English Conversation Training ⚡️Pronunciation Workout #3

Well hey there this is Emma from mmmEnglish.

Merhaba, ben mmmEnglish'den Emma. Son zamanlarda

Things have been getting pretty physical over here

burada mmmEnglish'de işler oldukça fiziksel bir hal alıyor

at mmmEnglish lately. Have you seen

.

any of my conversation workouts yet?

Henüz konuşma egzersizlerimden herhangi birini gördünüz mü?

Today's lesson is another workout

Bugünün dersi başka bir çalışma

and we're going to focus on some common and some

ve günlük selamlaşmalara yanıt vermenin bazı yaygın ve bazı

natural ways to respond to everyday greetings.

doğal yollarına odaklanacağız.

So we're going to revisit some of the expressions

Bu yüzden,

that we practised in the first conversation workout

ilk konuşma alıştırmasında uyguladığımız bazı ifadeleri tekrar gözden geçireceğiz,

but instead of practising how to ask questions,

ancak nasıl soru soracağımıza çalışmak yerine,

we're going to practise how you can respond to them

onlara nasıl cevap verebileceğinizi

and if you have any friends in English-speaking

ve İngilizce konuşan arkadaşlarınız varsa pratik yapacağız.

countries, this lesson is going to be particularly helpful

ülkelerde, bu ders özellikle

for them to help them sound more natural as they're

speaking with native speakers.

anadili İngilizce olan kişilerle konuşurken daha doğal konuşmalarına yardımcı olacak.

So be a good friend and share it with them, alright?

O yüzden iyi bir arkadaş ol ve bunu onlarla paylaş, tamam mı?

So I hope you're ready to practise out loud with me.

Umarım benimle yüksek sesle pratik yapmaya hazırsındır.

It's workout time!

Egzersiz zamanı!

Alright guys we're back! Welcome to your next English

Pekala çocuklar geri döndük! Bir sonraki İngilizce

conversation workout.

konuşma çalışmanıza hoş geldiniz.

In case you missed the last one, you can go back

Sonuncuyu kaçırdıysanız, geri dönüp

and check it out later up here

daha sonra buradan kontrol edebilir

or look for this thumbnail in the playlist.

veya oynatma listesinde bu küçük resmi arayabilirsiniz.

Once again this workout is an intensive 'repeat after me'

Bir kez daha bu egzersiz, konuşma kaslarınızı çalıştırmanıza yardımcı olmak için tasarlanmış yoğun bir 'beni tekrarla'

style lesson designed to help you work those

tarzı bir derstir

conversation muscles, we're going to strengthen

, aynı anda hem

your speaking skills and your listening skills

konuşma becerilerinizi hem de dinleme becerilerinizi güçlendireceğiz

at the same time. And by the time you're finished,

. Ve bitirdiğinizde, tıpkı anadili İngilizce olan biri gibi

you're going to look, you're going to sound,

görüneceksiniz, ses çıkaracaksınız,

you're going to feel more natural,

daha doğal,

more casual just like a native English speaker

daha rahat hissedeceksiniz

which I know is what so many of you really want.

ki çoğunuzun gerçekte ne olduğunu biliyorum. istek.

The most important part of these workouts is not

Bu antrenmanların en önemli kısmı,

getting everything technically and grammatically correct

her şeyi teknik ve gramer olarak doğru yapmak değil,

it's about feeling relaxed, finding your rhythm

rahat hissetmek, ritminizi bulmak

and letting the words roll off your tongue.

ve kelimelerin dilinizden yuvarlanmasına izin vermekle ilgilidir.

Don't worry about being perfect,

Mükemmel olma konusunda endişelenme, hadi

let's just have some fun.

biraz eğlenelim.

I'm your English coach

Ben senin İngilizce koçunum

and you're about to start your daily workout.

ve günlük antrenmanına başlamak üzeresin.

This workout is going to follow a very similar pattern

Bu çalışma bir öncekine çok benzer bir model izleyecek

as the last one, you'll do four sets of five similar

, beş benzer cümleden oluşan dört set yapacaksınız

phrases and we're going to practise each phrase

ve her bir cümleyi

three times. You'll listen to me first

üçer kez uygulayacağız. Önce beni dinle

and then try it yourself. You've got to join in okay?

sonra kendin deneyeceksin. Katılmalısın, tamam mı?

