FLUENCY TEST - how fluent are you, really?

AKICILIK TESTİ - Ne kadar akıcı konuşuyorsun, gerçekten ?

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Hello everyone, and welcome back to English With Lucy.

- Herkese merhaba, English With Lucy'ye tekrar hoş geldiniz.

Today, I have got a fluency test for you.

Bugün sizin için bir akıcılık testim var.

You all seemed to really enjoy

the grammar test that I posted for you last week,

Geçen hafta sizin için yayınladığım dilbilgisi testinden hepiniz gerçekten keyif almışa benziyorsunuz,

so today I've got a fluency test,

bu yüzden bugün bir akıcılık testim var

but it's a little bit different.

ama bu biraz farklı.

Basically, if these things that I'm going to talk about

Temel olarak, konuşacağım bu şeyler

happen to you, it means that you are fluent.

başınıza geliyorsa, akıcı konuşuyorsunuz demektir.

So I think will be really interesting for you guys

Bu yüzden,

to see how many of these situations have happened to you,

bu durumlardan kaç tanesinin başınıza geldiğini görmenin

and also to give you something to look forward to.

ve ayrıca size sabırsızlıkla bekleyeceğiniz bir şey vermenin sizin için gerçekten ilginç olacağını düşünüyorum.

I know that a lot of you are learning English right now,

Birçoğunuzun şu anda

with the intention of one day becoming fluent,

bir gün akıcı hale gelme niyetiyle İngilizce öğrendiğini biliyorum,

so it'd be really nice to keep a record of these things

bu yüzden bunların bir kaydını tutmak

and work towards achieving the next one.

ve bir sonrakini başarmak için çalışmak gerçekten güzel olurdu.

Before we get started, I would just like to thank

Başlamadan önce,

the sponsor of today's video, it is Skillshare,

bugünkü videonun sponsoru Skillshare'e teşekkür etmek istiyorum

and if you haven't heard of them before

ve eğer onları daha önce duymadıysanız, hepsi farklı konulardan binlerce ders içeren

they're an online learning community

çevrimiçi bir öğrenme topluluğudur

with thousands of classes of all different topics.

.

You can learn about marketing, languages,

Pazarlama, diller,

cooking, craft skills, honestly there are lessons

yemek pişirme, zanaat becerileri hakkında bilgi edinebilirsiniz, dürüst olmak gerekirse,

for absolutely everyone.

kesinlikle herkes için dersler var.

There are loads of free classes but you can also sign up

Bir sürü ücretsiz ders var ama aynı zamanda

to premium membership, which gives you unlimited access

to high-quality classes from experts working in their field.

kendi alanlarında çalışan uzmanlardan yüksek kaliteli derslere sınırsız erişim sağlayan premium üyeliğe de kaydolabilirsiniz.

If you follow me on Instagram,

Beni Instagram'da takip ederseniz,

you'll know that I love cooking.

yemek yapmayı sevdiğimi bilirsiniz. Hikayelerimde

I'm always posting what I cook on my stories,

her zaman ne pişirdiğimi paylaşıyorum

and I'm also learning Italian,

ve ayrıca İtalyanca öğreniyorum

and I found a course on there for making gelato

ve orada gelato yapmak için bir kurs buldum

and it's been so interesting.

ve çok ilginçti.

Gelato is not plain ice cream, guys.

Gelato sade dondurma değil arkadaşlar.

But to find out more, you'll have to sign up for Skillshare.

Ancak daha fazlasını öğrenmek için Skillshare'e kaydolmanız gerekecek.

And it's actually really affordable.

Ve aslında gerçekten uygun fiyatlı. Diğer

It's more affordable than most other learning platforms.

birçok öğrenme platformundan daha uygun maliyetlidir.

An annual subscription is under $10 per month.

Yıllık abonelik ayda 10 doların altındadır.

And since Skillshare are sponsoring this video,

Ve Skillshare bu videoya sponsor olduğu için, açıklama kutusundaki

they have given the first 500 people who click the link

bağlantıya tıklayarak kaydolan ilk 500 kişiye

to sign up in the description box

their first two months free.

ilk iki ayını ücretsiz verdi.

