change of plan - Learn English with Misterduncan in England

Sometimes a change is as good

Bazen bir değişiklik,

as a rest.

dinlenmek kadar iyidir.

What time is it?

Saat kaç?

It's 2:15. You are late.

2:15. Geç kaldın.

Where are you, Mr. Duncan?

Bay Duncan neredesiniz?

We are waiting for you. Hi. I'm right here.

Seni bekliyoruz. MERHABA. Ben tam buradayım.

What's the problem?

Sorun ne?

Hello, everyone.

Herkese merhaba.

Welcome to another live stream.

Başka bir canlı yayına hoş geldiniz.

It's very nice to be with you today.

Bugün sizlerle birlikte olmak çok güzel.

I hope you are having a good day.

Umarım iyi bir gün geçiriyorsundur.

The weekend is here.

hafta sonu geldi

And yes, we are all here together again to share our love

Ve evet,

of that wonderful thing we call the English language.

İngiliz dili dediğimiz o harika şeye olan sevgimizi paylaşmak için hep birlikte buradayız.

You may have noticed already things are slightly different.

Zaten bazı şeylerin biraz farklı olduğunu fark etmiş olabilirsiniz.

First of all, I'm wearing some different clothing.

Her şeyden önce, farklı kıyafetler giyiyorum.

I have decided to make a little change.

Biraz değişiklik yapmaya karar verdim.

Today, I will explain more about that in a few moments.

Bugün, birkaç dakika içinde bunun hakkında daha fazla açıklayacağım.

And of course, we are here together on the live chat,

Ve tabii ki, şu anda zaten çalışan canlı sohbette birlikte buradayız

which is now already working.

.

Hello to Vitesse.

Vitesse'ye merhaba.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Vitesse, you are first on today's live chat.

Vitesse, bugünün canlı sohbetinde birincisin.

Nice to see you all here.

Hepinizi burada görmek güzel.

So bright and cheerful, isn't it nice?

Ne kadar parlak ve neşeli, hoş değil mi?

Today I was going to do something that isn't this.

Bugün bu olmayan bir şey yapacaktım.

It was more my usual live stream.

Daha çok her zamanki canlı yayınımdı.

It was the thing I normally do every Sunday.

Normalde her Pazar yaptığım şeydi.

However, some things have changed, some circumstances have been altered

Ancak bazı şeyler değişti, bazı koşullar değişti

and because of that I am doing something slightly different today.

ve bu nedenle bugün biraz farklı bir şey yapıyorum .

Mr. Steve For those who are wondering already asking about Mr.

Bay Steve Şimdiden merak edenler için Bay

Steve, he is not here today.

Steve bugün burada değil.

Unfortunately, he is feeling under

Ne yazık ki,

the weather is not feeling too well today.

bugün kendini pek iyi hissetmiyor.

So I'm sure you will join me in wishing Mr.

Bu yüzden Bay Steve'e acil şifalar dilemek için bana katılacağınızdan eminim

Steve a speedy recovery.

.

We thought maybe it was the dreaded Luigi.

Belki de korkunç Luigi'dir diye düşündük.

Fortunately, we don't think it actually is the dreaded

Neyse ki, neyse ki onun aslında korkunç Luigi olduğunu düşünmüyoruz

Luigi, fortunately.

.

Hello.

Also Beatrice Roots.

Merhaba.

Ayrıca Beatrice Kökleri.

We also have Ramon. Hello, Ramon.

Ramon'umuz da var. Merhaba Ramon.

Marshmallow is back.

Marshmallow geri döndü.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Marshmello on the live chat.

Canlı sohbette Marshmello.

Hello. Also to Mohsen.

Merhaba. Ayrıca Mohsen'e.

Roberto. Hello, Avram.

Roberto. Merhaba Avram.

Roberto. Buenos dias.

Roberto. İyi günler.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

And also Hello to Inaki.

Ve ayrıca Inaki'ye merhaba.

Old Go is here. Wow.

Eski Go burada. Vay.

A lot of people seem very interested in what I'm doing today.

Pek çok insan bugün yaptığım şeyle çok ilgileniyor gibi görünüyor .

Something a little different.

Biraz farklı bir şey.

We are talking about a subject, of course, when we join together here on the live chat.

Burada canlı sohbette bir araya geldiğimizde elbette bir konudan bahsediyoruz.

