Learn English Vocabulary Daily #19.2 — British English Podcast

Hello.

Merhaba.

Welcome to The English Like a Native Podcast.

Yerli Bir Podcast Gibi İngilizce'ye hoş geldiniz.

My name is Anna and you're listening to Week 19, Day 2 of Your English Five a

Benim adım Anna ve Pazartesi'den Cuma'ya kadar haftanın her günü beş parçaya derinlemesine dalarak

Day, the podcast series that is designed to expand your active vocabulary by

aktif kelime dağarcığınızı genişletmek için tasarlanan

deep diving into five pieces every day of the week from Monday to Friday.

Your English Five a Day'in 19. Haftası, 2. Günü podcast serisini dinliyorsunuz

Let's kick off today's list with a verb and it is to bare, to bare.

. Bugünkü listemize bir fiille başlayalım; çıplak olmak, çıplak olmak.

We spell this B A R E, to bare.

Bunu ÇIPLAK, çıplak olarak yazıyoruz.

Now, this version of bare is to show something that was

Çıplaklığın bu versiyonu daha önce gizlenmiş veya örtülmüş

previously hidden or covered up.

bir şeyi gösterecek

Now, in this specific context that I'm going to share with you, we're talking

. Şimdi sizinle paylaşacağım bu spesifik bağlamda, normalde dudaklarınızla kaplı

about baring our teeth, which is to show your teeth, which are normally

olan dişlerinizi göstermek için dişlerimizi göstermekten bahsediyoruz

covered with your lips, of course.

.

So, if you bare your teeth, then you are showing your teeth.

Yani dişlerinizi gösterirseniz dişlerinizi gösteriyorsunuz demektir.

Now, we are dog lovers in this country.

Artık bu ülkede köpek severiz.

Sometimes if we see a dog walking by with its owner, we might just

Bazen sahibiyle birlikte yürüyen bir köpek gördüğümüzde,

put out our hand and say, "Oh, hello," And go for a little stroke.

elimizi uzatıp "Ah, merhaba" deriz ve biraz okşamaya gideriz.

But if the dog were to bare its teeth at us, then we know we

Ancak köpek dişlerini bize gösterecek olursa,

probably should put our hand well away and move past very quickly.

muhtemelen elimizi iyice uzaklaştırmamız ve çok hızlı bir şekilde yanından geçmemiz gerektiğini biliyoruz.

If a dog bares its teeth, then it's not happy.

Bir köpek dişlerini gösteriyorsa mutlu değildir.

It'll probably be growling at the same time.

Muhtemelen aynı anda hırlıyor olacak.

Grrr!

Grrr!

So to bare your teeth.

Yani dişlerini göstermek için.

Here's an example sentence,

İşte bir örnek cümle:

"As I walked past the cute dog, he bared his teeth at me and growled!"

"Sevimli köpeğin yanından geçerken bana dişlerini gösterdi ve hırladı!"

All right, moving on from bare, we have the adjective inherent.

Tamam, yalından devam edersek, sıfatın doğasında var.

Inherent.

Doğuştan.

We spell this I N H E R E N T.

Bunu INHEREN T. Inherent olarak yazıyoruz

Inherent.

.

Inherent.

Doğuştan.

Inherent is existing in a permanent quality of something or to be like a

İçsel, bir şeyin kalıcı bir kalitesinde var olmak veya

natural part of something or someone.

bir şeyin veya birinin doğal bir parçası gibi olmaktır.

Here's an example sentence,

İşte bir örnek cümle:

I've always had an inherent distrust of car salesmen!"

Araba satıcılarına karşı her zaman doğuştan bir güvensizliğim vardı!"

So, in this example, they're saying that I've always just had this

Yani, bu örnekte, onlar benim her zaman

natural, permanent, basic distrust that's just always been there.

, her zaman orada olan bu doğal, kalıcı, temel güvensizliği yaşadığımı söylüyorlar

You might say that someone has an inherent ability to do something.

. birisinin doğuştan bir şeyler yapma becerisine sahip olduğunu söyleyin.

