What if gentrification was about healing communities instead of displacing them? | Liz Ogbu

83,591 views ・ 2018-04-13

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Merve Kılıç Gözden geçirme: Figen Ergürbüz
00:13
I grew up in a family of social scientists,
0
13370
2690
Toplum bilimcilerin olduğu bir ailede büyüsem de
00:17
but I was the weird child who drew.
1
17004
2531
ben resim yapabilen şu tuhaf çocuktum.
00:20
(Laughter)
2
20108
1246
(Gülüşler)
00:21
From making sketches of the models in my mom's Sears catalog ...
3
21796
3905
Annemin Sears kataloğundaki modellerin çizimlerini yapmaktan tutun da
00:27
to a bedroom so full of my craft projects
4
27187
2776
sanatsal projelerimle dolu yatak odasına kadar,
00:29
that it was like my own personal art gallery,
5
29987
2216
sanki burası benim kişisel sanat galerim gibiydi
00:33
I lived to make.
6
33164
1809
ve ben çizim yapmak için yaşıyordum.
00:36
I don't think anyone in my family was surprised when I became an architect.
7
36909
3743
Ailemden kimsenin, benim bir mimar olmama şaşırdığını sanmıyorum.
00:41
But to be honest with you,
8
41844
2285
Ama dürüst olmam gerekirse
00:44
the real foundation of the architect I became
9
44153
2454
mimar olmamın temelinde,
00:46
was not laid in that bedroom art gallery
10
46631
2652
yatak odasındaki sanat galerisi değil,
00:49
but by the conversations around my family's dinner table.
11
49307
3039
ailemin yemek masasındaki sohbetleri yatıyor.
00:53
There were stories of how people lived and connected to one another,
12
53540
4387
İnsanların nasıl yaşadığı ve birbirleri ile nasıl iletişim kurduklarıyla
00:57
from the impact of urban migration on a village in Zambia
13
57951
3693
ilgili hikâyeler vardı; kente göçlerin Zambiya'daki köylere etkilerinden tutun,
01:01
to the complex health care needs
14
61668
1528
San Francisco sokaklarındaki evsizlerin komplike sağlık ihtiyaçlarına kadar.
01:03
of the homeless in the streets of San Francisco.
15
63220
2250
01:06
Now, it would be fair
16
66574
1190
Şuan, yanınızda oturanlara dönüp
01:07
if you're looking over at your seatmate
17
67788
1947
01:09
and wondering, "What the hell does that have to do with architecture?"
18
69759
3950
"Bunun mimarlıkla ne alakası var?"
diye soruyor olabilirsiniz.
01:13
Well, all of these stories involved space
19
73733
3539
Tüm bu hikâyeler, mekân ve
01:18
and how it did or didn't accommodate us.
20
78497
2928
bizi nasıl barındırdığı ya da barındırmadığı ile ilişkili.
01:23
The fact is,
21
83134
1151
Aslına bakarsanız,
01:24
we share some of our deepest connections
22
84309
1926
en derin ilişkilerimizi fiziksel mekânda
01:26
in physical space.
23
86259
1264
paylaşıyoruz.
01:28
And our stories play out,
24
88309
1403
Mesajlaşılan ve twit atılan
01:29
even in this crazy age of texting and tweeting,
25
89736
3707
bu çılgın dönemde bile, hikâyelerimiz
01:33
in physical space.
26
93467
1263
fiziksel mekânda yaşanıyor.
01:36
Unfortunately, architecture hasn't done a great job
27
96201
3833
Ne yazık ki mimari, hepimizin hikâyelerini eşit ve adil bir şekilde
01:40
of telling all of our stories equally.
28
100058
2682
anlatmak konusunda iyi bir iş çıkaramamış.
01:43
Too often, we see the building of monuments like the Gherkin
29
103491
3796
Sıklıkla, Gherkin ya da Trump Tower gibi
01:47
or even Trump Tower ...
30
107311
1381
anıtlar görüyoruz...
01:48
(Laughter)
31
108716
1642
(Gülüşler)
01:50
that tell the story of the haves rather than the have-nots.
32
110749
3508
yoksulların hikâyelerinden ziyade varlıklıların hikâyelerini anlatan.
