Racism thrives on silence -- speak up! | Dexter Dias

35,712 views ・ 2020-11-06

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Transcriber: Ivana Korom Reviewer: Joanna Pietrulewicz
0
0
7000
Çeviri: Ahmet M. ATES Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:13
I'm a human rights lawyer.
1
13375
1601
Ben bir insan hakları avukatıyım.
00:15
I've been a human rights lawyer for 30 years,
2
15000
2518
30 yıldır insan hakları avukatlığı yapıyorum
00:17
and this is what I know.
3
17542
1875
ve bildiğim şey bu.
00:21
Once there was a man alone in a room.
4
21125
3583
Bir zamanlar bir odada yalnız bir adam vardı.
00:25
And his name was Alton.
5
25625
2167
Adı Alton'dı.
00:29
And then seven other men, seven strangers,
6
29250
2726
Sonra başka yedi adam, yedi yabancı
00:32
rushed into his room and dragged him out.
7
32000
3726
odasına daldılar ve onu dışarı sürüklediler.
00:35
And they held him in a horizontal, crucifix position.
8
35750
4351
Onu yatay bir çarmıh pozisyonunda tuttular.
00:40
One on each arm,
9
40125
1934
Her kolunu bir kişi,
00:42
two on each leg,
10
42083
1935
her bacağını ikişer kişi,
00:44
and the seventh man held Alton's neck in a vice-like grip
11
44042
5267
yedinci adam da Alton'ın boynunu kolları arasında
00:49
between his forearms.
12
49333
1810
mengene gibi sıkıştırdı.
00:51
And Alton was struggling for breath
13
51167
2059
Alton nefes almaya çalışıyor
00:53
and saying, "I can't breathe,"
14
53250
1934
"Nefes alamıyorum" diyordu
00:55
just as George Floyd said, "I can't breathe."
15
55208
3542
tıpkı George Floyd'un "Nefes alamıyorum" dediği gibi.
00:59
But they didn't stop.
16
59833
2185
Ama adamlar durmadı.
01:02
And soon, Alton was dead.
17
62042
3125
Kısa süre içinde Alton ölmüştü.
01:07
When I was asked to represent his mother and his brother and his sister
18
67042
6684
Alton'ın ölümünün soruşturmasında annesi, erkek kardeşi ve kız kardeşini
01:13
in the inquest into his death,
19
73750
3143
temsil etmem istendiği zaman
01:16
they asked me, "How could it happen?"
20
76917
3684
bana "Bu nasıl olabilir?" diye sordular.
01:20
And I didn't have an answer.
21
80625
2000
Verecek bir cevabım yoktu.
01:24
Because Alton had injuries all over his body.
22
84167
4125
Çünkü Alton'ın vücudunun her yerinde yaralar vardı.
01:29
He had bruising to his neck and his torso.
23
89417
3601
Boynunda ve bedeninde çürükler vardı.
01:33
He had injuries to his arms and his legs.
24
93042
3559
Kollarında ve bacaklarında yaralar vardı.
01:36
He had blood in his eyes, his ears and his nose.
25
96625
4500
Gözlerine, kulaklarına ve burnuna kan oturmuştu.
01:42
But they claimed no one knew anything.
26
102750
3184
Karşı taraf kimsenin bir şey bilmediğini iddia etti.
01:45
They claimed that they couldn't explain how he died.
27
105958
4125
Nasıl öldüğünü açıklayamadıklarını iddia ettiler.
01:51
For Alton had two problems.
28
111583
2250
Çünkü Alton'ın iki sorunu vardı.
01:55
Firstly, the corridor in which he died
29
115250
3643
Birincisi, içinde öldüğü koridor
01:58
was a prison corridor.
30
118917
2625
bir cezaevi koridoruydu.
02:02
And secondly, he was Black.
31
122708
2709
İkincisi de siyah olmasıydı.
02:06
So I want to talk to you today
32
126750
2143
Bu yüzden bugün sizlerle
02:08
about Alton's mother's question.
33
128917
3351
Alton'ın annesinin sorusunu konuşmak istiyorum.
02:12
How could such a thing happen in our country?
34
132292
3416
Böyle bir şey bizim ülkemizde nasıl gerçekleşebildi?
02:16
How can these things happen
35
136750
2059
Bu türden şeyler dünya üzerinde
02:18
in countries across the world?
36
138833
2935
bütün ülkelerde nasıl gerçekleşebiliyor?
02:21
How can they happen still,
37
141792
2392
Halâ nasıl gerçekleşebiliyorlar
02:24
and what could we do to stop it?
