How to resolve racially stressful situations | Howard C. Stevenson

62,693 views ・ 2018-03-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Can Boysan Gözden geçirme: Cihan Ekmekçi
00:12
There's an African proverb that goes,
0
12812
1996
Afrika'da şöyle bir atasözü var:
00:14
"The lion's story will never be known
1
14832
2654
"Hikâyeyi anlatan kişi avcı olduğu sürece
00:17
as long as the hunter is the one to tell it."
2
17510
2440
aslanın hikâyesi hiçbir zaman bilinemeyecektir."
Irkla ilgili bir konuşmadan çok
00:21
More than a racial conversation, we need a racial literacy
3
21273
4238
Amerika'daki ırksal tehdit siyasetini çözmek için
00:25
to decode the politics of racial threat in America.
4
25535
3384
bir ırk kültürüne ihtiyacımız var.
00:30
Key to this literacy is a forgotten truth,
5
30335
2422
Bu kültürün anahtarı ise
00:33
that the more we understand
6
33614
3250
yüzyıllarca süregelen ırk ayrımcılığını,
00:36
that our cultural differences represent the power
7
36888
3547
insanlıktan çıkarmayı
ve hastalıkları düzeltmek için gücü temsil eden
00:40
to heal the centuries
8
40459
1587
kültürel farklılıklarımızı biz daha çok anladıkça
00:42
of racial discrimination,
9
42070
1828
00:43
dehumanization and illness.
10
43922
1741
unutulmuş bir gerçek.
00:46
Both of my parents were African-American.
11
46495
2621
Hem annem hem babam Afrikalı Amerikalı idiler.
00:49
My father was born in Southern Delaware,
12
49849
2072
Babam Güney Delaware'de doğmuş,
00:51
my mother, North Philadelphia,
13
51945
1463
annem ise Kuzey Philadephia'da
00:53
and these two places are as different from each other as east is from west,
14
53432
4290
ve bu iki yer, doğu ile batının birbirinden farklı olduğu kadar farklı,
New York ile Montgomery, Alabama'nın farklı olduğu kadar da farklı.
00:57
as New York City is from Montgomery, Alabama.
15
57746
2340
01:01
My father's way of dealing with racial conflict
16
61262
2425
Babamın ırksal çatışmalarla başa çıkma yöntemi,
01:03
was to have my brother Bryan, my sister Christy and I in church
17
63711
3743
erkek kardeşim Bryan, kız kardeşim Christy ve benimle birlikte
01:07
what seemed like 24 hours a day, seven days a week.
18
67478
2860
7 gün 24 saat kilisede kalmanın nasıl olabileceğini görmekti.
01:10
(Laughter)
19
70362
1150
(Kahkahalar)
01:12
If anybody bothered us because of the color of our skin,
20
72406
3997
Tenimizin rengi yüzünden birisi bizi rahatsız ederse
01:16
he believed that you should pray for them,
21
76427
2198
onlar için dua etmemiz gerektiğine inanırdı,
01:18
knowing that God would get them back in the end.
22
78649
2808
Tanrı'nın sonunda onları geri alacağını bilerek buna inanırdı.
01:21
(Laughter)
23
81481
1173
(Kahkahalar)
Babamın ırkla ilgili başa çıkma yaklaşımının
01:23
You could say that his racial-coping approach was spiritual --
24
83256
3275
manevi olduğunu söyleyebilirsiniz -
01:26
for later on, one day,
25
86555
1955
daha sonraları bir gün tıpkı Martin Luther King'in yaptığı gibi.
01:28
like Martin Luther King.
26
88534
1296
01:30
My mother's coping approach was a little different.
27
90658
2439
Annemin başa çıkma yaklaşımı ise birazcık daha farklıydı.
01:33
She was, uh, you could say, more relational --
28
93121
2775
Onun biraz daha ilişkiye dayalı olduğu söylenebilir,
01:35
right now, like, in your face,
29
95920
2220
tıpkı sizin yüzünüzün tam şu an olduğu gibi --
01:38
right now.
30
98164
1150
tam da şuan.
01:39
More like Malcolm X.
31
99826
1370
Daha çok Malcolm X gibiydi.
01:41
(Laughter)
32
101220
1316
(Kahkahalar)
01:42
She was raised from neighborhoods
33
102560
1580
Annem ırk şiddeti ve ayrımı olan bir mahallede büyümüştü,
01:44
in which there was racial violence and segregation,
34
104164
2436
01:46
where she was chased out of neighborhoods,
35
106624
2080
o mahalleden kovalanıp kovulmuştu
01:48
and she exacted violence to chase others out of hers.
36
108728
2547
ve o da başkalarını defetmek için şiddet dayatmıştı.
01:51
When she came to Southern Delaware,
37
111299
1989
Güney Delaware'a geldiğinde
01:53
she thought she had come to a foreign country.
38
113312
2227
yabancı bir ülkeye geldiğini düşündü.
01:56
She didn't understand anybody,
39
116023
1445
Hiç kimseyi anlamadı,
01:58
particularly the few black and brown folks
40
118087
2865
özellikle de beyazların karşısında
02:00
who were physically deferential and verbally deferential
41
120976
3258
fiziksel ve sözsel olarak uyumlu olan
birkaç siyahi ve esmer insanı anlamadı.
02:04
in the presence of whites.
42
124258
1378
02:06
Not my mother.
43
126238
1154
Annem değil.
02:07
When she wanted to go somewhere, she walked.
44
127416
2231
Bir yere gitmek istediğinde yürürdü.
02:09
She didn't care what you thought.
45
129671
1725
Ne düşündüğünüzü umursamazdı
02:11
And she pissed a lot of people off with her cultural style.
46
131780
2831
ve kültürel tarzıyla birçok insanı gıcık etti.
