To CUT SHORT using Abbreviations - @EnglishAddict - Mr Duncan - Lesson/CHAT - Wed 12th OCT 2022

I am all on my own today.

Bugün tamamen kendi başımayım. tek

I am by myself.

başımayım

I am on my Tod.

Tod'umdayım.

Mr. Steve isn't here today.

Bay Steve bugün burada değil.

He's gone to do something

rather unpleasant and a little sad.

Oldukça tatsız ve biraz üzücü bir şey yapmaya gitti.

Here we go again.

Yine başlıyoruz.

We are back once more on a beautiful autumnal day.

Yine güzel bir sonbahar günü ile karşınızdayız.

It is windy, it is cool.

Rüzgarlı, serin.

It is a little bit wet as well.

Aynı zamanda biraz ıslak.

But don't worry, I am here to cheer all of that up because it's English addict

Ama merak etmeyin, tüm bunları neşelendirmek için buradayım çünkü İngiliz bağımlısı

coming to you once more from the birthplace of the English language, which just happens to be

size bir kez daha İngiliz dilinin doğum yerinden geliyor , ki

this is what is left of England. Uh.

bu da İngiltere'den geriye kalan şey. Ah.

Hi, everybody.

Selam millet.

This is Mr.

Ben

Duncan in England.

İngiltere'den Bay Duncan.

How are you today?

Bugün nasılsın? İyi misin

Are you okay?

?

I hope so. Are you happy?

Umarım. Mutlu musun?

I hope you are happy.

Umarım mutlusundur. Bugün

Before I do anything else today, can I ask you to click that

başka bir şey yapmadan önce , sizden şu beğen düğmesine tıklamanızı isteyebilir miyim

like button, please click

, lütfen

your like button right now to show that you care.

ilgilendiğinizi göstermek için hemen şimdi beğen düğmesine tıklayın.

And also, hopefully YouTube will

Ayrıca, umarım YouTube,

activate the algorithm

on my YouTube channel so other people can get to share

YouTube kanalımdaki algoritmayı etkinleştirir, böylece diğer insanlar

their love of English.

İngilizce sevgilerini paylaşabilirler.

My name is Mr. Duncan. I love English.

Benim adım Bay Duncan. İngilizceyi seviyorum.

I am one of those up there.

Ben oradakilerden biriyim.

I am an English addict.

Ben bir İngiliz bağımlısıyım.

I like English very much.

İngilizceyi çok seviyorum. İngilizcede kullandığımız

All of the letters, all of the words, all of the phrases

tüm harfler, tüm kelimeler, tüm ifadeler,

that we use in the English language, I love them all.

hepsini seviyorum.

If I was completely honest with you, I wish I could marry every single one of them.

Sana karşı tamamen dürüst olsaydım, keşke her biriyle evlenebilseydim.

Here we are.

Buradayız.

Yes, we have made it all the way to the middle of the week.

Evet, hafta ortasına kadar geldik.

I hope you have had a good week.

Umarım iyi bir hafta geçirmişsindir.

Where do I begin

to tell the story of the world we are living in?

İçinde yaşadığımız dünyanın hikayesini anlatmaya nereden başlamalıyım?

That's almost like a song, isn't it?

Bu neredeyse bir şarkı gibi, değil mi?

I suppose I could.

Sanırım yapabilirim.

I could put some music to that.

Buna biraz müzik koyabilirim.

Where do I begin

to tell the story of

the mess the world is in?

Dünyanın içinde bulunduğu karmaşanın öyküsünü anlatmaya nereden başlamalıyım?

It is really.

Bu gerçek. İşte

So that's the introduction. Over with.

tanıtım bu kadar. Bitti.

My name is Duncan. I love English.

Benim adım Duncan. İngilizceyi seviyorum.

You might say that I am an English addict, as I just said.

Az önce söylediğim gibi benim bir İngiliz bağımlısı olduğumu söyleyebilirsiniz .

Well, I'm saying it again.

Peki, tekrar söylüyorum.

Oh dear.

Ah hayatım.

I'm having a technical problem already.

Zaten teknik bir sorun yaşıyorum.

There's always something, isn't there, to go wrong?

Her zaman ters gidecek bir şeyler vardır, değil mi?

There is. There is, definitely.

Orada. Kesinlikle var.

Mm hmm.

Hmm.

Yes, we have made it all the way to the middle of the week.

Evet, hafta ortasına kadar geldik. Bu

It is.

.

Oh, look, it's Wednesday, everyone.

Oh, bakın millet, bugün Çarşamba.

Baby, baby, baby, baby, baby, baby, baby,

Bebeğim, bebeğim, bebeğim, bebeğim, bebeğim, bebeğim, bebeğim,

baby, baby.

bebeğim, bebeğim.

Technology already is being a pain in the neck.

Teknoloji şimdiden baş belası olmaya başladı.

Oh, you stupid device.

Oh, seni aptal cihaz.

I'm going to try and get this to work.

Bunu çalıştırmaya çalışacağım.

If it kills me.

Eğer beni öldürürse.

Oh, okay. Now, you. Come on.

Tamam. Şimdi sen. Hadi. Çok

That's nice of you.

naziksin.

I don't want it now.

şimdi istemiyorum

No, I don't want it now.

Hayır, şimdi istemiyorum.

You can go now. That's it.

Şimdi gidebilirsin. Bu kadar.

What I actually want is this.

Aslında istediğim şey bu.

Yeah, that's what I actually wanted.

Evet, aslında istediğim buydu.

Computer

people always say computers one day will rule the world.

Bilgisayarcılar her zaman bilgisayarların bir gün dünyaya hükmedeceğini söylerler.

I don't think it's going to happen.

Bunun olacağını sanmıyorum.

Even simple buttons that you press with your finger don't work.

Parmağınızla bastığınız basit düğmeler bile çalışmıyor.

So I doubt that technology

Bu yüzden teknolojinin

is going to take over the planet in the near future.

yakın gelecekte gezegeni ele geçireceğinden şüpheliyim.

I don't think it's going to happen. I really don't.

Bunun olacağını sanmıyorum. Gerçekten bilmiyorum.

I don't think so.

Öyle düşünmüyorum.

I don't believe it.

inanmıyorum

You see, I don't think it's true.

Görüyorsun, bunun doğru olduğunu düşünmüyorum.

Autumn has arrived

Sonbahar geldi

and it's really nice to see so much Autumn around in the air

ve manzaralardan ve seslerden bu kadar çok Sonbaharı havada görmek gerçekten çok güzel

from the sights and also the sounds.

.

Everything is looking rather nice, right now

Şu anda her şey oldukça güzel görünüyor

because we are definitely 100% in autumn.

çünkü sonbaharda kesinlikle %100'üz.

And I was out yesterday walking around doing some filming.

Ve dün biraz çekim yapmak için dolaşıyordum.

Would you like to see what I filmed

Neler çektiğimi görmek ister misiniz

All of that was filmed yesterday whilst out walking

Bunların hepsi dün yürüyüş yaparken çekildi

and it was a lovely day

ve dün çok güzel bir gündü

yesterday, very autumnal.

, çok sonbahar.

It feels as if autumn is in the air, lots of lovely sights

Havada sonbahar varmış gibi hissettiriyor, pek çok güzel manzara

and one or two interesting sounds as well.

ve bir veya iki ilginç ses de var.

Mainly Mr.

Temelde Bay

Steve walking along, complaining about things basically.

Steve, temelde şeylerden şikayet ederek yürüyor .

It's very nice to have you here today.

Bugün burada olman çok güzel.

A very strange day.

Çok garip bir gün.

In fact, a lot of things happening around the UK, across

Aslında Birleşik Krallık'ta,

England, Wales, Northern Ireland, everywhere, and also Scotland as well.

İngiltere'de, Galler'de, Kuzey İrlanda'da, her yerde ve ayrıca İskoçya'da pek çok şey oluyor.

Mustn't forget that Europe, Asia,

Unutmamak gerekir ki Avrupa, Asya,

South America, North America, Iceland, the North Pole.

Güney Amerika, Kuzey Amerika, İzlanda, Kuzey Kutbu. Acaba

I wonder I wonder if I have anyone watching

in the North Pole

Kuzey Kutbu'nda

and or in the Arctic

veya Kuzey Kutbu'nda veya

or the Antarctic, which is down there somewhere.

aşağıda bir yerlerde olan Antarktika'da izleyen birileri var mı merak ediyorum. Acaba çok uzak yerlerde

I wonder I wonder if I have people watching

izleyen insanlar var mı merak ediyorum

in very far off places.

.

I've always wondered that.

Bunu hep merak etmişimdir.

I wonder what the most remote place on earth

Merak ediyorum, dünyadaki en uzak yer

is that you can actually get an Internet signal of any type.

neresidir, gerçekten herhangi bir türden İnternet sinyali alabilirsiniz.

I wonder,

Merak ediyorum,

have you ever thought that?

bunu hiç düşündünüz mü?

Probably not.

Muhtemelen değil.

Maybe in that video clip you just watched, you may have noticed some squirrels running around.

