DO NOT SAY 'Can you repeat?' or 'I don't understand' - ask for repetition in this BETTER way!

(upbeat music)

(iyimser müzik)

- Hello, everyone, and welcome back to English With Lucy.

- Herkese merhaba, English With Lucy'ye tekrar hoş geldiniz.

When you are learning English,

İngilizce öğrenirken çokça söylemen gereken

there is one sentence that you have to say a lot,

bir cümle vardır

or you feel you have to say a lot.

ya da çok şey söylemen gerektiğini hissedersin.

It is, can you repeat that,

Bunu tekrar edebilir misin,

can you repeat that please,

lütfen bunu tekrarlayabilir misin,

or please could you repeat that.

lütfen bunu tekrarlayabilir misin?

When you talk to natives

Yerlilerle konuştuğunuzda

and especially when you are listening to natives speak,

ve özellikle de yerlilerin konuşmasını dinlediğinizde,

it is highly likely that you won't understand everything

büyük olasılıkla onların söylediklerinin hepsini anlamayacaksınız

that they've said and you will probably want

ve muhtemelen

to ask them to repeat something

so you can try to understand.

anlamaya çalışmak için onlardan bir şeyi tekrar etmelerini isteyeceksiniz.

Unfortunately, many students feel embarrassed

Ne yazık ki birçok öğrenci

because they're saying the same sentence

aynı cümleyi tekrar tekrar söylediği için utanıyor

over and over again.

.

Can you repeat that?

Bunu tekrarlayabilirmisin?

Sorry, can you repeat that?

Pardon tekrarlayabilir misiniz?

Please, can you repeat that?

Lütfen, tekrar eder misin?

A lot of my students tell me that in the end

Öğrencilerimin çoğu bana sonunda

they just give up and stop asking for repetition,

pes ettiklerini ve tekrar istemeyi bıraktıklarını söylüyor,

which really isn't good for their listening practise.

bu onların dinleme pratiği için gerçekten iyi değil .

This video is really going

Bu video gerçekten

to help you improve your listening skills

dinleme becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olacak

and indirectly help you with your vocabulary as well

ve dolaylı olarak kelime dağarcığınıza

and your pronunciation

ve telaffuzunuza da yardımcı olacak,

but if you want to improve your vocabulary

ancak kelime dağarcığınızı

and your listening skills even further,

ve dinleme becerilerinizi daha da geliştirmek istiyorsanız,

then I highly recommend the special method of reading books

o zaman özel kitap okuma yöntemini şiddetle tavsiye ederim.

and at the same time,

aynı zamanda Audible'da

listening to their audiobook version on Audible.

sesli kitap versiyonlarını dinliyorlar. Kulağa

It sounds complicated but it's not so let me explain.

karmaşık geliyor ama açıklamama izin verin.

Take a book that you have already read in English

Halihazırda İngilizce okuduğunuz

or a book that you would like to read in English.

veya İngilizce okumak istediğiniz bir kitap alın. Açıklama kısmında

I've got lots of recommendations for you

sizler için bir çok tavsiyem var

in the description box

and I'm also thinking of making a video

ve ayrıca farklı seviyeler için okumanız gereken farklı kitaplar hakkında bir video çekmeyi düşünüyorum

all about the different books that you should read

for different levels.

.

Let me know down below if you would like that.

Bunu istersen aşağıda bana haber ver.

And once you've chosen that book, read it whilst listening

Ve o kitabı seçtikten sonra ,

to the audiobook version on Audible.

Audible'da sesli kitap versiyonunu dinlerken okuyun.

I recommend Audible in particular

Özellikle Audible'ı öneriyorum

because they've got the most amazing range of books

çünkü harika yerel anlatıcılara sahip en şaşırtıcı kitap yelpazesine sahipler

with fantastic native narrators

and I really like their subscription model.

ve abonelik modellerini gerçekten seviyorum.

It encourages you to do a little bit each month.

Her ay biraz yapmanızı teşvik eder. İngilizce tam anlamıyla fonetik bir dil olmadığı için

Reading alone will not help you with your pronunciation

tek başına okumak telaffuzunda sana yardımcı olmayacaktır

because English isn't a strictly phonetic language.