01:55
Throughout my career,
33
115245
1768
Kariyerim boyunca,
01:57
I've actively resisted the practice
34
117037
1671
çoğunlukla beyaz, erkek ve zengin olan
01:58
of building monuments to certain peoples' stories --
35
118732
2925
belirli insanların hikâyelerini anlatan ve
02:01
usually white, male, rich --
36
121681
3342
çoğunlukla dar gelirli ailelerden olan
beyaz olmayan diğer insanların hikâyelerinin
02:05
and bulldozing other peoples' stories --
37
125047
2465
buldozerle üzerinden geçen
02:07
usually people of color
38
127536
1699
anıtları yapmaktan imtina ettim.
02:09
from low-income communities.
39
129259
1470
02:11
I've tried to create a practice
40
131857
1477
Çoğu zaman susturulmuş olanların
02:13
that is rooted in elevating the stories
41
133358
2018
hikâyelerini yükseltmeye çalışacak
02:15
of those who have most often been silenced.
42
135400
2796
şekilde mesleğimi icra etme çalıştım.
02:19
That work --
43
139491
1150
Bu iş,
02:21
it's been a mission in spatial justice.
44
141453
2214
mekânsal adaleti sağlama görevi oldu.
02:24
(Applause)
45
144487
5971
(Alkışlar)
02:30
Now, spatial justice means that we understand
46
150482
2412
Mekânsal adalet, adaletin bir coğrafyası olduğunu
02:32
that justice has a geography,
47
152918
2627
02:36
and that the equitable distribution of resources, services and access
48
156977
5613
ve kaynak, hizmet ve erişimin
adil dağılımının, temelde bir insan hakkı olduğunu,
anladığımız anlamına geliyor.
02:42
is a basic human right.
49
162614
1499
02:45
So what does spatial justice look like?
50
165426
1875
O hâlde, mekânsal adalet nasıl bir şeydir ?
02:48
Well, I'd like to share a story with you.
51
168161
2155
Sizinle burada bir hikâye paylaşmak istiyorum.
02:51
For years,
52
171703
1304
Yıllarca,
02:53
I've been working in the historically African-American neighborhood
53
173031
3157
San Francisco'daki tarihi Afro-Amerikan mahallesi olan
Bayview Hunters Point'te çalışıyordum, bu mahalle
02:56
of Bayview Hunters Point in San Francisco,
54
176212
2084
02:58
on a plot of land that once held a power plant.
55
178320
2263
eskiden bir enerji santralinin kurulu olduğu bir bölgede.
03:01
Back in the '90s,
56
181418
1227
90'lı yıllarda bir grup insan, santralin yukarısındaki tepede
03:02
a community group led by mothers who lived in the public housing
57
182669
3070
bulunan lojmanlarda yaşamış annelerin öncülüğünde
03:05
on the hill above the plant
58
185763
1552
santralin kapatılması için savaştı.
03:07
fought for its closure.
59
187339
1329
03:09
They won.
60
189111
1150
Kazandılar.
03:10
The utility company finally tore it down,
61
190592
2743
Kamu hizmeti veren şirket en sonunda yıktı,
03:13
cleaned the soil
62
193359
1348
toprağı temizledi
03:14
and capped most of the site with asphalt
63
194731
2121
ve alanın büyük bir kısmını asfaltla kapladı ki
03:16
so that the clean soil wouldn't blow away.
64
196876
2239
temizlenen toprak alan tarumar edilmesin.
03:19
Sounds like a success story, right?
65
199139
1817
Kulağa bir başarı hikâyesi gibi geliyor, değil mi?
03:22
Well, not so fast.
66
202231
1150
O kadar hızlı değil.
03:24
You see, because of various issues like land entitlements,
67
204342
2785
Toprak üzerindeki hak sahiplikleri, kira sözleşmeleri
03:27
lease agreements, etc.,
68
207151
2029
vesaire birçok sorun nedeniyle
03:29
the land actually couldn't be redeveloped for at least five to 10 years.
69
209204
3951
arazi en az 5-10 yıl süre ile imara açılmıyor.
03:34
What that meant is that this community
70
214337
3170
Bu, on yıllar boyu elektrik santrali
03:37
that had been living near a power plant for decades,
71
217531
3262
03:40
now had 30 acres of asphalt in their backyard.
72
220817
5825
arka bahçelerinde 30 dönüm asfalt olması demek.
03:47
To put that in context for you,
73
227711
1540
Bunu size şöyle açıklayabilirim:
03:49
30 acres is equal to about 30 football fields.
74
229275
2986
30 dönüm neredeyse 30 futbol sahası demek.
03:52
Now, the utility company didn't want to be the bad guy here.