So click on the link, sign up,

Bağlantıya tıklayın, kaydolun

and there are loads of English courses

ve ilginizi çekebilecek bir sürü İngilizce kursu

and things that you might be interested in.

ve şey var .

Most importantly, let me know how it goes.

En önemlisi, nasıl gittiğini bana bildirin.

Right, let's get started with the lesson.

Pekala, hadi derse başlayalım.

So, how do you know when you are fluent in another language?

Peki, başka bir dilde akıcı olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Well, I'm going to talk to you about 12 situations,

Peki, size 12 durumdan bahsedeceğim

and if these situations have happened to you,

ve bu durumlar başınıza geldiyse

it means that you are on your way to becoming fluent.

akıcı konuşma yolundasınız demektir.

If all of these situations have happened to you,

Bu durumların hepsi başınıza geldiyse,

congratulations, you're fluent.

tebrikler, akıcı konuşuyorsunuz.

So I would love you to comment down below

Bu nedenle,

with how many of these situations

bu durumlardan kaç tanesinin

have happened to you and which ones.

başınıza geldiğini ve hangilerinin olduğunu aşağıya yorum olarak yazmanızı çok isterim.

And also, if you can think of any other

Ve ayrıca, aklınıza gelen başka

indicators of fluency.

akıcılık göstergeleri varsa. Bir

Number one, you know how to swear appropriately.

numara, uygun şekilde nasıl küfür edileceğini biliyorsun.

So when I learn a language, pretty much the first thing

Yani bir dil öğrendiğimde hemen hemen

I want to learn are the swear words.

öğrenmek istediğim ilk şey küfürlerdir.

But when I was just starting to learn Spanish,

Ama İspanyolca öğrenmeye yeni başladığımda

and I was with my ex (speaks foreign language),

ve eski sevgilimle birlikteyken (yabancı dil konuşuyor),

I imitated him a lot.

onu çok taklit ettim.

And he used to swear a lot, not in a bad way.

Ve çok küfür ederdi , kötü anlamda değil.

But then I would try and do it, but in the wrong situations,

Ama sonra dener ve yapardım ama yanlış durumlarda

and I would get told off.

ve azarlanırdım.

So you know that you are fluent not only when you know

Yani sadece küfür etmeyi bildiğin zaman değil

how to swear, but when you know when to swear.

, ne zaman küfür edeceğini bildiğin zaman da akıcı konuştuğunu biliyorsun.

Number two, you are aware of the mistakes that you make.

İkincisi, yaptığınız hataların farkındasınız.

That's something that I love hearing

Bu, öğrencilere ders verirken duymayı sevdiğim bir şey

when I'm teaching students.

.

When they say something, and then they say,

Bir şey söylediklerinde ve sonra

"Ah, no, I made a mistake there,"

"Ah, hayır, orada bir hata yaptım" dediklerinde

and then they correct themselves,

ve sonra kendilerini düzelttiklerinde,

'cause that means that they know what they did wrong,

çünkü bu, neyi yanlış yaptıklarını bildikleri

and they are on that path to fluency.

ve akıcılığa giden bu yolda oldukları anlamına gelir.

If you realise that you're making mistakes,

Hata yaptığınızı fark ederseniz, onları hiç yapmamaktan

you're one step away from just not making them at all.

bir adım uzaktasınız demektir .

Number three, you sometimes don't even realise

Üç numara, bazen dili

that you are reading or hearing the language,

okuduğunuzu veya duyduğunuzu bile fark etmezsiniz, odaklanmadan

you're just understanding it without focusing.

sadece anlarsınız .

I would consider myself to be fluent in Spanish,

Kendimi akıcı İspanyolca olarak düşünürdüm

and sometimes I find myself doing this

ve bazen

on the London Underground when I travel in

to record the podcast on Tuesdays.

Salı günleri podcast'i kaydetmek için Londra Metrosu'na gittiğimde kendimi bunu yaparken buluyorum.

Sometimes I just sit there, and I overhear conversations

Bazen öylece oturuyorum ve

on the tube because I'm a little bit of a creep. (laughs)

biraz ürkütücü olduğum için tüpteki konuşmalara kulak misafiri oluyorum . (gülüyor)

Well if we're going to be honest,

Dürüst olmak gerekirse,

it's because British people don't talk on the tube,

İngilizler televizyonda konuşmadıkları için,

but when a Spanish family comes along they talk a lot.

ama İspanyol bir aile geldiğinde çok konuşurlar.