Make sure you're somewhere quiet and be ready

Sessiz bir yerde olduğunuzdan ve

to speak out loud at normal volume.

normal ses seviyesinde yüksek sesle konuşmaya hazır olduğunuzdan emin olun.

No whispering okay? Best not to use headphones,

Fısıldamak yok tamam mı? En iyisi kulaklık kullanmamak,

use the speaker on your phone or on your computer

telefonunuzdaki veya bilgisayarınızdaki hoparlörü kullanın,

so that you can hear me and you can hear yourself

böylece hem beni hem de kendinizi

clearly as well. This is not a passive lesson.

net bir şekilde duyabilirsiniz. Bu pasif bir ders değil.

This is a workout. Get ready!

Bu bir antrenman. Hazırlanmak!

When English conversations first start,

İngilizce konuşmalar ilk başladığında,

there's a lot of back and forth short answers, and

bir sürü kısa cevap var ve

we're using this time to get to know each other,

bu zamanı birbirimizi tanımak için kullanıyoruz,

helping each other to feel a little more comfortable.

birbirimizi biraz daha rahat hissetmemize yardımcı oluyoruz.

So the answers are usually quite brief.

Bu yüzden cevaplar genellikle oldukça kısadır.

It's a little bit like tennis, you know? Back and forth,

Bu biraz tenise benziyor, biliyor musun? Geri ve ileri,

back and forth. The conversations often start with

geri ve ileri. Konuşmalar genellikle

"How are you?". Because it's so common,

"Nasılsın?" ile başlar. Çok yaygın olduğu için,

there are just so many different ways to respond.

yanıt vermenin pek çok farklı yolu var.

Sometimes the expressions are a little

Bazen ifadeler biraz

weird and kind of confusing and the tone is also

tuhaf ve biraz kafa karıştırıcı olabilir ve ton da

really important. The tone does most of the

gerçekten önemlidir. Ton,

communicating when you're introducing yourself.

kendinizi tanıtırken iletişimin çoğunu yapar.

There's a really big difference between

"Yeah, good thanks" and "Yeah, good thanks"

"Evet, çok teşekkürler" ile "Evet, çok teşekkürler" arasında gerçekten büyük bir fark vardır.

The words give you hardly any information at all.

Sözcükler size neredeyse hiç bilgi vermez.

It's all in the tone. Now in these first few short

Her şey tonda. Şimdi, bu ilk birkaç kısa

exchanges, it's really important that you reflect

konuşmada,

the tone of the person who's speaking

rather than speaking in full meaningful sentences.

tam anlamlı cümlelerle konuşmaktansa, konuşan kişinin tonunu yansıtmanız gerçekten önemlidir.

That's more important. The tone.

Bu daha önemli. ton

So if they're a little understated then you should be too.

Yani eğer onlar biraz hafife alınmışsa, sen de öyle olmalısın.

Or if they're filled with excitement,

Veya heyecanla dolularsa,

well you can reflect that right back at them

to help them feel comfortable and relaxed.

rahat ve rahat hissetmelerine yardımcı olmak için bunu onlara yansıtabilirsiniz.

It's really weird if you come at each other

Birbirinize farklı tonlarla gelmeniz gerçekten garip

with different tones.

.

Hello.

Merhaba.

Oh my god hi!

Aman tanrım merhaba!

Hello!

Merhaba!

Hello.

Merhaba.

Shall we begin?

Başlayalım mı?

So let's say someone asked you "How are you?"

Diyelim ki biri size "Nasılsın?" Ses

There's nothing particularly exciting about their

tonlarında özellikle heyecan verici bir şey yok, bu

tone of voice so you might say:

yüzden şöyle diyebilirsiniz:

"Yeah good."

"Evet, güzel."

That's a conversation killer.

Bu bir konuşma katili.

If someone asks you, you've got to return the question,

Birisi size sorarsa, soruyu yanıtlamalısınız,

right? So we say "Yeah, good and you?"

değil mi? Biz de "Evet, iyi ya sen?"

Now don't ask me what 'yeah' is doing there.

Şimdi bana 'evet'in orada ne işi olduğunu sorma.

This is extremely common in Australian and British

Bu, Avustralya ve İngiliz kültüründe son derece yaygındır

culture.

.

Yeah, good and you?

Evet, iyi ya sen?

Now notice how I'm not using anywhere

Şimdi tam cümlenin yakınında hiçbir yerde kullanmadığıma dikkat edin

near the full sentence.