Belki az önce izlediğiniz video klipte bazı sincapların koştuğunu fark etmişsinizdir.

Did you know you might not realise this?

Bunun farkında olmayabileceğini biliyor muydun?

And it isn't very nice, by the way, what I'm about to say.

Ve bu arada, söyleyeceğim şey pek hoş değil .

But you can actually shoot and kill grey squirrels in this country.

Ama aslında bu ülkede gri sincapları vurup öldürebilirsiniz.

Anyone can, because they are classed as a pest.

Zararlı olarak sınıflandırıldıkları için herkes yapabilir.

Because many years ago we used to have red squirrels

Çünkü yıllar önce bu ülkede kızıl sincaplar vardı

in this country, lots of red squirrels everywhere.

, her yerde bir sürü kızıl sincap var.

But then someone decided to bring

Ama sonra birisi

some grey squirrels over.

birkaç gri sincap getirmeye karar verdi.

And since that moment of time, grey

Ve o andan itibaren, gri

squirrels have pushed all of the red squirrels away.

sincaplar tüm kırmızı sincapları uzaklaştırdı.

In fact, in many cases, large parts of this country

Aslında, çoğu durumda, bu ülkenin büyük bir bölümünde

now have no red squirrels at all

artık gri sincaplar yüzünden hiç kızıl sincap yok

because of the grey squirrels.

.

So we have everyone, if they want to,

Yani bizde herkes var, isterlerse

they can actually kill grey squirrels.

gri sincapları gerçekten öldürebilirler.

So whatever your viewpoint

Yani hayvanlara ve hayvan zulmüne bakış açınız ne olursa olsun

is on animals and animal cruelty, it is a very strange law.

, bu çok garip bir yasadır.

It isn't one that I really agree with.

Gerçekten hemfikir olduğum biri değil.

I will be honest with you.

sana karşı dürüst olacağım

I don't think it's very nice to allow everyone just to pick on

Herkesin

one certain type of creature.

belirli bir tür yaratığı seçmesine izin vermenin çok hoş olduğunu düşünmüyorum.

I don't think so.

Öyle düşünmüyorum.

I don't think it's very nice.

bence çok güzel değil

What do you think? So we are allowed everyone.

Ne düşünüyorsun? Yani herkese izin veriyoruz.

If you feel like going into your garden

Bahçenize gidip

and killing a squirrel, you can.

bir sincap öldürmek istiyorsanız, yapabilirsiniz.

But you have to do it in a nice way.

Ama bunu güzel bir şekilde yapmalısın.

Apparently that's the only rule that they have.

Görünüşe göre sahip oldukları tek kural bu.

You have to kill the squirrel nicely.

Sincabı güzelce öldürmelisin.

I'm not joking.

Şaka yapmıyorum.

Very strange.

Çok ilginç.

Hello, everyone. It's nice to see you here.

Herkese merhaba. Seni burada görmek güzel.

Who was first on today's live chat?

Bugünün canlı sohbetinde ilk kim vardı?

Oh, very interesting.

Çok ilginç.

The champion is back, everyone.

Şampiyon geri döndü millet.

Vitesse, you are first on today's

Vitesse, bugünün

Live Stream.

Canlı Yayınında birincisin.

Congratulations, Vitesse.

Tebrikler, Vitesse.

You are first. Once again, you went.

Sen birincisin. Bir kez daha gittin.

You are at the top of the pile, as they say.

Dedikleri gibi, yığının tepesindesin.

Very nice to see you today.

Bugün seni görmek çok güzel.

I've just noticed.

yeni farkettim

I've just realised I haven't had a shave this morning.

Bu sabah tıraş olmadığımı fark ettim.

I hope you don't mind my untidy appearance.

Umarım dağınık görünüşüme aldırış etmezsin. Görünüşüyle

A person who looks a little untidy

biraz dağınık veya dağınık görünen bir kişi,

or messy with their appearance

can be described as unkempt.

dağınık olarak tanımlanabilir.

It's a very strange word, unkempt.

Çok garip bir kelime, dağınık.

So if a person is unkempt,

Yani bir insan dağınıksa,

it means they look a little scruffy, untidy.

biraz dağınık, dağınık görünüyor demektir.

They haven't taken much care with their appearance.

Görünüşlerine pek dikkat etmemişlerdir.

They look unkempt.

Dağınık görünüyorlar.

It's a great word that I like it a lot.

Çok sevdiğim harika bir söz.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

Old Claudia is here, everyone.

Millet, yaşlı Claudia burada.

I'm very excited that Claudia is now here, because I suppose

Claudia şimdi burada olduğu için çok heyecanlıyım çünkü sanırım her hafta sormaktan hoşlandığım

I should ask that very important question

o çok önemli soruyu sormalıyım

that I like to ask every single week.

.

The question is, what's cooking?

Soru şu ki, ne pişiriyor?

Claudia What have you got in the pot?

Claudia Tencerede ne var?

What's cooking?

Ne pişiriyor?

Claudia Is it something spicy and hot?

Claudia Baharatlı ve sıcak bir şey mi?

Is it something salty or not?

Tuzlu bir şey mi, değil mi?

Oh, Claudia,

Claudia,

what is in the pot? Oh,

tencerede ne var? Ah,

what is in the pot?

tencerede ne var?

Claudia, please let us know what is cooking today or anyone for that matter.

Claudia, lütfen bugün neyin pişirildiğini veya bu konuda herhangi birini bize bildirin.

If you are cooking something nice, if you have something nice

Güzel bir şey pişiriyorsan, tencerende köpüren, kaynayan güzel bir şey varsa

bubbling, simmering in your

pot, please let me know.

lütfen bana haber ver.

Hello also to that seeker

O arayıcıya da merhaba

and we have returning once again.

ve bir kez daha geri dönüyoruz.

It is Louis man that is his here today.

Bugün burada olan Louis adamı.

Hello, Louis. Nice to see you back also.

Merhaba Louis. Ayrıca seni tekrar görmek güzel.

So what is cooking in your pot today?

Peki bugün tencerenizde neler pişiyor?

Claudia, please let me know.

Claudia, lütfen bana haber ver.

Magdalena is here, apparently

Magdalena burada, görünüşe göre

watching in her workplace.

işyerinde izliyor.

I can never remember where you work, Magdalena.

Nerede çalıştığını asla hatırlayamıyorum, Magdalena.

I'm sure you've mentioned it in the past,

Eminim daha önce bahsetmişsinizdir,

but I can't quite remember where you work.

ancak nerede çalıştığınızı tam olarak hatırlayamıyorum.

I can't remember everything you say.

Söylediğin her şeyi hatırlayamıyorum.

My brain is very small, as you know.

Bildiğiniz gibi beynim çok küçük.

I can't remember all the things.

Her şeyi hatırlayamıyorum.

Rosa is here.

Rosa burada.

Hello, everyone.

Herkese merhaba.

Happy children's Day. Yes,

mutlu çocuklar günü Evet,

apparently today is Children's Day.

görünüşe göre bugün Çocuk Bayramı.

So hello to all the children watching

İzleyen tüm çocuklara

and also all of the grown up children as well.

ve ayrıca tüm yetişkin çocuklara merhaba.

Because we are all children really, aren't we?

Çünkü hepimiz gerçekten çocuğuz, değil mi?

We all have an inner child. Child.

Hepimizin bir iç çocuğu var. Çocuk.

Sometimes we feel like doing something childish.

Bazen çocukça bir şey yapmak geliyor içimden.

Maybe you see some leaves in a field

Belki bir tarlada yerde yatan bazı yapraklar görürsünüz

lying on the ground and you want to run

ve koşmak istersiniz

and you want to kick the leaves around.

ve yaprakları tekmelemek istersiniz.

Well, maybe you see a giant pedal in the street

Belki sokakta dev bir pedal görürsün

and you think to yourself,

ve kendi kendine

I would love to dance in that puddle.

bu su birikintisinde dans etmeyi çok isterim diye düşünürsün.

That's is very childish

Bunu yapmak çok çocukça

to do.

.

I only have one thing to say to that, and that is

Buna diyeceğim tek bir şey var, o da

meatballs.

köfte.

Apparently, Claudia has meatballs

Görünüşe göre Claudia'nın

in the oven with potatoes.

fırında patatesli köftesi var.

Can I just say once again, I am very jealous.

Bir kez daha söyleyeyim, çok kıskandım.

Last week, Claudia was on holiday on the beach, and I felt rather envious.

Geçen hafta Claudia sahilde tatildeydi ve ben oldukça kıskanç hissettim.

Today, Claudia has meatballs in the oven.

Bugün Claudia'nın fırında köftesi var.

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

I'm also feeling rather envious right now.

Ben de şu anda oldukça kıskanç hissediyorum.

I hope you enjoy your meatballs very much.

Umarım köftelerinizi çok beğenirsiniz.

A lot of people make meatballs with pork, sometimes with lamb.

Birçok insan köfteyi domuz eti ile yapar, bazen de kuzu eti ile.

Sometimes I think you can have them as beef as well.