Anna has an inherent ability to hear different features of

Anna'nın insanların aksanlarının ve telaffuzlarının

people's accents and pronunciation.

farklı özelliklerini duyma konusunda doğuştan bir yeteneği var

What's your inherent ability?

. Sizin doğuştan gelen yeteneğiniz nedir?

What's a natural part of you?

Doğal bir parçanız nedir?

A basic skill or quality that you've always possessed.

Her zaman sahip olduğunuz temel bir beceri veya nitelik.

Next on our list is the idiom barking up the wrong tree.

Listemizde bir sonraki deyim havlayan yukarı yanlış ağaç.

Barking up the wrong tree.

Havlayan yukarı yanlış ağaç.

We spell this barking, B A R K I N G.

Bu havlamayı heceliyoruz, BARKIN G.

Barking.

Havlayan.

Up, U P.

Yukarı, U P.

The, T H E.

The, TH E.

Wrong, W R O N G.

Wrong, WRON G.

Tree.

Tree.

T R E E.

TRE E.

Barking up the wrong tree.

Havlayan Yanlış ağaca tırmanan

Just like a dog running towards a tree and barking up the tree because it

bir köpeğin , kovaladığı sincabın o ağaca tırmandığını zannederek

thinks that the squirrel that it was chasing ran up that particular tree.

ağaca doğru koşup ağaca doğru havlaması gibi .

If the squirrel didn't run up that tree and the dog is mistaken, then

Eğer sincap o ağaca doğru koşmadıysa ve köpek yanılıyorsa, sonra

the dog is barking up the wrong tree.

köpek yanlış ağaca havlıyor,

He's pursuing the wrong avenue.

yanlış caddeyi takip ediyor,

He's going after the thing but in the wrong direction.

o şeyin peşinden gidiyor ama yanlış yöne gidiyor.

He's doing the wrong thing to get the thing that he wants.

İstediğini elde etmek için yanlış bir şey yapıyor.

So, this means that you're trying to do something in a way that just won't work.

Yani bu, işe yaramayacak bir şekilde bir şeyler yapmaya çalıştığınız anlamına gelir.

You're barking up the wrong tree.

Yanlış ağaca havlıyorsun.

Or maybe you're looking at something in the wrong way.

Ya da belki bir şeye yanlış açıdan bakıyorsunuzdur.

So, for example, if I discover that my mobile phone is missing.

Örneğin cep telefonumun kaybolduğunu fark edersem.

I've had a party at the house and I invited a whole bunch of people and

Evde bir parti verdim ve bir sürü insanı davet ettim ve

my phone is now missing if I turn to my friend and start accusing my

telefonum artık kayıp, eğer arkadaşıma dönüp arkadaşımı

friend of stealing my phone, then I am very much barking up the wrong tree.

telefonumu çalmakla suçlamaya başlarsam, o zaman gerçekten yanlış ağaca havlamış olurum.

My friend would never steal my phone.

Arkadaşım asla telefonumu çalmaz.

What's probably happened is my phone's probably actually just been misplaced.

Muhtemelen olan şey, telefonumun muhtemelen kaybolmuş olmasıdır.

It's quite unlikely that any of my friends or guests would have stolen my phone.

Arkadaşlarımdan veya misafirlerimden birinin telefonumu çalması pek olası değil.

It's probably just been moved, hidden, covered, or something like that.

Muhtemelen taşınmış, gizlenmiş, üzeri kapatılmış veya buna benzer bir şey olmuştur. Bu yüzden,

So, I'm barking up the wrong tree by moving straight to accuse my

çok iyi arkadaşımı hırsızlıkla suçlamak için doğrudan hareket ederek yanlış ağaca havlıyorum

very good friend of stealing.

.

Okay, so here's an example sentence,

Tamam, işte bir örnek cümle:

" If you think paying me off will solve the problem, you're

"Bana para ödemenin sorunu çözeceğini sanıyorsan,

barking up the wrong tree."

yanlış ağaca havlıyorsun."

