Slang & Phrases for English Conversation 💰 Wealth & Money

İngilizce Sohbet için Argo ve Deyimler 💰 Zenginlik ve Para

Hey I'm Emma from mmmEnglish!

Hey, ben mmmEnglish'den Emma! Nakit

If you're cashed up or getting by,

paranız varsa veya geçiniyorsanız,

loaded, or sitting on a gold mine,

yüklüyseniz veya bir altın madeninde oturuyorsanız,

I wonder

if you can guess what today's lesson will focus on.

bugünkü dersin neye odaklanacağını tahmin edip edemeyeceğinizi merak ediyorum. Zenginlik hakkında konuşmanıza yardımcı olacak

I've got seventeen different English expressions

on yedi farklı İngilizce ifadem var

that will help you to talk about wealth.

.

Now that is a tricky English word to pronounce, wealth.

Şimdi bu telaffuzu zor bir İngilizce kelime, servet.

It's like well with a 'th' on the end.

Sonunda 'th' olan kuyu gibi.

Keep an eye on that tongue.

O dile dikkat et.

Wealth.

Varlık.

Wealth is an abundance of valuable things including

Zenginlik, sadece para dahil değil, aynı zamanda değerli şeylerin bolluğudur

but not only including money.

.

And conversations about money can be awkward

Ve parayla ilgili konuşmalar garip

and uncomfortable but they don't have to be.

ve rahatsız edici olabilir ama öyle olmak zorunda değiller.

We're gonna go through some great expressions today

Bugün

to help you talk about having a lot of money

çok paraya sahip olmaktan

and also a lack of money as well.

ve aynı zamanda parasızlıktan bahsetmenize yardımcı olacak bazı harika ifadelerden geçeceğiz.

All the phrases I'm sharing today are used

Bugün paylaştığım tüm ifadeler

in conversational English.

konuşma İngilizcesinde kullanılıyor.

You'll hear them spoken often and you'll read them often

Bunların sık sık konuşulduğunu duyacaksınız ve

in books or in articles about money and wealth and

para, zenginlik ve finansla ilgili kitaplarda veya makalelerde sık sık okuyacaksınız

finances.

. Bağlam içinde kullanılan

And an awesome way to hear natural expressions

doğal ifadeleri duymanın harika bir yolu da

as they're used in context

is to listen to audiobooks on Audible.

Audible'da sesli kitap dinlemektir.

It's even better to grab

a physical copy of the book as well

Kitabın fiziksel bir kopyasını almak daha da iyidir,

so that you can see the words as they're spoken,

böylece kelimeleri konuşulduğu gibi görebilir,

helps you to recognise the sounds that are used

for new words and expressions that you come across

karşılaştığınız yeni kelimeler ve ifadeler için kullanılan sesleri tanımanıza

and practise using them in context.

ve bunları bağlam içinde kullanma pratiği yapmanıza yardımcı olur. .

Audible offer a free trial so you can get your first book

Audible, ilk kitabınızı tamamen ücretsiz alabilmeniz ve stres yaşamadan deneyebilmeniz için ücretsiz bir deneme sunuyor

completely free and try it out without stress.

.

If you don't like it, you can just cancel

Beğenmezseniz,

before the end of your first month.

ilk ayınız bitmeden iptal edebilirsiniz.

If you want to specifically focus on vocabulary

Özellikle

to do with wealth and money,

zenginlik ve parayla ilgili kelimelere odaklanmak istiyorsanız,

I've made some recommendations

down in the description box below

aşağıdaki açıklama kutusunda bu konu

for some great audiobooks that I recommend about

hakkında önerdiğim bazı harika sesli kitaplar için bazı önerilerde bulundum

this topic.

.

You might have noticed but there are so many different

Fark etmişsinizdir ama

expressions that we use to talk about

money and wealth in English.

İngilizcede para ve zenginlik hakkında konuşurken kullandığımız o kadar çok farklı ifade var ki.