Bazen onları sığır eti olarak da yiyebileceğinizi düşünüyorum.

You can make any meat.

Herhangi bir et yapabilirsiniz.

Any meat, I suppose, into meatballs.

Herhangi bir et, sanırım köfte içine.

And I suppose also there is a vegetarian alternative as well.

Ve sanırım bir de vejeteryan alternatifi var.

If you don't like eating meat, you can have vegetable meatballs

Et yemeyi sevmiyorsanız sebzeli köfte

or vegetarian meatballs, I suppose.

veya vejeteryan köftesi yiyebilirsiniz herhalde.

Hello, Vitality. Kay. Hello.

Merhaba Canlılık. Kay. Merhaba.

Hola to you as well.

Sana da selam.

Very nice to see you here.

seni burada görmek çok güzel

And Aki is also here on the live chat today.

Aki de bugün canlı sohbette burada.

We are looking at abbreviations and something we haven't

Kısaltmalara bakıyoruz ve kısaltmalar için

discussed for a long time

uzun süredir tartışmadığımız bir şeye bakıyoruz ve

for abbreviations when we decide

that saying many, many things is too much effort,

çok, çok şey söylemenin çok fazla çaba olduğuna karar verdiğimizde,

well, I often think that abbreviations

genellikle kısaltmaların

are a type of laziness because quite often we use abbreviations

bir tür tembellik olduğunu düşünüyorum çünkü oldukça sık kısaltmalar kullanıyoruz.

instead of saying the whole sentence or the whole phrase.

tüm cümleyi veya tüm cümleyi söylemek yerine.

So we do often use a brief evasions when we want to shorten

Bu nedenle, kısaltmak istediğimizde

or when we want to make something shorter,

veya bir şeyi,

a type of sentence or phrase.

bir tür cümle veya deyimi kısaltmak istediğimizde, genellikle kısa bir kaçamak kullanırız.

We use abbreviations.

Kısaltmalar kullanıyoruz.

Hello Rosa.

Merhaba Rosa.

Hello. Also too. Who else is here today?

Merhaba. Ayrıca çok. Bugün başka kim var?

Hello, Tom.

Merhaba Tom.

Tom Rocks.

Tom Rocks.

Nice to see you back here as well.

Seni tekrar burada görmek güzel. Uzun zamandır canlı yayınıma katılmayan

I'm always pleased to see people who have not been on my live stream for a long time.

insanları görmek beni her zaman mutlu etmiştir .

It is always nice to welcome you back as well.

Sizi tekrar ağırlamak her zaman güzeldir.

It's lovely outside.

Dışarısı çok güzel. Size

I want to show you some more views outside.

dışarıdan birkaç manzara daha göstermek istiyorum.

Look at that.

Şuna bak.

Isn't that lovely?

Bu çok hoş değil mi?

Everything is looking rather autumnal

outside my studio window right now.

Şu anda stüdyo penceremin dışında her şey oldukça sonbahar gibi görünüyor.

I don't know what the weather is like where you are,

Bulunduğunuz yerde hava nasıl bilmiyorum

but at the moment we are heading

ama şu anda

very quickly into autumn.

çok hızlı bir şekilde sonbahara doğru ilerliyoruz.

Autumn is definitely here.

Sonbahar kesinlikle burada.

You might notice over the next couple of weeks the trees behind me

Önümüzdeki birkaç hafta içinde arkamdaki ağaçların

will start to change colour all of the leaves on

renk değiştirmeye başlayacağını fark edebilirsiniz, ağaçlardaki tüm yapraklar

the trees will start to change as well.

da değişmeye başlayacak.

Claudia says meatballs.

Claudia köfte diyor.

We normally make our meatballs using beef.

Köftelerimizi normalde dana eti kullanarak yapıyoruz.

Don't tell the cows.

İneklere söyleme.

Please don't tell the cows.

Lütfen ineklere söyleme.

They will be rather upset.

Oldukça üzülecekler.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Yes, we are looking at abbreviations in a few moments.

Evet, birazdan kısaltmalara bakacağız.

Mr. Steve is not here today.

Bay Steve bugün burada değil.

I might tell you why he's not here.

Neden burada olmadığını söyleyebilirim.

I'm not sure if you want to know, though, because it is a little sad.

Yine de bilmek isteyip istemediğinizden emin değilim çünkü bu biraz üzücü.

But Mr.

Ama

Steve today is going to pick up his mother's

bugün Bay Steve, kız

ashes today along with his sister.

kardeşiyle birlikte annesinin küllerini toplayacak.

So not not a particularly pleasant thing to do.

Yani pek hoş bir şey değil.

So that's what they are doing today.

Yani bugün yaptıkları şey bu.

And that's the reason why Mr.

İşte bu yüzden Bay

Steve will not be joining us on the livestream, maybe on Sunday he'll be here.

Steve canlı yayında bize katılamayacak, belki Pazar günü burada olacak.

In fact, I have a feeling that Steve will definitely

Aslında, Steve'in burada olacağından kesinlikle %100 emin olacağına dair bir his var içimde

100% certainty

he will be here.

.

and there he was, Mr.

ve

Steve in the Garden last week

geçen hafta,

and the week before that and the week before that.

ondan önceki hafta ve ondan önceki hafta Bay Steve Garden'daydı.

In fact, if there's one thing Mr.

Aslında, Bay

Steve loves doing, it's cutting the grass.

Steve'in yapmaktan hoşlandığı bir şey varsa, o da çimleri biçmektir. Bunu çok fazla

He really loves doing it

yapmayı gerçekten seviyor

over such a lot.

.

He does a lot of people talking about greetings today.

Bugün pek çok insan selamlaşmadan bahsediyor.

Apparently in certain countries, apparently in certain countries,

Görünüşe göre bazı ülkelerde, görünüşe göre bazı ülkelerde,

there are rules surrounding the times and the way in which you greet people.

zamanları ve insanları selamlama şeklinizi çevreleyen kurallar var.

I didn't realise that.

Bunu anlamadım.

So in some cases if you say good morning

Bu yüzden bazı durumlarda

in the afternoon, it is actually considered rude.

öğleden sonra günaydın demeniz aslında kabalık olarak kabul edilir.

I believe that is in Portugal if I'm not mistaken.

Yanılmıyorsam Portekiz'de olduğuna inanıyorum.

So it is strange how that works out.

Bu yüzden bunun nasıl çalıştığı garip.

Filippo is here.

Filippo burada.

Hello, Filippo. Nice to hear from you.

Merhaba Filippo. Senden haber almak güzel.

Have you ever watched the TV show Peaky Blinders?

Hiç Peaky Blinders dizisini izlediniz mi?

I have seen it.

Onu görmüştüm.

It's a little bit too violent for me because I'm a very sensitive flower.

Benim için biraz fazla şiddetli çünkü ben çok hassas bir çiçeğim.

But I do like their hats.

Ama şapkalarını seviyorum.

As you know, I'm a big fan of hats and I've noticed in Peaky Blinders,

Bildiğiniz gibi, ben büyük bir şapka hayranıyım ve

a very famous BBC TV show

çok ünlü bir BBC TV programı olan Peaky Blinders'da fark ettim.

which is based Did you know this?

Bunu biliyor muydunuz?

It is actually based on the gangs

Aslında

around Birmingham.

Birmingham çevresindeki çetelere dayanıyor.

Not recently, but a long, long, long time ago.

Yakın zamanda değil, ama çok, çok, çok uzun zaman önce. Eskiden

The gangs that used to roam around Birmingham.

Birmingham'da dolaşan çeteler.

Did you know that?

Bunu biliyor muydun?

That's what Peaky Blinders is actually based on?

Peaky Blinders aslında buna mı dayanıyor?

But yes, I do like their hats.

Ama evet, şapkalarını seviyorum.

Quite often they will wear flat caps

Çoğu zaman Peaky Blinders'ta düz şapkalar takarlar

in Peaky Blinders. Mr.

.

Duncan Oh, I thought someone would ask this today.

Bay Duncan Bugün birisinin bunu soracağını düşündüm.

I knew it.

Biliyordum.

I knew it would happen.

Bunun olacağını biliyordum.

Mr. Duncan, can you please tell us what is happening with your economy

Bay Duncan, lütfen bize ekonominize ve poundunuza neler olduğunu anlatır mısınız

and your pound?

?

Oh, I don't even know where to begin, to be honest.

Oh, dürüst olmak gerekirse nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.

I don't know where to start with what is happening at the moment.

Şu anda olanlarla nereden başlayacağımı bilmiyorum.

There are so many things going on at the moment

Şu anda ekonomimizde çok şey oluyor

with our economy

and I'm sure similar things are happening in your country.

ve eminim sizin ülkenizde de benzer şeyler oluyor.

But here everything is happening at the same time.

Ama burada her şey aynı anda oluyor.

Energy prices are going up.

Enerji fiyatları yükseliyor.

The economy is slowly sinking.

Ekonomi yavaş yavaş batıyor. Emekli

Pensions.

maaşları.