Which is no problem, I think it's weird that we don't talk.

Ki bu sorun değil, bence konuşmamamız garip.

I'll listen to them, and then about a minute later,

Onları dinleyeceğim ve yaklaşık bir dakika sonra şunu

I'll realise, "Oh my god, I'm listening in another language

fark edeceğim, "Aman Tanrım, başka bir dilde dinliyorum

and I didn't even realise it."

ve farkında bile değildim."

And it feels really really good,

Ve bu gerçekten çok iyi hissettiriyor,

so the next time that happens to you,

bu yüzden bir dahaki sefere bu senin başına geldiğinde,

you should feel really really good about yourself.

kendin hakkında gerçekten çok iyi hissetmelisin.

Also I might see like a meme in Spanish on Instagram

Ayrıca Instagram'da İspanyolca bir mem gibi görebilirim

and I'll be like desperate to show it to Will,

ve bunu yanımdaki Will'e göstermek için can atabilirim

next to me, and I can't, 'cause I realised it's in Spanish

ve yapamam çünkü İspanyolca olduğunu

and it doesn't translate into English that well.

ve İngilizceye çevrilmediğini fark ettim. Peki.

Which leads me onto my next one, number four,

Bu da beni bir sonraki kitabım olan dört numaraya götürüyor,

you can understand and participate in humour.

anlayabilir ve mizaha katılabilirsiniz. İspanyolca öğrenirken

So this was a big pain point for me

bu benim için büyük bir acı noktasıydı

when I was learning Spanish.

. Bir

I once went with a big group of friends

keresinde büyük bir arkadaş grubuyla Sevilla'da

to watch Ernesto Sevilla in Seville. (laughs)

Ernesto Sevilla'yı izlemeye gitmiştim . (gülüyor)

And he's a Spanish comedian with a very thick accent

Ve o çok kalın aksanı olan bir İspanyol komedyen

and he speaks really really quickly

ve gerçekten çok hızlı konuşuyor

and I sat there thinking I was fluent,

ve orada akıcı olduğumu,

ready to have a laugh with everyone and fit in,

herkesle gülmeye ve uyum sağlamaya hazır olduğumu düşünerek oturdum

and I didn't understand a bloody word.

ve tek bir kelime bile anlamadım.

(speaks foreign language)

(yabancı dil konuşur)

And I realised, I'm not fluent yet.

Ve fark ettim ki, henüz akıcı değilim.

Now, this one's a difficult one, because some comedians

Şimdi, bu zor , çünkü bazı komedyenler

speak really really quickly, so I'd take this one as,

gerçekten çok hızlı konuşuyorlar, bu yüzden bunu,

you know you're really really fluent when you can sit

through a comedy show and laugh at all the jokes.

bir komedi şovunda oturup tüm şakalara gülebildiğinizde gerçekten akıcı olduğunuzu kabul ediyorum.

But I would say you'd need to live in a country for like

Ama başka bir dilde konuşan bir komedyeni anlayabilmek için bir ülkede 10 yıl falan yaşayıp

10 years and get married and have children there

orada evlenip çocuk sahibi olmak gerekiyor diyebilirim

to even have a chance at understanding

a comedian in another language.

.

I sometimes don't understand jokes in my own language.

Bazen kendi dilimdeki fıkraları anlamıyorum. Bir

The next one, number five, you know you are fluent

sonraki, beş numara,

when people don't adapt to your level.

insanlar sizin seviyenize uyum sağlamadığında akıcı olduğunuzu bilirsiniz.

They just go with the flow and use their normal

Sadece akışına bırakırlar ve

native vocabulary, including slang, expressions,

argo, ifadeler,

figures of speech, the whole hog.

mecazlar ve tüm domuz dahil olmak üzere normal yerel kelime dağarcığını kullanırlar.

The whole hog, that's a figure of speech, means all of it.

Bütün domuz, bu bir mecazdır, hepsi demektir.

So this is more about sounding like you're fluent.

Yani bu daha çok akıcı konuşuyormuşsun gibi görünmenle ilgili.