And they can vary quite a bit between countries, we use

Ve ülkeler arasında biraz farklılık gösterebilirler,

lots of slang and informal expressions,

çok fazla argo ve resmi olmayan ifadeler,

lots of idioms as well.

ayrıca birçok deyim kullanırız.

So we're gonna get started today with some

Bugün

expressions for wealth when you or when someone

sizin veya birinin çok parası olduğunda zenginlik için bazı ifadelerle başlayacağız

has a lot of money and a lot of these expressions

ve bu ifadelerin çoğu diğer insanların serveti

are really useful when talking about

hakkında konuşurken gerçekten yararlıdır

other people's wealth because we don't

çünkü biz

really talk about our own wealth

gerçekten kendi servetimiz hakkında

very often right? It's not really a good idea to talk about

pek konuşmuyoruz. çoğu zaman değil mi? Kendi servetiniz hakkında İngilizce konuşmak gerçekten iyi bir fikir değil

your own wealth in English.

.

It sounds kind of pretentious or rude

Kulağa biraz iddialı veya kaba geliyor

but we love talking about other people's wealth

ama kendimizin değil, başkalarının serveti hakkında konuşmayı seviyoruz

just not our own.

.

Is that the same in your country as well?

Sizin ülkenizde de böyle mi?

Do people talk about how much money they earn

İnsanlar ne kadar para kazandıklarından

or how wealthy they are openly? Or not?

veya ne kadar zengin olduklarından açıkça bahsediyorlar mı? Ya da değil?

I'm sure you already know that in English

Eminim İngilizce'de

when people have lots of money

insanların çok parası olduğunda onlara

we say that they are rich, right?

zengin olduklarını söylediğimizi zaten biliyorsunuzdur, değil mi?

It's really really common to say that someone is rich

Birinin zengin olduğunu söylemek gerçekten çok yaygındır,

but saying that they're rich or saying that they

ancak onun zengin olduğunu veya

have a lot of money can sound a little rude or a little

çok parası olduğunu söylemek kulağa biraz kaba veya biraz

crass, maybe even jealous.

kaba, hatta belki kıskanç gelebilir.

So a more polite, more acceptable way of saying that

Yani birinin çok parası olduğunu söylemenin daha kibar ve daha kabul edilebilir bir yolu,

someone has a lot of money is to say that they're

onun

well-off.

iyi durumda olduğunu söylemektir. Bunu

So can you hear when I say that quickly,

hızlı bir şekilde söylediğimde,

the link between the 'll' in well and the 'o' in off.

'll' ile 'o' arasındaki bağlantıyı duyabiliyor musunuz?

Well-off.

Varlıklı.

So this is like an indirect way of saying

Yani bu,

that someone is doing well financially.

birinin finansal olarak iyi durumda olduğunu söylemenin dolaylı bir yolu gibidir.

From the way that Paula's talking about her new

Paula'nın yeni erkek arkadaşı hakkında konuşmasına bakılırsa

boyfriend, it sounds like he's pretty well off.

, durumu oldukça iyiymiş.

If you're speaking more informally then you can

Daha gayri resmi konuşuyorsanız, o zaman

explain that someone has a lot of money

birinin çok parası olduğunu,

by saying they're loaded.

dolu olduğunu söyleyerek açıklayabilirsiniz.

They're loaded.

Dolular.

Now this is definitely slang. It's

Şimdi bu kesinlikle argo.

more casual and informal

Daha gündelik ve gayri resmidir

and it's usually used only in spoken English.

ve genellikle sadece İngilizce konuşma dilinde kullanılır.

Our new neighbours have three luxury cars

Yeni komşularımızın

parked in their driveway. They must be loaded!

garaj yollarına park etmiş üç lüks arabası var. Yüklenmiş olmalılar!

As soon as I get my tax return, I'll be loaded!

Vergi beyannamemi alır almaz yükleneceğim!