A lot of people who are approaching retirement

Emekliliği yaklaşan veya emekli maaşından çekilen pek çok kişi, emekli

or who are drawing from their pension

might find that their pension will suddenly get smaller

maaşlarının

over time,

zaman içinde aniden küçüleceğini,

money that they've saved during their working life

çalışma hayatları boyunca biriktirdikleri paranın bir

might suddenly not be worth as much as it was before.

anda eskisi kadar değerli olmadığını görebilir.

And of course, all currency as well.

Ve tabii ki, tüm para birimleri de.

The pound.

Sterlin.

So we measure the pound normally against the dollar.

Bu yüzden poundu normalde dolar karşısında ölçeriz.

At the moment it's not very good.

Şu anda pek iyi değil.

We used to have a very strong currency in this country.

Eskiden bu ülkede çok güçlü bir para birimimiz vardı.

The pound at one time was the strongest currency in the world.

Sterlin bir zamanlar dünyanın en güçlü para birimiydi.

It was quite often stronger than the dollar.

Genellikle dolardan daha güçlüydü.

But over the past few years

Ancak son birkaç yıldır

it has slowly started to become lower,

yavaş yavaş düşmeye başladı

and over the past few days it has completely collapsed.

ve son birkaç gün içinde tamamen çöktü. Dolarla

It's almost the same value

neredeyse aynı değerde

as the dollar, which is not good,

, bu iyi değil

and some people seem to think it might fall

ve bazı insanlar doların altına düşebileceğini düşünüyor gibi görünüyor,

below the dollar,

which is not good news, to be honest, although it is good news if you are travelling here

bu iyi bir haber değil, dürüst olmak gerekirse, buraya Amerika'dan seyahat ediyorsanız iyi haber olsa da. Birleşik

from the United States, if you come here now

Devletler, şimdi buraya Amerika

from the United States, you will find that you can spend a lot more of your dollars.

Birleşik Devletleri'nden gelirseniz, dolarınızın çok daha fazlasını harcayabileceğinizi göreceksiniz. Demek

So that's what's happening concerning our economy.

ekonomimizle ilgili olan da bu.

It isn't very good.

Çok iyi değil.

Let's just say I can't say that I'm happy about the situation.

Durumdan memnun olduğumu söyleyemem diyelim. Ne

I and nor nor is anyone else to be honest with you.

ben, ne de başka kimse sana karşı dürüst olacak. Demek

So that's that's it really.

gerçekten bu kadar.

In a nutshell, if you explain something in a nutshell,

Özetle, bir şeyi özet olarak anlatırsanız,

it means you are explaining it quickly, briefly,

onu hızlı, kısaca,

with as much information as you can put across.

aktarabildiğiniz kadar bilgi ile açıklıyorsunuz demektir.

So now, you know

Demek artık

hello to

Mohsin'e merhaba biliyorsun

Mohsin.

.

Hello, Mohsin.

Merhaba Muhsin.

I didn't see you on the live chat, so hello to you.

Canlı sohbette seni göremedim, o yüzden merhaba.

I don't want to miss you out.

Seni kaçırmak istemiyorum.

Thank you very much, Mohsin, for joining me today.

Bugün bana katıldığın için çok teşekkür ederim Mohsin.

We are looking at abbreviations

for the next few moments and I hope you will join me for that.

Önümüzdeki birkaç dakika için kısaltmalara bakıyoruz ve umarım bunun için bana katılırsınız.

Oh, I also want to say a special hello

Ayrıca belirli bir köpeğe özel bir merhaba demek istiyorum

to a certain dog.

.

What?

Ne?

Hello to Nina.

Nina'ya merhaba.

Irene.

Irene.

A prank seen as a lovely little dog.

Sevimli küçük bir köpek olarak görülen bir şaka.

Can you see it there?

Orada görebiliyor musun? İşte

There it is. Now on your screen.

burada. Şimdi ekranınızda.

Very cute, very small. I would imagine.

Çok sevimli, çok küçük. Tahmin edebiliyorum.

It gets very excited when it goes outside.

Dışarı çıkınca çok heyecanlanıyor.

And I often find that small dogs have a lot of energy,

Ve sık sık küçük köpeklerin çok fazla enerjiye,

a lot of vigour.

çok fazla enerjiye sahip olduklarını görüyorum.

It's a great word, vigour, energy.

Bu harika bir kelime, canlılık, enerji.

So it looks like a dog that might get quite excited

Yani

when it is running around, when it is getting

etrafta koşarken,

outside and enjoying itself.

dışarı çıkarken ve eğlenirken oldukça heyecanlanabilecek bir köpeğe benziyor.

I think so.

Bence de.

Beautiful dog, isn't that lovely?

Güzel köpek, çok hoş değil mi?

So thank you very much for sending me that to me.

Bunu bana gönderdiğiniz için çok teşekkür ederim.

And I always love seeing your photographs wherever you are or whatever you are doing.

Nerede olursanız olun veya ne yapıyorsanız yapın, fotoğraflarınızı görmeyi her zaman seviyorum.

If you want to send a picture or just say hi, here is the address.

Resim göndermek ya da sadece merhaba demek istersen işte adres.

The address is at the bottom of the screen.

Adres ekranın alt kısmındadır.

You can send me an email or anything, a photograph

Bana bir e-posta veya herhangi bir şey, bir fotoğraf

or maybe something you saw out of your window.

veya belki de pencerenizden gördüğünüz bir şey gönderebilirsiniz.

Maybe a little bit of nature.

Belki biraz doğa.

Feel free to do so.

Bunu yapmaktan çekinmeyin.

And there is the address.

Ve adres var.

So now you know,

Yani artık biliyorsunuz

yes, I am with you every

evet her

Sunday and also every Wednesday

pazar ve ayrıca

for those who aren't too sure,

çok emin olmayanlar için her çarşamba sizlerleyim,

we are looking at abbreviation today.

bugün kısaltmaya bakıyoruz.

When you abbreviate something it means you make

Bir şeyi kısalttığınızda, bir şeyi kısalttığınız anlamına gelir, bir şeyi kısaltırsınız, bir

something shorter, you make something

less long, you shorten

something to shorten a word or sentence so as to make it easier to use

şeyi kısaltırsınız, bir kelimeyi veya cümleyi kısaltmak için bir şeyi kısaltırsınız, kullanımı kolaylaştırmak için

you abbreviate something to save time

bir şeyi kısaltırsınız,

instead of saying lots of words,

çok fazla kelime söylemek yerine zaman kazanmak için bir şeyi kısaltırsınız,

you can just use an abbreviation of some sort.

sadece bir tür kısaltma kullanın.

And I suppose it's worth mentioning that there are more

Ve sanırım

than one type of abbreviation.

birden fazla kısaltma türü olduğunu belirtmekte fayda var. Bir

If you abbreviate something, you shorten,

şeyi kısaltırsanız, kısaltırsanız, keserseniz,

cut, curtail

a bridge, condense,

bir köprüyü kısaltırsanız, daraltırsanız,

you take something and you make it shorter

bir şeyi alıp

in grammar or when we are using English,

gramerde kısaltırsanız veya İngilizce kullanırken hatırlamayı kolaylaştırmak için

we shorten the sentence or the phrase

cümleyi veya cümleyi kısaltırız

to make it easier to remember.

.

And also, if you are explaining something very fast,

Ayrıca, bir şeyi çok hızlı açıklıyorsanız, o

you can also use it then as well.

zaman da kullanabilirsiniz.

There are four

Dört

definite types of abbreviation.

kesin kısaltma türü vardır.

We have Initialism, an acronym.

Bir kısaltma olan Initialism'imiz var.

We have shortening and contraction.

Kısalma ve daralma var.

So these are different types of abbreviation

Yani bunlar İngilizce'de var olan farklı kısaltma türleridir, çünkü

that exist in the English language

for first of all, we will look at Initialism

her şeyden önce,

as its name suggests, an initialism is formed

adından da anlaşılacağı gibi Initialism'e bakacağız,

from the first letters of a group of words.

bir kelime grubunun ilk harflerinden bir baş harf oluşturulur.

We pronounce each letter individually.

Her harfi ayrı ayrı telaffuz ediyoruz.

For example, we have f, b,

Örneğin, f, b,

I Federal Bureau of Investigation.

I Federal Soruşturma Bürosu var.

You will notice quite often we will miss out words

Oldukça sık olarak

such as ver and of.

ver ve of gibi kelimeleri kaçırdığımızı fark edeceksiniz. Bir şeyi bir baş harf biçiminde kısalttığımızda

They will often be missed out, left out or emitted

genellikle gözden kaçacak, dışarıda bırakılacak veya yayınlanacaklardır

when we abbreviate something

in the form of an initialism.

.

We also have a yes AP as soon as possible.

Ayrıca en kısa sürede bir evet AP'miz var.

I've never very well known abbreviation.

Kısaltmayı hiçbir zaman çok iyi bilmedim. Bir

Another one is C D said compact disc.

diğeri CD adı verilen kompakt disktir. Artık

Although I

have a feeling that not many people use compact discs anymore, I think most people have everything

pek çok kişinin kompakt disk kullanmadığına dair bir his olsa da , dürüst olmak gerekirse, çoğu kişinin

stored in their computer or in their mobile phone

bilgisayarlarında veya cep telefonlarında her şeyi bir

as a file, to be honest.

dosya olarak sakladığını düşünüyorum.