02:15
Before we get into the supermarket,
47
135660
1953
Markete girmeden önce
02:17
she would give us the talk:
48
137637
1788
bize şöyle derdi:
02:20
"Don't ask for nothin',
49
140393
1694
"Hiçbir şey sormayın,
02:22
don't touch nothin'.
50
142111
1385
hiçbir şeye dokunmayın.
02:24
Do you understand what I'm saying to you?
51
144149
2367
Dediklerimi anlıyor musunuz?
02:28
I don't care if all the other children are climbing the walls.
52
148168
3089
Diğer çocukların yerlerinde duramamalarını umursamıyorum,
02:31
They're not my children.
53
151281
1540
onlar benim çocuklarım değil.
02:32
Do you understand what I'm saying to you?"
54
152845
2184
Dediklerimi anlıyor musunuz?"
Üç kişilik uyum içinde şöyle söylüyorduk:
02:36
In three-part harmony:
55
156134
1532
02:37
"Yes, Mom."
56
157690
1150
"Evet anne."
02:40
Before we'd get into the supermarket,
57
160674
2473
Markete girmeden önce
ihtiyacımız olan tek şey bu konuşmaydı.
02:43
that talk was all we needed.
58
163171
1860
Kaçınız hayatında bir kez olsun böyle bir konuşma işitti?
02:45
Now, how many of you ever got that talk?
59
165055
2329
02:48
How many of you ever give that talk?
60
168194
2202
Kaçınız hayatında böyle bir konuşma yaptı?
02:50
(Laughter)
61
170420
1451
(Kahkahalar)
02:51
How many of you ever give that talk today?
62
171895
2393
Kaçınız hayatında böyle bir konuşmayı bugün yaptı?
02:55
My mother didn't give us the talk because she was worried about money
63
175898
3346
Annem bize bu konuşmaları,
parayı, itibarı ya da terbiyesizliği
02:59
or reputation
64
179268
1168
dert ettiği için yapmadı.
03:00
or us misbehaving.
65
180460
1446
03:01
We never misbehaved.
66
181930
1306
Biz hiç terbiyesizlik yapmadık.
03:03
We were too scared.
67
183260
1162
Çok korkuyorduk.
03:05
We were in church 24 hours a day,
68
185017
1660
Yedi gün 24 saat kilisedeydik.
03:06
seven days a week.
69
186701
1151
03:07
(Laughter)
70
187876
1339
(Kahkahalar)
03:09
She gave us that talk to remind us
71
189682
1987
Bu konuşmayı, sadece siyahi olduğumuz için
03:11
that some people in the world would interpret us as misbehaving
72
191693
4205
dünyada bizi terbiyesiz olarak algılayan bazı insanlar olduğunu
03:15
just by being black.
73
195922
1444
bize hatırlatmak için yapıyordu.
03:18
Not every parent has to worry about their children being misjudged
74
198122
4309
Her ebeveyn, ten rengi sebebiyle
çocukları yanlış anlaşıldığı için sadece nefes aldıkları için
03:22
because of the color of their skin,
75
202455
1883
03:24
just by breathing.
76
204362
1310
endişelenmek zorunda değil.
03:26
So we get into the supermarket,
77
206710
1958
Markete giriyoruz
03:28
and people look at us --
78
208692
1170
ve insanlar bize bakıyor -
03:29
stare at us as if we just stole something.
79
209886
2085
az önce bir şey çalmışız gibi bize dik dik bakıyorlar.
03:33
Every now and then, a salesperson would do something or say something
80
213793
3459
Arada bir satış elemanı, bizim kültürel tarzımıza gıcık olduğu için
03:37
because they were pissed with our cultural style,
81
217276
2373
ya bir şey yapardı ya da bir şey söylerdi
03:39
and it would usually happen at the conveyor belt.
82
219673
2309
ve bu genellikle kasadaki konveyörde olurdu.
03:42
And the worst thing they could do was to throw our food into the bag.
83
222006
4160
Yapabilecekleri en kötü şey ise aldıklarımızı poşete fırlatmalarıydı.
03:46
And when that happened, it was on.
84
226858
1835
İşte bu olduğunda oyun başlıyordu.
03:48
(Laughter)
85
228717
1072
(Kahkahalar)
03:49
My mother began to tell them who they were,
86
229813
2199
Annem onlara kim olduklarını,
03:52
who their family was,
87
232036
1538
ailelerinin kim olduğunu,
03:53
where to go,
88
233598
1451
evlerine en yakın ne zaman gideceğini
03:55
how fast to get there.
89
235073
1531
söylemeye başlardı.
03:56
(Laughter)
90
236628
1308
(Kahkahalar)
03:57
If you haven't been cursed out by my mother, you haven't lived.
91
237960
3147
Annem size küfretmemişse hayat yaşamamışsınızdır.
04:01
(Laughter)
92
241131
1150
(Kahkahalar)
04:02
The person would be on the floor,
93
242783
1666
Satış elemanı yerde olurdu,
04:04
writhing in utter decay and decomposition,
94
244473
3094
çürümüşçesine acıdan kıvranırdı,
04:07
whimpering in a pool of racial shame.
95
247591
2243
ırktan utanarak mırıldanırdı.
04:09
(Laughter)
96
249858
1151
(Kahkahalar)
04:11
Now, both my parents were Christians.
97
251033
2415
Annem ve babam Hristiyandı.
Aralarındaki fark ise şuydu:
04:14
The difference is my father prayed before a racial conflict
98
254003
3145
Babam ırk konusunda bir çatışma olmadan önce dua ederdi,
04:17
and my mother prayed after.
99
257172
1679
annem ise olduktan sonra dua ederdi.
