Learn English with TV Series: The Simpsons and American Valentine's Day

Bah! This is just another Hallmark holiday cooked up to sell cards.

Bah! Bu, kart satmak için hazırlanmış başka bir Hallmark tatili.

Ohh, a valentine from my granddaughter.

Ohh, torunumdan bir sevgililer günü hediyesi.

Could I have the envelope?

Zarfı alabilir miyim?

"To Moe, from your secret admirer."

"Gizli hayranınızdan Moe'ya."

Yoo-hoo!

Yoo-hoo!

Oh, God, no.

Oh tanrım hayır.

And this is for my Huggy Bug, in honor of this special day.

Bu da benim Huggy Bug'ım için, bu özel günün şerefine.

Special day? Oh, what have I forgotten now? Now, don't panic.

Özel gün? Ah, şimdi neyi unuttum? Şimdi panik yapmayın.

Is it bacon day? No. That's crazy talk. She's getting impatient.

Pastırma günü mü? Hayýr. Bu delice konuţma. Sabırsızlaşıyor.

Take a stab at it.

Şuna bir bak.

Happy Valentine's Day.

Mutlu sevgililer günü.

Oh, thank you, dear.

Teşekkür ederim canım.

Whoo-hoo!

Hoo-hoo!

I'll bet you have a lot of things planned, eh, Dad?

Bahse girerim planladığın bir sürü şey vardır, ha baba? Bir

Uh, kind of.

bakıma.

Nobody makes a big deal out of Valentine's Day.

Sevgililer Günü'nü kimse büyütmez.

If you think I'm cuddly, and you want my company, come on, wifey, let me know...

Sevimli olduğumu düşünüyorsan ve arkadaşlığımı istiyorsan, hadi karım, haber ver...

Hey, Dad, why don't you give Mom her present?

Hey baba, neden anneme hediyesini vermiyorsun?

What a nice idea, son. It's, uh, upstairs, on the second floor of our home.

Ne güzel fikir oğlum. Üst katta, evimizin ikinci katında.

I'll just go get it.

Gidip alacağım.

Apu, you gotta help me. I need a Valentine's gift for my wife.

Apu, bana yardım etmelisin. Karım için bir sevgililer günü hediyesi istiyorum.

Perhaps this might be appropriate?

Belki bu uygun olabilir?

Yes! You saved my life. How much?

Evet! Hayatımı kurtardın. Ne kadar?

One hundred dollars.

Yüz dolar.

What? That's highway robbery. I won't pay it.

Ne? Bu otoyol soygunu. ödemeyeceğim

Oh, I think you will.

Bence yapacaksın.

All right! But I'll never shop here again.

Elbette! Ama bir daha asla buradan alışveriş yapmayacağım.

If he discovers the discount supermarket next door, all is lost.

Yandaki indirimli süpermarketi keşfederse, her şey kaybolur.

Nickel off on expired baby food.

Süresi dolmuş bebek mamalarında nikel indirimi.

Sold!

Satılmış!

Miss Hoover, can we exchange our valentines?

Bayan Hoover, sevgililerimizi değiş tokuş edebilir miyiz?

Not just yet, Janey.

Henüz değil, Janey.

First we're going to construct paper mailboxes to store the valentines.

İlk önce sevgililer günü için kağıt posta kutuları yapacağız.

Isn't that just pointless busywork?

Bu anlamsız bir meşguliyet değil mi?

Get cracking.

Çatlamaya başlayın.

Yes, Ralph? My parents won't let me use scissors.

Evet, Ralph? Ailem makas kullanmama izin vermiyor.

The children are right to laugh at you, Ralph. These things couldn't cut butter.

Çocuklar sana gülmekte haklı, Ralph. Bu şeyler tereyağını kesemezdi.

Now, take out your red crayons. Miss Hoover?

Şimdi kırmızı boya kalemlerinizi çıkarın. Bayan Hoover?

Yes, Ralph? I don't have a red crayon.

Evet, Ralph? Kırmızı pastel boyam yok.

Why not?

Neden?

I ate it

All right, children. You may now exchange valentines.

Pekâlâ çocuklar, yedim. Artık sevgililer günü değiş tokuşu yapabilirsiniz.

Miss Hoover? I glued my head to my shoulder.

Bayan Hoover? Başımı omzuma yapıştırdım.

Poor Ralph.

Zavallı Ralph.

Here you go, Ralph.

Al bakalım, Ralph.

You choo-choo-choose me?

Beni mi seçtin?

Happy Valentine's.

Sevgililer günün kutlu olsun.