Now in that example, to pay someone off, it means to pay, to keep them quiet or

Şimdi bu örnekte, birine ödeme yapmak, ödeme yapmak, onu susturmak veya

to make them stop pursuing something.

bir şeyin peşinde koşmayı bırakmasını sağlamak anlamına gelir.

So, if you are, if you've done something wrong and you want me to keep quiet

Yani eğer öyleysen, eğer yanlış bir şey yaptıysan ve

about it, you would pay me off, so that I would not talk about it anymore.

bu konuda sessiz kalmamı istiyorsan bana para ödersin, böylece bu konu hakkında bir daha konuşmam.

But I'm saying,

Ama ben şunu söylüyorum:

"If you think that paying me off will solve the problem, you're

"Bana para ödemenin sorunu çözeceğini sanıyorsan,

barking up the wrong tree."

yanlış ağaca havlıyorsun."

So I'm saying, you can't give me money to keep me quiet.

Yani diyorum ki, beni susturmak için bana para veremezsin.

I'm not that kind of person.

Ben o tür bir insan değilim.

You're going about it in the wrong way.

Bu konuda yanlış yoldan gidiyorsun.

It's a fun idiom, that one, isn't it?

Eğlenceli bir deyim, değil mi?

Alright, let's move on to the next word.

Tamam, bir sonraki kelimeye geçelim.

We have an adjective now, and it is mellow.

Artık bir sıfatımız var, o da yumuşak.

Mellow, spelt M E L L O W, mellow.

Yumuşak, MELLOW olarak yazılır, yumuşak.

If something is described as mellow, then it's relaxed, it's easygoing,

Eğer bir şey yumuşak olarak tanımlanıyorsa o şey rahattır, uysaldır,

it's not severe or threatening in any way, it's nice and mellow.

hiçbir şekilde şiddetli ya da tehditkar değildir, hoş ve yumuşaktır. Müziği yumuşak,

You might describe music as mellow, the kind of music that you would

spa'da duyacağınız türden bir müzik veya sizi uyutacak türden bir müzik olarak

hear in a spa or the kind of music that would put you to sleep.

tanımlayabilirsiniz .

You can describe people or animals as mellow if they're

İnsanları veya hayvanları, eğer gerçekten üşümüş ve rahatlamışlarsa, yumuşak olarak tanımlayabilirsiniz

really chilled and relaxed.

.

They don't get angry or upset very easily.

Kolay kolay sinirlenmezler ve üzülmezler.

They're really mellow.

Gerçekten çok yumuşaklar.

Here's an example sentence,

İşte bir örnek cümle:

"People often look at my dog and instantly tense up, if only

"İnsanlar genellikle köpeğime bakıyorlar ve

they knew how mellow he is.

onun ne kadar yumuşak olduğunu bilseler anında geriliyorlar.

Rottweilers are one of the softest breeds around."

Rottweilerlar etraftaki en yumuşak ırklardan biri."

Would you describe yourself as a mellow person?

Kendinizi yumuşak bir insan olarak tanımlar mısınız?

I can be mellow.

Yumuşak olabilirim.

But often I'm not mellow.

Ama çoğu zaman yumuşak değilim.

I'm warm and I'm friendly, but I think I've got quite a busy energy

Sıcakkanlıyım ve arkadaş canlısıyım ama

about me rather than a mellow energy.

yumuşak bir enerjiden ziyade oldukça yoğun bir enerjiye sahip olduğumu düşünüyorum.

I can't keep still.

Yerimde duramıyorum.

Alright, last on our list is a noun and it is a companion.

Tamam, listemizin sonuncusu bir isim ve bir eşlikçi.

Companion.

Arkadaş.

We spell this C O M P A N I O N.

Bunu COMPANIO N. Companion olarak heceliyoruz

Companion.

.

Companion.

Arkadaş.

A companion is a person or an animal that you spend a lot of time with.

Arkadaşınız, birlikte çok zaman geçirdiğiniz bir kişi veya hayvandır.

This is like your friend, your very good friend, or your pet.

Bu arkadaşınız, çok iyi arkadaşınız veya evcil hayvanınız gibidir.

It's not just someone that you occasionally meet.

