Rich countries to pay for climate damage: BBC News Review

Rich nations agree to pay poorer countries

Zengin ülkeler,

for damage caused by climate change.

iklim değişikliğinin neden olduğu zarar için daha fakir ülkelere ödeme yapmayı kabul ediyor.

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir.

I'm Neil. And I'm Beth.

Ben Neil. Ben de Beth'im. Bu hikaye hakkında konuşmak için kelime

Make sure you watch to the end to learn vocabulary to talk about this story.

öğrenmek için sonuna kadar izlediğinizden emin olun . Kanalımıza

Don't forget to subscribe to our channel, like this video

abone olmayı , bu videoyu beğenmeyi

and try the quiz on our website.

ve web sitemizdeki testi denemeyi unutmayın.

Now, let's hear the story.

Şimdi hikayeyi dinleyelim.

People in the world's poorest countries

Dünyanın en fakir ülkelerindeki insanlar,

suffer the devastating effects of climate change more

iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden herkesten daha fazla muzdarip

than anyone else. Now, rich nations have agreed to pay

. Şimdi, zengin ülkeler, gelişmiş dünyanın endüstriyel faaliyetlerinden

into a fund to help countries damaged by the industrial activity

zarar gören ülkelere yardım etmek için bir fona ödeme yapmayı kabul ettiler

of the developed world.

.

The UN's climate chief says this will benefit the most vulnerable around the world.

BM'nin iklim şefi, bunun dünya çapında en savunmasız olanlara fayda sağlayacağını söylüyor.

Some are calling the deal

Bazıları anlaşmayı

a historic victory, but others worry it is not enough.

tarihi bir zafer olarak nitelendirirken, diğerleri bunun yeterli olmadığından endişe ediyor.

You've been looking at the headlines, Beth.

Manşetlere bakıyorsun, Beth.

What's the vocabulary?

Kelime dağarcığı nedir?

We have 'empty', 'game changer' and 'hot air'.

'Boş', 'oyun değiştirici' ve 'sıcak hava' var.

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir. İlk başlığımıza

Let's have a look at our first headline.

bir göz atalım .

This is from The Conversation.

Bu The Conversation'dan.

So, the headline is saying this could be a breakthrough,

Yani manşet, bunun bir atılım olabileceğini söylüyor,

that means a really big development, or it could be an 'empty promise'.

bu gerçekten büyük bir gelişme anlamına geliyor ya da 'boş bir vaat' olabilir.

And we're looking at the word 'empty'.

Ve 'boş' kelimesine bakıyoruz.

Now, Beth, I always have a mug of tea before we start recording.

Beth, kayda başlamadan önce her zaman bir bardak çay içerim .

I've drunk it now and it is 'empty'.

Şimdi içtim ve 'boş'.

There's nothing in it. Is there a connection in the meaning?

İçinde hiçbir şey yok. Anlamda bir bağlantı var mı?

Well, we do often associate 'empty' with physical objects.

Pekala, 'boş'u genellikle fiziksel nesnelerle ilişkilendiririz.

So, like your mug is empty,

Yani kupanız boş gibi,

it contains nothing now, but it's not only for the inside of objects.

artık hiçbir şey içermiyor, ama sadece nesnelerin içi için değil.

So, we can also use it with words.

Yani kelimelerle de kullanabiliriz.

Things that you say, like promises.

Sözler gibi söylediğin şeyler.

Yeah. And when we use it in that way we are saying

Evet. Ve onu bu şekilde kullandığımızda,

those words are meaningless, really.  

bu kelimelerin gerçekten anlamsız olduğunu söylüyoruz.

Exactly. So, the headline writer says

Kesinlikle. Yani manşet yazarı

'empty climate promise', that means they think that the developed

'boş iklim vaadi' diyor, yani gelişmiş

countries might not actually give the money to the developing countries.  

ülkelerin aslında gelişmekte olan ülkelere para vermeyebileceğini düşünüyorlar.

And we can use 'empty', in this sense, with other nouns. For example, 'empty words'

Ve bu anlamda 'boş'u diğer isimlerle birlikte kullanabiliriz. Örneğin, "boş sözler"

or 'empty threats'. That's when you say you will do something,

veya "boş tehditler". İşte o zaman bir şey yapacağım diyorsun

but you don't. Exactly. In fact, Neil,

ama yapmıyorsun. Kesinlikle. Aslında Neil,

don't you say every week that you'll buy me a coffee and then you don't.

her hafta bana bir kahve ısmarlayacağını söyleyip sonra da ısmarlamıyor musun?

Yes. That is an 'empty' promise.

Evet. Bu 'boş' bir vaattir.

I also say to my kids

Ayrıca çocuklarıma

"you're getting nothing for Christmas because your room is so untidy",

"odan çok dağınık olduğu için Noel için hiçbir şey alamıyorsun " diyorum

but that is an empty threat.

ama bu boş bir tehdit.

Of course I'm going to buy them something for Christmas.

Elbette onlara Noel için bir şeyler alacağım.

Let's have a look at that again.

Buna tekrar bir göz atalım. Bir

Let's have a look at our next headline.

sonraki başlığımıza bir göz atalım.

This is from RTE.

Bu RTE'den.

And we are looking at the expression 'game-changer'.

Ve 'oyun değiştirici' ifadesine bakıyoruz.

Now, I know what a 'game' is.

Artık "oyun"un ne olduğunu biliyorum. Şu

It's the World Cup at the moment.

an Dünya Kupası var.