.

Yes, I am good and how are you?

evet iyiyim sen nasılsın

I'm simply saying "Yeah, good and you?"

Ben sadece "Evet, iyi ya sen?"

You try it!

Denesene!

Yeah, good thanks and you?

Evet, teşekkürler ya sen?

Or an alternative could be:

Veya bir alternatif olabilir:

Yeah, pretty good. How about you?

Evet, oldukça iyi. Peki ya sen?

Cool!

Serin!

Yeah, pretty good. How about you?

Evet, oldukça iyi. Peki ya sen?

That's it!

Bu kadar!

So like this, 'pretty' means quite, quite good.

Bunun gibi, 'güzel' oldukça, oldukça iyi anlamına gelir.

So make sure you reduce down that question

Bu nedenle,

to help you sound a bit more natural and relaxed.

sesinizin biraz daha doğal ve rahat çıkmasına yardımcı olmak için bu soruyu kısalttığınızdan emin olun.

Great! Let's do the next one!

Harika! Bir sonrakini yapalım!

Hi Brooke! How are you?

Merhaba Brooke! Nasılsın?

Notice that there's more excitement in my voice there?

Sesimde daha fazla heyecan olduğunu fark ettin mi?

So let's match that with our answer.

Öyleyse bunu cevabımızla eşleştirelim.

Really good, thanks!

Gerçekten iyi, teşekkürler!

That's it! Yes! Both words are stressed equally.

Bu kadar! Evet! Her iki kelime de eşit derecede vurgulanmıştır.

Really good!

Gerçekten iyi!

So if R and L sounds are a little challenging for you

Yani, R ve L sesleri sizin için biraz zorlayıcıysa,

I want you to go back and practise this

geri dönüp

a few more times.

birkaç kez daha pratik yapmanızı istiyorum.

Really good, thanks!

Gerçekten iyi, teşekkürler!

But we're not always great and amazing, right?

Ama biz her zaman harika ve muhteşem değiliz, değil mi?

Well usually we don't want to dive into all of our

Pekala, genellikle

problems so early in a conversation right?

bir konuşmanın bu kadar erken safhalarında tüm sorunlarımıza dalmak istemeyiz, değil mi? Elimizden gelenin en

Even if we're not feeling our best.

iyisini hissetmesek bile.

Mostly we just want to move past this part of the

Çoğunlukla konuşmanın bu kısmını geçmek istiyoruz,

conversation so I want to give you a few responses

bu yüzden size

to help you to say

So try:

"Not too bad."

"Fena değil" demenize yardımcı olacak birkaç yanıt vermek istiyorum.

"Not too bad."

"Fena değil."

So there's a little trick with this response. "Not too bad"

Yani bu yanıtta küçük bir hile var. "Fena değil"

actually means good, strange as that sounds.

aslında kulağa ne kadar garip gelse de iyi anlamına gelir.

And "not too good" actually means that you're

Ve "çok iyi değil" aslında

not doing well so you've got to be careful here.

iyi yapmadığınız anlamına gelir, bu yüzden burada dikkatli olmalısınız.

Now I wouldn't use "not too good" unless

Şimdi,

you knew the person well and you really wanted to share

kişiyi iyi tanımıyorsanız ve gerçekten

the problems that you've been having with them,

yaşadığınız sorunları onlarla paylaşmak istemiyorsanız, "pek iyi değil" kelimesini kullanmazdım,

usually we don't, we just want to move on

genellikle paylaşmayız, sadece

through that part of the conversation.

o kısmı üzerinden geçmek isteriz. konuşma.

So "not too bad" can help you to do that.

Yani "çok kötü değil" bunu yapmanıza yardımcı olabilir.

Not too bad. How about you?

Çok kötü değil. Peki ya sen?

Excellent! Very, very casual.

Harika! Çok, çok sıradan.

Yeah, I'm okay.

Evet, iyiyim.

So the tone here is really important.

Yani buradaki ton gerçekten önemli.

It's telling the real message, right?

Gerçek mesajı anlatıyor, değil mi?

Nothing exciting is happening.

Heyecan verici bir şey olmuyor.

I'm okay. Can't complain!

İyiyim. Şikayet edemem!