Bu sadece ara sıra tanıştığınız biri değil.

It's someone who is with you all the time or a pet that's with you all the time.

Her zaman yanınızda olan biri veya her zaman yanınızda olan bir evcil hayvan.

So, as we get older, for example, maybe you are married, but your husband

Yani yaşlandıkça mesela belki evlisiniz ama eşiniz

or wife, your partner passed away.

, eşiniz, partneriniz vefat etti.

And so, you don't want to be lonely and you meet someone who

Ve böylece yalnız kalmak istemezsiniz ve

is a very, very good friend.

çok ama çok iyi bir arkadaş olan biriyle tanışırsınız.

Maybe there's nothing romantic going on between you, but you

Belki aranızda romantik bir şey yok ama

spend all your time together.

tüm zamanınızı birlikte geçiriyorsunuz.

You go on holiday together.

Birlikte tatile gidersiniz.

You eat all your meals together.

Bütün yemeklerinizi birlikte yersiniz.

You might even stay over at each other's houses.

Hatta birbirinizin evinde bile kalabilirsiniz.

You are companions, and your pet is often described as your companion as well.

Siz arkadaşsınız ve evcil hayvanınız da sıklıkla arkadaşınız olarak tanımlanır.

Your furry companion, particularly a dog in this country, would be a companion.

Tüylü arkadaşınız, özellikle de bu ülkede bir köpek, size eşlik edecek bir arkadaş olacaktır.

Here's an example sentence,

İşte örnek bir cümle:

" Caesar has been my closest companion for the past four years.

"Sezar son dört yıldır benim en yakın arkadaşımdı.

He really is the best dog in the world."

Gerçekten dünyanın en iyi köpeği."

Okay, that's our five, so let's recap.

Tamam, bu beşimiz, o yüzden özetleyelim.

We started with the verb to bare.

Çıplak olmak fiiliyle başladık.

To bare, like to bare your teeth, which is to uncover something that was hidden.

Çıplak olmak, dişlerinizi açmak gibi, bu da gizli bir şeyi ortaya çıkarmak anlamına gelir.

Then we had the adjective inherent.

Daha sonra doğal olarak sıfatımız vardı.

Inherent, which is something that's basic or a natural part of you or a thing, like

İçsel, temel veya doğal bir parçanız veya bir şey,

a permanent quality in you or in a thing.

sizin veya bir şeyin kalıcı bir niteliği gibi.

Then we had the idiom, barking up the wrong tree, which is to try and do

Daha sonra yanlış ağaca havlamak, bir şeyi yanlış şekilde yapmaya çalışmak

something but in the wrong way, or to be looking at something from the wrong angle.

veya bir şeye yanlış açıdan bakmak anlamına gelen deyimi öğrendik.

Then we had the adjective, mellow, relaxed and easygoing.

Daha sonra yumuşak, rahat ve uysal sıfatımız vardı.

Then we finished with the noun, companion, a person or animal whom

Daha sonra zamanınızın çoğunu, çoğunu birlikte geçirdiğiniz

you spend the majority of your time with, a lot of your time with.

isim, arkadaş, kişi veya hayvanla bitirdik .

Alright, so, let's do this for pronunciation.

Pekala, haydi bunu telaffuz için yapalım.

Please repeat after me.

Lütfen benden sonra tekrar et.

Bare.

Çıplak.

Bare.

Çıplak.

Inherent.

Doğuştan.

Inherent.

Doğuştan.

Barking up the wrong tree.

Yanlış ağaca havlamak.

Barking up the wrong tree.

Yanlış ağaca havlamak.

Mellow.

Yumuşak.

Mellow.

Yumuşak.

Companion, companion.

Yoldaş, yoldaş.

Very good.

Çok güzel.

Now, I'm about to show you something that is normally hidden.

Şimdi size normalde gizli olan bir şeyi göstermek üzereyim.

What verb would you use to describe me showing you this hidden thing?

Bu gizli şeyi sana göstermemi tanımlamak için hangi fiili kullanırdın?

Bare.

Çıplak.