. Bir

The way something is written in English

şeyin İngilizce yazılma şekli, o kelimenin İngilizce'de nasıl telaffuz edildiğine dair

might not give you any indication

size herhangi bir fikir vermeyebilir

as to how that word is pronounced in English.

.

It's like the spelling

Yazım

and the pronunciation is nearly separate.

ve telaffuz neredeyse ayrı gibi.

This is why so many students find pronunciation so hard

Bu yüzden pek çok öğrenci telaffuzu bu kadar zor buluyor

but if you listen to a word as you read it,

ama bir kelimeyi okurken dinlerseniz,

your brain will start making connections

beyniniz bağlantılar kurmaya başlayacak

and the next time you see that word written down,

ve bir sonraki sefer o kelimeyi yazılı olarak gördüğünüzde

you'll know exactly how it's meant to be pronounced

tam olarak nasıl telaffuz edilmesi gerektiğini bileceksiniz.

and the next time you hear that word,

ve bu kelimeyi bir daha duyduğunuzda

you'll know exactly how it's spelt.

tam olarak nasıl yazıldığını bileceksiniz.

It's such an effective method

Bu çok etkili bir yöntem

and the best part is you can get one free audiobook

ve en iyi yanı,

of your choice that's a 30-day free trial at Audible.

Audible'da 30 günlük ücretsiz deneme süresi olan, seçtiğiniz bir ücretsiz sesli kitabı alabilmeniz. Tek

All you've got to do is click on the link

yapmanız gereken

in the description box and sign up.

açıklama kutusundaki linke tıklayıp üye olmak.

Give it a try because it really, really works.

Bir deneyin çünkü gerçekten ama gerçekten işe yarıyor.

Right, let's get started with the lesson.

Pekala, hadi derse başlayalım.

So the first alternative way of saying,

Yani,

sorry, can you repeat that, or sorry, I don't understand,

pardon, bunu tekrar edebilir misiniz veya pardon, anlamıyorum demenin ilk alternatif yolu

is the most natural native way.

en doğal yerel yoldur.

It is just one word, it's sorry?

Bu sadece bir kelime, üzgünüm?

Sorry?

Üzgünüm?

This is what we are most likely to say if we can't hear

or can't understand what someone is saying.

Birinin ne dediğini duyamıyor veya anlayamıyorsak, muhtemelen bunu söyleriz.

Make sure you focus on the intonation,

Tonlamaya odaklandığınızdan emin olun,

we want to go, sorry?

gitmek istiyoruz, pardon?

Down, up, down, up.

Aşağı, yukarı, aşağı, yukarı.

Sorry?

Üzgünüm?

That way we are showing the listener that it is a question.

Bu şekilde dinleyiciye bunun bir soru olduğunu gösteriyoruz.

We are showing doubt.

şüphe gösteriyoruz.

This is also a word that you can add on to lots

Bu aynı zamanda takip edecek diğer birçok cümleye ekleyebileceğiniz bir kelime

of the other phrases which are going to follow

but it's a really nice quick one and because it's so short,

ama gerçekten güzel ve hızlı bir kelime ve çok kısa olduğu için, gerektiğinde kendinizi eskisi kadar tekrar

you don't feel like you are repeating yourself as much

ediyormuş gibi hissetmiyorsunuz.

if you have to say it over and over again.

tekrar tekrar söyle.

Next, we have a slightly more formal one.

Sonra, biraz daha resmi bir tane var.

It is, excuse me?

Öyle, pardon?

Excuse me?

Affedersin?

Now I don't like this one as much as I like sorry.

Şimdi bunu sevdiğim kadar sevmiyorum üzgünüm.

This is because sometimes if said

Bunun nedeni, bazen

with the wrong tone of voice and the wrong intonation,

yanlış ses tonu ve yanlış tonlama ile söylendiğinde, sanki biraz kırılmışsınız

it can make it sound like you're slightly offended.

gibi ses çıkarabilmesidir .

If somebody says something offensive to me,

Biri bana saldırgan bir şey söylerse,

I would say, excuse me?

pardon?

Excuse me?

Affedersin?

But I definitely show with my body language

Ama küstüğümü vücut dilimle kesinlikle gösteririm

that I'm offended.