38
144208
2750
ve bunu durdurmak için ne yapabiliriz?
02:29
For three decades,
39
149542
1267
Otuz yıl boyunca
02:30
I've been representing the families of people of color
40
150833
4101
Birleşik Krallık'ta devlet vesayeti altında öldürülen
02:34
who have been killed in state custody in the United Kingdom.
41
154958
4435
beyaz olmayan insanların ailelerini temsil ettim.
02:39
And I've done human rights work across four continents.
42
159417
4017
Dört kıta üstünde insan hakları çalışmaları yaptım.
02:43
And what I've learned is this:
43
163458
1935
Öğrendiğim şey ise şu:
02:45
that if we want to do something about racism,
44
165417
3309
Eğer ırkçılık hakkında bir şey yapmak istiyorsak
02:48
we have to first understand what it is.
45
168750
3976
ilk önce ne olduğunu anlamamız gerekiyor.
02:52
So let's talk about this thing called race.
46
172750
2851
O zaman bu ırk denen şey hakkında konuşalım.
02:55
What exactly is it?
47
175625
2375
Nedir tam olarak?
02:59
A fact of our lives?
48
179125
1851
Hayatlarımızın bir olgusu mu?
03:01
One of the most powerful forces in the world?
49
181000
2893
Dünyada en kudretli güçlerden biri mi?
03:03
Something we don't particularly want to talk about?
50
183917
3434
Hakkında bilhassa konuşmak istemediğimiz bir şey mi?
03:07
It is all these things,
51
187375
2309
Bütün bunların hepsi
03:09
but it is something else.
52
189708
2685
ama daha da fazlası.
03:12
It is a myth.
53
192417
2517
Bu bir efsane.
03:14
There is no such thing as race.
54
194958
3959
Irk diye bir şey yoktur.
03:21
Scientific research shows that race is an illusion.
55
201417
5226
Bilimsel araştırmalar ırkın bir yanılsama olduğunu gösteriyor.
03:26
For example,
56
206667
1351
Örnek olarak
03:28
someone of European descent
57
208042
3059
Avrupa kökenli biri
03:31
might be genetically closer to an Asian person
58
211125
4476
genetik olarak Asyalı birine Avrupalı,
03:35
than to someone else of European descent.
59
215625
2750
başka birine göre daha yakın olabilir.
03:39
So if race isn't a biological fact,
60
219542
3851
Peki, ırk biyolojik bir olgu değilse
03:43
what actually is it?
61
223417
1833
gerçekten ne?
03:46
It is a social construct.
62
226333
3518
Bir sosyal kurgu.
03:49
Which means it's been invented.
63
229875
2458
Yani icat edilmiştir.
03:53
But by whom and for what reason?
64
233458
2417
Ama kimin tarafından ve hangi sebeple?
03:58
As a species, we share 99.9 percent of DNA with everybody else.
65
238333
6976
Bir tür olarak, DNA'mızın yüzde 99,9'u herkeste aynı.
04:05
But visible external characteristics,
66
245333
2810
Ama görünen harici özellikler,
04:08
like hair type and skin color,
67
248167
3309
saç tipi ve cilt rengi mesela,
04:11
have been used in order to promote this racist genetic lie
68
251500
4726
sözde ırksal genetik farklar hakkındaki bu ırkçı genetik yalanı
04:16
about the supposed racial genetic differences.
69
256250
3875
teşvik etmek için kullanılmıştır.
04:21
Racism has been endemic for centuries.
70
261667
3476
Irkçılık yüzyıllar boyunca endemik olarak kaldı.
04:25
The Nazis, of course, were very keen to promote the racist lie.
71
265167
5517
Naziler de bu ırkçı yalanı desteklemeye oldukça hevesliydiler.
04:30
But also, in the United States,
72
270708
2018
Aynı zamanda Birleşik Devletler'de de
04:32
there were eugenic experiments and eugenic laws.
73
272750
3750
öjenik deneyler ve yasalar mevcuttu.
04:37
And in Australia,
74
277417
1767
Avustralya'da ise
04:39
children of dual Aboriginal heritage were confiscated from their parents
75
279208
6810
iki ebeveyni de yerli olan çocuklar, beyaz bir Avustralya
04:46
in order to create a white Australia.
76
286042
3625
oluşturmak için ailelerinden koparıldı.
04:51
This kind of thinking is rising again with alt-right groups
77
291208
5476
Bu tür fikirler ırksal olarak saf bir anavatan özlemi duyan
04:56
hankering after racially pure homelands.
78
296708
3959
aşırı muhafazakâr gruplarla tekrar yükselişe geçti.
