Could caffeine cut obesity?: BBC News Review

Grab yourself a coffee.

Kendine bir kahve al.

A new study says that caffeine might be good for you.

Yeni bir çalışma, kafeinin sizin için iyi olabileceğini söylüyor.

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir.

I'm Neil. And I'm Beth.

Ben Neil. Ben de Beth'im. Bu hikaye hakkında konuşmak için kelime

Make sure you watch to the end to learn vocabulary to talk about this story.

öğrenmek için sonuna kadar izlediğinizden emin olun . Kanalımıza

Don't forget to subscribe to our channel, like this video  

abone olmayı , bu videoyu beğenmeyi

and try the quiz on our website. Now, the story.  

ve web sitemizdeki testi denemeyi unutmayın. Şimdi, hikaye.

Caffeine could reduce your risk of obesity,

Kafein, obezite,

type 2 diabetes and heart disease.

tip 2 diyabet ve kalp hastalığı riskinizi azaltabilir.

That's according to a new study looking

Bu, kandaki yüksek kafein düzeylerinin etkilerini inceleyen yeni bir araştırmaya göre

into the effects of high caffeine levels in the blood.

.

Researchers found that if your body processes caffeine slowly,

Araştırmacılar, vücudunuz kafeini yavaş işlerse,

you are likely to be thinner and have a lower risk of diabetes.

muhtemelen daha zayıf olacağınızı ve diyabet riskinin daha düşük olduğunu bulmuşlardır.

Scientists say further research needs to be done.

Bilim adamları daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söylüyor.

You've been looking at the headlines, Beth.

Manşetlere bakıyorsun, Beth.

What's the vocabulary? We have:

Kelime dağarcığı nedir? Elimizde:

fancy a cuppa,

bir cuppa hayal edin,

turns out and how come.  

ortaya çıktı ve nasıl oldu.

This is News Review from BBC Learning English.

Bu, BBC Learning English'ten Haber İncelemesidir. İlk başlığımıza

Let's have a look at our first headline.

bir göz atalım .

This is from Euro Weekly News.

Bu, Euro Weekly News'ten.

Fancy a cuppa? New study links caffeine consumption

Bir fincan kahve ister misin? Yeni çalışma, kafein tüketimini

to reduced risk of obesity and type 2 diabetes.

obezite ve tip 2 diyabet riskinin azalmasıyla ilişkilendiriyor.

  So, this headline starts with a question.

Yani, bu başlık bir soru ile başlar.

'Fancy a cuppa?'

"Bir fincan kahve ister misin?"

Quite a strange-sounding question.

Kulağa oldukça garip gelen bir soru.

Can we break it down?

Onu kırabilir miyiz?

Well, here, 'fancy' means 'do you want'.

Pekala, burada 'fantezi', 'istiyor musun' anlamına gelir.

So, we could say, 'fancy a chat?' or 'fancy a film?'

Yani, 'sohbet etmek ister misin?' diyebiliriz. ya da 'bir film ister misin?'

And then we have 'a cuppa', which is the way

Ve sonra 'a cuppa' var,

that we naturally pronounce 'a cup of' but, a cuppa what?

doğal olarak 'a cup of'u telaffuz etme şeklimiz bu ama, a cuppa ne?

Because the headline doesn't say, No, the headline, doesn't say

Çünkü manşet demiyor, Hayır, manşet demiyor

but it is a cup of tea.

ama bir bardak çay.

Maybe because in Britain we drink so much tea,

Belki de İngiltere'de çok fazla çay içtiğimiz için,

we just assume, when we use this expression,

'fancy a cuppa', we're talking about tea.

'bir fincan kahve içelim' ifadesini kullandığımızda çaydan bahsettiğimizi varsayıyoruz.

Yep. And the headline writer is saying

Evet. Ve manşet yazarı

'fancy a cuppa?' as though they are offering the reader a cup of tea,

'bir fincan kahve ister misin?' diyor. sanki okuyucuya kafein içeren bir çay ikram ediyormuş gibi

which of course contains caffeine.

.

This is friendly,

Bu arkadaş canlısı,

it's inviting, but also that cup of tea might have health benefits.

davetkar ama aynı zamanda o fincan çayın sağlık açısından faydaları olabilir.

It might, yeah. Let's have a look at that again.

Olabilir, evet. Buna tekrar bir göz atalım. Bir

Let's look at our next headline.

sonraki başlığımıza bakalım .

This is from the Huffington Post.  

Bu Huffington Post'tan.

Turns out coffee has a health benefit

Kahvenin daha yeni keşfettiğimiz bir sağlık yararı olduğu ortaya çıktı

we've only just discovered.

.

We already know that coffee has a lot of health benefits,

Kahvenin sağlık açısından pek çok faydası olduğunu zaten biliyoruz ,

but this report is saying

ancak bu rapor

that the caffeine in coffee could also have health benefits.

kahvedeki kafeinin sağlık açısından da faydaları olabileceğini söylüyor. "O

We're looking at 'turns out' which is short for 'it turns out that'.

