'Traditions' - English Addict - 171 - LIVE CHAT / Sunday 17th OCTOBER 2021 - Mr Duncan in England

have you ever noticed sometimes  when you look in the mirror  

hiç fark ettin mi bazen aynaya baktığında   aynaya

you look better than certain days when  you look in the mirror and you think

baktığında belirli günlerden  daha iyi görünüyorsun ve

oh my goodness what is that i don't know why  this morning maybe it was the sunlight coming  

aman tanrım bu ne bu, neden bilmiyorum bu sabah belki banyoma giren güneş ışığıydı

into my bathroom but i thought this morning i  thought oh mr duncan you look very well today

ama bu sabah düşündüm, oh bay duncan bugün çok iyi görünüyorsunuz,

i will leave you to be the judge of that  here we go then yes we are back together  

bunun kararını size bırakacağım, işte başlıyoruz, sonra evet tekrar birlikteyiz

at the weekend it is english addict coming to  you live right now check your watch it is now

hafta sonu ingilizce bağımlısı canlı yayında size geliyor, şimdi kontrol edin izleyin şimdi

it is honestly it it is  right now live from england  

dürüstçe öyle şu anda ingiltere'den canlı

from the birthplace of the english language yes  i said it once and i'm going to see it again

ingilizcenin doğum yerinden evet bir kez söyledim ve onu tekrar göreceğim

it's england

ingiltere

oh look at that

oh bak şuna bak

you see you see what i mean now  don't you yes you're thinking

ne demek istediğimi anlıyorsun şimdi yapma t siz evet düşünüyorsunuz

oh mr duncan what a dish

oh bay duncan ne yemek

hi everybody this is mr duncan in england how are  you today are you okay i hope so are you happy  

merhaba millet bu ingiltere'den bay duncan bugün nasılsınız iyi misiniz umarım mutlusunuzdur

is there a smile on your face today well  i hope if there isn't i will bring one  

bugün yüzünüzde bir gülümseme var mı peki yoksa umarım yoktur sana bir tane getireceğim

to you i will bring a lovely smile to your face  i hope so my name is duncan i talk about english  

yüzüne güzel bir gülümseme getireceğim umarım benim adım duncan ingilizce hakkında konuşurum ingilizceyi severim

i like the english language you  might say that i am an english addict  

benim bir ingilizce bağımlısı olduğumu söyleyebilirsin

and i have a feeling you might be as well it is a  beautiful day here in england we are having a very  

ve senin de öyle olabileceğine dair bir his var burada ingiltere'de güzel bir gün çok

nice day can i just say right now we're having  a lovely day sunny mild quite mild for the time  

güzel bir gün geçiriyoruz şu anda güzel bir gün geçirdiğimizi söyleyebilir miyim yılın zamanı için güneşli hafif oldukça ılıman

of year so normally at this time of year it will  start to get quite cold especially in the morning  

yani normalde yılın bu zamanında hava oldukça sakin olmaya başlayacak özellikle sabahları soğuk

but we are having nice mild weather at the moment  you can see behind me yes for all those who keep  

ama şu anda güzel ve ılıman bir havamız var arkamda görebilirsiniz  evet  soran herkes için

asking yes that is live behind me so everything  that happens behind me is live right now  

evet bu arkamda canlı yani arkamda olan her şey şu anda canlı    bu

in this present moment of time so  i talk about the english language  

şimdiki zamanda yani İngilizce hakkında konuşuyorum

i've been doing this forever such a long  time how long mr duncan thanks for asking  

bunu çok uzun bir süredir yapıyorum Bay Duncan ne zamandır

nearly 15 years and this month i am celebrating my  15th anniversary here on youtube can you believe  

yaklaşık 15 yıldır sorduğun için teşekkürler ve bu ay burada youtube'da 15. yılımı kutluyorum   bunu ne zamandır yapıyor olduğuma inanabiliyor musun?

it i've been doing this for nearly 15 years so  that's what i'm doing this month a special series  

yaklaşık 15 yıldır bu ay yaptığım şey bu özel bir dizi

a special season of live streams and i will  give you the details very quickly because i  

canlı yayınlardan oluşan özel bir sezon ve size ayrıntıları çok hızlı bir şekilde vereceğim çünkü

have a feeling there are still some of you who  don't realize so during this month the month of  

bu ay boyunca hala bazılarınızın bunu fark etmediğini hissediyorum

october from monday to friday i am with you from 2  p.m uk time 2 pm uk time is when i'm here with you  

ekim ayı pazartesiden cumaya, saat 2'den itibaren sizinleyim uk saat 14:00 İngiltere'deki zaman, ekim boyunca sizinle burada olduğum zamandır

during october and of course i'm also with you as  well on sunday which i i have a feeling you know  

ve tabii ki pazar günü de sizinleyim ki bu duyguya sahibim biliyorum

because you're here now watching so there it is  the introductions are out of the way i'm here six  

çünkü şu anda buradasınız izliyorsunuz yani işte tanıtımlar aradan çıktı ekim boyunca  pazartesiden

days a week monday to friday and sunday during  october even though now i'm already receiving  

cumaya ve pazara kadar haftanın altı günü buradayım gerçi şimdi zaten alıyorum

already i'm receiving messages from people  asking mr duncan can you please be live every day

zaten insanlardan mesaj alıyorum mr duncan'a soruyorum lütfen her gün canlı yayında olun eskisi

can i just say i am not as young as i used  to be i'm getting older i have to have a nap  

kadar genç olmadığımı söyleyebilirim yaşlanıyorum

in the afternoon that's how bad things have become  

öğleden sonra biraz kestirmem gerekiyor neredeyse her gün öğleden sonra işler bu kadar kötü hale geldi bugün de

during the afternoon almost every day including  today i often go and have a lie down on the bed  

dahil olmak üzere sık sık gidip

for an afternoon nap so that's it there  there it is right there if you needed  

öğleden sonra kestirmek için yatağa uzanıyorum, bu yüzden işte orada,

proof that i am no longer a young man i have  to have my little afternoon nap on the bed  

artık genç bir adam olmadığıma dair kanıta ihtiyacınız varsa tam orada, öğleden sonra küçük şekerlememi yatakta yapmalıyım.

i'm sure a lot of other people do it as well i  have a feeling i'm not the only person maybe it is  

eminim başka birçok insan da bunu yapıyor içimde bir his var ki tek kişi ben değilim belki bu

one of your traditions maybe it is something you  like to do every day i know in some countries many  

sizin geleneklerinizden biridir belki her gün yapmayı sevdiğiniz bir şeydir bazı ülkelerde birçok

people have a tradition of having an afternoon nap  or a siesta during the day so i don't think it's  

kişinin bir geleneği olduğunu biliyorum öğleden sonra kestirmek veya gün içinde siesta yapmak, bu yüzden bunun

particularly unusual however i do find that by  the time the afternoon comes and as the afternoon  

özellikle sıra dışı olduğunu düşünmüyorum, ancak öğleden önce ve öğleden sonra

wears on or moves along i find that i become quite  tired i feel fatigued oh i like that word fatigue  

ilerledikçe veya ilerledikçe oldukça yorgun olduğumu görüyorum, yorgun hissediyorum oh yorgunluk   yorgunluk kelimesini seviyorum,

tiredness so if you have fatigue it means  you are sleepy you are feeling tired you  

yani yorgunluğunuz varsa bu uykulusunuz demektir, yorgun hissediyorsunuz demektir, bitkinsiniz,

are exhausted maybe you've had a busy morning  so that's my world for now how is your world is  

belki yoğun bir sabah geçirdiniz yani şimdilik benim dünyam bu, sizin dünyanız nasıl

it okay i hope you've had a good week yes we have  made it all the way to the end of another weekend  

sorun yok, umarım görmüşsünüzdür iyi bir hafta geçirdik evet başka bir hafta sonunun sonuna kadar geldik

and we are now halfway through the month  as well in fact slightly more than halfway

ve şimdi ayın ortasındayız aslında yarıdan biraz daha fazlası

yes it's sunday

evet bugün pazar

there's nothing wrong with  having a nap during the day  

gün içinde şekerleme yapmanın yanlış bir tarafı yok

if you want to have a nap in the  afternoon go on do it don't be ashamed

isterseniz öğleden sonra şekerleme yapmak için devam edin utanmayın şekerleme yapmaktan

there is no need to be ashamed or  feel embarrassed about having a nap  

utanmanıza veya utanmanıza gerek yok bu yüzden

so we are here on sunday and yes we are just  over halfway through october and in about a  

pazar günü buradayız ve evet ekimin yarısını henüz geçtik ve yaklaşık   bir

couple of weeks in fact i am celebrating my 15th  anniversary on the 31st of october which is sunday  

çift haftalar aslında 31 ekim pazar günü 15. yıl dönümümü kutluyorum

so that's great we can share the celebration  together on our sunday live stream so i'm looking  

bu yüzden bu kutlamayı pazar canlı yayınımızda birlikte paylaşabilmemiz harika bu yüzden sabırsızlıkla

forward to that i'm i'm pretty sure there will be  some special things happening on that day i have  

bekliyorum bunun olacağından oldukça eminim o gün bazı özel şeyler oluyor olabilir bende bir

a feeling hello by the way to the live chat hello  can you see me waving at the moment with my hand  

his var canlı sohbete giderken merhaba merhaba şu anda el salladığımı görebiliyor musunuz

hello live chat it's nice to see you here i wonder

merhaba canlı sohbet sizi burada görmek güzel merak ediyorum

i wonder who was first on today's live chat  

bugünün birincisi kimdi canlı sohbet   tahmin etmeme gerek var mı eminim

do i need to guess i'm sure we  all know who was first today

hepimiz bugün kimin birinci olduğunu biliyoruz

i thought so congratulations vitas guess what  you are king of the hill once again you are the  

düşündüm bu yüzden tebrikler vitas tahmin edin  ne  tepenin kralısınız bir kez

the crowned king of having a fast finger  because you are first on today's live chat

hızlı parmak sahibi olmanın taçlı kralısınız çünkü bugünün birincisisiniz canlı sohbet

congratulations vitas you are first here  again you have a very fast finger i know a  

tebrikler vitas burada birincisiniz yine çok hızlı bir parmağınız var biliyorum

lot of people are saying mr duncan it's not fair  why is vitas always first well i can only guess  

birçok kişi Bay Duncan'ın bunun adil olmadığını söylüyor

that his finger is very fast faster than superman  even hello also olga guess what olga you are  

olga tahmin et olga sen nesin

second today on the live chat tomek is here  hello tomek nice to see you here again as well  

bugün canlı sohbette ikinci tomek burada merhaba tomek sizi tekrar burada görmek güzel

beatriz i hope you are feeling better  beatrice we had a very unusual occurrence  

beatriz umarım daha iyi hissediyorsunuzdur  beatrice

last week during one of my live streams when my  electricity was cut off for a few moments but  

geçen hafta canlı yayınlarımdan birinde elektriğim kesildiğinde çok alışılmadık bir olay yaşadık birkaç dakikalığına kesildi, ancak

what it actually meant was my whole live  stream stopped working but i was able to  

bu aslında tüm canlı akışımın çalışmayı durdurduğu anlamına geliyordu, ancak

recover my live stream afterwards and join you  again so fortunately the electricity only went  

daha sonra    canlı akışımı geri kazanabildim ve size tekrar katılabildim. Neyse ki elektrik sadece

off for a few seconds and then it came back on  however beatriz was also having problems with  

birkaç saniye kesildi ve sonra tekrar geldi ancak beatriz

her electricity on the same day which i thought  was quite strange hello also to oh louis mendes

aynı gün elektriğiyle ilgili sorunlar yaşıyordu ki bu bence oldukça garipti oh louis mendes'e de merhaba luis

luis mendes is here today hello palmyra  hello willian nice to see you back also we  

mendes bugün burada merhaba palmyra merhaba willian seni tekrar görmek güzel ayrıca

have guadalupe hello guadalupe oh my goodness it  seems like a very long time since i've seen you  

guadalupe'ye sahibiz merhaba guadalupe aman tanrım görünüşe göre  seni canlı sohbette görmeyeli çok uzun zaman oldu

here on the live chat is it my imagination or  has it been a long time since you've been here  

benim hayal gücüm mü yoksa burada olmayalı uzun zaman mı oldu

quite a loop nice to see you back wow i always get  very excited have you noticed i get quite ecstatic

seni tekrar görmek güzel vay canına her zaman çok heyecanlanırım fark ettin mi

when i recognize some of the names valentin  is here as well zuzika mr bruno we also have

valentin  de burada olan bazı isimleri tanıdığımda çok mutlu oluyorum zuzika bay bruno biz de

if mohammed hello to you as well and also  maria maria miriam oh maria i'm saying hello  

if mohammed size de merhaba ve ayrıca maria maria miriam oh maria maria'ya merhaba diyorum

to maria it's been a long time  since i've said hello to you  

uzun zaman oldu sana merhaba dedim

hello also to olga who says i missed last sunday's  live stream because i went to the cinema to watch  

geçen pazar canlı yayınını kaçırdığımı çünkü sinemaya

the latest ding ding ding ding ding ding ding  ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding

en yeni ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding ding bir

they should have a gay james bond  

eşcinselleri olması gerektiğini söyleyen olga'ya da merhaba dedim james bond

imagine that oh hello james bond here i'm going  to get my weapon out and shoot you i really am i  

hayal edin, oh merhaba james bond, silahımı alıp sizi vuracağım, gerçekten

know i'm going to get into trouble for doing that  so some people are saying there should be a black  

bunu yaptığım için başımın belaya gireceğini biliyorum bu yüzden bazı insanlar siyah bir james bond olması gerektiğini söylüyor

james bond or maybe a female james bond  or how about a gay james bond imagine that

veya belki bir dişi james bond veya bir gey james bond'a ne dersiniz, bunların

you see you could have all of them you could  have all of those things at the same time

hepsine sahip olabileceğinizi hayal edin, tüm bu şeylere aynı anda sahip olabilirsiniz,

maybe not welsh you could have a welsh james bond  i want him to have a welsh accent i mean we had a  

belki galli değil, bir galli james bond'unuz olabilir ben onun galli olmasını istiyorum aksan demek istediğim,

scottish james bond with sean connery because he  was scottish you see so if you can have a scottish  

sean connery ile iskoç james bondumuz vardı çünkü o iskoçtu, yani eğer bir iskoç james bond'a sahip olabiliyorsanız,

james bond i'm sure you can have a welsh james  bond i think so yes zika we also have oh hello  

eminim bir welsh james bond'a sahip olabilirsiniz, bence bu yüzden evet zika, marawi'ye merhaba   sahibiz

to marawi hello to you thanks for joining  me today lots of people on the live chat

merhaba bugün bana katıldığınız için teşekkürler canlı sohbetteki birçok kişi

hello amadou who says my brother has a  baby girl do you mean that your brother has  

merhaba amadou kardeşimin bir kız çocuğu olduğunu söylüyor, yani erkek kardeşinizin

not given birth but maybe his wife has given birth  to a baby girl isn't that lovely where is mr steve  

doğum yapmadığını ancak karısının bir kız bebek doğurmuş olabileceğini mi kastediyorsunuz? çok güzel bay steve nerede

ah mr steve will be joining us soon don't worry  don't panic everyone calm down take a deep breath  

ah bay steve yakında bize katılacak merak etmeyin  panik yapmayın herkes sakin olun derin bir nefes alın

mr steve will be here saturino talking about  having an afternoon nap a nap oh yes you can have  

bay steve burada  saturino  öğleden sonra kestirmekten bahsediyor olacak şekerleme oh evet siz

a nap of maybe half an hour to recharge my brain  to get along until 2 or 3 a.m when my day ends  

biraz kestirebilirsiniz beynimi yeniden şarj etmek için belki yarım saat  idare etmek için günüm sona erdiğinde sabah 2 veya 3'e kadar

and i have to go to bed i suppose so  some people work very long hours and i  

ve benim yatmam gerekiyor sanırım bu nedenle bazı insanlar çok uzun saatler çalışıyor ve

do realize this quite often in certain  jobs you might have to work for many  

bunun belirli  işlerde oldukça sık olduğunun farkındayım

hours my brother-in-law i don't normally  talk about him but my brother-in-law works  

kayınbiraderim saatlerce çalışır normalde onun hakkında konuşmam ama kayınbiraderim

very long hours because he works in a particular  field a particular area i won't say where  

çok uzun saatler çalışır çünkü belirli bir alanda belirli bir alanda çalıştığından emin

i'm not sure if he wants me to tell you  you see but he works long hours and shifts  

değilim sana söylememi istiyorsa görüyorsun ama o uzun saatler ve vardiyalı çalışıyor bu

so some people do work for for very long hours  maybe you are a person who is a security guard  

nedenle bazı insanlar çok uzun saatler çalışıyor belki sen

in a building you have to stay awake all  night i don't know how i could do that  

bir binada güvenlik görevlisisin   bütün gece uyanık kalman gerekiyor ben istemiyorum bunu nasıl yapacağımı bilseydim

i couldn't you see i would fall asleep i would  be the world's worst security guard i would  

göremezdin uyuyakalırdım dünyanın en kötü güvenlik görevlisi olurdum

i would wake up and everything in the building  would be gone everything i would be terrible

uyanırdım ve binadaki her şey yok olurdu her şey berbat olurdu

hello beatrice

merhaba beatrice şirine

hello to also to shirin sharon is here  as well vlaxido is here hello vlaxido  

de merhaba sharon da burada vlaxido da burada merhaba vlaxido   bu

i like your name by the way very nice hello to  claudia hello claudia have you had a busy week  

arada ismini beğendim çok claudia'ya merhaba merhaba claudia yoğun bir hafta geçirdin mi

brushing and polishing and maybe pulling  

fırçalamak ve cilalamak ve belki çekmek

do you pull many teeth out of people's heads  these days i have a feeling that dentists don't  

insanların kafalarından çok diş çekip çıkarıyor musun bu günlerde diş hekimlerinin

want to pull your teeth out unless it's absolutely  necessary many years ago dentists would just pull  

kesinlikle gerekli olmadıkça dişlerinizi çekmek istemedikleri duygusu yıllar önce diş hekimleri her ne olursa olsun

your teeth out all the time whatever it was they  would just pull them out i remember when i was a  

dişlerinizi her zaman çekerlerdi sadece çekerlerdi hatırlıyorum ben

child i went to the dentist and they pulled 10  teeth from my mouth 10 teeth at the same time

çocukken dişçiye gitmiştim ve ağzımdan 10 diş çektiler 10 diş aynı anda

is that 10 i think it was ten  ten teeth at the same time  

10'du sanırım aynı anda on on diş

but i think these days i don't think  dentists like to take a person's teeth  

ama bence bugünlerde diş hekimleri bir kişinin dişlerini çıkarmayı sevmiyor

out i don't think they like doing it anymore  hello to hell in person hello to you chien  

sevmiyorum cehenneme bizzat merhaba size merhaba chien   anka kuşu

phoenix is here hello chien chien phoenix rising  once again from the ashes to say hello nice to  

burada merhaba chien chien anka kuşu bir kez daha küllerinden yükseliyor merhaba demek için

see you all here today we are talking about  traditions so a few moments ago i mentioned  

hepinizi bugün burada görmek güzel geleneklerden bahsediyoruz bu yüzden birkaç dakika önce bahsetmiştim

the tradition of having a sleep in the afternoon  there are certain countries certain cultures  

öğleden sonra uyuma geleneği bazı ülkelerde  belirli kültürler   vardır

that observe that tradition quite often people  will go to bed or have a sleep in the afternoon  

geleneğin sıklıkla insanların öğleden sonra yatmaya veya uyumaya gideceği    gözlemler

and that is what we are talking about today  one of the things we are talking about today  

ve bugün bahsettiğimiz şey de hakkında konuştuğumuz şeylerden biri bugün

is the subject of tradition things that  we often do things that we feel obliged  

geleneğin konusudur sık sık yaptığımız şeyler  yapmak zorunda hissettiğimiz şeyler

to do the word oblige we often use the word oblige  if you feel as if you have to do something or  

zorunlu kelimesini sık sık kullanırız bir şey yapmak zorundaymışsınız gibi hissederseniz veya

something you feel you must do so we think of  tradition as something that is often done or  

yapmanız gerektiğini hissettiğiniz bir şey, bu nedenle geleneği şu şekilde düşünürüz: sık sık yapılan veya gözlemlenen bir şey

observed so that's what we're talking about  today traditions there are many different  

yani bugün bahsettiğimiz şey bu gelenekler birçok farklı

traditions and i think it's fair to say that  from one country to another those traditions  

gelenek vardır ve bence bu geleneklerin bir ülkeden diğerine

will change so maybe in one country there is a  certain tradition that is followed or observed  

değişeceğini söylemek doğru olur, bu nedenle belki bir ülkede belirli bir gelenek vardır takip edilir veya gözlemlenir

and then maybe in another place there  is a completely different tradition  

ve sonra belki  başka bir yerde tamamen farklı bir gelenek vardır   bu

so today we are going to look at some traditions  with mr steve and myself and also you as well  

nedenle bugün Bay Steve ve ben ve ayrıca sizinle birlikte bazı geleneklere bakacağız   ayrıca

we will also be looking at your own traditions  traditions that maybe you have in your country  

kendi geleneklerinize  bakacağız belki sizin de sahip olduğunuz gelenekler ülkenizde

so that is something i will be asking you about  later on i hope you will join us or stay with us  

yani bu size daha sonra soracağım bir şey. umarım bize katılırsınız veya o zamana kadar bizimle kalırsınız

until then i really do also we are talking about  teams today i don't think i've ever discussed  

gerçekten de katılıyorum bugün takımlardan  bahsediyoruz.