04:18
(Laughter)
100
258875
1423
(Kahkahalar)
04:20
There is a time, if you use both of their strategies,
101
260813
3005
Eğer doğru zamanda ve doğru biçimde kullanırsanız
04:23
if you use them in the right time and the right way.
102
263842
2674
her iki stratejiyi de kullanmanın zamanı vardır.
04:27
But it's never a time --
103
267073
1875
Uzlaşmak veya yüzleşmek için zaman vardır
04:28
there's a time for conciliation,
104
268972
2068
04:31
there's a time for confrontation,
105
271064
2097
fakat araba farına yakalanmış bir geyik gibi donakaldığınızda zamanınız yoktur
04:33
but it's never a time to freeze up like a deer in the headlights,
106
273185
3987
04:37
and it's never a time to lash out in heedless, thoughtless anger.
107
277695
4586
ve dikkatsizce, düşüncesizce bir öfkeyle saldırmak için de asla zamanınız yoktur.
04:43
The lesson in this is
108
283062
1464
Buradaki ders ise şu:
04:45
that when it comes to race relations,
109
285175
1799
Konu ırk ilişkilerine geldiğinde
04:46
sometimes, we've got to know how to pray,
110
286998
2045
nasıl dua edeceğimizi bazen öğreniyoruz,
enine boyuna düşünüyoruz, işliyoruz, hazırlanıyoruz.
04:49
think through, process, prepare.
111
289067
2177
04:51
And other times, we've got to know how to push,
112
291630
2257
Başka zamanlarda ise nasıl baskı yapacağımızı
04:53
how to do something.
113
293911
1374
ve nasıl bir şeyler yapacağımızı öğreniyoruz.
04:55
And I'm afraid that neither of these two skills --
114
295309
2847
Ne yazık ki bu iki yetinin ikisi de --
04:58
preparing,
115
298607
1176
hazırlanmak ile
05:00
pushing --
116
300550
1158
baskı yapmak --
05:01
are prevalent in our society today.
117
301732
2021
günümüz toplumunda yaygın.
05:06
If you look at the neuroscience research
118
306991
3079
Şu sinir bilim araştırmasına göz atalım:
05:11
which says that when we are racially threatened,
119
311800
2624
Biz ırkımız yüzünden tehdit edildiğimizde
05:14
our brains go on lockdown,
120
314448
1670
beyinlerimiz hapsoluyor,
05:16
and we dehumanize black and brown people.
121
316142
2215
siyahi ve esmer insanları kişiliksizleştiriyoruz.
05:19
Our brains imagine that children and adults are older than they really are,
122
319095
5547
Beynimiz, çocuklar ile yetişkinlerin göründüklerinden daha yaşlı,
05:25
larger than they really are
123
325309
1679
daha büyük ve birbirlerine daha yakın olduklarını sanıyor.
05:27
and closer than they really are.
124
327012
1632
05:29
When we're at our worst, we convince ourselves
125
329901
2159
En kötü ihtimalle, onların şefkati veya korunmayı hak etmediklerine dair
05:32
that they don't deserve affection or protection.
126
332084
2341
kendimizi ikna ediyoruz.
05:35
At the Racial Empowerment Collaborative,
127
335797
1943
Racial Empowerment Collaborative merkezinde,
05:37
we know that some of the scariest moments are racial encounters,
128
337764
4777
biliyoruz ki en korkutucu anlardan biri ırk karşılaşmaları,
05:43
some of the scariest moments that people will ever face.
129
343302
2979
insanların hayatları boyunca yüzleşecekleri en korkutucu anlardan biri.
05:47
If you look at the police encounters that have led to some wrongful deaths
130
347266
4521
Bazı ihmaller sonucunda,
çoğunlukla yerli Amerikalılar ile Afrikalı Amerikalıların
05:51
of mostly Native Americans and African-Americans in this country,
131
351811
3239
bu ülkede ölümüne yol açan polis rastlaşmalarına bakacak olursanız
bunların yaklaşık iki dakika sürdüğünü görebilirsiniz.
05:55
they've lasted about two minutes.
132
355074
2255
05:58
Within 60 seconds,
133
358266
1947
Altmış saniye içinde,
06:00
our brains go on lockdown.
134
360237
2113
beyinlerimiz adeta hapsediliyor.
06:02
And when we're unprepared,
135
362734
1384
Hazırlıksız olduğumuz anda da
06:04
we overreact.
136
364142
1193
aşırı tepki veriyoruz.
06:05
At best, we shut down.
137
365676
1525
En iyi ihtimalle alıkonuluyoruz.
06:07
At worst, we shoot first and ask no questions.
138
367842
2555
En kötüsü ise bize ateş ediliyor ve soru sorulmuyor.
06:11
Imagine if we could reduce the intensity of threat
139
371805
3429
Tehdidin yoğunluğunu 60 saniye içinde azaltabildiğimizi düşünün
06:15
within those 60 seconds
140
375258
1324
06:17
and keep our brains from going on lockdown.
141
377164
2429
ve beyinlerimizin hapsedilmesinin engellendiğini düşünün.
06:20
Imagine how many children would get to come home from school
142
380695
3231
Ne kadar çocuğun okuldan atılmadan ya da vurulmadan
06:23
or 7-Eleven
143
383950
1159
okuldan veya 7-Eleven mağazasından
06:25
without getting expelled or shot.
144
385133
2105
eve döndüğünü düşünün.
06:28
Imagine how many mothers and fathers wouldn't have to cry.
145
388256
3393
Kaç anne ile babanın ağlamak zorunda kalmadığını düşünün.
06:33
Racial socialization can help young people negotiate 60-second encounters,
146
393339
5818
Irkların sosyal uyumu,
genç insanların 60 saniyelik rastlaşmalar üzerinde görüşmelerine yardımcı olabilir
06:39
but it's going to take more than a chat.