I hope.

Umarım.

So this is quite informal slang,

Yani bu oldukça resmi olmayan bir argo,

to be filthy rich which is exactly what it sounds like.

çok zengin olmak ki kulağa tam olarak böyle geliyor.

To be so rich that it's just absurd, it's

Saçma olacak kadar zengin olmak,

a ridiculous amount of wealth, so much wealth.

saçma sapan bir zenginlik, çok fazla zenginlik.

Now it's not the most polite expression

Şimdi birinin yüzüne tamam demek pek kibar bir ifade değil

to say to someone's face okay

but if you want to say that someone has an

ama birinin çılgınca bir parası olduğunu söylemek istiyorsanız

insane amount of money, then you can definitely say that

, o zaman kesinlikle

they're filthy rich.

onun çok zengin olduğunu söyleyebilirsiniz.

As far as I know, they won the lottery a few years back

Bildiğim kadarıyla, birkaç yıl önce piyangoyu kazandılar

and they've been filthy rich ever since.

ve o zamandan beri çok zenginler.

To rake it in. This expression is less

Bu ifade,

about how much money someone has

birinin ne kadar parası olduğuyla ilgili değil, o

and instead about how much money someone is

sırada birinin ne kadar para

making or taking in at that time. So someone who is

kazandığı veya aldığıyla ilgilidir. Yani

making a lot of money is raking it in.

çok para kazanan biri parayı yatırıyor.

Here in Australia, most cafe and bar staff

Burada, Avustralya'da çoğu kafe ve bar çalışanı

really love Sunday shifts because they know

Pazar mesailerini gerçekten çok seviyor çünkü

they're gonna rake it in.

parayı alacaklarını biliyorlar.

They get double per hour on Sundays.

Pazar günleri saat başına iki kat alıyorlar.

Since Anna moved from marketing to sales, she's been

Anna pazarlamadan satışa geçtiğinden beri

raking in the money.

parayı topluyor.

Imagine having money to burn.

Yakacak paranız olduğunu hayal edin.

Someone who's rich

Zengin

and they've got so much money

ve o kadar çok parası var ki

they don't know what to do with it,

onunla ne yapacağını bilemeyen birinin

they've got money to burn.

yakacak parası var.

It also can suggest you know that you've got money

Ayrıca, paranız olduğunu

and you want to spend it.

ve onu harcamak istediğinizi bilmenizi de önerebilir.

I've been saving for this holiday all year.

Bütün yıl bu tatil için para biriktirdim.

Now that we're here, I've got money to burn.

Artık burada olduğumuza göre, yakacak param var.

So to say that someone is 'rolling in it' is another

Yani birinin "yuvarlandığını" söylemek,

informal way of saying that someone's got heaps

birinin yığınla parası olduğunu söylemenin başka bir resmi olmayan yoludur,

of cash, you know, they're loaded, they're rolling in it.

bilirsiniz, dolu, içinde yuvarlanıyorlar.

My friend Evan spent fifteen years working

Arkadaşım Evan, on beş yılını

as an investment banker and he's absolutely rolling in it.

yatırım bankacısı olarak çalışarak geçirdi ve kesinlikle bu işin içinde.

Now my American friend tells me that it's

Şimdi Amerikalı arkadaşım bana

really common to hear rolling in the dough in the US.

ABD'de hamurda yuvarlanma sesi duymanın gerçekten yaygın olduğunu söylüyor.

So 'dough' is sometimes used as informal slang

Bu nedenle 'hamur' bazen ABD'de para için resmi olmayan bir argo olarak kullanılır

in the US for money.

.

Not usually here in Australia. Actually if you are curious

Genelde Avustralya'da değil. Aslında

to learn some extra slang expressions about money,

parayla ilgili bazı ekstra argo ifadeler öğrenmek istiyorsanız,

this lesson up here is full of them, go check it out

bu ders onlarla dolu,

at the end of this lesson.

bu dersin sonunda gidip onlara bir göz atın.

