How to be CONFIDENT!

Hello.

Merhaba

My name's Ronnie.

Benim adım Ronnie.

I'm very confident, and I really like talking.

Ben çok öz güvenliyim ve gerçekten böyle konuşmayı seviyorum

[Sighs] Oh, god.

Aman Allah'ım!

[Laughs]

Do you think that one of the reasons why you don't like to speak English is because

İngilizce konuşmayı sevmemenizin nedenlerinden biri

you lack confidence maybe in speaking or in writing, or just in your daily life?

belki konuşurken ve yazarken,ya da sadece günlü hayatında öz güvenin yok mu?

Confidence is the number one problem that you have while learning English.

öz güven bir numaralı problemdir ingilizce öğrenirken

So, a lot of people talk to me and say:

pek çok insan benimle konuşuyor ve şöyle diyor:

"Ronnie, I can't speak English. I'm terrible."

Ronnie,ingilizce konuşamıyorum.Çok kötüyüm.

And I say:

ve ben diyorum

"Oh, no. You can speak English. You are not terrible."

Hayır. İngilizce konuşabilirsin.kötü değilsin.

So, I want to help you and I want you to become more confident in your daily life, whatever

bu yüzden size yardım etmek istiyorum ve günlük hayatınızda daha öz güvenli olmanızı istiyorum, her neyse

you do, not only English, for everything.

yaparsın, sadece ingilizceyi değil,her şey için

So, I'm going to teach you some tricks or some methods to become more confident.

Bu yüzden, size daha öz güvenli olmanız için bazı püf noktaları veya bazı yöntemler öğreteceğim

Thumbs up.

Çok iyi!(Yaşasın!)

Even if you're not, then just pretend.

olmasan bile rol yap.

Everyone pretends.

herkes rol yapar(taklit)

So, I'm going to go through things that are bad and the reasons why you and I are not

Bu yüzden, kötü olan şeylerden ve sizin ve benim neden olmadığımızın nedenlerinden geçeceğim

confident people.

öz güvenli insanlar

First of all, we have a fear.

her şeyden önce, bir korkumuz var

We have a fear of the unknown.

bilinmeyene dair bir korkumuz var

We have fear that we don't know what's going to happen.

Ne olacağını bilmediğimizden korkuyoruz.

Maybe you're going to go for a job interview, or you're starting a new class, or you're

Belki bir iş görüşmesine gidersiniz ya da yeni bir sınıfa başlamış olursunuz, ya da

going to go on a date, or you're meeting new people, you're going to a party - we have

Randevuya çıkacaksınız ya da yeni insanlarla tanışacaksınız, bir partiye gideceksiniz -

no idea what's going to happen.

Ne olacağı hakkında hiçbir fikrimiz yok.

That's cool, let it happen.

Bu harika, olmasına izin ver.

We can't change the future.

Geleceği değiştiremeyiz.

We don't know about the future, so what we can do is we can prepare our self.

Geleceği bilmiyoruz, bu yüzden yapabileceğimiz şey kendimizi hazırlayabilmemiz.

Now, if we're talking about doing something, like a presentation or standing up in front

Şimdi, insanların önünde sunum veya stand up gibi bir şey yapmaktan bahsediyorsak

of people, going to a party, especially if you're trying to speak English, what you can

Partiye gidip, özellikle İngilizce konuşmaya çalışıyorsanız,

do if you're worried about your English is you can practice speaking at home.

Ne yapabilirsin ingilizceniz hakkında endişeleriniz varsa evde konuşmaya çalışabilirsiniz.

Now, this might sound a little crazy, but who cares?

Şimdi, bu biraz çılgınca gelebilir, ama kimin umurunda?

What you can do is take your phone, you can record yourself speaking English.

Yapabileceğiniz şey telefonunuzu almak, kendinizi İngilizce konuşarak kaydedebilirsiniz.

Maybe you're doing a presentation, so record your presentation, listen to it.

Belki bir sunum yapıyorsunuz, bu yüzden sunumunuzu kaydedin, dinleyin.

[Gasps] You think it's terrible?

Sence korkunç mu?

Do it again.

Tekrar yap.