So in English, we use this expression "Can't complain"

Yani İngilizce'de, şu anda özellikle heyecan verici bir şey olmamasına rağmen,

to show that we're really grateful for what we have

sahip olduklarımız için gerçekten minnettar olduğumuzu göstermek için bu "Şikayet edemem" ifadesini kullanırız,

although nothing particularly exciting is happening

at the moment, you're kind of happy about it.

bundan bir nevi mutlusunuz.

You know? You have nothing to complain about.

Bilirsin? Şikayet edecek bir şey yok.

Yeah, I'm okay. Can't complain!

Evet, iyiyim. Şikayet edemem!

Yeah, I'm okay. Can't complain!

Evet, iyiyim. Şikayet edemem!

How are things with you?

Durumun nasıl?

Fantastic! This is fun! Let's keep going.

Fantastik! Bu eğlenceli! Hadi devam et.

So after these first few exchanges, our attention

Yani bu ilk birkaç değiş tokuştan sonra, dikkatimiz

usually turns to what else is going on right?

genellikle başka neler olup bittiğine dönüyor, değil mi?

Perhaps in the near future.

Belki de yakın gelecekte.

So you might get asked "What are you doing?"

Yani "Ne yapıyorsun?" diye sorulabilir.

"What are you up to?"

"Ne ile meşgulsün?"

So like the last set this is still small talk,

Son sette olduğu gibi, bu hala küçük bir konuşma,

we're just exchanging short answers for now

şimdilik sadece kısa cevaplar veriyoruz

and perhaps later in the conversation as it unfolds,

ve belki daha sonra konuşma geliştikçe

we'll go into more detail.

daha fazla ayrıntıya gireceğiz.

So when someone asks you

Yani biri size

"So what are you up to tomorrow?"

"Yarın ne yapıyorsun?"

you might just say

"Not much."

"Pek değil" diyebilirsin.

Good! Really casual right? You can't hear that

İyi! Gerçekten rahat değil mi? Bu

sound in 'not'.

sesi 'not'ta duyamazsınız.

In fact, saying 'not much' usually lets the other person

Aslında, "pek değil" demek, genellikle diğer kişinin

know that you're open for ideas about doing something.

bir şey yapma konusunda fikirlere açık olduğunuzu bilmesini sağlar.

Not much.

Fazla değil.

Not much. What about you?

Fazla değil. Senden ne haber?

Great! Of course, sometimes you might not actually

Harika! Elbette bazen gerçekten

want to do anything. You might want to do nothing.

hiçbir şey yapmak istemeyebilirsiniz. Hiçbir şey yapmamak isteyebilirsin.

We all have days like that, right?

Hepimizin böyle günleri var değil mi?

So in that case then using 'just' at the start is a really

Bu durumda, başlangıçta 'sadece' kullanmak,

good way to signal to the other person that you're

diğer kişiye

limiting yourself to that activity.

kendinizi o aktiviteyle sınırladığınızı işaret etmenin gerçekten iyi bir yoludur.

You're probably not going to do anything else.

Muhtemelen başka bir şey yapmayacaksın. Sakin

Just taking it easy.

ol.

Listen again.

Tekrar dinleyin. Sakin

Just taking it easy.

ol.

So 'just' is unstressed, you just hear the schwa.

Yani 'sadece' vurgusuzdur, sadece schwa'yı duyarsınız.

And hear how the two words actually come together.

Ve iki kelimenin gerçekte nasıl bir araya geldiğini duyun.

That T sound is only pronounced once.

O T sesi sadece bir kez telaffuz edilir.

And actually, that sound at the end

Ve aslında, sondaki o ses, sese

can even reduce down to the

kadar inebilir

sound.

. Sakin

Just taking it easy.

ol. Sakin

Just taking it easy.

ol.

Good! One more time.

İyi! Bir kez daha.

Just taking it easy, probably just chilling out at home.

Sakin ol, muhtemelen sadece evde dinleniyorum.

Nice! Very relaxed.

Güzel! Çok rahatlamış.

So let's practise what you might say if you actually

Öyleyse, gerçekten

do have plans though

planlarınız varsa, ancak

maybe they're not quite confirmed yet.

henüz tam olarak onaylanmamış olsalar bile, ne söyleyeceğinizi pratik edelim.

So we're going to practise using the word 'hopefully'.

Bu yüzden 'umarım' kelimesini kullanma alıştırması yapacağız.

So if someone asks you "So what are you doing later?"