çıkıyor"un kısaltması olan "turns out"a bakıyoruz.

That's right. And when we use 'turns out',

Bu doğru. "Çıktı" kelimesini kullandığımızda,

it means that the result or outcome of something becomes known

bu, bir şeyin sonucunun veya sonucunun bilindiği anlamına gelir

and it's often something a bit surprising,

ve bu genellikle biraz şaşırtıcı bir şeydir,

but it can be a positive or a negative surprise.

ancak olumlu veya olumsuz bir sürpriz olabilir.

Yeah. Like in this headline,

Evet. Bu başlıkta olduğu gibi,

it's something unexpected.

beklenmedik bir şey.

We're saying the results of this study show benefits

Bu çalışmanın sonuçlarının

we didn't know about previously.

daha önce bilmediğimiz faydaları gösterdiğini söylüyoruz.

That's right and 'turns out' is used a lot in conversational English.

Bu doğru ve 'görünüyor' konuşma İngilizcesinde çokça kullanılıyor.

So, for example,

maybe I leave my umbrella at home because I think it's going to be dry,

Yani, örneğin,

belki kuru olacağını düşündüğüm için şemsiyemi evde bırakıyorum

but then I end up very wet and I say

ama sonra çok ıslanıyorum ve

'turns out it's raining.'

'yağmur yağıyormuş' diyorum.

Yes, it can be positive as well. As you said, you could take an exam and think

Evet olumlu da olabilir. Dediğiniz gibi bir sınava girip

'oh no, what a disaster, I have failed!'

'hayır, ne felaket, başarısız oldum' diye düşünebilirsiniz.

But it turns out that you have passed.

Ama geçtiğin ortaya çıktı .

Let's look at that again.

Buna tekrar bakalım. Bir

Let's have our next headline.

sonraki başlığımız olsun.

This is from Medical News Today.

Bu, Medical News Today'den.

How come higher blood

Daha yüksek kan

caffeine is linked to lower body fat and type 2 diabetes risk?

kafeini nasıl daha düşük vücut yağı ve tip 2 diyabet riski ile bağlantılıdır?

So, this headline is about this link between caffeine and health.

Yani, bu başlık kafein ve sağlık arasındaki bu bağlantı hakkındadır.

It starts with a question and it contains 'how come'.

Bir soru ile başlar ve 'nasıl olur' içerir.

We know those words 'how' and 'come',

Bu 'nasıl' ve 'gel' kelimelerini biliyoruz,

but you put them together,

ama onları bir araya getirin,

what's the sense? Well, 'how come' is another way of saying

anlamı nedir? Pekala, 'nasıl',

'why', so an alternative question for the headline could be 'Why is higher blood

'neden' demenin başka bir yoludur, bu nedenle başlık için alternatif bir soru 'Neden daha yüksek kan

caffeine linked to lower body fat?'

kafeini daha düşük vücut yağıyla bağlantılıdır?' olabilir.

Yep. So, that seems simple. 'how come' means 'why'.

Evet. Yani, bu basit görünüyor. 'nasıl', 'neden' anlamına gelir.

But, there is an important difference in the way you use it. When we use

Ancak, onu kullanma şeklinizde önemli bir fark var .

'how come' to ask a question,

Bir soru sormak için 'nasıl olur' ifadesini kullandığımızda,

we don't use the normal grammar for questions.

sorular için normal dilbilgisini kullanmayız.

We don't say 'How come

'Sinemaya nasıl gittin' demiyoruz.

did you go to the cinema?' We say 'How come you

'Neden

went to the cinema?'

sinemaya gittin' diyoruz.

That's right, and intonation is important too

Bu doğru ve tonlama da önemlidir

because you need to use that to make it sound like a question.

çünkü bunu bir soru gibi göstermek için kullanmanız gerekir.

So, I could say, Neil,

Neil,

how come you're wearing that shirt again?

nasıl oluyor da yine o gömleği giyiyorsun?

I like this shirt.

Bu gömleği beğendim.

There's another small difference between

'why' and 'how come', isn't there?

'Neden' ve 'nasıl' arasında küçük bir fark daha var, değil mi?

Yes. It's quite informal, so we can hear it a lot in conversational English.

Evet. Oldukça gayri resmi olduğu için onu konuşma İngilizcesinde çokça duyabiliyoruz.

Let's look at that again.

Buna tekrar bakalım. Sahip

We've had: fancy a - do you want a,

olduk: fantezi bir - bir ister misiniz,

turns out - the result is

çıkıyor - sonuç

and how come - why.

ve nasıl - neden.

Don't forget there's a quiz on this page.

Bu sayfada bir sınav olduğunu unutmayın.

Thank you for joining us,

Bize katıldığınız için teşekkür ederiz

and goodbye. Bye.

ve hoşçakalın. Hoşçakal.