We have an expression: "Practice makes perfect."

Bir ifademiz var: 'Pratik mükemmelleştirir

It's not going to be perfect, but it'll be good.

Mükemmel olmayacak, ama iyi olacak.

So the more you practice something, the more comfortable you're going to feel, the more

Yani bir şeyi ne kadar çok uygularsanız, kendinizi o kadar rahat hissedersiniz, o kadar çok

confidence you're going to have, and you're going to rock that.

özgüvene sahip olacağınızdan emin olabilirsiniz ve bunu halledeceksiniz.

You're going to go to the party and be like: "Yeah! I'm the best party person ever."

Partiye gidip şöyle olacaksın: 'Evet! Şimdiye kadarki en iyi parti insanıyım.

Or you're going to go to your job interview and you're going to get the job.

Veya iş görüşmesine gidersiniz ve işi alırsınız.

I feel like I'm an infomercial.

Sanki tanıtımda biriyim gibi hissediyorum.

Okay, the next one and probably one of the hardest is criticism.

Tamam, bir sonraki ve muhtemelen en zorlarından biri eleştiridir.

Criticism means people tell you what you do wrong.

Eleştiri, insanların size neyi yanlış yaptığınızı söylemesi anlamına gelir

People tell you bad things about you.

İnsanlar sana kötü şeyler söylüyor.

People tell you your pronunciation is terrible, your work is awful.

İnsanlar telaffuzunuzun korkunç olduğunu, çalışmanızın korkunç olduğunu söylüyor.

How do you feel? You feel: "Oh my god. Why am I even alive?"

Nasıl hissediyorsun? 'şöyle :Aman tanrım. Neden hala yaşıyorum ?'

So people criticize you, and depending on how they do it...

İnsanlar sizi eleştiriyorlar ve nasıl yaptıklarına bağlı olarak ...

For example, if you have a boss who only tells you bad things, this is not a very good boss.

Örneğin, size sadece kötü şeyler söyleyen bir patronunuz varsa, bu çok iyi bir patron değildir.

But if you have a boss who criticizes you and tells you positive things, this is getting better.

Ama sizi eleştiren ve olumlu şeyler söyleyen bir patronunuz varsa, bu daha da iyi oluyor.

But what we have to do is we have to learn from the criticism.

Ama yapmamız gereken, eleştiriden öğrenmek zorunda olduğumuz şey.

We have an expression: "Don't take it personally."

Bir ifademiz var: 'Kişisel olarak alma.'

This means, for example, if your boss says:

Bu, örneğin patronunuz şöyle diyorsa:

"You know what? Your... Your presentation wasn't that good."

'Biliyor musun? Senin ... Sunumun o kadar iyi değildi.'

Instead of: "Oh my god", instead of feeling negative or feeling bad, just go:

Bunun yerine: 'Aman tanrım', olumsuz hissetmek veya kötü hissetmek yerine, sadece git:

"Okay. Well, please tell me how I can make it better."

'Tamam. Lütfen bana nasıl daha iyi yapabileceğimi söyle.'

Your boss is there maybe to help you, unless you have a terrible boss, but always try and

Korkunç bir patronun olmadığı sürece patronun sana yardım etmek için orada olabilir, ama her zaman dene ve

learn from the criticism.

Eleştiriden öğrenir.

If you've done something wrong, admit it and go: "Oh, do you know what?

Eğer yanlış bir şey yaptıysanız, itiraf et ve git: 'Oh, ne biliyor musun?

You know...

biliyorsun

You know, that was terrible, but I can do next time better."

Biliyorsun, bu korkunçtu, ama bir dahaki sefere daha iyisini yapabilirim. '

So always try to improve from your criticism.

Bu yüzden her zaman eleştirinizden gelişmeye çalışın.

Critics are maybe your best friends because they tell you what's wrong and you have to listen to that.

Eleştirmenler belki de en iyi arkadaşlarınızdır, çünkü size neyin yanlış olduğunu söylerler ve bunu dinlemek zorundasınız.

Next one.

Sıradaki.

I'd like to inform everyone out there that you are not airbrushed models,

Oradaki herkese havalı çıtır modeller olmadığınızı bildirmek istiyorum,

and I am sure far from being a model.