this topic before but i'm going to talk about  teams we often think certainly in the workplace  

bu konuyu daha önce hiç tartışmadığımı zannetmiyorum ancak    kesinlikle işyerinde düşündüğümüz  ekiplerden bahsedeceğim                  muhtemelen satışta   muhtemelen  kesinlikle satışta

we talk about teams quite often in a company or  maybe in an office environment or maybe in sales  

bir şirkette veya bir ofis ortamında veya belki satışta ekiplerden oldukça sık bahsediyoruz  bu nedenle

probably sales definitely i think so i'm  pretty sure in sales you often have teams  

satış konusunda oldukça eminim  sık sık ekiplerimiz var   bu da

so that's another thing we are talking about  today i hope you will stay with me oh by the way

başka bir şeyden bahsediyoruz bugün umarım benimle kalırsınız oh bu arada şimdi

it is now starting to look like autumn i was out  yesterday walking around and it is definitely  

sonbahar gibi görünmeye başlıyor dün dışarıdaydım ve kesinlikle

starting to look like autumn has arrived  now there aren't many leaves on the ground  

sonbahar gelmiş gibi görünmeye başlıyor şimdi var 'yerde çok yaprak

there are some but not many but you can see  they they have definitely started to fall  

birkaç tane var ama çok değil ama görebilirsiniz kesinlikle düşmeye başladılar

and some of the leaves on the trees  have also started to change colour  

ve ağaçlardaki bazı yapraklar da  renk değiştirmeye başladı

but very slowly i don't know what's happened  this year it's been a very strange year  

ama çok yavaş bu yıl ne oldu bilmiyorum çok tuhaf bir yıl oldu

but this year we've had very mild weather  unseasonal so even today it's quite warm  

ama bu yıl mevsimsiz  çok ılıman bir havamız oldu, bu nedenle bugün bile oldukça sıcak

and i i couldn't resist showing you a couple of  views of the the autumn weather as autumn slowly  

ve sonbahar yavaş yavaş gelirken size sonbahar havasının birkaç  manzarasını göstermeden edemedim     çok

arrives isn't that lovely one of the things i love  about autumn is the sound of the leaves crunching  

güzel değil mi sonbahar hakkında sevdiğim şeylerden biri ayaklarınızın altında çıtırdayan yaprakların sesidir ağaçlardan düşen

under your feet i love walking through leaves  that have fallen from the trees i don't know why  

yaprakların arasından yürümeyi severim neden bilmiyorum

there's something really pleasant about that sound  oh hello mr pigeon did you see the pigeon then  

bu seste gerçekten hoş bir şey var oh merhaba bay güvercin güvercini gördünüz mü o zaman

so there it is the scene at the moment here  

işte şu anda İngiltere'de sahne budur

in england and this was me yesterday having  a little walk into town with mr steve

ve bu dün ben Bay Steve ile kasabada küçük bir yürüyüş yapıyorduk

and we had a nice afternoon in town yesterday  we went to our our new favourite place

ve dün kasabada güzel bir öğleden sonra geçirdik

to have a cup of tea well in fact we had a cup  of coffee this particular cafe in much wenlock  

bir fincan çay içmek için yeni favori yerimize gittik aslında wenlock'taki bu özel kafede bir fincan kahve içtik

does the most amazing coffee they use one of those  big machines that grinds and then makes the coffee  

en harika kahveyi kullanıyorlar  şu öğüten ve sonra kahve yapan büyük makinelerden birini kullanıyor

it presses the coffee so all of that lovely  coffee goodness comes out i believe it's called  

kahveyi sıkıyor, böylece tüm o güzel kahve iyiliği ortaya çıkıyor inanıyorum ki bu

tamping is that right so when you when  you squeeze the coffee when you squeeze  

sıkıştırmak denir bu doğru yani kahveyi sıktığınızda kahveyi sıktığınızda

all of that coffee goodness and flavour i think  it's called tamping you use pressure i think so  

tüm o kahve iyiliği ve aromasını sıktığınızda buna sıkıştırma denir bence öyle

but i do love the sound of of leaves as you walk  around and i also like the smell of coffee as well  

ama ben etrafta dolaşırken çıkan yaprakların sesini seviyorum ve ben de kahve kokusu gibi

another person who loves the smell of coffee is  mr steve and he will be with us in a few moments  

kahve kokusunu seven bir diğer kişi Bay Steve ve birkaç dakika içinde bizimle olacak   YouTube'daki birçok dersimden

right after we have watched one  of my many lessons here on youtube  

birini   izledikten hemen sonra

one of my full english lessons we we will  sit and watch this together and then mr steve  

tam İngilizce derslerimden birini biz yapacağız otur ve bunu birlikte izle ve sonra Bay Steve

will be here with us live  in the studio ah incredible

burada stüdyoda canlı olarak bizimle olacak ah inanılmaz

oh hello there welcome to another full english  lesson with me mr duncan i hope you are feeling  

oh merhaba benimle başka bir tam İngilizce dersine hoş geldiniz Bay Duncan umarım

good today what is full english i hear you ask  full english can be about anything connected  

bugün   iyi hissediyorsunuzdur tam ingilizce nedir tam ingilizce diye sorduğunuzu duyar gibiyim İngilizce ile ilgili herhangi bir şey hakkında olabilir

to the english language new words new  expressions new ways of using familiar words  

yeni kelimeler yeni ifadeler tanıdık kelimeleri kullanmanın yeni yolları

perhaps that is the reason why we are here  before i begin i have a little brain teaser  

belki de bu yüzden buradayız başlamadan önce sizin için küçük bir zeka oyunum var bu beş kelimenin

for you what common word can be used alongside  these five words down wet super place  

yanında hangi ortak kelimeler kullanılabilir ıslak süper yer

and stall i will give you the answer at the end  of today's episode so get your thinking caps on

ve durak  size cevabı bugünün bölümünün sonunda vereceğim, bu yüzden düşüncelerinizi sınırlayın,

here's an interesting phrase have you ever  been in a situation where you've reached  

işte ilginç bir cümle.

the point of no return to be in a position  where you find yourself unable to go back on  

something you have said or done is to be at  the point of no return a moment of anger or  

söylediğiniz veya yaptığınız bir şeyden geri dönemeyecek durumda olduğunuzu fark ederseniz, bir anlık öfke veya

frustration might cause you to say or do something  which you cannot go back on it cannot be undone  

hayal kırıklığı, geri dönemeyeceğiniz bir şey söylemenize veya yapmanıza neden olabilir, geri alınamaz

there is no way back i told my boss he can  stick his job where the sun doesn't shine  

çok önceleri patronuma işini güneş görmeyen bir yere yapıştırabileceğini söyledim

i got so angry at my neighbour and  said some very hurtful things to her  

komşuma çok kızdım ve  onu çok incitici şeyler söyledim

we can also say that you have burned your bridges  an action that causes irreversible consequences  

köprülerinizi yaktınız da diyebiliriz geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açan bir eylem

might be described as burning your bridges  those actions are irrevocable irreversible  

köprülerinizi yakmak olarak tanımlanabilir bu eylemler geri alınamaz, geri

final irretrievable and permanent they can't  be undone sometimes it is best to choose your  

alınamaz, nihai olarak geri alınamaz ve kalıcıdır, geri alınamazlar bazen

words and actions carefully or else you might  find yourself stuck with the consequences of  

sözlerinizi ve eylemlerinizi dikkatli bir şekilde seçmek en iyisidir, aksi takdirde kendinizi

a situation where there is no going back  you have reached the point of no return

hiçbir gidişatın olmadığı bir durumun sonuçlarıyla karşı karşıya kalmış bulabilirsiniz. geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaştınız,

it's time to take a look at another biz word a  buzz word is a word or phrase that is popular  

başka bir tuhaf kelimeye bakmanın zamanı geldi bir vızıltı kelimesi,

during a certain period or is often used today's  buzz word is litigate the word litigate is a verb  

belirli bir dönemde   popüler olan veya günümüzde sıklıkla kullanılan bir kelime veya kelime öbeğidir dava açmak kelimesi dava açmak bir fiildir  birine karşı

that means to go ahead or proceed with legal  action against someone the action of litigation  

yasal işlem başlatmak veya devam etmek anlamına gelir dava açma eylemi

is the process of taking a person to court due to  a perceived wrongdoing or in an attempt to receive  

yanlış yapıldığı algılanan veya

payment for damages or some other form of  recompense the word lawsuit is often used  

zararlar için ödeme veya başka bir tazminat alma girişiminde bulunan bir kişiyi mahkemeye çıkarma sürecidir, dava kelimesi sıklıkla kullanılır

when naming this action you issue a lawsuit  and you begin the process of litigation  

bu eylemi adlandırırken bir dava açarsınız ve dava sürecini başlatırsınız   bir kişiye karşı

we might also use the word sue when legal action  is carried out against someone normally this  

yasal işlem yürütülürken dava kelimesini de kullanabiliriz; bu normalde

involves the claiming of money for damages  caused to a person's reputation or good name

bir kişinin itibarına veya iyi adına verilen zararlar için para talep etmeyi içerir.

here are two words that begin with the same  letter but have very different meanings  

aynı harfle başlayan ancak çok farklı anlamlara sahip kelimeler

the words are help and hinder to help or  offer help is to give assistance or offer aid  

kelimeler yardım eder ve yardım etmeyi engeller veya yardım teklif etmek,   bir tür görevi olan birine yardım etmek veya yardım teklif etmektir

to someone with a task of some sort an action  that is useful to someone can be described as  

birisi için yararlı olan bir eylem yardım olarak tanımlanabilir

help you give help you offer help you are helping  someone then there is the word hinder which means  

yardım ediyorsun yardım teklif ediyorsun birisine yardım ediyorsun, o zaman

to prevent or obstruct someone to distract or  interfere with the smooth flow of something is  

birinin dikkatini dağıtmasını veya bir şeyin düzgün akışına müdahale etmesini önlemek veya engellemek anlamına gelen  engelleme bir şeyi engelleyerek bir

hinder you hold something back by getting in the  way a hindrance might occur when two actions clash  

şeyi engellemeniz engel olursa iki kişi olduğunda bir engel oluşabilir eylemler çakışıyor   aynı anda

two different languages being used at  the same time might hinder a conversation  

kullanılan iki farklı dil bir konuşmayı engelleyebilir

so help and hinder can be used as opposites  one is useful whilst the other is not

bu nedenle help ve hinder zıt anlamlılar olarak kullanılabilir biri yararlıyken diğeri değil

can you see where i'm standing i am  behind bars the bars on these railings  

nerede durduğumu görebiliyor musunuz  parmaklıkların arkasındayım bu korkuluklardaki parmaklıklar

are in the way they are partially blocking my  view and are preventing me from moving forward  

kısmen görüşümü engelledikleri ve ilerlememe engel oldukları için

bars are often used as a safety measure  gates and fences might have bars on them  

güvenlik önlemi olarak genellikle kapılar kullanılır ve çitlerin üzerlerinde parmaklıklar olabilir

windows sometimes have bars so as to  prevent break-ins or in the case of prisons  

pencerelerde bazen zorla girmeleri önlemek için veya hapishane

breakouts you can bar someone as an action to ban  or list someone as not welcome can be described as  

firarları durumunda    parmaklıklar bulunur Bir kişiyi yasaklamak için bir eylem olarak engelleyebilirsiniz veya birini hoş karşılanmayan olarak listeleyebilirsiniz   bir yere girmesine veya bir yere katılmasına izin verilmeyen kişilerin bulunduğu

barring you might be barred from your local  pub for bad behaviour to be added to a list  

bir listeye   eklenmek üzere kötü davranışınız nedeniyle yerel  birahanenizden men edilmenizin   engellenmesi olarak tanımlanabilir.

of people who are not allowed to enter a  place or join a group is described as being  

grup menajer olarak tanımlanır

barred i have been barred from the local pub  for fighting with the manager then there is  

yöneticiyle kavga ettiğim için yerel birahaneden men edildim sonra bir şeyin

the expression raise the bar which refers to the  standard or level of something being increased  

standardına veya düzeyine atıfta bulunan upgrade the bar ifadesi vardır

the bar is used figuratively to show  the expected standard of something  

bar mecazi olarak bir şeyin beklenen standardını göstermek için kullanılır

so by raising the bar you are increasing the  standard or difficulty of something of course  

yani çıtayı yükselterek bir şeyin standardını veya zorluğunu artırıyorsunuz elbette   bunun

the opposite can also be true it is possible to  lower the bar when standards are being lowered the  

tersi de geçerli olabilir standartlar düşürülürken çıtayı düşürmek de mümkündür   bir

quality of something is not as high as it used to  be the bar has been lowered the phrase behind bars  

şeyin kalitesi çıtanın eskisi kadar yüksek olmaması demir parmaklıklar ardında ifadesi

is often used to describe a person who is serving  a prison sentence they are literally behind bars

genellikle hapis cezasını çekmekte olan bir kişiyi tanımlamak için kullanılır, kelimenin tam anlamıyla parmaklıklar ardındadırlar

well sadly we have come to the end of another  full english lesson at the start of this video  

ne yazık ki bu videonun başında başka bir tam İngilizce dersinin daha sonuna geldik

i asked you to work out what common words can  be used with each of the following words down  

sizden ne olduğunu çözmenizi istedim ortak kelimeler aşağıdaki kelimelerin her biri ile birlikte kullanılabilir aşağı

wet super place and stall the answer is  

ıslak süper yer ve durak cevap

market you can have down market which  means cheap with no frills you can have  

pazar olabilir, gösterişsiz ucuz anlamına gelir

wet market which is a place where fish is sold  you can have supermarket which is a large food  

balık satıldığı bir yer olan ıslak pazar süpermarketiniz olabilir büyük bir gıda

retail store you can have marketplace which is  an area where traders gather to sell their goods  

perakende mağazası, tüccarların mallarını satmak için bir araya geldikleri bir pazar yeri

and you can have market stall which is a position  where a trader will sell their goods from  

ve bir tüccarın mallarını satacağı bir pozisyon  olan pazar tezgahınız olabilir

i hope you have enjoyed today's full english  lesson and i hope also that you will join  

umarım bugünkü İngilizce dersinden keyif almışsınızdır ve i ayrıca

me very soon for another one this is mr duncan  in the birthplace of english that is of course  

çok yakında bir tane daha için bana katılmanızı umuyorum. bu bay duncan ingilizcenin doğum yeri olan tabii ki

england saying thanks for watching  see you again soon and of course

ingiltere'de izlediğiniz için teşekkürler yakında tekrar görüşmek üzere ve tabii ki

ta ta for now

ta ta şimdilik

there it was one of my later much  more recent full english lessons  

orada benim daha sonrakilerimden biriydi daha fazla son tam ingilizce dersleri

and they are all available on my youtube  channel to watch as many times as you want

ve bunların tümü youtube kanalımda istediğiniz kadar izlenebilir o

he's here

burada

hello hello mr duncan hello lovely viewers  watching from all across the planet  

merhaba merhaba bay duncan merhaba gezegenin her yerinden izleyen sevimli izleyiciler

it's mr steve i wondered what who you meant then  he's here i thought who i've got a special guest  

ben bay steve kimi kastettiğinizi merak ettim o zaman o burada diye düşündüm özel bir konuğum olan

well of course it's you i know but you know you  are always a special guest i'm so modest i like to  

tabii ki o sensin biliyorum ama biliyorsun  sen her zaman özel bir misafirsin ben çok mütevazıyım

think it's somebody else somebody famous from the  local area but of course you're the most famous  

onun başka biri   yerel bölgeden ünlü biri  olduğunu düşünmeyi severim ama tabii ki en çok sensin ünlü

person in much when not mr duncan yes i would  wager even though i'm not i'm not on the wikipedia  

kişi bay duncan olmadığında evet  bahse girerim ben olmasam da wikipedia

site for much when even though i keep putting  myself on there it's great i put myself on there  

sitesinde çok fazla bulunmam kendimi oraya koymaya devam etsem de harika  kendimi oraya

as a famous local person and then someone comes  and they take me off again so this has been a  

ünlü bir yerel kişi olarak koyuyorum ve sonra biri gelir ve beni tekrar çıkarırlar, bu yüzden bu

long-running battle for about the last four  years so i i will go and put myself on there  

yaklaşık son dört yıldır uzun süredir devam eden bir savaş oldu, bu yüzden gidip kendimi oraya koyacağım

because i think i am a well-known person here in  much wenlock i think i deserve to be on that list  

çünkü sanırım burada birçok wenlock'ta tanınmış bir kişiyim sanırım ben o ileri gelenler listesinde olmayı hak ediyor

of dignitaries famous people and every time i do  it someone else goes and they take me off again  

ünlü insanlar ve bunu her yaptığımda başka biri gidiyor ve beni tekrar alıyorlar

what we need is for somebody somebody maybe out  there to put mr duncan on wikipedia for much  

ihtiyacımız olan şey, belki de dışarıda birisi Bay Duncan'ı wikipedia'ya wikipedia'ya yazacak

wenlock and then it can't be taken down is that  correct anyone can take it down oh i see yeah  

ve sonra olamayacak kaldırılabilir bu doğru herkes onu kaldırabilir oh anlıyorum evet

what mean spirited people mind you we have got a  famous television star living in much wenlock yes  

ne demek ruhlu insanlar, wenlock'ta yaşayan ünlü bir televizyon yıldızımız var evet

quite a few well mary beard as well she's famous  she's still alive and incredibly famous and she is  

epeyce iyi mary sakalı da var o ünlü hala yaşıyor ve inanılmaz derecede ünlü ve o

from much wenlock and and she often appears on  television talking about literature and poetry  

wenlock'lu ve ve sık sık televizyonda edebiyat ve şiir hakkında konuşurken beliriyor

so yeah she's very famous so quite a few famous  people have come from here much wenlock and you  

yani evet o çok ünlü bu yüzden pek çok ünlü kişi buradan wenlock kadar geldi ve

are let's say you're the third most famous person  yes let's say the third i want i want to say first  

siz   üçüncü en ünlü kişisiniz  diyelim evet diyelim üçüncüyü ilk önce söylemek istiyorum

would i be the fourth probably not no i don't  i'm not sure what you're famous for maybe you  

dördüncü olur muydum muhtemelen hayır bilmiyorum neyle ünlü olduğundan emin değilim belki

are infamous maybe you're famous in your company  i'm infamous by the way we're talking about teams  

rezilsin belki şirkette ünlüsün ben ünlüyüm bugün takımlardan bahsediyoruz

today and this is something that steve knows a lot  about talking about teamwork being in a team some  

ve bu steve'in takım çalışmasından bahsetmek hakkında çok şey bildiği bir şey bir takımda olmak bazı

people are very good at working together whilst  others are not i would say that i'm one of those  

insanlar birlikte çalışmakta çok iyiyken diğerleri değil ben onlardan biriyim diyebilirim eh

well i don't think we work very well together  as a team no anyway we're not talking about the  

bilmiyorum ekip olarak birlikte çok iyi çalıştığımızı düşünmüyorum hayır

subject yet oh okay before you launch i'm going to  say can i explain the word infamous first oh okay  

yine de henüz konuyla ilgili konuşmuyoruz oh tamam lansmandan önce diyeceğim ki önce rezil kelimesini açıklayabilir miyim oh tamam

because i think i mentioned that word  somebody might want to know what it means  

çünkü sanırım bu kelimeden bahsetmiştim biri bunun ne anlama geldiğini bilmek isteyebilir

if you're famous it means that  everybody knows you if you're infamous  

ünlüyseniz bu herkesin sizi tanıdığı anlamına gelir, eğer

it means you're known for something bad you're  known for something bad something you've done  

kötü bir şeyle tanınırsanız   kötü bir şeyle tanındığınız anlamına gelir kötü bir şeyle tanınırsınız bir şey

wrong and there are many infamous people  i can i can think of three infamous people  

yanlış yaptınız  ve birçok rezil kişi vardır insanlar üç kötü şöhretli insan düşünebilirim

hitler is that a good one yes hitler yeah i  think he's infamous i think a lot of people know  

hitler bu iyi bir şey evet hitler evet bence o rezil bence birçok kişi

that he did bad things uh another one attila  the hun attila the hun he was a really angry guy  

onun kötü şeyler yaptığını biliyor başka bir tane attila the hun attila the hun o gerçekten sinirli bir adamdı

so anybody that lots of people know about  but it's because they've done a bad thing  

yani pek çok insanın bildiği herhangi biri ama bunun nedeni kötü bir şey yaptıkları için   onların

we say they're infamous uh or you know infamous  infamous yes that's it right so that's that one  

rezil olduklarını söylüyoruz uh veya rezil rezil bilirsiniz evet bu doğru yani o o

and uh luckily with stalin says tomek yes yes  exactly yes there's lots of infamous people  

ve neyse ki stalin tomek evet evet evet tam olarak evet var diyor pek çok kötü şöhretli insan

but you tend to use it as a joke when you say to  people if somebody says that somebody's talking  

ama bunu bir şaka olarak kullanma eğilimindesiniz.