We always like to talk about things that are different or maybe sometimes unusual.

Her zaman farklı veya belki de bazen alışılmadık şeyler hakkında konuşmayı severiz. Bugün neden

It depends on what we are talking about

bahsettiğimize bağlı

today.

We are talking about change.

.

Değişimden bahsediyoruz.

You may have noticed from the name of today's live stream

Bugünkü canlı yayın değişikliği adından fark etmişsinizdir

change a change of plan, which is what I had today.

, bugün bende de olan bir plan değişikliği.

We were going to do something completely different today.

Bugün tamamen farklı bir şey yapacaktık.

We were going to talk about a certain subject, but unfortunately, Mr.

Belli bir konu hakkında konuşacaktık ama ne yazık ki Bay

Steve was very unwell last night.

Steve dün gece çok rahatsızdı.

He was up for most of the night feeling unwell

Gecenin büyük bir bölümünde kendini iyi hissetmeyerek ayaktaydı

and we decided to give Mr.

ve biz de Bay

Steve the day off.

Steve'e izin günü vermeye karar verdik. Bu

So today he's resting

yüzden bugün dinleniyor

and hopefully he will be back with us on Wednesday, we hope,

ve umarım Çarşamba günü bizimle birlikte olur, umarız

and for those that like praying, I'm sure you will be right now.

ve dua etmeyi sevenler için, eminim ki şu anda olacaksınız.

Hello also to Zika.

Zika'ya da merhaba.

Alessandra, hello to you as well.

Alessandra, sana da merhaba.

Hello Also to who else is here today.

Ayrıca bugün burada olanlara da merhaba.

I haven't seen Claudia.

Claudia'yı görmedim.

Has anyone seen Claudia?

Claudia'yı gören oldu mu?

I wonder what Claudia is cooking today.

Claudia'nın bugün ne pişirdiğini merak ediyorum.

What do you have on your stove?

Ocakta ne var?

What are you cooking in your kitchen?

Mutfağınızda ne pişiriyorsunuz? Ben

Can I also say hello to jury?

de jüriye merhaba diyebilir miyim?

Nice to see you back as well.

Seni de görmek güzel.

So many people joining in already.

Zaten bir çok kişi katılıyor.

I would imagine you are rather intrigued.

Oldukça meraklı olduğunuzu tahmin ediyorum.

If you are intrigued by something, it means you are interested

Bir şey ilginizi çekiyorsa,

in that particular thing you are in tree.

ağaçta olduğunuz belirli şeyle ilgilendiğiniz anlamına gelir. İlginizi çekebilmek için

You want to find out more about that particular thing

o belirli şey hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorsunuz

so you can be quite intrigued.

.

You want to know more, you want to find out what is actually going on.

Daha fazlasını bilmek istiyorsun, gerçekte neler olup bittiğini öğrenmek istiyorsun.

Hello Himno trio.

Merhaba Himno üçlüsü.

Hello to you. Nice to see you here.

Merhaba sana. Seni burada görmek güzel.

We also have a double sash here today.

Bugün burada da çifte kanadımız var.

Nice to see you back as well.

Seni de görmek güzel.

No, Mr.

Hayır, Bay

Steve, unfortunately, he's not feeling very well.

Steve, maalesef kendini pek iyi hissetmiyor.

We were worried yesterday because Steve thought

Dün endişelendik çünkü Steve

maybe he had the dreaded Luigi.

korkunç Luigi'nin onda olabileceğini düşündü.

Fortunately, it is not the dreaded Luigi,

Neyse ki, korkulan Luigi değil

but he is still not feeling very well

ama hala kendini iyi hissetmiyor

and hopefully he will be back with us on Wednesday.

ve umarım Çarşamba günü bizimle birlikte olur.

Hello, Rose. Sir, today the meeting is here.

Merhaba Gül. Efendim, bugün toplantı burada.

I have flu today, so I would imagine.

Bugün gribim var, bu yüzden tahmin ediyorum.

Rose So you have had to make many changes to your plans because of feeling unwell.

Rose Kendinizi iyi hissetmediğiniz için planlarınızda birçok değişiklik yapmak zorunda kaldınız .

And I suppose it's one of the biggest causes of change.

Ve sanırım değişimin en büyük nedenlerinden biri de bu.

