Contractversation -- Going on a Date -- American English Pronunciation

What movie do you want to watch? What movie do you wanna watch?

Hangi filmi izlemek istersin? Hangi filmi izlemek istersin?

What's the difference between these two phrases?

Bu iki cümle arasındaki fark nedir?

In this American English pronunciation video,

Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz videosunda,

you're going to learn a little bit more about the character of American English.

Amerikan İngilizcesinin karakteri hakkında biraz daha fazla şey öğreneceksiniz.

Contractions and reductions go a long way in making you sound more American

Kısaltmalar ve kısaltmalar, sizi daha Amerikalı yapma konusunda uzun bir yol kat ediyor

but sometimes, I have a hard time convincing my students of this.

ama bazen öğrencilerimi buna ikna etmekte zorlanıyorum.

They think, "If I pronounce everything fully and clearly, it will be better."

"Her şeyi tam ve net söylersem daha iyi olur" diye düşünüyorlar.

But the problem with that is, it can end up sounding very formal,

Ancak bununla ilgili sorun şu ki, kulağa çok resmi,

sometimes even robotic, not at all natural.

hatta bazen robotik gelebilir, hiç de doğal olmayabilir.

You're going to hear the following conversation twice,

Aşağıdaki konuşmayı iki kez duyacaksınız,

once with no contractions, no reductions, and only True T pronunciations.

bir kez kısaltma, kısaltma olmadan ve yalnızca True T telaffuzları.

It will sound formal and stilted.

Kulağa resmi ve yapmacık gelecek.

Then, you'll hear the conversation as Americans would speak.

Ardından konuşmayı Amerikalıların konuştuğu gibi duyacaksınız.

I hope you hear the huge difference that reductions,

Umarım küçültmelerin,

contractions, and habits like the Flap T can make.

kasılmaların ve Flap T gibi alışkanlıkların yaratabileceği büyük farkı duyarsınız.

What movie do you want to watch? What movie do you wanna watch?

Hangi filmi izlemek istersin? Hangi filmi izlemek istersin?

The first time through, Tom made a True T at the end of 'what'. What movie, what movie.

İlk seferde, Tom "ne"nin sonunda bir True T yaptı. Hangi film, hangi film.

The second time he made that a stop T because the next sound is a consonant.

İkinci kez bunu bir T yaptı çünkü bir sonraki ses bir ünsüz.

What movie, what movie. That makes it a little more smooth.

Hangi film, hangi film. Bu onu biraz daha pürüzsüz hale getiriyor.

The first time Tom said, 'want to',

Tom ilk kez 'want to' dediğinde,

making a full T at the end of 'want' and fully pronouncing 'to'.

'want'ın sonuna tam bir T koyarak 'to'yu tam olarak telaffuz etti.

The second time he combined these into 'wanna'. Less choppy than 'want to'.

İkinci kez bunları 'wanna' olarak birleştirdi. "İstemek"ten daha az dalgalı.

What movie do you want to watch? What movie do you wanna watch?

Hangi filmi izlemek istersin? Hangi filmi izlemek istersin?

What movie do you want to watch? What movie do you wanna watch?

Hangi filmi izlemek istersin? Hangi filmi izlemek istersin?

I cannot watch a movie, I have got a date. I can't watch a movie, I've gotta date.

Film izleyemiyorum, randevum var. Film izleyemiyorum, çıkmam lazım.

The first time I said 'cannot', the second time I contracted that, 'can't', can't.

İlk kez 'yapamam' dedim, ikinci kez 'yapamam', yapamam diye sözleşme yaptım.

Notice I'm not releasing the T 'can't', but rather, can't.

Dikkat edin T 'can't'ı serbest bırakmıyorum, bunun yerine can't'ı serbest bırakıyorum.

I cut off the air flow to make it a stop ending, can't, to make it different from 'can',

Durdurmak, can't, sesin devam edeceği 'can'dan farklı kılmak için hava akışını kestim

where the voice would continue. Can't watch, can't watch.

. İzleyemiyorum, izleyemiyorum.

I contracted 'I have' to 'I've'.