75
232909
3214
Şirket burada kötü adam olmak istemedi.
03:56
Recognizing that they owed the community,
76
236147
2268
Topluluğa borçlu olduklarının farkına vardılar,
03:58
they actually put out a call for designers
77
238439
2000
hakikaten de tasarımcıları arayarak
04:00
to propose temporary uses for this site,
78
240463
1905
alanın geçici kullanımını teklif ettiler ki
04:02
hoping to turn it into a community benefit
79
242392
2875
yıkım olmasındansa
topluluk yararına dönüştürülebilsin.
04:05
rather than blight.
80
245291
1361
04:07
I'm part of the diverse team of designers that responded to that call,
81
247351
3789
Ben de çağrıya yanıt veren birbirinden farklı tasarımcılardan biriyim
ve son dört yılda yerel örgütler
04:11
and for the last four years,
82
251164
1337
04:12
we've been collaborating with those mothers
83
252525
2000
ve ilgili şirketle olduğu gibi, bu anneler
04:14
and other residents,
84
254549
1151
04:15
as well as local organizations and the utility company.
85
255724
2970
ve diğer sakinler ile de
işbirliği yapıyoruz.
04:19
We've been experimenting with all types of events
86
259394
2796
Mekânsal adaleti sağlayabilmek ve problemi ele alabilmek için
04:22
to try and address issues of spatial justice.
87
262214
2516
her türlü etkinliği deneyimledik.
04:24
Everything from job training workshops
88
264754
3129
İş eğitimi atölyelerinden tutun
04:27
to an annual circus
89
267907
1728
senelik sirk pistine kadar her şeyi,
04:29
to even a beautiful, new shoreline trail.
90
269659
2299
hatta yeni ve güzel bir sahil yolunu bile.
04:32
In the four years that we've been operational,
91
272511
2468
Operasyonda olduğumuz dört sene içinde,
04:35
over 12,000 people have come and done something on this site
92
275003
3961
12 binin üstünde insan geldi ve bağlantılarının bu alanı
04:38
that we hope has transformed their relationship to it.
93
278988
3434
dönüştürebilmesini umduğumuz bir şeyler yaptı.
04:44
But lately,
94
284115
1513
Ancak son zamanlarda
04:45
I'm starting to realize that events are not enough.
95
285652
3566
bu etkinliklerin yeterli olmadığının farkına varıyorum.
04:50
A few months ago,
96
290538
1150
Birkaç ay önce,
04:51
there was a community meeting in this neighborhood.
97
291712
2565
bu mahallede bir halk toplantısı yapıldı.
04:54
The utility company was finally ready to talk concretely
98
294301
3065
Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma
hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı.
04:57
about long-term redevelopment.
99
297390
1751
05:00
That meeting was kind of a disaster.
100
300028
3349
Toplantı facia gibi geçti.
05:04
There was a lot of yelling and anger.
101
304800
1762
Çok fazla bağırış ve öfke vardı.
05:06
People asked things like,
102
306586
1580
İnsanlar şu gibi şeyler sordu:
05:08
"If you're going to sell it to a developer,
103
308190
2000
"Bir imarcıya satarsanız onlar da herkesin yaptığı gibi
05:10
wouldn't they just build luxury condos like everyone else?"
104
310214
2912
lüks apartman daireleri dikmez mi?"
05:13
And "Where has the city been?"
105
313150
1771
"Şehir nerelerde?"
05:14
"Why aren't there more jobs and resources in this neighborhood?"
106
314945
3020
"Neden bu mahallede daha fazla iş ve kaynak yok?"
05:19
It was not that our events had failed to bring joy.
107
319619
3143
Bunlar, bizim orada yaptıklarımızın başarısız olmasından, onları mutlu
05:23
But in spite of that, there was still pain here.
108
323935
2779
etmemesinden değil buralarda hâlâ acıların bulunmasından dolayıydı.
05:27
Pain from a history of environmental injustice
109
327995
2199
Acı; tarihteki çevresel adaletsizliklerden kaynaklanıyor;
05:30
that left many industrial uses in this neighborhood,
110
330218
3932
mahalle sakinlerinin, zehirli atıklara yakın ve kelimenin tam anlamıyla
05:34
leaving residents living near toxic waste
111
334174
2131
pislik içinde yaşamalarına neden olan
05:36
and, literally, shit.
112
336329
1503
endüstriyel atıklardan.