I think you've probably heard the English expression

Sanırım muhtemelen

that you killed it,

onu öldürdüğün, yani

meaning that you did something really well.

bir şeyi gerçekten iyi yaptığın anlamına gelen İngilizce ifadeyi duymuşsundur.

Well this money expression is kind of similar,

Pekala, bu para ifadesi biraz benzer,

we say that you make a killing

biz bir öldürme yaptığınızı söylüyoruz

and it means to make lots of money right,

ve bu, çok para kazanmak,

to do really well with money.

parayla gerçekten iyi yapmak anlamına geliyor. Bu

So it's often used when someone makes

nedenle, genellikle birisi

a lot of money in a short period of time,

kısa sürede çok para kazandığında kullanılır,

could be just in a day or in a month for example.

örneğin sadece bir gün veya bir ay içinde olabilir.

If you sold a lot more than you anticipated,

Beklediğinizden çok daha fazla sattıysanız,

then you could definitely use this expression.

kesinlikle bu ifadeyi kullanabilirsiniz.

Dean set up an online shop selling watches

Dean, saatler satan bir çevrimiçi mağaza kurdu

and he made a killing during the first week of sales.

ve satışların ilk haftasında bir cinayet yaptı.

And to exaggerate that meaning even further,

Ve bu anlamı daha da abartmak için

you can say

'absolute killing'.

'mutlak öldürme' diyebilirsiniz.

We made an absolute killing at the school carnival.

Okul karnavalında mutlak bir katliam yaptık.

Yeah if only we all had one of these to sit on.

Evet, keşke hepimizin üzerine oturacak bunlardan biri olsaydı.

A gold mine.

Bir altın madeni.

We use it to say that someone has something valuable

Birinin değerli bir şeye sahip olduğunu

or maybe that they're in control of something valuable

veya belki de değerli bir şeyi kontrol ettiğini

and it could be an object or a thing,

ve bu bir nesne veya bir şey olabileceğini,

not just money but that thing is worth a lot of money.

sadece para değil ama o şeyin çok para değerinde olduğunu söylemek için kullanırız.

When we found out how much the art

collection at my grandmother's house was worth,

Anneannemin evindeki sanat koleksiyonunun değerini öğrendiğimizde

we realised we were sitting on a gold mine.

bir altın madeninin üzerinde oturduğumuzu anladık.

Okay so that was the fun part but now

Tamam, işin eğlenceli kısmı buydu ama şimdi size paramızın

I gotta tell you some expressions about those times

when you know we don't have money or enough of it.

olmadığını ya da yeterince paramızın olmadığını bildiğiniz zamanlarla ilgili bazı ifadeler söylemeliyim.

But don't worry you're still gonna love these phrases

Ama merak etmeyin bu cümleleri

and expressions too. They're just gonna help you to talk

ve ifadeleri de seveceksiniz. Sadece parasızlık hakkında konuşmanıza yardımcı olacaklar

about a lack of money, really useful for when you need

, bir

to explain that you can't afford something.

şeye paranızın yetmediğini açıklamanız gerektiğinde gerçekten yararlıdır.

And you know, for most of us,

Ve çoğumuz için

that's a reality that's life.

hayatın bir gerçeği olduğunu biliyorsunuz. Yeterince paranız

The most

simple and neutral way of saying that you don't have

olmadığını söylemenin en basit ve tarafsız yolu, yapmak

enough money is to say that you are short on cash,

you know, when you don't have enough

money to do what you want to do.

istediğiniz şeyi yapmak için yeterli paranız olmadığında nakit sıkıntısı çektiğinizi söylemektir.

I wanted to get her a nice present

Ona güzel bir hediye almak istiyordum

but I'm short on cash at the moment.

ama şu anda nakit sıkıntısı çekiyorum.

Can you lend me some money for the week?

