 yazan bir 'taştan' bahsetmiyoruz .

It's figurative. It's metaphorical

Bu mecazi. Mecazidir

and we use 'milestone' to talk about important points in someone's life.

ve birinin hayatındaki önemli noktalardan bahsetmek için 'dönüm noktası' kullanırız .

And we also use 'milestone'

Ayrıca proje yönetimi ile bağlantılı olarak 'milestone' kullanıyoruz

in connection with project management, don't we?

, değil mi?

We do, yes.

Yapıyoruz, evet.

In project management, often 'milestones' are set.

Proje yönetiminde genellikle 'kilometre taşları' belirlenir.

Now, these are points or dates in a project

Şimdi, bunlar bir projede, projenin düzgün bir şekilde ilerlediğinden emin olmak için

when certain things should be achieved by,

belirli şeylerin başarılması gereken noktalar veya tarihlerdir

to make sure that the project is going smoothly.

.

OK. What about you, Neil?

TAMAM. Ya sen, Neil?

Any 'milestones' in your life coming up?

Hayatınızda yaklaşan herhangi bir 'dönüm noktası' var mı ?

Well, would you believe, Rob, that I joined the BBC in 2002,

İnanır mısın Rob, BBC'ye

which is twenty years ago,

yirmi yıl önce 2002'de katıldım,

so that is an important 'milestone' for my career.

yani bu kariyerim için önemli bir 'dönüm noktası' .

It sounds like it. We'll put a special plaque up on the wall

Kulağa öyle geliyor.

to mark this important 'milestone'.

Bu önemli 'dönüm noktasını' işaretlemek için duvara özel bir plaket asacağız.

Yes. And I'm looking forward to celebrating your 50th...!

Evet. Ve 50. yaşınızı kutlamak için sabırsızlanıyorum...!

Very good. OK. Well, we've reached the 'milestone'

Çok güzel. TAMAM. Özetlemek gerekirse programımızda 'dönüm noktasına' ulaştık

in our programme for a summary:

:

In News Review last year, we talked about

Geçen yıl News Review'da

a 'milestone' in American politics.

Amerikan siyasetindeki bir 'dönüm taşından' bahsetmiştik.

What was that all about, Neil?

Bütün bunlar ne hakkındaydı, Neil?

Yes, we did a story about Kamala Harris,

Evet,

the first woman of colour to become the vice president of the United States.

Amerika Birleşik Devletleri'nin başkan yardımcısı olan ilk siyahi kadın olan Kamala Harris hakkında bir hikaye yaptık. Bu hikaye hakkında

If you want to find out more about that story,

daha fazlasını öğrenmek istiyorsan ,

what do our viewers have to do, Rob?

izleyicilerimizin ne yapması gerekiyor, Rob?

Just click on the link down below.

Aşağıdaki linke tıklamanız yeterli.

Just click. Yeah. OK.

Sadece tıkla. Evet. TAMAM. Bir

Let's have a look at your next news headline please, Neil.

sonraki haber başlığına bir göz atalım lütfen, Neil.

My next headline comes from BBC News and it reads:

Bir sonraki başlığım BBC News'den geliyor ve şöyle diyor: Bu

That's 'tributes' — announcements showing respect and admiration

'saygılar' -

for someone or something.

birine veya bir şeye saygı ve hayranlık gösteren duyurular.

Yeah. So, a 'tribute' — that's a noun.

Evet. Yani, bir 'haraç' - bu bir isim.

'Tributes' — plural there in the headline.

"Tributes" - başlıkta çoğul.

And a 'tribute' is something you say or write or do,

Ve bir 'saygı', birinin başarısını

in order to mark or pay respects to somebody's achievement.

kutlamak veya ona saygı göstermek için söylediğiniz, yazdığınız veya yaptığınız bir şeydir .

So, I get that, but what are we, kind of, paying 'tribute' for particularly?

Yani, bunu anlıyorum, ama özellikle ne için 'haraç' ödüyoruz?

OK. So, in this case, it's an important anniversary.

TAMAM. Yani, bu durumda, önemli bir yıldönümü.

The Queen has been on the throne for 70 years.

Kraliçe 70 yıldır tahtta.