But some people still have CDs, compact discs.

Ancak bazı insanların hala CD'leri, kompakt diskleri var.

Then we have another initial ISM CEO,

Ardından, İcra Kurulu Başkanı olan başka bir ilk ISM CEO'muz var

which is Chief Executive Officer.

.

Then we have F a Q

Sonra F a Q

frequently asked questions.

sık sorulan sorularımız var.

So questions that might arise commonly or maybe questions

Yani sık sık ortaya çıkabilecek sorular veya belki de

that many people have and they are all very similar.

birçok insanın sahip olduğu sorular ve hepsi çok benzer.

We can say that they are frequently asked questions.

Sık sorulan sorular olduklarını söyleyebiliriz.

Another initialism is p l c,

Başka bir başlangıç, pl c,

p l c public limited company,

plc halka açık limited şirket,

a company that is limited

to the public space UFO.

kamusal alan UFO ile sınırlı bir şirkettir.

Oh, a lot of people know this one.

Ah, birçok insan bunu biliyor.

There are people who believe that there are

aliens coming down from other planets.

Başka gezegenlerden gelen uzaylıların olduğuna inanan insanlar var.

USA Talking of strange

ABD Garip

aliens, the United States of America.

uzaylılardan bahsediyoruz, Amerika Birleşik Devletleri.

And finally, on our list of initial isms, we have v 80.

Ve son olarak, başlangıç ​​izmleri listemizde v 80 var.

Of course this list is not exhaustive.

Elbette bu liste kapsamlı değil. Kullanabileceğimiz

There are many other initial isms that we can use as well.

başka birçok ilk izm vardır .

So there you can see some examples of one type of abbreviation.

Orada bir tür kısaltmanın bazı örneklerini görebilirsiniz.

We call these initialism.

Biz bunlara başlangıç ​​diyoruz.

We will also look at the rules for capital letters.

Büyük harf kurallarına da bakacağız.

If the first letters of the full form are capital letters,

Tam formun ilk harfleri büyükse,

then we always write the abbreviation with capital letters.

kısaltmayı her zaman büyük harflerle yazarız.

So you will notice quite often with abbreviations, especially initial isms,

Bu nedenle, kısaltmalarda, özellikle ilk ismlerde oldukça sık fark edeceksiniz , örneğin tam biçimde

you will always use capital letters, for example, in the full form.

her zaman büyük harfler kullanacaksınız .

We always write Federal Bureau

Federal Soruşturma Bürosu

of Investigation with capital letters for the first letter of each word,

because it is the name of an official organisation.

resmi bir kuruluşun adı olduğu için her kelimenin ilk harfini her zaman büyük harflerle yazarız.

Therefore We have no choice.

Bu nedenle başka seçeneğimiz yok.

We must also write the abbreviated form in capitals.

Kısaltılmış şekli de büyük harflerle yazmalıyız.

So if it is a place, an organisation,

Yani bir yer, bir kuruluş,

something that is a name of an organisation

bir kuruluşun adı olan bir şey

or maybe even a place, we will always use

veya hatta bir yerse, her zaman

capitals, we will always

büyük harf kullanacağız, her zaman

use capital letters.

büyük harf kullanacağız.

There are also rules in initial

Başlangıç ​​izmlerinde noktalar için de kurallar vardır

isms for full stops.

.

In British English, we do not usually use

İngiliz İngilizcesinde,

full stops between each letter for initial isms.

ilk ism'ler için genellikle her harfin arasında nokta kullanmayız.

For example, you will see that FBI

Örneğin,

in British English has no

İngiliz İngilizcesinde FBI'da

full stop or period,

nokta veya nokta olmadığını göreceksiniz,

whereas in American English you will find full stops

oysa Amerikan İngilizcesinde

or periods between each letter.

her harf arasında nokta veya nokta bulacaksınız.

So in American English it is a question of style.

Yani Amerikan İngilizcesinde bu bir tarz meselesidir.

Using full stops is more common in American English.

Amerikan İngilizcesinde nokta kullanmak daha yaygındır.

So quite often when you see a initialisation,

Bu nedenle, sıklıkla bir başlatma,

an abbreviation in the form of using the initials,

baş harflerin kullanılması şeklinde bir kısaltma gördüğünüzde, kısaltmalarda

you will notice that there are no full stops

nokta veya nokta olmadığını fark edeceksiniz

or periods in

abbreviations.

.

Here's an interesting one.

İşte ilginç bir tane.

This is one of my favourite types of abbreviation.

Bu benim en sevdiğim kısaltma türlerinden biridir.

I will be honest with you.

sana karşı dürüst olacağım

I do like abbreviations

in the form of acronyms.

Kısaltmalar şeklinde kısaltmaları severim.

Acronyms an acronym is formed

Kısaltmalar

from the first letters of a group of words.

Bir kelime grubunun ilk harflerinden oluşan bir kısaltmadır.

We pronounce the acronym as a word.

Kısaltmayı kelime olarak telaffuz ediyoruz.

For example, you have nicer nicer

Örneğin,

you have naito,

naito,

o peck,

o peck,

pin, ram, sim,

pin, ram, sim,

vat, zip.

vat, zip'iniz varsa daha güzelsiniz.

For example, NAITO

Örneğin, NAITO,

is the North American Treaty Organisation.

Kuzey Amerika Antlaşma Örgütü'dür.

So instead of saying all of those words, we just say Naito,

Yani tüm bu kelimeleri söylemek yerine, sadece Naito diyoruz,

then we have PIN, which is a number

o zaman

or code that is usually used with a credit card

genellikle bir kredi kartıyla

or a way of using a code to enter a building

veya bir binanın kişisel kimlik numarasını girmek için bir kod kullanmanın bir yolu ile kullanılan bir numara veya kod olan PIN'imiz var

personal identification number.

.

So it is a type of code.

Yani bir tür koddur.

And then of course we have VAT

Ve tabii ki KDV

value added tax,

katma değer vergimiz var,

that is what we call the government tax that we have.

sahip olduğumuz devlet vergisi buna diyoruz.

We all have to pay 80 when we buy things,

Hepimiz bir şeyler aldığımızda 80 ödemek zorundayız, ne

whenever we buy anything, we have to pay

zaman bir şey alırsak

an extra charge on top.

üstüne bir de ekstra ücret ödemek zorunda kalıyoruz.

So value added tax is a special case

Yani katma değer vergisi özel bir durumdur

because it can be two types of Abreva zation, it can be the acronym

çünkü iki tür kısaltma olabilir, kısaltma olabilir

and also we can pronounce it as the word VAT.

ve KDV kelimesi olarak da telaffuz edebiliriz.

It rhymes with cat, but some people also say V8,

Kedi ile kafiyelidir, ancak bazı insanlar V8 de derler,

so you might add V8

bu yüzden V8 ekleyebilir

or you can add VAT.

veya KDV ekleyebilirsiniz.

So you have a choice that

Yani

rules for full stops.

tam duraklara hükmeden bir seçeneğiniz var.

In these particular abbreviations,

Bu özel kısaltmalarda,

we do not use full stops after each letter of an acronym.

bir kısaltmanın her harfinden sonra nokta kullanmayız.

This is because we treat acronyms as words and pronounce them as words.

Bunun nedeni, kısaltmaları kelime olarak ele almamız ve kelime olarak telaffuz etmemizdir.

We never write full stops in the middle of words, and that is a basic grammar rule.

Kelimelerin ortasına asla nokta koymayız ve bu temel bir gramer kuralıdır.

So when we are using acronyms, there is no no need.

Yani kısaltma kullandığımızda gerek yok.

There is no need to actually put full stops

Aslında nokta veya nokta koymaya gerek yoktur

or periods in the.

.

Here's another one shortening.

İşte başka bir kısaltma.

Perhaps you've never heard of shortening things,

Belki şeyleri kısaltmayı hiç duymadınız,

but shortening ones are exactly what sound like it is.

ama kısaltmak kulağa tam olarak öyle geliyor.

When you take a word and you just shorten it, you take away

Bir kelimeyi alıp sadece kısalttığınızda,

most of the letters of the word.

kelimedeki harflerin çoğunu çıkarırsınız.

So a shortening is an abbreviation.

Yani bir kısaltma bir kısaltmadır.

It is an abbreviation in which the beginning or the end of the word

Kelimenin başı veya sonu

has been omitted.

atlanmış bir kısaltmadır.

There are two types of shortening.

İki tür kısaltma vardır.

We can say

shortening treated as real words.

Kısaltmanın gerçek kelimeler gibi ele alındığını söyleyebiliriz.

For example, you can have an ad

Örneğin, bir reklam

ad, which is an advertisement,

reklamınız olabilir, bu bir reklamdır,

so that is treated as a real word.

böylece gerçek bir kelime olarak kabul edilir.

