Remembering Desmond Tutu - 6 Minute English

Hello.

Merhaba.

This is 6 Minute English

Bu,

from BBC Learning English.

BBC Learning English'ten 6 Dakikalık İngilizce. Ben

I'm Sam.

Sam.

And I'm Neil.

Ben de Neil'im.

In this 6 Minute English, we're

Bu 6 Dakikalık İngilizce'de,

celebrating the life of one of

modern South Africa's founding

modern Güney Afrika'nın kurucu

fathers - the icon and Nobel

babalarından birinin, ikon ve Nobel

laureate, Archbishop

ödüllü Başpiskopos

Desmond Tutu.

Desmond Tutu'nun hayatını kutluyoruz.

Archbishop Tutu was one the

Başpiskopos Tutu, apartheid olarak bilinen ırk ayrımcılığı

leaders of the non-violent

movement to end the system

sistemini sona erdirmek için şiddet içermeyen hareketin liderlerinden biriydi

of racial segregation known

as apartheid.

.

Apartheid was

Apartheid, 1948'den 1991'e kadar beyaz azınlık hükümeti tarafından Güney Afrika'daki

enforced against the black

siyah nüfusa karşı uygulandı.

population of South Africa

by the white minority

government from 1948

until 1991.

It's impossible to imagine

South Africa's difficult

Güney Afrika'nın

journey to freedom without

özgürlüğe giden zorlu yolculuğunu

Archbishop Desmond Tutu.

Başpiskopos Desmond Tutu olmadan hayal etmek imkansız. Yakın arkadaşı Nelson Mandela gibi

While other anti-apartheid

diğer apartheid karşıtı

leaders, like his close

liderler

friend Nelson Mandela,

were imprisoned or even

hapse atılırken ve hatta

killed, Archbishop Tutu

öldürülürken, Başpiskopos Tutu, apartheid adaletsizliğine karşı konuşan asi rahip olarak mücadelenin

was there at every step

her adımında oradaydı

of the struggle - the

rebellious priest

speaking out against

the injustices of apartheid.

.

Archbishop Tutu was a hero

Başpiskopos Tutu,

of the 20th century.

20. yüzyılın bir kahramanıydı.

He died in December 2021

Aralık 2021'de öldü

and was laid to rest in

ve Yılbaşı Günü

Cape Town in a state

bir devlet cenazesinde Cape Town'da toprağa verildi

funeral on New Year's Day.

.

In this programme, we'll

Bu programda,

hear about some important

moments from his life and,

onun hayatından bazı önemli anları dinleyeceğiz ve

as usual, learn some

her zamanki gibi

related vocabulary as well.

ilgili bazı kelimeleri de öğreneceğiz.

But first I have a

Ama önce

question for you, Neil.

sana bir sorum var Neil.

Nelson Mandela was sometimes

Nelson Mandela bazen

affectionately called by

sevgiyle

his clan's name, Madiba,

klanının adı olan Madiba ile anılırdı,

but do you know what

ancak

nickname Archbishop Desmond

Başpiskopos Desmond Tutu'ya hangi takma adın

Tutu was given?

verildiğini biliyor musunuz? Şu

Was it:

muydu:

a) The Des?

a) Des?

b) The Bish?

b) Biş?

or

veya

c) The Arch?

c) Kemer?

I don't know, but I'll guess

Bilmiyorum, ama sanırım

his nickname was c) the Arch.

takma adı c) Arch'dı.

OK, Neil.

Tamam, Neil.

We'll find out

if that's the correct answer

Bunun doğru cevap olup olmadığını

at the end of the programme.

programın sonunda öğreneceğiz.

Desmond Mpilo Tutu was born

Desmond Mpilo Tutu,

in 1931 in the town of

1931'de

Klerksdorp in northern

South Africa.

Güney Afrika'nın kuzeyindeki Klerksdorp kasabasında doğdu.

In this

2014 interview with BBC

BBC

World Service programme,

World Service programı

Outlook, he looks back

Outlook ile yapılan bu 2014 röportajında,

on some of his earliest

en eski

childhood memories.

çocukluk anılarından bazılarına bakıyor.

I had a very happy

Çok mutlu bir

childhood.

çocukluk geçirdim.

I am a boy

Ben

child between two girls.

iki kız arasında bir erkek çocuğum.

My sisters sometimes

Kız kardeşlerim bazen

thought that our mother

annemizin

rather spoiled me,

beni biraz şımarttığını,

pampered me.

şımarttığını düşünürdü.

My mother

Annem

was not educated much

çok eğitimli değildi

but she had an incredible

ama

loving for people and

insanlara karşı inanılmaz bir sevgisi vardı ve

was very generous.

çok cömertti.

Part of my own

Mutsuzluğumun bir kısmı,

unhappiness was

precisely that anyone

herkesin

could want to take

advantage of such a

böylesine

gracious, gentle,

zarif, nazik ve

generous person.

cömert bir insandan yararlanmak isteyebilmesiydi.

As a child, Desmond

Çocukken, Desmond

Tutu's mother would pamper

Tutu'nun annesi

him - give him special

onu şımartır, ona özel

treatment and make him

davranır ve

feel special by doing

nice things for him.

onun için güzel şeyler yaparak kendisini özel hissetmesini sağlardı.

He also says his mother

Ayrıca annesinin

spoiled him - let him

onu şımarttığını söylüyor - bırakın

do or have whatever he

ne isterse yapsın ya da olsun

wanted.

.

Spoiling a child

Bir çocuğu şımartmak,

usually has a bad effect

genellikle büyüdükçe karakteri üzerinde kötü bir etki yaratır

on their character as

they grow up, but this

, ancak bu

doesn't seem to be

true for Desmond Tutu.

Desmond Tutu için geçerli görünmüyor.