'Yapmalıyım' ile 'Ben' arasında sözleşme yaptım.

Then I made a Flap T between 'got' and 'a', 'gotta', gotta.

Sonra 'got' ile 'a', 'gotta', must'dan bir Flap T yaptım.

That linked those two words together and helped to smooth it out, Got a, gotta.

Bu, bu iki kelimeyi birbirine bağladı ve onu düzeltmeye yardımcı oldu, Got a, must.

I cannot watch a movie, I have got a date. I can't watch a movie, I've gotta date.

Film izleyemiyorum, randevum var. Film izleyemiyorum, çıkmam lazım.

I cannot watch a movie, I have got a date. I can't watch a movie, I've gotta date.

Film izleyemiyorum, randevum var. Film izleyemiyorum, çıkmam lazım.

Who is the date with? Who's the date with?

Randevu kiminle? Randevu kiminle?

Here Tom made one simple adjustment using the contraction 'who's'.

Burada Tom, 'who's' kısaltmasını kullanarak basit bir ayarlama yaptı.

Who is the date with? Who's the date with?

Randevu kiminle? Randevu kiminle?

Who is the date with? Who's the date with?

Randevu kiminle? Randevu kiminle?

You would like to know! You'd like to know!

Bilmek istersin! Bilmek istersin!

Here I'm contracting 'you would' to 'you'd', you'd.

Burada 'yapardın' ile 'yapardın' arasında sözleşme yapıyorum, yaparsın.

Also the word 'to': I'm reducing that to 'to', with the schwa.

Ayrıca 'to' kelimesi: Bunu schwa ile 'to'ya indirgedim.

This helps me make it shorter so I have more rhythmic contrast

Bu, heceyi kısaltmama yardımcı oluyor, böylece

between stressed and unstressed syllables.

vurgulu ve vurgusuz heceler arasında daha ritmik bir kontrast elde edebiliyorum.

You would like to know! You'd like to know!

Bilmek istersin! Bilmek istersin!

You would like to know! You'd like to know!

Bilmek istersin! Bilmek istersin!

Are not you going to tell me? Aren't you gonna tell me?

bana söylemeyecek misin? Bana söylemeyecek misin?

The first time Tom said, 'are not'. Basically, no one does that.

Tom ilk kez 'değil' dedi. Temel olarak, kimse bunu yapmaz.

We all use the contraction. Because the contraction was followed by the word 'you',

Hepimiz kısaltmayı kullanırız. Kısaltmanın ardından 'sen' kelimesi geldiği için,

Tom made that a CH sound instead of a T, 'aren't you', aren't you.

Tom o sesi T yerine CH yaptı, 'değil misin', değil mi?

You don't have to do this but you will hear many native speakers do it, aren't you.

Bunu yapmak zorunda değilsin ama anadili İngilizce olan birçok kişinin bunu yaptığını duyacaksınız, değil mi?

Then Tom took 'going to' and reduced it to 'gonna'.

Sonra Tom 'going to'yu aldı ve 'going to'ya indirdi.

Are not you going to tell me? Aren't you gonna tell me?

bana söylemeyecek misin? Bana söylemeyecek misin?

Are not you going to tell me? Aren't you gonna tell me?

bana söylemeyecek misin? Bana söylemeyecek misin?

He is a social worker. He's a social worker.

O bir sosyal hizmet uzmanıdır. O bir sosyal hizmet uzmanı.

Here I simply contracted 'He is' to 'He's'.

Burada basitçe 'O'yu 'O'ya çevirdim.

He is a social worker. He's a social worker.

O bir sosyal hizmet uzmanıdır. O bir sosyal hizmet uzmanı.

He is a social worker. He's a social worker.

O bir sosyal hizmet uzmanıdır. O bir sosyal hizmet uzmanı.

Could not we all watch the movie together? Couldn't we all watch the movie together?

Filmi hep birlikte izleyemez miyiz? Hep birlikte film izleyemez miyiz?

Here Tom contracted 'Could not' to 'Couldn't'.

Burada Tom, 'Yapamadı' ile 'Yapamadı' arasında sözleşme yaptı.

