LEARN 105 ENGLISH VOCABULARY WORDS | DAY 18

I love day 18, don't you? It's our 30 Day  English Vocabulary Challenge to start 2021 right.  

18. günü seviyorum, değil mi? 2021'e doğru başlamak için 30 Günlük İngilizce Kelime Bilgisi Yarışmamız.

One video a day, every day, for 30 days. We're  learning 105 words from the academic word list,  

30 gün boyunca her gün, günde bir video. Akademik kelime listesinden 105 kelime,

words to help you have  sophisticated English conversations,  

gelişmiş İngilizce konuşmalar yapmanıza yardımcı olacak kelimeler,

words you need to know if you're preparing for the  IELTS or TOEFL exams. I've been watching the posts  

IELTS veya TOEFL sınavlarına hazırlanıyorsanız bilmeniz gereken kelimeler öğreniyoruz.

you've been making about this challenge,  it's incredible, inspiring. Make up a sentence to  

Bu meydan okumayla ilgili   yaptığınız gönderileri izliyorum, inanılmaz, ilham verici. Öğrendiğiniz bir kelimeyle ilgili bir cümle kurun

a word you learn and post it on social. Don't  forget to like and subscribe, and don't forget  

ve bunu sosyal medyada yayınlayın. Beğenmeyi ve abone olmayı unutmayın ve

to download the study guide that goes with this  30 day challenge. You can do that by clicking  

bu 30 günlük yarışmayla birlikte gelen çalışma kılavuzunu indirmeyi unutmayın . Bunu

here or the link in the video description. Learn  the words, ace the quizzes, you've got this.

burayı veya video açıklamasındaki bağlantıyı tıklayarak yapabilirsiniz. Kelimeleri öğrenin, kısa sınavlarda başarılı olun, bunu anladınız.

Our first word today is PROCEDURE.

Bugünkü ilk sözümüz PROSEDÜR.

A three syllable word with middle syllable stress.  

Orta hece vurgusu olan üç heceli bir kelime.

It's a noun, a series of actions that  are done in a certain way or order.  

Bu bir isim, belirli bir şekilde veya sırayla gerçekleştirilen bir dizi eylemdir.

A medical treatment or option. Installing  a car battery is a simple procedure.  

Tıbbi bir tedavi veya seçenek. Bir araba aküsünün takılması basit bir prosedürdür.

The procedure will take two hours. Let's  look again up close and in slow motion.

İşlem iki saat sürecektir. Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now we'll go to Youglish for five examples.

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz. Elbette takip etmeleri gereken

There was a procedure they  had to follow, of course.

bir prosedür vardı .

A procedure. They had to follow a series  of actions. They couldn't choose the order  

Prosedür. Bir dizi eylemi takip etmeleri gerekiyordu .

in which to do things, they  had to follow the procedure.

İşlerin yapılacağı sırayı seçemezlerdi, prosedürü takip etmeleri gerekiyordu. Elbette takip etmeleri gereken

There was a procedure they  had to follow, of course.

bir prosedür vardı .

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

This is standard operating procedure in government  that we do all of the planning up front.

Bu, tüm planlamayı önceden yaptığımız, hükümette standart işletim prosedürüdür.

Standard operating procedure. This means  the way things need to be done in a business  

Standart işletim prosedürü. Bu, bir ticari

organization, or in this case, the government.  For example, at work, you can't just say: hey,  

kuruluşta veya bu durumda hükümette işlerin nasıl yapılması gerektiği anlamına gelir. Örneğin, işteyken "hey,

I want to take next week off. You have  to follow standard operating procedures.  

önümüzdeki hafta izin almak istiyorum" diyemezsiniz. Standart işletim prosedürlerini uygulamanız gerekir.

Put in a request in writing to your  supervisor, ask for the week off,  

Amirinize yazılı olarak bir talepte bulunun ,

following the steps outlined by your  company on how to ask for time off.

şirketiniz tarafından nasıl izin isteneceğine ilişkin olarak belirtilen adımları izleyerek bir haftalık izin isteyin.

This is standard operating procedure in government  that we do all of the planning up front.

Bu, tüm planlamayı önceden yaptığımız, hükümette standart işletim prosedürüdür.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

I thought the procedure had  failed, it needed to be redone.

Prosedürün başarısız olduğunu, yeniden yapılması gerektiğini düşündüm.

The procedure had failed. The way of doing things,  

Prosedür başarısız olmuştu. İşleri yapma biçiminin

thought it needed to be redone, thought the  steps needed to be changed, or reordered.

yeniden yapılması gerektiğini düşündü, adımların değiştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşündü.

I thought the procedure had  failed, it needed to be redone.

Prosedürün başarısız olduğunu, yeniden yapılması gerektiğini düşündüm.

Another example.

Başka bir örnek.

That's the process. That's the procedure.  Those are the boxes that we have to check.

Süreç bu. Prosedür bu. Kontrol etmemiz gereken kutular bunlar.