If you have to change your plan, you have to make some alteration.

Planınızı değiştirmeniz gerekiyorsa, bazı değişiklikler yapmalısınız.

You have to change your intention.

Niyetini değiştirmelisin.

So maybe you intended to do that.

Yani belki de bunu yapmaya niyetlendin.

But unfortunately something happened.

Ama ne yazık ki bir şey oldu.

So you had to change your plan.

Bu yüzden planınızı değiştirmek zorunda kaldınız. Onun

You had to change it to something else instead.

yerine başka bir şeyle değiştirmek zorundaydın.

Claudia is here.

Claudia burada.

Hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

What's cooking today?

Bugün ne pişiyor?

We had chilli con carne last night.

Dün gece chili con carne yedik.

It was very nice. Quite delicious.

Çok güzeldi. Oldukça lezzetli.

Unfortunately, Mr.

Ne yazık ki, Bay

Steve was not feeling too well last night.

Steve dün gece pek iyi hissetmiyordu.

But hopefully he will be back on Wednesday.

Ama inşallah çarşamba günü dönecek.

We hope so.

Bizde öyle umuyoruz.

Anyway, we really do.

Her neyse, gerçekten yapıyoruz.

Can I say a special hello before we continue?

Devam etmeden önce özel bir merhaba diyebilir miyim?

This is a short live stream today, I should tell you right now.

Bugünkü kısa canlı yayınımız bu, hemen anlatmalıyım.

Can I say hello to Beatriz and also Rosa?

Beatriz'e ve ayrıca Rosa'ya merhaba diyebilir miyim?

I had a lovely surprise this week.

Bu hafta çok güzel bir sürprizim oldu.

Some lovely photographs and Rosa

Bazı güzel fotoğraflar ve Rosa

and B Beatriz actually met up this week.

ve B Beatriz aslında bu hafta buluştu.

They met up together.

Birlikte buluştular.

Would you like to see a photograph?

Bir fotoğraf görmek ister misiniz? İşte

Oh, there it is. So there is Rosa.

burada. Yani Rosa var.

You can see Rosa on the left.

Solda Rosa'yı görebilirsiniz.

And Beatriz, They decided to have a little reunion.

Ve Beatriz, küçük bir buluşma kararı aldılar. Bir

They decided to get together and meet up in person.

araya gelip yüz yüze görüşmeye karar verdiler.

Of course, we are always here together

Elbette

on the live chat and also the live stream.

canlı sohbette ve canlı yayında her zaman buradayız.

However, sometimes

Ancak bazen

some of our viewers, some of our lovely students

bazı izleyicilerimiz, izleyen sevimli öğrencilerimizden bazıları yüz yüze

who are watching decide to meet up in person.

görüşme kararı alıyor.

And there they are.

Ve işte oradalar.

So you can see Beatriz is on the on the left there

Orada solda Beatriz

and Rosa is on the right.

ve sağda Rosa'yı görebilirsiniz.

And there is also a message as well.

Ayrıca bir de mesaj var.

Let's have a look at the message. Hello, Mr. Duncan.

Mesaja bir göz atalım. Merhaba, Bay Duncan.

And Mr.

Ve

Steve from Buenos Aires, which is where they met up.

buluştukları yer olan Buenos Aires'ten Bay Steve.

And one more photograph.

Ve bir fotoğraf daha.

Oh, let's have a look at this, shall we?

Oh, şuna bir bakalım, olur mu?

Oh, very nice, Beatriz.

Oh, çok güzel, Beatriz.

Still on the left, Rosa on the right.

Hala solda, Rosa sağda.

Thanks. Mr. Duncan.

Teşekkürler. Bay Duncan.

From Rosa and Beatriz.

Rosa ve Beatriz'den.

Isn't that great?

Bu harika değil mi?

So it's always nice to see your photographs.

Bu yüzden fotoğraflarınızı görmek her zaman güzeldir.

If you do something unusual, do something special.

Alışılmadık bir şey yapıyorsanız, özel bir şey yapın.

Do something that is, well, maybe unusual.

Belki de alışılmadık bir şey yapın.

Perhaps you can always send

Belki bana her zaman

your photographs and your things to me.

fotoğraflarınızı ve eşyalarınızı gönderebilirsiniz.