Again we're not releasing the T in this N'T contraction: couldn't we, couldn't we.

Yine bu N'T kısaltmasında T'yi serbest bırakmıyoruz: değil mi, değil mi?

Could not we all watch the movie together? Couldn't we all watch the movie together?

Filmi hep birlikte izleyemez miyiz? Hep birlikte film izleyemez miyiz?

Could not we all watch the movie together? Couldn't we all watch the movie together?

Filmi hep birlikte izleyemez miyiz? Hep birlikte film izleyemez miyiz?

I do not think he would want to. I don't think he'd want to.

İsteyeceğini sanmıyorum. İsteyeceğini sanmıyorum.

'Do not' contracted to 'don't'. Again, no release of that T, don't think, don't think.

'Yapma' sözleşmeli 'yapma'. Yine, o T'nin serbest bırakılması yok, düşünme, düşünme.

And 'he would' contracted to 'he'd', he'd.

Ve 'o', 'o' ile sözleşme yaptı, yapardı.

Also the second time I did not say 'want to' with two 'T' sounds, want to, want to.

Ayrıca ikinci kez iki 'T' sesiyle 'istiyorum' demedim, istiyorum, istiyorum.

Just one 'T' sound.

Sadece bir 'T' sesi.

I do not think he would want to. I don't think he'd want to.

İsteyeceğini sanmıyorum. İsteyeceğini sanmıyorum.

I do not think he would want to. I don't think he'd want to.

İsteyeceğini sanmıyorum. İsteyeceğini sanmıyorum.

Does not he like movies?! Doesn't he like movies?!

Filmleri sevmiyor mu? Filmleri sevmiyor mu?

Here we contract 'does not' to 'doesn't', doesn't.

Burada 'yapmaz' ile 'yapmaz', yapmaz diye sözleşme yapıyoruz.

Again with that N'T not making a T sound, doesn't, n, n, doesn't he.

Yine bununla N'T sesi yapmıyor, değil mi, n, n, değil mi?

Does not he like movies?! Doesn't he like movies?!

Filmleri sevmiyor mu? Filmleri sevmiyor mu?

Does not he like movies?! Doesn't he like movies?!

Filmleri sevmiyor mu? Filmleri sevmiyor mu?

It is not that, he just would not want to. It isn't that, he just wouldn't want to.

Öyle değil, sadece istemezdi. Öyle değil, sadece istemezdi.

Listen to all those True T's that changed. 'It isn't that', Flap T, Stop T, Stop T.

Değişen tüm True T'leri dinleyin. 'O değil', Flap T, Stop T, Stop T.

'Is not' is contracted to 'isn't', isn't. In 'just' I dropped the T.

'Is not', 'isn't' ile kastedilmiştir, değil. 'Sadece' kelimesinde T'yi düşürdüm.

We often do that between consonants.

Bunu genellikle ünsüzler arasında yaparız.

And here it's between the 'S' of 'just' and the 'W' of 'wouldn't'.

Ve burada 'sadece'nin 'S'si ile 'olmazdı'nın 'W'si arasındadır.

Of course I contracted 'would' and 'not' to 'wouldn't'.

Tabii ki 'olur' ve 'olmaz' ile 'olmaz' arasında sözleşme yaptım.

The T in 'want' and the T in 'to' are blended together and we get just one True T,

'İstemek'teki T ve 'to'daki T birlikte harmanlanır ve tek bir Gerçek T,

want to, want to.

istemek, istemek olur.

It is not that, he just would not want to. It isn't that, he just wouldn't want to.

Öyle değil, sadece istemezdi. Öyle değil, sadece istemezdi.

It is not that, he just would not want to. It isn't that, he just wouldn't want to.

Öyle değil, sadece istemezdi. Öyle değil, sadece istemezdi.

We have got other plans. We've got other plans.

Başka planlarımız var. Başka planlarımız var.

'We have' is contracted to 'we've'.

'Sahip olduk', 'biz' olarak sözleşmeli.

