BOX SET: The White Elephant 🐘 comedy drama episodes 6-10! Learn English while you laugh 🤣💀

Oh, hi Peter.

Selam Peter.

Hi.

MERHABA. İyi misin

Are you OK?

?

Yes, perfect.

Evet mükemmel.

It doesn't look very perfect.

Çok mükemmel görünmüyor.

Well. it is. It's just something took me by surprise.

Kuyu. bu. Sadece bir şey beni şaşırttı.

Look.

Ten pounds.

Bakmak.

£ 10.

Yes, it's my first ever tip.

Evet, bu benim ilk bahşişim.

Oh, how sweet. Oh, and it's a really

Ne kadar tatlı. Oh, ve bu

big tip too. Well done, you deserve it - but

da gerçekten büyük bir ipucu. Aferin, bunu hak ettin - ama

you better get back out there and earn

oraya geri dönüp

some more.

biraz daha kazansan iyi olur.

Oh yes, OK. Thanks Mary.

Ah evet, tamam. Teşekkürler Meryem.

Ah, Mary. I need you to wash those  pans

Ah, Mary. O tavaları

as quick as possible please.

olabildiğince çabuk yıkamanı istiyorum lütfen.

OK.

TAMAM.

Gordon, could you lend me ten pounds?

Gordon, bana on pound borç verir misin?

I need it for the milkman.

Sütçü için ona ihtiyacım var.

Very well. There you go - ten pounds.

Çok iyi. Al bakalım - on pound.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Mary! I can't believe it. I've lost that tip

Mary! inanamıyorum

that I was given. I thought I put it in my

Bana verilen bahşişi kaybettim.

back pocket and then I went into the restaurant...

Arka cebime koyduğumu sandım ve sonra restorana girdim...

Oh dear Peter. A tip. How very touching.

Ah sevgili Peter. Bir ipucu. Ne kadar dokunaklı.

It was his first, and it was a nice touch.

Bu onun ilkiydi ve hoş bir dokunuştu.

Hang on, Gordon. Didn't I see you pick

Dayan Gordon.

something up off the floor a minute ago?

Bir dakika önce yerden bir şey aldığınızı görmemiş miydim?

I don't, I don't think so, no.

Sanmıyorum, sanmıyorum, hayır.

Hmm, I see Gordon. Well, seeing as you're

Hmm, Gordon'u görüyorum.

a kind and generous and well-paid man,

İyi, cömert ve iyi maaş alan bir adam olduğuna göre, iyi niyetin için

you could give Peter ten pounds

Peter'a on pound verebilirsin

just out of the goodness of your heart.

.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Has anyone seen Gordon at all?

Gordon'u hiç gören oldu mu?

He hasn't arrived yet.

Henüz gelmedi.

Oh no, we've got three customers all at once.

Oh hayır, aynı anda üç müşterimiz var.

What are we going to do?

Ne yapacağız?

Calm down Peter. Have you given them all menus?

Peter'ı sakinleştir. Onlara tüm menüleri verdin mi?

No, I haven't.

Hayır, yapmadım.

Oh dear. It's seven o'clock, and where is Gordon?  

Ah hayatım. Saat yedi ve Gordon nerede?

Oh, he sent a text. He's broken down

Ah, bir mesaj gönderdi. Yıkıldı

and he's going to be late. That's all I need.

ve geç kalacak. Tüm ihtiyacım olan bu.

I'm going to have to call the emergency chef.

Acil durum şefini aramam gerekecek.

I'll heat up the oven and get the plates ready,

Fırını ısıtacağım, tabakları hazırlayacağım

and offer the customers a free glass of wine.

ve müşterilere bedava bir kadeh şarap ikram edeceğim.

Great idea, and I'll hold the fort.

Harika bir fikir ve ben kaleyi tutacağım.

Oh come on Gordon, this feels like an eternity.

Hadi ama Gordon, bu sonsuzluk gibi geliyor.

They've already chosen what they want.

İstediklerini çoktan seçmişler.

One beef, two duck, one salad - or is it

Bir sığır eti, iki ördek, bir salata - yoksa

one duck, two beef?

bir ördek, iki sığır eti mi?

Where is Gordon? What am I going to

Gordon nerede?

say to them? Oh dear. Look, wine.

Onlara ne diyeceğim? Ah hayatım. Bak, şarap.

Thank you.

Teşekkür ederim.

That was for the customer.

Bu müşteri içindi.

Oh, sorry.

Ah özür dilerim.