There are 'games' on every day. But, together with 'changer',

Her gün 'oyunlar' var. Ama 'değiştirici' ile birlikte

there's a different meaning. What's the sense?

farklı bir anlam daha var. Anlamı nedir?

Well, a 'game changer' means something is

Eh, bir 'oyun değiştirici', bir şeyin

so significant that it actually changes the way that something is done,

o kadar önemli olduğu ve aslında bir şeyin yapılma şeklini

or the way that it is thought about. Now, 'game' here

veya onun hakkında düşünülme şeklini değiştirdiği anlamına gelir . Şimdi, burada 'oyun'

doesn't mean a game that you play.

oynadığınız bir oyun anlamına gelmez.

It's actually just the situation, and the situation here

Aslında durum bu ve buradaki durum şu

is that developed countries are giving money to poorer nations

ki, gelişmiş ülkeler iklim tahribatı nedeniyle daha fakir ülkelere para veriyor

because of climate damage.

.

Yeah, and that new agreement is seen as a significant development

Evet ve bu yeni anlaşma önemli bir gelişme olarak görülüyor,

so we can call it a 'game-changer'.

bu yüzden ona 'oyun değiştirici' diyebiliriz.

Are there any other uses?

Başka kullanımlar var mı?

Well, it's usually used for big things rather than minor developments.

Genelde küçük gelişmelerden çok büyük şeyler için kullanılır .

So, we can use it with ideas, like inventions, or events.

Yani, icatlar veya olaylar gibi fikirlerle kullanabiliriz.

Yes, and talking of inventions, the really obvious

Evet ve icatlardan bahsetmişken , gerçekten bariz

and good example is the smartphone.

ve iyi bir örnek akıllı telefon.

It has been a complete 'game-changer'.

Tam bir 'oyun değiştirici' oldu.

It changes the way we do lots of things.

Birçok şeyi yapma şeklimizi değiştirir.

Yeah. We can now connect to the internet anywhere.

Evet. Artık internete her yerden bağlanabiliyoruz.

Let's take a look at that one more time.

Buna bir kez daha bakalım. Bir sonraki başlığımıza

Let's have a look at our next headline.

bir göz atalım .

This is from The Telegraph.

Bu The Telegraph'tan.

And the expression we are looking at is 'hot air' and the meaning

Ve baktığımız ifade 'sıcak hava' ve anlamı

seems obvious, 'air' which is 'hot', like a hairdryer. Right?

açık görünüyor, 'hava' yani 'sıcak', saç kurutma makinesi gibi. Sağ?

Well, that's not what it means here,

Pekala, burada anlamı bu değil,

so 'hot air' is actually something that sounds impressive,

yani 'sıcak hava' aslında kulağa etkileyici gelen bir şey

but, in reality, it means nothing. It's nonsense!

ama gerçekte hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu saçmalık!

Yeah. So, according to the writer,

Evet. Yani yazara göre

all of the discussion, all of the agreements were nonsense.

tüm tartışmalar, tüm anlaşmalar saçma sapandı.

They were meaningless. They were 'hot air'.

Anlamsızlardı. Onlar 'sıcak hava' idi.

Now, 'hot air' is quite informal, isn't it?

Şimdi, 'sıcak hava' oldukça gayri resmi, değil mi?

Yes, it is. And it's also quite rude. If you say that

Evet öyle. Ve aynı zamanda oldukça kaba.

what someone is saying is 'hot air',

Birinin söylediği şeyin 'sıcak hava' olduğunu söylerseniz,

then they're probably going to be quite offended.

muhtemelen oldukça güceneceklerdir.

OK. I'll avoid that expression, then.

TAMAM. O zaman bu ifadeden kaçınacağım.

Are there any alternatives we could use?

Kullanabileceğimiz herhangi bir alternatif var mı?

Yeah, well 'hot air' is informal and rude and

Evet, 'sıcak hava' gayri resmi ve kaba ve

there are some even ruder expressions, we're not even going to mention them here.

daha da kaba ifadeler var, onlardan burada bahsetmeyeceğiz bile.

But you could say that someone is talking rubbish,

Ama birisinin saçma sapan konuştuğunu

or talking nonsense. Again, a little bit informal and rude.

veya saçma sapan konuştuğunu söyleyebilirsiniz. Yine, biraz gayri resmi ve kaba.

And, as we often see, there is a double meaning in this headline.

Ve sık sık gördüğümüz gibi, bu başlıkta ikili bir anlam var.

Can you explain it?

Bunu açıklayabilir misin?

Yeah, so, with climate change, the planet is literally heating up, it's getting hotter.

Evet, iklim değişikliğiyle birlikte gezegen tam anlamıyla ısınıyor, daha da ısınıyor.

So, yeah, here we've got 'hot air', and that is what the planet has.

Yani, evet, burada 'sıcak hava' var ve gezegenin sahip olduğu da bu.

OK. Let's have a look at that one more time.

TAMAM. Buna bir kez daha bakalım.

We've had 'empty', meaningless.  

'Boş' yaşadık, anlamsız.

'Game-changer', something that causes a significant change.

'Oyun değiştirici', önemli bir değişikliğe neden olan bir şey.

And 'hot air', it sounds impressive, but it's nonsense.

Ve 'sıcak hava' kulağa etkileyici geliyor ama saçmalık. Web

Don't forget there is a quiz on our website bbclearningenglish.com

sitemizde bbclearningenglish.com'da bir sınav olduğunu unutmayın

Thank you for joining us and goodbye. Bye.

Bize katıldığınız için teşekkür ederiz ve hoşçakalın. Hoşçakal.