05:02
How does this work?
79
302167
1625
Bu sistem nasıl işliyor?
05:04
You see, we don't have social inequalities because of race.
80
304625
4625
Sosyal eşitsizliklere ırk yüzünden sahip değiliz.
05:10
We have social inequalities that are justified by race.
81
310125
4917
Irk ile gerekçelendirilen sosyal eşitsizliklere sahibiz.
05:17
I started to understand this
82
317000
1393
Ben bunu, aparthayd karşıtı
05:18
when I was representing anti-apartheid activists.
83
318417
4041
aktivistleri temsil ederken anlamaya başladım.
05:23
And they showed me how apartheid was a system of social exploitation
84
323292
5767
Aparthaydın ırk ile gerekçelendirilen bir sosyal sömürü
05:29
and discrimination
85
329083
1435
ve ayrımcılık sistemi
05:30
that was justified by race.
86
330542
2601
olduğunu gösterdiler bana.
05:33
By the supposed superiority of white people
87
333167
4059
Beyaz insanların sözüm ona üstünlüğü
05:37
and the supposed inferiority of Black people.
88
337250
3583
ve siyahilerin sözüm ona alçaklığı bu sisteme dayanıyordu.
05:42
The apartheid regime said it was nature
89
342458
3976
Aparthayd yönetimi bunun yaradılış olduğunu,
05:46
and so it was inevitable
90
346458
1810
dolayısıyla kaçınılmaz olduğunu
05:48
and there was nothing you could do about it.
91
348292
3000
ve hakkında yapabileceğiniz bir şey olmadığını söyledi.
05:52
The Mother Nature lie gives discrimination and injustice a pass.
92
352167
6416
Doğa Ana yalanı ayrımcılık ve adaletsizliğe pas veriyor.
05:59
I've also found it in cases
93
359917
2017
Bunu sömürgeleştirme
06:01
where people suffer from the legacy of colonization and empire.
94
361958
6060
ve imparatorluk vasiyetinden muzdarip insanların davalarında gördüm.
06:08
I've seen similar effects amongst people of the same color in Africa.
95
368042
4875
Afrika'da aynı ten rengine sahip insanlar arasında da benzer etkiler gördüm.
06:13
And how people of certain castes are looked down upon in India.
96
373750
5333
Hindistan'da bazı kastlardan insanların nasıl aşağılandığında gördüm.
06:20
The victims may be different,
97
380667
2351
Mağdurlar farklı olabilir
06:23
but the mechanism --
98
383042
1476
ama mekanizma,
06:24
the labeling and the lies --
99
384542
3101
yaftalama ve yalanlar,
06:27
is exactly the same.
100
387667
2083
tamamen aynı.
06:30
And so you can see why people are so keen to embrace the race thing.
101
390625
4893
İnsanların ırk olayına sarılmakta neden bu kadar hevesli olduğunu anlıyorsunuz.
06:35
Because it gives the privileged,
102
395542
2226
Çünkü imtiyazlı insanlara,
06:37
people like us,
103
397792
2559
yani bizim gibi insanlara,
06:40
a get out of jail free card.
104
400375
2083
cezadan kaçınma hakkı veriyor.
06:44
The simple truth is that race is a system.
105
404542
3976
Gerçek şu ki ırk bir sistem.
06:48
It's like oxygen, like an atmosphere.
106
408542
3309
Oksijen gibi, bir atmosfer gibi.
06:51
It flows everywhere in our society.
107
411875
3518
Toplumun her köşesine erişiyor.
06:55
It infects everybody it touches.
108
415417
3892
Dokunduğu herkese bulaşıyor.
06:59
It protects power and privilege.
109
419333
2834
Güç ve imtiyazı koruyor.
07:03
Whose?
110
423625
1684
Kimin gücünü?
07:05
Well, look around you.
111
425333
2084
Çevrenize bakın.
07:08
So what is it like for people of color,
112
428667
2267
Beyaz olmayan insanlar için
07:10
people like me,
113
430958
1476
ve benim gibi insanlar için
07:12
to try to speak to white people
114
432458
2476
beyaz insanlarla ırkçılık hakkında konuşmak
07:14
about racism?
115
434958
1500
nasıl bir şey?
07:17
Many, many white people find it extremely difficult to do.
116
437833
4893
Birçok beyaz insana bu fazlasıyla zor geliyor.
07:22
Some white people say they know nothing about it.
117
442750
2917
Bazı beyaz insanlar bununla ilgili bilgimiz yok diyor.
