5 Lovely English Proverbs

hello and welcome back to english with

Merhaba ve Lucy ile İngilizce'ye hoş geldiniz

Lucy today I want to talk to you about

Bugün sizlerle atasözleri hakkında konuşmak istiyorum.

programs but do you know what proverbs

Öncelikle, atasözleri nedir biliyor musunuz?

our programs are usually short level

Atasözleri kısa ve akıl veren

sentences that natives will use in

kişilerin sohbet ederken farkında olmaksızın

conversation without even realizing it

kullandıkları cümlelerdir.

they often offer good arguably arguably

Atasözleri genellikle muhtemel iyi hayat tavsiyeleri sunarlar.

good life advice today I'm going to talk

Bugün sizlere beş atasözü

to you about five proverbs and their

ve bu atasözlerinin anlamları

meaning and what we would use them the

ve de nerelerde kullanabileceğimizi anlatacağım.

first probe that I'd like to talk to you

Sizlere bahsetmek istediğim ilk atasözü

about is the grass is always greener

"The grass is always greener."

this means that you shouldn't be jealous

Anlamı ise başkalarının sahip olduklarını

of what other people may have or may

ya da olabileceklerini kıskanmaman gerektiğidir.

appear to have because they could also

Çünkü onlar da aynı şekilde

be looking at what you have and feeling

senin sahip olduklarına bakıp kıskanabilirler.

jealous as well so quite literally this

Kelimesi kelimesine bakacak olursak

is probably talking about a neighbor

bu atasözü muhtemelen komşusunun

looking at his neighbor's garden and

bahçesine bakan bir komşudan bahsediyor

thinking his grass is greener that my

ve diyor ki "Onun çimleri benimkinden yeşil."

grass but it could just be his point of

Ancak bu onun bakış açısındandır.

view his neighbor may be looking in his

Belki de komşusu da onun bahçesine bakarak

garden and thinking oh god his grass is

"Aman Allah'ım onun çimleri benimkinden yeşil!"

greener than mine so basically means

Yani kısaca kıskanmamalısın

don't be jealous because it might not be

çünkü iş göründüğü gibi olmayabilir.

what it seems the next proverb is don't

Sıradaki atasözümüz ise

judge a book by it's cover

"Don't judge a book by its cover."

this is another proverb that teaches us

Bu ise bize her şeyin her zaman göründüğü gibi

that things are not always as they seem

olmadığını öğreten başka bir atasözü.

the probe tells us to not judge someone

Bu atasözü bize birisini görünüşüyle ya da giyinişiyle

by their appearance or the way they

veya sadece nasıl görünüp nasıl davrandığına

dress or just generally how they look or

göre yargılamamamızı söylüyor.

act a really old dirty book could have

Eski püskü bir kıtabın anlattığı

an amazing story to tell inside or a

muhteşem bir hikaye olabilir ya da

really beautiful book could be really

gerçekten güzel bir kitap oldukça

boring inside and so this proverb is

sıkcı bir içerik barındırabilir.

talking about books but relating it to

Yani bu atasözü insanlardan bahsetmek için

people

kitapları kullanmış.

somebody might have a mohawk and

Birisi mohawk (sadece ortada bırakılmış saç) kesime sahip olabilir

lots of scary makeup and spikes all over

ve aşırıya kaçmış korkunç bir makyajla her tarafında dikenleri

them but they might also have a kitten

olabilir ama aynı zamanda yavru kedi fan sayfası ya da

fan page or Instagram you never know so

instagram hesabı olabilir, bilemezsin.

don't judge a book by it's cover the

Bu yüzden "don't judge a book by its cover."

next proverb is when in Rome do as the

Diğer atasözü "When in Rome do as the

Romans do

Romans do."

and this means that when you are

ve bunun anlamı ise bi yere gittiğinizde

visiting somewhere you should try and

yerel insanlar gibi

act as a local person is considered

davranmaya çalışmalısın.

respectful and polite i love this one it

Bu saygılı ve kibar olmayı gösterir.