The procedure, the order of things.

Prosedür, şeylerin sırası.

That's the process. That's the procedure.  Those are the boxes that we have to check.

Süreç bu. Prosedür bu. Kontrol etmemiz gereken kutular bunlar. Son

Our last example.

örneğimiz.

We found, of course, that this  material became overgrown with  

Elbette, bu malzemenin alglerle büyüdüğünü bulduk

algae and we needed them to  develop a cleaning procedure.

ve onlara bir temizleme prosedürü geliştirmeleri için ihtiyacımız vardı.

A cleaning procedure. Steps to follow the  same way each time to clean the material.

Bir temizlik prosedürü. Malzemeyi temizlemek için her seferinde aynı şekilde izlenecek adımlar.

We found, of course, that this  material became overgrown with  

Elbette, bu malzemenin alglerle büyüdüğünü bulduk

algae and we needed then to  develop a cleaning procedure.

ve o zaman bir temizleme prosedürü geliştirmemiz gerekti. Bir

Our next word is RESPONSE.  

sonraki kelimemiz YANIT.

Whenever we have an NS cluster in American  English, we pronounce it like NTS.  

Amerikan İngilizcesinde bir NS kümemiz olduğunda , onu NTS gibi telaffuz ederiz.

Response. Response. It's a noun, it means  something that is said or written as a reply  

Cevap. Cevap. Bu bir isimdir, bir cevap veya tepki olarak söylenen veya yazılan bir şey anlamına gelir

or reaction. I asked but he gave no response.  Let's look again up close and in slow motion.

. diye sordum ama cevap vermedi. Tekrar yakından ve ağır çekimde bakalım.

And now we'll go to Youglish for five examples.

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz.

They were taught to rethink  their stress response as helpful.

Onlara stres tepkilerini yararlı olarak yeniden düşünmeleri öğretildi.

This stress response, the  reaction of the body to stress.  

Bu stres tepkisi, vücudun strese tepkisi.

Heart racing, sweat, muscle tension,  how does your body react to stress?

Kalp çarpıntısı, ter, kas gerginliği, vücudunuz strese nasıl tepki verir?

They were taught to rethink  their stress response as helpful.

Onlara stres tepkilerini yararlı olarak yeniden düşünmeleri öğretildi.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

It's a 1939 speech about Roosevelt in response  to Roosevelt’s attempt to, to bring peace.

Bu, Roosevelt'in barış getirme girişimine yanıt olarak Roosevelt hakkında 1939'da yapılmış bir konuşma . Roosevelt'in barış getirme girişimine

A speech given as a reply to  Roosevelt’s attempt to bring peace.

yanıt olarak verilen bir konuşma .

It's a 1939 speech about Roosevelt in response  to Roosevelt’s attempt to, to bring peace.

Bu, Roosevelt'in barış getirme girişimine yanıt olarak Roosevelt hakkında 1939'da yapılmış bir konuşma .

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

And the natural response to this  is to hole up in your apartment.

Ve buna verilecek doğal tepki, dairenize saklanmaktır.

The natural response. The natural  reaction. The natural thing to want to do.

Doğal tepki. Doğal tepki. Yapmak istemen doğal şey.

And the natural response to this  is to hold up in your apartment.

Ve buna verilecek doğal tepki, dairenizde durmaktır.

Another example.

Başka bir örnek.

What are people going to say in response to this?

İnsanlar buna cevaben ne diyecek?

What will their reaction be to this? Will  they love it? Hate it? What will they say?

Buna tepkileri ne olacak? Bunu sevecekler mi? Nefret mi? Ne diyecekler?

What are people going to say in response to this?

İnsanlar buna cevaben ne diyecek? Son

Our last example.

örneğimiz.

My response to that is that  it's, you can't deny the science.

Buna cevabım şu ki , bilimi inkar edemezsiniz.

My response, my reaction, my reply  to this question or situation.

Yanıtım, tepkim, bu soruya veya duruma yanıtım.

My response to that is that  it's, you can't deny the science.

Buna cevabım şu ki , bilimi inkar edemezsiniz.

Our last word today is LEGISLATION.

Bugünkü son sözümüz MEVZUAT.

It's a four-syllable word with third syllable  

Bu, üçüncü hece vurgusu olan dört heceli bir kelimedir

stress. Legislation. Legislation. It's a noun,  a law or a set of laws made by the government,  

. Mevzuat. Mevzuat. Bu bir isim, bir yasa veya hükümet tarafından yapılmış bir dizi yasa,

the action or process of making laws. We're  voting on important legislation today.  

yasa yapma eylemi veya sürecidir. Bugün önemli yasalar için oylama yapıyoruz.

Let's see it again up close and in slow motion. 

Tekrar yakından ve ağır çekimde görelim.

And now we'll go to Youglish for five examples.

Ve şimdi beş örnek için Youglish'e geçeceğiz.