147
399181
2242
fakat bu bir sohbetten daha fazlası olacak.
06:41
It requires a racial literacy.
148
401447
1869
Bu, bir ırk kültürü gerektiriyor.
06:44
Now, how do parents have these conversations,
149
404560
2144
Peki ebeveynler bu konuşmaları nasıl yapacaklar
06:46
and what is a racial literacy?
150
406728
1971
ve ırk kültürü nedir?
06:48
Thank you for asking.
151
408723
1189
Sorduğunuz için teşekkür ederim.
06:49
(Laughter)
152
409936
1225
(Kahkahalar)
06:51
A racial literacy involves the ability to read,
153
411185
4335
Irk kültürü, stresli ve ırkçı bir rastlaşmayı okuyabilme,
06:55
recast and resolve a racially stressful encounter.
154
415544
3051
değiştirme ve çözümlemeyi içerir.
06:59
Reading involves recognizing when a racial moment happens
155
419348
3418
Okumak, ırk ile ilgili bir sorun olduğunda
bunu tanımayı ve buna yönelik stres tepkilerimizi fark etmeyi içerir.
07:02
and noticing our stress reactions to it.
156
422790
2068
07:05
Recasting involves
157
425958
1626
Değiştirmek, bilinçli farkındalığı kapsayıp
07:08
taking mindfulness and reducing my tsunami interpretation of this moment
158
428830
4945
şu an benim akın akın gelen yorumlamalarımı azaltmayı içerir
07:13
and reducing it to a mountain-climbing experience,
159
433799
3281
ve bunu bir dağ tırmanışı deneyimine kadar azaltır.
07:17
one that is --
160
437104
1467
Bu tabirin karşılığı ise --
07:18
from impossible situation to one that is much more doable
161
438595
3631
imkânsız bir durumu,
çok daha yapılabilir ve büyüleyici bir hale dönüştürmektir.
07:22
and challenging.
162
442250
1157
07:25
Resolving a racially stressful encounter involves
163
445048
3244
Irk ile ilgili bir sorunu çözümleme,
sağlıklı bir karar verebilmeyi kapsar,
07:28
being able to make a healthy decision
164
448316
2133
bu karar ise benim, "bu beni rahatsız etmiyor" demiş gibi yaptığım
07:30
that is not an underreaction, where I pretend, "That didn't bother me,"
165
450473
3883
ve az beklentili bir tepki değildir
07:34
or an overreaction, where I exaggerate the moment.
166
454380
3226
ya da anı abarttığım bir aşırı tepki de değildir.
07:38
Now, we can teach parents and children how to read, recast and resolve
167
458578
4623
Ebeveynlere ve çocuklara okumayı, değiştirmeyi ve çözümlemeyi öğretebiliriz,
07:43
using a mindfulness strategy we call: "Calculate, locate, communicate,
168
463831
4971
bunu, "tanımla, yerini bul, iletişime geç, nefes al ve nefes ver" dediğimiz
bilinçli farkındalık stratejisini kullanarak yapıyoruz.
07:48
breathe and exhale."
169
468826
1260
07:50
Stay with me.
170
470110
1150
Benimle kalın.
07:51
"Calculate" asks,
171
471663
1445
"Tanımla" şunu sorar:
"Şu anda ne hissediyorum
07:53
"What feeling am I having right now,
172
473132
1735
07:54
and how intense is it on a scale of one to 10?"
173
474891
3094
ve bu hissin yoğunluğu 10 üzerinden kaç?"
07:59
"Locate" asks, "Where in my body do I feel it?"
174
479331
3281
"Yerini bul" şunu sorar:
Bunu vücudumda nerede hissediyorum?
08:03
And be specific,
175
483209
1222
Bu noktada spesifik olmalıyız.
Chicago'da beşinci sınıfa giden yerli Amerikalı bir kızın
08:05
like the Native American girl at a Chicago fifth-grade school said to me,
176
485283
4159
bana söyledikleri kadar spesifik olmalıyız:
08:10
"I feel angry at a nine because I'm the only Native American.
177
490281
3906
"9 oranında öfkeliyim çünkü tek yerli Amerikalı benim
ve bunu, karnımda bir sürü kelebek kavga ediyormuşçasına hissediyorum,
08:15
And I can feel it in my stomach,
178
495020
2720
08:17
like a bunch of butterflies are fighting with each other,
179
497764
2828
08:20
so much so that they fly up into my throat and choke me."
180
500616
3144
o kadar çok kavga ediyorlar ki boğazıma kadar uçup beni boğuyorlar."
08:24
The more detailed you can be,
181
504545
1477
Ne kadar çok detay verebilirseniz
08:26
the easier it is to reduce that spot.
182
506046
2018
o noktayı o kadar aza indirebilirsiniz.
08:28
"Communicate" asks,
183
508703
1203
"İletişime geç" şunu sorar:
08:29
"What self-talk and what images are coming in my mind?"
184
509930
2773
"Aklıma hangi içsel konuşmalar ve imgeler geliyor?"
08:33
And if you really want help, try breathing in
185
513052
2931
Gerçekten yardım istiyorsanız
yavaşça nefes alıp vermeyi deneyin.
08:36
and exhaling slowly.
186
516007
1478
08:38
With the help of my many colleagues at the Racial Empowerment Collaborative,
187
518648
3734
Racial Empowerment Collaborative merkezindeki
birçok meslektaşımın yardımıyla,
08:42
we use in-the-moment stress-reduction
188
522406
2215
birkaç araştırmada ve terapi projelerinde
08:44
in several research and therapy projects.
189
524645
2405
anlık stres azaltımı tekniğini kullanıyoruz.
08:47
One project is where we use basketball to help youth manage their emotions
190
527881
4743
Bir projede, toplantıdaki 60 saniyelik patlamalar sırasında
gençlerin duygularını yönetmelerine yardım etmek için basketbolu kullanıyoruz.