05:39
There's pain from the fact
113
339275
1287
Hâlâ kişi başına düşen gelirin en az,
05:40
that this zip code still has one of the lowest per capita income,
114
340586
4702
işsizlik ve hapsedilme oranlarının en yüksek olduğu,
05:45
highest unemployment
115
345312
1309
posta kodu olmaktan kaynaklanan bir acı var.
05:46
and highest incarceration rates
116
346645
1657
05:48
in a city which tech giants like Twitter, Airbnb and Uber call home.
117
348326
4425
Twitter, Airbnb ve Uber gibi teknoloji devlerinin evi olan yerde.
05:53
And those tech companies --
118
353810
1697
Ve aslında bu teknoloji şirketleri,
05:55
hm --
119
355531
1285
hmm...
05:56
they've actually helped to trigger a gentrification push
120
356840
2659
bu mahalleyi hem kimlik hem de nüfus anlamında
05:59
that is rapidly redefining this neighborhood,
121
359523
2097
hızlı bir biçimde yeniden tanımlayan kentsel dönüşümde,
06:01
both in terms of identity and population.
122
361644
2223
tetiği çekenlere destek oldular.
06:05
Now let me pause for a moment to talk about gentrification.
123
365299
3561
Kentsel dönüşüm hakkında konuşmadan önce duraksamama izin verin.
06:10
I suspect for a lot of us, it's kind of like a dirty word.
124
370578
3048
Bunun, birçoğumuz için kötü ve karanlık bir kelime olduğundan şüpheleniyorum.
06:15
It's become synonymous with the displacement
125
375350
2121
Çünkü fakir sakinlerin mahallelerinden edilip
06:17
of poor residents from their neighborhood
126
377495
1997
yerlerine daha zengin kişilerin getirilmesiyle
06:19
by wealthier newcomers.
127
379516
1298
eş anlamlı bir kelime oldu.
06:21
If you've ever been displaced,
128
381355
2289
Eğer daha önce yerinizden edilmişseniz
06:23
then you know the agony of losing a place that held your story.
129
383668
3022
hikâyenizi taşıyan yeri kaybetmenin verdiği ızdırabı bilirsiniz.
06:28
And if you haven't experienced this,
130
388176
2564
Ve eğer böyle bir şeyi tecrübe etmediyseniz
06:30
then I'm going to ask you to try and imagine your way into it right now.
131
390764
3381
şimdi sizden, kendinizi bu şekilde hayal etmenizi isteyeceğim.
06:35
Think about what it would be like to find your favorite local spot,
132
395039
3493
Sıklıkla gidip, arkadaşlarınız veya mekânın demirbaşlarıyla takıldığınız
06:38
a place where you often went and hung out with the old-timers or your friends,
133
398556
3678
en sevdiğiniz yerel noktanın,
yerinde yellerin esmesinin nasıl hissettirebileceğini bir düşünün.
06:43
had vanished.
134
403486
1150
06:45
And then you get home,
135
405687
1151
Evinize gittiğinizde, ev sahibinizden
06:46
and you find a letter from your landlord,
136
406862
1950
kiranızın ikiye katlandığını
06:48
saying that your rent's been doubled.
137
408836
1910
söyleyen bir yazı geldiğini düşünün.
06:51
The choice to stay --
138
411734
1555
Kalmak,
06:54
it's not yours to make.
139
414301
1234
sizin yapabileceğiniz bir seçim değil.
06:56
You no longer belong in your home.
140
416737
1806
Artık evinize ait değilsiniz.
07:00
And know that this feeling you're feeling right now,
141
420607
4079
Şuan hissettiğiniz şey,
07:04
it would be the same
142
424710
1356
size zarar veren insanın kastı olsun ya da olmasın değişmezdi.
07:06
regardless of whether or not the person who harmed you meant to do so.
143
426090
3444
07:12
Developer Majora Carter once said to me,
144
432019
3044
Geliştirici Majora Carter bana şöyle söylemişti:
07:15
"Poor people don't hate gentrification.
145
435087
2422
"Fakir insanlar kentsel dönüşümden nefret etmiyorlar.
07:17
They just hate that they rarely get to hang around long enough
146
437533
3284
Onların nefret ettiği şey; kentsel dönüşümün faydalarından
07:20
to enjoy its benefits."
147
440841
1266
yararlanacak kadar orada kalamamaları."
07:23
Why is it that we treat culture erasure and economic displacement as inevitable?