There was an initiative, you know, 64 pages  of legislation that was already in place.

Bir inisiyatif vardı, biliyorsunuz, zaten yürürlükte olan 64 sayfalık mevzuat.

64 pages of legislation, of a bill,  or law. What do you think? Do most  

64 sayfalık mevzuat, yasa tasarısı veya yasa. Ne düşünüyorsun?

congress people read every page of every  piece of legislation that they vote on?

Kongre üyelerinin çoğu, oy verdikleri her yasanın her sayfasını okuyor mu ?

There was an initiative, you know, 64 pages  of legislation that was already in place.

Bir inisiyatif vardı, biliyorsunuz, zaten yürürlükte olan 64 sayfalık mevzuat.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

So he decided to introduce  legislation that would allow  

Bu nedenle,

him to take over mayoral control of the schools.

okulların belediye başkanlığı kontrolünü devralmasına izin verecek bir yasa çıkarmaya karar verdi.

Introduce legislation. That means propose  a law, put it out there to be voted on.

Mevzuatı tanıtın. Bu, bir yasa önermek, oylanmak üzere ortaya koymak anlamına gelir.

So he decided to introduce legislation  that would allow him to take over  

Bu nedenle,

mayoral control of the schools.

okulların belediye başkanlığı kontrolünü devralmasına izin verecek bir yasa çıkarmaya karar verdi.

Here's another example.

İşte başka bir örnek.

New York City passed legislation that bars  employers from firing, you know, pregnant women.

New York City, işverenlerin hamile kadınları işten çıkarmasını yasaklayan bir yasa çıkardı.

Passed legislation, voted  in favor, did make it a law.

Yasayı kabul etti, lehte oy kullandı ve onu bir yasa haline getirdi.

New York City passed legislation that bars  employers from firing, you know, pregnant women.

New York City, işverenlerin hamile kadınları işten çıkarmasını yasaklayan bir yasa çıkardı.

Another example.

Başka bir örnek.

We've gotten legislation passed in 20 states.

20 eyalette yasa çıkardık. Alınan

Gotten legislation passed. Gotten the  local lawmakers to agree to vote yes  

yasa geçti. Yerel milletvekillerinin

to make this legislation law.

bu yasayı yasalaştırmak için evet oyu   vermelerini sağladı.

We've gotten legislation passed in 20 states.

20 eyalette yasa çıkardık. Son

Our last example.

örneğimiz. İçeri

I was going in and giving them the  technical assistance that they needed  

giriyor ve onlara

to fight for a particular piece of legislation.

belirli bir yasa için mücadele etmeleri için ihtiyaç duydukları teknik yardımı veriyordum.

To fight for it, to try to  convince those who would vote  

Bunun için mücadele etmek, oy verecek olanları yasanın

that it should be passed, that  it would be a worthwhile law.

kabul edilmesi gerektiğine, bunun değerli bir yasa olacağına ikna etmeye çalışmak. İçeri

I was going in and giving them the  technical assistance that they needed  

giriyor ve onlara

to fight for a particular piece of legislation.

belirli bir yasa için mücadele etmeleri için ihtiyaç duydukları teknik yardımı veriyordum.

Seeing all the real-life examples can really help  you understand how to use these words, can't it?  

Tüm gerçek hayattan örnekleri görmek, bu kelimeleri nasıl kullanacağınızı anlamanıza gerçekten yardımcı olabilir, değil mi?

I have a challenge for you now. Make  up a sentence with one of these words.  

Şimdi senin için bir meydan okumam var. Bu kelimelerden biriyle bir cümle oluşturun.

Make a short video of your sentence,  and post it to social media.  

Cümlenizin kısa bir videosunu çekin ve sosyal medyada yayınlayın.

Tag me and use the hashtag  #rachelsenglish30daychallenge

Beni etiketleyin ve hashtag'i kullanın #rachelsenglish30daychallenge

Don't be shy. You can do this. I love seeing  

Utanmayın. Bunu yapabilirsiniz.

what you've posted so far. Our next  video comes out tomorrow, at 10 AM  

Şu ana kadar   yayınladıklarınızı görmek hoşuma gidiyor. Bir sonraki videomuz yarın Philadelphia saatiyle 10:00'da yayında

Philadelphia time. Come on back to learn  three more vocabulary words. In the meantime,  

. Üç kelime daha öğrenmek için geri gelin . Bu arada

keep your studies going with this video, and check  out my online courses at Rachel's English Academy.  

bu video ile çalışmalarınıza devam edin ve Rachel's English Academy'deki çevrimiçi kurslarıma göz atın.

You'll become a more confident English  speaker. And please do remember to subscribe.  

Daha özgüvenli bir İngilizce konuşan kişi olacaksınız. Ve lütfen abone olmayı unutmayın.

I love being your English teacher. That's it  and thanks so much for using Rachel's English.

İngilizce öğretmenin olmayı seviyorum. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.