Father and Son: Crime drama - Episode 8

Cal, it's 9:30. Can we call it a night?

Cal, saat 9:30. Bir gece diyebilir miyiz? Eğer

You can if you want to.

istersen yapabilirsin. Bunu

I'm not leaving here until I've figured out...

anlayana kadar...

until something, somehow clicks into place.

bir şeyler yerine oturana kadar buradan gitmiyorum.

You don't think sleep might help?

Uykunun yardımcı olabileceğini düşünmüyor musun?

  Flipping post-mortem!

Ölümden sonra saygısız!

I want some sexy, brilliant-but-troubled forensic scientist

Seksi, zeki ama sorunlu bir adli bilim adamının

to waltz in here, give me some results,

buraya gelip bana bazı sonuçlar vermesini,

flirt a little bit and then bugger off.

biraz flört etmesini ve sonra da çekip gitmesini istiyorum.

But no. They'll try and get to it next week.

Ama hayır. Gelecek hafta bunu başarmaya çalışacaklar.

I think that... But we need time of death.

Bence... Ama ölüm saatine ihtiyacımız var.

That ransom was either paid before or after Jamie Phelps died

O fidye Jamie Phelps öldükten önce ya da sonra ödendi

and if it's after, it's got to be a murder.

ve eğer öldükten sonraysa bu bir cinayet olmalı.

And if it's a murder, someone's going to come in here

Ve eğer bu bir cinayetse, biri buraya gelip

and try and take this case off us.

bu davayı üzerimizden almaya çalışacak.

Especially if we don't have any leads or fully understand what is going on.

Özellikle herhangi bir ipucumuz yoksa veya neler olup bittiğini tam olarak anlamıyorsak.

Exactly.

Kesinlikle.

Ow.

Ah. Bir

I've got something!

şeyim var!

What?

Ne?

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

Just trying to clear my head. What you got?

Sadece kafamı boşaltmaya çalışıyorum. Neye sahipsin?

You know how the body was wet, right?

Vücudunun nasıl ıslandığını biliyorsun, değil mi?

It'd been high tide, but the water had receded

Gelgit yüksekti ama

by the time the body was found.

ceset bulunduğunda su çekilmişti.

Yeah.

Evet.

Look at these pictures.

Şu resimlere bak. Ben neyim

What is it I'm...?

...?

Look at the rocks and the lichen.

Kayalara ve likenlere bakın.

It's the tideline.

Bu gelgit çizgisi.

Jamie's body fell at the point just before the tideline.

Jamie'nin cesedi, gelgit çizgisinden hemen önceki noktada düştü.

The water's only in that spot for half an hour or so.

Su sadece yarım saattir o noktada.

I looked at the tide tables.

Gelgit tablolarına baktım.

So, if the body was wet...

Yani, eğer vücut ıslaksa...

It means he fell between 12:13 and 12:43.

12:13 ile 12:43 arasında düşmüş demektir.

Well, that's precise.

Bu kesin.

The texts were sent to Lucy at 12:40.

Metinler Lucy'ye 12:40'ta gönderildi.

So, he could have sent the text and then jumped or...

Yani, mesajı gönderip atlayabilirdi ya da...

you know, it could have taken a while for it to send through.

bilirsin, göndermesi biraz zaman alabilirdi.

It's a windy spot. Reception ain't great.

Rüzgarlı bir yer. Resepsiyon harika değil.

But if you were going to send that text and you knew you were going to jump,

Ama o mesajı göndereceksen ve atlayacağını bilseydin, onun gönderildiğini

wouldn't you wait to know that it had been sent?

bilmek için beklemez miydin ?

Has anyone switched the phone on?

Biri telefonu açtı mı?

Yeah. It was locked.

Evet. Kilitliydi.

But it came on?

Ama geldi?

Yeah, it comes on, asks for a passcode,

Evet, yanıyor, şifre istiyor, alamayınca

switches itself off again when it doesn't get one.

tekrar kapanıyor . Banyoya

I've dropped three phones in the bath. They all died.

üç telefon düşürdüm . Hepsi öldü.

That phone is not wet. Look, the case is leather.

O telefon ıslak değil. Bak, kılıf deri.

We'll get Speedy down at forensics to check for salt deposits,

Speedy'yi tuz birikintilerini kontrol etmesi için adli tıpa götüreceğiz

but I think the phone was thrown after Jamie fell.

ama sanırım telefon Jamie düştükten sonra atıldı.

Where did you save the ransomware emails?

Fidye yazılımı e-postalarını nereye kaydettiniz?

It's under 'Phelps' in the... let me do it.

'Phelps'in altında... bırak ben yapayım.

No, no. It's OK. I've got it.

Hayır hayır. Önemli değil. bende var

So, 'Thank you for doing business with us.

Yani, 'Bizimle iş yaptığınız için teşekkür ederiz . Paranın alındığını

We're pleased to acknowledge receipt of funds.

bildirmekten memnuniyet duyuyoruz .

All files returned.'

Tüm dosyalar iade edildi.'

God, they're quite... proper, aren't they?

Tanrım, oldukça... düzgünler, değil mi?

Yeah. Like I said, it's a business for these people.

Evet. Dediğim gibi, bu insanların işi. Paranın

What time do they say the funds arrived?

ne zaman geldiğini söylüyorlar?

They don't. The email came in at 7pm.

Onlar değil. E-posta akşam 7'de geldi.

Should I email them back? I'm... I'm going to.

Onlara geri e-posta göndermeli miyim? Ben... ben gidiyorum.

Done.

Tamamlamak.

Alright then. I'm going to go home to my wife, my daughter...

Tamam o zaman. Eve, karıma, kızıma...

and a hot chocolate.

ve bir sıcak çikolataya gideceğim.

Rock n' Roll...!

Rock'n Roll...!

Alright. Good work today.

Peki. Bugün iyi iş çıkardın.

'We are more than happy to help with your enquiries.

'Sorgularınıza yardımcı olmaktan çok mutluyuz .

Money received at 2:56pm UK time. Have a lovely day.'

Para İngiltere saatiyle 14:56'da alındı. İyi günler.'