07:26
Others say that our societies
118
446542
3142
Diğerleri toplumların belki de ırkçılıktan
07:29
may not even suffer from racism at all.
119
449708
3500
hiç mağdur olmadığını söylüyor.
07:35
So if you are a white person who is wondering about all of this,
120
455000
4809
Siz de tüm bunları merak eden bir beyaz insansanız
07:39
there is a thought experiment that you can do.
121
459833
3042
yapabileceğiniz bir düşünce deneyi var.
07:44
Because here's the truth.
122
464542
2267
Çünkü gerçek şu ki
07:46
You know.
123
466833
1310
biliyorsunuz.
07:48
You already know.
124
468167
2291
Çoktandır biliyorsunuz.
07:51
So ask yourself this:
125
471458
2018
Öyleyse kendinize şunu sorun:
07:53
Would you, would you really want your son or your daughter,
126
473500
4893
Gerçekten, ama gerçekten oğlunuzun ya da kızınızın,
07:58
your brother or your sister,
127
478417
2434
erkek kardeşinizin, kız kardeşinizin
08:00
to marry a practicing Muslim from the Middle East?
128
480875
4101
Orta Doğu'dan dinine bağlı bir Müslüman ile evlenmesini ister misiniz?
08:05
Or someone recently arrived from South Asia, who is a Hindu?
129
485000
4875
Ya da yakın zamanda Güney Asya'dan gelmiş Hindu biriyle?
08:10
Or an asylum seeker from Sub-Saharan Africa?
130
490833
3768
Ya da Sahraaltı Afrika'dan bir sığınmacıyla?
08:14
Or someone who's recently crossed the US-Mexican border?
131
494625
5292
Ya da yakın zamanda ABD-Meksika sınırından gelmiş birisiyle?
08:21
You may not have a total objection,
132
501417
3226
Tamamen itiraz etmiyor olabilirsiniz
08:24
but you may have a concern.
133
504667
2500
ama bir endişe duyuyor olabilirsiniz.
08:29
A qualm that scratches at the back of your brain.
134
509125
4851
Aklınızın arka tarafında yatan bir kuşku.
08:34
It's not because of the color of their skin.
135
514000
3309
Onların ten renginden dolayı da değil bu.
08:37
But because you know that in countries like ours,
136
517333
3476
Öyle çünkü biliyorsunuz ki bizimki gibi ülkelerde,
08:40
as things stand now,
137
520833
2143
şu anki haliyle, bu evliliğin
08:43
their life prospects are likely to be affected by this union.
138
523000
5643
onların hayattan beklentilerini etkileyecek olması muhtemel.
08:48
And you realize that you do know,
139
528667
2309
İnsanların onları yargılayacaklarını
08:51
you do understand that people will judge them.
140
531000
4393
bildiğinizin ve anladığınızın farkına varıyorsunuz.
08:55
And in a hundred ways,
141
535417
2017
Yüzlerce farklı şekilde
08:57
those judgments will impact their lives
142
537458
3476
bu yargılar onların ve çocuklarının
09:00
and the lives of their children.
143
540958
2167
hayatlarını etkileyecek.
09:04
At that moment,
144
544750
1309
İşte o anda
09:06
you are connecting with a powerful truth.
145
546083
3976
güçlü bir gerçeklik ile bağlantı kuruyorsunuz.
09:10
Which is that you know systemic racism is real.
146
550083
5500
Sistematik ırkçılığın gerçek olduğunu bildiğiniz gerçekliği ile.
09:16
So why do you not want to talk about race?
147
556708
3685
Peki neden ırk hakkında konuşmak istemiyorsunuz?
09:20
Because it's uncomfortable, certainly.
148
560417
3101
Çünkü bu rahatsız edici, kesinlikle.
09:23
But that's only part of the answer.
149
563542
3184
Ancak bu cevabın sadece bir kısmı.
09:26
The bigger truth is far more damaging.
150
566750
3851
Daha büyük kısmı çok daha yaralayıcı.
09:30
Your bristling isn't just defensiveness.
151
570625
3018
Öfkelenmeniz sadece savunmacılık değil.
09:33
It is a defense mechanism.
152
573667
3392
Bu bir savunma mekanizması.
09:37
It defends the system of privilege
153
577083
2393
İmtiyaz sistemini
09:39
and the unequal division of wealth and power.
154
579500
3417
ve varlık ve gücün haksız dağılımını savunuyor.
09:44
Fragility gives racial inequality a pass.
155
584208
3875
Kırılganlık ırksal eşitsizliğe pas veriyor.
09:49
Who are the winners and losers?
156
589000
2809
Kazanan ve kaybeden kim?