Ve eminim model olmaktan çok uzak.

What happens is in magazines nowadays, we have these beautiful ladies.

Bugünlerde dergilerde ne oluyor, bu güzel bayanlar var

They are simply perfect.

Onlar sadece mükemmel.

Look at her lips, and her nose, and her eyes...

Dudaklarına, burnuna ve gözlerine bak ..

Actually, she doesn't have a nose.

Aslında burnu yok:)

This woman has no nose.

Bu kadının burnu yok.

Where's your nose?

Burnun nerede?

I have eyebrows, by the way.

Bu arada benim kaşlarım var.

She does not have a nose.

Burnu yok.

So, if you...

Yani, eğer ..

Oh my god, Angelina Jolie, she's gorgeous.

Aman tanrım Angelina Jolie, o muhteşem

Her life's a mess, but she's gorgeous.

Hayatı karışık, ama o muhteşem

This is airbrushed. This is not real.

Bu gözboyama Bu gerçek değil.

These are not real p-...

Bunlar gerçek değil...

Oh, hello.

oh,selam

I'll just be over here, okay.

Sadece burada olacağım, tamam.

These are not real people.

Bunlar gerçek insanlar değil.

These are processed, Photoshopped just images of bodies.

Bunlar işlenmiş, sadece fotoşoplu vücut görüntüleri.

And we cannot look at this and go:

Ve buna bakıp gidemeyiz:

"I don't look as pouty, as wonderful as she does in this Ralph Lauren jacket",

'Bu Ralph Lauren ceketinde olduğu kadar harika, kibar görünmüyorum'

which is not Ralph Lauren at all because they're terrible.

Bu da Ralph Lauren değil, çünkü korkunçlar.

Never, ever think that you are not beautiful and wonderful, because you don't look like

Asla, güzel ve harika olmadığınızı asla düşünmeyin, çünkü böyle görünmüyorsunuz

these pieces of...

bu parçaları...

I don't know, skeletons.

Bilmiyorum, iskeletler.

So, everyone has a problem with their personal appearance.

Yani, herkesin kişisel görünüşüyle ​​ilgili bir sorunu var.

You've... We all have issues, what we don't like about yourself.

Sizin... Hepimizin sorunları var, kendiniz hakkında sevmediğimiz şeyler.

Hey, that's cool.

Hey,bu normal

But what you have to do is you have to get over that and you have to think: "Do you know what?

Ama yapmanız gereken, bunun üstesinden gelmek ve düşünmelisin“Ne olduğunu biliyor musunuz?

I'm actually pretty good.

Aslında oldukça iyiyim.

I have some things that I like about me."

Benim hakkımda sevdiğim bazı şeyler var. '

Make a list.

Bir liste yap.

"Well, I quite like my left eyelash, I think it's pretty long and cute.

Sol kirpikimi çok beğendim, bence oldukça uzun ve sevimli.

My baby fingers are pretty cute, too."

Bebek parmaklarım da çok tatlı. '

So think about things that you like about yourself.

Kendiniz hakkında sevdiğiniz şeyleri düşünün.

Another one that's really, really, really important especially at work or in a job interview

Özellikle işte veya iş görüşmesinde gerçekten, gerçekten, gerçekten önemli olan bir diğeri

is lack of knowledge.

bilgi eksikliğidir

So, this is a doozy, which means it's important.

Yani, bu bir özel, yani önemli.

If you're going for a job interview and you don't know anything about the job, you're

Bir iş görüşmesi yapacaksanız ve iş hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız,

not going to get it.

elde edemeyeceksin

So what you have to do is you have to research.

Yani yapmanız gereken, araştırmak zorundasınız.

Research the company, find out something about the company that you can talk about.

Şirketi araştırın, şirket hakkında konuşabileceğiniz bir şey bulun

If it's English, watch my videos.

eğer ingilizce ise, videolarımı izle.

Watch www.engvid.com, and you can learn so that you have more knowledge about your topic.

Www.engvid.com'u izleyin ve konunuz hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için öğrenebilirsiniz.

This, again, is not only for English.