means that when you travel you need to

Bunu seviyorum çünkü seyahat ettiğinde

adapt to the culture whether that's

o kültüre uyum sağlaman gerekir.

covering your skin or adapting to their

Vücudunu saran havaya ya da yemek yeme zamanlarına

meal times I think it's really important

alışman gerekir. Bence kültüre saygı duyarak

to respect and adapt to culture a lot of

uyum da sağlamak çok önemli.

people could learn from that one

Aslında pek çok insan şimdikinden bişeyler öğrenebilir.

actually the next proverb is practice

Şimdiki atasözü ise "Practice

makes perfect and this one sort of

makes perfest." ve bu seferki aslında

speaks for itself

kendi kendini açıklıyor.

you're not going to pick up a violin and

Bir keman alıp Vivaldi gibi çalamazsınız.

play like velde you need to practice the

Pratik yapmanız gerekir.

more you practice the closer you are to

Ne kadar çok pratik yaparsan o kadar mükemmelliğe

achieving perfection and the same goes

yaklaşırsın aynı şekilde İngilizce'yi de

for your English practice makes perfect

pratik mükemmelleştirir.

the last proverb is actually my personal

Sonuncu atasözü aslında kişisel olarak benim favorim

favorite and it's about determination it

ve bu azimle alakalı

is where there's a will there's a way

"Where there is a will, there is a way."

it means that if you want to do

Bunun anlamı ise şöyle; eğer ki bir şeyi

something enough then you will find a

yeteri kadar yapmak istiyorsan onu yapmak için

way of doing it

bir yol da bulursun.

nothing is impossible there is always a

Hiçbir şey imkansız değildir, her zaman bir yol vardır.

way I used to say this one to myself a

Bunu kendime çok söylerdim

lot because when i started the English

çünkü Lucy ile İngilizce youtube kanalına

with Lucy youtube channel i had no idea

başladığımda kamera nasıl kullanılır

how to work a camera a funny story is

hiçbir fikrim yoktu. Asıl komik olansa şu

that my dad let me a small amount of

Babam bana kamera ve tripod almam için

money to buy a camera and a tripod so i

çok az bir miktarda para verdi ve ben de

bought the boat secondhand and when they

böylece ikisini de ikinci el aldım. Eve geldiklerinde ise

arrived they didn't work so I found out

çalışmadılar ve ben de şirketi buldum

the company and I said look you've sent

ve dedim ki "Bakın, bana kamerayı yolladınız,

me the camera you've sent me the tripod

tripodu yolladınız.

but it's not feeling anything and they

ama bu hiçbir şey kaydetmiyor."

told me that I haven't bought a lens but

Ve bana dedikleri şey lens almadığımdı.

I went from not knowing anything about

Ama kamera, fotoğraf, video yapımı hakkında

cameras photography video production

video yapabilecek kadar

anything to being able to make videos

hiç bir bilgim yokken

three times a week and every time I come

Haftada üç kez ve her sorunla karşılaştığımda

across a problem whether it be with

ister kayıtla, ışıkla,

filming lighting editing noise

düzenlemeyle, sesle ilgili olsun

a lot of obstacles in my way I always

önüme çıkan her engelde sürekli

say to myself well as well as a way if

kendime diyorum ki "Bunu yapmak

you want to do this Lucy you will find a

istediğin sürece bir yolunu

way of doing it so I hope that motivated

bulacaksın Lucy." ve umarım bu sizi biraz da olsa

to a little bit right guys that's it for

motive etmiştir. Evet arkadaşlar

today's lesson

bugünlük bu kadar.

don't forget to connect with me all of

Benimle tüm sosyal medya hesaplarımdan iletişime

my social media and remember that i have

geçmeyi unutma ve aklında bulunsun benim

my three live pronunciation lesson every

ücretsiz canlı telaffuz derslerim

sunday at four thirty and i will see you

her pazar günleri dört buçukta

soon for another lesson

başka bir derste görüşmek üzere

nah

**