09:51
Well look at the data.
157
591833
1667
Verilere bakın.
09:55
In income.
158
595583
1685
Gelir verisine.
09:57
In health inequalities.
159
597292
1684
Sağlıkta eşitsizlik verisine.
09:59
In school exclusion.
160
599000
1726
Okulda dışlanma verisine.
10:00
In career prospects.
161
600750
1559
Kariyer beklentisi verisine.
10:02
In stop and search.
162
602333
1976
Durdurma ve arama verisine.
10:04
Look at how people of color
163
604333
2643
Beyaz olmayan insanların
10:07
have been disproportionately dying of COVID.
164
607000
4375
COVID'den nasıl orantısız şekilde öldüklerine bakın.
10:13
So if the racial myth invisibilizes
165
613417
4351
Peki ırk efsanesi sizi görünmez yapıyorsa
10:17
and the fragility response silences,
166
617792
3934
ve kırılganlık cevabı sizi susturuyorsa
10:21
what choices are you left with?
167
621750
2643
size hangi seçenekler kalıyor?
10:24
The binary choice between you being a racist and a non-racist.
168
624417
5517
Irkçı olmak ya da ırkçı olmamak arasında seçmek kalıyor.
10:29
Or is there another way?
169
629958
2768
Ya da başka bir yol mu var?
10:32
Because almost everyone in this TED Talk
170
632750
3351
Çünkü bu TED konuşmasındaki neredeyse herkes
10:36
will say that they are non-racist.
171
636125
3976
ırkçı olmadığını söyleyecektir.
10:40
But we have to face it,
172
640125
1684
Ama bir şey olmamanın
10:41
being non-something is not enough.
173
641833
2959
yeterli olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız.
10:45
The third choice is being actively anti-racist.
174
645750
4833
Üçüncü seçenek aktif olarak ırkçılık karşıtı olmaktır.
10:51
So if you agree that Black lives matter,
175
651625
3226
Eğer Siyah hayatların değerli olduğunda hemfikirseniz
10:54
ask yourself,
176
654875
2018
kendinize sorun
10:56
"How do Black lives matter in my life?"
177
656917
3434
"Siyah hayatlar benim hayatımda ne kadar değerli?"
11:00
"What have I done to show
178
660375
2059
"Siyah hayatların benim için
11:02
that Black lives matter to me?"
179
662458
2750
değerli olduğunu göstermek için ben ne yaptım?"
11:06
By adopting a visible, conscious, active anti-racist stance,
180
666333
5935
Açık bilinçli etkin bir ırkçılık karşıtı duruş benimseyerek
11:12
what was once invisible is made visible.
181
672292
4101
görünmez olan görünür hale gelir.
11:16
What was once silenced,
182
676417
2101
Susturulmuş olan
11:18
is shouted out loud and clear.
183
678542
3916
yüksek ve net bir şekilde haykırılır.
11:23
But that still is not enough.
184
683958
2709
Ama bu yine de yeterli değil.
11:30
After weeks of bitter struggle at the inquest,
185
690208
4310
Soruşturmada haftalar süren acılı mücadeleden sonra
11:34
the all-white jury returned to the courtroom in Alton's case.
186
694542
4333
Alton'ın davasında tamamı beyaz olan jüri mahkeme salonuna döndü.
11:40
There was a moment of complete silence
187
700708
3560
Jüri başkanı ayağa kalktığında salona
11:44
when the foreperson stood
188
704292
2875
tamamen bir sessizlik hakim oldu
11:48
and then he announced the verdict.
189
708583
2875
ve başkan jüri kararını beyan etti.
11:52
And it was unlawful killing.
190
712667
3851
Karar yasa dışı öldürmeydi.
11:56
And at that moment,
191
716542
1309
İşte o anda
11:57
all hell broke loose in the courtroom.
192
717875
2226
mahkeme salonunda bir kıyamet koptu.
12:00
And there was just this deafening noise.
193
720125
2667
Sağır edici bir gürültü vardı.
12:04
People were screaming,
194
724375
1268
İnsanlar bağırıyorlardı,
12:05
Alton's sister got up into the aisle to my left
195
725667
3267
Alton'ın kız kardeşi sol tarafımdaki yerinde ayağa kalktı,
12:08
and she was pointing at the prison officers
196
728958
2685
cezaevi görevlilerini gösteriyor
12:11
and shouting at them,
197
731667
1517
ve bağırıyordu:
12:13
"You killed my brother!
198
733208
1851
"Kardeşimi sen öldürdün!
12:15
You killed my brother!"
199
735083
1875
Kardeşimi sen öldürdün!"