Bu, yine, sadece İngilizce için değil

If you're doing...

Eğer yapıyorsanız ..

Making a presentation at your work, research it.

İşinizde bir sunum yapıyorsanız, araştırın.

Just get information.

Sadece bilgi al.

The more information you have in your brain, the more confident you will be because you

Beyninizde ne kadar çok bilgi varsa, o kadar emin olursunuz çünkü

know what you're going to say.

Ne diyeceğini biliyorsun.

I'd like to show you guys something.

Size bir şey göstermek istiyorum.

This is my notebook of what I do about five hours before I stand here.

Bu, burada durmadan yaklaşık beş saat önce ne yaptığımın not defteri.

This is my notebook of notes about what I'm going to teach you.

Bu size ne öğreteceğime dair not defterim.

And sometimes I cross it off, and last night I couldn't really sleep too well because I thought:

Ve bazen çarpı atıyorum ve dün gece çok iyi uyuyamadım çünkü düşündüm:

"What am I going to do? What am I going to teach on the videos?"

'Ne yapacağım? Videolarda ne öğreteceğim?'

So what I do is I have to prepare myself.

Yani yaptığım şeye kendimi hazırlamak zorundayım

So at nighttime I lie awake at night and I think: "What can I do? What can I do?"

Geceleri uyanık uzanıyorum ve şöyle düşünüyorum: 'Ne yapabilirim? Ne yapabilirim?

And then it gets better. So what I do is I prepare myself.

Ve sonra daha iyi olur. Yani yaptığım şey kendimi hazırlamak.

I know what I'm going to tell you.

Sana ne söyleyeceğimi biliyorum

I've written it down, it's in my brain.

Yazdım, beynimde.

This gives me the confidence to stand in front of you and teach you this.

Bu önünüzde durmamı ve size bunu öğretmem için bana güven veriyor.

Yeah, I'm doing pretty good.

Evet, oldukça iyiyim.

The... One of the things that is the worst thing you can do to yourself is have negative thinking.

... Kendinize yapabileceğiniz en kötü şeylerden biri de olumsuz düşünmektir.

So, so many people tell me this: "Ronnie, I can't speak English. My English is terrible."

Pek çok insan bana şunu söylüyor: 'Ronnie, İngilizce konuşamıyorum. İngilizcem korkunç.'

Guess what? You've just said two wonderful sentences to me,

Bil bakalım ne oldu? Bana sadece iki harika cümle söyledin,

and I know you can speak English, but

Ve İngilizce konuşabileceğini biliyorum, ama

your brain goes: "That was terrible. My pronunciation's awful."

Beyniniz şöyle der: 'Bu korkunçtu. Telaffuzum korkunç.'

Guess what?

Bil bakalım ne oldu?

Your pronunciation may not be perfect, but at least you're trying and you will do it.

Telaffuzunuz mükemmel olmayabilir, ama en azından deniyorsunuz ve yapacaksınız.

The more you practice it, the more you record it, the better you will become.

Ne kadar çok pratik yaparsanız, o kadar fazla kayıt yaparsanız, o kadar iyi olursunuz.

You have to take these negative ideas and get them out of your head.

Bu olumsuz fikirleri alıp kafanızdan çıkarmalısınız.

This also goes along with negative people.

Bu aynı zamanda olumsuz insanlarla da uyumludur.

Maybe you have people in your life who are always putting you down because you can't

Belki hayatında seni daima aşağı çeken insanlar var çünkü

say "pronunciation", like me.

benim gibi pronounciation(telafuz) diyemezsin

[Laughs] Okay?

tamam mı?

Maybe you have people who say:

Belki şöyle diyen insanlar vardır:

"Oh, no, no. Your English is awful.

Oh, hayır, hayır. İngilizcen korkunç.

I can say 'pronunciation' and you can't."

'Pronounciation(telaffuz)' diyebilirim ve sen diyemezsin '

What you have to do is you have to remove these people, or if you can't physically remove

Yapmanız gereken, bu insanları kaldırmak zorunda olduğunuz ya da fiziksel olarak kaldıramıyorsanız

them, don't listen to them.

