BOX SET: The White Elephant 🐘 comedy drama episodes 11-15! Learn English while you laugh 🤣💀

Table two weren't too keen on the soup.

İkinci masa çorbaya pek meraklı değildi.

Oh, what's that? A letter from a secret admirer?

Ah o ne? Gizli bir hayrandan mektup mu?

Oh no, nothing like that. It's my exam results.

Ah hayır, öyle bir şey yok. Sınav sonuçlarım.

Exam results? I didn't know you've been studying.

Sınav sonuçları? Ders çalıştığını bilmiyordum.

Yes. Erm, I've been studying for a PHD and

Evet. Erm, doktora için çalışıyorum ve

it says here, I'm a doctor.

burada diyor ki, ben bir doktorum.

Well done, Mary!

Aferin Meryem!

Doctor Marigold - another feather in your cap.

Doktor Marigold - şapkanızda bir tüy daha.

You're so clever.

Çok zekisin.

What's that? You've qualified to be a doctor?

Bu da ne? Doktor olmaya hak kazandın mı?

Well done - although personally I think

Aferin - kişisel olarak

the world needs more chefs than doctors.

dünyanın doktorlardan çok şeflere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Everybody needs to eat - but well done.

Herkesin yemek yemesi gerekiyor - ama aferin.

You've had a lucky break.

Şanslı bir tatil geçirdin.

Yes, you're going to be a real success.

Evet, gerçekten başarılı olacaksın.

Maybe you'll be my doctor.

Belki benim doktorum olursun.

Of course, I know all about success.

Elbette başarı hakkında her şeyi biliyorum.

I've got a track record for creating

world-class food and winning

Birinci sınıf yiyecekler yaratma ve

numerous awards. Just ask Celia.

çok sayıda ödül kazanma konusunda bir geçmişim var. Sadece Celia'ya sor.

So, what's the secret to your success, Gordon?

Peki, başarınızın sırrı nedir Gordon?

Well, erm, an appreciation for food,

Şey, yemek için bir takdir,

an eye for detail, an excellent relationship

detaylara dikkat, müşterilerle mükemmel bir ilişki

with the customers.

. Emin

Are you sure?

misin?

Yes. Now, I want you to take this

Evet. Şimdi, bunu

to table two - it's one of my best recipes.

ikinci masaya götürmeni istiyorum - bu benim en iyi tariflerimden biri.

It's always a roaring success.

Her zaman kükreyen bir başarıdır.

Hmm, don't count your chickens before

Hmm, yumurtadan çıkmadan önce tavuklarını sayma

they've hatched.

.

Don't worry, Mary. I can taste success.

Endişelenme, Mary. Başarının tadını alabiliyorum. Böyle bir şey

You won't find a doctor making

yapan bir doktor bulamazsınız

something like this.

.

Well, they're certainly eating it.

Şey, kesinlikle yiyorlar.

There you see - that's why I am top dog

İşte bu yüzden bu mutfağın en iyisi benim

in this kitchen.

.

Waiter, waiter! Come quickly.

Garson, garson! Çabuk gel.

Oh no - one of the customers is  lying

Olamaz - müşterilerden biri

on the floor being sick!

hasta olduğu için yerde yatıyor!

I think he's got food poisoning!

Sanırım gıda zehirlenmesi var!

Oh, typical. Well, come on then, you're a doctor.

Tipik. Hadi o zaman, sen bir doktorsun.

A doctor of philosophy, Gordon

Bir felsefe doktoru, Gordon

but I'll see what I can do, as per usual.

ama her zamanki gibi ne yapabileceğime bakacağım.

Thanks for coming in earlier than normal.

Normalden erken geldiğin için teşekkürler.

I wanted to give the kitchen a good spring clean.

Mutfağa güzel bir bahar temizliği yapmak istedim.

Hopefully the others will be here soon to help.

Umarım diğerleri yardım etmek için yakında burada olurlar.

No problem. Although it was a bit of  

Sorun değil.

a shock to the system getting up this early.

Sistemin bu kadar erken kalkması biraz şok olsa da. Bu da

What on earth was that?

neydi?

I heard it too! Hang on, I'm just gonna go and

Ben de duydum! Bekle, ben gidip

put the lights on.

ışıkları yakacağım.

Oh, it's Gordon! He gave me the shock of my life!

Ah, bu Gordon! Bana hayatımın şokunu verdi!

Gordon? What's he doing sleeping here

Gordon mu? Burada, mutfakta uyuyarak ne yapıyor

in the kitchen?