Take this one to them and tell them

Bunu onlara götür ve biz en taze malzemeleri

there will be a slight delay while we search

ararken küçük bir gecikme olacağını söyle

for the freshest ingredients.

.

Better late than never. We've got a big order on.

Geç olsun güç olmasın. Büyük bir siparişimiz var.

You're going to have to make up for lost time.

Kaybedilen zamanı telafi etmek zorunda kalacaksın.

I know, I know. All in good time. Now, I'll make

Biliyorum biliyorum. Tüm iyi zamanında. Şimdi

one of my special chef sauces, shall I?

özel şef soslarımdan birini yapacağım, olur mu?

It's a bit late in the day for that.

Bunun için biraz geç oldu.

Why?

Neden?

Everyone's gone. They said time is money

Herkes gitti. Vakit nakittir dediler

and they've run out of time.

ve zamanları tükendi.

And we're gonna run out of money.

Ve paramız bitecek. Bir daha işe

Can't you just get on the bus next time

geldiğinde otobüse binemez misin

you come to work Gordon? It's much more reliable.

Gordon? Çok daha güvenilir.

You can borrow my bike if you like.

İstersen bisikletimi ödünç alabilirsin.

Mary, today is your lucky day.

Mary, bugün senin şanslı günün.

Oh really, Gordon. Why is that?

Gerçekten, Gordon. Nedenmiş?

I have made a fabulous meal using just

Ben sadece büyük bir tava kullanarak harika bir yemek yaptım

one large pan, so not much washing- up for you.

, bu yüzden sizin için fazla bulaşık yok.

Oh, lucky me!

Şanslıyım!

Yes, and it's nearly ready.

Evet ve neredeyse hazır.

Just one more chilli for luck. Peter!

Şans için bir biber daha. Peter!

Yes, Mr Gordon. You called?

Evet, Bay Gordon. Sen aradın?

I want you to take that pan to table three

O tavayı üçüncü masaya götürmenizi

and watch their faces light up with

ve yüzlerinin şaşkınlıkla aydınlanmasını izlemenizi istiyorum

amazement. Now be careful.

. Şimdi dikkatli ol.

Do you want a hand?

Yardım ister misin?

It's OK Mary, leave this with me.

Sorun değil Mary, bunu bana bırak.

This is my signature dish. The recipe

Bu benim imza yemeğim. Tarif,

fell into my lap when I worked at one of the

world's top restaurants. But you wouldn't

dünyanın en iyi restoranlarından birinde çalışırken kucağıma düştü. Ama sen

have heard of it.

Oh, wouldn't I? Well, it has got a lot

bunu duymamış olurdun.

Değil mi?

of chilli in it, so it's not to everyone's taste.

İçinde çok acı biber var, bu yüzden herkesin damak tadına uygun değil.

Water, water!

Su su!

Where's the fire? Where's the fire?

Ateş nerede? Ateş nerede?

No fire. Chilli! Too much chilli. They don't like it.

Ateş yok. Şili! Çok fazla biber. Bundan hoşlanmıyorlar.

Idiots! They don't know good food

aptallar! İyi yemeği

when they've seen it.

gördüklerinde anlamazlar.

They want something plain - simpler.

Sade bir şey istiyorlar - daha basit.

Boring you mean. Huh, all right. I'll  have to

Sıkıcı demek istiyorsun. Pekala.

make a spaghetti bolognese. Well, now

Spagetti bolonez yapmam gerekecek. Pekala, şimdi

I need some pots and pans!

biraz tencere ve tavaya ihtiyacım var!

There's a stroke of luck - I washed all these!

Şans eseri - bunların hepsini yıkadım!

Better luck next time.

Bir dahaki sefere bol şans.

Hi Peter. How's everything?

Merhaba Peter. Herşey nasıl?

Still enjoying working here?

Hâlâ burada çalışmaktan keyif alıyor musunuz?

Oh yes. It's a great restaurant. I love it here.

Oh evet. Harika bir restoran. Burayı seviyorum.

Good, good.

İyi iyi.

Do you want to know a secret?

Bir sır öğrenmek ister misin?

Go on then.

Devam et o zaman.

I can't tell anyone but I've just  entered us

Kimseye söyleyemem ama az önce

into the Restaurant of the Year awards

in the best newcomer category.

en iyi yeni gelen kategorisinde Yılın Restoranı ödüllerine girdik.

Hopefully we'll be nominated.

Umarım aday oluruz.

That's great news, well done.

Bu harika bir haber, aferin.