Even though we are shortening the word, we can still say ad

Kelimeyi kısaltıyor olsak da yine de reklam diyebiliriz

and we mean advertisement.

ve reklamdan bahsediyoruz.

Another one that I'm sure you are very familiar with is App App.

Çok aşina olduğunuzdan emin olduğum bir diğer uygulama da Uygulama Uygulaması.

So when we talk about apps, we are talking about applications

Uygulamalardan bahsettiğimizde, uygulamalardan

or software, general software

veya yazılımdan bahsediyoruz, bugünlerde genel yazılım,

these days, many people have apps in their phones, so the word app

birçok kişinin telefonunda uygulamalar var, bu nedenle uygulama kelimesi,

is just the shortened version of application.

uygulamanın yalnızca kısaltılmış halidir.

We also have flu, flu, which is influenza

Bizde de grip var, nezle yani influenza

influenza, a type of virus that can be spread

influenza,

very easily, especially this time of year.

özellikle yılın bu zamanında çok kolay yayılabilen bir virüs türü.

Then we have blog b,

Sonra blog b,

l, o, g, blog.

l, o, g, blog var.

Do people still write blogs?

İnsanlar hala blog yazıyor mu?

I remember way back in the early 2000s, everyone, everyone had a blog.

2000'lerin başında herkesin bir blogu olduğunu hatırlıyorum.

They were all writing about

Hepsi

their life and their knowledge.

hayatları ve bilgileri hakkında yazıyorlardı.

So a web blog is a type of website

Dolayısıyla bir web blogu,

where people will normally write short essays.

insanların normalde kısa makaleler yazacağı bir tür web sitesidir.

Then we have the word rhino.

O zaman gergedan kelimemiz var.

I love this word rhino.

Bu gergedan kelimesini seviyorum.

Quite often this is used as a shortened version of rhinoceros.

Oldukça sık bu, gergedanın kısaltılmış bir versiyonu olarak kullanılır.

A rhinoceros is a type of animal with a very large horn

Bir gergedan, burnunun üzerinde çok büyük bir boynuzu olan bir hayvan türüdür

on top of its nose, hence the name or rhino,

, dolayısıyla adı veya

which means nose.

burun anlamına gelen gergedan.

So we used type one shortening like real words.

Bu yüzden birinci tip kısaltmayı gerçek kelimeler gibi kullandık.

We write them and say them as one word.

Bunları tek kelime olarak yazıp söylüyoruz.

We are using them as if they are actual words.

Onları gerçek kelimelermiş gibi kullanıyoruz.

Then we have the second type of shortening

Sonra ikinci tür kısaltmaya sahibiz

and these are not treated as real words.

ve bunlar gerçek kelimeler olarak ele alınmaz.

For example, you might have days of the week

Örneğin, haftanın günleri olabilir ve

when you write something down and you and you want to save time,

bir şeyler yazarsınız ve zamandan kazanmak istersiniz,

you just a brief yate the word for example February

örneğin Şubat kelimesini kısaca yazarsanız,

we can write that down as s e b fib.

bunu s e b fib olarak yazabiliriz. Ne

We know what we mean, but you would never say fib.

demek istediğimizi biliyoruz, ama asla yalan söylemezsin.

You don't say that.

Bunu söyleme.

You don't say, I will see you next February.

Şubatta görüşürüz demiyorsun.

It only works when you write.

Sadece yazarken çalışır.

So quite often when we have this particular type of abbreviation,

Bu nedenle, bu tür bir kısaltmaya sahip olduğumuzda,

it is only used when we write something down.

yalnızca bir şey yazarken kullanılır.

Saturday can be abbreviated

Cumartesi

to s a t Saturday

s a t Cumartesi olarak kısaltılabilir

and of course Wednesday

ve tabii ki Çarşamba

or in fact any day of the week can be abbreviated type

ya da aslında haftanın herhangi bir günü

to shortening or only used in writing, as I mentioned.

kısaltma türü olarak kısaltılabilir ya da bahsettiğim gibi sadece yazılı olarak kullanılabilir.

But when we say or read them,

Ama bunları söylediğimizde ya da okuduğumuz zaman

we say the full version of the word.

kelimenin tam halini söylüyoruz.

So you never use this type of shortening

Yani konuşurken asla bu tür bir kısaltma

or this type of abbreviation when you are speaking.

veya bu tür bir kısaltma kullanmazsınız.

It is only used in writing

Sadece yazılı olarak kullanılmaktadır

and you can see at the bottom of the screen

ve ekranın alt kısmında

there is a very good example of that use.

bu kullanımın çok güzel bir örneğini görebilirsiniz.

Oop, this is a big one.

Hay aksi, bu büyük bir tane. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

Mr. Duncan, you are using all of the screen.

Bay Duncan, ekranın tamamını kullanıyorsunuz.

You are getting very, very dramatic today.

Bugün çok, çok dramatik oluyorsun.

Contractions, ironically,

Kasılmalar, ironik bir şekilde,

I can't explain contractions quickly.

kasılmaları hızlı bir şekilde açıklayamam.

I have to do it over a long period of time.

Bunu uzun bir süre yapmak zorundayım.

Contractions.

Kasılmalar.

They are another type of abbreviation

that we use quite often in English.

İngilizce'de oldukça sık kullandığımız başka bir kısaltma türüdür.

Contractions are abbreviations in which we omit letters

Kasılmalar,

from the middle of a word.

bir kelimenin ortasındaki harfleri atladığımız kısaltmalardır.

We do not write a full stop at the end of a contraction.

Bir kısaltmanın sonuna nokta yazmayız.

The first letter is a capital letter

İlk harf,

only if the full word starts with a capital letter.

yalnızca kelimenin tamamı büyük harfle başlıyorsa büyük harftir.

For example, doctor

Örneğin doktor,

starts with a capital letter because it is a position

bir pozisyon veya bir nitelik olduğu için büyük harfle başlar

or a qualification.

.

You are a doctor and then underneath you can see government.

Sen bir doktorsun ve altında hükümeti görebilirsin.

Government does not need

Hükümetin

to have a capital letter.

büyük harf kullanmasına gerek yoktur. Bu

So when you are writing you will often see over t used

nedenle, yazarken genellikle over t'nin

as a contraction of government.

hükümetin kısaltması olarak kullanıldığını görürsünüz.

Then we have saint

O zaman aziz olan bir azizimiz var

saint a person

who has been sainted.

.

Quite often we use s t you might also see s full stop

Oldukça sık olarak s t kullanırız, ayrıca

t or period between the letters s and t,

s ve t harfleri arasında nokta t veya nokta da görebilirsiniz,

but it is all were always used with a capital letter at the start.

ancak hepsi başlangıçta her zaman büyük harfle kullanılmıştır.

Then we have Mr.

Sonra Amerikan İngilizcesinde

such as Mr.

Duncan

that is often abbreviated to m r

genellikle m r olarak kısaltılan Mr. Duncan gibi Mr. var

in American English, you will often find there is a full stop

, genellikle

between those two letters.

bu iki harf arasında bir nokta olduğunu göreceksiniz.

And then we have type two contractions, which are missing letters from more than one word.

Ve sonra, birden fazla kelimeden eksik harfler olan tip iki kısaltmamız var.

We use an apostrophe to represent the missing letters.

Eksik harfleri temsil etmek için kesme işareti kullanıyoruz.

So when we are writing a word,

Yani bir kelimeyi yazarken

or if we are saying a word,

veya bir kelimeyi söylerken

we can use contractions, for example,

kasılmaları kullanabiliriz, örneğin,

she's she is they said they would

she's he is hive yapacaklarını söylediler

hive.

.

I have

don't do not

Yapmayacağım yapacağız

we'll we will

yapacağız bunların

they are all types of contractions.

hepsi kasılma türleridir.

And the interesting thing about contractions is you can use them in both written

Ve kısaltmalarla ilgili ilginç olan şey, onları hem yazılı

and spoken English as well.

hem de sözlü İngilizce'de kullanabilmenizdir.

Would you like to have a look at some well-known or maybe not

Bazı iyi bilinen veya belki de

so well-known initialism?

pek iyi bilinmeyen bir baş harfe bir göz atmak ister misiniz?

Here we go.

İşte başlıyoruz.

So we have a list of abbreviations

Böylece, ekranın üst kısmından alt kısmına kadar bir kısaltmalar listemiz var

from the top of the screen up there

to the bottom down there.

. Her şeyden

First of all, we have i0cioc

önce,

which stands for

International Olympic Committee.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi anlamına gelen i0cioc'a sahibiz.

So the International Olympic Committee

Yani Uluslararası Olimpiyat Komitesi

is the i0c and that is how they are

i0c'dir ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi çok uzun sürdüğü için

normally referred to as the IOC, because it takes too long,

normalde IOC olarak bu şekilde anılırlar

say International Olympic Committee.

.

We haven't got time for that.

Bunun için zamanımız yok.

We are too busy.

Çok meşgulüz.

So people will often abbreviate that to IOC.