Yani biri size "Peki daha sonra ne yapıyorsun?"

You can say

"Going out for dinner hopefully."

"İnşallah yemeğe çıkıyoruz" diyebilirsiniz.

So notice how I drop the subject there because I is not

O yüzden dikkat edin konuyu oraya nasıl düşürüyorum çünkü

necessary, the question was directed at me

gerek yok, soru bana yöneltilmiş

so I don't need to say that it's me in the answer.

yani cevapta benim dememe gerek yok.

Going to the movies with my boyfriend, hopefully!

Erkek arkadaşımla sinemaya gidiyoruz, umarım!

Good! And you can also switch it to the front as well.

İyi! Ayrıca onu ön tarafa da geçirebilirsiniz.

Hopefully, heading into the city with some friends!

Umarım, bazı arkadaşlarla şehre gidiyoruz!

Awesome! In the next one, we're going to replace

Mükemmel! Bir sonrakinde,

'hopefully' with 'actually'.

'umarız'ı 'aslında' ile değiştireceğiz.

So your plans are confirmed now okay?

Yani planların şimdi onaylandı, tamam mı?

You're not hoping that it's going to happen, you know

Olacağını ummuyorsun,

it's going to happen okay? So,

olacağını biliyorsun, tamam mı? Yani,

"Going out for dinner, actually."

"Aslında akşam yemeğine çıkıyorum."

Can you feel the difference

between those two sentences?

Bu iki cümle arasındaki farkı hissedebiliyor musunuz?

Going to the movies with my boyfriend, actually!

Aslında erkek arkadaşımla sinemaya gidiyoruz!

Actually, I'm heading to the city with some friends!

Aslında, bazı arkadaşlarla şehre gidiyorum!

Perfect! Okay one more in this set. Perhaps

Mükemmel! Tamam, bu sette bir tane daha var. Belki de

you've got a lot of things to do, right?

yapacak çok şeyin var, değil mi?

A lot of places to be, people to see,

Gidilecek bir sürü yer, görülecek insanlar var,

you're very, very busy.

çok ama çok meşgulsünüz.

So when someone asks

Yani birisi

"So what are you up to at the moment?"

"Şu anda ne yapıyorsun?"

Or "What are you doing later?"

Veya "Daha sonra ne yapıyorsun?" '

You can use the word 'on' okay?

Açık' kelimesini kullanabilirsin, tamam mı?

So without going into too much detail, in English

Bu yüzden çok fazla ayrıntıya girmeden, İngilizce'de

we use the word 'on' to refer to what we have

'açık' kelimesini

on our schedule or on our list of things to do.

programımızda veya yapılacaklar listemizde olan şeyleri ifade etmek için kullanırız.

It's really, really common to hear native speakers

Anadili İngilizce olanların

use this all the time so try this.

bunu her zaman kullandığını duymak gerçekten çok yaygın, bu yüzden şunu deneyin.

I've got so much on.

Üzerimde çok şey var.

That's it! Saying this means that you're really, really busy.

Bu kadar! Bunu söylemek gerçekten çok meşgul olduğun anlamına gelir.

You've got a lot on your plate, okay?

Yapacağın çok şey var, tamam mı?

There's lots of things on your list to do, so much on.

Listenizde yapılacak çok şey var, o kadar çok şey var ki. Şu

I've got so much on at the moment.

sıralar üzerimde çok şey var.

One last time.

Son bir kez. Şu

I've got so much on at the moment.

sıralar üzerimde çok şey var.

I'm flat out with work!

İşim bitti!

These first two interactions are ones that I want you to

Bu ilk iki etkileşim,

practise as much as you possibly can.

yapabildiğiniz kadar pratik yapmanızı istediğim etkileşimlerdir.

They happen almost every time you start an English

Neredeyse her İngilizce konuşmaya başladığınızda oluyorlar

conversation. In fact, if you can think of some other

. Aslında,

answers to those questions then please add them

bu sorulara başka cevaplar bulabilirseniz, lütfen bunları

to the comments. Remember to listen for the tone

yorumlara ekleyin.

of the other person's voice and try and reflect it

Diğer kişinin ses tonunu dinlemeyi unutmayın ve bunu

back on them in a positive way.

ona olumlu bir şekilde yansıtmaya çalışın.

A great place to practise this is in classes with

Bunu uygulamak için harika bir yer,

native teachers in online language schools like Lingoda.