If people think that you are completely fluent,

İnsanlar tamamen akıcı olduğunuzu düşünürlerse,

they'll start speaking in a really relaxed way

gerçekten rahat bir şekilde konuşmaya başlayacaklar

and expect you to understand, but you can start to feel

ve anlamanızı bekleyecekler, ancak

really really good about yourself if you actually

do understand everything they're saying.

söyledikleri her şeyi gerçekten anlıyorsanız, kendiniz hakkında gerçekten çok iyi hissetmeye başlayabilirsiniz. Bir

The next one, number six, you know you're fluent

sonraki, altı numara,

when you have a dream in the language that you're learning.

öğrenmekte olduğun dilde bir rüya gördüğünde akıcı olduğunu biliyorsun.

This has happened to me and it's been really really weird.

Bu benim başıma geldi ve gerçekten çok garipti.

I've had dreams about my own family

Kendi ailem

and close friends speaking in Spanish to me,

ve yakın arkadaşlarımın benimle İspanyolca konuştuğunu hayal ettim,

when in reality, they don't speak Spanish.

oysa gerçekte İspanyolca bilmiyorlar.

It's very very weird.

Bu çok çok garip.

I actually have a lot of very confusing dreams

Aslında çok fazla kafa karıştırıcı rüya görüyorum

but we won't get into that.

ama buna girmeyeceğiz.

But if you dream in that language,

Ancak o dilde rüya görüyorsanız

or dream about your close friends and family

veya yakın arkadaşlarınızın ve ailenizin

speaking to you in that language,

sizinle o dilde konuştuğunu görüyorsanız,

you know you're well on your way to fluency.

akıcı konuşma yolunda olduğunuzu bilirsiniz.

Number seven is a pretty general one,

Yedi numara oldukça genel bir soru

but you know that you're fluent in the language

ama yerli bir insanın düşünmeden yapabileceği

when you can do all of the things in that language

her şeyi o dilde yapabildiğiniz zaman o dilde akıcı olduğunuzu bilirsiniz

that a native person would be able to do

without even thinking about it.

.

Like going to the doctors, going to the bank,

Doktorlara gitmek, bankaya gitmek,

ordering stuff in a bar or cafe,

bir barda veya kafede bir şeyler sipariş etmek,

giving directions, and that one is something

yol tarifi vermek gibi ve bu

that I still struggle with because

hala mücadele ettiğim bir şey çünkü

I just really find it difficult

to tell the difference between left and right.

sol ve sağ arasındaki farkı gerçekten zor buluyorum.

It's something in my brain, I don't know why.

Nedenini bilmediğim bir şey beynimde.

Sometimes, if I'm driving, and I'm at a roundabout,

Bazen, araba kullanıyorsam ve bir döner kavşaktaysam,

it takes me like a couple of seconds too long

to work out which car should be allowed to go first.

hangi arabanın önce gitmesine izin verilmesi gerektiğini çözmem birkaç saniye kadar uzun sürüyor.

Left and right, it's an issue.

Sağ ve sol, bu bir sorun.

Does anyone else have that problem?

Başka kimsede bu sorun var mı?

Number eight, now take this one with a pinch of salt,

Sekiz numara, şimdi bunu bir tutam tuzla al,

but you know you're fluent when you stop

ama kelimelere ulaşmak zorunda kalmayı bıraktığında akıcı olduğunu biliyorsun

having to reach for words.

.

So you stop having to say, "Mm, how do you say it,

Böylece, "Mm, bunu nasıl söylersin,

what's the word for, mm"

kelime ne için, mm" demekten vazgeçersin

and like waiting and reaching for words.

ve beklemek ve kelimelere ulaşmak gibi.

Now obviously we are all human, every now and again

Açıkçası hepimiz insanız, ara sıra anadilimizde bile

we are going to have to reach for a word,

bir kelimeye ulaşmak zorunda kalacağız

even in our native language.

.

But you'll notice that once you reach fluency,

Ancak akıcılığa ulaştığınızda

the rate at which you do it will decelerate.

bunu yapma hızınızın yavaşlayacağını fark edeceksiniz.

And sometimes you will even surprise yourself

Ve bazen bildiğinizi bilmediğiniz kelimeleri öğrenerek kendinizi bile şaşırtacaksınız

by knowing words that you didn't know you know.