Mum's the word - can't tell anyone until it's

Söz annemdir -

officially announced.

resmi olarak duyurulmadan kimseye söyleyemem.

My lips are sealed.

Dudaklarım mühürlü.

See you Celia.

Görüşürüz Celia.

What are you smirking at?

Neye sırıtıyorsun?

Nothing.

Hiç bir şey.

Oh, go on then. Celia's just told me a big secret.

Devam et o zaman. Celia az önce bana büyük bir sır verdi.

What?

Ne? Yılın

We've been nominated for Restaurant

Restoranı ödülüne aday gösterildik

of the Year award - but keep it under wraps, eh?

- ancak bunu gizli tutun, ha?

No way! Gosh, Restaurant of the Year.

Mümkün değil! Tanrım, Yılın Restoranı.

Me - a winner!

Ben - bir kazanan!

You want something, Gordon?

Bir şey ister misin, Gordon?

No, no, no - well, you're probably going

Hayır, hayır, hayır - muhtemelen zaten

to find out anyway. A little dicky bird

öğreneceksin. Ufak tefek bir kuş

just told me that I have won Restaurant of the Year

az önce bana Yılın Restoranı ödülünü kazandığımı söyledi

award - but ssshhh, keep it to yourself.

- ama ssshhh, bunu kendine sakla.

OK, I won't let the cat out of the bag.

Tamam, kediyi çantadan çıkarmayacağım. Dışarı

Except there's no cat to let out.

çıkmasına izin verecek bir kedi olmaması dışında.

The awards aren't for another six months.

Ödüller altı ay daha geçerli değil.

We can't have won.

Kazanmış olamayız.

She's right Gordon.

Haklı Gordon.

I've only just put the entry form in.

Giriş formunu daha yeni koydum.

What's up? Cat got your tongue?

Naber? Kedi dilini mi aldı?

That's it! I have had it up to here.

Bu kadar! Buraya kadar yaşadım.

Gordon - you seem angrier than normal.

Gordon - normalden daha sinirli görünüyorsun.

How can I work in these conditions -

Bu koşullarda nasıl çalışabilirim -

with staff everywhere and the noise.

her yerde personel ve gürültü varken. Beni

It is driving me up the wall. Why can't I work

duvara sürüklüyor. Neden

in a professional kitchen like I used to?

eskisi gibi profesyonel bir mutfakta çalışamıyorum?

Because you got the sack?

Çuval aldığın için mi?

We had creative differences, that's all.

Yaratıcı farklılıklarımız vardı, hepsi bu.

OK, OK. But don't blow a fuse.

Tamam, tamam. Ama sigorta atmayın.

Anyway, I am fed up to the back teeth with it.

Her neyse, bundan bıktım.

I've had enough.

Yeterince sahibim.

Oh! He's like a bear with a sore head.

Ah! Başı ağrıyan bir ayı gibi.

He does seem to be at the end of his tether.

Görünüşe göre ipinin sonunda.

Celia - have you got anybody else who can

Celia - bu akşam yemek pişirebilecek başka kimsen var mı

do the cooking tonight?

?

No, the standby chef has got shingles.

Hayır, yedek şefin zona hastalığı var.

We can't be open today without a chef.

Bugün şef olmadan açık olamayız.

I could have a go. I cooked a pizza once -

Deneyebilirim. Bir keresinde pizza pişirmiştim -

although it was a frozen one from the supermarket.

süpermarketten alınmış donmuş olmasına rağmen.

It's OK Peter. I'll go and talk to him.

Tamam Peter. Gidip onunla konuşacağım.

I'm sorry for losing it. I just wanted to

Onu kaybettiğim için üzgünüm. Sadece

let you know how I felt.

nasıl hissettiğimi bilmeni istedim.

We understand. OK, are you ready

Anlıyoruz. Tamam,

to start preparing food?

yemek hazırlamaya hazır mısın?

Yes, of course. I'm gonna make one of my

Evet elbette.

special beef wellingtons.

Özel beef wellingtonlarımdan birini yapacağım.

What did you say to him?

Ona ne dedin?

I just told him that a very important

Ona az önce çok önemli bir

food critic had booked a table here tonight

yemek eleştirmeninin bu gece burada bir masa ayırttığını

and might be writing about his food.

ve onun yemeği hakkında yazıyor olabileceğini söyledim.

But we don't have any reservations

Ama bu gece için rezervasyonumuz yok

tonight, do we?

, değil mi?

He doesn't need to know that.

Bunu bilmesine gerek yok.