That's very significant and so we pay 'tribute':

Bu çok önemli ve bu yüzden 'saygı' gösteriyoruz:

it means we say nice things, we write nice things,

Bu, güzel şeyler söylediğimiz, güzel şeyler yazdığımız,

we reflect on the achievement.

başarı üzerine düşündüğümüz anlamına geliyor.

You might also hear it in connection with somebody's death.

Birinin ölümüyle bağlantılı olarak da duyabilirsiniz.

So, when somebody important dies — or not just important actually,

Yani, önemli biri öldüğünde - ya da aslında önemli olmayan,

somebody close to you — you might pay 'tribute',

size yakın biri - "haraç" ödeyebilirsiniz,

which is a sort of formal way of saying

bu,

that that person was really wonderful.

o kişinin gerçekten harika olduğunu söylemenin bir tür resmi yolu.

They did lots of good things and you'll notice that I said there 'pay tribute'.

Pek çok iyi şey yaptılar ve orada "saygı gösterin" dediğimi fark edeceksiniz.

Thats a collocation. Those words go together:

Bu bir eşdizimlilik. Bu kelimeler bir araya geliyor:

to 'pay tribute' to someone.

birine 'saygı göstermek'.

Yeah, just to clarify, we're not handing money over here for a 'tribute', are we?

Evet, açıklığa kavuşturmak için söylüyorum, buraya 'haraç' için para vermiyoruz, değil mi?

We're not paying someone.

Kimseye para ödemiyoruz.

No, it's not payment in terms of money, no.

Hayır, para cinsinden bir ödeme değil, hayır.

We say 'pay tribute', meaning to —

'Saygı gösterin' diyoruz, yani

in the same way we say 'pay respect' —

'saygı gösterin' dediğimiz gibi,

it's to give.

vermektir.

OK. And I also hear that you can be a 'tribute to' someone.

TAMAM. Ayrıca birisine 'haraç' olabileceğinizi de duyuyorum.

Yes, that's right.

Evet bu doğru.

For example, Rob, I've met your children.

Mesela Rob, senin çocuklarınla ​​tanıştım.

They're really, really wonderful, friendly kids.

Onlar gerçekten, gerçekten harika, arkadaş canlısı çocuklar. Onları yetiştirerek

You've done a great job bringing them up.

harika bir iş çıkardın .

They are a 'tribute to you'.

Onlar 'size bir övgü'.

Thank you very much, Neil. You're giving me a 'tribute', are you, here?

Çok teşekkür ederim Neil. Bana bir saygı duruşunda bulunuyorsun, değil mi?

That's right, but I'm using that expression

Bu doğru, ama ben

that someone is a 'tribute to' something.

birinin bir şeye 'övgü' olduğu ifadesini kullanıyorum.

It means they've done a really good job of something

Bu, gerçekten iyi bir iş çıkardıkları

and they deserve to be recognised.

ve takdir edilmeyi hak ettikleri anlamına gelir.

Well, thank you very much for that.

Bunun için çok teşekkür ederim.

Let's have a summary:

Bir özet geçelim:

In News Review last year, we talked about people paying 'tribute'

Geçen yıl News Review'da, Rolling Stones'un davulcusu Charlie Watts'a 'saygı' gösteren insanlardan bahsetmiştik

to the drummer of Rolling Stones, Charlie Watts.

.

You can watch that video again, but how can people watch that, Neil?

O videoyu tekrar izleyebilirsin ama insanlar bunu nasıl izleyebilir Neil? Tek

All you need to do is click on the link below.

yapmanız gereken aşağıdaki linke tıklamak.

Great. Let's have a look at your third headline please.

Harika. Üçüncü başlığınıza bir göz atalım lütfen. Bir

My next headline comes from the Daily Express,

sonraki başlığım,

another UK-based news organisation,

İngiltere merkezli başka bir haber kuruluşu olan Daily Express'ten geliyor

and the headline is:

ve başlık şu:

'Heartfelt' — strong, sincere feeling.

'İçten' — güçlü, samimi duygu.

Yeah. Lots of really interesting vocabulary in that headline,

Evet. Bu başlıkta gerçekten çok ilginç kelimeler var

but we're focusing on 'heartfelt'.

ama biz 'içten' kelimeye odaklanıyoruz.

Again, another word we...