.

If I can't understand what someone's saying,

Birinin ne dediğini anlayamazsam,

I would say, excuse me?

pardon?

Excuse me?

Affedersin?

And maybe shake my head to show

Ve belki de söylediklerini takip etmekte zorlandığımı göstermek için başımı sallayabilirim

that I'm having trouble following what they're saying.

. Daha da

Another one which is even more formal

resmi olan bir diğeri

and this isn't even the most formal one yet.

ve bu henüz en resmi olanı bile değil.

The most formal one is coming after this one.

En resmi olanı bundan sonra gelir.

This is, pardon?

Bu pardon?

Pardon?

Bağışlamak?

And this is quite a posh word.

Ve bu oldukça gösterişli bir kelime.

Not everyone will consider it to be posh

Herkes bunu gösterişli olarak görmeyecek

but in general I think it is more of a posh word.

ama genel olarak bunun daha gösterişli bir kelime olduğunu düşünüyorum.

I remember being taught this word

Bu kelimenin

by my grandmother as a little girl.

küçük bir kızken büyükannem tarafından öğretildiğini hatırlıyorum. Ne

Instead of saying, what, I had to say pardon? (chuckles)

demek yerine, af mı demek zorunda kaldım? (kıkırdar)

And then the most posh of all of them, the poshest is,

Ve sonra, içlerinde en gösterişlisi ,

I beg your pardon?

pardon?

I beg your pardon?

Affınıza sığınırım?

Now you have to be careful with the intonation of this one

Şimdi bunun tonlamasına dikkat etmelisiniz

because again it can be used to show offence.

çünkü yine gücenme göstermek için kullanılabilir.

If somebody says something offensive,

Birisi saldırgan bir şey söylerse,

I could say, I beg your pardon?

pardon diyebilir miyim?

It's often used in a jovial sense,

Genellikle neşeli bir anlamda,

kind of in a sarcastic way,

biraz alaycı bir şekilde,

maybe to respond to an accidental innuendo

belki de tesadüfi bir ima

or something like that.

veya buna benzer bir şeye yanıt vermek için kullanılır. Tekrar istemek için

If we want to use it to ask for repetition,

kullanmak istiyorsak ,

you've got to say it like this.

böyle söylemelisin.

I beg your pardon?

Affınıza sığınırım?

I beg your pardon?

Affınıza sığınırım?

Really showing with your body language

Gerçekten beden dilinizle

and that upward intonation at the end

ve sonundaki o yukarı doğru tonlamayla

that you are asking a question, a genuine question.

bir soru sorduğunuzu, gerçek bir soru sorduğunuzu gösteriyorsunuz.

If we're showing offence,

Eğer güceniyorsak,

we're likely to push our body back.

muhtemelen vücudumuzu geri iteriz.

I beg your pardon?

Affınıza sığınırım?

Now, back to neither informal nor formal,

Şimdi, ne gayri resmi ne de resmi olana dönelim,

these are just normal phrases you can say.

bunlar sadece söyleyebileceğiniz normal ifadelerdir.

You could say, what was that?

Diyebilirsin, o neydi?

What was that?

This is much nicer than just, what?

Neydi o?

Bu, neyden çok daha güzel?

Even better you can follow it with, sorry.

Daha da iyisi, onu takip edebilirsin, üzgünüm.

What was that, sorry?

Pardon o neydi?

What was that, sorry?

Pardon o neydi?

You could also say, what did you say?

Ayrıca ne dedin diyebilirsin. Ne

What did you say?

dedin?

Or what did you say, sorry?

Ya da ne dedin pardon?

What did you say, sorry?

Ne dedin pardon? Onları tekrar tekrar

It feels strange to repeat them over and over again

tekrarlamak garip geliyor

but really the intonation makes it so clear.

ama gerçekten tonlama bunu çok net kılıyor.

What did you say, sorry?

Ne dedin pardon?

Sorry?

Üzgünüm?

Sorry? (chuckles)

Üzgünüm? (kıkırdar)

Now what if we want to be just really, really clear?

Şimdi gerçekten, gerçekten net olmak istiyorsak?