?

Oh, hello Celia. Err, hello Mary. Erm, I was just...

Merhaba Celia. Merhaba Mary. Şey, ben sadece...

...sleeping on the floor. Gordon, you made

...yerde uyuyordum. Gordon,

me jump out of my skin.

beni yerimden sıçrattın.

Sorry about that. I was just, erm,

Bunun için üzgünüm. Ben sadece

checking the cooker connections.

ocak bağlantılarını kontrol ediyordum.

Sleeping more like. The last time I saw

Daha çok uyumak gibi. Seni en son

you looking this bad was when 

bu kadar kötü gördüğümde

you came home drunk from that party and

o partiden eve sarhoş geldin ve

I kicked you out.

ben seni kovdum.

Oh, I've been kicked out again.

Oh, yine kovuldum.

It happened out of the blue. I came

Birdenbire oldu. Dün gece

home last night and my girlfriend -

eve geldim ve kız arkadaşım -

my new girlfriend - my new  ex-girlfriend -

yeni kız arkadaşım - yeni eski kız arkadaşım -

she said she was sick of me coming

home late and stinking of fried food.

eve geç gelmemden ve kızarmış yiyeceklerin [ __ ] gibi kokmasından bıktığını söyledi.

Yes, so I can smell. Gordon, I'm stunned.

Evet, böylece koku alabilirim. Gordon, hayrete düştüm.

I mean, I thought your girlfriend had no taste

Yani, kız arkadaşının hiç zevki olmadığını düşünmüştüm

but now I can see she has.

ama şimdi görüyorum ki var.

Sorry I'm late. Oh, what's that smell?

Üzgünüm geciktim. Ah, bu koku da ne?

It's Gordon. He's been kicked out so

Bu Gordon. Dışarı atıldığı için

he's been sleeping here.

burada uyuyor.

Hang on a minute Peter, don't you have

Bir dakika Peter,

space at your house?

evinde yerin yok mu?

Yes, I have.

Evet bende var.

Well, could Gordon stay with you until he

Pekala, Gordon kendini toparlayana kadar seninle kalabilir mi

sorts himself out?

?

Oh, what a great idea. I'd love a bit of

Ah, ne harika bir fikir. Biraz

company. You can sleep on the sofa.

arkadaşlık isterim. Kanepede uyuyabilirsin.

Is that okay?

Uygun mu?

That's great. Gordon the great chef,

Bu harika. Büyük şef Gordon,

sleeping on the sofa of the little waiter!

küçük garsonun kanepesinde uyuyor!

Sounds perfect but you're going to have to

Kulağa mükemmel geliyor ama

get some earplugs, Peter.

kulak tıkacı alman gerekecek, Peter.

Why?

Neden?

Well, he snores!

Horluyor!

Oh dear, oh dear.

Ah canım, ah canım.

Problem Celia?

Celia'da sorun mu var?

Well, according to my calculations,

Hesaplamalarıma göre

in the past two months we've only had 22 customers.

son iki ayda sadece 22 müşterimiz oldu.

I'm not sure we can afford to stay in business.

İş hayatında kalmaya gücümüz yettiğinden emin değilim.

Well, you gave it your best shot but maybe

Eh, elinden gelenin en iyisini yaptın ama belki de artık

it's time to say enough is enough and give up.

yeter deyip vazgeçmenin zamanı gelmiştir. Hiç

No doubt I'll get a new job at some

şüphe yok ki birinci sınıf bir restoranda yeni bir iş bulacağım

high-class restaurant.

.

Oh, be quiet Gordon and let me think.

Oh, sessiz ol Gordon da düşünmeme izin ver.

I knew she couldn't cope - she calls herself

Başa çıkamayacağını biliyordum - kendine

a businesswoman but really, I'm the brains

iş kadını diyor ama gerçekten,

behind this business.

bu işin arkasındaki beyin benim.

Really? Actually, I think she's 

Gerçekten mi? Aslında, onun

a tough cookie and she doesn't strike me as

çetin biri olduğunu düşünüyorum ve bana

a sort of person to give up easily.

kolay pes edecek biri gibi gelmiyor.

Don't forget I used to be married her.

Eskiden onunla evli olduğumu unutma.

She might seem as tough as old boots

Eski botlar kadar sert görünebilir

but she wouldn't say boo to a goose.

ama kazlara yuhalamaz.

She's as soft as a little kitten.