Lingoda gibi çevrimiçi dil okullarında ana dili İngilizce olan öğretmenlerin bulunduğu sınıflardır.

Every class starts like this, right? Whether it's private

Her ders böyle başlar değil mi? İster özel ister

or a group class, a few minutes of casual chitchat

grup dersi olsun,

before the main lesson starts. Anyway

ana ders başlamadan önce birkaç dakikalık gündelik sohbet. Her neyse,

let's keep moving.

ilerlemeye devam edelim.

The weather!

Hava!

Don't we just love chatting about the weather?

Hava durumu hakkında sohbet etmeyi sevmiyor muyuz?

Well, imagine if you could sound just a little bit

Pekala, bunu yaptığınızda sesinizin biraz daha rahat çıktığını hayal edin

more relaxed when you do it.

. Hadi

Let's try it.

deneyelim.

What's the weather doing?

Hava ne yapıyor?

A little bit of rain this morning

Bu sabah biraz yağmur yağıyor

but it's starting to clear up.

ama düzelmeye başladı.

So the tone that I'm using suggests that this is

Yani kullandığım ton bunun

quite normal, nothing too exciting, right?

oldukça normal olduğunu gösteriyor, çok heyecan verici bir şey yok, değil mi?

A little bit of rain this morning

Bu sabah biraz yağmur yağıyor

but it's starting to clear up.

ama düzelmeye başladı.

Well it was quite sunny this morning,

Bu sabah oldukça güneşliydi,

but the clouds have started to roll in now.

ama bulutlar şimdi yuvarlanmaya başladı.

Nice one!

Güzel bir!

Now what if the weather is really, really nice?

Şimdi ya hava gerçekten çok güzelse?

So you want to use some stronger adjectives

Yani bunu ifade etmek için bazı daha güçlü sıfatlar kullanmak istiyorsunuz

to express this.

.

Oh, stunning!

Muhteşem!

Oh it was stunning yesterday!

Ah, dün harikaydı!

Did you hear that really soft 'oh' there?

Orada gerçekten yumuşak 'oh' sesini duydunuz mu?

And with an adjective like this, I'm using stress

Ve bunun gibi bir sıfatla,

to emphasise the meaning.

anlamı vurgulamak için vurgu kullanıyorum.

Oh, it's going to be stunning tomorrow.

Oh, yarın büyüleyici olacak.

We do the same with other adjectives too.

Aynısını diğer sıfatlar için de yapıyoruz.

Oh it was beautiful this morning!

Ah bu sabah çok güzeldi!

Push down on that adjective.

Bu sıfatın üzerine bastırın.

It's perfect outside today.

Bugün dışarısı mükemmel.

One of the questions in this video was

Bu videodaki sorulardan biri

"What's the weather like on the weekend? Any good?"

"Hafta sonu hava nasıl? İyi misin?"

Now this is another example of native speakers

Şimdi bu, anadili İngilizce olan kişilerin gerçekten yaygın ifadelerde

reducing the number of words that they use in

kullandıkları kelime sayısını azaltarak

really common expressions so it just means

sadece

is the weather nice?

hava güzel mi anlamına geliyor?

So the answer is yes or no

Yani cevap evet ya da hayır

but just saying yes or no is definitely

ama sadece evet ya da hayır demek kesinlikle

a conversation killer. You want to give some more detail

konuşmayı öldürüyor.

to help the other person to react

Diğer kişinin

and respond to you.

size tepki vermesine ve yanıt vermesine yardımcı olmak için biraz daha ayrıntı vermek istiyorsunuz.

Alright let's emphasise the weather in a really

Pekala,

natural sounding way, the way that native speakers

anadili İngilizce olanların her zaman kullandıkları şekilde, kulağa gerçekten doğal gelen bir şekilde hava durumunu vurgulayalım

use all the time. They start the sentence with

. Cümleye

'pretty' and finish it with 'actually'.

'güzel' ile başlarlar ve 'aslında' ile bitirirler.

And this has the effect of showing that we're

Ve bu,

somehow surprised at how the weather is

havanın nasıl olduğuna bir şekilde şaşırdığımızı gösterme etkisine sahip

but we're also confirming that it's true.

ama aynı zamanda bunun doğru olduğunu da onaylıyoruz.

Pretty hot, actually!

Aslında oldukça sıcak!

Good! Now cloudy.