If you want to know what the address is for your emails.

E-postalarınız için adresin ne olduğunu bilmek istiyorsanız.

There it is on the screen right now.

İşte şu an ekranda.

If you want to send a photograph or maybe if you just want to say hello,

Bir fotoğraf göndermek istiyorsanız veya belki sadece merhaba demek istiyorsanız,

you are more than welcome to do so.

bunu yapmaktan memnuniyet duyarız.

It is not a problem.

Sorun değil.

So it's nice to see so many people here.

Bu yüzden burada bu kadar çok insan görmek güzel.

Hello to Oh, Rosa is here already.

Oh'a merhaba, Rosa zaten burada.

Hello, Rosa.

Merhaba Rosa.

I was just showing the photographs.

Sadece fotoğrafları gösteriyordum.

Did you see them? Very nice to see you.

Onları gördün mü? Seni görmek çok hoş.

Olga says.

Olga diyor.

Ladies, it is so great to see you.

Bayanlar, sizi görmek çok güzel.

I think it's always interesting to put a face to the name

Bence isme bir yüz koymak her zaman ilginç

because there are many people who join in on the live chat who we don't even know.

çünkü canlı sohbete tanımadığımız bile katılan birçok insan var.

We might recognise their name, but we don't know anything else about them.

İsimlerini tanıyabiliriz ama onlar hakkında başka hiçbir şey bilmiyoruz.

We don't even know what they look like.

Neye benzediklerini bile bilmiyoruz.

In many cases.

Çoğu durumda.

So I always find it quite interesting to actually have a look

Bu yüzden, gerçekten bir göz atmayı

and get to know that person a little bit better and what better way of doing it

ve o kişiyi biraz daha iyi tanımayı ve bunu yapmanın

than through a photograph.

bir fotoğraftan daha iyi bir yolu olduğunu her zaman oldukça ilginç buluyorum.

I think so.

Bence de.

And I will also to Alessandra, nice to see you here today.

Alessandra'ya da söyleyeceğim, bugün seni burada görmek güzel.

So as I mentioned a few moments ago, we were going to do one thing, but we've decided to do something else.

Birkaç dakika önce bahsettiğim gibi, bir şey yapacaktık ama başka bir şey yapmaya karar verdik. Plan değişikliği dediğimiz

We've had to make something that we call a change of plan.

bir şey yapmak zorunda kaldık .

That is what we're talking about today.

Bugün bundan bahsediyoruz.

Quite often in life, you know what it's like.

Hayatta oldukça sık, bunun nasıl bir şey olduğunu bilirsiniz.

You make plans, you make arrangements,

Planlar yaparsın, düzenlemeler yaparsın,

maybe something you want to do in the future,

belki gelecekte yapmak istediğin bir şey,

maybe something you have always wanted to do,

belki hep yapmak istediğin bir şey

and now you have the chance to do it.

ve şimdi yapma şansın var.

But something happens,

Ama bir şeyler olur,

something goes wrong, your circumstances change.

bir şeyler ters gider, koşulların değişir.

Maybe there is some sort of problem.

Belki bir çeşit problem vardır.

Maybe something happens that you weren't expecting.

Belki de beklemediğin bir şey olur.

So you have to make a change of plan.

Bu yüzden plan değişikliği yapmalısınız.

It is something that people have to do quite often in life,

Bu, insanların

especially over the over the last couple of years.

özellikle son birkaç yılda, yaşamlarında oldukça sık yapmak zorunda oldukları bir şeydir.

I suppose it's fair to say that many people

Sanırım son zamanlarda pek çok insanın

have had to change their plans in recent times.

planlarını değiştirmek zorunda kaldığını söylemek doğru olur.

And we all know why.

Ve hepimiz nedenini biliyoruz.

We all know why that is.

Bunun neden olduğunu hepimiz biliyoruz.

So change of plan, a thing you are planning to do,

Yani plan değişikliği, yapmayı planladığınız bir şey

but unfortunately you had to make changes.

ama ne yazık ki değişiklik yapmak zorunda kaldınız.

As we always say in life, sometimes things do not go the way you thought they would.

Hayatta hep söylediğimiz gibi bazen işler düşündüğünüz gibi gitmez.

Things come along and they change your plans.

Bir şeyler olur ve planlarınızı değiştirirler.