Küçük bir kedi yavrusu kadar yumuşak.

Excuse me! You were the one who cried

Affedersin!

all the way through the royal wedding on TV.

Kraliyet düğünü boyunca televizyonda ağlayan sendin.

Believe me Gordon, I'm a game old bird

İnan bana Gordon, ben bir av hayvanıyım

and I've decided to make some changes.

ve bazı değişiklikler yapmaya karar verdim.

All right Celia, let's hear them then.

Pekala Celia, onları duyalım o zaman.

Right, well firstly I think we ought to

Doğru, öncelikle

extend the menu and offer more choices.

menüyü genişletmemiz ve daha fazla seçenek sunmamız gerektiğini düşünüyorum.

It's impossible.

Bu imkansız.

Well, maybe for you, or perhaps  we ought

Pekala, belki senin için, belki de o

to think about staffing then.

zaman personel alımını düşünmeliyiz.

You're relentless.

Acımasızsın.

And what's the second point, Celia?

Peki ikinci nokta nedir, Celia?

Well, secondly, I think we ought to open

İkincisi, bence daha

earlier and try and get more customers in

erken açmalı ve öğle yemeği için daha fazla müşteri çekmeye çalışmalıyız

for lunch time.

.

Working longer hours, you mean?

Daha uzun saatler çalışmayı mı kastediyorsunuz?

Ah, tough luck, Gordon!

Ah, şanssızlık, Gordon!

You might think that I'm gentle as a kitten,

Bir kedi yavrusu kadar nazik olduğumu düşünebilirsiniz

but I'm as hard as nails and believe me

ama ben çivi kadar sertim ve inanın

I'm not going to give up on this business yet.

henüz bu işten vazgeçmeyeceğim.

So, go on, think of something new for the menu.

Öyleyse devam edin, menü için yeni bir şeyler düşünün.

Oh, tough love Gordon. Do you need the recipe book?

Oh, sert aşkım Gordon. Tarif kitabına mı ihtiyacınız var?

So, we need to talk about the restaurant.

Bu yüzden restoran hakkında konuşmamız gerekiyor.

As you know, business isn't great,

Bildiğiniz gibi işler pek iyi değil,

so I'm looking for some good ideas to make us

bu yüzden bizi

more efficient and help us save money.

daha verimli hale getirecek ve paradan tasarruf etmemize yardımcı olacak bazı iyi fikirler arıyorum.

Please have a think and let me know.

Lütfen bir düşünün ve bana bildirin.

Oh, it's obvious. Peter, we'll have to let you go.

Çok açık. Peter, gitmene izin vermemiz gerekecek.

Mary, you can serve the food and wash up afterwards.

Mary, yemeği servis edebilir ve sonra yüzünü yıkayabilirsin.

Hold on Gordon. That's not fair. Peter's

Bekle Gordon. Adil değil. Peter

a hard-working waiter, besides I've got

çalışkan bir garson, üstelik

too much to do here. No, we need to

burada yapacak çok işim var. Hayır, tabiri

think out of the box, so to speak.

caizse kutunun dışında düşünmemiz gerekiyor.

Yes. good idea Mary.

Evet. iyi fikir Meryem

Sorry, what box?

Üzgünüm, hangi kutu?

It means we need to think a bit differently,

Bu, insanların işlerini kesmemiz gerektiğini varsaymak yerine biraz farklı düşünmemiz gerektiği anlamına gelir

not just assume we need to cut people's jobs.

.

Come on then clever clogs,

Hadi o zaman zeki takunyalar,

what are we going to do? Get cheaper ingredients? Turn the gas down a bit?

ne yapacağız? Daha ucuz malzemeler mi alıyorsunuz? Gazı biraz azaltır mısın?

I know. We can stop putting salt and pepper

Biliyorum. Masaya tuz ve biber koymayı bırakabiliriz

on the table. Nobody uses it anyway.

. Nasıl olsa kimse kullanmıyor.

What a brainwave! We'll save millions.

Ne beyin dalgası! Milyonları kurtaracağız.

You idiot!

Seni aptal!

Oh, I know. We could buy organic ingredients

A, biliyorum. Organik malzemeler satın alabilir

and charge a bit extra for them, plus we could

ve onlar için biraz ekstra ücret alabiliriz, ayrıca

offer a set menu to attract new customers

yeni müşteriler çekmek için bir set menü sunabiliriz

and hopefully they would tell their friends

ve umarım arkadaşlarına

about how great it is here.

buranın ne kadar harika olduğunu anlatırlar.