We could just put it out there,

Ortaya koyabiliriz,

you could just say, I don't understand,

anlamıyorum diyebilirsin,

could you say that again, please?

tekrar söyler misin, lütfen?

Or, I don't understand,

Ya da anlamadım,

please could you say that again?

lütfen tekrar söyler misin?

It doesn't really matter where you put the please

as long as you say please.

Lütfen dediğin sürece lütfen'yı nereye koyduğunun pek bir önemi yok.

I always like to put please first

Her zaman önce lütfen koymayı severim

because then the person knows from the very beginning

çünkü o zaman kişi en başından beri

that I've said please.

lütfen dediğimi bilir.

Please, could you say that again?

Lütfen, tekrar söyler misin?

In my household growing up,

Büyüdüğüm evimde

pleases and thank yous were incredibly important,

memnuniyet ve teşekkür inanılmaz derecede önemliydi,

overly important and it scarred me for life.

aşırı önemliydi ve beni ömür boyu korkuttu.

I just can't not say please, thank you.

Sadece lütfen diyemem, teşekkür ederim.

Now if you want someone to repeat something

Şimdi, birinin daha yeni söylediği bir şeyi tekrar etmesini istiyorsanız

that they have only just said very recently

and you want to interrupt them, stop them there

ve onu kesmek istiyorsanız , onu orada durdurun

and say, I want that exact sentence repeated again,

ve "Aynen aynı cümlenin tekrarlanmasını istiyorum" deyin,

then you can use the word just.

o zaman sadece kelimesini kullanabilirsiniz.

For example, sorry what did you just say?

Örneğin, pardon az önce ne dedin? Az

What did you just say?

önce ne dedin?

And note that I'm not saying what did you just say?

Ve az önce ne söylediğini söylemediğime dikkat et.

I'm saying what did you just say?

Diyorum ki sen ne dedin?

Just, just.

Sadece sadece. Az

What did you just say?

önce ne dedin? Az

What did you just say?

önce ne dedin?

That's real connected speech there.

Bu gerçekten bağlantılı bir konuşma. Az

What did you just say?

önce ne dedin?

I'm missing out the tuh sound between just and say.

just ve say arasındaki tuh sesini kaçırıyorum.

I'm saying jus-say instead of just say.

Sadece söylemek yerine sadece söyle diyorum. Orada senin için

Just a little pronunciation tip for you there.

sadece küçük bir telaffuz ipucu.

Or an alternative version, what did you say just then?

Ya da alternatif bir versiyon, az önce ne dedin? Az

What did you say just then?

önce ne dedin?

Again, I'm not including the tuh after just.

Yine, hemen sonra tuh'u dahil etmiyorum.

I'm saying jus-then, jus-then.

Tam-o zaman, tam-o zaman diyorum.

Now, if you didn't understand everything that someone said

Şimdi, birinin söylediği her şeyi anlamadıysanız

but you did understand parts of it

ama bazı kısımlarını anladıysanız, o zaman

then you could say, sorry, I didn't quite catch that?

, pardon, tam olarak anlayamadım diyebilirsiniz.

I didn't quite catch that?

Bunu tam anlayamadım?

And the quite is implying that you understood some of it,

Ve sessiz, onun bir kısmını anladığınızı,

you caught some of it but you didn't catch all of it.

bir kısmını yakaladığınızı ama tamamını anlamadığınızı ima ediyor.

And catch here is used to mean to hear and understand.

Ve burada yakalamak, duymak ve anlamak anlamında kullanılır.

It's a slang use of catch.

Argoda catch kullanımıdır. Ne

I didn't catch what you just said.

dediğini anlamadım.

I didn't understand or hear what you just said.

Az önce ne söylediğini anlamadım ya da duymadım.

An alternative for this is, sorry, I didn't quite get that.

Bunun bir alternatifi, üzgünüm, tam olarak anlayamadım.

I didn't quite get that.

Bunu pek anlamadım.

And both of these could imply

Ve bunların her ikisi de bunun ne dediklerini

that it's not because you didn't understand what they said,

anlamadığınız için olmadığını ,

it could be that you didn't hear what they said.

söylediklerini duymamış olabileceğiniz anlamına gelebilir.

