Please DON'T say I’M BUSY ⎢ Better Phrases ⎢ English Lesson

Hey guys! I wanted to make you a video today but I'm just too busy. I'm absolutely swamped.

Hey Millet! Bugün size bir video yapmak istedim ama çok meşgulüm. Kesinlikle battım. Ben

I'm overwhelmed. I'm up to my ears in errands, and kids.

bunaldım. Ayak işleri ve çocuklar için ağzıma kadar doluyum.

Up to my ears. What? Exactly.

Kulağıma kadar. Ne? Kesinlikle.

I'm just very busy today running errands. Isn't that funny? We use the verb 'running' for errands but

Sadece bugün işleri halletmekle çok meşgulüm. Bu komik değil mi? Ayak işleri için 'koşmak' fiilini kullanırız ama

we're almost never actually running. We're usually either driving or walking. Driving as I am today.

aslında neredeyse hiç koşmayız. Genelde ya araba kullanıyoruz ya da yürüyoruz. Bugün olduğum gibi araba kullanmak.

But I'm so busy that I don't really have time to sit at my desk today to make a video.

Ama o kadar meşgulüm ki bugün video çekmek için masamda oturacak vaktim yok.

So instead, we're gonna make the video while we're driving, and this video is on being busy.

Bunun yerine videoyu araba kullanırken çekeceğiz ve bu video meşgul.

Fifteen ways to say you're busy.

Meşgul olduğunu söylemenin on beş yolu.

There are a lot of fun idioms that we'll learn here and it's just nice to know more than one phrase to use for

Burada öğreneceğimiz pek çok eğlenceli deyim var ve belirli bir durum için birden fazla ifade bilmek güzel

a given situation. First, a quick note on the word 'busy'. It's spelled with the U but that's actually the IH

. İlk olarak, 'meşgul' kelimesi üzerine kısa bir not. U ile hecelenmiştir, ancak bu aslında vurgulu hecedeki

as in sit vowel in the stressed syllable. Some of my students make that tighter, they make it more of a EE.

sit sesli harfindeki gibi IH'dir. Öğrencilerimden bazıları bunu daha sıkı yapıyor, daha çok bir EE yapıyor.

Busy-- bee-- bee-- but it's bih-- busy. A little bit more relaxed. Busy.

Meşgul-- bee-- bee-- ama bih-- meşgul. Biraz daha rahatladım. Meşgul.

Another way to say 'I'm busy' is to say: I'm buried.

"Meşgulüm" demenin başka bir yolu da: Gömüldüm demek.

No, I don't actually mean I'm dead buried covered with Earth, but I mean, I'm covered with things to do.

Hayır, aslında Dünya'ya gömüldüğümü kastetmiyorum ama demek istediğim, yapacak işlerle doluyum.

I'm absolutely buried. I can't do anything else. Now, depending on where you are in the US,

Kesinlikle gömüldüm. Başka bir şey yapamam. Şimdi, ABD'de nerede olduğunuza bağlı olarak,

this word will be pronounced differently. The most common pronunciation is the EH as in bed vowel

bu kelime farklı telaffuz edilecektir. En yaygın telaffuz,

like in the word 'bear', or in the word 'air'. Bear. Buried. I'm absolutely buried.

'ayı' kelimesinde veya 'hava' kelimesinde olduğu gibi yatak ünlüsünde olduğu gibi EH'dir. Ayı. gömüldü. Kesinlikle gömüldüm.

We've got a very tight fit here, folks. Going to have to put a pause on the video while I focus on it,

Burada çok sıkı bir uyum yakaladık millet. Videoya odaklanırken videoyu duraklatmam gerekecek,

just exactly how wide is the car that I'm driving.

kullandığım araba tam olarak ne kadar geniş.

Because I'm going to be honest with you, I am NOT a confident driver, and here's a guy with his door out

Çünkü sana karşı dürüst olacağım, kendine güvenen bir sürücü DEĞİLİM ve işte kapısı önümde olan bir adam var, bu

ahead of me so I'm just gonna have to give my horn a little honk so he'll pull it in.

yüzden kornamı biraz çalmam gerekecek ki kornayı çeksin.