İyi! Şimdi bulutlu.

Pretty cloudy, actually!

Aslında oldukça bulutlu!

Pretty miserable, actually!

Aslında oldukça sefil!

Yes you can use this adjective to describe the weather.

Evet, havayı tarif etmek için bu sıfatı kullanabilirsiniz.

'Miserable' just means rain, cloud, cold, drizzly,

'Sefil' sadece yağmur, bulut, soğuk, çiseleyen anlamına gelir,

you know when you're talking about the weather.

havadan bahsederken bilirsiniz.

That's miserable. Now what if the weather is

Bu sefil. Şimdi ya hava

just the same as it always is, whatever that may be.

her zaman olduğu gibi aynıysa, her ne olursa olsun.

So you could say

Yani

The usual. Sunny with a few clouds.

her zamanki diyebilirsin. Güneşli, az bulutlu.

The usual. Absolutely freezing.

Olağan. Kesinlikle donuyor.

So notice how much my tone and my body language

Ses tonumun ve vücut dilimin orada ne kadar

was communicating there?

iletişim kurduğunu fark ettiniz mi?

The usual. Freezing this morning but

Olağan. Bu sabah buz gibi ama

it's been warm this afternoon.

bu öğleden sonra hava sıcak.

Okay the last one now. Do you live somewhere

Tamam, şimdi sonuncusu.

where the weather is constantly changing?

Havanın sürekli değiştiği bir yerde mi yaşıyorsunuz?

Like four seasons in one day?

Bir günde dört mevsim gibi mi?

What's the weather like on the weekend? Any good?

Hafta sonu hava nasıl? İyi mi?

It's been all over the place today.

Bugün her yerde oldu.

It's been all over the place this week.

Bu hafta her yerde oldu.

Rain, hail, sunshine, everything!

Yağmur, dolu, güneş, her şey!

It's been all over the place lately.

Son zamanlarda her yerde oldu.

Hot one day, cold the next!

Bir gün sıcak, ertesi gün soğuk!

Awesome! So for your last set we're going to

Mükemmel! Son setiniz için her şeyi bir araya

push your skills a little harder by bringing

getirerek becerilerinizi biraz daha zorlayacağız

everything together. You're going to answer the question

. Soruyu cevaplayacaksın

and then pass the conversation back

ve sonra

to the other person with a question of your own right?

kendi soruyla sohbeti diğer kişiye geri vereceksin, değil mi?

Just like you would in a normal regular conversation.

Tıpkı normal bir konuşmada yaptığınız gibi.

Are you ready?

Hazır mısın? O

So let's go back to our first question, how are you?

halde ilk sorumuza geri dönelim, nasılsın? Evet

Yeah good! How about you? What have you been up to?

iyi! Peki ya sen? Neler yapıyorsun?

Excellent! Very casual, not too excitable.

Harika! Çok rahat, çok heyecanlı değil. Evet

Yeah good! How about you? What have you been up to?

iyi! Peki ya sen? Neler yapıyorsun?

Excellent, one more time.

Mükemmel, bir kez daha.

Yeah I'm okay. How about you?

Evet, iyiyim. Peki ya sen?

What have you been up to?

Neler yapıyorsun?

Yes! Next one. Again, how are you?

Evet! Sıradaki. Yine, nasılsın?

Hi Brooke! How are you?

Merhaba Brooke! Nasılsın?

So you can hear just how much more interested I am

Böylece cevabınla ne kadar ilgilendiğimi duyabilirsin

in your answer, right?

, değil mi?

Because of the tone I used so let's try and reflect that

Kullandığım ton nedeniyle, bunu yanıtımıza yansıtmaya çalışalım

in our response.

.

Really good! I've got so much on at the moment!

Gerçekten iyi! Şu anda üzerimde çok şey var!

How about you?

Peki ya sen?

Really good! I've got so much on at the moment!

Gerçekten iyi! Şu anda üzerimde çok şey var!

How about you?

Peki ya sen?

Yes! One more time!

Evet! Bir kez daha!

Yeah, really good actually!

Evet, aslında gerçekten iyi!

So much on at the moment! You?

Şu anda çok fazla! Sen?

Yes! Well done! Next question.

Evet! Tebrikler! Sonraki soru.

So what are you doing later on?

Peki daha sonra ne yapıyorsun?

Going out for dinner, hopefully.