148
443970
5307
Neden kültürlerin silinmesi ve ekonomik nedenlerle yerinden edilme
kaçınılmazmış gibi davranıyoruz?
07:30
We could approach development
149
450930
1447
Geçmişteki adaletsizliklerin bilinci ile,
07:32
with an acknowledgment of past injustices --
150
452401
2618
sadece yeni değil, eski hikâyelerde de değerler bularak
07:35
find value not only in those new stories
151
455043
1963
07:37
but the old ones, too.
152
457030
1150
07:39
And make a commitment to build people's capacity to stay --
153
459145
3246
insanların evleri, toplulukları,
bir bütünmüş gibi hissettikleri
07:43
to stay in their homes,
154
463681
2096
yerlerde kalabilmeleri için taahhütler vererek
07:45
to stay in their communities,
155
465801
2127
07:47
to stay where they feel whole.
156
467952
1658
yeni bir yaklaşım geliştirebiliriz.
07:52
But to do this rethink,
157
472297
1726
Etraflıca düşünürsek,
07:54
it requires looking at those past injustices
158
474047
3164
bu, geçmişteki adaletsizliklere
ve bununla iç içe geçmiş acı ve kederlere bakmayı gerektiriyor.
07:57
and the pain and grief that is interwoven into them.
159
477235
2480
08:00
And as I started to reflect on my own work,
160
480474
2778
Bunu kendi işimde derinlemesine düşündüğümde
08:03
I realized that pain and grief have been recurring themes.
161
483276
2727
farkına vardım ki, bu acı ve kederler tekerrür ediyor.
08:07
I heard it early on in the Bayview Hunters Point project
162
487142
2629
Bayview Hunters Point projesinde ismi Daryl olan
08:09
when a man named Daryl said,
163
489795
1881
birinden şunları duymuştum:
08:11
"We've always been set aside like an island --
164
491700
2379
"Biz hep, sahibi olmayan bir adaymışcasına bir kenara atılıyoruz."
08:14
a no-man's-land."
165
494103
1255
08:16
I also heard it in Houston,
166
496780
1453
Ayrıca Houston'da,
günlük işlerde çalışan işçilerle yürüttüğüm projede de duymuştum.
08:18
when I was working on a project with day laborers.
167
498257
2334
08:20
And as Juan told me stories of being robbed of his wages many times
168
500615
3253
Juan, evine ekmek götürebilmek için her gün durduğu köşede
08:23
on the corner in which he stood every day
169
503892
2508
defalarca yevmiyesinin çalındığına ilişkin
08:26
to earn a living to support his family,
170
506424
2571
hikâyeler anlattığında
08:29
he asked,
171
509019
1151
şunu sordu;
08:30
"Why can't anyone see the sacredness of this site?"
172
510194
2730
"Bu alanın kutsallığını neden kimse göremiyor?"
08:34
You know, you've seen the pain, too.
173
514757
2643
Biliyorsun, acıyı sen de gördün.
08:38
From campaigns around statue removals in Charlottesville and New Orleans ...
174
518604
3733
Charlottesville ve New Orleans'taki heykelleri kaldırma kampanyalarından
08:43
to towns that have lost their industrial lifeblood
175
523796
2334
endüstriyel gücünü kaybeden ve
08:46
and are now dying,
176
526154
1174
Lorain, Ohio, Bolton
08:47
like Lorain, Ohio and Bolton, England.
177
527352
2355
gibi ölen şehirlere kadar...
08:51
We often rush to remake these places,
178
531212
3342
Çoğu kez, acılarını dindirebileceğimizi düşünerek
08:54
thinking that we can ease their pain.
179
534578
2210
bu yerlerin yeniden yapılandırılmasında acele ediyoruz.
08:58
But in our boundless desire to do good,
180
538248
2932
Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,
09:01
to get past all of our mistakes,
181
541204
1587
olasılıklar barındıran yerler inşa etmeye
09:02
to build places that hold possibility,
182
542815
2523
duyduğumuz sonsuz arzuda,
09:06
we often maintain a blissful ignorance
183
546849
2885
yerine getirilmeyen sözlerin
09:10
of a landscape filled with a very long trail of broken promises
184
550971
4895
ve çiğnenmiş hayallerin izleriyle dolu bir arazide
çoğu kez mutlu bir cehaleti sürdürüyoruz.
09:15
and squelched dreams.
185
555890
1366
09:18
We are building on top of brokenness.
186
558634
2452
Çatlakların üzerine inşa ediyoruz.