about themselves you tend to use it as a joke with  people or you're infamous you are you might have  

done something bad at work it doesn't have to be  somebody who's done something really very bad no  

işte gerçekten çok kötü bir şey yapmış biri olmak zorunda değil hayır  işte

you could have done something bad at work you know  you might be known for always having accidents or  

kötü bir şey yapmış olabilirsiniz  bilirsiniz sürekli kaza yapmakla tanınabilirsiniz veya

it doesn't have to be genocide no it doesn't have  to be genocide it can be something that it's a bit  

soykırım olması gerekmez hayır olması gerekmez soykırım olabilir,

of a joke at work say you you're always tripping  up and falling over or you're always you're always  

işte biraz   şaka olabilir, diyelim ki her zaman takılıp düşüyorsunuz veya her zaman

breaking the i.t systems or something oh you're  infamous you are you're always breaking the  

i.t sistemlerini bozuyorsunuz veya başka bir şey oh, rezilsiniz, sizsiniz' her zaman

computer systems everybody knows about you and  in all the different offices maybe they're just  

herkesin sizin hakkınızda bildiği bilgisayar sistemlerini bozuyorsunuz ve tüm farklı ofislerde belki sadece

always late you can be infamous for a certain  for a certain thing and maybe you didn't know  

her zaman geç kalıyorlar belli bir şey için rezil olabilirsiniz ve belki de

that people were sort of talking about you uh in  the background um and then somebody says oh you're  

insanların bir şekilde sizin hakkınızda konuştuğunu bilmiyordunuz uh arka planda um ve sonra biri der ki ah sen

infamous you are because you're known for  something that's probably not that good  

rezilsin çünkü muhtemelen o kadar da iyi olmayan bir şeyle tanınıyorsun

and we didn't we did name some earlier we did  name some of those people yes so it's normally  

ve bazılarının adını daha önce vermedik bu kişilerden bazılarının adını evet koyduk yani normalde

pretty pretty horrible people they usually say  it's usually said in a bit of a jokey way yes  

oldukça güzel korkunç insanlar genellikle derler  bu genellikle biraz şakacı bir şekilde söylenir evet   tamam neyse

okay anyway we're talking about traditions as  well and there are many traditions by the way can  

geleneklerden de bahsediyoruz ve bu arada birçok gelenek vardır

i say happy mother's day to argentina because in  argentina today it is mother's day right because  

arjantin'in anneler günü kutlu olsun diyebilirim çünkü arjantin'de bugün  anneler günü haklı çünkü

it's often celebrated at different times of the  year so we celebrate our mother's day earlier  

genellikle yılın farklı zamanlarında kutlanır, bu nedenle anneler gününü yılın erken saatlerinde kutlarız,

in the year don't we i think it's around april  yes and then in some countries it's much later  

sanırım nisan civarında değil mi  evet ve bazı ülkelerde çok daha sonra

for example october in argentina yes so hello to  all the mothers watching in argentina today and  

örneğin Arjantin'de ekim evet herkese merhaba bugün arjantin'de izleyen anneler ve   onlar

they're well i i've got a tradition mr uh duncan  mr duncan yes mr duncan that's no name that's me  

iyiler benim bir geleneğim var bay uh duncan  bay duncan evet bay duncan bu benim adım değil

a tradition now is you doing a live stream on  a sunday yes i suppose so your tradition yeah  

bir gelenek şimdi bir pazar günü canlı yayın mı yapıyorsunuz evet sanırım geleneğiniz de öyle evet

this is this is a sort of this is a sort of  tradition i suppose and we're going to look  

bu bu bir tür bu sanırım bir tür gelenek ve biz

at many words there are many words that you  can use many words and many ways of expressing  

birçok kelimeye bakacağız birçok kelime var kullanabileceğiniz birçok kelime ve

things that are seen as traditions i feel you  want to say something did you say we're talking  

gelenek olarak görülen şeyleri ifade etmenin birçok yolu   istediğinizi hissediyorum bir şey söyledin mi

about teams as well we are talking about teams  well you see there we go that tomek's revealing  

takımlar hakkında da konuşuyoruz takımlar hakkında konuşuyoruz peki görüyorsunuz işte tomek'in kendi i'sini ifşa etmesi

his i think what he does for a living because  uh nobody would use the phrase there is no i  

geçimini sağlamak için ne yaptığını düşünüyorum çünkü kimse takım i'de i yoktur ifadesini kullanmaz

in team i don't think unless they were involved in  sort of sales or something to do with that because  

Bir tür satışla veya bununla ilgili bir şeyle ilgilenmedikçe düşünmeyin çünkü   bir

it sort of drummed into i think we do know what  atomic does there isn't revealed to us before  

nevi içine girdi atomun ne yaptığını biliyoruz daha önce bize açıklanmadı

there is no eye in team but there is me yes no one  ever notices that yes they always say there's no i  

ekipte göz yok ama ben varım evet kimse  bunu fark etmez evet her zaman ekipte i yok derler

in team but there is me in team yes m-e it's  in there check it have a look now me is in team

ama ekipte ben varım evet m-e o orada kontrol et bir bak şimdi ben takımdayım

you can blow that one straight out of the water so  what are we talking about first teams or um what  

onu ​​doğrudan sudan atabilirsin, öyleyse biz neyiz ilk takımlardan bahsediyorum ya da

was the other subject i've forgotten already  traditions traditions well look at the screen  

diğer konu neydi unuttum zaten gelenekler gelenekler pekala ekrana bakın hangisi o

which one there's so many i don't know which  one to look at it's just a wall of screens in  

kadar çok ki hangisine bakacağımı bilmiyorum sadece önümüzde bir ekran duvarı

front of us steve gets very easily confused and  distracted traditions we are looking at traditions  

steve alır çok kolay karışan ve dikkati dağılan geleneklere bakıyoruz, her şeyden

first of all words phrases ways of describing  or expressing traditions traditions are things  

önce kelimeler, ifadeler, gelenekleri tanımlamanın veya ifade etmenin yolları, gelenekler,

that are done at certain times or for certain  reasons i would say that that was a fair enough  

belirli zamanlarda veya belirli nedenlerle yapılan şeylerdir, bunun, geleneklerin ne olduğuna dair yeterince adil bir açıklama olduğunu söyleyebilirim.

explanation of what traditions are a  certain custom or event with significance  

önemi olan belirli bir gelenek veya olay

is a tradition so it can be something that  a lot of people observe at a certain time of  

bir gelenektir, dolayısıyla birçok insanın yılın belirli bir zamanında

year or during a certain period of time  these traditions can be small or large  

veya belirli bir süre boyunca gözlemlediği bir şey olabilir bu gelenekler küçük veya büyük olabilir

casual or grandiose oh i like that word something  grandiose is something extravagant opulent  

gündelik veya gösterişli oh bu kelimeyi seviyorum  ihtişamlı bir şey abartılı ve gösterişli bir şeydir

so maybe there is a big festival where lots of  people do things maybe they have big meals and  

yani belki birçok  insanın bir şeyler yaptığı büyük bir festival vardır, belki sokakta büyük yemekler yerler ve

celebrations in the street and lots and lots of  things happen maybe there is a carnival that takes  

kutlamalar yapılır ve pek çok şey olur, belki

place during that tradition so these traditions  can be small or large casual or grandiose  

o gelenek sırasında gerçekleşen bir karnaval vardır, böylece bu gelenekler küçük veya büyük rahat veya gösterişli   evet görkemli

yes grandiose grand so lots of people are dressing  up in maybe uniforms and their finest clothes  

büyük yani pek çok insan belki üniformalar ve en iyi kıyafetlerini giyiyor

maybe like going to ascot it's quite  a horse famous horse racing event uh  

belki de asco'ya gitmek gibi bu oldukça ünlü bir at yarışı etkinliği uh

it would be grandiose because everybody would  dress up if you went to the queen's garden party  

bu görkemli olurdu çünkü siz giderseniz herkes giyinirdi kraliçenin bahçe partisi

which we're you know expecting an invite one  day for our services to english uh then we  

bildiğiniz üzere bir gün ingilizce hizmetlerimiz için bir davet bekliyoruz uh o zaman

might get invited to the queen's garden party  and that would be grandiose because we would  

kraliçenin bahçe partisine davet edilebiliriz ve bu çok gösterişli olur çünkü

dress up uh in our finest clothes i've been to  quite a few queens god and parties really that  

şimdiye kadarki en güzel kıyafetlerimizi giyerdik pek çok kraliçeye tanrı ve partiler gerçekten bu

doesn't surprise me mr duncan that's another story  an act that is customary is a type of tradition  

beni şaşırtmadı bay duncan bu başka bir hikaye alışılagelmiş bir hareket bir tür gelenektir

so something that you often do in a certain  period of time or maybe on a certain day of  

yani belirli bir zaman diliminde veya belki de ayın belirli bir gününde sık sık yaptığınız bir şey Bu

the week which we will be looking at a little bit  later on so there are traditions that we might do  

haftaya biraz sonra bakacağız, bu yüzden

at a certain time maybe on a certain day or  during a certain month for example this month  

belirli bir zamanda, belki belirli bir günde veya belirli bir ayda yapabileceğimiz gelenekler var, örneğin bu ay

a lot of people are talking about and  celebrating and observing black history month  

birçok insan siyahtan bahsediyor, kutluyor ve gözlemliyor. tarih ayı

so there is a tradition that has come to light  and come to mind the minds of many people over the  

bu nedenle, son 10 veya 15 yılda birçok kişinin aklına gelen ve gün ışığına çıkan bir gelenek var, bu

past 10 or 15 years so it's become more and more  popular even though in the united states black  

nedenle giderek daha popüler hale geldi, ancak Amerika Birleşik Devletleri'nde kara

history month has been around for a very long  time but now it is being observed in other parts  

tarih ayı çok uzun bir süredir ortalıkta dolaşıyor. uzun zaman oldu ama şimdi dünyanın başka yerlerinde de gözlemleniyor

of the world as well have we mentioned mother's  day being a tradition have we mentioned that yes  

anneler gününün bir gelenek olduğundan bahsetmiş miydik evet bu

that is a tradition it is yes well in argentina  as i said it is a tradition so it is a moment  

bir gelenek olduğundan bahsetmiştik evet evet arjantin'de de dediğim gibi bu bir gelenek yani bu bir gelenek an

for people to say thank you mommy for giving  me a helping hand or a helping start in life  

insanların bana yardım eli uzattığın veya hayata başlamama yardım ettiğin için teşekkür ederim anneciğim' demeleri için

people can say in their own families it doesn't  have to be something that everybody does in a  

insanlar kendi ailelerinde bunun belirli bir ülkede herkesin yaptığı bir şey olmak zorunda olmadığını söyleyebilir,

particular country it can be you might do  something in your family yes every month  

sen de bir şeyler yapabilirsin ailen evet her ay

or every year that's it you might have something  that your family will do together and you call  

veya her yıl bu kadar ailenin birlikte yapacağı bir şey olabilir ve buna

that a tradition that's it it might be a big  family get together we are going to be covering  

bir gelenek bu büyük bir ailenin bir araya gelmesi olabilir

all of these things steve so we're just looking  at the meanings first so you can have cultural  

tüm bunları ele alacağız steve yani biz' kültürel geleneklere sahip olabilmek için önce anlamlara bakıyoruz

traditions i like the way when i like the way  that steve sometimes does the rest of the lesson  

Steve'in bazen dersin geri kalanını

well because i don't know what you're  doing i just come on i've been busy  

iyi yapması hoşuma gidiyor çünkü ne yaptığını bilmiyorum sadece gel

doing other things and i just come on don't i you  can have cultural traditions or social traditions  

başka şeyler yapmakla meşguldüm ve hadi bakalım kültürel geleneklere veya sosyal geleneklere sahip olamazsınız

so cultural traditions are the ones that are  deeply embedded in cultures as it suggests  

yani kültürel gelenekler, kültürlerin derinlerine işlemiş olanlardır

social traditions might just be things  we do in certain areas at certain times  

sosyal gelenekler, belirli alanlarda ve belirli zamanlarda yaptığımız şeyler olabilir  zamanlar

maybe you have a social tradition in your  family or a social tradition with your friends  

belki ailenizde veya arkadaşlarınızla bir sosyal geleneğiniz vardır

hey we've got one from willian said in brazil in  february and february and march there's a carnival  

hey bizde şubat ve şubat ve mart aylarında Brezilya'da willian dedi bir tane var bir karnaval var

a big party with samba and costumes it's a  brazilian tradition although willian says  

samba ve kostümlü büyük bir parti bu bir brezilya geleneği olmasına rağmen willian

he's not a fan but it does have well i'd like to  see it you know a lot of these things can be very  

hayranı olmadığını söylüyor ama iyi olduğunu görmek isterim bunların çoğunun çok gürültülü olabileceğini biliyorsunuz,

noisy not everyone likes noise so if you have  banging drums and street festivals and people  

herkes gürültüyü sevmez, bu nedenle davul çalmanız, sokak festivalleri ve ıslık

blowing whistles and making lots of noise not  everyone likes that you see but it is a bit of fun  

çalan ve çok gürültü çıkaran insanlar varsa gördüklerinizden herkes hoşlanmaz ama biraz eğlencelidir,

i suppose once you've been to one  of them and it's not every day  

sanırım bir kez bunlardan birine gittiniz ve bu her gün değil,

no exactly imagine every day imagine if you did  that every day just every day you had to run  

tam olarak her gün değil, bunu yaptığınızı hayal edin, her gün sadece her gün etrafta koşmak zorunda kalırdınız.

around the streets blowing whistles and making  lots of noise that would be a lot of headaches  

sokaklar ıslık çalıyor ve çok gürültü yapıyor, bu da çok fazla baş ağrısına neden olabilir

here's another way of looking at traditions  well traditions as you mentioned earlier steve  

işte geleneklere bakmanın başka bir yolu daha önce de belirttiğiniz gibi gelenekler  steve

can be related to family time family time and  i think this is a tradition well i certainly  

aile zamanı aile zamanı ile ilgili olabilir ve bence bu bir gelenek, kesinlikle

remember it and i'm sure you do as well steve  traditions involving the family and there will  

onu hatırlıyorum ve eminim siz de aileyi ilgilendiren steve geleneklerini uyguluyorsunuzdur ve

be lots of lovely family traditions that people  would observe individually or as a small group  

insanların bireysel olarak veya küçük bir grup olarak gözlemleyeceği pek çok güzel aile geleneği olacaktır

maybe people would get together at certain  times of the year maybe you would have just an  

belki insanlar yılın belirli zamanlarında bir araya gelirler, belki siz yalnızca

occasional get-together i like that word if you  have a get-together it means you meet together  

ara sıra   get-together bu kelimeyi seviyorum, eğer bir buluşmanız varsa bu,

as a group you come together and you have a social  event and particularly for example if families are  

bir grup olarak bir araya gelmeniz anlamına gelir, bir araya gelirsiniz ve sosyal bir etkinliğiniz olur ve özellikle, örneğin aileler

spread around in different parts of the country  which is very common these days in the uk that  

ülkenin farklı bölgelerine dağılmış durumdaysa, bu çok yaygın bir durumdur. Birleşik Krallık'ta bugünlerde

people don't aren't born in one town and stay  there all their lives with all their families  

insanlar tek bir kasabada doğup hayatları boyunca tüm aileleriyle

around their aunts their uncles mother father  brothers and sisters quite often people move  

teyzelerinin etrafında amcaları anneleri babaları erkek ve kız kardeşleriyle birlikte orada kalmıyorlar.

away they might go to university they might get a  job somewhere else and the families are split up  

başka bir yerde bir iş ve aileler

all over the place we won't go into the into  the pros and cons of that but then once a year  

her yerde bölünmüş durumda bunun artılarına ve eksilerine girmeyeceğiz ama sonra yılda bir kez

they might all meet in the same place  everybody comes together so that the family  

hepsi aynı yerde buluşabilirler herkes bir araya gelir böylece aile

all meet once a year maybe they go out  for a meal something like that well  

buluşur yılda bir kez yemek için dışarı çıkıyorlar, buna benzer bir şey

you often find in countries that have well large  populations or are large i suppose a good example  

çok  büyük   veya büyük olan ülkelerde sık sık bulabilirsiniz.

is india a lot of people live far away from their  families so family reunions are a very big event  

Hindistan   Hindistan'da pek çok insan ailelerinden uzakta yaşar, bu nedenle aile birleşimleri çok büyük olay

they are important events especially if you live  hundreds of miles away from your family because  

bunlar önemli olaylardır, özellikle ailenizden yüzlerce mil uzakta yaşıyorsanız  çünkü

you are living in a big country india china is  another one one of the largest movements of people  

büyük bir ülkede yaşıyorsunuz hindistan çin başka bir ülke  dünyadaki en büyük insan hareketlerinden biri

in the world happens during the chinese new year  in china nowhere else on the planet do so many  

Çin yeni yılı sırasında başka hiçbir yerde Çin'de yaşanıyor gezegende o kadar çok

people move all at the same time from place to  place millions and millions and millions of people  

insan aynı anda bir yerden bir yere taşınıyor milyonlarca insan taşınıyor

move and they go to visit their family they go  to stay with their family for the spring festival  

ve ailelerini ziyarete gidiyorlar bahar festivali için aileleriyle kalmaya gidiyorlar

because china is so large and people live hundreds  sometimes maybe a thousand miles away from their  

çünkü Çin çok büyük ve insanlar ailelerinden yüzlerce bazen belki bin mil uzakta yaşıyorlar

family and they have to spend three or four days  going back home can you imagine spending three or  

ve eve dönmek için üç veya

four days traveling back home maybe on a train or  in a car oh my goodness i couldn't do that i could  

dört gün geçirmek zorunda kalıyorlar.

not do that but yes family time and i suppose  the simplest form steve would be just sitting  

bunu yapamam ama evet aile zamanı ve sanırım en basit şekliyle steve

with your family on on any normal day sunday  lunch yes we're talking about that in a moment  

herhangi bir normal pazar günü öğle yemeğinde ailenizle birlikte oturuyor olabilir

there's a there's a song if  anybody has ever seen the show  

fiddler on the roof which is a well-known  musical there is a song in that called tradition  

çatıda kemancı gösterisini gördüm, bu ünlü bir müzikaldir, gelenek denilen yerde bir şarkı vardır

and that's uh because i don't think there's  many songs about traditions but that's one  

ve bunun nedeni gelenekler hakkında pek fazla şarkı olduğunu düşünmüyorum ama bu bir şarkı

and it's quite a well-known song and  it's talking about different traditions  

ve oldukça iyi bilinen bir şarkı ve konuşuyor farklı gelenekler hakkında

um i think within the jewish community in this  particular uh context in that show uh but yes  

um bence Yahudi cemaati içinde bu belirli bağlamda o şovda uh ama evet

worth listening to that if you like show songs  which of course i do having appeared in so many  

şov şarkılarını seviyorsanız dinlemeye değer  ki bu elbette pek çok yerde yer

not that one though i was going to appear in  fiddler on the roof uh but then the the show  

aldım çatıda kemancı uh ama sonra şov

was cancelled uh it was a big disappointment  to me because i've always wanted to do that  

iptal edildi uh bu benim için büyük bir hayal kırıklığıydı çünkü bunu her zaman yapmak istemişimdir

much to the relief of many people never mind oh  i'm right okay so family time can can be just  

birçok insanı rahatlatacak kadar boşver oh haklıyım, bu yüzden aile zamanı olabilir sadece

sitting down with your family and i think this is  one tradition that doesn't really happen anymore  

ailenle oturuyorsun ve bence bu artık pek gerçekleşmeyen bir gelenek   bak

look beatrice says here pizza on saturday night  with family or friends is one of the traditions  

beatrice burada cumartesi gecesi aile veya arkadaşlarla pizza yapmanın geleneklerden biri olduğunu söylüyor

that uh beatrice does uh there we go um so  that's good yes please tell us if you've got  

uh beatrice'in yaptığı uh işte gidiyoruz um yani bu iyi evet lütfen bize

sort of family traditions things that you do  on a regular basis could be every week once a  

aile gelenekleriniz olup olmadığını söyleyin düzenli olarak yaptığınız şeyler haftada bir

month once a year you know just let us know  we'd like to know but i remember as a child  

ayda bir yılda bir olabilir sadece bize bildirin bilmek isteriz ama bir çocuk olarak hatırlıyorum

that all of our family would sit  down my mum my dad if he was there  

bunların hepsi ailemizden biri otururdu annem babam orada olsaydı kız

my sisters and myself we would all sit down  together normally we would have our evening tea or  

kardeşlerim ve ben hep birlikte otururduk normalde akşam çayımızı ya da

evening dinner and then we'd all sit down and  watch the television we would spend some time  

akşam yemeğimizi içerdik ve sonra hep birlikte oturup televizyon izlerdik biraz vakit geçirirdik

together as a group and the reason why that  happened more than anything else steve was  

bir grup olarak birlikte zaman geçirin ve bunun her şeyden daha çok olmasının nedeni steve şuydu:

because there was nothing really else to do yeah  but also it was a nice way of just spending time  

gerçekten yapacak başka bir şey yoktu evet ama aynı zamanda ailenizle vakit geçirmenin güzel bir yoluydu

with your family so i i have many fond memories  of sitting with my family especially on sunday  

bu yüzden ailemle oturmakla ilgili birçok güzel anım var ailece özellikle pazar

evenings and we would all sit around and watch a  bit of television maybe a little bit of bullseye  

akşamları ve hepimiz oturup biraz televizyon izlerdik, belki biraz da

our favorite quiz show at the moment that's become  a tradition for us to sit down every night and  