And if you can't hear what somebody is saying,

Ve birinin ne dediğini duyamıyorsanız,

then you could say something like,

o zaman şöyle bir şey söyleyebilirsiniz,

would you mind speaking up a bit?

biraz yüksek sesle konuşur musunuz?

Would you mind speaking up a bit?

Biraz yüksek sesle konuşur musun?

This is a nicer way of saying,

Bu,

please could you speak more loudly?

daha yüksek sesle konuşabilir misiniz, demenin daha güzel bir yolu.

Or please could you speak less quietly?

Ya da lütfen daha az konuşabilir misin?

To speak up is to increase the volume of one's voice.

Konuşmak, kişinin sesini yükseltmektir.

Now if you want to make it clear

Şimdi,

that it's not anything to do with volume,

bunun hacimle ilgisi olmadığını açıkça belirtmek istiyorsanız,

it really is that you're just not understanding.

gerçekten anlamıyorsunuz demektir .

Your understanding little bits

Biraz anlıyorsun

but you're not managing to understand complete sentences,

ama tam cümleleri anlayamıyorsun,

you could say, sorry, I'm not following what you're saying.

pardon, söylediklerini takip etmiyorum diyebilirsin.

I'm not following what you're saying.

Söylediklerini takip etmiyorum.

Or an alternative, wait a second, I'm a bit lost.

Veya bir alternatif, bir saniye, biraz kayboldum.

Wait a second, I'm a bit lost.

Bir saniye, biraz kayboldum.

And both of these imply

Ve bunların her ikisi de

that you would like the person to slow down.

kişinin yavaşlamasını istediğinizi ima eder.

If you're struggling to follow or you're getting lost,

Takip etmekte zorlanıyorsanız veya kayboluyorsanız,

it could make the speaker think

konuşmacının

that they are speaking too quickly

çok hızlı konuştuğunu düşünmesine

and implying that they need to slow down

ve

without you having to ask them to slow down.

sizin onlardan yavaşlamalarını istemenize gerek kalmadan yavaşlaması gerektiğini ima etmesine neden olabilir.

If you do want to be clear about it

Bu konuda net olmak istiyorsanız

or they don't understand you when you're trying to imply

veya

that they're going too quickly,

çok hızlı gittiklerini ima etmeye çalıştığınızda sizi anlamıyorlarsa,

you could say, would you mind slowing down a bit,

biraz yavaşlar mısınız,

I'm struggling to follow.

takip etmekte zorlanıyorum diyebilirsiniz.

I'm struggling to follow.

takip etmekte zorlanıyorum

Now, if there is a specific word or phrase

Şimdi, anlamadığınız ancak diğer her şeyi anladığınız belirli bir kelime veya ifade varsa,

that you don't understand but you understand everything else

but you want to ask a specific question

ancak

about a specific word or phrase,

belirli bir kelime veya ifade hakkında belirli bir soru sormak istiyorsanız,

then you could point it out and say something like,

o zaman onu işaret edebilir ve şöyle bir şey söyleyebilirsiniz:

I'm not sure I understand what you mean by, word or phrase.

Ben Ne demek istediğini anladığımdan emin değilim , kelime veya kelime öbeği.

Or you could simplify it and say,

Ya da basitleştirip,

I'm not sure what you mean by, word or phrase.

Kelime veya kelime öbeği ile ne demek istediğinden emin değilim diyebilirsin.

It's a bit of a funny preposition

Biraz komik bir edat,

so make sure you learn it properly to mean by.

bu yüzden onu doğru bir şekilde kastetmeyi öğrendiğinizden emin olun.

I'm not sure what you mean by pigeon.

Güvercin derken neyi kastettiğinden emin değilim.

Here we are, I've mentioned pigeon again. (laughs)

İşte geldik, yine güvercinden bahsetmiştim. (gülüyor)

Just squeeze it into every video.

Her videoya sıkıştırmanız yeterli.

Now, one annoying thing about asking

Şimdi, tekrar istemekle ilgili sinir bozucu bir şey,

for repetition is that you constantly feel

sürekli olarak

that you're interrupting someone.

birinin sözünü kesiyormuş gibi hissetmenizdir.