And he did, thank you. This is not my best work.

Ve yaptı, teşekkürler. Bu benim en iyi işim değil.

Okay I was partially on the curb there, I am no longer on the curb, that is a bonus.

Tamam, kısmen orada kaldırımdaydım, artık kaldırımda değilim, bu bir bonus.

That guy really helped me out.

O adam bana gerçekten yardım etti.

I think it just blew out a tire.

Sanırım az önce lastiği patladı.

Let's see.

Görelim.

You can also say I'm swamped or I'm slammed. Oh, I'm exhausted. I was so slammed at work today.

Ayrıca battım ya da çarptım diyebilirsiniz. Yoruldum. Bugün iş yerinde çok sarhoştum.

Or: I'm just so swamped at work right now. I'm working late every night.

Veya: Şu anda işte çok meşgulüm. Her gece geç saatlere kadar çalışıyorum.

This is actually an interesting time to think about ED ending words. Now with swamped,

Bu aslında ED ile biten kelimeleri düşünmek için ilginç bir zaman. Şimdi bataklık ile,

the ED ending is a T sound because the sound before was unvoiced. That is the P sound. Ptt-- Swamped.

ED bitişi bir T sesi çünkü daha önceki ses sessizdi. Bu P sesidir. Ptt-- Bataklık.

But with slammed, the ED ending is a D sound because the sound before was voiced, the M sound, slammed.

Ancak slammed ile ED bitişi bir D sesidir çünkü daha önceki ses M sesi slammed olarak seslendirilmiştir.

So I have a video on how to pronounce ED endings, those rules,

ED eklerinin nasıl telaffuz edildiğine dair bir videom var, bu kurallar,

you can check it out by the link in the video description below.

aşağıdaki video açıklamasındaki bağlantıdan kontrol edebilirsiniz. Şunu

You could also say: I have a lot on my plate. Now, this phrase has a literal meaning.

da söyleyebilirsiniz: Önümde çok şey var. Şimdi, bu cümlenin gerçek bir anlamı var.

I've got a lot on my plate.

Tabağımda çok şey var.

I literally shot that clip three years ago, and i've just been waiting for the chance to use it.

O klibi tam anlamıyla üç yıl önce çektim ve kullanmak için bir şans bekliyordum.

I actually use this phrase quite a bit. I used it last week in an email, just to say that I'm very busy in my life

Aslında bu cümleyi çok kullanırım. Geçen hafta bir e-postada, hayatımda pek çok farklı şeyle çok meşgul olduğumu söylemek için kullandım

with a lot of different things. I've got a lot on my plate right now.

. Şu anda tabağımda çok şey var.

You could also use this as an excuse not to do something.

Bunu bir şeyi yapmamak için bir bahane olarak da kullanabilirsiniz.

You could say: I have too much on my plate right now.

Şu anda tabağımda çok fazla şey var diyebilirsiniz.

Hey guys! I'm working on editing this video right now, and actually, one thing that I thought about was

Hey Millet! Şu anda bu videoyu düzenlemeye çalışıyorum ve aslında düşündüğüm bir şey,

I've been using the phrase, related to the phrase, 'a lot on my plate', quite a bit lately.

son zamanlarda 'tamağımda çok şey var' ifadesiyle ilgili ifadeyi biraz kullandığımdı.

Here's the deal, a lot of you guys know Tom, he's been on this YouTube channel before,

Anlaşma şu, çoğunuz Tom'u tanıyorsunuz, o daha önce bu YouTube kanalındaydı,

he's a great teacher in Rachel's English Academy. Well, he recently started working full time for Rachel's English.

Rachel's English Academy'de harika bir öğretmen. Geçenlerde Rachel'ın İngilizcesi için tam zamanlı çalışmaya başladı.

And one thing I've been saying about that as I talk about that, is I'll say:

Ve bunun hakkında konuşurken söylediğim bir şey de şu:

He's taking some things off my plate.

Tabağımdan bazı şeyleri alıyor.