şu anda en sevdiğimiz bilgi yarışmasını izlerdik, bu bizim için bir gelenek haline geldi. 1990'da

watch two episodes of a quiz program that ended  in 1990 four four yes but but but it but it was  

sona erdi dört dört evet ama ama ama ama o

running during the 1980s as well so it was on for  many years but my family would sit down i would be  

1980'lerde de devam ediyordu yani uzun yıllar devam etti ama ailem oturur ben

with them and we would all sit and watch a little  bit of television so it was family time that's  

onlarla olurdum ve hepimiz oturup biraz televizyon izlerdik yani aile zamanıydı,

what i like to describe it as and that's how i  remember it sitting there all happy together and

onu   bu şekilde tarif etmeyi seviyorum ve orada hep birlikte mutlu oturduğumu bu şekilde hatırlıyorum ve bu

it's it's it's a special moment however these  days i don't think family time really does happen  

özel bir an, ancak bu bu günlerde aile zamanının gerçekten

in quite the same way maybe there is family time  but they're all in different parts of the house  

aynı şekilde gerçekleştiğini düşünmüyorum   belki orada aile zamanıdır ama hepsi evin farklı yerlerindedir

having yes not everybody wants to  get get together with their families  

evet herkes aileleriyle  bir araya  bir araya gelmek istemez

um but um it you know it's a good idea  to stay in touch with people so yeah  

um ama um biliyorsunuz insanlarla iletişim halinde olmak  iyi bir fikirdir, bu yüzden evet

little these little traditions can can uh  can start um without people realizing like  

bu küçük gelenekler bunu yapabilir uh insanlar

groups of friends yes and things and they  suddenly realize they've done the same thing  

arkadaş grupları gibi evet ve benzeri şeylerin farkına varmadan um başlayabilirler ve birdenbire aynı şeyi

you know every year or they've done that every  week they might every friday they might go out for  

her yıl yaptıklarını veya bunu her haftada yaptıklarını fark ederler, belki her cuma

a meal together friends at work or something and  then suddenly someone will say oh this has become  

birlikte yemeğe çıkabilirler arkadaşlar işte falan ve sonra aniden birisi diyecek ki ah bu

a tradition now we always go out on a friday night  a group of us from work and the you know they can  

bir gelenek haline geldi şimdi her zaman bir cuma gecesi işten bir grup olarak dışarı çıkıyoruz ve bilirsiniz onlar

sort of just start in that way they're not big  traditions that have been around for sort of  

bu şekilde başlayabilirler, büyük gelenekler değiller on

decades or hundreds of years but they're just  little ones that start up within groups of friends  

yıllardır veya yüzlerce yıldır ortalıkta dolaşan ancak bunlar arkadaş grupları içinde başlayan küçük şeylerdir   bu

so traditions don't have to be big things they  don't have to be the day that your country became  

nedenle gelenekler büyük şeyler olmak zorunda değildir, ülkenizin bağımsızlığını kazandığı gün olmak zorunda değildirler

independent so those are big grandiose traditions  but they can be anything meeting up with your  

yani bunlar büyük gösterişli gelenekler ama bunlar herhangi bir şey olabilir

friends once a month can become a tradition so  here's a good one steve now this is one that  

arkadaşlarınızla ayda bir buluşmak bir gelenek haline gelebilir yani işte güzel bir tane

i always think of i always think of this when i  think of traditions especially in in your normal  

normal

week in your normal day-to-day in your normal  activities from monday to sunday well sunday  

haftanızda normal günden güne normal aktivitelerinizde pazartesiden pazara pekala pazar

is often seen as a separate day from everything  else so i remember years ago sunday used to be so  

genellikle diğer her şeyden ayrı bir gün olarak görülür bu yüzden hatırlıyorum yıllar önce pazar çok

i want to say unique because i i think it was  because everywhere would be shut yes you couldn't  

benzersiz demek istiyorum çünkü bence çünkü  her yer kapalı olurdu evet

do anything on sunday all the shops were shut all  the shops were in the 1970s when we grew up yes

pazar günü hiçbir şey yapamazdınız tüm dükkanlar kapalıydı tüm dükkanlar bizim büyüdüğümüz 1970'lerdeydi evet

and uh you couldn't get anything if you'd run  out of milk yeah or bread you had to go and  

ve uh sütünüz biterse hiçbir şey alamazdınız evet veya ekmek,

ask your neighbour yes so it is true that from  from my childhood i remember sundays being quite  

komşunuza sormanız gerekirdi evet, bu doğru çocukluğumdan beri pazar günlerinin oldukça

quite dull and they could be quite boring  yes they had a fear a certain feel to them  

oldukça sıkıcı olduğunu hatırlıyorum ve oldukça sıkıcı olabiliyorlardı evet korkuları vardı onlara karşı belirli bir his

um something you couldn't put into words that  um when you grew up sunday had that feeling  

um koyamayacağınız bir şey kelimelere döküyorum ki um Pazar günü büyüdüğünüzde bu duyguya kapıldınız

because there were certainly lots of religious  things going on church bells would be ringing  

çünkü kesinlikle birçok dini şey oluyordu kilise çanları çalıyordu

my mother always went to church on a sunday  and she'd always come back very happy

annem her zaman pazar günleri kiliseye giderdi ve her zaman çok mutlu dönerdi

and uh then we'd cook sunday lunch dad would  always do roast beef or something like that  

ve uh o zaman biz' d pazar öğle yemeği pişirir babam her zaman rosto veya onun gibi bir şey yapardı

so that's a good that's a good example steve yes  of a sunday tradition so there are things even now  

yani bu iyi bir pazar geleneği örneğidir steve evet  bu nedenle şu anda bile bazı şeyler var   şu anda

even though the shops are open all the time now  including sundays so many shops will still be open  

dükkanlar her zaman açık olsa da pazar günleri de dahil olmak üzere pek çok dükkan hala açık

even on sunday however there are some traditions  that we still observe some people do go to church  

pazar günü bile  ancak bazı geleneklere göre bazı insanların kiliseye gittiğini hala gözlemliyoruz

i will say not many you if you if you ever go  to any church on a sunday morning you won't see  

çok değil size diyeceğim, eğer bir pazar sabahı herhangi bir kiliseye giderseniz

hundreds of people you might see 20 or 15 or 30  but not hundreds so going to church is is not  

yüzlerce kişiyi görmeyebilirsiniz  bkz. 20 veya 15 veya 30 ancak yüzlerce değil bu yüzden kiliseye gitmek   artık pek

really seen as is something many people do anymore  however there is one tradition that many people do  

çok insanın yaptığı bir şey olarak görülmüyor ancak birçok kişinin yaptığı bir gelenek var

can you guess what it is steve sunday lunch no  in the morning uh clean their teeth that's not a  

ne olduğunu tahmin edebilir misiniz steve pazar öğle yemeği hayır sabahları uh temizle dişler bir

tradition is it no in on a sunday yes on a sunday  in the morning yeah go to church no no i've just  

gelenek değil mi hayır pazar günü evet pazar sabahı evet kiliseye git hayır hayır az önce

mentioned that um what lots of people do it do  they they do especially for a walk no they get  

bahsettim ki um çoğu insan bunu yapar özellikle yürüyüş için yaparlar hayır

the sunday paper oh the sunday paper the  sunday paper yes it is a big tradition  

pazar gazetesi ah pazar gazetesi pazar gazetesi evet bu ülkede büyük bir gelenek

in this country i don't know where you are i  don't know about where you are but here sunday  

nerede olduğunuzu bilmiyorum ama burada pazar

papers and the reason why the sunday newspaper is  so popular is because it's not just the newspaper  

gazeteleri ve pazar gazetesinin bu kadar popüler olmasının nedeni çünkü bu sadece gazete değil

if you buy if you buy a sunday newspaper in  this country it's normally full of magazines  

satın alırsanız  bu ülkede bir pazar gazetesi satın alırsanız normalde dergilerle

and other things to read as well piles of paper so  normally your newspaper on sunday is is this thick  

ve diğer okunacak şeylerle ve ayrıca kağıt yığınlarıyla doludur, bu nedenle normalde pazar günkü gazeteniz bu kadar kalın

it's full of things most of which you never read  and end up being thrown away um you get all these  

çoğu şeyle doludur hiç okumazsınız ve sonunda çöpe atılırsınız um tüm bu ekleri alırsınız

supplements supplements extra sort of things that  are that are added in like a newspaper on travel  

seyahatle ilgili bir gazete gibi ekstra türde şeyler eklenir

you might get a little magazine about travel and  i used to search through my father's stack of  

seyahat hakkında küçük bir dergi alabilirsiniz ve babamın yeni yığınını arardım

new sunday papers for the one that talked  about cars there was always a separate piece  

pazar gazeteleri arabalardan bahsetmiş olanlar için her zaman ayrı bir parça   vardı

that talked about cars the latest cars or road  testing things so our our sunday newspaper drink  

arabalardan, en yeni arabalardan veya yol test etme şeylerinden, bu nedenle pazar gazetemiz içiyor

our sunday newspaper is not really a sunday  newspaper it's it's just everything it's a massive  

pazar gazetemiz gerçekten bir pazar gazetesi değil, sadece her şey, devasa bir

pile of magazines and things and you just take  it home and then you you you divide everything up  

yığını dergiler ve benzeri şeyler ve sadece onu eve götürürsünüz ve sonra her şeyi bölüştürürsünüz

and then you read the newspaper first to fall and  then you go through the magazines and as steve  

ve sonra önce sonbahara kadar gazete okursunuz ve sonra dergileri gözden geçirirsiniz ve Steve'in

rightly said maybe you have a magazine included  that has news about cars or fashion or travel  

haklı olarak   dediği gibi belki arabalarla ilgili haberler içeren bir derginiz vardır veya moda veya seyahat

celebrities that's the big one now so there  are many of these supplements that are put  

ünlüler artık en önemli olan bu yüzden

inside your newspaper on a sunday about celebrity  gossip i used to think what good value you've got  

bir pazar günü ünlü dedikoduları hakkında gazetenize konulan bu eklerden birçoğu var.

this great you could literally read all week how  much comes with the sunday newspapers of course  

pazar gazeteleri ile tabii ki

i think that's a tradition  that's dying out because  

bence bu ölmekte olan bir gelenek çünkü

i mean for example um i'm the next  generation obviously after my parents well  

örneğin ben ailemden sonraki gelecek kuşağım

my mother and father every week went out  every sunday went out to get the sunday papers  

annem ve babam her hafta dışarı çıkarlardı her pazar pazar gazetelerini almak için dışarı çıkarlardı

but i haven't i don't do that no we well we don't  really read newspapers anyway no but you know i  

ama ben ben bunu yapmıyor muyum hayır biz pek gazete okumuyoruz zaten hayır ama biliyorsun

haven't carried that on because newspapers are  going online more now you read newspapers a lot  

bunu devam ettirmedim çünkü gazeteler artık daha fazla internete giriyor artık gazeteleri çok okuyorsun

you have to subscribe to them on the internet  so i think it's people of a certain age  

onlara abone olmalısın internet yani bence belirli bir yaştaki insanlar

maybe maybe over 60 in the uk over 70 that still  go out every week for their sunday newspapers i  

belki İngiltere'de 60'ın üzerinde 70'in üzerinde hala her hafta pazar gazeteleri için dışarı çıkıyorlar.

think i i would uh well i don't know anybody of  my age or younger that still goes out and buys a  

dışarı çıkıp bir

sunday newspaper even my mother stopped doing you  will be surprised steve if you go to a news agent  

pazar gazetesi alıyor, annem bile yapmayı bıraktı, Steve

at 8 8 30 or 9 o'clock in the morning you'll find  people fighting literally fighting over the sunday  

sabah saat 8, 8, 30 veya 9'da bir haber ajansına gidersen şaşıracaksın, insanların pazar gazeteleri için kelimenin tam anlamıyla kavga ettiğini göreceksin

sunday newspapers but not as much as they  used to not as much everybody bought us a  

ama değil onlar eskiden olduğu kadar biz büyürken herkes bize gazete almazdı,

newspaper when we were growing up i think if  we did go though we would easily win the fight  

bence gitseydik yine de savaşı kolayca kazanırdık

because you know most of them would be quite  elderly yes and we'd easily be able to push  

çünkü biliyorsunuz çoğu oldukça yaşlı olurdu evet ve kolayca alabilirdik

them out of the way we just come on i'm having  the last paper get out of the way your old bag  

onları yoldan uzaklaştırmak için hadi son gazeteyi alıyorum eski çantanızı yoldan çekin

mr duncan uh we've had somebody here say  ahmadu bar has said thank you so much  

bay duncan uh ahmadu bar'ın

for your lessons over the years  how much do we have to pay you oh

yıllar boyunca verdiğiniz dersler için çok teşekkür ettiğini söyleyen biri var sana ne kadar ödememiz gerekiyor oh

i've been watching you since second class in  college thank you i was the chairperson in  

seni üniversitede ikinci sınıftan beri izliyorum teşekkürler okulumuzun başkanıydım vay canına

our school wow so hopefully that mr duncan has  helped you uh over the years so thank you very  

umarım bay duncan size yıllar boyunca yardımcı olmuştur bu yüzden

much for that that comment it's very nice to hear  that thank you very much yes well well i've been  

bunun için çok teşekkür ederim yorum bunu duymak çok güzel çok teşekkür ederim evet pekala ben

i've been doing this for nearly 15 years at  the end of october 15th anniversary two weeks  

bunu yaklaşık 15 yıldır yapıyorum 15 ekimin sonunda 15. yıl dönümü iki hafta

from now we will be here celebrating my 15th  year so we are doing our sunday live stream  

sonra burada 15. yılımı kutluyor olacağız yani buradayız pazar günü canlı yayınımızı yapıyoruz

steve on the actual anniversary which is pretty  good yes it's the same day today no not today  

steve gerçek yıldönümünde ki bu oldukça iyi evet bugün aynı gün hayır bugün değil

right you obviously didn't listen to a single  word i just said i'm reading the live stream and  

doğru belli ki tek bir kelimeyi dinlemedin sadece söyledim canlı yayını okuyorum ve

reading the live stream maybe i should just talk  into your ear like this very annoying mr duncan uh  

belki canlı yayını okuyorum kulağınıza bu şekilde konuşmalıyım çok sinir bozucu Bay Duncan uh

vitas has asked me specifically a question  which i'm sure you would be able to answer  

vitas bana özellikle bir soru sordu ki eminim siz de cevaplayabilirsiniz

what's the longest word in the english language  oh everyone keeps doing this every week  

ingilizcedeki en uzun kelime nedir oh herkes bunu her hafta yapıyor

is it supercalifragilistic no because that's not a  real word i know it isn't but that's made up there  

süper kalifragilistik mi hayır çünkü bu gerçek bir kelime değil, biliyorum öyle olmadığını biliyorum ama orada uydurulmuş... İngilizce'de

there are there are two or three very long words  in english but there is one that is a specialist  

çok uzun iki veya üç kelime var ama bir tane var, bir uzman

word a medical word which relates to a type  of lung condition and it has a very long name  

kelimesi var, bir tür akciğer rahatsızlığıyla ilgili tıbbi bir kelime. ve çok uzun bir adı var

it's made up of about maybe 10 or 15 different  syllables but it's really long and i'm not going  

yaklaşık 10 veya 15  farklı heceden oluşuyor ama gerçekten uzun ve

to try and pronounce it and it doesn't mean i  don't know about english if i can't pronounce it  

onu   telaffuz etmeye çalışmayacağım ve bu ingilizce bilmediğim anlamına gelmez eğer yapabilirsem' t telaffuz

so there but it is long look it up it's the  internet for goodness sake just google the  

yani orada ama uzun uzun bak bu internet Allah aşkına sadece google

bloody thing uh yes just google it is eating very  uh varenic verenicki oh you're okay i said yeah  

kanlı şey uh evet sadece google çok uh varenic verenicki yiyor oh iyisin evet dedim

uh it's a tradition for me not to be able to  pronounce words that people put on the live stream  

uh benim için bir gelenek bunu yapmamak insanların canlı yayına koyduğu kelimeleri telaffuz edebilmek

for a moment i thought you were having a stroke  uh thank you uh it's a tradition traditional dish  

bir an için felç geçirdiğini düşündüm uh teşekkürler uh bu bir gelenek geleneksel yemek

a belarusian dish pasta mashed  potatoes fried onions and bacon  

bir Belarus yemeği makarna patates püresi patates kızartması kızarmış soğan ve domuz

you had me at mashed potatoes that's it exactly  just mashed potatoes would have been enough if it  

pastırması  patates püresinde beni yedin tam olarak bu sadece patates püresi yeterli olurdu eğer

is if it involves mashed potatoes i am there count  me in well that's another tradition isn't it food  

patates püresi içeriyorsa ben oradayım beni de sayın bu başka bir gelenek yemek değil mi

and lots of traditions around food in the  uk it's turkey at christmas not so much in  

ve yemekle ilgili pek çok gelenek İngiltere'de Noel'de hindi Amerika'da pek fazla değil

america i think they have turkey at thanksgiving  don't they don't sure what they do at christmas  

bence şükran gününde hindileri var Noel'de ne yaptıklarından emin değiller mi

maybe they have turkey anyway but yes we are food  related ones we're digressing and of course it's  

belki yine de hindileri vardır ama evet biz yemekle ilgili olanlarız konuyu dağıtıyoruz ve tabii ki bu

making people hungry already another tradition  that we have in this country and you might  

insanları acıktırıyor zaten bu ülkede sahip olduğumuz başka bir gelenek  ve

have them where you are as well so these might be  different depending on where you are in the world  

onları bulunduğunuz yerde de bulundurabilirsiniz, yani bunlar dünyanın resmi tatilinde nerede olduğunuza bağlı olarak farklı olabilir,

bank holiday so yes this this is a tradition  that i i remember for all of my life  

bu yüzden evet bu tüm hayatım boyunca hatırladığım bir gelenektir

i i can't think of a time when there wasn't a bank  holiday so your bank holidays would be a public  

oradayken bir zaman düşünemiyorum banka tatili değildi, bu nedenle resmi tatilleriniz resmi

holiday and it would allow people to celebrate  normally religious festivals so that's how the  

tatil olacaktı ve insanların normalde dini bayramları kutlamasına izin verecekti, bu yüzden

whole thing came about so people wanted to have  their own special day or their own special holiday  

her şey böyle oldu, böylece insanlar kendi özel günlerini veya kendi özel tatillerini olmak istedi

and of course the word holiday derives from holy  day which is a day when you would have a rest and  

ve tabii ki tatil kelimesi, dinleneceğiniz ve

you would be able to go to church and pray to  your god and say please please don't smite me  

kiliseye gidip  tanrınıza  dua edebileceğiniz ve lütfen lütfen beni cezalandırma   diyebileceğiniz kutsal günden türemiştir

anarchy says the the in spain the tradition  for christmas night dinner is arguments  

anarşi ispanya'da noel geleneğini söyler gece yemeği tartışmalardır

well we can all relate to that when families  come together i mean christmas is all can be very  

pekala hepimiz şununla ilgili olabiliriz, aileler bir araya geldiğinde, yani Noel çok

stressful yes it's all the preparation leading up  to it making sure you've got all the food having  

stresli olabilir, evet bu, tüm yiyeceklerin  uygun olduğundan emin olmak için önceki tüm hazırlıklardır  etrafta

to fit working around that it's very stressful  and then of course somebody might say something  