08:52
during 60-second eruptions on the court.
191
532648
2365
08:56
Another project, with the help of my colleagues Loretta and John Jemmott,
192
536035
5114
Bir diğer projede Loretta ve John Jemmott isimli meslektaşlarımın yardımlarıyla,
09:01
we leverage the cultural style of African-American barbershops,
193
541902
4185
Afrikalı Amerikalı berberlerin kültürel tarzlarını güçlendiriyoruz
09:06
where we train black barbers to be health educators in two areas:
194
546111
3717
ve siyahi berberlerin sağlık eğitmenleri olmaları için
onları iki alanda eğitiyoruz:
09:10
one, to safely reduce the sexual risk in their partner relationships;
195
550475
4029
Biri, eş ilişkilerindeki cinsel riski güvenli biçimde azaltmak;
09:14
and the other,
196
554528
1357
diğeri de öç alma şiddetini durdurmak.
09:15
to stop retaliation violence.
197
555909
1942
09:18
The cool part is the barbers use their cultural style
198
558636
2865
Harika kısmı ise şu:
Berberler kültürel tarzlarını,
09:21
to deliver this health education to 18- to 24-year-old men
199
561525
3810
18 ile 24 yaş arasındaki erkeklerin saçlarını keserken
bu sağlık eğitimini vermek için de kullanıyorlar.
09:25
while they're cutting their hair.
200
565359
1596
09:27
Another project is where we teach teachers
201
567991
3007
Başka bir projede ise
sınıflardaki stresli anları okumayı,
09:31
how to read, recast and resolve stressful moments in the classroom.
202
571022
4587
değiştirmeyi ve çözümlemeyi öğretmenlere öğretiyoruz.
09:36
And a final project, in which we teach parents and their children separately
203
576275
4688
Son projede ise gündelik saldırgan söylemleri çözmek için
ebeveynlerle çocukları bir araya getirmeden önce
09:41
to understand their racial traumas
204
581717
2326
ırk travmalarını anlamayı onlara ayrı ayrı öğretiyoruz.
09:44
before we bring them together to problem-solve daily microaggressions.
205
584067
4128
09:49
Now, racially literate conversations with our children can be healing,
206
589394
3658
Çocuklarımızla ırk kültürüne dair konuşmalar iyileştirici olabilir
fakat pratik gerektirir.
09:53
but it takes practice.
207
593076
1886
09:54
And I know some of you are saying, "Practice?
208
594986
2202
Biliyorum ki bazılarınız şöyle diyor:
"Pratik mi?
09:57
Practice?
209
597212
1166
Nasıl pratik?
09:58
We're talking about practice?"
210
598402
1525
Pratik yapmaktan mı bahsediyoruz?"
10:00
Yes, we are talking about practice.
211
600365
1752
Evet, pratik yapmaktan bahsediyoruz.
10:03
I have two sons.
212
603126
1385
Benim iki oğlum var.
10:05
My oldest, Bryan, is 26,
213
605703
1671
Büyüğü Bryan, 26 yaşında,
10:07
and my youngest, Julian, is 12.
214
607398
2119
küçüğü de Julian, 12 yaşında.
10:10
And we do not have time to talk about how that happened.
215
610069
2749
Bunun nasıl olduğunu konuşmak için zamanımız yok.
10:12
(Laughter)
216
612842
1714
(Kahkahalar)
10:14
But,
217
614580
1163
Ama yine de
10:16
when I think of them,
218
616445
1410
onlar ne zaman aklıma gelse
10:17
they are still babies to me,
219
617879
1335
benim için hâlâ bebekler
10:19
and I worry every day that the world will misjudge them.
220
619238
2675
ve dünya onları yanlış anlayacak diye her gün endişeleniyorum.
10:23
In August of 2013,
221
623887
2453
Ağustos 2013'te, Julian sekiz yaşındaydı
10:26
Julian, who was eight at the time, and I were folding laundry,
222
626966
2959
ve onunla çamaşır katlıyordum,
10:29
which in and of itself is such a rare occurrence,
223
629949
2345
ki bu eylemin kendisi çok nadir gerçekleşirdi.
10:32
I should have known something strange was going to happen.
224
632318
3226
Tuhaf bir şeyin olacağını akıl etmeliydim.
10:35
On the TV were Trayvon Martin's parents,
225
635568
2222
Televizyonda Trayvon Martin'in ebeveynleri vardı ve ağlıyorlardı
10:37
and they were crying
226
637814
1244
10:40
because of the acquittal of George Zimmerman.
227
640027
2245
çünkü George Zimmerman beraat etmişti.
10:42
And Julian was glued to the TV.
228
642296
2170
Julian da âdeta televizyona yapışmıştı.
10:46
He had a thousand questions, and I was not prepared.
229
646281
2825
Binlerce sorusu vardı ve ben bunlara hazırlıklı değildim.
Şunların sebebini öğrenmek istiyordu:
10:49
He wanted to know why:
230
649130
1317
10:50
Why would a grown man stalk and hunt down and kill
231
650471
5278
Neden yetişkin bir adam,
17 yaşındaki bir çocuğu sinsice izler
10:55
an unarmed 17-year-old boy?
232
655773
1968
ve ele geçirip öldürür?
10:58
And I did not know what to say.
233
658583
1564
Ne diyeceğimi bilemiyordum.
11:00
The best thing that could come out of my mouth was,
234
660171
2442
Ağzımdan çıkan en iyi şey şu oldu:
11:02
"Julian, sometimes in this world, there are people
235
662637
2977
“Julian, bazen bu dünyada
siyahi ve esmer insanları küçük gören insanlar var,
11:05
who look down on black and brown people
236
665638
2010
11:08
and do not treat them -- and children, too --
237
668985
2199
onlar bizi ve siz çocukları
11:11
do not treat them as human."