The T in 'got' is turned into a Flap T because it comes between two vowels,

'got'taki T, Flap T'ye dönüştürülür çünkü iki sesli harf arasına gelir

and we use it to link 'got' and 'other', got other, got other.

ve onu 'got' ile 'diğer', got other, got other'ı bağlamak için kullanırız.

We have got other plans. We've got other plans.

Başka planlarımız var. Başka planlarımız var.

We have got other plans. We've got other plans.

Başka planlarımız var. Başka planlarımız var.

But we would have a great time! But we'd have a great time!

Ama harika zaman geçirirdik! Ama harika zaman geçirirdik!

The T in 'but' becomes a Stop T because the next word begins with a consonant,

'ama'daki T, Durdur T olur çünkü sonraki kelime bir ünsüzle başlar,

but we, but we.

ama biz, ama biz.

'We would' is contracted to 'we'd'

"Yapardık", "biz" ile kısaltılır

and notice how quick and light the 'D' in 'we'd' and the 'H' in 'have' are.

ve "we'd"deki "D"nin ve "have"deki "H"nin ne kadar hızlı ve hafif olduğuna dikkat edin.

But we'd have a great time! Great time, you only hear that 'T' once.

Ama harika zaman geçirirdik! Harika zaman, 'T'yi yalnızca bir kez duyarsınız.

But we would have a great time! But we'd have a great time!

Ama harika zaman geçirirdik! Ama harika zaman geçirirdik!

But we would have a great time! But we'd have a great time!

Ama harika zaman geçirirdik! Ama harika zaman geçirirdik!

I would not be the third wheel, promise! I wouldn't be the third wheel, promise!

Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz! Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz!

'Would not' is contracted to 'wouldn't' and we don't release that 'T'.

'Would not', 'wouldn't' ile sözleşmeli ve biz o 'T'yi serbest bırakmıyoruz.

I would not be the third wheel, promise! I wouldn't be the third wheel, promise!

Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz! Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz!

I would not be the third wheel, promise! I wouldn't be the third wheel, promise!

Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz! Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz!

Tom, should not you go have a date night with your wife?

Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmez mi?

Tom, shouldn't you go have a date night with your wife?

Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmiyor mu?

'Should not' sounds much better than the contraction 'shouldn't'.

'Yapmamalı', 'shouldn't' kısaltmasından çok daha iyi geliyor.

T not released like all the other N'T contractions.

Diğer tüm N'T kasılmaları gibi serbest bırakılmaz.

The 'T' in 'date' and 'night': both stops, because the next sounds are consonants.

"Tarih" ve "gece"deki "T": her ikisi de durur, çünkü sonraki sesler ünsüzdür.

'Your' is reduced to 'yer', your wife.

'Sizin', 'yer'e indirgenir, karınız.

Tom, should not you go have a date night with your wife?

Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmez mi?

Tom, shouldn't you go have a date night with your wife?

Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmiyor mu?

Tom, should not you go have a date night with your wife?

Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmez mi?

Tom, shouldn't you go have a date night with your wife?

Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmiyor mu?

That would be better. That'd be better.

Bu daha iyi olurdu. Bu daha iyi olur.

'That' and 'would' contract to become 'that'd'.

'Bu' ve 'olur', 'bu' olmak için sözleşme yapar.

So the ending 'T' in that is a Flap T, and we add the schwa-D, that'd.

Yani buradaki 'T' bitişi bir Flap T'dir ve biz schwa-D'yi ekleriz, bu olur.

In 'better' I made those Flap T's because they come between two vowels, 'better'.

'Better'da o Flap T'leri yaptım çünkü iki sesli harfin arasına geliyorlar, 'better'.

That would be better. That'd be better.

Bu daha iyi olurdu. Bu daha iyi olur.

That would be better. That'd be better.

Bu daha iyi olurdu. Bu daha iyi olur. Bu

She is at rehearsal tonight. She's at rehearsal tonight.

akşam provada. Bu akşam provada.

'She is' is contracted to 'she's', she's at.

'O', 'o' ile sözleşmeli, o.

The word 'at' reduces to the schwa and stop T, at, at, at, at rehearsal.

'At' kelimesi schwa'ya indirgenir ve T, at, at, at, provada durur.

She's at rehearsal.