09:22
Is it any wonder that the foundations cannot hold?
187
562763
2825
Temelin tutmayışına şaşırmalı mıyız?
09:27
Holding space for pain and grief was never part of my job description
188
567411
3285
Acı ve keder için bir alanı alıkoymak,
bir mimar olarak hiçbir zaman iş tanımıma girmedi;
09:30
as an architect --
189
570720
1530
09:32
after all, it's not expedient,
190
572274
1986
müşterilerim talep etse dahi
09:34
focused on beauty,
191
574284
1572
güzelliğe ve cehenneme odaklanmak
09:35
and hell, even requested by my clients.
192
575880
1967
bana göre değil.
09:40
But I've seen what happens when there's space for pain.
193
580350
3146
Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.
09:43
It can be transformational.
194
583520
1547
Dönüşümsel olabilir.
09:46
Returning to our story,
195
586663
1516
Hikâyemize dönecek olursak;
09:48
when we first started working in the neighborhood,
196
588203
3144
ilgili mahallede çalışmaya ilk başladığımızda
ilk yaptığımız şeylerden biri,
09:51
one of the first things we did
197
591371
1429
09:52
was go out and interview the activists who had led the fight to close the plant.
198
592824
3788
dışarı çıkıp santralin kapatılması için savaşan aktivistler ile röportaj yapmaktı.
09:57
We consistently heard and felt from them a sense of impending loss.
199
597195
3547
Mütemadiyen, yaklaşan kayba dair hislerini dinledik, hissettik.
10:01
The neighborhood was already changing,
200
601480
1867
Mahalle halihazırda değişiyordu,
10:03
even back then.
201
603371
1151
o zamanlarda bile.
10:04
People were leaving or dying of old age,
202
604546
2048
Yaşlı insanlar ayrılıyor ya da ölüyordu
10:06
and with those departures, stories were being lost.
203
606618
2837
ve bu gidişlerde hikâyeler kayıplara karışıyordu.
10:10
To those activists,
204
610397
1957
Aktivistlere göre,
10:12
no one was going to know the amazing things
205
612378
2415
bu toplululukta yaşanan harika şeyleri
10:14
that had happened in this community,
206
614817
2153
kimse öğrenemeyecekti,
10:16
because to everyone on the outside,
207
616994
2379
çünkü dışarıdaki herkese göre
10:19
it was the ghetto.
208
619397
1150
burası bir gettoydu.
10:21
At worst, a place of violence;
209
621468
1485
En kötü ihtimalle, şiddet yeri;
10:22
at best, a blank slate.
210
622977
2412
en iyi ihtimalle, boş bir sayfa.
10:26
Neither was true, of course.
211
626682
1510
Elbette, her ikisi de doğru değildi.
10:29
So my colleagues and I, we reached out to StoryCorps.
212
629344
3077
İş arkadaşlarım ve ben, StoryCorps ile iletişime geçtik.
10:33
And with their support,
213
633425
1151
Onların ve
10:34
and that of the utility company,
214
634600
1536
ilgili şirketin de desteği ile,
10:36
we built a listening booth on our site.
215
636160
1880
bulunduğumuz alana dinleme kabini kurduk.
10:38
And we invited the residents to come
216
638459
1769
Mahalle sakinlerini, gelecek nesiller için
10:40
and have their stories recorded for posterity.
217
640252
2332
hikâyelerini kaydetmeleri için davet ettik.
10:43
After a few days of recording,
218
643515
2609
Kayda geçirdiğimiz birkaç günün ardından,
bir dinleme toplantısı organize ettik
10:46
we held a listening party
219
646148
1301
10:48
where we played clips,
220
648695
1151
ve klipleri oynattık,
10:49
much like what you hear on NPR every Friday morning.
221
649870
2549
tıpkı her Cuma sabahı NPR'da duyduklarınız gibi.
10:53
That party --
222
653625
1738
Bu toplantı,
10:55
it was one of the most amazing community meetings
223
655387
2386
bu zamana kadar parçası olduğum en hayrete düşürücü
10:57
I've ever been a part of.
224
657797
1374
halk toplantısıydı.
10:59
In part because we didn't just talk about joy
225
659925
2238
Kısmen bir sebebi de, sadece neşe değil
11:03
but also pain.
226
663238
1223
acı hakkında da konuşmamızdı.
11:05
Two stories that I remember well --
227
665833
1802
Çok iyi hatırladığım iki hikâye...