.

I sometimes do this in Spanish.

Bunu bazen İspanyolca yapıyorum.

I'll come up with a word, and then I'll be like,

Bir kelime bulacağım ve sonra

"Go Luce, I didn't know I knew that word."

"Go Luce, bu kelimeyi bildiğimi bilmiyordum" gibi olacağım.

It's a really weird sensation.

Bu gerçekten garip bir duygu.

Number nine, something we all aspire to do

Dokuz numara, başka bir dil öğrenmeye başladığımızda hepimizin yapmak istediği bir şey

when we start learning another language,

,

it is to watch a film without subtitles.

altyazısız bir film izlemek.

It feels so good and it means that you are fluent

Bu çok iyi hissettiriyor ve akıcı konuştuğunuz

and you also have a whole new world of art opened up

ve önünüzde yepyeni bir sanat dünyasının açıldığı anlamına geliyor

in front of you and it's fantastic.

ve bu harika.

And then you can learn so much more about the culture.

Ve sonra kültür hakkında çok daha fazlasını öğrenebilirsiniz.

Number 10, this is a big one, and I think it happens

10 numara, bu büyük bir şey ve bence

to a lot of people without them realising it.

pek çok insanın başına onlar farkında olmadan geliyor.

It definitely happened to me with Spanish.

İspanyolca ile kesinlikle başıma geldi.

You stop looking for opportunities to practise.

Pratik yapmak için fırsatlar aramayı bırakırsınız. Her fırsatta İspanyolca

I remember being desperate to practise

pratik yapmak için çaresiz kaldığımı hatırlıyorum

my Spanish at any opportunity.

.

I was desperate to meet Spanish people,

İspanyollarla tanışmak için can atıyordum,

I just wanted to talk in Spanish.

sadece İspanyolca konuşmak istiyordum.

And now I'm really happy if I meet someone

Ve şimdi İspanyolca biriyle tanışırsam gerçekten mutlu olurum,

in Spanish so I can have a chat

böylece sohbet edebilir

and kind of brush up on my rusty skills.

ve paslanmış becerilerimi biraz tazeleyebilirim.

But I'm not actively looking for opportunities

Ancak

in which I can practise.

pratik yapabileceğim fırsatları aktif olarak aramıyorum.

So it might be something that stops gradually,

Yani bu yavaş yavaş duran bir şey olabilir

and one day you'll realise, "Hey, I'm not as desperate

ve bir gün şunu fark edeceksiniz, "Hey, pratik yapmak için eskisi kadar çaresiz değilim

as I was to practise, I remember when it was be all

,

and end all for me, and now, I know it."

benim için her şeyin bitip bittiğini hatırlıyorum ve şimdi, biliyorum BT."

Which of course really isn't true,

Bu elbette gerçekten doğru değil,

we can always learn more, but your priorities change.

her zaman daha fazlasını öğrenebiliriz, ancak öncelikleriniz değişir.

Number 11, this one is such a good one

11 numara, bu çok iyi

and it is you know when Google translate is wrong.

ve Google çevirinin yanlış olduğunu bilirsiniz.

Maybe I shouldn't say Google translate,

Belki de Google translate dememeliydim,

all electronic translation services.

tüm elektronik çeviri hizmetleri.

They don't get everything right.

Her şeyi doğru anlamazlar.

They are not perfect and when you know

Mükemmel değiller ve

the language fluently, you can correct them

dili akıcı bir şekilde bildiğiniz zaman, onları düzeltebilir

and you can see the amount of errors that they make,

ve yaptıkları hataların miktarını görebilirsiniz

and you'll probably feel embarrassed about

ve muhtemelen

all your homework that you did in the past

geçmişte Google çeviri kullanarak yaptığınız tüm ödevlerinizden

using Google translate and how your teacher

ve nasıl yaptığınızdan utanacaksınız. öğretmeniniz

really knew that you were using Google translate.

Google çeviriyi kullandığınızı gerçekten biliyordu.