Yes, I'm going to bare myself in some way.

Evet, bir şekilde kendimi çıplak bırakacağım.

And then if I'm talking about a permanent quality that I have, what adjective would

Peki bende kalıcı olan bir özellikten bahsediyorsam,

I use to describe this permanent quality?

bu kalıcı özelliği tanımlamak için hangi sıfatı kullanırdım?

Inherent.

Doğuştan.

Inherent.

Doğuştan.

Yes.

Evet.

Now, I am actually a very easygoing and relaxed person.

Artık aslında çok rahat ve rahat bir insanım.

What adjective could you use to describe my easygoing and relaxed nature?

Benim rahat ve rahat doğamı tanımlamak için hangi sıfatı kullanabilirsin?

Mellow.

Yumuşak.

Mellow.

Yumuşak.

And I have a very, very loyal friend who I spend all my time with.

Ve tüm zamanımı birlikte geçirdiğim çok ama çok sadık bir arkadaşım var.

We go on holiday together.

Birlikte tatile gidiyoruz.

We stay at each other's houses all the time.

Sürekli birbirimizin evinde kalıyoruz.

We're just in each other's pockets most of the time.

Çoğu zaman birbirimizin cebindeyiz.

What word would I use to describe this friend who's so special to me?

Benim için bu kadar özel olan bu arkadaşımı tanımlamak için hangi kelimeyi kullanırdım?

Companion.

Arkadaş.

Companion.

Arkadaş.

And if someone started suggesting that we go on a date because they can see

Ve eğer biri birlikte çok fazla vakit geçirdiğimizi

that we spend a lot of time together, and they want to do something special for

gördüğü için bir randevuya çıkmamızı önermeye başladıysa ve

the two of us to try and get us to hook up, to get together romantically, but

ikimiz için özel bir şey yapmak istiyorsa, bizi bir araya getirmek, romantik bir şekilde bir araya gelmek istiyorsa, ama

this person just doesn't understand that actually my friend and I have known each

bu kişi aslında arkadaşımla

other for 20 years and there's never been anything romantic between us and it's

birbirimizi 20 yıldır tanıdığımızı ve aramızda hiçbir zaman romantik bir şey olmadığını ve

just not the way we're going to do things.

işleri bu şekilde yapmayacağımızı

What idiom would I use to tell him that he's going about the

anlamıyor . Ona her şeyi yanlış yoldan yaptığını söylemek için hangi deyimi kullanırdım

whole thing in the wrong way.

?

If he's gonna do something nice for us it should be something completely different.

Eğer bizim için güzel bir şey yapacaksa bu tamamen farklı bir şey olmalı.

Not trying to make us hook up.

Bizi birbirimize bağlamaya çalışmıyor.

What is he doing?

O ne yapıyor?

He is barking up the wrong tree.

Yanlış ağaca havlıyor.

I don't fancy him.

Ondan hoşlanmıyorum.

He's my companion.

O benim arkadaşım.

Stop it.

Yapma.

You're barking up the wrong tree.

Yanlış ağaca havlıyorsun.

OK, how did you get on?

Tamam, nasıl geçindin?

Hopefully, you remembered all of those.

Umarım bunların hepsini hatırlamışsınızdır.

But don't worry if you didn't.

Ama yapmadıysanız endişelenmeyin.

What we're going to do now is bring everything together in a little story.

Şimdi yapacağımız şey her şeyi küçük bir hikayede bir araya getirmek.

When you think of Rottweilers, what comes to mind?

Rottweiler'ları düşündüğünüzde aklınıza ne geliyor?

A fierce, aggressive, and dangerous dog?

Şiddetli, saldırgan ve tehlikeli bir köpek mi?

Well, that's just media hype.

Aslında bu sadece medyanın abartısı.

The truth is, Rottweilers are not inherently dangerous.

Gerçek şu ki Rottweiler doğası gereği tehlikeli değildir.

It's all about how they are treated and brought up by their owners.

Her şey sahipleri tarafından onlara nasıl davranıldığı ve yetiştirildiği ile ilgili.

Rottweilers are actually one of the most placid and laid-back breeds around.