11:07
AJ talked about what it was like to grow up in the neighborhood.
228
667659
3097
AJ'nin bir mahallede büyümenin nasıl bir şey olduğu hakkındaki konuşması:
11:10
There was always a kid to play with.
229
670780
1725
Her zaman oyun oynayacak bir çocuğun bulunması.
11:13
But he also spoke with sadness
230
673023
1868
Aynı zamanda, 11 yaşındayken bir polis memuru
11:14
of what it was like to first be stopped and questioned by a police officer
231
674915
3477
tarafından ilk kez durdurulup sorguya çekilmenin nasıl bir şey olduğuna dair
11:18
when he was 11.
232
678416
1150
kederli bir konuşma da yaptı.
11:21
GL also talked about the kids,
233
681267
2329
GL ise, çocuklar ve bu mahallede yaşamanın
11:23
and the ups and downs of the experience of living in this neighborhood,
234
683620
3776
inişli çıkışlı tecrübeleri hakkında konuştu.
11:27
but he also spoke with pride
235
687420
1715
Fakat aynı zamanda, destek ve güç vermek
11:29
of some of the organizations that had sprung up
236
689159
2444
için ortaya çıkan bazı organizasyonlardan da
11:31
to provide support and empowerment.
237
691627
2365
övünçle konuştu.
11:34
He wanted to see more of that.
238
694696
1460
Bunların daha fazla görülmesini istedi.
11:37
By holding space to first express pain and grief,
239
697026
3841
Acı ve kederler ifade edildikten sonra,
11:40
we were then able to brainstorm ideas for a site --
240
700891
3024
bölge için beyin fırtınası yapabildik
ve önümüzdeki dört yıl boyunca
11:43
amazing ideas that then became the seeds of what we did over the next four years.
241
703939
4761
yapacaklarımızın tohumu olan harika fikirler oluştu.
11:49
So why the radically different meeting now?
242
709486
2058
Neden şimdi kökten farklı bir toplantı?
11:52
Well ...
243
712212
1150
Bilirsiniz...
11:53
the pain and grief woven into these spaces was not created in a day.
244
713700
3637
bu alanlara dokunan acı ve keder tek bir günde oluşmadı.
11:58
Healing also takes time.
245
718164
2746
İyileşme de ayrıca zaman alıyor.
12:02
After all, who here thinks you can go to therapy just once and be cured?
246
722328
4292
Aramızda sadece bir kez terapiye giderek iyileşebileceğini düşünen biri var mı?
12:06
(Laughter)
247
726644
1372
(Gülüşler)
12:08
Anyone?
248
728040
1150
Hiç kimse, değil mi ?
12:10
I didn't think so.
249
730181
1171
Ben de böyle düşünmüyorum.
12:12
In retrospect,
250
732135
1522
Geçmişe bakınca keşke diyorum,
12:13
I wish that we had held more listening sessions,
251
733681
2854
sadece neşeli etkinlikler değil,
daha fazla dinleme seansları düzenleseydik.
12:16
not just joyful events.
252
736559
1471
12:19
My work's taken me all over the world,
253
739645
2127
İşim gereği dünyanın her tarafına gittim
12:22
and I have yet to set foot in a place where pain didn't exist
254
742916
4421
henüz acının var olmadığı bir yere ayak basmadım ama aynı zamanda
12:27
and the potential for healing was absent.
255
747361
2367
acının var olduğu her yerde bir iyileşme potansiyeli de vardı.
12:30
So while I've spent my career honing my skills as an architect,
256
750311
3366
Kariyerimi bir mimar olarak becerilerimi bileyerek geçirdiğimde
12:33
I realize that I'm now also a healer.
257
753701
2245
farkına vardım ki, ben aynı zamanda bir iyileştiriciyim.
12:37
I suppose this is the point in the talk where I should be telling you
258
757869
3240
Sanırım, konuşmamda sizlere iyileşmenin beş aşamasını
12:41
those five steps to healing,
259
761133
1335
anlatmam gereken nokta burası
12:42
but I don't have the solution --
260
762492
1689
ancak çözüm henüz
12:44
yet.
261
764205
1339
bende de yok.
12:45
Just a path.
262
765568
1150
Sadece bir yol.
12:47
That being said,
263
767772
1151
Bunun yanında,
12:48
there are a few things I have learned along the way.
264
768947
2801
yol boyunca öğrendiğim birkaç şey.