12:18
And the family desperately wanted
200
738833
3643
Ailesi, Alton'ın ölümünden sorumlu olan
12:22
that the prison officers who were responsible for Alton's death
201
742500
4226
cezaevi görevlilerinin soruşturulması gerektiğini
12:26
should be prosecuted.
202
746750
2018
talep etti çaresizce.
12:28
We all desperately wanted that.
203
748792
2583
Bunu hepimiz çok istedik.
12:32
But not a single one of them was prosecuted.
204
752208
4226
Ama bir tanesi bile soruşturulmadı.
12:36
So we took the chief prosecutor to court,
205
756458
3393
Biz de başsavcıyı mahkemeye verdik,
12:39
the director of public prosecutions.
206
759875
2500
savcılık direktörünü.
12:43
And the highest judge in the land,
207
763375
2559
Ülkenin en yüksek hakimi,
12:45
the Lord Chief Justice,
208
765958
1643
Yüksek Mahkeme Başkanı,
12:47
agreed that the decision not to prosecute
209
767625
3768
soruşturma açılmaması kararının ölümcül hatalı
12:51
was fatally flawed and unlawful.
210
771417
3041
ve hukuksuz olduğunu kabul etti.
12:58
Every day during Alton's case,
211
778417
2934
Alton'ın davası süresince her gün
13:01
his brother would sit on the courtroom steps
212
781375
3684
erkek kardeşi mahkeme merdivenlerine oturur
13:05
and he would say to me,
213
785083
1518
ve şöyle derdi bana,
13:06
"Train them up good today, Mr. D."
214
786625
2667
"Bugün onlara iyi bir ders ver Bay D."
13:11
But when he realized that nobody would ever be prosecuted
215
791917
4892
Ama kardeşinin öldürülmesi için asla kimseye soruşturma
13:16
for the killing of his brother,
216
796833
2643
açılmayacağını anladığı zaman
13:19
it crushed him.
217
799500
1250
bu onu kahretti.
13:22
And he died a few years later in a psychiatric hospital.
218
802000
4458
Birkaç yıl sonra bir akıl hastanesinde vefat etti.
13:29
So how does Alton's death connect to you
219
809750
3684
Peki Alton'ın ölümü sizle ve toplumumuzda
13:33
and to the racism and privilege in our societies?
220
813458
3625
bulunan ırkçılık ve imtiyazla nasıl örtüşüyor?
13:38
What do I want from you?
221
818375
1667
Ben sizden ne istiyorum?
13:41
What I want from myself is to be put out of a job.
222
821375
4125
Kendimden istediğim şey işsiz bırakılmak.
13:46
You see, families come to me who are grieving
223
826792
3642
Görüyorsunuz ya, gözü yaşlı aileler bana geliyorlar
13:50
and I see the hope in their eyes.
224
830458
2518
ve ben gözlerindeki umudu görüyorum.
13:53
And I have to tell them
225
833000
1559
Sevdiklerinin ölümüyle ilgili
13:54
that the chances of anybody ever being prosecuted
226
834583
4393
herhangi bir kişinin soruşturulması
13:59
for being involved in the killing of their loved ones
227
839000
2809
ihtimalinin çok uzak olduğunu
14:01
are very remote.
228
841833
2084
onlara söylemek zorunda kalıyorum.
14:05
I saw these grieving faces
229
845875
2518
Kariyerimin baharında
14:08
in the springtime of my career.
230
848417
2976
bu kederli yüzleri gördüm.
14:11
And I still see them
231
851417
1351
Hayatımın sonbaharına girdiğimde
14:12
now that I'm entering the autumn of it.
232
852792
2767
halâ görüyorum onları.
14:15
And the summer season was full of blood.
233
855583
3417
Hayatımın yaz mevsimi kanla doluydu.
14:20
And somehow I think that the blood is on my hands,
234
860375
3434
Ölümlerinden bir şekilde kendimin sorumlu olduğumu düşüyorum,
14:23
even though I know rationally that that is not the case.
235
863833
3601
rasyonel olarak durumun böyle olmadığını bilmeme rağmen.
14:27
But I could not bring back
236
867458
1768
Ancak Alton'ı, Gareth'i,
14:29
Alton or Gareth or Zahid
237
869250
2976
Zahid'i ya da bir başkasını
14:32
or any of the others,
238
872250
1518
geri getiremem
14:33
which is all their grieving families ever wanted.
239
873792
4625
ki yaslı ailelerinin istedikleri tek şey bu.
14:41
So I'm asking you to see through the lies.