çalışmak, bu çok stresli ve sonra tabii ki biri

during the christmas meal yes and then there's  big arguments in fact there was a big argument in  

noel yemeği sırasında bir şey söyleyebilir   evet ve ardından büyük tartışmalar aslında

our family years and years ago when i was a young  child now i'm interested yes i thought you would  

yıllar önce ben küçük bir çocukken ailemizde büyük bir tartışma vardı şimdi ilgileniyorum evet ilgileneceğini düşünmüştüm hadi uh

be come on uh when i was a young child apparently  my brother my your brother my father you have a  

ben küçük bir çocukken görünüşe göre benim erkek kardeşim senin erkek kardeşin benim babam senin bir  erkek

brother my father maybe it's you maybe that's what  the row was about oh yeah you're finding out you  

kardeşin var benim babam belki sensin belki de tartışma bununla ilgiliydi oh evet

had a brother well probably do have in various  countries your father was a sailor well exactly  

bir erkek kardeşin olduğunu öğreniyorsun pekala muhtemelen çeşitli şekillerde ülkelerde babanız denizciydi tam olarak

we've got relations all over the world a woman  in every port yes but anyway surrounded by seaman  

dünyanın her yerinde ilişkimiz var her limanda bir kadın  evet ama yine de etrafı denizcilerle çevrili

uh but yeah mr duncan but yes i mean i could  well have um you know brothers and sisters half  

uh ama evet bay duncan ama evet demek istediğim  pekala sahip olabilirdim um bilirsiniz erkek ve kız kardeşler üvey erkek

brothers and sisters all over the world they  could be little mr steves everywhere around the  

kardeşler ve dünyanın her yerindeki kız kardeşler dünyanın her yerindeki küçük bay steves olabilirler,

world so if you're you know in a port somewhere  uh in a seaside place where you have a big port  

yani eğer bir limandaysanız, deniz kenarında büyük bir limanınızın olduğu bir yerdeyseniz,

so if you have you see somebody who's bald  if you have a brother that looks like this  

yani eğer varsa, kel olan birini görürsünüz. buna benzeyen kardeş

there is a good chance that maybe you know at some  point but anyway talking going back to my original  

bir noktada muhtemelen biliyor olabilirsiniz ama yine de orijinal   hikayeme geri dönerek konuşuyorum evet

story yes i want to hear about the argument yes  the argument my mother always tells me this story  

tartışma hakkında duymak istiyorum evet tartışma annem bana her zaman bu hikayeyi anlatır

um quite regularly uh it was many years ago  where i think i was quite young maybe a baby  

um oldukça düzenli uh öyleydi yıllar önce oldukça genç olduğumu düşündüğüm yerde belki bir bebek

okay and my father and mother and my father's  brother and his wife and their young children  

tamam ve babam, annem ve babamın  erkek kardeşi ve karısı ve onların küçük çocukları

and my grandparents all got together for  christmas christmas day big massive argument  

ve büyükannemle büyükbabam Noel Noel günü büyük bir tartışma için bir araya geldi

and my father's brother walked out uh on  christmas apparently with his family and  

ve babamın erkek kardeşi çekip gitti uh Noel'de görünüşe göre ailesiyle ve

all drove back home okay and but no that you've  left the bet the best part out why i don't know  

hepsi eve geri döndü tamam ve ama hayır, bahsin en iyi kısmını bıraktınız neden bilmiyorum

the story was it because of all your father's  illegitimate children nothing to do with that  

hikaye babanızın tüm gayri meşru çocukları yüzündendi, bununla hiçbir ilgisi yok

allegedly mr duncan allegedly i'll sue you for  for that for that if you carry on no apparently  

sözde bay duncan iddiaya göre bunun için sana dava açacağım devam edersen hayır görünüşe göre

apparently i just love the idea of lots of  little mr steve my father's brother my uncle  

sadece küçük bay steve babamın erkek kardeşi amcam

and uh his father my grandfather okay never really  got on they didn't together they never got along  

ve ah onun babası büyükbabam tamam asla gerçekten anlaşamadılar birlikte hiç anlaşamadılar

together he didn't get on very well i think my  father was seen as the favourite out of the two  

birlikte pek iyi anlaşamadı bence babam ikisi arasında favori olarak görülüyordu

and uh there was always sort of tension and i  think uh there was a big argument yeah and uh my  

ve uh her zaman bir tür gerilim vardı ve bence uh büyük bir tartışma vardı evet ve uh

uncle walked out and uh there we go yes i really  i want to know why though that i want to know yeah

amcam yürüdü dışarı ve uh işte gidiyoruz evet gerçekten nedenini bilmek istiyorum ama bunu bilmek istesem de evet

i don't think she remembers what she remembers  is the horrible feeling of that happening because  

hatırladığını sanmıyorum bunun olmasının korkunç bir his olduğunu   bilirsiniz,

you know rushing out and it was late at night  as well wow and um you know just drove out of  

dışarı fırlamayı bilirsiniz ve gece geç saatti  pekala vay canına ve um biliyorsun az önce

the house maybe there was some alcohol being  consumed right could well have been i remember my  

evden çıktı belki biraz alkol tüketiliyordu doğru olabilirdi pekala büyükbabamı hatırlıyorum

my grandad can you believe this by  my grandad and my father getting into  

buna inanabiliyor musun, büyükbabam ve babam

almost into a fist fight one one christmas and  that was all because of drink all because of  

bir Noel'de neredeyse yumruk yumruğa kavga edecek ve bunların hepsi

alcohol and and they would get more and more they  would get louder and louder and then eventually  

alkol yüzündendi ve gittikçe daha fazla içerlerdi, sesleri gittikçe yükselirdi ve sonunda

you know you know how it happens when you have a  bit of booze and people start talking more freely  

biraz içki içtiğinizde ve insanlar daha özgürce konuşmaya başladığında bunun nasıl olduğunu bilirsiniz

and and saying what they think and in the  end i think it was almost picture of the  

ve ne düşündüklerini ve sonunda bence

scene almost my father and my grandad going  out of the house to have to have a fight  

neredeyse babam ve büyükbabamın bahçede kavga etmek için evden dışarı çıktığı sahnenin resmiydi, bu

in the garden so that would have been my father  and his father you see so now you can see why that  

yüzden şimdi gördüğünüz gibi babam ve onun babası olurdu. bunun neden

would happen quite often the friction friction  disagreements between children or the offspring  

sık sık meydana geldiğini anlayabilirsiniz, çocuklar veya yavrular arasındaki sürtüşme anlaşmazlıkları

or or and the parents would often come around  during certain festivities so bank holiday is when  

veya veya veya ve ebeveynler genellikle belirli şenliklerde ortaya çıkar, bu nedenle resmi tatil,

everyone gets a little bit of time off from their  job traditionally it would have been a religious  

herkesin geleneksel olarak işinden biraz izin aldığı zamandır. dini bir

festival maggie p says that in germany the shops  are still closed on sunday oh i didn't know that  

festivaldi maggie p almanya'da dükkanların pazar günleri  hala kapalı olduğunu söylüyor oh bunu bilmiyordum   pekala işte artık bizde

no well there you go some traditions that we don't  have anymore still exist in other countries yes  

olmayan bazı gelenekler diğer ülkelerde hala var evet   evet

yes yes it's quite sad really i mean it used  to be nice that uh i suppose it's good was it  

evet çok üzücü gerçekten yani eskiden güzeldi sanırım uh sanırım iyi miydi

margaret thatcher that in that introduced  opening on sundays i can't remember now  

margaret thatcher pazar günleri tanıtılan o açılışta şimdi hatırlayamıyorum

margaret thatcher was responsible  for many things most of them bad  

çoğu kötü olan pek çok şeyden margaret thatcher sorumluydu

uh but allegedly we won't get into it  allegedly uh i don't think they were all bad um  

ama iddiaya göre girmeyeceğiz iddiaya göre uh hepsinin kötü olduğunu düşünmüyorum

in uh in the beach yeah in willian says uh that  people go and go to the beach and jump the waves  

um  plajda evet willian uh diyor ki insanlar gidip sahile gidip dalgaları atlıyor

three times oh i see a new year ah there are  many of those though aren't there steve so  

üç kez oh yeni bir yıl görüyorum ah bunlardan  çok var gerçi orada değil mi steve, yani

we used to have the tradition where you would  run out the house and carry a piece of coal  

bizim bir geleneğimiz vardı, evden dışarı çıkıp bir parça kömür taşırsın

around the house around the streets and  i think you did it maybe three times and  

evin etrafında sokaklarda dolaşırsın ve bence bunu belki üç kez yaptın ve

then went back into the house so you'd bring the  hot coal then into the house and that supposedly  

sonra eve geri döndün, böylece sen' Daha sonra sıcak kömürü eve getirir ve sözde

is bringing the new year in to the house but  there are many of these traditions that exist  

yeni yıl var olan bu geleneklerin çoğu

around the new year i think you're right  there steve definitely i don't remember  

tam orada steve kesinlikle

running around the house with a piece of coal no  around the house outside okay not in the house  

ortalıkta koşturduğumu hatırlamıyorum  kömür parçası olan ev evin etrafında hayır  dışarıda tamam evin içinde değil

please don't run around the house don't run  inside the house with a big piece of hot coal  

lütfen evin etrafında koşmayın büyük bir parça sıcak kömürle evin içinde koşmayın

because you might burn your house down and that is  not a good way of starting the year to be honest  

çünkü evinizi yakabilirsiniz ve bu değil dürüst olmak gerekirse yıla başlamak için iyi bir yol

not a good day no not a good way willian's put on  a very very long word which obviously is a medical  

iyi bir gün değil

term yes i won't even attempt that's the one  that's the one don't don't count the words that's

has said i can't stop saying myori myori myori

Söylenen kelimeleri saymayın myori myori myori demeden duramıyorum

really yes i didn't see that in in georgia says uh  monica uh we used to eat mashed corn with cheese  

gerçekten evet Gürcistan'da bunu görmedim uh monica uh eskiden peynirli mısır püresi yerdik

oh now fat sounds quite nice cheese with corn that  is a very strange combination but if you added  

oh şimdi yağ kulağa oldukça hoş geliyor mısırlı peynir çok garip bir kombinasyon ama patates

potatoes into that mashed potatoes imagine what  that was in fact we had something very similar  

püresine patates eklerseniz bunun ne olduğunu hayal edin aslında çok benzer bir şey yaşadık

last night yes we had mashed potatoes with sweet  corn and also lentils lentils yes lentil and  

dün gece tatlı mısırlı patates püresi ve ayrıca mercimek mercimek evet mercimek ve

potato pie and spinach and what you didn't know  is that i added in your favourite ingredient  

patatesli börek ve ıspanak ve siz ne yapmadınız Bilmiyorum en sevdiğiniz malzemeyi ekledim

except it's not your favourite ingredient uh  because mr duncan hates it i hate it you i hate  

ama bu sizin en sevdiğiniz malzeme değil uh çünkü Bay Duncan ondan nefret ediyor, sizden nefret ediyorum   sahip olduğum

it wasn't that disgusting stuff that looks like  it looks like tiny eggs i've i've added in some uh

minik yumurtalara benzeyen o iğrenç şey değildi bazılarında uh eklendi

some i think you pronounce it quinoa quinoa  quinoa which is all i had this last week but  

sanırım bunu quinoa quinoa  quinoa olarak telaffuz ediyorsunuz ki bu geçen hafta sahip olduğum tek şeydi ama

we didn't have time to to show it it's a grain uh  but mr it's hot it's a bit mr duncan doesn't like  

bunun bir tahıl olduğunu gösterecek vaktimiz olmadı uh ama bay hava biraz sıcak Bay Duncan

it but i put some sneak some in the pie last  night because it's very good for you and this  

bundan hoşlanmıyor ama dün gece turtaya biraz gizlice koydum çünkü bu senin için çok iyi ve bu

comes all the way from peru yeah so is anybody  watching from peru we've got your quinoa quinoa  

ta Peru'dan geliyor Birleşik

in our house quinoa i think it's pronounced quinoa  it's disgusting it's very posh if you say you eat  

quinoa in the uk people think oh how how terribly  cultured of your posh this is really moving away  

Krallık'ta kinoa yediğini söylersen çok gösterişli insanlar ah ne kadar korkunç bir şekilde kültürlü olduğunu düşünürler, bu gerçekten

from what we're talking about we've got a whole  nother subject to talk about we have that's  

konuştuğumuz şeyden uzaklaşıyor konuşacak başka bir konumuz var bu doğru evet

right yes yes anybody watching from peru okay now  what's that what now this will be a test mr duncan  

evet peru'dan izleyen herkes tamam şimdi bu ne şimdi bu bir test olacak bay duncan

yes no let's forget about it because i'll be  talking about something i know nothing about  

evet hayır hadi unutalım çünkü hakkında hiçbir şey bilmediğim bir şey hakkında konuşacağım

i'll get everything wrong well that looks stupid  that's just a normal uh week isn't it nobody's  

her şeyi yanlış anlayacağım pekala aptalca görünen bu normal bir durum uh hafta kimse

noticed by the way you're not very observant  today what's the difference between me doing this  

farketmedi mi bu arada pek dikkatli değilsin bugün benim

hello hello everybody don't make it too obviously  me doing this you should have just let it go on on  

bunu yapmamın farkı ne

it so well nobody's noticed i got my red pen yes  i swapped it for a black one okay anyway steve  

kimse farketmedi kırmızı kalemimi aldım evet siyah kalemle değiştirdim tamam neyse steve

really really this this is so dull and boring here  we go it might be to you a commemoration steve a  

gerçekten gerçekten bu çok sıkıcı ve sıkıcı

type of tradition can also be a commemoration so  when you think of commemorations can you think of  

anma törenlerini düşünebilir misin

one well we commemorate the for example  every year the the dead from world wars  

bir tane iyi anıyoruz örneğin her yıl dünya savaşlarından ölenleri

we commemorate their memories every year wars  centre not necessarily world wars but any war  

anılarını anıyoruz her yıl savaş merkezi ille de dünya savaşları değil, herhangi bir savaş

that's what we do isn't it every year yes and  some people have mentioned that as well that they  

yaptığımız şey bu, her yıl değil mi evet ve bazı insanlar

commemorate the dead once a year probably from  wars but yes we do that well there is a tradition

muhtemelen savaşlardan ölenleri yılda bir kez antıklarından da bahsetmişlerdir, ancak evet bunu iyi yapıyoruz,

there is a tradition in in asian countries  where people remember their dead relatives  

Asya ülkelerinde insanların ölen akrabalarını hatırladıkları bir gelenek var

and they call it tomb sweeping so they  call it tomb sweeping festival it happens  

ve buna mezar süpürme diyorlar, bu yüzden diyorlar bu mezar süpürme festivali oluyor

i think it happens in japan and also in china i'm  not sure about other asian countries but there  

sanırım japonya'da ve ayrıca çin'de oluyor diğer asya ülkelerinden emin değilim ama orada

i know so every year there will be a festival  where people remember their their relations who  

biliyorum ki her yıl insanların

have passed on but they will also go to their  grave and they will clean it and attend to it  

vefat eden akrabalarını hatırladıkları bir festival olacak  ayrıca mezarlarına giderler ve temizlerler ve onunla ilgilenirler

uh in china they call it cl tomb sweeping tomb  sweeping i remember because sometimes my friends  

uh çin'de buna cl mezar süpürme  mezar süpürme derler, hatırlıyorum çünkü bazen arkadaşlarım

would call me and say i can't see you tomorrow  i'm going to to sweep my grandmother's two really  

beni arar ve yarın seni göremeyeceğimi söylerler süpürmeye gideceğim anneannemin ikisi gerçekten

yes and i i just thought what that's that's  not a that's not a phrase that's not a sentence  

evet ve düşündüm de bu ne  bu  bu  bir deyim değil bu bir cümle değil

you would normally expect to hear it's  showing respect for your dead relatives  

normalde bunun ölen akrabalarınıza saygı göstermek olduğunu duymayı beklersiniz

look at that enaki is uh sorry maggie  p is cooking right now with with quinoa  

şuna bakın enaki ah üzgünüm maggie p şu anda yemek yapıyor kinoa

quinoa yes uh anakin says it's a first class  protein yes it is there's not many vegetable  

quinoa evet uh anakin bunun birinci sınıf bir protein olduğunu söylüyor evet karşılamanız gereken

proteins that have a good balance of all the  amino acids that you need to meet you know like  

tüm amino asitlerin iyi bir dengesine sahip çok fazla bitkisel protein yok

chicken animal food animal protein is very high  in all the essential amino acids that you need but  

tavuk gibi hayvan yemi hayvansal protein tüm temel amino asitlerde çok yüksek ihtiyacınız olan ancak

normally something like rice or lentils have  got aren't very good quality whereas quinoa is  

normalde pirinç veya mercimek gibi bir şeyin sahip olduğu asitler  çok iyi kalitede değilken kinoa

virtually identical to meet i'm starting to think  that mr steve has shares no i don't in a quinoa  

karşılamak için neredeyse aynı.

company zika says it's a bit expensive it it is  but it's come down dramatically in price okay  

biraz pahalı  ama fiyatı dramatik bir şekilde düştü tamam

actually over the last right okay is it cheaper  than all even maggie peas is it cheaper than oil

aslında sondan fazla tamam tamam tüm bezelyelerden bile daha ucuz mu petrol

or petrol commemorations so quite often around  the world there are different commemorations  

veya benzin anma törenlerinden daha mı ucuz bu yüzden dünyanın her yerinde çok sık belki

remembering a certain event maybe a certain  tragedy maybe a certain change maybe a certain law  

belirli bir olayı anımsatan farklı anma törenleri belki belirli bir trajedi belki belirli bir değişiklik belki belirli bir yasa

or something else changed during a period of  time so the commemoration can be just remembering  

veya belirli bir süre içinde başka bir şey değişti bu nedenle anma sadece

something that happened did you know there is  a joan of arc festival in france really they  

olan bir şeyi hatırlamak olabilir  biliyor muydunuz fransa'da bir joan of arc festivali var gerçekten onların

have a festival where people all gather together  and they dress up like joan of arc and they they  

tüm insanların olduğu bir festivalleri var bir araya gelirler ve joan of arc gibi giyinirler ve

have a big festival there i'm sure louis yes and  and i think as well and i think willian as well

orada büyük bir festivalleri vardır, eminim louis evet ve  ve bence de ve bence willian da

maybe they can tell us yes there is a joan of ark  festival and everyone gathers together and they  

belki bize evet bir joan of ark festivali olduğunu söyleyebilirler ve herkes bir araya toplanır ve

dress up like joan of arc i is that true is that  a real thing or did i just imagine it in my brain  

joan of arc gibi giyinirler ben bu doğru mu bu gerçek bir şey mi yoksa beynimde mi hayal ettim

maybe it was once but not so much now maybe um i  did see tomek that you tomek was joking that he  

belki bir zamanlardı ama şimdi çok fazla değil belki um tomek gördüm ki sen şaka yapıyordun o

was he was in peru oh but he's since retracted the  comment but too late because i saw it very good  

peru'daydı oh ama o zamandan beri  yorumu geri çekti ama çok geç çünkü çok iyi gördüm bu yüzden

so commemorations are a type of tradition i  suppose so for example here here's a tradition  

anma törenleri bir tür gelenektir, örneğin, burada bir gelenek

that we have here normally the summer months  are lovely and bright if you are lucky you will  

burada var   normalde yaz ayları güzel ve parlaktır eğer şanslıysanız

have sunshine during british summer months and  quite often we will have a summer fate fate so  

ingiliz yaz aylarında güneş ışığına sahip olacaksınız ve oldukça sık olarak bir yaz kaderimiz olacak, yani

you can see the word their fate we could also say  festival or fair and people will gather together  

onların kaderi kelimesini görebilirsiniz festival veya fuar da diyebiliriz ve insanlar bir araya toplanacak

they will sell cakes and food and there will be  lots of games to play we have one here don't we  

pasta ve yiyecek satacaklar ve orada oynanacak çok oyun olacak burada bir tane var çok

much wenlock we do in fact a couple of years ago  we were there live at the at the local summer fair  

fazla wenlock yapmıyor muyuz aslında birkaç yıl önce wenlock'ta yerel yaz fuarında canlı olarak oradaydık

in much wenlock and we were there live doing a  live stream church fates are very common as well  

ve orada canlı yayın yapan bir kilisede canlı yayındaydık kaderler de çok yaygındır

uh that you have a church fate where normally  they're trying to raise money for the church  

uh, normalde kilise için para toplamaya çalıştıkları bir kilise kaderiniz vardır

so they're might be selling old clothes somebody  might make some cakes or jam uh there might be  

bu nedenle eski giysiler satıyorlar  birisi biraz kek veya reçel yapabilir uh

some fun little things to do as well a tom bowler  there might be a raffle where you've got prizes  

eğlenceli küçük şeyler olabilir bir tom bowling oyuncusu gibi yapın ödüllerin olduğu bir çekiliş olabilir

and you pay so much money for a ticket and then  hopefully you get the winning ticket and then  

ve bir bilet için çok para ödersiniz ve ardından umarım kazanan bileti alırsınız ve ardından

you can pick one of the prizes yes fates are often  used to raise money aren't they for churches yes  

ödüllerden birini seçebilirsiniz evet kader genellikle yükseltmek için kullanılır para onlar kiliseler için değil mi

so so quite often there is some charity involved  and maybe there is some money being raised for  

bu yüzden oldukça sık olarak bazı hayır işleri yapılır ve belki   iyi amaçlar için   toplanan bir miktar para vardır, bu nedenle

for good causes so we do have summer fates here  apparently the largest festival in the world is  

burada yaz kaderimiz var görünüşe göre dünyanın en büyük festivali

in brazil that must be the one that william was  referring to and referring to earlier lots of  

Brezilya'da, bu muhtemelen dünyanın en büyük festivali William'ın daha önce atıfta bulunduğu ve daha öncekilere atıfta bulunduğu bir çok

noise lots of color lots of drums beating away  with that wonderful and as you know if you are  

gürültü çok renkli çok sayıda davul bu harika ile birlikte çalıyor ve bildiğiniz üzere

a regular viewer you will know that i love  that sort of music latin american music sort of  

düzenli bir izleyiciyseniz, bu tür müzikleri sevdiğimi bileceksiniz latin amerikan müziği bir nevi

because of my opening music that i play during  the countdown so i i love that sort of music  

çünkü geri sayım sırasında çaldığım açılış müziğimin bu yüzden bu tür müzikleri seviyorum

it really makes you feel like steve  it makes you feel like moving like  

gerçekten steve gibi hissettiriyor hareket ediyormuş gibi hissettiriyor   evet evet

yes yes exactly yes so it's a nice bit  of a nice bit of samba or calypso music

tam olarak evet yani bu güzel bir parça  biraz hoş bir parça samba veya kalipso müziği

yes and just the fun of  everything everybody dressing up  

evet ve sadece her şeyin eğlencesi, herkesin giyinmesi

we don't really have them here we have the um  what's that one they have in london every year  

onları burada gerçekten bulmuyoruz, um her yıl Londra'da yaptıkları şey nedir

the carnival i can't remember what it's called  gay pride no not that one wasn't thinking of that  

karnavalın adını hatırlayamıyorum eşcinsel gururu hayır o değil kimse düşünmüyordu

one uh like a caribbean sort of festival they have  every year and what you mean notting hill carnival  