Now, if you didn't know this idiom, you might think: Why is this man stealing Rachel's food?

Şimdi, bu deyimi bilmiyorsanız şöyle düşünebilirsiniz: Bu adam neden Rachel'ın yemeğini çalıyor?

But of course, that's not what it means. It means he's taking on some tasks that I used to do,

Ama tabii ki anlamı bu değil. Bu, benim eskiden yaptığım bazı görevleri üstlendiği anlamına geliyor

and that's wonderful. So you may find yourself thinking: Hmm... I'm really busy.

ve bu harika. Yani kendinizi şöyle düşünürken bulabilirsiniz: Hmm... Gerçekten meşgulüm.

I wish I could hire an assistant to take some things off my plate.

Keşke bazı şeyleri tabağımdan çıkarmak için bir asistan tutabilseydim. Şunu

You could also say: I've got a lot going on. Or: I've got too much going on.

da söyleyebilirsiniz: Devam eden çok şeyim var. Veya: Çok fazla işim var.

I'm so stressed. I've got too much going on.

Çok stresliyim. Çok fazla işim var.

You can also say: I'm juggling a lot right now. What does it mean? Again, it's just another way to say: I'm busy.

Şu anda çok hokkabazlık yapıyorum da diyebilirsiniz. Bu ne anlama geliyor? Yine, "Meşgulüm" demenin başka bir yolu.

I'm juggling a lot right now, between work and the kids, and we have guests in town.

Şu anda iş ve çocuklar arasında çokça oynuyorum ve kasabada misafirlerimiz var.

At the beginning of the video, I said: I'm up to my ears. Now this is a phrase that we usually use with 'in'.

Videonun başında dedim ki: Kulağıma kadar geldim. Şimdi bu, genellikle 'in' ile kullandığımız bir ifadedir.

I'm up to my ears in dirty diapers. Now, that feels very true because I have a nine month old baby.

Kulaklarıma kadar kirli bezler içindeyim. Şimdi, bu çok doğru geliyor çünkü dokuz aylık bir bebeğim var.

So I am very busy caring for my baby.

Bu yüzden bebeğime bakmakla çok meşgulüm.

Yes, that was a blacksmith. We also have another idiom for being busy that comes from blacksmiths.

Evet, o bir demirciydi. Demircilerden gelen meşgul olmak için başka bir deyimimiz de var.

And that is 'to have a lot of irons in the fire'. I'm so sorry I can't pick up another consulting job

O da 'ateşe çok demir atmaktır'. Çok üzgünüm, başka bir danışmanlık işi alamam,

I have a lot of irons in the fire right now.

şu anda bir sürü işim var.

Now, we have two that begin with 'over'. We have overwhelmed and overloaded.

Şimdi, 'bitti' ile başlayan iki tane var. Bunaldık ve aşırı yüklendik.

Again, they both just mean 'too busy'. Let's use a sentence.

Yine, ikisi de sadece 'çok meşgul' demek istiyor. Bir cümle kullanalım.

The employees are overloaded, I think we need to hire more staff. I'm overwhelmed by my workload.

Çalışanların aşırı yükü var, bence daha fazla personel almamız gerekiyor. İş yüküm yüzünden bunaldım.

I'm overwhelmed by having two kids. Now, overwhelmed means not just really busy, but it's too much,

İki çocuk sahibi olmaktan bunaldım. Şimdi, bunalmış demek sadece gerçekten meşgul değil, aynı zamanda çok fazla,

it's stressing you out, it's taking an emotional toll.

sizi strese sokuyor, duygusal bir bedel alıyor.

What about when you're busy, and you don't just mean in general, but you mean at a specific time.

Peki ya meşgul olduğunuzda ve sadece genel olarak değil, belirli bir zamanda demek istiyorsunuz.

For example, Rachel do you want to go get a drink tonight? I can't, I'm busy.

Örneğin, Rachel bu gece bir şeyler içmeye gitmek ister misin? Yapamam, meşgulüm. Şunu

You could also say: Sorry, I'm unavailable. Hey, do you want to go out to dinner tonight?

da söyleyebilirsiniz: Üzgünüm, müsait değilim. Hey, bu akşam yemeğe çıkmak ister misin?

