LEND or BORROW? | British English Grammar

- Hello and welcome back to English with Lucy.

- Merhaba ve Lucy ile İngilizce'ye tekrar hoş geldiniz.

I'm trying again with my new microphone,

Yeni mikrofonumla tekrar deniyorum,

hopefully it works, we'll see.

umarım işe yarar, bakalım.

Today, we're going to be talking about two verbs,

Bugün, genellikle öğrencilerimin kafasını karıştıran iki fiil hakkında konuşacağız

that often confuse my students

and the verbs are to lend and to borrow.

ve fiiller ödünç vermek ve ödünç almaktır.

Now, these verbs are so confusing,

Şimdi, bu fiiller çok kafa karıştırıcı,

because they mean roughly the same thing.

çünkü kabaca aynı anlama geliyorlar.

The only difference is the direction.

Tek fark yönüdür.

Now, I've got some secret tricks, that I can give you today,

Şimdi, bugün size verebileceğim,

that will make sure that you use these verbs correctly

bu fiilleri

100% of the time.

%100 doğru kullandığınızdan emin olmanızı sağlayacak bazı gizli numaralarım var. Hangisinin hangisi olduğunu hatırlamak için

I've got some good methods of remembering which is which

bazı iyi yöntemlerim var

and we're going to put them into practise today as well.

ve bugün onları da uygulamaya koyacağız.

So firstly, what do they mean?

İlk olarak, ne anlama geliyorlar?

Well, to lend means to give something to somebody

Ödünç vermek, bir şeyi

for a limited amount of time,

sınırlı bir süre için birine vermek anlamına gelir,

so you expect to receive it back.

bu yüzden onu geri almayı beklersiniz. Ödünç

To borrow, on the other hand, means to receive something

almak ise bir şeyi

for a limited amount of time

sınırlı bir süre için almak demektir

and they expect you to give it back.

ve sizden onu geri vermenizi beklerler.

So to lend means to give

Dolayısıyla ödünç vermek, vermek anlamına gelir

and to borrow means to receive,

ve ödünç almak,

both for a limited amount of time.

her ikisi de sınırlı bir süre için, almak anlamına gelir. Ödünç

The verb, to borrow, is regular,

almak fiili düzenli, mastar, ödünç almak,

the infinitive, to borrow,

the past simple, borrowed

geçmiş basit, ödünç alınmış

and the past participle, borrowed again.

ve geçmiş katılımcı, tekrar ödünç alınmıştır. Ödünç

Lend on the other hand is irregular,

verme ise düzensizdir,

the infinitive, lend,

mastar, ödünç verme,

the past simple, lent

geçmiş basit, ödünç verme

and the past participle, lent.

ve geçmiş katılımcı, ödünç verme.

Now, I always tell my students that in order to remember it,

Şimdi, öğrencilerime her zaman bunu hatırlamak için

you need to think of the syllables,

heceleri düşünmeniz gerektiğini söylüyorum, ödünç

lend, one syllable, give, one syllable,

ver, tek hece, ver, tek hece,

borrow, two syllables, receive, two syllables,

ödünç al, iki hece, al, iki hece,

so we know that lend, give, borrow, receive,

yani ödünç ver, ver, ödünç al, al,

easy as that.

bu kadar kolay.

So let's put this into practise then.

O zaman bunu uygulamaya koyalım.

I'm going to use my lovely cousins, John and Katie,

Sevgili kuzenlerim John ve Katie'yi,

John and Katie, I hope you don't mind,

John ve Katie'yi kullanacağım, umarım sakıncası yoktur, bu

so John needs 10 pounds

yüzden John'un 10 pound'a ihtiyacı var

and Katie has 10 pounds,

ve Katie'nin 10 pound'u var,

so John could say, "Katie, can you lend me 10 pounds?"

böylece John, "Katie, bana 10 pound borç verebilir misin? sterlin?"

He could also say, "Katie, can I borrow 10 pounds?"

Ayrıca "Katie, 10 sterlin ödünç alabilir miyim?" diyebilir.

but he could not say,

ama

"Katie, can you borrow me 10 pounds?"

"Katie, bana 10 pound borç verir misin?" diyemedi.

and that's a mistake, that I often hear.

ve bu sık sık duyduğum bir hata.

Now, Katie has got the 10 pounds

Şimdi, Katie'nin 10 poundu var

and she would like to give it to John

ve bunu sınırlı bir süre için John'a vermek istiyor

for that limited amount of time, so she could say,

, böylece

"Yes John, I can lend you 10 pounds,"

"Evet John, sana 10 pound borç verebilirim" diyebilir,

she could also say, "Yes John, you can borrow 10 pounds,"

ayrıca "Evet John, 10 pound ödünç alabilirsin",

but she can't say, "Yes John, I can borrow you 10 pounds,"

ama "Evet John, sana 10 pound borç alabilirim" diyemez,

so just remember that.

o yüzden bunu unutma. Bu durumda

So make sure you understand the direction in this situation.

yönü anladığınızdan emin olun .

John has borrowed 10 pounds from Katie,

John, Katie'den 10 pound borç aldı,

same situation, different direction.

durum aynı, yön farklı.

Katie has lent 10 pounds to John,

Katie, John'a 10 pound borç verdi,

so John has borrowed from Katie,

yani John, Katie'den borç aldı,

he's received the 10 pounds

10 pound aldı

and Katie has lent 10 pounds to John,

ve Katie, John'a 10 pound borç verdi, John ona

she's given him 10 pounds.

10 pound verdi.

So, hopefully that is a little bit clearer.

Yani, umarım bu biraz daha nettir.

Now I would like to test you, so we're going to have a quiz.

Şimdi seni test etmek istiyorum, bu yüzden bir sınav yapacağız.