But I think it's okay to interrupt

Ama

as long as you apologise for interrupting.

böldüğün için özür dilediğin sürece araya girmenin sorun olmadığını düşünüyorum.

And you can say something as simple as,

Ve şu kadar basit bir şey söyleyebilirsiniz:

I'm sorry to interrupt

Böldüğüm için üzgünüm

but would you mind repeating blah, blah, blah.

ama falan filan diye tekrarlamanın bir sakıncası var mı?

Another alternative if you're with friends,

Başka bir alternatif, eğer arkadaşlarınızla birlikteyseniz,

you can use a slang phrasal verb,

argo bir deyimsel fiil kullanabilirsiniz,

which is to butt in, to butt in.

bu da içeri girmek, içeri girmek anlamına gelir.

I'm sorry to butt in but...

Karıştırdığım için üzgünüm ama...

I'm sorry to butt in again.

Tekrar araya girdiğim için üzgünüm.

I'm sorry to interrupt again.

Tekrar böldüğüm için üzgünüm.

Those two are really, really useful

if you feel that you're constantly stopping someone

Birini sürekli olarak

to ask them what they mean.

ne anlama geldiğini sormak için durdurduğunuzu düşünüyorsanız, bu ikisi gerçekten çok faydalıdır.

Now let's have a look at four idioms

Şimdi

or slang phrases that we can use to say

that we don't understand someone

birini anlamadığımızı söylemek ya da bir

or to ask them to repeat something

şeyi tekrar etmesini istemek

or make themselves more clear.

ya da daha anlaşılır hale getirmek için kullanabileceğimiz dört deyime ya da argo deyime bir göz atalım.

A really fun one is, this is all Greek to me.

Gerçekten eğlenceli olanı, bunların hepsi benim için Yunanca.

This is all Greek to me.

Bunların hepsi benim için Yunanca.

This is all a foreign language to me.

Bunların hepsi benim için yabancı bir dil. Eğer gerçekten Yunansanız,

That would be a really funny one to use

bu kullanmak gerçekten komik olurdu

if you are actually Greek. (laughs)

. (gülüyor)

This basically means this is all impossible

Bu, temel olarak tüm bunları

for me to understand.

anlamamın imkansız olduğu anlamına geliyor. Bir

Another one is, that was as clear as mud.

diğeri ise, çamur kadar açıktı.

That was as clear as mud.

Bu çamur kadar açıktı.

Now this, be careful with it.

Şimdi bu, ona dikkat et.

Just use it with friends and people

Arkadaşlarınızla ve şakalaşmayı sevdiğiniz insanlarla kullanın

that you like to have a joke with

because you're basically saying

çünkü temelde

that what they have just said was very unclear.

onların az önce söylediklerinin çok net olmadığını söylüyorsunuz.

And obviously a teacher or a professor

Ve belli ki bir öğretmen ya da profesör

or someone you don't know that well is not going

ya da çok iyi tanımadığınız biri

to appreciate such a sarcastic remark.

böyle alaycı bir sözü takdir etmeyecektir.

So if someone has been trying to explain something

Yani birisi bir şeyi açıklamaya çalışıyorsa

but they've been doing a very bad job of it,

ama bu konuda çok kötü bir iş çıkarıyorsa,

then you can say, well, that was as clear as mud.

o zaman diyebilirsiniz ki, bu çamur kadar açıktı.

If you want to say that something was far too complicated

Bir şeyin

for you, you can say, that went right over my head.

senin için fazla karmaşık olduğunu söylemek istiyorsan, bunun beni aştığını söyleyebilirsin.

That went right over my head.

Bu tam başıma geldi.

It didn't go into my head, it went over like this.

Aklıma gelmedi böyle geçti.

I didn't understand or process any of it.

Hiçbirini anlamadım ve işlemedim.

And the last one, I think this is fairly British

Ve sonuncusu, bence bu oldukça İngiliz

but if there are any Americans watching,

ama izleyen Amerikalılar varsa,

please do let me know.

lütfen bana haber verin.

It is, what are you on about?

Bu, ne hakkındasın?

What are you on about?

Ne hakkındasın?

And this means what are you talking about.

Ve bu, neden bahsettiğin anlamına geliyor.