Karayipler'de her yıl düzenlenen bir tür festivale benziyor ve ne demek istiyorsunuz? şu

notting hill they have that every year and that  looks like a load of fun i've never been to it  

but uh none of these things are happening at the  moment for two years so there are no fates no  

anda iki yıldır oluyor yani kader yok

festivals a lot of things have not been happening  for obvious reasons uh harvest festival here's  

festival yok pek çok şey bariz sebeplerden dolayı olmuyor uh hasat festivali işte

another one steve a tradition many years ago it  used to be a very big thing i remember growing  

bir tane daha steve bir gelenek yıllar önce çok büyük bir şeydi büyüdüğümü hatırlıyorum

up at my school we would we would celebrate  the harvest festival yes everyone would bring  

okulumda hasat bayramını kutlardık evet herkes

little pieces of food or cans of food and then we  would leave it at the school and then that would  

küçük yiyecek parçaları veya konserveler getirirdi ve sonra bunları okula bırakırdık ve sonra bu

be donated to someone a local cause or a local  charity so harvest festival traditionally again  

yerel bir amaç veya yerel bir hayır kurumuna bağışlanırdı, bu nedenle geleneksel olarak hasat festivali yine

religious it was all based on religion so  you were you were basically getting together  

tamamen dine dayalıydı, bu yüzden temelde bir araya gelip

and saying thank you god for allowing us once  again to have some lovely nice corn to eat but  

bize bir kez daha güzel güzel mısır yememize izin verdiğin için teşekkür ederim tanrım diyordun ama

of course in america they call it thanksgiving uh  you know they're thanking you know and then giving  

tabii ki Amerika'da buna şükran günü diyorlar, uh biliyorsun teşekkür ediyorlar biliyorsun ve sonra

to the poor in society uh giving because that's  what we used to do isn't it you take food in  

toplumdaki fakirlere veriyorsun çünkü biz öyle yapardık kiliseye yemek götürmez miydin

uh to the church um maybe something  that you've grown in your own garden  

um belki kendi bahçende yetiştirdiğin bir şey

and then it would be given out to the poor in  society um as well but yes you you are thanking  

ve sonra dağıtılırdı toplumdaki fakirlere de um ama evet,

god for your for the the bountiful harvest um  and then you're also uh helping poorer people  

bereketli hasatınız için tanrıya şükrediyorsunuz um ve sonra ayrıca toplumdaki daha fakir insanlara, onlara iyi gelen

in society by giving them some of the food  that's come out of course well i mean it's  

gıdalardan bazılarını vererek yardım ediyorsunuz.

um autumn normally i mean that's at the moment  mr duncan autumn we talked about autumn earlier  

normalde sonbahar yani şu an demek istediğim şu an bay duncan sonbahar daha önce sonbahardan bahsetmiştik

okay that's one of the traditions of autumn as  you say the harvest festival or thanksgiving in  

tamam bu sonbaharın geleneklerinden biri dediğiniz gibi amerika'da hasat festivali veya şükran günü

america but it's very late this year isn't it in  this country what uh because harvest well because  

ama bu yıl çok geç değil mi bu ülkede ne uh çünkü hasat iyi çünkü

the the the season has extended on and on i mean  it i mean if we're nearly in november and it feels  

sezon uzadı ve devam ediyor yani demek istediğim, neredeyse kasım ayındaysak ve eylül ayı

like september the weather's unbelievable yes i  mentioned this earlier it's it's so warm we could  

gibi geliyorsa hava inanılmazdır evet bundan daha önce bahsetmiştim hava o kadar sıcak ki

almost go outside now in our shorts and t-shirt  and and we would feel comfortable it's bizarre  

şimdi neredeyse dışarı çıkabilirdik şortumuz ve tişörtümüz ve kendimizi rahat hissederdik bu tuhaf

and yet november is just two weeks away and  yet the leaves are still on the trees normally  

ve yine de kasıma sadece iki hafta kaldı ve yine de ağaçlarda yapraklar normalde   yaprak döken

they've gone off the deciduous trees the leaves  have fallen off but it's nearly november and  

ağaçlardan döküldüler  yapraklar döküldü ama neredeyse kasım ve

they're still there on most of the trees it  only just started to turn their normal sort  

ağaçların çoğunda hala oradalar  sonbahar renklerinin normal tonlarına    dönmeye yeni başladı,

of shades of autumn colours but you'd normally  expect that in end of september beginning of  

ancak normalde

i think it's gone on for an extra month we've  had an extra month of of summer weather yeah well  

bunu   beklersiniz             fazladan bir ay daha yaşadık  fazladan bir yaz havası evet pekala

the strange thing was in september we had more  heat and longer days of sunshine than in august  

garip olan şey eylül ayındaydık ağustos ayına göre daha fazla  sıcak ve daha uzun güneşli günlerimiz vardı   bu

in so september was more like summer than august  was very strange but we we are still having lovely  

nedenle eylül ağustos ayından daha çok yaz gibiydi çok garipti ama biz hala

mild weather as you can see behind with our live  view as the birds fly by do we celebrate saint  

sizin gibi güzel  ılıman bir hava yaşıyoruz canlı görüntümüzle arkayı görebiliriz kuşlar uçarken

john's night says anarchy oh um the shortest  night of the year well yes that is the uh

i'm going to reveal my ignorance and say i've  never heard of st john's night no no well we have  

st john's gecesi hayır hayır pekala

one coming up soon in november we have a little  tradition uh guy fawkes night yes on fire night  

yakında kasım ayında bir tane geliyor küçük bir geleneğimiz var uh guy fawkes gecesi evet ateş gecesi

yes that's a good one mr duncan on the  5th of november where people get together  

evet bu iyi bir gece Bay Duncan 5 Kasım'da insanların bir araya geldiği

and we commemorate the the failure of guy  fawkes and his co-conspirators blowing up  

ve başarısızlığını anıyoruz guy fawkes ve işbirlikçileri havaya uçuruyor

they tried to blow up the houses of parliament  and and that is a tradition that we we hold on to  

parlamento binalarını havaya uçurmaya çalıştılar ve bu bizim sürdürdüğümüz bir gelenek

we do now that i can't remember what year that is  we should know we should know yes but just don't  

şimdi yapıyoruz, hangi yıl olduğunu hatırlayamıyorum bilmemiz gerektiğini bilmeliyiz evet ama bir şeyi

draw attention to it if we don't know something  don't draw our attention to something we don't  

bilmiyorsak ona dikkat çekmeyin, bilmediğimiz bir şeye dikkatimizi çekmeyin

know so yes i mean i don't suppose that  happens in other countries guy fawkes night  

yani evet, bunun bizim düşündüğümüz diğer ülkelerde olduğunu sanmıyorum guy fawkes gecesi

where we think it was the 17th century  someone will tell us please google it  

17. yüzyıldı biri bize diyecek ki lütfen google'da arayın   um bilmemiz

um we should we should know but yes somebody's  trying to blow up the heist as a parliament yes  

gerekir ama evet birileri  soygunu parlamento olarak havaya uçurmaya çalışıyor evet

uh and uh why you dress up a scarecrow to look  like a guy a scarecrow uh you you dress you you  

uh ve uh neden bir adam gibi görünmek için bir korkuluk giydiriyorsunuz bir korkuluk uh siz giyiniyorsunuz sen

dress up a mannequin because guy fawkes was was  arrested and burnt wasn't he yeah on a bonfire  

bir manken giydiriyorsun çünkü guy fawkes tutuklandı ve yakıldı, evet bir şenlik ateşinde yakılmadı mı

actually he was he was um i as i understand it  he was actually disembowelled and then and then  

aslında öyleydi her

burned and then burned on a bonfire so every year  in this country on the 5th of november people put  

yıl 5 kasım'da bu ülkede insanlar

a guide for they dress they dress up a doll or  dress dress up you know in old clothes stick him  

bir rehber koyarlar bir oyuncak bebeği giydirirler ya da bildiğiniz eski giysiler giydirirler onu

on the top of the bonfire put a hat on and and  set fire to it but they don't disembowel anyone  

şenlik ateşinin üstüne yapıştırırlar şapka takarlar ve ateşe verirler ama onlar kimsenin bağırsaklarını deşme

we don't do that anymore no but but we do recreate  the punishment tomic says i'm going to mention it

bunu artık yapmıyoruz ama ceza tomikini yeniden yaratıyoruz

where is sergio i don't know we don't know where  he's gone i don't know well i know he was blocked  

sergio'nun nerede olduğunu söyleyeceğimi bilmiyorum nereye gittiğini bilmiyoruz bilmiyorum eh engellendiğini biliyorum

somebody blocked him but it wasn't me can  i just say it wasn't me yes that's what i  

birisi onu engelledi ama ben değildim sadece ben değildim diyebilir miyim evet bu benim   az önce

just said he was being naughty wasn't he's being  naughty he upset people yes but the thing is no  

yaramazlık yaptığını söyledim yaramazlık yapmıyor muydu insanları üzüyordu evet ama sorun şu ki hayır  bu

it's it's closed but you can't unblock him can  you because unless he comes down he can't do  

kapalı ama engelini kaldıramazsın değil mi çünkü aşağı inmediği sürece yapamaz   keşke

i just wish you'd know when to stop well i'm  just saying we can't bring him back because  

ne zaman duracağını bilseydin sadece onu geri getiremeyeceğimizi söylüyorum çünkü

we don't want to bring him back he was causing  chaos and being real anyway right why would you  

istemiyoruz onu geri getirmek kaosa neden oluyordu ve yine de gerçekti, neden canlı

bring someone back who insults the people on  your live chat okay stevens no i have zero zero  

sohbetinizde insanlara hakaret eden birini geri getiresiniz tamam stevens hayır bende sıfır sıfır

steve just let me finish my bloody sentences  zero tolerance if people come on here and  

steve bırak kanlı cümlelerimi bitireyim insanlar buraya gelirse sıfır tolerans

they they are purposely hating and being  disrespectful and hurtful to other people  

kasıtlı olarak nefret ediyorlar ve diğer insanlara saygısız ve incitici davranıyorlar

then then i i don't know who blocked him  but he's blocked and he he's not coming back

o zaman onu kimin engellediğini bilmiyorum ama o engellendi ve geri dönmüyor

sometimes i wonder if it is my show but not  on a sunday no clearly it's become a tradition  

bazen bu benim programım mı diye merak ediyorum ama pazar günü değil hayır açıkça bir hale geldi gelenek

i do like it when steve brings up things subjects  and and facts that he actually doesn't know about  

steve'in aslında bilmediği konuları  ve gerçekleri gündeme getirmesi

and then reveals our ignorance so i can't remember  the exact year of the gunpowder powder plot  

ve ardından barut tozu planının tam yılını hatırlayamıyorum   için cehaletimizi ortaya çıkarması hoşuma gidiyor

but somebody tell us but it wasn't it was  the 5th of november and that's all it matters  

ama biri bize anlatıyor ama değildi 5 kasımdı ve önemli olan tek şey bu

we all get together we burn little effigies on  bonfires and then we eat lots of lovely hot food  

hepimiz bir araya gelir  şenlik ateşlerinde küçük heykeller  yakar ve sonra bir sürü güzel sıcak yemek yiyoruz

but not many people do it anymore it's it's  another thing that is slowly dwindled so not  

ama artık pek çok insan bunu yapmıyor  bu yavaş yavaş azalan başka bir şey yani

not as many people celebrate it as before steve  i'm getting to the end of this i think i said  

eskisi kadar değil insanlar bunu Steve'den önceki gibi kutlar bunun sonuna geliyorum sanırım

they tend to have this sort of big sort of  mass bonfires now yes we always used to have  

bu tür büyük türde toplu şenlik ateşleri yapma eğiliminde olduklarını söyledim şu anda evet eskiden bizde

one everyone had one in their garden but it's sort  of everyone goes through a big mass event now yes  

herkesin bahçesinde bir tane vardı ama bu herkes için bir tür  şimdi büyük bir kitlesel olaydan geçiyor evet

and they're not going yeah anyway right move  on hurry up mr duncan i just love it when you  

ve gitmiyorlar evet yine de doğru hareket  devam edin acele edin bay duncan

interrupt yourself you start saying something  then you interrupt yourself you you actually  

kendinizi kesmenize bayılıyorum   bir şey söylemeye başlıyorsunuz sonra kendi sözünü kesiyorsunuz aslında

interrupt your own sentences i haven't i've  never met anyone that does that by the way

kendi cümlelerinizi kesiyorsunuz ben yapmadım bunu yapan hiç kimseyle tanışmadım bu arada

oh dear well go on what well you said you  wanted to move on to something else causing  

ah canım devam et başka bir şeye geçmek istediğini söyledin ve

an interruption so there are it's interesting  just to notice how many traditions there are  

kesintiye neden oldu bu yüzden ilginç sadece ülkende aslında kaç tane gelenek olduğunu fark etmek ilginç hayal ediyorum

in fact in your country i i imagine in  your country can you name a tradition  

ülkenizde bir geleneğin adını verebilir misiniz

that maybe you have what traditions do you  have in your country and they can be anything  

belki ülkenizde hangi geleneklere sahipsiniz ve bunlar herhangi bir şey olabilir

and i would imagine steve many of them will be  religious festivals because that's what the whole  

ve Steve'in çoğunun dini bayramlar olacağını hayal ediyorum çünkü her

thing came from many traditions were or are based  on religious events or religious beliefs things  

şey bu birçok gelenekten geldi veya dini olaylara veya dini inançlara dayalı şeyler

that are written things that happened maybe a  hundred years ago or a thousand years ago or  

yazılı şeyler nerede oturduğunuza ve nasıl dua ettiğinize bağlı olarak belki yüz yıl önce veya bin yıl önce veya

two thousand years ago or one and a half thousand  years ago depending on where you sit and how you  

iki bin yıl önce veya bir buçuk bin yıl önce olmuş şeyler yani

pray so what traditions do you have do you have  any special traditions we don't really follow them  

ne gelenekleriniz var mı özel gelenekleriniz var mı onları gerçekten takip etmiyoruz   artık

anymore do we steve i wouldn't say we have any  big traditions that we follow i suppose the only  

steve miyiz takip ettiğimiz büyük geleneklerimiz olduğunu söyleyemem sanırım tek  noel noel

one is christmas christmas yes we don't really  follow easter anymore no um but then you'd have  

evet paskalyayı gerçekten takip etmiyoruz artık hayır um ama o zaman onu

to be quite religious to want to follow that one  maybe um oh i was right about i was right about  

takip etmek için oldukça dindar olmanız gerekir belki um oh şu konuda haklıydım

because i thought guy fawkes it was 1605 wow which  was the start of the 17th century so i knew that  

çünkü herifin 1605 vay be 17. yüzyılın başı olduğunu düşündüm bu yüzden biliyordum o

just wanted to see if anybody else did i really  don't think you did i really don't think you did

sadece başka birinin yapıp yapmadığını görmek istedim gerçekten senin yaptığını düşünmüyorum gerçekten yaptığını düşünmüyorum oh evet bayram

oh yes eid there we go that's a celebration  that which has uh for muslims celebrating eid  

işte başlıyoruz bu bir kutlama müslümanların bayram kutlaması için olan şey

yes that's just happened recently hasn't it uh and  we have big celebrations in the uk with that yes  

evet bu yakın zamanda oldu değil uh ve  Birleşik Krallık'ta bununla ilgili büyük kutlamalarımız var evet

um well i remember when we were in malaysia  when the chinese new year and also eid  

um, Malezya'dayken Çin yeni yılı ve bayram

fell at the same time and they called it  something slightly different in different  

aynı zamanda düştüğünü hatırlıyorum ve biz Malezya'dayken farklı ülkelerde buna biraz farklı bir ad verdiler

countries when we were in malaysia  uh used to be called harry rya  

uh eskiden harry rya olarak adlandırılırdı   harry

harry ryan i don't know what i don't know what  the what that was that's probably somebody's name  

ryan ne olduğunu bilmiyorum bunun ne olduğunu bilmiyorum bu muhtemelen birinin adı

so if anyone's from malaysia you'll know about  harry rya maybe it's in other countries as well  

yani Malezya'dan biri harry rya'yı bilirse belki diğer ülkelerde de vardır

i think it's a type of greeting yes eid is is  right after ramadan then we have diwali as well  

düşünüyorum bu bir selamlama türüdür evet bayram ramazandan hemen sonradır, o zaman diwali'miz de vardır

the festival of lights that's right that one also  observed in this country you will find many people  

ışıklar festivali bu ülkede de gözlemlenen doğru ışıklar, o zamanlar ülkenin her

put put small lights in their windows around  the country um during that time around the world  

yerinde pencerelerine küçük ışıklar koyan birçok insan bulacaksınız dünyanın her yerinde

country others are the gum tree the country yes no  unfortunately that was my asthma you see my asthma  

ülke diğerleri sakız ağacı ülke evet hayır ne yazık ki bu benim astımımdı görüyorsunuz astımım

just kicked in there but thanks steve i think  it's the food i'm going to i want to be invited  

orada tekmeledi ama teşekkürler steve sanırım bu benim gideceğim yemek

to um one of these festivals um because uh the  food must be amazing because i love i love uh  

bu festivallerden birine davet edilmek istiyorum um çünkü uh yemek harika olmalı çünkü seviyorum seviyorum uh

what we would call a curry which is spicy food um  oh yes in fact i went out for a curry mr duncan  

baharatlı bir yiyecek olan köri dediğimiz şeyi um  oh evet aslında köri yemek için dışarı çıktım Bay Duncan

didn't i on thursday night fascinating yes yes  tell us all about it that's a tradition for me  

perşembe gecesi büyüleyici evet evet bize anlatın bu konuda

to meet up with my friend that i've known for  40 years to meet up for a curry once a month  

40 yıldır tanıdığım arkadaşımla ayda bir köri yemek için buluşmak benim için bir gelenektir

pardon i said he's a lunatic i said he's a lunatic

pardon onun deli olduğunu söyledim onun bir deli olduğunu söyledim

i'm not going to comment mr duncan yes we  know it's mother's day alfredo yes uh in uh  

yorum yapmayacağım bay duncan evet bugünün anneler günü olduğunu biliyoruz alfredo evet

in argentina yes which of course is  um a tradition okay great anything  

arjantin'de evet arjantin'de evet bu bir gelenek tamam harika bir şey

else you did last week lots of people have  i'm just just having conversation mr duncan  

geçen hafta yaptığınız başka birçok kişi var sadece sohbet ediyorum bay duncan

um yeah that's all in fact interesting story  um on the way back my friend's car broke down

um evet hepsi aslında ilginç bir hikaye um dönüşte arkadaşımın arabası bozuldu dönüş yolunda

broke down on the way back quite late at night  it's not the only thing that broke it's not the  

gece geç saatlerde bozuldu kırılan tek şey o değil

only thing that broke down it's not very nice  to break down late at night on a lonely road  

bozulan tek şey değil gece geç saatlerde ıssız bir yolda arabanın bozulması pek hoş değil

i feel like i might be breaking down  myself mind you he can take care of himself

ben kendimi mahvediyormuşum gibi hissediyorum o kendi başının çaresine bakabilir

saint martin's day in italy nobody else will  during this day people celebrate the autumn  

İtalya'da aziz martin gününü başka kimse halledemez bu gün boyunca insanlar

drinking the new wine and eating good food  well i like the sound of that laura the one  

yeni şarabı içip güzel yemekler yiyerek sonbaharı kutlarlar pekala o laura'nın sesini beğendiğim tek

thing i love about religion is is quite often  there's lots of lovely food involved yes i would  