Rottweiler'lar aslında etraftaki en sakin ve rahat ırklardan biridir.

They are known for their calm and mellow nature, making them great family pets.

Sakin ve yumuşak doğalarıyla tanınırlar, bu da onları harika aile hayvanları yapar.

I've had my Rottweiler for over 10 years now and she has never once

Rottweiler'ımı 10 yılı aşkın süredir besliyorum ve bir kez olsun

shown any signs of aggression.

herhangi bir saldırganlık belirtisi göstermedi.

She's a big teddy bear and loves nothing more than cuddling with me and my family.

O büyük bir oyuncak ayı ve bana ve aileme sarılmaktan başka hiçbir şeyi sevmiyor.

So, why do Rottweilers have such a bad reputation?

Peki Rottweiler'lar neden bu kadar kötü bir üne sahip?

It all comes down to how they are portrayed in the media.

Her şey medyada nasıl yansıtıldıklarına bağlı.

We often see images of Rottweilers with their teeth bared and hear

Rottweiler'ların dişlerini göstermiş resimlerini sık sık görüyoruz ve

stories of them attacking people.

insanlara saldırdıklarına dair hikayeler duyuyoruz.

But the truth is, any dog can bare its teeth or growl if it

Ancak gerçek şu ki, herhangi bir köpek kendisini tehdit altında veya kışkırtılmış hissederse dişlerini gösterebilir veya hırlayabilir

feels threatened or provoked.

.

It's all about how the owner trains and socialises their dog.

Her şey sahibinin köpeğini nasıl eğittiği ve sosyalleştirdiği ile ilgili.

Just like with any breed, proper training and socialisation are crucial.

Her cinste olduğu gibi uygun eğitim ve sosyalleşme çok önemlidir.

Rottweilers are highly intelligent and respond well to positive reinforcement.

Rottweilerlar son derece zekidirler ve olumlu teşviklere iyi yanıt verirler.

With the right training, they can be the most well-behaved and obedient dogs.

Doğru eğitim ile en uslu ve itaatkar köpekler olabilirler.

My family have had many Rottweilers over the years and they are one of the most

Yıllar boyunca ailemin birçok Rottweiler'ı oldu ve bunlar en

trainable and eager-to-please breeds.

eğitilebilir ve memnun etmeye istekli ırklardan biri.

So, next time you see a Rottweiler, don't be quick to judge.

Bu nedenle bir dahaki sefere bir Rottweiler gördüğünüzde hemen karar vermeyin.

You could be barking up the wrong tree.

Yanlış ağaca havlıyor olabilirsiniz.

These dogs make wonderful companions and can be incredibly loyal and

Bu köpekler harika arkadaşlardır ve

loving towards their owners.

sahiplerine karşı

Remember, it's often not the breed that makes a dog dangerous, it's the owners.

inanılmaz derecede sadık ve sevgi dolu olabilirler . Unutmayın, bir köpeği tehlikeli yapan genellikle cinsi değil, sahipleridir.

Rottweilers are not dangerous, they are not naturally aggressive,

Rottweilerlar tehlikeli değiller, doğuştan saldırgan değiller,

they are misunderstood.

yanlış anlaşılıyorlar.

Let's change the narrative and give these amazing dogs the

Anlatımı değiştirelim ve bu muhteşem köpeklere

love and respect they deserve.

hak ettikleri sevgi ve saygıyı verelim.

And that brings us to the end of Day 2.

Bu da bizi 2. Günün sonuna getiriyor.

I do hope you found today useful.

Umarım bugünü faydalı bulmuşsunuzdur.

If you did, please show this episode a little bit of love by giving

Eğer öyleyse, lütfen bu bölüme biraz sevgi gösterin,

it a like, give this podcast a rating or review and be sure to

beğenin, bu podcast'e puan verin veya yorum yapın ve

come back again tomorrow for Day 3.

yarın 3. Gün için tekrar gelmeyi

Until then take very good care and goodbye.

unutmayın . O zamana kadar kendinize çok iyi bakın ve hoşçakalın.