12:51
First --
265
771772
1150
Öncelikle,
12:53
we cannot create cities for everyone
266
773418
2617
herkesi dinlemeksizin
12:56
unless we're first willing to listen to everyone.
267
776059
2634
herkes için bir şehir oluşturamayız.
12:59
Not just about what they hope to see built in the future
268
779684
2667
Gelecekte nelerin inşa edilmesini umdukları,
13:02
but also about what has been lost or unfulfilled.
269
782375
2880
neleri kaybettikleri, nelerin yerine getirilmediği konusunda.
13:06
Second --
270
786771
1150
İkinci olarak,
13:08
healing is not just for "those people."
271
788357
2549
iyileşme sadece "o insanlar" için değil.
13:11
For those of us with privilege,
272
791969
2217
Ayrıcalıklı insanlar olarak
13:14
we have to have a reckoning with our own guilt,
273
794210
3623
suçluluk duygumuz, huzursuz ve suça ortak oluşumuzla
13:17
discomfort and complicity.
274
797857
2462
hesaplaşmalıyız.
13:21
As non-profit leader Anne Marks once observed,
275
801574
2500
Gönüllü lider Anne Marks'ın gözlemi şu şekilde,
13:24
"Hurt people hurt people;
276
804098
2203
"Acı çeken insanlar, insanlara acı çektirir;
13:26
healed people heal people."
277
806325
2344
iyileştirilmiş insanlar, insanları iyileştirir."
13:30
And third --
278
810424
1150
Ve üçüncü olarak;
13:32
healing is not about the erasure of pain.
279
812611
2191
iyileşmek, acıların silinmesi demek değil.
13:35
We often have a tendency to want to put a clean slate over our pain,
280
815822
3470
Genellikle, acılarımızın üzerine temiz bir sayfa çekme arzusu duyarız,
13:39
much like that asphalt on the soil in Bayview Hunters Point.
281
819316
2878
Bayview Hunters Point'teki toprağın üstündeki asfalt gibi.
13:42
But it doesn't work that way.
282
822602
1591
Ama, işler o şekilde yürümüyor.
13:44
Healing is about acknowledging pain
283
824768
2680
İyileşmek, acıyı kabullenip
onunla barışmak hakkında.
13:47
and making peace with it.
284
827472
1249
13:50
One of my favorite quotes says that healing renews our faith
285
830484
4241
En beğendiğim sözlerden biri şöyle söylüyor:
İyileşme, gerçekleşme aşamalarında inancımızı yeniler.
13:54
in the process of becoming.
286
834749
1740
13:57
I stand here before you as an architect-healer
287
837996
2258
Huzurlarınızda, bir mimar-iyileştirici olarak duruyorum,
14:00
because I'm ready to see what I can become,
288
840278
2720
çünkü; kendimin, topluluğumun,
14:03
what my community and those that I work with can become,
289
843022
2627
beraber çalıştığım insanların, bu ülkenin
14:05
and what this country,
290
845673
1151
ve açıkçası bu dünyanın
14:06
and frankly, this world can become.
291
846848
2227
neye dönüştüğünü görmeye hazırım.
14:09
And I was not meant to take that journey alone.
292
849099
2367
Bu yolculuğa tek başıma çıkmamam gerekiyor.
14:13
I believe that many of you are unhappy with the way that things are now.
293
853202
4536
İnanıyorum ki, birçoğunuz bazı şeylerin bu şekilde oluşundan rahatsızsınız.
14:19
Believe that it can be different.
294
859202
2180
Bir şeylerin farklı olabileceğine inanın.
14:22
I believe that you all are far more resilient than you think.
295
862890
4137
Sandığınızdan daha dirençli olduğunuza inanıyorum.
14:28
But the first step requires courage.
296
868419
2650
Ancak ilk aşama cesaret gerektiriyor.
14:32
The courage to see each other's pain,
297
872343
2305
Başkalarının acılarını görüp
14:35
and to be willing to stay in the presence of it,
298
875787
2926
huzurlarında kalabilme cesareti,
14:38
even when it gets uncomfortable.
299
878737
1740
bu, rahatsız edici olmaya başlasa bile.
14:41
Just imagine the change that we can make together
300
881737
3690
Eğer hep birlikte, kendimizi bunu yapmaya adarsak
14:46
if we all committed to that.
301
886428
1959
yaratacağımız değişimi düşünün.
14:49
Thank you.
302
889323
1151
Teşekkürler.
14:50
(Applause)
303
890498
6969
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7