Onları dinlemeyin.

Other people will always be jealous of your achievements, if they're bad people, and other

Diğer insanlar başarılarınızı kıskanırlar eğer kötü insanlarsa, ve diğer

people will try to bring you down to make them look better.

insanlar daha iyi görünmeleri için sizi yıkmaya çalışacaklar.

So you know what we're doing to these people - ignore them, carry on.

Yani bu insanlara ne yaptığımızı biliyorsun - onları görmezden gel, devam et.

Even if it's your boss or people around you all the time, your mom and your dad, your

hatta bu patronun ya da etrafındaki insanlar olsa bile her zaman, annen ve baban,senin

brothers or sisters, ignore them.

erkek yada kız kardeşlerin,onları görmezden gel

They're not perfect, I'm not perfect, you're not perfect, but at least you're going to

Mükemmel değiller, ben mükemmel değilim, sen mükemmel değilsin, ama en azından sen

try to do it.

bunu yapmaya çalış

What are they doing? Nothing.

Onlar ne yapıyor? Hiçbir şey

Now, we get to the good things.

Şimdi, iyi şeylere ulaşıyoruz.

So, you've got all these bad things and I've told you how to get rid of them, but let's

Yani, tüm bu kötü şeylere sahipsiniz ve size onlardan nasıl kurtulacağınızı söyledim, ama

focus on what you can do now to make you more confident.

sizi daha öz güvenli hale getirmek için şimdi neler yapabileceğinize odaklanalım.

First one is reward yourself.

Birincisi kendinizi ödüllendirmektir.

So what does this mean?

Peki bu ne anlama geliyor?

This means if you do something well, you got a job at the job interview-woohoo-or you did...

Bu, iyi bir şey yaparsanız, iş görüşmesinde bir işi kaptınız demektir-woohoo- ya da yaptın...

You passed your presentation and you didn't die-amazing-or you got a promotion at work,

Sunumunuzu geçtiniz ve ölmediniz inanılmaz-ya da terfi aldnız iş yerinde,

go out and celebrate.

Dışarı çık ve kutla.

Buy yourself something you want.

Kendinize istediğiniz bir şey alın.

Grab some chocolate.

Biraz çikolata al.

Do something that you like because you can celebrate doing something well.

Hoşunuza giden bir şey yapın çünkü iyi bir şey yaparak kutlama yapabilirsiniz.

The next thing...

Sıradaki şey...

[Laughs]

Is a fortune cookie.

Bir fal kurabiyesi.

If you do something well, you can get a fortune cookie.

İyi bir şey yaparsanız, bir fal kurabiyesi alabilirsiniz

It's free with every video that I do.

Yaptığım her videoda ücretsiz.

Good.

iyi

And I can't throw.

Ve ben atamıyorum.

Next one: Don't compare yourself.

Sıradaki: Kendinizi karşılaştırma.

So, I've told you before that people will always say:

Size daha önce söyledim, insanlar her zaman şunu söyleyecekler:

"Oh, Bobby's better than you are at this." That's great.

Oh, Bobby senden daha iyi. 'Bu harika.

Bobby, suck it.

Bobby, suck it.

It doesn't matter if somebody's better than you are.

Birinin senden daha iyi olması önemli değil

What matters is that you are yourself, you are unique, and that you're doing the best

Önemli olan siz kendiniz, eşsizsiniz ve en iyisini yaptığınızdır

you can do.

Yapabilirsin

I know this might come as a surprise to some people, but I'm pretty strange and all through

Bunun bazı insanlar için sürpriz olabileceğini biliyorum, ama ben oldukça garibim ve baştan sona

my life people told me:

Hayatımdaki insanlar bana şunları söyledi:

"Ronnie, you're weird. Ronnie, you're different."

'Ronnie, garipsin. Ronnie, farklısın.'

Yeah. And, who cares? Rock it.

Evet. Ve kimin umurunda? Sallayın.

Okay?

ok

Be unique.

Don't let other people bring you down.

Benzersiz olmak.

Başkalarının sizi hayal kırıklığına uğratmasına izin vermeyin.

Don't listen to them.

Onları dinleme.

They want to make you bad.