Provada. Bu

She is at rehearsal tonight. She's at rehearsal tonight.

akşam provada. Bu akşam provada. Bu

She is at rehearsal tonight. She's at rehearsal tonight.

akşam provada. Bu akşam provada.

Oh, I get it. Oh, I get it.

Anladım. Anladım.

'Get it' we connect those two words with the Flap T at the end of 'get', get it, get it.

'Get it', bu iki kelimeyi 'get'in sonundaki Flap T'ye bağlarız, anla, anla.

It's much more smooth.

Çok daha pürüzsüz.

Also notice the final 'T' in 'it' is a stop T, get it, get it, get it.

Ayrıca 'it'teki son 'T'nin bir stop T olduğuna dikkat edin, anlayın, anlayın, anlayın.

Oh, I get it. Oh, I get it.

Anladım. Anladım.

Oh, I get it. Oh, I get it.

Anladım. Anladım.

You should not invite yourself on dates, though.

Yine de kendinizi randevulara davet etmemelisiniz.

You shouldn't invite yourself on dates, though.

Yine de kendinizi randevulara davet etmemelisiniz.

'Should not' becomes 'shouldn't', no released T.

"Should not", "shouldn't" olur, serbest bırakılan T yok

The ending 'T' of 'invite' was made a stop T, invite.

.

That's because the next word began with a consonant, invite yourself.

Çünkü bir sonraki kelime ünsüzle başladı, kendinizi davet edin.

You should not invite yourself on dates, though.

Yine de kendinizi randevulara davet etmemelisiniz.

You shouldn't invite yourself on dates, though.

Yine de kendinizi randevulara davet etmemelisiniz.

You should not invite yourself on dates, though.

Yine de kendinizi randevulara davet etmemelisiniz.

You shouldn't invite yourself on dates, though.

Yine de kendinizi randevulara davet etmemelisiniz.

It is not polite. It's not polite.

Kibar değil. Bu nazik değil.

It's not polite, contracting 'it' and 'is'.

Kibar değil, 'o' ve 'o' demek.

And did you notice the Stop T at the end of 'polite'?

Ve 'kibar'ın sonundaki Stop T'ye dikkat ettiniz mi?

It is not polite. It's not polite.

Kibar değil. Bu nazik değil.

It is not polite. It's not polite.

Kibar değil. Bu nazik değil.

You are right. Sorry. I will see you later. You're right, sorry. I'll see ya later.

Haklısın. Üzgünüm. sonra görüşürüz Haklısın, üzgünüm. Sonra görüşürüz.

'You' and 'are' contract to 'you're', which Tom reduced to 'yer', you're right.

Tom'un 'yer'e indirgediği 'sen' ve 'sen' sözleşmesi 'sen', haklısın.

'I' and 'will' become 'I'll' reduced to 'I'll' and the vowel in 'you' is relaxed a bit,

'I' ve 'will', 'I'll' olur ve 'I'll'e indirgenir ve 'sen'deki sesli harf biraz gevşer, bu

so it's closer to the schwa.

nedenle schwa'ya daha yakındır.

I'll see ya, I'll see ya later. 'Later' with the Flap T.

Görüşürüz, sonra görüşürüz. Flap T ile 'Sonra'.

You are right. Sorry. I will see you later. You're right, sorry. I'll see ya later.

Haklısın. Üzgünüm. sonra görüşürüz Haklısın, üzgünüm. Sonra görüşürüz.

You are right. Sorry. I will see you later. You're right, sorry. I'll see ya later.

Haklısın. Üzgünüm. sonra görüşürüz Haklısın, üzgünüm. Sonra görüşürüz. İyi

Have fun! Have fun!

eğlenceler! İyi eğlenceler!

'Have fun': no options for contractions or reductions here.

'Eğlenin': burada kısaltma veya azaltma seçeneği yoktur.

But can you believe that in every other sentence

Ancak, diğer her cümlede, kısaltma veya kısaltma veya Durdurma veya Flap T kullanarak

there was something we could change to make it sound more American,

daha Amerikan sesi çıkarmak için değiştirebileceğimiz bir şey olduğuna inanabiliyor musunuz?

using a contraction or reduction, or a Stop or Flap T.