238
671208
1561
insan olarak görmüyorlar.”
11:13
He interpreted the whole situation as sad.
239
673506
2895
Oğlum bütün bu durumu üzgün biçimde yorumladı.
11:16
(Voice-over) Julian Stevenson: That's sad.
240
676981
1999
(Dış ses) Julian Stevenson: Bu üzücü.
"Bunu umursamıyoruz, sen son kişi değilsin."
11:19
"We don't care. You're not our kind."
241
679014
1807
11:20
HS: Yes.
242
680845
1151
HS: Evet.
JS: Bu, senden daha iyiyiz" gibi bir şey mi?
11:22
JS: It's like, "We're better than you."
243
682020
3361
11:25
HS: Yes.
244
685405
1151
HS: Evet öyle.
11:26
JS: "And there's nothing you can do about that.
245
686580
3311
JS: "Bunun hakkında yapabileceğin hiçbir şey yok.
11:29
And if you scare me, or something like that,
246
689915
2456
Beni korkutursan veya başka bir şey yaparsan
11:32
I will shoot you because I'm scared of you."
247
692395
2630
seni vururum çünkü senden korkuyorum."
11:35
HS: Exactly.
248
695049
1214
HS: Kesinlikle.
11:36
But if somebody's stalking you --
249
696775
1883
Fakat birisi seni takip ediyorsa --
11:38
JS: It's not the same for everyone else.
250
698682
1978
JS: Bu herkes için aynı değildir.
11:40
HS: It's not always the same, no. You've got to be careful.
251
700684
2887
HS: Hayır, her zaman aynı değil, dikkatli olman gerek.
11:43
JS: Yeah, because people can disrespect you.
252
703595
2064
JS: Evet çünkü insanlar sana saygısızlık edebilir.
11:45
HS: Exactly.
253
705683
1178
HS: Kesinlikle.
11:46
JS: And think that you're,
254
706885
1774
Düşün ki sen,
11:50
"You don't look -- you don't look like you're ..."
255
710851
4039
"sen şöyle görünmüyorsun" --
11:55
It's like they're saying that "You don't look right,
256
715611
4645
Sanki sana şöyle diyorlar:
"İyi görünmüyorsun, bu yüzden bence sana saygısızlık etme hakkım var."
12:00
so I guess I have the right to disrespect you."
257
720280
2433
12:02
HS: Yeah, and that's what we call,
258
722737
1785
HS: Evet bunun adı o,
12:04
we call that racism.
259
724972
1209
buna ırkçılık diyoruz.
12:06
And we call that racism, Julian,
260
726705
1815
Julian, buna ırkçılık diyoruz
12:08
and yes, some people -- other people -- can wear a hoodie,
261
728544
3131
ve evet insanlar -- yani diğer insanlar -- kapüşonlu eşofman giyebilirler
12:12
and nothing happens to them.
262
732306
1382
ve onlara hiçbir şey olmaz.
12:13
But you and Trayvon might,
263
733712
2344
Fakat sen ve Travyon'a olabilir,
12:16
and that's why Daddy wants you to be safe.
264
736747
3609
bu yüzden babacığın senin güvende kalmanı istiyor.
12:20
(Voice-over) HS: And that's why --
265
740380
1632
(Dış ses) HS: Ve bu yüzden --
JS: Yani, "diğer insanlar" derken
12:22
JS: So you mean like, when you said "other people,"
266
742036
2561
12:24
you mean, like if Trayvon was a white,
267
744621
2936
eğer Travyon beyaz olsaydı
12:28
um, that he wouldn't be disrespected like that?
268
748362
2514
saygısız birisi olmaz mıydı demek istedin?
12:32
HS: Yes, Julian, Daddy meant white people
269
752087
2000
HS: Evet Julian, babacığın "diğer insanlar" derken
12:34
when I said, "other people," all right?
270
754111
1886
beyaz insanları kastetti.
12:36
So there was a way in which I was so awkward in the beginning,
271
756527
2938
Başlarda oldukça tuhaf olduğunu hissettiğim bir yol vardı
12:39
but once I started getting my rhythm and my groove,
272
759489
2432
fakat bir kere ritme ve havaya girmeye başladığımda
12:41
I started talking about stereotypes and issues of discrimination,
273
761945
4600
klişeler ile ayrımcılık konuları hakkında konuşmaya başladım
12:46
and just when I was getting my groove on,
274
766569
2443
ve sadece havaya girerken bile
12:49
Julian interrupted me.
275
769036
1503
Julian araya girdi.
12:51
(Voice-over) HS: ... dangerous, or you're a criminal because you're black,
276
771688
3519
(Dış ses) HS: Bu tehlikeli, siyahi olduğun için suçlusun
ve sen bir çocuksun --
12:55
and you're a child or a boy --
277
775231
1450
12:56
That is wrong, it doesn't matter who does it.
278
776705
2158
Bu yanlış, bunu kimin yaptığı fark etmez.
12:58
JS: Dad, I need to stop you there.
279
778887
1644
JS: Baba, burada seni durdurmam gerek.
13:00
HS: What?
280
780555
1154
HS: Ne oldu?
JS: Hani hatırlasana biz --
13:01
JS: Remember when we were ...
281
781733
1804
13:03
HS: So he interrupts me to tell me a story
282
783561
2111
HS: Bana bir hikâye anlatmak için araya girdi,
13:05
about when he was racially threatened at a swimming pool with a friend
283
785696
3646
hikâye, bir yüzme havuzunda arkadaşıyla birlikteyken
yetişkin beyaz adamlar tarafından
13:09
by two grown white men,
284
789366
1645
ırkı sebebiyle tehdit edilmesiyle ilgiliydi,
13:11
which his mother confirmed.