240
881333
2959
Bu yüzden yalanların iç yüzünü görmenizi istiyorum.
14:45
And to see through one of the most disempowering lies of them all.
241
885750
4351
En çok güçsüz kılan yalanlardan birinin iç yüzünü görmenizi istiyorum.
14:50
That what we do will not and cannot make a difference.
242
890125
4708
Yaptıklarımızın bir fark oluşturmayacağı ve oluşturamayacağı yalanının.
14:55
I'm sure they said that to Rosa Parks
243
895500
2684
Eminim bunu Rosa Parks'a da söylemişlerdi
14:58
and to Martin Luther King
244
898208
1976
ve Martin Luther King'e
15:00
and to Nelson Mandela.
245
900208
2310
ve Nelson Mandela'ya.
15:02
And they just went ahead and did it anyway.
246
902542
3833
Onlar yollarına devam edip başardılar yine de.
15:07
And I tried to think of them
247
907333
1893
Cezaevi görevlilerini sorgularken
15:09
as I was cross-examining the prison officers.
248
909250
3059
onları düşünmeye çalıştım.
15:12
And I would say to each of them,
249
912333
1643
Her birine şöyle dedim,
15:14
"Look at Mrs. Manning, Alton's mother,
250
914000
3351
"Alton'ın annesi Bayan Manning'e bakın
15:17
and you tell her why her son is dead."
251
917375
3875
ve oğlunun neden öldüğünü siz söyleyin."
15:22
And not a single one of them could look at her.
252
922417
2666
İçlerinden hiçbiri ona bakamadı.
15:25
They wanted her to be invisible.
253
925917
3666
Onun görünmez olmasını istediler.
15:31
Sadly, realizing that no one would be prosecuted for her boy's death,
254
931917
6684
Ne yazık ki oğlunun ölümü için kimsenin soruşturulmayacağını anlayan annesi
15:38
she sank into a deep depression
255
938625
2684
derin bir bunalıma girdi
15:41
and she died.
256
941333
1250
ve vefat etti.
15:43
But I'll never forget how, in the chaos and mayhem,
257
943792
3767
Bütün o kaos ve kargaşa içinde
15:47
when that verdict was announced,
258
947583
3060
jüri kararı açıklandığı zaman ona dönüp
15:50
I turned to her and said,
259
950667
1642
"Bayan Manning,
15:52
"Mrs. Manning, I'm very sorry for your family."
260
952333
3875
aileniz için çok üzgünüm." dediğim zaman nasıl bana dönüp
15:57
And she looked at me and said,
261
957542
1642
"Bay Dias, siz de ailedensiniz."
15:59
"Mr. Dias, you are family."
262
959208
3726
dediğini asla unutmayacağım.
16:02
And she pointed at the prison officers and the jury and she said,
263
962958
4226
Sonra cezaevi görevlilerini ve jüriyi gösterdi ve dedi ki
16:07
"And they are family.
264
967208
1601
"Onlar da aileden.
16:08
But families bicker and fight,
265
968833
2518
Ama aileler atışır ve kavga ederler
16:11
but we've got to sort it out.
266
971375
2059
ama kavgayı ayırmamız gerekir.
16:13
And we've got to find a way."
267
973458
2351
Bir çözüm bulmamız gerekir."
16:15
So how do we sort it out and when?
268
975833
3042
Peki nasıl ve ne zaman çözüm bulacağız?
16:20
Dr. King taught us
269
980542
3226
Dr. King bize öğretti ki
16:23
the time is always right to do the right thing.
270
983792
4750
zaman, doğru olan şeyi yapmak için her zaman doğrudur.
16:29
These contentious deaths in state custody
271
989625
3393
Devlet vesayetindeki bu ihtilaflı ölümler
16:33
have taken place in prisons and in police stations.
272
993042
4142
cezaevleri ve karakollarda gerçekleşti.
16:37
But finally, the spotlight has been shone on them
273
997208
3518
Ancak nihayetinde, George Floyd'un
16:40
by the horrendous death of George Floyd.
274
1000750
3333
korkunç ölümü sonrasında ön plana çıktılar.
16:45
Now we can't say that we didn't know.
275
1005042
2458
Bilmediğimizi söyleyemeyiz artık.
16:48
The COVID crisis and George Floyd's death
276
1008500
3309
COVID krizi ve George Floyd'un ölümü
16:51
have shocked us out of our complacency.
277
1011833
2917
bizleri kayıtsızlığımızdan sarsarak uyandırdı.
16:56
They put the world in flux,
278
1016042
2142
Bunlar dünyayı bir değişime sürükledi
16:58
because what has been seen cannot be unseen.