Akşam yemeği için dışarı çıkıyorum, umarım.

What are you guys doing?

N'apıyorsunuz beyler?

Yes! So let's stress the subject now.

Evet! O halde şimdi konuyu vurgulayalım.

Going out for dinner, hopefully. What are you guys up to?

Akşam yemeği için dışarı çıkıyorum, umarım. Napıyorsunuz?

And now let's firm up our plans

Şimdi planlarımızı sağlamlaştıralım

and use 'actually' instead.

ve bunun yerine 'aslında' kullanalım.

Going out for dinner actually. What are you guys up to?

Aslında akşam yemeği için dışarı çıkmak. Napıyorsunuz?

Got any plans?

Herhangi bir planın var mı?

That was a mouthful! If you got that, awesome!

Bu bir ağız dolusu oldu! Eğer anladıysan, harika!

So what's the weather doing?

Peki hava ne yapıyor?

Pretty sunny, actually! What's it like at your end?

Aslında oldukça güneşli! Senin sonunda nasıl bir yer?

It's pretty cold, actually! Nice day where you are?

Aslında oldukça soğuk! Güzel bir gün neredesin?

Perfect! Notice that we're using intonation only

Mükemmel! Tonlamayı yalnızca

to signal what our questions are.

sorularımızın ne olduğunu belirtmek için kullandığımıza dikkat edin.

Yeah, it's a bit chilly, actually!

Evet, aslında biraz soğuk!

What about where you are? Any good today?

Peki neredesin? Bugün iyi misin?

So natural, so good! Well done!

Çok doğal, çok iyi! Tebrikler!

Okay our last phrase for our last set, okay?

Tamam, son setimiz için son cümlemiz, tamam mı?

Now you're actually going to be answering a two-part

Şimdi aslında iki bölümden oluşan bir

question so someone asks "Hey how's it going?

soruyu yanıtlayacaksınız ve birisi "Hey, nasıl gidiyor?

What's been happening?"

Neler oluyor?"

Hey! I'm going okay. Can't complain really.

Hey! tamam gidiyorum Gerçekten şikayet edemem.

Not too much news to report. How about you?

Bildirilecek çok fazla haber yok. Peki ya sen?

Yeah... Really good, just taking it easy at the moment!

Evet... Gerçekten iyi, şu anda sakin ol! Senden ne haber

What about you?

?

Yes! Okay last one now.

Evet! Tamam, şimdi sonuncusu.

Yeah really good, actually! I've got so much

Evet, gerçekten iyi, aslında! Şu

going on at the moment. How are you going?

sıralar çok işim var. Nasıl gidiyor?

You are absolutely amazing!

Kesinlikle harikasın!

That last one was a bit of a mouthful, wasn't it?

Sonuncusu biraz ağız dolusu oldu, değil mi?

So phew, how are you feeling after your workout?

Pekala, antrenmandan sonra nasıl hissediyorsun?

Exhausted?

Yorgun?

Well keep in mind that it's perfectly normal

to feel exhausted after a workout right? In fact,

Bir antrenmandan sonra bitkin hissetmenin tamamen normal olduğunu unutmayın, değil mi? Aslında, o

that's when you know that you've really been making

zaman gerçekten ilerleme kaydettiğinizi anlarsınız

progress. Even though they're really simple and super

. Gerçekten basit ve çok yaygın olmalarına rağmen

common, it's so good to practise these phrases

, bu ifadeleri

and expressions often. You are guaranteed

ve ifadeleri sık sık uygulamak çok iyidir.

to put them into practice because they're the type of

Bunları uygulamaya koymanız garantidir, çünkü bunlar

questions that come up all the time.

her zaman ortaya çıkan türden sorulardır.

The more you practise, the easier it's going to be

Ne kadar çok pratik yaparsanız,

to help these expressions roll off your tongue naturally.

bu ifadelerin dilinizden doğal bir şekilde yuvarlanmasına yardımcı olmak o kadar kolay olacaktır.

So make sure you save this video

O yüzden bu videoyu kaydet

and come back to workout with me regularly, okay?

ve düzenli olarak benimle antrenmana gel, tamam mı?

Here are a few other workout lessons to help you

İşte

practise your natural pronunciation and expression.

doğal telaffuzunuzu ve ifadenizi geliştirmenize yardımcı olacak birkaç egzersiz dersi daha.

I'll see you in there!

Orada görüşürüz!