They they might even destroy your plans.

Planlarınızı bile mahvedebilirler.

Now, I know that's a very dramatic word to use, but we do often use that word

Bunun çok dramatik bir kelime olduğunu biliyorum ama

when we have a plan that we want to carry out, something we want to do,

gerçekleştirmek istediğimiz bir planımız, yapmak istediğimiz bir şey olduğunda bu kelimeyi sıklıkla kullanırız

and then something else comes along and it spoil everything.

ve sonra başka bir şey çıkar ve her şeyi mahveder.

You might say that your plans have been destroyed.

Planlarınızın bozulduğunu söyleyebilirsiniz.

I know it's very dramatic. You are right.

Bunun çok dramatik olduğunu biliyorum. Haklısın.

Sometimes things do not

Bazen işler

go the way you thought they would.

düşündüğünüz gibi gitmez.

There are times when plans have to be altered or changed in some way.

Planların bir şekilde değiştirilmesi veya değiştirilmesi gereken zamanlar vardır.

You might change your plan.

Planınızı değiştirebilirsiniz.

You might alter your plan,

Planını değiştirebilirsin,

you rearrange your plans.

planlarını yeniden düzenlersin.

So if you rearrange something, it means you are making a different plan.

Yani bir şeyi yeniden düzenlerseniz, farklı bir plan yapıyorsunuz demektir. Orijinal planınızdan

You are arranging something that is different

farklı bir şey düzenliyorsunuz

to your original plan.

.

There are times when plans have to be altered

Planların

and changed in some way.

bir şekilde değiştirilmesi ve değiştirilmesi gereken zamanlar vardır.

We often say that the best made plans

En iyi yapılan planların

often go wrong, so they need to be changed.

çoğu zaman ters gittiğini, bu yüzden değiştirilmeleri gerektiğini sık sık söyleriz.

The best laid plans of mice and men often go awry.

Farelerin ve insanların en iyi planları genellikle ters gider.

So even though even this, our plans

Yani buna rağmen, planlarımız

have been very carefully arranged,

çok dikkatli bir şekilde düzenlenmiş olsa

even if we plan everything carefully,

da, her şeyi dikkatlice planlasak bile,

things can still go wrong.

işler yine de ters gidebilir.

Things sometimes can still go

Bazen işler hala

wrong, which means you have to make changes.

ters gidebilir, bu da değişiklik yapmanız gerektiği anlamına gelir.

You have to change your plans.

Planlarını değiştirmelisin.

Hello to Francisco.

Francisco'ya merhaba.

Francisco uses a very interesting phrase.

Francisco çok ilginç bir ifade kullanıyor.

Maybe your plans fall through.

Belki de planların suya düşer.

I like that one. Yes.

Bunu beğendim. Evet.

Maybe the things you arranged, maybe the things you were going to do have had to change.

Belki ayarladığın şeyler, belki yapacağın şeyler değişmek zorunda kaldı.

Your plans fall through.

Planlarınız suya düşer.

Your plans have to be changed in some way.

Planlarınızın bir şekilde değiştirilmesi gerekiyor.

So maybe you have arranged to meet your friend next week.

Belki de önümüzdeki hafta arkadaşınızla buluşmayı ayarlamışsınızdır.

Maybe you are looking forward to it.

Belki de dört gözle bekliyorsun.

Maybe something that you really wanted to do.

Belki de gerçekten yapmak istediğin bir şey.

Maybe a thing that you've been looking forward to for a long time.

Belki de uzun zamandır dört gözle beklediğiniz bir şey.

And then you have to make changes

Ve sonra değişiklikler yapmak zorundasın

because your plans fall through.

çünkü planların suya düşüyor.

The plans that you made will not happen.

Yaptığın planlar gerçekleşmeyecek.

Unfortunately, they will not become a reality.

Ne yazık ki, gerçek olmayacaklar.

Once again, we are looking at

Bir kez daha, değişiklik

words and phrases connected to making

yapmak veya plan değişikliği yapmakla bağlantılı kelimelere ve deyimlere bakıyoruz

a change or a change of plan.

.

A plan might not go perfectly.

Bir plan mükemmel gitmeyebilir.

It goes

smoothly.

Sorunsuz gidiyor.

A plan might go perfectly.

Bir plan mükemmel gidebilir.