What upset the young

Genç Desmond'ı üzen şey,

Desmond was how his

annesine, ondan faydalanmak isteyen

mother was treated by

some white South Africans

bazı beyaz Güney Afrikalılar tarafından nasıl davranıldığıydı

who would take advantage

of her - treat her

- ona

unfairly for their

own benefit.

kendi çıkarları için adil olmayan bir şekilde davranmak.

In 1955 Desmond Tutu

1955'te Desmond Tutu,

married his wife, Leah.

karısı Leah ile evlendi. Desmond Johannesburg Dekanı yapıldığında Güney Afrika'ya dönmeden önce

They had children and

çocukları oldu ve

the family moved to

aile

London for a time,

bir süreliğine Londra'ya taşındı

before returning to

South Africa when Desmond

was made Dean of

Johannesburg.

.

He knew that returning

to a racially segregated

Irksal olarak ayrılmış bir

South Africa would be

Güney Afrika'ya dönmenin

difficult for his family.

ailesi için zor olacağını biliyordu.

In this interview with

BBC World Service

BBC World Service

programme, Outlook,

programı Outlook ile yapılan bu röportajda

Archbishop Tutu remembers

Başpiskopos Tutu,

one terrifying incident

involving his wife, Leah,

who had gone to the

Johannesburg traffic

Johannesburg trafik

department to renew

departmanına

a car licence.

araba ehliyetini yenilemek için giden karısı Leah ile ilgili korkunç bir olayı hatırlıyor.

... they handcuffed her,

... onu kelepçelediler

and they walked with

ve

her in the streets,

onunla sokaklarda yürüdüler,

she was paraded, and

teşhir edildi ve

then when the court case

ardından mahkeme davası

was heard my wife was

görüldüğünde karım

acquitted - but they

beraat etti - ama yapmak

had done what they

istediklerini yaptılar, onu

wanted to do which was

humiliate her, and in

küçük düşürdüler ve

the process hit at me.

süreç beni vurdu

I have to say that I

found those actions

Bu davranışları

near unforgivable,

neredeyse affedilemez bulduğumu söylemeliyim,

because I was the one

çünkü ön

who was out in the

planda olan bendim

forefront...

...

although

gerçi

Leah... she's a

Leah... o

toughie!

sert biri!

Police officers arrested

Polis memurları,

and handcuffed Leah

Leah'ı

to humiliate her - make

küçük düşürmek -

her feel ashamed

utandırmak

and stupid.

ve aptal hissettirmek için tutukladı ve kelepçeledi.

When she went to court,

Mahkemeye gittiğinde,

Leah was acquitted -

Leah beraat etti - suç işlemekten

declared not guilty of

suçsuz ilan edildi

committing a crime.

.

But the police continued

Ancak

to harass her, even

though his wife was,

karısı,

in his own words, a

kendi deyimiyle

toughie - someone who

is tough and determined.

sert ve kararlı biri olmasına rağmen, polis onu taciz etmeye devam etti.

Archbishop Tutu describes

Başpiskopos Tutu,

the event as "near

olayı "neredeyse

unforgivable" but, in

affedilemez" olarak nitelendiriyor, ancak aslında

fact, he did forgive

the white police

beyaz polis

officers, and in 1991,

memurlarını affetti ve 1991'de

at the end of apartheid,

apartheid'in sonunda, siyah ve beyaz arasındaki ayrımları iyileştirmenin

he started the Truth

and Reconciliation

Commission as a way

bir yolu olarak Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu'nu kurdu.

of healing divisions

between black and

white communities.

topluluklar.

What an inspirational life!

Ne ilham verici bir hayat!

But we still don't

Ama

know what his nickname

takma adının ne

was, Sam!

olduğunu hâlâ bilmiyoruz, Sam!

Right, in my question

Doğru, sorumda

I asked Neil what

Neil'e

Archbishop Desmond

Başpiskopos Desmond

Tutu's nickname was.

Tutu'nun takma adının ne olduğunu sordum.

I guessed it was,

Sanırım öyleydi,

The Arch.

The Arch.

Which was the correct

Hangisi doğru

answer!

cevaptı!

Affectionately

Sevgiyle

known as The Arch,

The Arch olarak tanınan

Desmond Tutu will be

Desmond Tutu, barış ve bağışlayıcı

remembered as a man

bir adam olarak hatırlanacak

of peace and forgiveness.

.

Right, let's recap the

Pekala,

vocabulary we've

learned in this programme,

starting with pamper -

to give someone

birisine

special treatment.

özel muamele yapmak için şımartmakla başlayarak bu programda öğrendiğimiz kelimeleri özetleyelim.

If you spoil a child,

Bir çocuğu şımartırsanız, istediklerini

you let them do whatever

yapmasına izin verirsiniz

they want, but be careful

, ancak dikkatli olun

because they might take

çünkü

advantage of you - treat

sizden faydalanabilirler - kendi çıkarları

you badly for their

için size kötü davranabilirler

own benefit.

.

To humiliate someone

Birini aşağılamak,

means to make them feel

onları

ashamed or stupid.

utandırmak veya aptal hissettirmek demektir. Bir

If you are acquitted of

suçtan beraat ederseniz

a crime, it is judged

,

that you are not guilty.

suçsuz olduğunuza hükmedilir.

And finally, a toughie

Ve son olarak, hardie,

is a slang word to

describe someone, like

Archbishop Desmond Tutu

Başpiskopos Desmond Tutu

or his wife, Leah, who

veya

is tough and determined.

sert ve kararlı eşi Leah gibi birini tanımlamak için kullanılan argo bir kelimedir.

Once again, our six

Bir kez daha, altı

minutes are up.

dakikamız doldu.

Goodbye for now!

Şimdilik hoşçakal!

Bye!

Hoşçakal!