Bana bir hafta için biraz borç para verebilir misin? Nakit

I'm short on cash.

sıkıntısı çekiyorum.

So tight is an adjective that we use to describe

Çok sıkı,

someone who doesn't like to spend money or

para harcamayı veya

give their money away very freely.

parasını özgürce vermeyi sevmeyen birini tanımlamak için kullandığımız bir sıfattır.

And you've got to be careful because

Ve dikkatli olmalısın çünkü

it can be kind of offensive. It's the

bu biraz saldırgan olabilir.

opposite of being generous with your money right?

Paran konusunda cömert olmanın tam tersi değil mi?

You know, don't expect Mandy to donate. She's too tight.

Mandy'nin bağış yapmasını beklemeyin. O çok sıkı.

Actually, I hear my American friends sometimes using

Aslında, Amerikalı arkadaşlarımın bazen

tight-fisted which has a similar meaning.

benzer bir anlama gelen eli sıkı kullandıklarını duyuyorum.

And here in Australia, actually this word, this adjective

Ve burada, Avustralya'da aslında bu kelime, bu sıfat

can be used in a jokey way as well.

şakacı bir şekilde de kullanılabilir.

Stop being so tight and come out with us on Friday!

Bu kadar sıkı olmayı bırak ve Cuma günü bizimle çık! Beş

You can also say that you're broke,

parasız olduğunuzu da söyleyebilirsiniz, bu da hiç paranız olmadığını

another casual informal way of saying that you have

söylemenin başka bir gayri resmi yoludur

no money.

.

And when we use this expression, usually

Ve bu ifadeyi kullandığımızda, genellikle

it suggests we don't have very much money.

çok fazla paramız olmadığını gösterir.

Usually we're using it to exaggerate that we're low on

Genellikle hiç

cash, rather than saying that we have no money at all.

paramız olmadığını söylemek yerine, nakitimizin az olduğunu abartmak için kullanırız.

I won't come to the concert on Friday.

Cuma günü konsere gelmeyeceğim.

I'm broke right now.

Şu an kırıldım.

So this means that I can't afford it,

Yani bu, bunu karşılayamayacağım anlamına geliyor,

I don't have enough money to do that.

bunu yapacak kadar param yok.

But broke can be serious and literal as well.

Ancak metelik ciddi ve gerçekçi de olabilir.

He got laid off from his job

İşinden kovuldu

and now his family is completely broke.

ve şimdi ailesi tamamen parasız kaldı.

And usually by adding that adverb there

Ve genellikle oradaki zarfı ekleyerek

will help you to know that the meaning is

anlamın gerçek olduğunu bilmenize yardımcı olur,

quite literal but you can always just ask and check.

ancak her zaman sadece sorabilir ve kontrol edebilirsiniz.

Are you serious? Really?

Ciddi misin? Gerçekten mi?

That's awful.

Bu korkunç.

When you have just enough money to survive,

Hayatta kalmaya yetecek kadar paranız olduğunda,

you've got to work really hard to get that money

o parayı elde etmek için gerçekten çok çalışmanız gerekir

and you don't have anything left over at the end.

ve sonunda elinizde hiçbir şey kalmaz.

You don't have any savings,

Hiç birikimin yok,

then you're just scraping by.

o zaman sadece geçiniyorsun.

And just like being broke,

Ve tıpkı meteliksiz olmak gibi,

this expression can be serious and real

bu ifade ciddi ve gerçek olabilir

or it can also be used as an exaggeration amongst your friends

ya da arkadaşlarınız arasında

to say that you don't really have enough money.

gerçekten yeterli paranız olmadığını söylemek için bir abartı olarak kullanılabilir.

I feel really sorry for Arthur.

Arthur için gerçekten üzülüyorum.

Since he lost his job in August,

Ağustos'ta işini kaybettiğinden beri,

I know that he's just been scraping by.

geçinip gittiğini biliyorum.