I'm going to give you five seconds to guess the answer

Cevabı tahmin etmeniz için size beş saniye vereceğim

and then the answer will appear.

ve ardından cevap görünecektir.

OK, so let's look at number one,

Tamam, o halde bir numaraya bakalım,

Could you mm me your Ferrari?

Ferrari'ni bana verir misin? Bana

Could you mm me your Ferrari?

Ferrari'ni yazar mısın?

Which one will it be?

Hangisi olacak?

OK, the answer is lend,

Tamam, cevap ödünç ver,

could you lend me your Ferrari

bana Ferrari'ni ödünç verebilir misin

and we know that it's lend, because we've got me,

ve bunun ödünç olduğunu biliyoruz, çünkü bende var, bana Ferrari'ni verebilir

I could say, could you give me your Ferrari,

misin diyebilirdim,

I couldn't say, could you receive me your Ferrari.

söyleyemedim, bana Ferrari'ni alabilir misin .

So if you're in doubt, try it with give or receive

Bu nedenle, şüpheniz varsa, ver veya al ile deneyin

and that should tell you which one it will be.

ve bu size hangisinin olacağını söylemelidir.

OK, number two.

Tamam, iki numara.

No way! Last time you mm my Ferrari, you crashed it!

Mümkün değil! En son Ferrari'mi kullandığında kaza yapmıştın!

No way! Last time you mm my Ferrari, you crashed it!

Mümkün değil! En son Ferrari'mi kullandığında kaza yapmıştın!

Which will it be?

Hangisi olacak?

OK, the answer is borrowed.

Tamam, cevap ödünç alındı.

Make sure you think of the verb in its correct form.

Fiili doğru biçimde düşündüğünüzden emin olun.

No way! Last time you borrowed my Ferrari, you crashed it!

Mümkün değil! En son Ferrari'mi ödünç aldığında kaza yapmıştın!

No way! Last time you borrowed my Ferrari, you crashed it!

Mümkün değil! En son Ferrari'mi ödünç aldığında kaza yapmıştın!

So, number three.

Yani, üç numara.

I mm this t-shirt from Felicity.

Bu tişörtü Felicity'den alıyorum.

I mm this t-shirt from Felicity.

Bu tişörtü Felicity'den alıyorum.

Which one is it?

Hangisi o?

It's borrowed.

Ödünç alındı.

The reason it's borrowed is because we've got from,

Ödünç alınmasının nedeni, şundan aldık,

I borrow from, I lend to.

ödünç aldım, ödünç verdim.

OK, number four.

Tamam, dört numara.

Did you mm him your PS4?

Ona PS4'ünü kaydettin mi?

Did you mm him your PS4?

Ona PS4'ünü kaydettin mi?

Which one is it?

Hangisi o?

It's lend, did you lend him your PS4?

Ödünç, ona PS4'ünüzü ödünç verdiniz mi?

Did you lend him your PS4?

PS4'ünüzü ona ödünç verdiniz mi?

We've got him, so we know it's lend.

Onu yakaladık, bu yüzden ödünç verildiğini biliyoruz.

OK, number five.

Tamam, beş numara.

You shouldn't mm money.

Para göndermemelisin.

You shouldn't mm money.

Para göndermemelisin.

Which one is it, this one's difficult.

Hangisi, bu zor.

OK, this one was a trick one,

Tamam, bu bir hileydi,

it can be both borrow or lend.

hem ödünç alınabilir hem de ödünç alınabilir.

You shouldn't lend money, you shouldn't borrow money.

Borç vermemelisin, borç almamalısın.

That's not my opinion, by the way.

Bu arada, bu benim görüşüm değil.

Alright guys, that's it for today's lesson.

Pekala çocuklar, bugünün dersi bu kadar.

You should now understand how to use

Artık

lend and borrow correctly.

borç vermeyi ve ödünç almayı doğru bir şekilde nasıl kullanacağınızı anlamalısınız.

Just a quick reminder for you,

Size kısa bir hatırlatma,

I now do a free, live pronunciation lesson

artık

every Sunday at 4:30 London GMT time

her Pazar Londra GMT saatiyle 4:30'da ücretsiz, canlı bir telaffuz dersi yapıyorum

and this is on my Facebook page,

ve bu,

which is called English with Lucy,

Lucy ile İngilizce adlı Facebook sayfamda,

so the lesson lasts one hour and throughout that hour,

yani ders bir saat sürüyor ve o saat boyunca ,

you can write your pronunciation queries,

telaffuz sorgularınızı yazabilirsiniz,

i.e. words that you don't know how to pronounce

yani nasıl telaffuz edildiğini bilmediğiniz kelimeleri yazabilirsiniz

and I will pronounce them for you

ve ben sizin için onları telaffuz edeceğim ve

and it's great fun, we did it last week as well

çok eğlenceli, geçen hafta da yaptık

and loads of you tuned in

ve bir çoğunuz ayarladınız

and I'm starting to recognise more and more names

ve ben başlıyorum Giderek daha fazla isim tanıyın

and it's really nice to chat with you,

ve sizinle sohbet etmek gerçekten güzel,

so make sure you tune in for that.

bu yüzden bunun için ayarladığınızdan emin olun.

Don't forget to connect with me on all of my social media,

Benimle tüm sosyal medya hesaplarımdan bağlantı kurmayı unutmayın,

which is right here in front of my face (laughs)

burada, önümde (gülüyor)

and I'll see you very, very soon for another lesson.

ve başka bir ders için çok ama çok yakında görüşürüz.

Now, Katie could reply firstly with, "No way!" (laughs)

Şimdi, Katie ilk olarak "Olmaz!" (gülüyor)

Now, I've got some tricks, that I'm going to tell you today,

Şimdi, bugün size anlatacağım bazı numaralarım var ,

that will...

bu...