Bu yüzden insanlar bunu genellikle IOC olarak kısaltır.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

The World Health Organisation is often

Dünya Sağlık Örgütü genellikle

referred to as hoo hoo.

hoo hoo olarak anılır.

The World Health Organisation and that's who.

Dünya Sağlık Örgütü ve bu kim.

And then we have a very famous one, I'm sure you've heard of this one.

Ve sonra çok ünlü bir tane var, eminim bunu duymuşsunuzdur.

We have b, b, c, b b, c.

Elimizde b, b, c, b b, c var.

British Broadcasting Corporation,

a well-known organisation

that makes TV shows and reports the news.

TV şovları yapan ve haberleri sunan tanınmış bir kuruluş olan British Broadcasting Corporation.

Then we have a place.

O zaman bir yerimiz var.

A place name

Bir yer adı

Allah, a Los Angeles,

Allah, bir Los Angeles,

the City of Angels, Los Angeles

Melekler Şehri, Los Angeles

and the United States is often abbreviated to L.A. L.A.

ve Amerika Birleşik Devletleri genellikle L.A. L.A olarak kısaltılır.

I'm going to L.A.

for a conference.

Bir konferans için Los Angeles'a gidiyorum.

P l c is another abbreviation we often use

Plc,

when we talk about a public limited company.

halka açık bir limited şirketten bahsederken sıklıkla kullandığımız başka bir kısaltmadır. Halka

A company that is publicly owned

açık bir şirket,

is p l c

public limited company is another one.

başka bir şirkettir.

This is an organisation that exists here

Bu, İngiltere'de sincaplar hariç diğer hayvanları korumak için var olan bir organizasyon

in the UK to protect

the animal, except squirrels.

.

Apparently grey squirrels

Görünüşe göre gri sincaplar

are not protected.

korunmuyor.

RSPCA is an organisation.

RSPCA bir kuruluştur.

It is the Royal Society for the Prevention of Cruelty to Animals.

Hayvanlara Zulmü Önleme Kraliyet Derneği'dir.

But the thing you will notice here is

Ancak burada fark edeceğiniz şey,

some of the words are not initialised.

bazı kelimelerin başlatılmamış olmasıdır.

They have been ignored.

Göz ardı edildiler.

For example, for the

Örneğin, ikisi için bunların

of two

they are all left out of the initialisation.

tümü başlatmanın dışında bırakılır.

So instead of all of those letters, we just say

Yani tüm bu mektuplar yerine sadece

R s p c, hey,

R spc deriz, hey,

the Royal Society for the Prevention of Cruelty

Kraliyet

to Animals

Hayvanlara

and Grey Squirrels, maybe the U.N.

ve Gri Sincaplara Zulmü Önleme Derneği, belki BM'ye

we have the U.N., the United Nations.

sahibiz, BM'ye, Birleşmiş Milletlere sahibiz.

They are quite busy at the moment

Şu anda

for various reasons.

çeşitli nedenlerle oldukça meşguller. O

Then we have o has to go back to the beginning.

zaman başlangıca geri dönmeliyiz.

I didn't mean to R.I.P.,

R.I.P. demek istemedim,

I think this is a a rather solemn, sad one.

bence bu oldukça ciddi ve üzücü.

R.I.P.

HUZUR İÇİNDE YATSIN.

We often say R.I.P.

Sıklıkla R.I.P.

or we will write R.I.P.

ya da R.I.P yazacağız.

to mean

rest in peace.

huzur içinde yat demek.

So you can see here we are actually using N

Burada gördüğünüz gibi, N'yi

as part of the initialisation rest in peace.

ilklendirmenin bir parçası olarak kullanıyoruz, huzur içinde yatsın.

R i p You will often

R i p

see those initials on a tombstone

Bu baş harfleri sıklıkla bir mezar taşında

or a gravestone.

veya mezar taşında görürsünüz.

Then we have D and D do not disturb.

O zaman bizde D var ve D rahatsız etmeyin.

Maybe on an office door if there is a meeting taking place in an office,

Belki bir ofis kapısında, bir ofiste toplantı yapılıyorsa,

you might see this on a door or maybe in a hotel.

bunu bir kapıda veya belki bir otelde görebilirsiniz.

Maybe you are on your honeymoon

Belki de balayınızdasınız

and you don't want to be bothered by people knocking.

ve kapınızı çalan insanlar tarafından rahatsız edilmek istemiyorsunuz.

So instead you put end on the door.

Bunun yerine kapıya bir son verirsiniz.

Do not disturb.

Rahatsız etmeyin.

I am very busy at the moment

Şu anda çok meşgulüm

and finally.

ve sonunda.

Oh dear,

Ah canım,

this is this is a very sad one, actually.

bu aslında çok üzücü.

GROSS domestic product.

Gayri safi yurtiçi Hasıla.

We often say product or we can also say productivity.

Sıklıkla ürün diyoruz ya da verimlilik de diyebiliriz.

So your gross domestic productivity

Yani gayri safi yurtiçi üretkenliğiniz

or your gross domestic product.

veya gayri safi yurtiçi hasılanız.

So that means how well your economy is doing,

Yani bu, ekonominizin ne kadar iyi durumda olduğu,

how well you are doing economically

with sales, the things you are

satışlarda, ürettiğiniz şeylerde

creating, your manufacturing,

, üretiminizde ekonomik olarak ne kadar iyi olduğunuz, yerli

how much money are you getting back from your

üretiminizden ne kadar para kazandığınız anlamına gelir.

domestic manufacturing?

And we have been talking about that a lot

Ve

here in the UK over the past few days.

son birkaç gündür Birleşik Krallık'ta bundan çokça bahsediyoruz.

Let's just say our GDP

Diyelim ki GSYİH'mız, girmeyeceğim

is not great for various reasons,

çeşitli nedenlerden dolayı harika değil

which I won't go into.

.

Oh, here is some more now.

Oh, şimdi biraz daha var.

So these now are acronyms.

Yani bunlar şimdi kısaltmalar. Bir

The next ones we are looking at are types of acronym,

sonraki bakacağımız kısaltma türleri,

which you like to see some acronyms.

bazı kısaltmaları görmekten hoşlanırsınız.

Okay, then let's do it.

Tamam, o zaman yapalım.

There's something annoying me here.

Burada beni rahatsız eden bir şey var.

We just do that.

Biz sadece bunu yapıyoruz.

Very annoying.

Çok sinir bozucu. Daha

It's better.

iyi.

It's gone.

Gitti.

So acronyms.

Yani kısaltmalar.

Who would like to see an acronym?

Kim bir kısaltma görmek ister?

Okay, then we have Nasser.

Tamam, o zaman Nasır'ımız var.

I like this one because it is a very long title.

Bunu seviyorum çünkü çok uzun bir başlık.

It is the National Aeronautics and Space Administration.

Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'dir.

That's too long.

Bu çok uzun.

It's too many words, too many letters.

Çok fazla kelime, çok fazla harf var. Bunun

So instead we can say,

yerine,

Nasser Nasser,

the National Aeronautics and Space

Ulusal Havacılık ve Uzay

Administration, when we are sending things into the air

Dairesi Nasser Nasser diyebiliriz, havaya

or into the sky or into space, then we have a topic.

, gökyüzüne veya uzaya bir şeyler gönderirken, o zaman bir konumuz olur.

Oh, this is another thing a lot of people are talking about at the moment

Oh, bu, şu anda pek çok insanın bahsettiği başka bir şey,

for various reasons

çeşitli nedenlerle

opaque, the Organisation

opak,

of Petroleum Exporting Countries.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü.

So any country that exports petrol or petroleum

Yani diğer ülkelere petrol veya petrol ihraç eden herhangi bir ülke

to other countries, they all belong to

, hepsi

an organisation called Opaque.

Opaque adlı bir kuruluşa aittir.

You might also say that they decide what happens as well

Ne olacağına da onlar karar veriyor

and then we have a.s.a.p ASAP.

ve sonra a.s.a.p ASAP var diyebilirsiniz.

If you ask for something ASAP,

Bir şeyi en kısa sürede isterseniz,

it means you are asking for it as soon as possible.

onu mümkün olan en kısa sürede istiyorsunuz demektir.

You ask for something ASAP,

Bir şeyi en kısa zamanda istiyorsun,

you ask for it as soon as possible.

en kısa zamanda istiyorsun.

You want it straight away.

Hemen istiyorsun.

You don't want to wait. I'm sorry, I can't wait.

beklemek istemezsin Üzgünüm, bekleyemem.

I need it ASAP.

ASAP'a ihtiyacım var.

Here's another one.

İşte burada bir başkası.

I'm sure you know this one.

Eminim bunu biliyorsundur.

I remember the last time I mentioned this.

Bundan en son ne zaman bahsettiğimi hatırlıyorum.

It was quite a long time ago.

Çok uzun zaman önceydi.

Here it is.

İşte burada.

Protests.

Protestolar.

The protests is the president of the United States.

Protestolar Amerika Birleşik Devletleri başkanıdır.

When we refer to the protests, we are referring

Protestolardan bahsettiğimizde,

to normally the current president of the United States

normalde Amerika Birleşik Devletleri'nin şu anki başkanından,

for how much longer

daha ne kadar

remains to be seen.

görüleceğinden bahsediyoruz.