Seni kötü yapmak istiyorlar

You're better than that.

Bundan daha iyisin.

This is a really important thing that you can do every day in your life, job interviews,

Bu hayatınızda her gün yapabileceğiniz gerçekten önemli bir şey, iş görüşmeleri,

at your job, at your school, at your work, on a date.

Işinizde, okulunuzda, işinizde, buluşmanızda.

If there's a girl or a boy that you like, go get 'em, tigers.

Eğer sevdiğin bir kız ya da oğlan varsa, git al onları, kaplanlar.

Grr.

But body language is really important.

Ancak beden dili gerçekten önemlidir.

If you are standing...

Ayakta duruyorsanız ...

We say slumped over like this...

Böyle çöktüğümüzü söylüyoruz ..

Hi.

People might think that you have a problem with your back.

İnsanlar sırtında bir sorun olduğunu düşünebilirler.

But the first thing that you have to do is stand tall.

Ama yapmanız gereken ilk şey uzun durmak.

When you stand tall or straight it makes the person think that you're confident.

Uzun veya dik durduğunuzda, bu kişi kendinize güvendiğinizi düşünmesini sağlar.

If you're slouched over and walking like this, people aren't going to respect you, people

Eğer eğilirseniz ve böyle yürürseniz, insanlar size saygı duymayacaklar, insanlar

are not going to take you seriously.

sizi ciddiye almayacaklar

One of the biggest and most amazing things that you can do is smile.

Yapabileceğiniz en büyük ve en şaşırtıcı şeylerden biri gülümseme.

And I thought: "Ronnie, why? What...?

Ve düşündüm ki: 'Ronnie, neden? Ne ...?

What are you talking about? Why do you...?

Neden bahsediyorsun? Neden ...?

Why does smiling help you?"

Gülümsemek neden sana yardım ediyor? '

It will instantly change someone's face from: "Oh, I'm going to kill you", to:

Anında birinin yüzünü şu şekilde değiştirecektir: 'Ah, seni öldüreceğim', şöyle:

"Hey, this is kind of good".

'Hey, bu iyi bir şey'.

So if you feel uncomfortable, or if you feel unconfident or not confident,

Bu yüzden kendinizi rahatsız hissediyorsanız veya güvensiz hissediyorsanız veya kendinizden emin değilseniz,

all you have to do is smile.

Tek yapman gereken gülümsemek.

I know it's hard, but try it.

Zor olduğunu biliyorum, ama dene.

Go down the street tomorrow, next day, today, look at the people and smile at them.

Yarın caddeden aşağı in, ertesi gün, bugün, insanlara bak ve onlara gülümse.

You're going to see they will smile back at you, and you will get a really, really cool

Onların sana geri gülümseyeceklerini göreceksin, ve gerçekten çok iyi

feeling from that.

bundan duygular hissedeceksin

Social experiment number seven: Smile at people, see what happens.

Yedi numaralı sosyal deney: İnsanlara gülümse, neler olduğunu görün.

It makes the other people feel very comfortable, very relaxed, and it makes them like you.

Diğer insanları çok rahat, çok rahatlamış hissettirir ve onları sizin gibi yapar.

A very important thing, I've told you this before: You got to look the people in the eye.

Çok önemli bir şey, size daha önce söyledim: insanların gözlerinin içine bakmalısın.

If you don't look them in the eye, if you look down or if you're looking at the sky

Eğer gözlerine bakmazsan, aşağı bakarsan ya da gökyüzüne bakıyorsan

or the ceiling, people aren't too sure what you're doing.

Ya da tavana, insanlar ne yaptığınızdan çok emin olamazlar

I was told a really, really awful story by someone that ladies in either Venezuela or

Bana birileri tarafından kötü bir hikaye söylendi bu bayanlar hem Venezüella’da hem kolombiya da

Colombia, if they're married or with someone who's a guy, they're not really allowed to

Eğer evliyse ya da erkek olan biriyle, gerçekten izin verilmiyor

look at other men in the eye.

diğer erkeklerin gözlerinin içine bakılmasına

Are you absolutely joking?

Kesinlikle şaka mı yapıyorsun?