But the phrase to go on about something implies

Ancak bir şey hakkında devam etme ifadesi,

that somebody is talking too much.

birinin çok fazla konuştuğunu ima eder.

To go on about something is

Bir şey hakkında devam etmek,

to talk excessively about something.

bir şey hakkında aşırı konuşmaktır.

So when you say, what are you on about?

Peki dediğin zaman, ne hakkındasın?

It means what you're talking about?

Ne demek istiyorsun?

You've been talking for ages.

Senelerdir konuşuyorsun.

Again, another one to use just with friends,

Yine, sadece arkadaşlarınızla,

people you have mutual trust with

karşılıklı güvendiğiniz

and maybe share a sense of humour with,

ve belki de bir mizah anlayışınızı paylaştığınız insanlarla,

not professors, not teachers, not your boss.

profesörlerle, öğretmenlerle veya patronunuzla değil, kullanabileceğiniz başka bir tane daha.

Right, that's it for today's lesson.

Tamam, bugünün dersi bu kadar.

I hope you enjoyed it and I hope you learned something,

Umarım beğenmişsinizdir ve umarım bir şeyler öğrenmişsinizdir

and most importantly, I hope you feel more comfortable

ve en önemlisi umarım tekrar isterken kendinizi daha rahat hissedersiniz

when asking for repetition

because you absolutely should ask for repetition.

çünkü kesinlikle tekrar istemelisiniz.

And any good person,

Ve herhangi bir iyi insan,

any good native speaker should not be offended

herhangi bir iyi anadil konuşmacısı

or should not get bored by you asking

sizden sürekli tekrar istemenize alınmamalı veya sıkılmamalıdır

for repetition constantly.

.

I've said it in previous videos.

Önceki videolarda söyledim.

A really good way to get people to accept

İnsanlara onlardan sürekli tekrar isteyeceğinizi kabul ettirmenin gerçekten iyi bir yolu, onları

that you're going to constantly ask them

for repetition is to flatter them

pohpohlamak

and to say, look, I really like the way you speak English,

ve "Bak, İngilizce konuşma şeklini gerçekten beğendim,

I'm trying to improve,

geliştirmeye çalışıyorum, sakıncası yoksa

would you mind if I ask you a couple of questions,

olur mu" demek. Sana birkaç soru soruyorum

or ask you to repeat some things?

ya da bazı şeyleri tekrar etmeni mi istiyorum?

And then you can just use one word repetition questions

Ve sonra

like sorry, sorry, or just gesture to them

özür dilerim, özür dilerim gibi tek kelimelik tekrarlı sorular kullanabilir veya ikiniz için de

so it's less embarrassing and awkward for both of you.

daha az utanç verici ve garip olması için onlara sadece jest yapabilirsiniz.

Don't forget to check out Audible.

Audible'a göz atmayı unutmayın.

You can claim your free audiobook,

Ücretsiz sesli kitabınızı talep edebilirsiniz,

the link is in the description box.

bağlantı açıklama kutusundadır.

And don't forget to follow me on all of my social media.

Ve beni tüm sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın.

I've got my Facebook, my Instagram, and my Twitter,

Facebook'um, Instagram'ım ve Twitter'ım var

and I've got my new vlogging channel as well.

ve yeni vlog kanalım da var.

It was just a personal channel at first

İlk başta sadece kişisel bir kanaldı

but now I do all of my vlogs,

ama şimdi tüm vlog'larımı İngiltere kırsalındaki

documenting my daily life on an English farm

bir İngiliz çiftliğinde günlük hayatımı belgeleyerek yapıyorum

in the British countryside.

.

I've really been enjoying making them

Onları yapmaktan gerçekten zevk alıyorum

and they've had a really lovely response

ve gerçekten çok güzel tepkiler aldılar

and they're all completely subtitled

ve hepsi tamamen altyazılı,

so that you can pick up some new vocabulary

böylece yeni kelimeler edinebilir

and practise your listening.

ve dinleme pratiği yapabilirsiniz.

Right, I will see you soon for another lesson.

Tamam, yakında başka bir ders için görüşürüz.

Mwah!

Mwah!

(upbeat music)

(iyimser müzik)