Yes, it's the best idea since sliced bread.

Evet, dilimlenmiş ekmekten sonraki en iyi fikir. Bu mu

Is it? Sliced bread's the only thing we'll be

? Bu saçma fikirle servis edeceğimiz tek şey dilimlenmiş ekmek

serving with that ridiculous idea.

.

Mary, you're too clever by half. Organic food

Mary, yarı yarıya çok zekisin.

honestly! It's so last year.

Dürüst olmak gerekirse organik gıda! Geçen yıl öyle.

Have you got any better suggestions, Gordon?

Daha iyi bir önerin var mı, Gordon?

Celia - Mary's come up with a great idea,

Celia - Mary harika bir fikir buldu,

Organic set menu and....

Organik set menü ve...

Right, we offer a set menu to attract new

Doğru, yeni müşteriler çekmek için bir set menü sunuyoruz

customers, serving organic food that we charge

, organik yiyecekler sunuyoruz ve bunun

a bit extra for.

için biraz ekstra ücret alıyoruz.

That's a great idea, Mary. I knew you were

Bu harika bir fikir, Mary.

a smart cookie when I employed you.

Seni işe aldığımda zeki bir kurabiye olduğunu biliyordum.

But I'm gonna have to change suppliers

Ama tedarikçileri değiştirmem

and come up with new stuff for the

ve set menü için yeni şeyler bulmam gerekecek

set menu. How is that a clever idea?

. Bu nasıl akıllıca bir fikir?

Well, extra customers means extra money

Fazladan müşteri, fazladan para demektir

and that means

ve bu,

an extra bonus for us all at the end of the year.

yıl sonunda hepimiz için fazladan bir ikramiye anlamına gelir.

Oh, well yes, err, organic food that is a very

Oh, evet, err, organik gıda, bu

clever idea of mine.

benim çok zekice bir fikrim.

I'll just go make some phone calls, shall I?

Gidip birkaç telefon görüşmesi yapayım, olur mu?

Well done, Mary!

Aferin Meryem!

You've got a face like a wet weekend.

Islak bir hafta sonu gibi bir yüzün var.

Keep it down will you, I'm trying to cook here.

Sessiz ol, burada yemek yapmaya çalışıyorum.

Celia, it's Peter - he's feeling blue. Sort him

Celia, ben Peter - morali bozuk. Onu

out, will you?

çöz, olur mu?

Oh, Peter, you seem down in the dumps.

Oh, Peter, çöplükte gibisin.

Yes.

Evet.

It's Edith. She's dead.

Edith. O öldü.

Oh.

Ah.

Who's Edith?

Edith kim?

I'm not sure but I think it's his mother.

Emin değilim ama sanırım annesi.

Sorry, old chap. That's, erm, terrible news.

Üzgünüm eski dostum. Bu çok kötü bir haber.

I understand why you're so down-hearted.

Neden bu kadar moralin bozuk anlıyorum.

Were you close to Edith?

Edith'le yakın mıydınız?

Yes. I talk to her every day and watched

Evet. Onunla her gün konuşuyorum ve

her go round and round. She was a great

gidişini izledim. O harika bir

swimmer.

yüzücüydü.

Oh, don't cry your eyes out.

Oh, gözlerin ağlamasın.

Worst things happen at sea. Shall I get you a

En kötü şeyler denizde olur. Sana bir

glass of wine?

kadeh şarap ısmarlayayım mı?

This must be a very upsetting time  for

Bu sizin için çok üzücü bir zaman olmalı

you. Would you like some time off?

. Biraz izin ister misin?

Thank you.

Teşekkür ederim.

What's going on? Is Peter OK?

Neler oluyor? Peter iyi mi?

It's Peter. His mother's died. He's beside

Bu Peter. Annesi öldü.

himself with grief.

Kederden kendinden geçmiş durumda.

I've given him a glass of wine.

Ona bir kadeh şarap verdim.

Edith? Did he just say Edith?

Edith mi? Az önce Edith mi dedi?

Yes.

Evet.

Edith is the name of his pet goldfish.

Edith, evcil akvaryum balığının adıdır.

Peter.

Peter. Japon

Has your goldfish died?

balığınız öldü mü?

Yes.

Evet.

Great! You've got a dead  fish.

Harika! Ölü bir balığınız var.

I can use it in my fish pie.

Balık turtamda kullanabilirim.

Gordon!

Gordon!