It goes smoothly.

Sorunsuz gidiyor.

So it happens as planned.

Yani planlandığı gibi olur.

The thing you intended to do happens so quite often.

Yapmaya niyetlendiğin şey çok sık oluyor.

And fortunately, it's very nice to say this.

Ve ne mutlu ki, bunu söylemek çok güzel.

Plans often go ahead smoothly.

Planlar genellikle sorunsuz ilerler.

So you might say that something that happens,

Yani gerçekleşen bir şeyin,

something that happens as planned, goes smoothly.

planlandığı gibi gerçekleşen bir şeyin sorunsuz gittiğini söyleyebilirsiniz.

It goes as you intended.

Düşündüğün gibi gidiyor. Ya

Or of course, it might not go as planned.

da elbette planlandığı gibi gitmeyebilir.

It does not go smoothly.

Sorunsuz gitmiyor.

So the thing that you arranged, the plan that you made

Yani ayarladığın şey, yaptığın plan

does not go

as you intended.

istediğin gibi gitmiyor.

Moving on,

Devam edelim

for example, and I suppose this is a good example today

mesela ve sanırım bu iyi bir örnek bugün

I planned to do a live stream,

canlı yayın yapmayı planladım

but the situation changed.

ama durum değişti.

So my live stream today was going to be a certain thing.

Yani bugünkü canlı yayınım kesin bir şey olacaktı.

Unfortunately, I had to make some changes.

Ne yazık ki bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldım.

The plan had to be changed.

Planın değiştirilmesi gerekiyordu.

I had to make other plans or other arrangements.

Başka planlar veya başka düzenlemeler yapmak zorunda kaldım.

So today I planned to do a live stream,

Bu yüzden bugün canlı yayın yapmayı planladım

but the situation changed.

ama durum değişti.

Suddenly, you might say so

Aniden, öyle diyebilirsiniz.

Quite often your plans might suddenly change without any warning.

Oldukça sık olarak, planlarınız herhangi bir uyarı olmadan aniden değişebilir.

So maybe something you were about to do or maybe something you were planning on doing.

Yani belki yapmak üzere olduğun bir şey ya da belki yapmayı planladığın bir şey.

Maybe that thing happens all of a sudden without any warning.

Belki de bu şey herhangi bir uyarı olmadan aniden olur. Bu

So you can sometimes have to change your plans

nedenle, bazen

without any warning.

hiçbir uyarıda bulunmadan planlarınızı değiştirmek zorunda kalabilirsiniz.

I had to rethink my plan.

Planımı yeniden düşünmek zorunda kaldım.

I had to make changes.

Değişiklikler yapmak zorunda kaldım.

We've all done it.

I'm sure there is something in your life

Hepimiz yaptık.

Eminim hayatında

that you have had to change in the past.

geçmişte değiştirmek zorunda kaldığın bir şeyler vardır.

Maybe something you've had to alter or change.

Belki de değiştirmek ya da değiştirmek zorunda kaldığın bir şey.

Maybe a plan that you had.

Belki de sahip olduğun bir plan.

But unfortunately, you had to change that plan.

Ama ne yazık ki, bu planı değiştirmek zorunda kaldınız.

You had to make other arrangements.

Başka düzenlemeler yapmak zorundaydın.

You had to change your plan.

Planını değiştirmek zorundaydın.

That is a change of plan.

Bu bir plan değişikliğidir.

So we can call that a change of plan

Yani

when something has to be rearranged, or maybe you have to do something

bir şeyin yeniden düzenlenmesi gerektiğinde ya da belki

at a different time or a different place on a different day.

farklı bir zamanda ya da farklı bir günde farklı bir yerde bir şeyler yapmanız gerektiğinde buna plan değişikliği diyebiliriz.

The original plan cannot go ahead.

Orijinal plan devam edemez.

It cannot happen.

Olamaz.

An arranged meeting might have to be moved.

Düzenlenmiş bir toplantının taşınması gerekebilir.

You must move it to another time.

Onu başka bir zamana taşımalısın. Az önce

As I just said so quite often, if you arrange to do something,

sık sık söylediğim gibi, bir şey ayarlarsanız,

maybe you arrange an appointment.

belki bir randevu ayarlarsınız.