şey dine bayılırım, genellikle çok sayıda güzel yemek yer alır evet

i would like to sign up to all the religions  that exist in the world and then go along to  

dünyada var olan  tüm dinlere  kaydolmak ve ardından

all of the festivals just pretend just for the  food just pretend that you have uh converted  

tüm festivallere katılmak isterdim sadece yemek içinmiş gibi davranın sadece öyleymiş gibi davranın

to all these different religions  and then you can go along to  

tüm bu farklı dinlere dönüştünüz ve sonra

all the celebrations i don't think it works  like that uh no you'd soon be found out

tüm kutlamalara katılabilirsiniz bence bu şekilde yürümüyor uh hayır yakında

right what are we moving on to now mister  we've had lots of people have been sending  

doğru anlaşılırsınız şimdi neye doğru ilerliyoruz bayım elimizde birçok insan gönderiyor

in lots of traditions already we've  already mentioned lots of them  

birçok gelenekte zaten birçoğundan bahsetmiştik

there's a festival of colour as well yes holly or  holy which is the festival of colour right okay  

bir renk festivali de var evet holly veya kutsal ki bu renk festivali doğru tamam

people make carpets on corpus christi day i've  heard it on the streets and use many materials  

insanlar corpus christi gününde halı yaparlar duydum  sokaklarda ve birçok malzeme kullanıyor

like coffee powder sand and rice husk that's  very interesting yes um well the carpet i think  

kahve tozu, kum ve pirinç kabuğu gibi çok ilginç  evet um pekala halı bence   bence etrafa

i think it's it's things that are scattered  around so i don't think it's actual carpets  

saçılmış şeyler  bu yüzden gerçek halılar olduğunu düşünmüyorum

i think it's just the things they they take all  of those things and scatter them around and that  

bence bunlar sadece giydikleri şeyler tüm bunları alın ve etrafa saçın ve bu   en

one of my favorite festivals i think  is it in i think it's in thailand  

sevdiğim festivallerden biri sanırım  tayland'da    birbirlerine  domates fırlattıkları

there is a wonderful festival where they  they throw tomatoes at each other is that  

harika bir festival var

is that thailand i think it is i remember seeing  a documentary a report about this years ago when  

tayland sanırım o olduğunu hatırlıyorum bir belgesel görüyorum bununla ilgili bir rapor yıllar önce

everyone is throwing or is it water i think it's a  water festival but there is another country where  

herkesin su attığı yoksa su mu olduğunu düşünüyorum ama başka bir ülkede

they throw tomatoes at each other as well they  used to do that here and they if you've been bad  

birbirlerine domates de fırlatırlarmış bunu burada da yaparlardı ve eğer gittiyseniz kötü

they used to throw rotten tomatoes at you daniel  um shafiq says it's quite interesting that i  

sana çürük domates atarlardı daniel um shafiq harry rya'dan bahsetmemin oldukça ilginç olduğunu söylüyor

mentioned harry rya but yes well please tell me i  can't remember what it is is it to do with ramadan  

ama evet pekala lütfen söyle bana bunun ne olduğunu hatırlayamıyorum ramazanla ne ilgisi var

uh i think it is it's not a person it's definitely  not a person yeah so uh please tell me exactly  

uh sanırım bu bir insan değil bu kesinlikle bir kişi değil evet bu yüzden lütfen bana tam olarak

what that is because i can't remember all i used  to know is that that used to happen in malaysia  

ne olduğunu     çünkü hatırlayamıyorum tek bildiğim bunun eskiden Malezya'da olduğu

because when we were there they would often  be celebrating it if it coincided when we were  

çünkü biz oradayken bizim zamanımıza denk gelseydi, bunu sık sık kutluyor olurlardı o

there at the time and there was so much food  oh yes nashad says do you celebrate halloween  

zamanlar   oradaydı ve çok fazla yemek vardı oh evet nashad, İngiltere'de cadılar bayramı   eskisi kadar çok kutlamıyor musunuz diyor,

in the uk not as much as we used to however in the  united states halloween is celebrated and observed  

ancak  Amerika Birleşik Devletleri'nde cadılar bayramı oldukça sık kutlanır ve kutlanır

quite quite often and a lot however there is a  lesson by the way this is a good chance for me to  

oldukça sık ve çok, ancak bir ders vardır bu arada cadılar bayramı

to mention one of my lessons that i did all about  halloween but here in this country it's not such  

hakkında yaptığım derslerimden birinden bahsetmem için iyi bir fırsat ama bu ülkede bu o kadar da

a big thing it has become more commercial but i  wouldn't say that it is as as popular as in the  

büyük bir şey değil daha ticari hale geldi ama öyle olduğunu söyleyemem amerika

united states they love halloween but they they  like anything that that allows you to dress up  

birleşik devletleri'nde olduğu kadar popüler cadılar bayramını seviyorlar ama

and decorate your house and and drink lots of  alcohol i don't think that's anyway yes i mean  

evinizi güzelce dekore etmenize ve bol bol alkol içmenize izin veren her şeyi seviyorlar bence bu zaten evet yani demek istediğim  eskiden

we never used to celebrate it here i mean  when we grew up when i was growing up in  

burada kutlamazdık yani biz büyürken, ben

the 1960s 70s we didn't really celebrate  halloween it sort of has come from america  

1960'larda, 70'lerde büyürken, cadılar bayramını gerçekten kutlamazdık, bu bir tür Amerika'dan gelir

and traditionally people dress  up of course in horror outfits  

ve geleneksel olarak insanlar korku kıyafetleri giyerler

and then go and knock on people's doors and the  children this is how ask for sweets but once again  

ve sonra gidip insanların ve çocukların kapılarını çalarlar bu nasıl şeker istersin ama bir kez daha   bu

it's a religious festival that's it yeah halloween  stems from all hallows eve which was the belief  

dini bir bayram, evet cadılar bayramı tüm cadılar bayramından kaynaklanır

that ghosts and the undead or the dead would rise  again and their spirits would float around and  

hayaletlerin ve ölümsüzlerin veya ölülerin yeniden dirileceğine ve ruhlarının ortalıkta süzüleceğine dair bir inançtı ve

it's it's all connected to religion and paganism  and then it was moved and stolen by other people  

bunların hepsi din ve putperestlikle bağlantılı ve sonra başkaları tarafından taşınıp çalındı

to to stop people from celebrating that's why  christmas is in december it's one of the reasons  

insanların kutlama yapmasını engellemek için    bu yüzden aralık ayındadır

why we have christmas at that time of year to  to annoy all of the pagans it's true look it up  

yılın o zamanında tüm paganları kızdırmak için   Noel'in olmasının nedenlerinden biri de bu doğru, araştırın

i think uh we don't celebrate uh pound me we don't  we don't celebrate anything on the 4th of november  

düşünüyorum uh kutlamıyoruz uh vur beni yapmıyoruz 4 kasım'da hiçbir şey kutlamıyoruz

uh on the 5th of november that's guy  fawkes night that's what we celebrate um  

uh 5 kasım bu guy  fawkes gecesi işte böyle kutlarız um

and i just to be lovely i used to like going  to uh particularly it's a love guy for tonight  

ve ben sadece sevimli olmak için eskiden gitmeyi severdim uh özellikle bu gece için bir aşk adamı

because it was always it was november so it  was always cold sort of wet um mum would make  

çünkü her zaman kasımdı, bu yüzden  her zaman soğuktu biraz ıslaktı um annem

uh gingerbread men yeah she would always make  gingerbread men which is a sort of like a biscuit  

zencefilli kurabiye adam yapardı evet her zaman zencefilli kurabiye adam yapardı ki bu bir çeşit bisküvi gibidir

yeah um pressed into the shape of like a bear  isn't it i think a bear yes i know that was it  

evet sıkıştırılmış şekli bir ayıya benziyor  bence bir ayı değil mi evet biliyorum

was it or was it into yes used to have it used to  make the pastry and then press out and it would  

öyleydi   öyle miydi yoksa eskiden hamur işi yapmak için kullanılırdı ve sonra sıkılırdı ve

give a metal mould a ginger a gingerbread man it's  a bear i'm getting it wrong of course uh and it's  

metal bir kalıba zencefil verirdi zencefilli kurabiye adam bu bir ayı, yanlış anlıyorum tabii ki uh ve

just shaped into a person about that big yes arms  and legs but not necessarily a man because that's  

o büyük evet kollar ve bacaklar hakkında bir insan şeklinde şekillendi ama ille de bir erkek değil çünkü bu

sexist you'd have to call it a gingerbread  person no well not even person not even  

cinsiyetçi olduğu için ona zencefilli kurabiye  kişi demek zorundasın hayır pekala bile değil kişi hatta

the person you know you've got to be careful a  gingerbread figure figure yes of indeterminate sex  

tanıdığın kişi bile dikkatli olmalısın zencefilli kurabiye şekli evet belirsiz

gender gender not sex you don't use the word sexes  okay you wouldn't survive a second by the way  

cinsiyet cinsiyet cinsiyet değil cinsiyet kelimesini kullanma tamam bu arada bir saniye bile hayatta kalamazsın

i'm so glad that you're not on social media all  the time because they would come around and they  

çok sevindim her zaman sosyal medyada değilsin çünkü gelip seni

would drag your your carcass along the road i'd  be cancelled straight away you know i wouldn't be  

leşini yol boyunca sürükleyecekler hemen iptal edilecektim biliyorsun on

on the on the television for more than ten minutes  you would be cancelled before you even started but  

dakikadan fazla televizyonda olmayacağım daha başlamadan iptal edilirdin ama

yes mum always had it was like a ginger biscuit  gingerbread bed shape of a figure a figure human  

evet annem her zaman zencefilli bisküvi gibiydi zencefilli kurabiye yatağı figür şekli insan

figure yeah which i presume was representing maybe  guy forks i don't know but she'd bake those in  

figürü şekli evet ki bu belki erkek çatallarını temsil ediyordu bilmiyorum ama onları fırında pişirirdi

the oven and we'd always have um baked potatoes  are sure it wasn't baked bears baked potatoes so  

fırın ve biz her zaman um fırında patates yerdik eminim fırında ayılar fırında patates değildi, bu yüzden

dad would put the baked potatoes in the bonfire  they'd cook in the bonfire then we'd put  

babam fırında patatesleri şenlik ateşine koyardı  onlar şenlik ateşinde pişerdi, sonra

butter and salt on them uh and you have  to be careful though because uh when you  

üzerlerine tereyağı ve tuz koyardık uh ve yine de dikkatli olmalısınız çünkü

build the bomb fight you normally build the  bonfire sort of a week or two in advance  

bomba savaşını yaptığınızda normalde şenlik ateşini bir veya iki hafta önceden yakarsınız

oh sorry are you still talking so you get your  old twigs and branches and things as high as you  

oh üzgünüm hala konuşuyorsunuz, böylece eski dallarınızı ve benzeri şeyleri

can possibly go um very high but of course what  happens is in those week or two weeks after you've  

olabildiğince yükseğe alabilirsiniz   um çok yüksek ama tabii ki şenlik ateşini yaktıktan sonraki hafta veya iki hafta içinde

made the bonfire all the hedgehogs think that's a  good place to go and uh to go and hibernate okay  

tüm kirpiler bunun gidip kış uykusuna yatmak için iyi bir yer olduğunu düşünür tamam bu

so you have to check first before you light the  fight maybe the occasional [ __ ] and of course  

yüzden savaşı yakmadan önce kontrol etmelisiniz belki ara sıra [ __ ] ve tabii ki

you have said it's food baked potatoes and  gingerbread men yes uh gingerbread persons

bunun yemek olduğunu söylediniz fırında patates ve  zencefilli kurabiye adamlar evet uh zencefilli kurabiye insanlar

can we say human now is that can we still use the  phrase humans well that's described something it's  

şimdi insan diyebilir miyiz, hala insanlar ifadesini kullanabilir miyiz bu bir şeyi tarif ediyor

got man in it oh dear it's not huge it's now a  huge person it's hugh person the world's gone  

içinde adam var ah canım bu değil kocaman o şimdi kocaman bir insan o büyük insan dünya gitti

or homo sapien are you a homo sapien i've been  described it's been the other words have used  

veya homo sapien sen bir homo sapien misin tarif edildim

to have been used to describe me in that way where  are a couple of more derogators we are a couple of  

beni bu şekilde tarif etmek için kullanılan diğer kelimelerdi nerede birkaç aşağılayıcı daha var biz bir çift

homo sapiens we are exactly and uh so we had the  bonfire and then we'd have fireworks of course  

homo sapiensiz biz tam olarak ve uh yani şenlik ateşi yaktık ve sonra havai fişekler olurdu tabii ki   evet aman tanrım

yes oh my god are you replaying this in real time  well i thought you wanted me i thought we were  

bunu gerçek zamanlı olarak tekrar mı oynuyorsunuz peki beni istediğini düşünmüştüm bir şekilde olduğumuzu sanıyordum

sort of you know we've got 20 about 18 minutes  left i thought you hadn't got anything else to do  

20 yaklaşık 18 dakikamız kaldı yapacak başka bir şeyin olmadığını düşünmüştüm

another bloody subject oh i didn't know that i  thought you wanted me to vamp you know just carry  

başka bir lanet konu oh benim vampir olmamı istediğini sandığımı bilmiyordum, biliyorsun sadece

on talking i wanted you to shut up fond memories  but usually damp cold and wet we have we have a  

konuşmaya devam et, susmanı istedim çok anılar ama genellikle rutubetli soğuk ve ıslak

whole other subject about teams do you remember  do you remember what i said when you first arrived  

takımlarla ilgili başka bir konumuz var hatırlıyor musun ilk geldiğinde ne dediğimi hatırlıyor musun

vaguely oh my god it's like it's like having a day  out with your granddad nashad says that they just  

belli belirsiz aman tanrım sanki büyükbabanla dışarıda bir gün geçiriyormuşsun gibi nashad onların sadece

watch horror movies and of course there are lots  of horror films set around halloween halloween  

korku filmleri izleyin ve elbette cadılar bayramı cadılar bayramı etrafında geçen birçok korku filmi vardır   cadılar bayramı

if you go out in the street at night on  halloween you will be grabbed by the ghoulies

gecesi sokağa çıkarsanız hortlaklar

or the ghosts oh it's here oh bears gingerbread  bears oh right mr duncan you know how to draw  

veya hayaletler tarafından yakalanacaksınız oh burada oh ayılar zencefilli kurabiye ayılar oh doğru Bay Duncan, biliyorsunuz

attention to my failing memory i just  don't i don't even know how where did  

başarısız hafızama nasıl dikkat çekeceğimi bilmiyorum bile bilmiyorum

you get that from i don't know well you can have  gingerbread bears gingerbread men look it up why

bunu nereden aldın pek iyi bilmiyorum zencefilli kurabiye ayılara zencefilli kurabiye erkeklere bak neden peki

well come on then mr duncan move on to your next  subject you keep saying you want to move on to  

hadi o zaman bay duncan hareket bir sonraki konuya geçmek istediğini söyleyip duruyorsun bir sonraki konuya geçmek istediğini söylüyorsun

the next subject i'm still i'm still completely  blown away by your your well you know what my  

ben hala tamamen senin kuyunun etkisi altındayım canlıyken beynimin nasıl olduğunu biliyorsun

brain's like when i'm live you know i can only do  so much i get there eventually all i'm doing now  

sadece bunu yapabileceğimi biliyorsun oraya çok varıyorum eninde sonunda tek yaptığım

is picturing these these gingerbread bears look  valentine says i'm a great storyteller thank you  

bu zencefilli kurabiye ayıları hayal etmek görünüyor sevgililer günü harika bir hikaye anlatıcısı olduğumu söylüyor

very much yeah but the problem is they go  on a little bit too long well do you know  

çok teşekkür ederim evet ama sorun şu ki biraz uzun sürüyorlar iyi biliyor musunuz

you know war and peace is shorter than your  stories sure people are interested in what we do  

savaşı biliyorsunuz ve barış sizin hikayelerinizden daha kısa kesinlikle insanlar

in this country you know on 5th of november which  isn't far off by the way we used to celebrate  

bu ülkede 5 Kasım'da ne yaptığımızla ilgileniyorlar ki bu  eskiden kutlama şeklimizden pek de uzak değil   havai

that didn't we what we to have fireworks  we used to we have fireworks every sunday  

fişekler attığımız şeyi yapmadık her pazar havai fişeklerimiz var

that's true that's euphemism isn't it it  means things things are becoming heated  

bu doğru örtmece değil mi bu işlerin kızıştığı anlamına geliyor

or heated people are arguing yes we say  that there are fireworks that's right

veya hararetli insanlar tartışıyor evet havai fişekler olduğunu

i think people know what  fireworks sound like mr duncan

söylüyoruz

that's right come on then teams teams  someone said that our uh thumbnail today  

bu doğru ekipler birisi bugünkü küçük resmimizin

makes us look like sex offenders i don't  know what they mean right i haven't seen it  

bizi seks suçlusu gibi gösterdiğini söyledi ne anlama geldiklerini tam olarak bilmiyorum görmedim

i'll have a look later i'll show  you later i don't think it does  

sonra bakacağım size daha sonra göstereceğim sanmam

it's a tradition for me to sneeze on your live  streams like the one coming on steve is now going  

öyle benim için canlı yayınlarda hapşırma geleneğim steve şimdi

to sneeze i'm allergic to you i think what it is  think of not sneezing if you think of not sneezing

hapşırmaya gidiyor sana alerjim var hapşırmamayı düşün eğer hapşırmamayı düşünüyorsan

my nose is itching i'm trying to  suppress shall i call the doctor  

burnum kaşınıyor deniyorum bastırmak için doktoru arayayım mı

shall i call a doctor or a priest if you  press there it can very often stop the sneeze  

doktor mu yoksa rahip mi çağırayım oraya basarsanız çok sık hapşırmayı durdurabilir duydum bunu

i've heard if you put it if you put a  polythene bag over your head and then tie it  

koyarsanız başınıza bir polietilen torba geçirip sonra

here that can also stop you from sneezing thank  you very much mr duncan and everything else

buraya bağlarsanız ayrıca hapşırmanızı da engelleyebilirim çok teşekkür ederim bay duncan ve diğer her şey

anyway we are talking now about teamwork are we

neyse şimdi ekip çalışmasından bahsediyoruz

finally i'm trying to here we go teamwork  now i think this is something i've done this  

sonunda çalışıyoruz ekip çalışmasına başlıyoruz şimdi bunun bir şey olduğunu düşünüyorum bunu

for you by the way wow because i think  this is why you're asking me why sorry

sizin için yaptım bu arada vay canına çünkü bence bu yüzden bana soruyorsun neden üzgünüm biliyorsun

you know one week i am going to cry i'm going  to burst into tears teamwork so so you work  

bir hafta ağlayacağım gözyaşlarına boğulacağım yani

with a company and you you work as part of  a team as well yes these are things that i  

bir şirketle çalışıyorsun ve sen de bir ekibin parçası olarak çalışıyorsun evet bunlar

feel you should know already i don't know why i  pretend that i'm working in a team i'm actually  

zaten bilmeniz gerektiğini düşündüğüm şeyler neden bir takımda çalışıyormuş gibi davrandığımı bilmiyorum aslında

just working by myself yes but we often we often  use the word team in various ways including team  

sadece kendi başıma çalışıyorum evet ama takım kelimesini takım oluşturma dahil çeşitli şekillerde sık sık kullanırız

building and i think in many companies especially  where you have a lot of employees working  

ve bence birçok şirkette, özellikle benzer bir alanda çalışan çok sayıda çalışanın olduğu

in a similar field and by that i mean sales so  i suppose sales you would often have teams yes  

ve bununla satışları kastediyorum, yani satış ekipleriniz olur, evet,

because the companies think and they're  probably right that if they can get people  

çünkü şirketler düşünür ve muhtemelen  haklıdırlar, eğer alabilirlerse insanlar

working together sharing ideas sharing best  practice then you will get more results that way  

birlikte çalışan fikirleri paylaşır, en iyi uygulamayı paylaşır, o zaman bu şekilde daha fazla sonuç alırsınız

um so i mean i i think it probably does  work um i think tomek probably works in a  

um yani demek istediğim, muhtemelen  işe yaradığını düşünüyorum um bence tomek muhtemelen

in an industry where teams are important i'm  getting the impression from uh the uh comments  

ekiplerin önemli olduğu bir sektörde çalışıyor ben şahıslardan izlenim alıyorum uh yorumlar

that he's made earlier and from in the past  okay and it wears me down a bit mr duncan how  

onun daha önce ve geçmişte yaptığı tamam ve bu beni biraz yıpratıyor Bay Duncan

the companies are constantly trying to forces our  little local sales team of about six seven of us  

şirketlerin sürekli olarak yaklaşık altı yedi kişiden oluşan küçük yerel satış ekibimizi

this is a very interesting way of handing in your  resignation no but uh i think they go over the top  

bu sizin teslim etmenin çok ilginç bir yolu istifa hayır ama uh bence haddini aşıyorlar  bence

i think they do it too much they're always having  social events or bonding where you have to sort of  

bunu çok fazla yapıyorlar her zaman sosyal etkinlikler düzenliyorlar veya arada bir engeli aşmak için bir tür

you know climb ropes or do something together  to to overcome some obstacle in the middle of a  

iplere tırmanmanız veya birlikte bir şeyler yapmanız gereken bağ kuruyorlar bir  bir

forest somewhere or or something or or beat  somebody the other team in some other game  

yerde bir orman veya veya bir şey veya veya birini  başka bir oyunda başka bir takımı yen

because they think that if you all bond together  then you'll phone each other up and share best  

çünkü onlar, eğer hepiniz birbirine bağlanırsanız  o zaman birbirinize telefon edip

practice on how you did that and that'll move  things forward i'm not sure i'm not sure that it  

bunu nasıl yaptığınıza dair en iyi   uygulamaları paylaşacağınızı ve bunun işleri ilerleteceğini düşünürler Bunun

how much effect it really does  have because i think ultimately  

gerçekten ne kadar etkisi olduğundan emin değilim çünkü bence nihayetinde

particularly if you're in sales you always  want to beat other people so you're always  