Sorry, my schedule's full. Or: I can't, I already have plans.

Üzgünüm, programım dolu. Veya: Yapamam, zaten planlarım var. Şunu

You could also say: I'm tied up with other things. Tied up.

da söyleyebilirsiniz: Başka şeylerle meşgulüm. Bağladım.

You could also simply say:

Ayrıca şöyle de diyebilirsiniz:

I just don't have the time.

Zamanım yok.

Hey, Rachel can you work on this project with me?

Hey, Rachel bu projede benimle çalışabilir misin?

Sorry I don't have the bandwidth.

Maalesef bant genişliğim yok.

Bandwidth. Now this is a word that we sometimes use with electronics, but we can also use it for ourselves,

Bant genişliği. Şimdi bu bazen elektronikle kullandığımız bir kelime ama bunu kendimiz için de kullanabiliriz,

to mean we don't have the energy, we don't have the mental capacity to take on more tasks

yani enerjimiz yok, daha fazla görev üstlenecek zihinsel kapasitemiz yok

because we've already got so much going on, we're already overloaded, we do not have the bandwidth.

çünkü zaten elimizde var. o kadar çok şey oluyor ki, zaten aşırı yüklendik, bant genişliğimiz yok.

You know, as I think about it, all of these phrases can be related to saying 'no'.

Biliyor musun, düşündüğüm gibi, tüm bu ifadeler 'hayır' demekle ilgili olabilir.

Often when we say 'no' to something, we also want to say that we're busy, we want to say why we're saying 'no'.

Çoğu zaman bir şeye 'hayır' dediğimizde meşgul olduğumuzu, neden 'hayır' dediğimizi de söylemek isteriz.

And there are a lot of ways to say 'no' and I'm thinking this would make a really interesting video.

Ve 'hayır' demenin pek çok yolu var ve bunun gerçekten ilginç bir video olacağını düşünüyorum.

As you know, I'm very busy, too busy to make a regular video for you today, but you know what?

Bildiğiniz gibi çok meşgulüm, bugün size normal bir video çekemeyecek kadar meşgulüm ama biliyor musunuz?

I think that video is important enough that I'm going to clear my schedule. I'm gonna prioritize it.

Bu videonun programımı boşaltacak kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ona öncelik vereceğim.

I'm gonna make time to make that video. Okay, now we're getting into phrases that we use

O videoyu yapmak için zaman ayıracağım. Tamam, şimdi meşgul olduğumuzda kullandığımız ifadelere geçiyoruz

when we are busy, but we're gonna make ourselves not busy. I'm gonna prioritize that.

ama kendimizi meşgul etmeyeceğiz. Buna öncelik vereceğim.

I'm going to clear my schedule. I'm going to make room in my schedule for that.

Programımı boşaltacağım. Bunun için programımda yer açacağım. Bu

So please join me here next week, let's make time, let's clear our schedules, and do this together.

yüzden lütfen önümüzdeki hafta burada bana katılın, zaman yaratalım, programlarımızı boşaltalım ve bunu birlikte yapalım.

We'll watch the video on how to say 'no'. The next video I think you might want to watch is this video,

Nasıl 'hayır' diyeceğimizi anlatan videoyu izleyeceğiz. İzlemek isteyebileceğinizi düşündüğüm bir sonraki video bu video,

it's a phrase video that I made in my kitchen where I go over lots of ways to describe where something is.

mutfağımda yaptığım ve bir şeyin nerede olduğunu açıklamak için pek çok yolu gözden geçirdiğim bir cümle videosu.

Now, I know that you're busy and that you've prioritized watching this video, thank you for that.

Şimdi, meşgul olduğunu ve bu videoyu izlemeye öncelik verdiğini biliyorum, bunun için teşekkür ederim.

Thank you for your time. Thank you for studying with me.

Zaman ayırdığın için teşekkürler. Benimle çalıştığın için teşekkür ederim. Hepsi

That's it guys and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar çocuklar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.