285
791035
1849
annesi de bunu onayladı.
13:12
And I felt happy that he was able to talk about it;
286
792908
2849
Ben de bunun hakkında konuşabildiği için kendimi mutlu hissettim
13:15
it felt like he was getting it.
287
795781
1607
ve konuyu anladığını hissettim.
13:17
We moved from the sadness of Trayvon's parents
288
797412
2341
Travyon'un ebeveynlerinin üzgünlüğünü geçip
13:19
and started talking about George Zimmerman's parents,
289
799777
2750
George Zimmerman'ın ebeveynleri hakkında konuşmaya başladık,
13:22
which, I read in a magazine,
290
802551
2000
onların haberini bir gazetede okumuştum
13:24
condoned the stalking of Trayvon.
291
804575
2248
ve onlar Travyon'un takip edilmesine göz yummuşlardı.
13:26
And Julian's reaction to me was priceless.
292
806847
2699
Julian'ın bana yönelik tepkisiyse çok kıymetliydi.
13:29
It made me feel like he was getting it.
293
809570
2485
Çünkü anladığını bana hissettirmişti.
13:32
(Voice-over) JS: What did they say about him?
294
812079
2148
(Dış ses) JS: Onun hakkında ne söylediler?
13:34
HS: Well, I think they basically felt that he was justified
295
814251
3234
HS: Bence, onun sinsice takip edilmesi konusunda
13:37
to follow and stalk --
296
817509
2378
esasen haklı olduğunu düşündüler.
13:39
JS: What the -- ?
297
819911
1171
JS: Ne alaka?
13:41
HS: Yeah, I think that's wrong.
298
821106
1919
HS: Evet, bence de yanlış.
13:43
JS: That's -- one minute.
299
823049
1415
JS: Bu -- bir dakika.
13:44
So they're saying he has the right to follow a black kid,
300
824488
3968
Yani, siyahi bir çocuğu takip etme, onunla kavgaya girişme
ve onu vurma hakkı olduğunu mu söylüyorlar?
13:48
get in a fight with him and shoot him?
301
828480
1941
13:51
HS: As Julian was getting it,
302
831789
1589
HS: Julian anladıkça
13:53
I started to lose it.
303
833402
1345
ben geri kalmaya başladım.
13:55
Because in my mind's eye, I was thinking:
304
835470
1993
Çünkü hayalimde şöyle düşünüyordum:
13:57
What if my Julian or Bryan was Trayvon?
305
837487
2977
Ya benim Julian veya Bryan oğullarım Travyon'un yerinde olsaydı?
14:01
I calculated my anger at a 10.
306
841478
2095
Öfkemin derecesi 10 olmuştu.
14:03
I found, located, my right leg was shaking uncontrollably
307
843986
3282
Buldum, yerini saptadım, sağ bacağım kontrolsüzce titriyordu,
14:07
like I was running.
308
847292
1240
tıpkı koşuyor gibiydim
14:09
And in my mind's eye, I could see somebody chasing Julian,
309
849022
2982
ve hayalimde birilerinin Julian'ı kovaladığını görüyordum,
14:12
and I was chasing them.
310
852028
2028
ben de onları kovalıyordum
14:14
And the only thing that could come out of my mouth
311
854528
2382
ve ağzımdan çıkan tek şey,
14:16
was if anybody tries to bother my child ...
312
856934
3304
birisinin benim çocuğumu rahatsız etmeye yeltenmesiydi.
14:21
(Voice-over) HS: If anybody tries to bother my child ...
313
861688
3116
(Dış ses) HS: Eğer birisi benim çocuğumu rahatsız etmeye çalışırsa
14:24
mmm, mmm, mmm.
314
864828
1167
JS: O zaman ne olur?
14:26
JS: What will happen?
315
866019
1396
14:27
HS: Well, they better run.
316
867439
1964
HS: Koşarak kaçsalar iyi olur.
14:30
JS: Because what? HS: I'm gonna get 'em.
317
870436
2217
JS: Ne için?
HS: Onları yakalarım.
14:32
JS: See? (Laughs)
318
872677
1151
JS: Bak, gördün mü?
14:33
HS: I'm gonna get 'em. JS: Really?
319
873852
1801
HS: Onları yakalarım.
JS: Gerçekten mi?
14:35
HS: Oh, yeah.
320
875677
1158
HS: Gerçekten.
JS: O zaman onlar seni yakalar çünkü silahları olabilir.
14:36
JS: Then they're gonna get you because they might have weapons.
321
876859
3057
HS: Aslında polisi de ararım, aramam gerekir
14:39
HS: Well, you know what, I'm gonna call police, too, like I should.
322
879940
3148
ama sanırım onları ben yakalamak isterim.
14:43
But I feel like I wanna get 'em.
323
883112
1581
Ama sen değil, haklısın, sen öylece insanları kovalayamazsın.
14:44
But you can't; you're right, you can't just go chasing people.
324
884717
3005
14:47
JS: They can be armed.
325
887746
1170
JS: Silahları olabilir.
14:48
HS: Yeah, you right. Yeah, you right.
326
888940
1909
HS: Evet haklısın, haklısın.
14:50
I feel like I wanna chase 'em.
327
890873
1455
Onları kovalamak isterim diye düşünüyorum.
14:52
JS: Plus they could be an army or something.
328
892352
2085
JS: Hem ordu falan da olabilirler.
HS: Biliyorum, oğlumla uğraştıkları için onları yakalamak isterim.
14:54
HS: I know -- I feel like I wanna go get 'em, messing with my son.
329
894461
3170
14:57
I don't like that.
330
897655
1499
Bunu istemem.
14:59
JS: Um ...