And you can express this same idea with this idiom,

Ve aynı fikri bu deyimle ifade edebilirsin, kıt kanaat

to live hand to mouth.

geçinmek. Kıt kanaat geçinmek,

Living hand to mouth

means that you just have enough money to survive.

hayatta kalmaya yetecek kadar paranız olduğu anlamına gelir.

So it's a really unfortunate position to be in for anyone.

Bu yüzden herhangi biri için içinde olmak gerçekten talihsiz bir durum.

And where scraping by can be used a little more

Ve paranız azaldığında, kazıma biraz daha gayri

informally when you're low on money,

resmi olarak kullanılabiliyorsa,

living hand to mouth is almost always serious really.

elden ele yaşamak neredeyse her zaman gerçekten ciddidir.

It's quite literal.

Kelimenin tam anlamıyla.

Many single-parent families in this area are living

Bu bölgedeki birçok tek ebeveynli aile, kıt

hand to mouth.

kanaat geçiniyor.

In the last part of this lesson, I've got

Bu dersin son bölümünde,

four bonus idioms for you to learn and practise with me.

benimle birlikte öğrenmen ve pratik yapman için dört bonus deyimim var.

They're idioms that didn't really fit into the previous

Bunlar önceki kategorilere pek uymayan deyimler

categories, they're just ones for

, sadece

those of you who stayed around until the end.

sonuna kadar buralarda kalanlarınız için.

They're not specifically about having

Spesifik olarak paraya sahip olmak

or not having money but they are really useful common

ya da olmamakla ilgili değiller ama parayla ilgili gerçekten yararlı ortak

phrases and expressions about money.

ifadeler ve ifadeler.

The first one

Birincisi,

is to break the bank and it's used to say that something

bankayı kırmak ve bir şeyin çok pahalıya mal olduğunu söylemek için kullanılır,

costs too much

you know or you use all your money for something.

bilirsiniz ya da tüm paranızı bir şey için kullanırsınız.

This car is second hand. It won't break the bank.

Bu araba ikinci el. Bankayı kırmayacak.

A boat will be fun in summer but I'm almost certain

Yazın bir tekne eğlenceli olacak ama

it will break the bank.

bankayı kıracağından neredeyse eminim.

To foot the bill.

Hesabı kapatmak için.

It's a weird expression but it's used to talk about

Tuhaf bir tabir ama bir

paying for something.

şeyin bedelini ödemekten bahsederken kullanılır.

When you hear 'foot the bill' it

'Faturayı ödeyin' ifadesini duyduğunuzda, bu

really just means pay the bill

gerçekten sadece faturayı öde anlamına gelir,

but usually it's when the person paying feels like

ancak genellikle ödemeyi yapan kişi

they shouldn't be doing it you know.

bunu yapmaması gerektiğini hissettiğinde bilirsiniz.

This idiom is almost like a bit of a complaint.

Bu deyim neredeyse bir şikayet gibidir.

When those customers left without paying,

Bu müşteriler ödemeden ayrıldığında,

it was the poor waiter who was left

to foot the bill for their meal.

yemeklerinin faturasını ödemek zorunda kalan zavallı garsondu.

In many cultures, the family of the bride

Pek çok kültürde,

foots the bill for the wedding.

düğün masraflarını gelinin ailesi karşılar.

So in both of these examples, by using this expression

Yani bu örneklerin her ikisinde de, bu ifadeyi kullanmak

it suggests that the outcome is a little unfair.

sonucun biraz adaletsiz olduğunu gösteriyor. Açıkladığımda bu ifadenin

I wonder if you'll all agree with the meaning of

anlamı konusunda hemfikir olup olmayacağınızı merak ediyorum

this expression when I explain it.

.

It's used to suggest that people with money

Parası olan insanların

often have more power so money in most places

genellikle daha fazla güce sahip olduğunu ve bu nedenle dünyanın çoğu yerinde paranın

in the world gives people power and influence right?

insanlara güç ve nüfuz verdiğini öne sürmek için kullanılır, değil mi?