Finally, we have one that we are all familiar

Son olarak,

with almost too much

neredeyse çok fazla

SaaS.

SaaS'a hepimizin aşina olduğu bir SaaS'a sahibiz.

Yes, we know this one, Mr. Duncan.

Evet, bunu biliyoruz Bay Duncan.

We know this one very well.

Bunu çok iyi biliyoruz.

Severe Acute Respiratory Syndrome.

Ağır akut solunum sendromu.

So this is referring to an illness that will suddenly

Yani bu, aniden nefesinizi etkileyecek bir hastalığa işaret ediyor

affect your breathing.

.

It is a type of illness, severe acute

Bu bir hastalık türüdür, şiddetli akut

respiratory syndrome.

solunum sendromudur.

So this particular word, respiratory, refers

Dolayısıyla bu özel kelime, yani solunum,

to your breathing, all the organs

sizin nefes alıp

connected to the action of breathing,

verme eyleminize bağlı tüm organları,

namely the lungs.

yani akciğerleri ifade eder.

And that, as they say, is that for now.

Ve dedikleri gibi, şimdilik bu kadar.

So as you can see in English, there are many abbreviations that we use on a regular basis.

İngilizce'de görebileceğiniz gibi, düzenli olarak kullandığımız birçok kısaltma var.

And the ones that we've looked at today are quite popular

Ve bugün incelediklerimiz oldukça popüler

and are used quite often.

ve oldukça sık kullanılıyor.

Whilst we're on the subject of abbreviations

Kısaltmalar

and changing words, I thought you might want to see this.

ve sözcüklerin değiştirilmesi konusu açılmışken, bunu görmek isteyebileceğinizi düşündüm.

There is also something called a portmanteau, which is a word

Portmanteau denen bir şey de vardır, bu sözcük

that is made of the parts of two separate words

iki ayrı sözcüğün

you won't join ing words together to make a new word.

yeni bir sözcük oluşturmak için sözcükleri birleştirmeyeceğiniz parçalarından oluşan bir sözcüktür.

For example, the first one is Motel.

Mesela ilki Motel.

Motel.

Motel.

And so that is the combination of two words

Ve bu, iki kelimelik

motor hotel, quite often

motorlu otel'in birleşimidir, genellikle bir otele

a place where you can drive conveniently

rahatça arabayla gidebileceğiniz,

to a hotel, you can park your car and you can stay overnight.

arabanızı park edebileceğiniz ve gece kalabileceğiniz bir yer.

We call it a motel, a motor hotel.

Biz buna motel diyoruz, motorlu otel.

Then we have something called smog.

O zaman smog denen bir şey var.

Smog.

Sis.

When we talk about smog, we all combining

Sis hakkında konuştuğumuzda, hepimiz

two words smoke and fog.

iki kelimeyi duman ve sis olarak birleştiriyoruz.

Quite often when the weather is humid,

Çoğu zaman hava nemli olduğunda,

especially in the winter, you might find that there is a lot of smog around.

özellikle kışın, etrafta çok fazla duman olduğunu görebilirsiniz.

Maybe there is very little wind, so the smoke will gather

Belki çok az rüzgar vardır, bu nedenle duman toplanır

and if you have fog as well, then you have even more pollution

ve sis de varsa, havada daha fazla kirlilik olur

in the air. Smog

.

than we have cineplex.

Cineplex'imizden daha dumanlı.

There aren't many of these left, by the way.

Bu arada, bunlardan pek kalmadı.

Many of them are now closing down.

Birçoğu şimdi kapanıyor.

Cineplex.

Cineplex.

This is a portmanteau using cinema and complex.

Bu, sinema ve kompleksi kullanan bir portmantodur.

So when we say Cineplex Cineplex

Yani Cineplex Cineplex dediğimizde

we are describing a place with many

birçok

screens, a place that is showing many movies

ekranı olan, birçok filmi ayrı salonlarda gösteren bir yeri

in separate theatres, a cineplex.

, bir cineplex'i anlatıyoruz.

Finally, we have infomercial, I'm sure at night.

Son olarak, bilgilendirici reklamımız var, eminim geceleri.

Maybe you've been sitting up until the very early hours of the morning.

Belki de sabahın erken saatlerine kadar oturdunuz.

Maybe you've been watching the television when you should be going to bed.

Belki de yatman gerekirken televizyon izliyordun. Bir

You will see lots of infomercials.

sürü tanıtım filmi göreceksiniz.

An infomercial is a type of commercial

Bir bilgilendirici reklam,

that is also giving you information.

aynı zamanda size bilgi veren bir reklam türüdür.

I know what you're going to say, Mr. Duncan. That's not right.

Ne söyleyeceğinizi biliyorum Bay Duncan. Bu doğru değil.

But it is

Ama

infomercial.

bilgi amaçlı. İşte

There it is.

burada. Televizyonda gece geç saatlerde satıldığını göreceğiniz

There are many products

birçok ürün var

that you will see being sold late at night on television.

.

Normally someone is showing you something, a miracle device or a miracle tool.

Normalde birisi size bir şey gösteriyor, mucizevi bir cihaz ya da mucizevi bir araç.

They can do anything.

Her şeyi yapabilirler.

And quite often in the very early hours of the morning, you will see

Ve genellikle sabahın erken saatlerinde

infomercials.

tanıtım reklamları görürsünüz.

They are informational commercials.

Bilgilendirici reklamlardır.

So they appear to be something that is giving you information.

Yani size bilgi veren bir şey gibi görünüyorlar .

But in fact, they are trying to sell things to you.

Ama aslında size bir şeyler satmaya çalışıyorlar.

We call them infomercial.

Biz bunlara bilgi reklamı diyoruz.

Guess what?

Ne oldu?

We have reached the end of today's live stream.

Bugünkü canlı yayınımızın sonuna geldik.

I can't believe it.

inanamıyorum

I hope you've enjoyed that.

Umarım bundan zevk almışsındır.

A lot of information take in. But don't worry.

Pek çok bilgi alınır. Ama merak etmeyin.

You can watch this again.

Bunu tekrar izleyebilirsiniz.

All of the information that I've given you today

Bugün size verdiğim tüm bilgiler daha

can be seen again later on.

sonra tekrar görülebilir.

And also there will be captions as well.

Ayrıca altyazılar da olacak.

Yes, we have captions also, so don't worry.

Evet, altyazılarımız da var, bu yüzden endişelenmeyin.

I won't leave you with no captions.

Seni altyazısız bırakmayacağım.

There will be some captions for you to watch later on as well.

Daha sonra izlemeniz için bazı altyazılar da olacak.

When this is published on YouTube, I will see you again on Sunday.

Bu YouTube'da yayınlandığında, Pazar günü tekrar görüşürüz.

Mr. Steve will be here with us. By the way.

Bay Steve burada bizimle olacak. Bu arada.

He will be joining us on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'ten itibaren aramıza katılacak.

UK time.

İngiltere saati.

Oh, a lot of people are now talking about

Oh, birçok insan şimdi

abbreviations.

kısaltmalardan bahsediyor.

Very nice. Hello Jemmy.

Çok güzel. Merhaba Jemmy.

Oh, can I say hello to Jemmy from Hong Kong?

Oh, Hong Kong'dan Jemmy'ye merhaba diyebilir miyim?

Before I go, hello.

Gitmeden önce merhaba.

Also to Unique Life Design.

Eşsiz Yaşam Tasarımına da.

I didn't see you here on the live chat, so it's nice to see you here.

Seni burada canlı sohbette görmedim, bu yüzden seni burada görmek güzel.

Thank you for joining me.

Bana katıldığın için teşekkür ederim.

Very nice.

Çok güzel.

It's time to go.

Gitme zamanı.

See you on Sunday.

Pazar görüşürüz.

I hope you enjoyed today's live stream and I will see you on Sunday.

Umarım bugünkü canlı yayını beğenmişsinizdir, Pazar günü görüşürüz.

Hopefully we will all have something to smile about.

Umarım hepimizin gülümseyecek bir şeyi olur.

I really, really hope so. This is Mr.

Gerçekten, gerçekten öyle umuyorum. Bu,

Duncan in the birthplace of English, saying, Thanks for watching.

İngilizcenin doğum yerindeki Bay Duncan, " İzlediğiniz için teşekkürler" diyor.

See you on Sunday.

Pazar görüşürüz.

Don't forget also to give me a lift.

Beni bırakmayı da unutma.

Please. It's a very simple thing.

Lütfen. Bu çok basit bir şey. Tek

All you have to do is click the thumb and this video.

yapmanız gereken başparmağa ve bu videoya tıklamak.

Give me a lovely line. Go on,

Bana güzel bir söz söyle. Devam edin,

please.

lütfen.

See you soon.

Yakında görüşürüz.

And of course, until the next time we meet here, you know what's coming next.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar, sonra ne olacağını biliyorsun.

Yes, you do...

Evet,

ta tar for now.

şimdilik tarıyorsun.