Yine, başka bir kelime, biz...

we can break up and look at the individual parts

ayrılıp tek tek parçalara bakabilir

and try to understand it that way.

ve onu bu şekilde anlamaya çalışabiliriz.

So, we have 'heart' at the beginning:

Yani, başlangıçta 'kalp' var:

'heart', obviously, the organ in your body, which pumps blood around,

'kalp', belli ki, vücudunuzdaki, etrafa kan pompalayan,

but used very often figuratively, metaphorically

ancak

to talk about things connected to emotion,

duygu,

love and that type of thing.

aşk ve bu tür şeylerle bağlantılı şeylerden bahsetmek için çok sık mecazi, mecazi anlamda kullanılan organ.

And 'felt', obviously, there is the past of 'feel'.

Ve 'hissetmek', belli ki 'hissetmenin' geçmişi var.

So, put together, 'heartfelt' —

Yani, 'içten' bir araya getirin -

we are talking about sincere emotional responses.

samimi duygusal tepkilerden bahsediyoruz.

So, it's something we really feel inside.

Yani, gerçekten içimizde hissettiğimiz bir şey.

It's not somebody we casually feel or casually say;

Rastgele hissettiğimiz veya gelişigüzel söylediğimiz biri değil;

it really is a feeling that we have inside,

gerçekten içimizde olan bir duygu ,

a genuine feeling for someone.

birisi için gerçek bir duygu.

Yeah. If... if we were in the office and you made me a cup of tea, Rob,

Evet. Eğer ofiste olsaydık ve bana bir fincan çay yapsaydın, Rob,

I wouldn't give you a 'heartfelt' thank you.

sana "içten" bir teşekkür etmezdim.

I would... that's a little bit over the top,

Ben... bu biraz abartı olur

but if I'm at a wedding, I might hear a speech

ama eğer bir düğündeysem,

by the father of the bride giving a 'heartfelt' speech

gelinin babasının kızı hakkında 'samimi' bir konuşma yaptığını duyabilirim

about his daughter.

.

It would be very emotional — very sincere.

Çok duygusal olurdu - çok samimi.

OK. If I spilt this cup of tea over you, of course,

TAMAM. Bu fincan çayı senin üzerine dökseydim

and made a mess of all your clothes,

ve tüm kıyafetlerini dağıtsaydım, elbette

I would give you a 'heartfelt' apology.

senden "içten" bir özür dilerdim.

Well, if I was about to go and do something really important

Pekala, gidip gerçekten önemli bir şey yapacaksam

and you completely ruined my outfit, so it was quite serious,

ve sen tüm ekibimi mahvettinse, yani bu oldukça ciddiyse,

then a 'heartfelt' apology might be... might be a good idea, yes.

o zaman 'içten' bir özür... iyi bir fikir olabilir, evet.

OK. Let's now have a 'heartfelt' summary:

TAMAM. Şimdi 'içten' bir özet yapalım:

OK. It's time now to look back

Tamam. Şimdi

at the words we've been discussing in this programme, Neil.

bu programda tartıştığımız kelimelere dönüp bakma zamanı Neil.

Yes, we had 'milestone' — important point in someone's life.

Evet, "dönüm noktamız" vardı - birinin hayatında önemli bir nokta.

'Tributes' — announcements showing respect and admiration

'Tributes' — birine veya bir şeye saygı ve hayranlık gösteren duyurular

for someone or something.

.

And 'heartfelt' — strong, sincere feeling.

Ve "içten" - güçlü, içten bir duygu.

Thank you. Now, if you want to test your understanding of those words,

Teşekkür ederim. Şimdi, bu kelimeleri ne kadar anladığınızı test etmek isterseniz, bbclearningenglish.com adresindeki web

we have a quiz on our website

sitemizde bir sınavımız var

at bbclearningenglish.com

and that's the place to go to for all our Learning English resources.

ve burası tüm İngilizce Öğrenme kaynaklarımız için gidilecek yer.

We are of course all over social media as well, so check us out.

Elbette sosyal medyanın her yerindeyiz , bu yüzden bize bir göz atın. Bu haftaki

That's all for News Review for this week.

News Review için hepsi bu kadar .

Thanks for watching and we'll see you next time.

İzlediğiniz için teşekkürler, bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye bye.

Güle güle.

Goodbye.

Güle güle.