So if I'm a married woman, I cannot look another man in the eyes?

Eğer evli bir kadınsam başka bir adamın gözlerine bakamam?

Oh, Ronnie's not having that.

Oh, Ronnie buna sahip değil.

I'm coming to Colombia and Venezuela, and I'm looking at all of you guys in the eyes.

Kolombiya ve Venezuela'ya geliyorum ve hepinizin gözlerine bakıyorum.

It's a form of respect.

Bu bir saygı biçimi.

Women, if you don't look men in the eyes or anyone in the eyes, it tells them that you

Kadınlar, eğer erkeklerin gözlerine bakmazsanız ya da kimsenin gözüne bakmazsanız, onlara şunu söylersiniz

are not a strong person.

sen güçlü birisi değilsin

Lift up your eyes and look them straight in the eyes.

Gözlerini yukarı kaldır ve gözlerinin içine bak.

You got it, girl.

Anladın kızım.

You go, girlfriend.

Anladın kızım.

So eye contact is very important.

Bu nedenle göz teması çok önemlidir.

And speak slowly.

Ve yavaş konuş.

Ronnie's not very good at this.

Ronnie bu konuda pek iyi değil.

But especially if English is not your first language, or you're doing a presentation,

Ama özellikle İngilizce ilk diliniz değilse veya bir sunum yapıyorsanız,

in a job interview-I know you're nervous and you're like:

Bir iş görüşmesinde-gergin olduğunuzu biliyorum ve şuna benzer:

"La-la-la-la-la", you want to get this information out-try and speak slowly.

"La-la-la-la-la", you want to get this information out-try and speak slowly

This is where you're going to record your voice and you're going to practice.

Burası sesinizi kaydedeceğiniz ve pratik yapacağınız yerdir.

When I was a child and I had to do speeches, my parents would make me stand and recite

Çocukken ve konuşmam gerektiğinde, ailem beni ayakta tutup okuturdu

the speech or say the speech many times.

konuşmayı veya konuşmayı birçok kez söyleyin.

And my mom would always say: "Ronnie, slow down!"

Ve annem hep şöyle derdi: 'Ronnie, yavaşla!'

I'd be like: "Ah-la-la-la."

Ben şöyle olurdum:

So, speak slowly.

Yani yavaş konuş.

It'll just help with communication.

Sadece iletişime yardımcı olur.

Last one and I want you to do this now.

Sonuncusu ve bunu şimdi yapmanı istiyorum.

Okay? Grab a pen, grab a pencil, I don't know.

Tamam? Bir dolmakalem al, bir kalem al, bilmiyorum.

Create a list of why you are great.

Neden harika olduğunuzu gösteren bir liste oluşturun.

Why are you amazing?

Neden harikasın?

What things do you actually like about yourself?

Kendiniz hakkında aslında neyi seviyorsunuz?

So maybe you're really good at playing tennis, or maybe you're a fantastic soufflé maker,

Yani belki tenis oynama konusunda gerçekten iyisinizdir ya da belki harika bir sufle yapıcısısınız

maybe you can make a mean margarita.

Belki ortalama bir margarita yapabilirsiniz.

Write that down.

Bunu yaz.

Anything that you like about yourself, write it down in the list.

Kendinizle ilgili sevdiğiniz her şeyi listeye yazın.

If you're having a bad day or a hard time, or you just feel terrible, grab the list and

Kötü bir gün ya da zor bir zaman geçiriyorsanız ya da sadece korkunç hissediyorsanız, listeyi alın ve

look at it, and go: "Oh, do you know what actually?

Şuna bak ve git: 'Oh, aslında ne olduğunu biliyor musun?

My left eyelash is quite cute and this is a damn cute finger."

Sol kirpiğimm oldukça sevimli ve bu çok sevimli bir parmak. '

I want you guys to be confident when you speak English

İngilizce konuştuğunuzda kendinizden emin olmanızı istiyorum

and I want you to be confident in your life,

Ve hayatınızda özgüvenli olmanızı istiyorum,

so go out, grab life by the balls.

Öyleyse dışarı çık, hayatı yakala şeylerinle.

See ya.

görüşürüz