özellikle satıştaysanız her zaman diğer insanları yenmek istersiniz, bu nedenle her zaman

going to keep something back for yourself  some little nugget of truth some little  

kendinize bir şeyler saklarsınız

way in to the customer that you don't want to  share with somebody else because ultimately you  

müşteriye ulaşmanın bir yolu olan ve başka biriyle paylaşmak istemediğiniz küçük bir hakikat külçesi çünkü nihayetinde

want to be numero you know in the sales chart  uni yumio you know numero you know uno uno

satış grafiğinde bildiğiniz bir numara olmak istiyorsunuz uni yumio bir numarayı bilirsiniz bir numarayı bilirsiniz uno uno bu bir

it's numero uno yes that's what  i said yesterday it was not  

numaradır evet bu dün öyle olmadığını söyledim

it's exactly what i said it was not what you  said it's almost as bad as gingerbread bears

tam olarak öyle değildi senin dediğin gibi değildi neredeyse zencefilli ayılar kadar kötü

maybe we've started but what i actually  wanted steve was was the meaning of  

belki başladık ama aslında steve benim

team building not not not a dire tribe  about it so you said you'd done it for me  

ekip kurmanın anlamıydı bununla ilgili korkunç bir kabile değil yani bunu benim için yaptığını söyledin

yes what it's a tradition for us to argue on the  live treat streams the subject the subject is  

evet canlı ikram akışlarında tartışmak bizim için bir gelenektir konu

team work which i did for you i didn't do the team  building for you so team building is normally when  

ekip çalışmasıdır ki sizin için yaptım ekip oluşturmayı sizin için yapmadım yani ekip oluşturma normalde   iş

you gather your colleagues or people that work for  you together and you want them to bond together so  

arkadaşlarınızı veya sizin için çalışan insanları bir araya topladığınızda ve onların birbirine bağlanmasını istediğinizde

normally you give them activities some of the  activities that steve very helpfully mentioned  

normalde onlara, Steve'in çok faydalı bir şekilde bahsettiği  bazı aktiviteleri verirsiniz   bu nedenle

so it's building not only the team but i would  say also it is building a sense of trust as well  

bu sadece ekibi oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda kurduğunu da söyleyebilirim bir güven duygusu da

and here's the i love this steve there is no i  in team yes i think tomek mentioned this earlier  

ve işte bu steve'i seviyorum takımda i yok evet bence tomek bundan daha önce bahsetmişti

he did yes that is a well-worn phrase yes well  used well used or well-worn everybody says it  

yaptı evet bu çok abartılı bir ifade evet iyi  kullanılmış veya yıpranmış herkes öyle diyor   var

there is no i in team but as i said earlier look  there is me m e so you have me in team even though  

takımda ben yok ama daha önce de söylediğim gibi bak ben varım yani   i olmamasına rağmen takımda

there is no i and the reason why we say that is  because there is no individual person in a group  

ben varım ve bunu söylememizin nedeni bir grupta veya takımda bireysel bir kişi olmamasıdır   bu

or team so everyone works together there is  no one singular individual who stands out  

nedenle herkes orada birlikte çalışır öne çıkan tekil bir kişi yok

you all work together as a team however i've  noticed that there is the word me in team  

hepiniz ekip olarak birlikte çalışıyorsunuz ancak takımda ben kelimesinin

very clever mr duncan by the way when we go to  visit louis in paris which we will do one day

çok zekice olduğunu fark ettim Bay Duncan bu arada Paris'te Louis'i  ziyarete gittiğimizde ki bunu bir gün yapacağız

we will not ask to go and see the eiffel tower  because uh louis says that when people come  

gidip eyfel kulesini görmek istemeyecek çünkü louis, insanların

to paris the first thing they want to see is  the eiffel tower so you have to go up with them  

paris'e geldiklerinde görmek istedikleri ilk şeyin eyfel kulesi olduğunu, bu yüzden onlarla yukarı çıkmanız gerektiğini söylüyor

don't worry no i was disappointed we won't  go up the iphone we won't ask to go up the  

endişelenme, hayır, hayal kırıklığına uğradım, yapamayacağız' t iphone'a çıkın

eiffel tower we won't okay because because  well first of all it's surrounded by glass  

eyfel kulesine çıkmanızı istemeyeceğiz   kabul etmeyeceğiz çünkü her şeyden önce etrafı camla çevrili

now at the bottom you can't get near it there's a  long queue we don't like you so anything involving  

şimdi altta yanına yaklaşamazsınız uzun bir kuyruk var biz girmiyoruz senin gibi

a queue we won't be interested in well there  is a reason you see because everyone has to  

bir kuyruğu içeren herhangi bir şeyle pek ilgilenmeyeceğiz, bunun bir nedeni var çünkü herkesin

go through metal detectors that's right and  they have to strip down to their underpants  

metal dedektörlerden geçmesi gerekiyor bu doğru ve iç çamaşırlarına kadar soyunmak zorundalar

and they have to have body cavity searches i  think you're exaggerating we have to make sure  

ve vücut boşluklarını aramaları gerekiyor bence  Abartıyorsun   içinde

that you don't have any any explosives hidden  inside your bum abdul is watching from malaysia  

gizli herhangi bir patlayıcı olmadığından emin olmalıyız serseri abdul malezya'dan izliyor

hello abdul so we did ask earlier because  i mentioned the phrase or term harry rya  

merhaba abdul bu yüzden  daha önce sorduk çünkü harry rya   kutlama ifadesinden veya teriminden bahsetmiştim,

celebration so maybe abdul because we have been to  malaysia i don't know if you were on earlier when  

bu yüzden belki abdul çünkü biz Malezya'da bulundum, bilmiyorum daha önce

i mentioned this because we were talking about  traditions and celebrations and the the end of  

bundan bahsettiğimde   çünkü gelenekler ve kutlamalar hakkında konuşuyorduk ve

ramadan being one of them and yes i couldn't  remember because we got friends in malaysia  

ramazanın sonu da bunlardan biriydi ve evet hatırlayamadım çünkü malezya'da arkadaşlarımız var

they said they were celebrating  harry ryan and i couldn't remember  

dediler harry ryan'ı kutluyorlardı ve hatırlayamadım

does that just mean does that just mean um you  know the normal tradition is it another word for  

bu sadece um bildiğiniz anlamına mı geliyor ramazan için başka bir kelime mi?

ramadan please let me know i would like i'd  like to know but yes back to teams i'm i'm i'm  

Ben   ifşa ettiğiniz

divulging into something else you're divulging  yes side tracking side tracking into something  

başka bir şeyi ifşa ediyorum evet yan takip başka bir şeyin peşinden koşma   bence

else i think i think my blood sugar's dropping i  think you mean diverting yes no no no divulging  

kan şekerim düşüyor bence yönlendirmeyi kastediyorsunuz evet hayır hayır hayır ifşa ediyorum

yes that means i reveal something as a bit of  information uh that maybe other people didn't know

evet bu, bir şeyi ifşa ettiğim anlamına gelir biraz bilgi uh belki diğer insanlar

my blood sugar's dropping mr duncan you  better hurry up we've only got five minutes  

kan şekerimin düştüğünü bilmiyorlardı Bay Duncan acele etsen iyi olur sadece beş dakikamız var

six minutes steve steve all right teams

steve altı dakika steve pekala takımlar

tomorrow by the way it's only me tomorrow there  will be no mr steve he will be upstairs pretending  

yarın bu arada bu arada yarın sadece ben varım  yarın Bay Steve olmayacak üst katta çalışıyormuş gibi yapacak

to work pretending to be involved in teamwork  yes i suppose also you could have teamwork or  

ekip çalışmasına dahilmiş gibi davranacak  evet sanırım ayrıca ekip çalışmasına sahip olabilirsiniz veya

creating a team because it creates or you  will create a sense of belonging as well  

bir ekip oluşturabilirsiniz çünkü bu bir aidiyet duygusu yaratır veya siz de oluşturacaksınız   bu

so quite often within a company you have maybe  there are certain phrases that you use i know  

nedenle bir şirkette sıklıkla sahip olduğunuz belki  belirli Kullandığınız ifadeler biliyorum

in your particular company there are phrases and  there are things that you always have to remember  

şirketinizde belirli ifadeler vardır ve her zaman hatırlamanız gereken şeyler vardır

and as a group those things are normally  said uh during your day-to-day work  

ve bir grup olarak bu şeyler normalde günlük işleriniz sırasında söylenir   bu

so quite often you will learn things  together and you will learn things as a team  

nedenle çoğu zaman birlikte bir şeyler öğrenirsiniz ve takım olarak bir şeyler öğrenecek

and discuss things as a team especially nowadays  because many people are using the internet they're  

ve takım olarak tartışacaksınız, özellikle bugünlerde çünkü birçok kişi interneti kullanıyor,

using facetime and other things to to communicate  thanks to coronavirus all right louis we don't  

facetime ve diğer şeyleri koronavirüs sayesinde iletişim kurmak için kullanıyor, tamam louis,

want to go up the eiffel tower we don't we're not  we don't want to go i don't want to but it looks  

eyfel kulesine çıkmak istemiyoruz yapmıyoruz gitmiyoruz gitmek istemiyoruz gitmek istemiyorum ama görünüşe göre

like we'll be forced to too many people this is  going to drag us up there whether we like it or  

çok fazla kişiye zorlanacağız bu  hoşumuza gitse de gitmese de bizi oraya sürükleyecek

not too many people it's not that funny i'm only  joking but yes no i mean you you they starting  

insanlar o kadar komik değil sadece şaka yapıyorum ama evet hayır yani sizi kastediyorum

to introduce things like team charters yeah i  i steve i would i would stop criticizing your  

ekip sözleşmeleri gibi şeyleri sunmaya başlıyorlar evet ben steve şirketinizi eleştirmeyi bırakırdım   hayır

company no all companies do it and you spend hours  creating these team charters and then everyone  

tüm şirketler bunu yapar ve siz bu ekip sözleşmelerini  oluşturmak için saatler harcarsınız ve sonra herkes

just ignores them no one knows what a cheap team  charter is oh so it's a it's a series of sort of  

onları görmezden geliyor kimse ucuz bir takım kiralamanın ne olduğunu bilmiyor oh yani bu bir tür

almost like rules yes that you say in our team we  will do these things and you normally what is it  

neredeyse aynı kurallar dizisi evet, takımımızda bunları  yapacağız ve normalde siz atadığınızda bu nedir?

when you assign a a word and all the letters of  that word you you have other words coming off it  

kelime ve o kelimenin tüm harfleri, ondan çıkan başka kelimeler var   kulağa

well it sounds like an acronym yes and then you  have an acronym acronym like you might have a  

bir kısaltma gibi geliyor evet ve sonra bir kısaltma kısaltmanız var, örneğin

team charter starts with sales and then you have  words one beginning with s like uh or a and then  

satışla başlayan bir   takım sözleşmeniz olabilir ve ardından s ile başlayan kelimeleriniz var gibi uh ya da a ve sonra

you form these little acronyms and then everybody  sort of supposedly is all bonding as you do it  

bu küçük kısaltmaları oluşturursunuz ve sonra herkes sözde sizin yaptığınız gibi bağ kurar

but i don't nobody really believes in it and as  soon as it's created everybody just forgets about  

ama ben buna gerçekten kimse inanmıyor ve yaratılır yaratılmaz herkes unutur bu arada

it by the way if steve's boss is watching  you can send the p45 to the usual address  

eğer Steve'in patronuysa izliyor p45'i her zamanki adrese gönderebilirsiniz

when you get to my age ultimately companies just  want results by the way a p45 is what is what an  

benim yaşıma geldiğinizde sonuçta şirketler sadece sonuç istiyor bu arada p45, bir

employer will give you when they fire you or when  you lose your job we are coming towards the end  

işveren sizi kovduğunda veya işinizi kaybettiğinizde size ne verecek?

of today's live stream can you believe it steve i  can't believe it yes i can oh you can believe it  

bugünün canlı yayınının sonu inanabiliyor musun steve inanamıyorum evet inanabiliyorum oh inanabilirsin

it felt like it's dragged a bit today the time  no i'm only i'm joking if you say the time has  

bugün biraz gecikti gibi geldi zaman hayır sadece şaka yapıyorum zamanın geldiğini söylüyorsan

dragged see i'm just using this opportunity  to explain a new phrase are you okay say time  

sürükledim bak bu fırsatı yeni bir cümleyi açıklamak için kullanıyorum iyi misin söyle zaman

is dragging i have a feeling it means it's going  slowly i know what steve is going to do after this  

geçiyor içimde bunun yavaş ilerlediği anlamına geldiğini hissediyorum steve'in bundan sonra ne yapacağını biliyorum

he's going to go to one of those genealogy sites  where you can look up your family history and  

o şecere sitelerinden birine gidecek aile geçmişinize bakabileceğiniz ve

he's going to try and find if he's got any little  brothers or little sisters living around the world  

dünya çapında yaşayan küçük erkek veya kız kardeşleri olup olmadığını bulmaya çalışacak

maybe you can put your dna into the  database and then see how many little little  

belki DNA'nızı veri tabanına ekleyebilir ve ardından etrafta kaç tane küçük

little children pop up around the world and  all of the places where your dad sailed to  

küçük çocuğun ortaya çıktığını görebilirsiniz. dünyayı ve babanızın yelken açtığı tüm yerleri   o siz

when he when you were a child around the world  his and i can visit everyone and you know have  

çocukken onunki ve ben dünyanın her yerindeki herkesi ziyaret edebiliriz ve bilirsiniz

a look around anybody looks like me all i  can say you have you have my deepest sympathy  

etrafınıza bir bakın bana benzeyen herhangi biri size tek söyleyebileceğim şey size en derin sempatim var

there's something in this studio that makes me  sneeze my my nose is all sort of maybe that's why  

orada bu stüdyoda burnumla hapşırmama neden olan bir şey belki de bu yüzden

you're you know having a few problems this week  there's something in here mr duncan that's causing  

bu hafta birkaç sorun yaşıyorsunuz burada alerjik reaksiyona neden olan bir şey var bu arada bir

an allergic reaction you had a reply by the way to  your thing about harry ryan did i yes i've missed  

yanıt aldınız harry ryan hakkında mı evet kaçırdım

that yes oh after ramadan oh the end of ramadan  okay that's fine then so it's like the festival  

bunu evet oh ramazandan sonra oh ramazanın sonu tamam o zaman festival gibi

so imagine imagine a festival that signifies or  represents the end of a festival or something  

happening okay it is on the first day of siwal  which is the tenth month of the islamic calendar  

islami takvimin onuncu ayı olan sivalin ilk günü

there we go thank you very much for that we  have cleared that up cleared it completely  

işte başlıyoruz çok teşekkür ederim temizledik onu tamamen temizledik

completely cleared that's it i think we are  coming towards the end we are approaching  

tamamen temizledik bu kadar sanırım sona doğru geliyoruz

four o'clock everyone it's almost time to say  goodbye but don't worry well you won't be you  

saat dörde yaklaşıyoruz millet neredeyse elveda deme zamanı ama merak etmeyin siz olmayacaksınız

won't be seeing steve tomorrow which i'm sure  you are quite relieved about i'll be working  

yarın Steve'i görmeyeceksiniz ki eminim oldukça rahatlamışsınızdır

pretending to be very team-like yeah i don't  because i i i get on very well with all my  

çok takımmış gibi davranarak çalışacağım   evet ben yapma çünkü tüm   takım arkadaşlarımla çok iyi anlaşırım  bu arada

uh fellow teammates well one interesting thing  by the way is steve is the only man in his team  

ilginç bir şey steve ekibindeki tek adam

and i'm only half a man yes he's the only man  he is surrounded he is surrounded by women all  

ve ben sadece yarım bir erkeğim evet tek erkek o  etrafı çevrili kadınlar tarafından her

the time when he goes when he goes on to the uh  the face time meeting with all of his colleagues  

zaman   gittiğinde tüm meslektaşlarıyla yüz yüze görüşmeye gittiğinde

mr steve is the only man on the screen and all  the rest of the the people on there are our ladies  

Bay Steve ekrandaki tek erkek ve oradaki diğer insanlar bizim hanımlarımız

they are in our team yes in fact in our  company generally in the sales department  

onlar bizim ekip evet aslında şirketimizde genel olarak satış departmanında

the majority of people are women now um used  to be half and half but i don't know why  

insanların çoğunluğu artık kadın um  eskiden yarı yarıya ama neden

don't know why just just the way  it is i'm happy with that you know  

bilmiyorum   neden tam olarak bu şekilde bundan memnunum biliyorsun   başa çıkacak

i've got no axe to grind okay why would you i  don't know what well i mean i can i can i can  

baltam yok tamam neden sen ne demek istediğimi anlayasın ki yapabilirim yapabilirim

get on with anyone i can mr so that just in uh  we can now confirm that steve is not a misogynist  

herhangi biriyle anlaşabilirim bayım böylece hemen uh şimdi steve'in bir erkek olmadığını doğrulayabiliriz kadın düşmanı

great i'm lucky yes i'm lucky nashad i am  to have wonderful teammates and a wonderful  

harika şanslıyım evet şanslıyım nashad harika takım arkadaşlarıma ve harika bir

boss of course and unfortunately i am not so  fortunate because i'm surrounded by mr steve  

patrona sahip olduğum için tabii ki ve ne yazık ki o kadar şanslı değilim çünkü etrafım

all day and every day right is it time to go yes  it's time for you to go and it's time for me to  

tüm gün ve her gün bay steve ile çevrili   doğru gitme zamanı mı evet gitme vaktiniz geldi ve benim için

wrap things up well it's been lovely  being here mr duncan with you good  

işleri toparlama zamanı geldi burada sizinle olmak çok güzeldi Bay Duncan iyi

uh even though i've sort of clearly been  losing my mind over the last 10 or 15  

uh son 10 veya 15 yıldır açık bir şekilde  aklımı kaybediyor olmama rağmen

i think it's because i my blood sugar's low i  haven't had any any dinner today it's your fault  

bence bunun nedeni kan şekerim düştü bugün hiç akşam yemeği yemedim bu senin hatan bu yüzden

so i'm going to go in there and have something to  be oh but the bread shops reopening we've heard  

oraya gidip yiyecek bir işim var oh ama ekmek dükkanları yeniden açılıyor

good news it's closed down we thought it was close  for good it's reopening so we think so fingers  

iyi haberler duyduk kapandı öyle sandık yakın kesinlikle yeniden açılıyor, bu yüzden el ele

crossed we'll be able to get tea cakes again  are you ready to fade me out in the traditional  

tutuşup tekrar çaylı kek alabileceğimizi düşünüyoruz beni geleneksel

traditional very professional way i was ready to  fade you out when you first came on it's a lot  

geleneksel çok profesyonel bir şekilde gözden kaçırmaya hazır mısınız, ilk geldiğinizde sizi gözden kaçırmaya hazırdım, bu çok fazla

bye everyone and see you again next week you've  got mr duncan with you for the rest of the week  

herkese hoşçakalın ve haftaya tekrar görüşürüz haftanın geri kalanında Bay Duncan yanınızda

and um i hope you all have a lovely  week and learn some new english words

ve umarım hepiniz güzel bir hafta geçirirsiniz ve yeni İngilizce kelimeler öğrenirsiniz anne

mommy i want my mummy thank you  mr steve that was very educational

anneciğimi istiyorum teşekkürler Bay Steve bu çok iyiydi eğitici

it certainly taught me a lesson

kesinlikle bana bir ders verdi

thank you very much for your company  it was a rather busy one today i hope  

şirketiniz için çok teşekkür ederim bugün oldukça yoğundu umarım

you've enjoyed today's live stream and  yes as i said i am back tomorrow what  

bugünün canlı yayınını beğenmişsinizdir ve evet dediğim gibi yarın geri dönüyorum ne

really i am really back tomorrow  it is true i am i'm back tomorrow  

gerçekten yarın gerçekten geri dönüyorum bu doğru yarın dönüyor muyum   bana

just in case you don't believe me look at this see  you tomorrow at 2 pm uk time it says there on the  

inanmazsanız diye buna bakın yarın  14:00 İngiltere'de görüşürüz ekranda   yazıyor

screen and my screen never lies see you tomorrow  from 2pm uk time is when i'm with you and i'm with  

ve ekranım asla yalan söylemiyor yarın 14:00'ten itibaren İngiltere'de görüşürüz saat benleyken sen ve ben

you from monday to friday as well thank you very  much for your company i hope you've enjoyed the  

pazartesiden cumaya kadar sizinle birlikteyiz arkadaşlığınız için çok teşekkür ederim umarım

last two hours you'll be pleased to hear that  it is over it's coming to an end don't worry  

son iki saatten keyif almışsınızdır bittiğini duyunca sevinirsiniz bitiyor bitiyor merak etmeyin

you can now carry on with your normal day thanks  for watching see you tomorrow 2 p.m uk time is  

artık normal gününüze devam edebilirsiniz izlediğiniz için teşekkürler yarın 14:00 görüşürüz uk saat   size

when i am back with you and i hope you have a good  sunday i hope you have a good rest of this day  

döndüğümde ve umarım iyi bir pazar geçirirsiniz umarım bugün iyi bir dinlenme geçirirsiniz

enjoy it keep that smile on your face as you walk  around amongst the human race have a lovely time  

keyfini çıkarın o gülümsemeyi devam ettirin insan ırkı arasında  dolaşırken yüzünüz iyi vakit geçirin

and of course until the next time we meet here  on youtube you know what's coming next yes you do

ve tabii ki bir dahaki sefere burada  youtube'da buluşana kadar sırada ne olduğunu biliyorsunuz evet

see you tomorrow 2 p.m uk  time live again and of course

yarın 14:00 uk tekrar canlı yayında görüşürüz ve tabii ki ben

i'm off to the kitchen to  make some gingerbread bears

kapalıyım biraz zencefilli kurabiye yapmak için mutfağa gidiyorum, şimdilik

i will ask mr steve how to make them

Bay Steve'e onları nasıl ta ta yapacağını soracağım

ta ta for now