279
1018208
5268
çünkü bir kez görünmüş olan artık göz ardı edilemez.
17:03
So right now is a historic moment of change.
280
1023500
4542
Şimdi tarihi bir değişim anı yaşıyoruz.
17:09
Now is the time to take action
281
1029750
3393
Etki alanlarımızda harekete geçmenin
17:13
in our spheres of influence,
282
1033167
2392
şimdi tam zamanı
17:15
and we all have them.
283
1035583
1459
ve hepimiz bu alana sahibiz.
17:18
We have voting power,
284
1038125
1559
Oy verme gücüne sahibiz,
17:19
we have pocket power,
285
1039708
1685
paramızı nerede
17:21
where we spend our money and what we spend it on.
286
1041417
3642
ne için harcadığımız cep gücüne sahibiz.
17:25
We have the power to confront racism wherever and whenever we find it.
287
1045083
5500
Irkçılıkla, her nerede ve ne zaman karşılaşırsak yüzleşme gücüne sahibiz.
17:32
Those of you listening today,
288
1052625
2476
Bugün burada dinleyen sizlerden
17:35
who have benefited from that privilege,
289
1055125
3018
bu imtiyazdan faydalanmış olanlar
17:38
have the opportunity to turn it on its head
290
1058167
3642
sistemi tepe taklak etmek ve toplumun değişmesini
17:41
and to demand that society changes.
291
1061833
3334
talep etmek fırsatına sahipler.
17:46
Ultimately what happens is now in our hands.
292
1066833
5768
Nihayetinde, ne olacağı artık bizim ellerimizde.
17:52
And this is what I know.
293
1072625
2226
Benim bildiğim budur.
17:54
When someone in state custody says, "I can't breathe,"
294
1074875
4643
Devlet vesayetindeki biri "Nefes alamıyorum" dediği zaman
17:59
they are in mortal danger.
295
1079542
2934
ölümcül bir tehlike altındadır.
18:02
But when a society doesn't challenge the oxygen of racism
296
1082500
4101
Ancak bir toplum herkesin her gün solumakta olduğu
18:06
that everyone breathes every day,
297
1086625
3268
ırkçılık oksijenini değiştirmediği zaman
18:09
the hope for racial justice and equality in that society
298
1089917
4726
o toplumda ırksal adalet ve eşitlik için duyulan
18:14
is also in mortal danger.
299
1094667
4142
umut da ölümcül tehlike altındadır.
18:18
There can't be any more Altons,
300
1098833
2935
Daha fazlar Altonlar, Garethlar
18:21
and Gareths and Zahids,
301
1101792
2267
Zahidler, Olasenisler,
18:24
and Olasenis and Jimmys and Seans
302
1104083
3435
Jimmyler ve Seanlar,
18:27
and Sherrys and Breonnas
303
1107542
2642
Sherryler ve Breonnalar,
18:30
and Christophers and Georges.
304
1110208
3000
Christopherlar ve Georgelar olamaz.
18:34
But this isn't just about deaths,
305
1114750
2726
Ancak bu sadece ölümlerle ilgili değil
18:37
but about life.
306
1117500
1726
aynı zamanda hayatla ilgili.
18:39
And about our human flourishing together.
307
1119250
3476
Ve insan olarak birlikte gelişmemizle ilgili.
18:42
And all of us are needed for that.
308
1122750
2958
Bunun için de hepimize ihtiyaç var.
18:47
Racism wants to stay invisible.
309
1127417
3059
Irkçılık görünmez kalmak istiyor.
18:50
Expose it.
310
1130500
1601
Bunu teşhir edin.
18:52
Racism wants your silence.
311
1132125
2309
Irkçılık sessizliğinizi istiyor.
18:54
Make a noise.
312
1134458
1810
Gürültü çıkarın.
18:56
Racism wants your apathy.
313
1136292
2267
Irkçılık umursamaz olmanızı istiyor.
18:58
Make a commitment now to use your voice
314
1138583
4226
Şimdi kendi sessinizi, imtiyazınızı ve gücünüzü
19:02
and your privilege and your power
315
1142833
2185
daima ırksal adalet için
19:05
to fight for racial justice always,
316
1145042
3726
kullanmaya söz verin
19:08
and to join the crescendo of voices calling for change.
317
1148792
5434
ve değişim isteyen seslerin yükselen kreşendosuna katılın.
19:14
And to be part of the hope.
318
1154250
1917
Ve umudun bir parçası olun.
19:18
Will you join us?
319
1158167
1375
Bize katılır mısınız?
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7