331
899178
1151
HS: Ama sen haklısın, dikkatli olmalısın.
15:00
HS: But you right. You gotta be careful.
332
900353
2125
15:03
And um, you gotta be careful.
333
903070
2501
Dikkatli olmalısın.
15:06
You never know what some crazy people will think about you.
334
906247
3118
Bazı deli insanların senin hakkında ne düşündüklerini asla bilemezsin.
15:10
Just as long as you believe you're beautiful
335
910756
2144
Sen güzel olduğuna inandığın sürece,
15:12
like Daddy believes you're beautiful and handsome,
336
912924
2842
tıpkı babanın senin güzel ve yakışıklı olduğuna inanması,
15:15
and Mommy believes you're beautiful and handsome and smart.
337
915790
3493
annenin de güzel, yakışıklı ve zeki olduğuna inanması yeterli.
15:20
And you deserve to be on this planet,
338
920202
2980
Ayrıca sen mutlu, güzel ve zeki olmak istediğin kadar
15:23
just as happy and beautiful and smart as you want to be.
339
923206
3101
bu gezegende olmayı hak ediyorsun.
15:27
You can do anything you want, baby.
340
927180
1783
İstediğini yapabilirsin bebeğim.
HS: Irkların sosyal uyumu
15:31
HS: Racial socialization is not just what parents teach their children.
341
931056
4055
sadece ebeveynlerin çocuklarına öğrettiklerinden ibaret değil.
15:35
It's also how children respond to what their parents teach.
342
935541
3523
Ayrıca ana babalarının öğrettiklerine çocukların cevaplarıdır.
15:40
Is my child prepared?
343
940277
1456
Benim çocuğum hazırlıklı mı?
15:43
Can they recognize when a racial elephant shows up in a room?
344
943097
3660
Görmezden gelinen ırkçılık ortaya çıktığında onu tanıyabilecekler mi?
15:47
Can they reduce their tsunami interpretation
345
947288
3268
Irkçılığın akın akın gelen yorumlarıyla iletişime geçebilip
15:50
down to a mountain-climbing adventure
346
950580
2171
kaçmadıkları bir dağ tırmanışı deneyimine kadar
15:52
that they can engage and not run away?
347
952775
2350
onu azaltabilecekler mi?
15:55
Can they make a healthy and just decision in 60 seconds?
348
955568
4356
60 saniye içinde normal ve sağlıklı bir karar verebilecekler mi?
16:00
Can I?
349
960511
1183
Ben yapabilir miyim?
16:02
Can you?
350
962103
1167
Siz yapabilir misiniz?
16:03
Yes, we can.
351
963660
1529
Evet yapabiliriz.
16:05
We can build healthier relationships around race
352
965955
3562
Eğer en tehdit edici anlarımızın ortasında
16:09
if we learn to calculate, locate communicate, breathe and exhale
353
969541
4390
tanımlamayı, iletişime geçmeyi, nefes alıp vermeyi öğrenirsek
16:13
in the middle of our most threatening moments,
354
973955
3871
ve kendimize yabancı halimizle yüzleştiğimizde
16:17
when we come face-to-face with our lesser selves.
355
977850
2649
ırk konusunda daha sağlıklı ilişkiler kurabiliriz.
16:22
If you take the centuries of racial rage
356
982898
2328
Vücutlarımızda, zihinlerimizde ve ruhlarımızda
16:25
that boils up in all of our bodies, minds and souls --
357
985250
3585
yüzyıllardır kaynayan ırka yönelik öfkeyi göz önüne alırsak --
16:29
and anything that affects our bodies, minds and souls affects our health --
358
989851
4291
ayrıca vücudumuzu, zihnimizi ve ruhumuzu etkileyenler, sağlığımızı da etkiler --
16:34
we could probably use gun control for our hearts.
359
994658
3073
muhtemelen kalbimizin silahlanmasını önleyebiliriz.
16:38
I just want what all parents want for their children
360
998667
3040
Sadece, buralarda olmadığımızda
her bir ebeveynin çocuğu için istediğini istiyorum:
16:41
when we're not around:
361
1001731
1326
16:43
affection and protection.
362
1003081
1662
Şefkat ve koruma.
16:46
When police and teachers see my children,
363
1006244
2547
Polisler ve öğretmenler benim çocuklarımı gördüklerinde
16:48
I want them to imagine their own,
364
1008815
1996
onlardan kendi çocuklarını düşünmelerini istiyorum.
16:51
because I believe if you see our children as your children,
365
1011404
3569
Çünkü inanıyorum ki bizim çocuklarımızı kendi çocuğunuz gibi görürseniz
16:55
you won't shoot them.
366
1015703
1416
onları vurmazsınız.
16:58
With racial literacy, and yes, practice,
367
1018388
2529
Bu, ırk kültürüyle mümkün, ayrıca uygulama da gerek,
17:00
we can decode the racial trauma from our stories,
368
1020941
4132
hikâyelerimizdeki ırk travmasını çözebiliriz
ve iyileşmemiz, anlatmakla gelecek.
17:05
and our healing will come in the telling.
369
1025097
2409
17:07
But we must never forget
370
1027530
3294
Fakat şunu asla unutmamalıyız ki
17:11
that our cultural differences are full of affection and protection,
371
1031848
4146
bizim kültürel farklılıklarımız şefkat ve korumayla dolu
ve şunu daima hatırlayın:
17:16
and remember always that the lion's story will never be known
372
1036018
3922
"Hikâyeyi anlatan kişi avcı olduğu sürece
17:19
as long as the hunter is the one to tell it.
373
1039964
2388
aslanın hikâyesi asla bilinemeyecektir."
17:22
Thank you very much.
374
1042947
1200
Çok teşekkür ederim.
17:24
(Applause)
375
1044171
5053
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7