When I was teaching, I used to love it

Öğretmenlik yaparken,

when students would hand me essays that they'd written

öğrencilerin

obviously using Google translate,

Google çeviriyi kullanarak yazdıkları,

but without wanting to tell me,

ancak bana söylemek istemedikleri denemeleri bana vermelerine bayılırdım,

but they would misspell a word in their own language

ancak kendi dillerinde bir kelimeyi yanlış hecelerler

and so that wouldn't translate, and there would just be like

ve bu tercüme edilmezdi. , ve bir cümlenin ortasında

this random gobbledygook in the middle of a sentence

böyle rastgele bir saçmalık olurdu

and the whole sentence wouldn't make any sense

ve tüm cümle hiçbir anlam ifade etmezdi

and I just kind of would put like a little red cross

ve ben de küçük bir kırmızı çarpı işareti koyardım

and be like, "See me after class."

ve "Dersten sonra benimle görüşürüz" derdim.

And I'd have to talk to them about translation services

Ve onlarla çeviri hizmetleri hakkında konuşmam gerekir

but won't worry, we all do it.

ama endişelenmeyin, bunu hepimiz yapıyoruz.

And the last one, number 12,

Ve sonuncusu, 12 numara,

you know that you are fluent in another language

when people can't tell where you're from.

insanlar nereli olduğunuzu anlayamadığında başka bir dilde akıcı olduğunuzu bilirsiniz.

If somebody has to ask you, "Where are you from,

Biri sana "Nerelisin,

I just can't tell from you accent?"

aksanını anlayamıyorum?" diye sorarsa.

Or if they ask you that you're from the country

Ya da

of the language that you are speaking,

konuştuğunuz dilin ülkesinden olup olmadığınızı sorarlarsa,

you know you're fluent, you do.

akıcı konuştuğunuzu bilirsiniz, bilirsiniz.

My Spanish accent is not perfect,

İspanyolca aksanım mükemmel değil

but people do have a hard time

ama insanlar

guessing that I'm English because I've worked hard

benim İngiliz olduğumu tahmin etmekte zorlanıyorlar çünkü

to lose the majority of the pronunciation errors

that speakers of English usually make in Spanish.

İngilizce konuşanların genellikle İspanyolca yaptığı telaffuz hatalarının çoğunu ortadan kaldırmak için çok çalıştım.

Right guys, that's it for today's lesson.

Pekala çocuklar, bugünkü dersimiz bu kadar.

Don't forget to comment down below

with which of these situations have happened to you.

Bu durumlardan hangilerinin başınıza geldiğini aşağıya yorum olarak yazmayı unutmayın.

And if you can add anymore to the list,

Ve listeye daha fazlasını ekleyebilirseniz,

that would be fantastic.

bu harika olur.

Also, don't forget to check out Skillshare.

Ayrıca, Skillshare'e göz atmayı unutmayın. Açıklama kutusundaki bağlantıya tıklayan

Remember that the first 500 people

ilk 500 kişinin

that click on the link in the description box

will get their first two months free.

ilk iki ayını ücretsiz alacağını unutmayın.

And you can connect with me on all of my social media,

Ve tüm sosyal medyalarımda benimle bağlantı kurabilirsiniz,

I've got my Facebook, I've got my Instagram,

Facebook'um var, Instagram'ım var

and I've got my Twitter.

ve Twitter'ım var.

And I will see you soon for another lesson.

Ve yakında başka bir ders için görüşürüz.

Muah!

Muah!

Which gives you unlimited access to (blows raspberry)

Bu da size (ahududu üfler) sınırsız erişim sağlar

And since you'll (sighs)

Ve siz (iç çeker)

And since Skillshare (blows raspberry)

Ve Skillshare (ahududu üfler) beri

I feel like I've got a lisp.

peltek gibi hissediyorum. Bir de

And I didn't understand a (speaks foreign language)

anlamadım (yabancı dil konuşuyor)

When people don't adapt to your level they just...

İnsanlar sizin seviyenize uyum sağlamayınca sadece...

What do they do? (laughs)

Ne yapıyorlar? (güler)

Way at a roundabout...

Bir kavşakta...

Number 9, hair in my face.

9 numara, yüzümde saç.

♪ Hair in my face ♪

♪ Saçlarımda ♪

Number 9, something we all aspire to do

9 numara,

when we start learning a la la la (laughs)

a la la la öğrenmeye başladığımızda hepimizin yapmak istediği bir şey (gülüyor)

(upbeat music)

(iyimser müzik)