Well this expression suggests that you know there's

Bu ifade,

unfairness or inequity there if you have more money.

daha fazla paranız varsa orada adaletsizlik veya eşitsizlik olduğunu bildiğinizi gösteriyor.

You're more likely to get what you want and you're

İstediğini elde etme olasılığın daha yüksek ve

privileged by your wealth.

servetin ayrıcalıklı.

So the expression 'money talks'

Bu nedenle, 'para konuşur' ifadesi, her zaman bu kadar ciddi olmasa da,

suggests corruption or bribery of some kind

bir tür yolsuzluğu veya rüşveti ima eder

though not necessarily always as serious as that.

.

But you will hear this expression come up talking about

Ancak,

politics and situations where the rules and the laws

kuralların ve yasaların

reflect the opinions of people who have lots of money

çok parası olan insanların görüşlerini yansıttığı

or maybe it's easier for them to avoid following the rules

veya

because they've got lots of money.

çok paraları olduğu için kurallara uymaktan kaçınmalarının daha kolay olduğu siyaset ve durumlardan bahsederken bu ifadenin geldiğini duyacaksınız.

Unfortunately in our town money talks.

Maalesef bizim kasabamızda para konuşuyor.

The wealthiest people who live here

Burada yaşayan en zengin insanlar

are the ones who make all the decisions.

tüm kararları verenlerdir.

And lastly, you may have heard of this one or

Ve son olarak, bunu duymuş olabilirsiniz veya

maybe there's a version of it in your own language

belki kendi dilinizde bir versiyonu vardır, eğer

so make sure you share it

down in the comments with me if you do.

yaparsanız yorumlarda benimle paylaştığınızdan emin olun.

So, of course, we use money to buy things right?

Yani, elbette, bir şeyler satın almak için parayı kullanıyoruz, değil mi?

But we can't buy happiness.

Ama mutluluğu satın alamayız.

This expression is often used to

Bu ifade genellikle,

counter the argument that money can get you

paranın istediğiniz her şeyi size sağlayabileceği argümanına karşı kullanılır

everything that you want. It suggests that

.

just because you have money

Sırf paranızın olması

doesn't mean that you're happy.

mutlu olduğunuz anlamına gelmediğini öne sürüyor.

So this expression is often used to comment or reflect

Dolayısıyla bu ifade genellikle

on the things that matter most in life.

hayatta en önemli olan şeyleri yorumlamak veya üzerinde düşünmek için kullanılır.

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Can money buy happiness?

Para mutluluğu satın alabilir mi?

And if not,

Ve değilse,

what does get you more happiness?

size daha fazla mutluluk veren nedir?

So that was seventeen new money and wealth

Demek bu senin için on yedi yeni para ve zenginlik

expressions for you.

ifadesiydi.

I'm really curious to know which one of these

Bu

English expressions best applies to you

İngilizce ifadelerden hangisinin size

and your situation in life right now.

ve şu anda hayattaki durumunuza en uygun olduğunu gerçekten merak ediyorum.

Are you rolling in it?

İçinde yuvarlanıyor musun?

Are you just scraping by?

Sadece kazıyarak mı geçiyorsun?

Let me know down in the comments below.

Aşağıdaki yorumlarda bana bildirin.

I hope that you've got to learn a few new expressions

Umarım bugün birkaç yeni ifade öğrenmişsinizdir

today and that you were reminded of some

ve

other ways to talk about wealth in English.

İngilizcede zenginlik hakkında konuşmanın başka yolları size hatırlatılmıştır.

And you learned how to pronounce wealth, right?

Ve servetin nasıl telaffuz edildiğini öğrendin, değil mi?

Keep practising with me right here in these lessons.

Bu derslerde benimle pratik yapmaya devam edin.

r

R