Now let's listen to the whole conversation, once without these tips and once with.

Şimdi tüm konuşmayı dinleyelim, bir kez bu ipuçları olmadan ve bir kez .

What is your sense of the overall character?

Genel karakter anlayışınız nedir?

Formal - T: What movie do you want to watch?

Resmi - T: Hangi filmi izlemek istersin?

R: I cannot watch a movie, I have got a date. T: Who is the date with?

R: Film izleyemiyorum, randevum var. T: Randevu kiminle?

R: You would like to know! T: Are not you going to tell me?

R: Bilmek istersin! T: Söylemeyecek misin?

R: He is a social worker. T: Could not we all watch the movie together?

R: O bir sosyal hizmet uzmanı. T: Filmi hep birlikte izleyemez miyiz?

R: I do not think he would want to. T: Does not he like movies?!

R: Bunu isteyeceğini sanmıyorum. T: Filmleri sevmiyor mu?!

R: It is not that, he just would not want to, we have got other plans.

R: Öyle değil, sadece istemezdi, başka planlarımız var.

T: But we would have a great time! I would not be the third wheel, promise!

T: Ama harika zaman geçirirdik! Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz!

R: Tom, should not you go have a date night with your wife? That would be better.

R: Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmez mi? Bu daha iyi olurdu.

T: She is at rehearsal tonight.

T: Bu akşam provada.

R: Oh, I get it. You should not invite yourself on dates, though, it is not polite.

R: Ah, anladım. Kendinizi randevulara davet etmemelisiniz, yine de bu kibar değil.

T: You are right. Sorry. I will see you later. Have fun.

T: Haklısın. Üzgünüm. sonra görüşürüz İyi eğlenceler.

Informal - T: What movie do you wanna watch?

Resmi Olmayan - T: Hangi filmi izlemek istersin?

R: I can't watch a movie, I've gotta date. T: Who's the date with?

R: Film izleyemem, çıkmam lazım. T: Randevu kiminle?

R: You'd like to know! T: Aren't you gonna tell me?

R: Bilmek istersin! T: Söylemeyecek misin?

R: He's a social worker. T: Couldn't we all watch the movie together?

R: O bir sosyal hizmet uzmanı. T: Filmi hep birlikte izleyemez miyiz?

R: I don't think he'd want to. T: Doesn't he like movies?!

R: İsteyeceğini sanmıyorum. T: Filmleri sevmiyor mu?!

R: It isn't that, he just wouldn't want to, we've got other plans.

R: Öyle değil, sadece istemezdi, başka planlarımız var.

T: But we'd have a great time! I wouldn't be the third wheel, promise!

T: Ama harika zaman geçirirdik! Üçüncü tekerlek olmayacağım, söz!

R: Tom, shouldn't you go have a date night with your wife? That'd be better.

R: Tom, karınla ​​bir randevu gecesi yapman gerekmez mi? Bu daha iyi olur.

T: She's at rehearsal tonight.

T: Bu akşam provada.

R: Oh, I get it. You shouldn't invite yourself on dates, though, it's not polite.

R: Ah, anladım. Kendini randevulara davet etmemelisin, ama bu kibarca değil.

T: You're right, sorry. I'll see ya later. Have fun!

T: Haklısın, üzgünüm. Sonra görüşürüz. İyi eğlenceler!

To keep going with this, go back and listen to the conversation

Buna devam etmek için geri dönün ve kulağa

when it sounded American and natural.

Amerikan ve doğal geldiğinde sohbeti dinleyin.

Turn it into a Ben Franklin exercise

Bunu bir Ben Franklin egzersizine dönüştürün

and then practice the conversation with a friend, or by yourself.

ve ardından bir arkadaşınızla veya kendi başınıza sohbetin pratiğini yapın.

If you're not sure what a Ben Franklin exercise is, click here or look in the description.

Bir Ben Franklin egzersizinin ne olduğundan emin değilseniz, buraya tıklayın veya açıklamaya bakın. Hepsi

That's it, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.