Maybe you have to go to the dentist for some treatment

Belki bir tedavi için dişçiye gitmeniz gerekiyor

and suddenly you realise that you can't do it on that day.

ve birdenbire o gün bunu yapamayacağınızı fark ediyorsunuz.

You can't go to the dentist on that day.

O gün dişçiye gidemezsin.

So you have to change that plan, You have to change the appointment,

Yani o planı değiştirmelisiniz, Randevuyu değiştirmelisiniz,

you have to move it to another time or another day

onu başka bir zamana veya gelecekte başka bir güne taşımalısınız

in the future.

.

You must move it to another time.

Onu başka bir zamana taşımalısın.

A change of plan might involve a swap,

Plan değişikliği takası içerebilir,

so when we swap, it means you exchange one thing for another.

bu yüzden takas ettiğimizde, bir şeyi diğeriyle değiştirdiğiniz anlamına gelir.

Maybe you move.

Belki hareket edersin.

Maybe you swap your arrangements around.

Belki düzenlemelerinizi değiştirirsiniz.

You exchange one plan with another.

Bir planı diğeriyle değiştirirsiniz.

So you swap your plan.

Böylece planınızı değiştirirsiniz.

For example, in sentences you might say,

Örneğin, cümlelerde,

Let's what the appointments around you swap them around,

Etrafınızdaki randevuları değiştirelim,

you move them to different times.

onları farklı zamanlara taşıyalım diyebilirsiniz.

Maybe one person is meeting another person, but instead of them meeting

Belki bir kişi başka bir kişiyle tanışıyor ama

in that way, maybe they meet in another way.

bu şekilde tanışmak yerine belki başka bir şekilde tanışıyorlar.

They swap their appointments around

Randevularını değiş tokuş ediyorlar

perhaps one person will decide,

belki bir kişi karar verecek,

Instead of you coming to me, I will come to you.

Sen bana geleceğine ben sana geleceğim.

We will swap the arrangement.

Düzenlemeyi değiştireceğiz.

I will come to see you.

Seni görmeye geleceğim.

Instead,

Bunun yerine,

they say that the change is as good as a rest.

değişimin dinlenme kadar iyi olduğunu söylüyorlar.

They say that a change is as good as a rest.

Bir değişikliğin dinlenmek kadar iyi olduğunu söylüyorlar.

Sometimes in life it is nice to have a change.

Bazen hayatta değişiklik olması güzeldir.

Maybe if you are working and maybe

Belki çalışıyorsanız ve

your job is long and tiring, sometimes you need a break.

işiniz uzun ve yorucuysa bazen ara vermeniz gerekiyor.

Sometimes you need a holiday.

Bazen bir tatile ihtiyaç duyarsın.

Sometimes you need to go away.

Bazen uzaklaşman gerekir.

Get away from it all.

Her şeyi geride bırak.

They say that a change is as good

Bir değişikliğin dinlenmek kadar iyi olduğunu söylüyorlar

as a rest.

.

Sometimes a change can break up

Bazen bir değişiklik

the monotony of life.

hayatın monotonluğunu bozabilir.

Now, there is a very interesting word.

Şimdi çok ilginç bir söz var.

The word monotony. Monotony.

Kelime monotonluğu. monotonluk

You're doing the same thing every day.

Her gün aynı şeyi yapıyorsun.

Maybe in your job, maybe in your life.

Belki işinizde, belki hayatınızda.

Maybe your day to day routine is becoming monotonous.

Belki de günlük rutininiz monoton hale geliyor.

It's a good word.

Bu iyi bir kelime.

So sometimes you have to have a change.

Yani bazen bir değişiklik olması gerekir. Sahne değişikliği

You have to make a change because of

nedeniyle bir değişiklik yapmanız gerekiyor

a change of scenery.

.

You need to make changes in your life.

Hayatınızda değişiklikler yapmanız gerekiyor.

You need to do something different

Farklı bir şeyler yapmalısın

because doing the same thing every day in the same way

çünkü her gün aynı şeyi aynı şekilde yapmak

can become boring or monotonous.

sıkıcı veya monoton olabilir.

So sometimes you need to have a change.

Bu yüzden bazen bir değişiklik olması gerekir.

Like today,

Bugün olduğu gibi,

I look very different.

çok farklı görünüyorum.

Now, I would imagine some people probably think, Mr.

Şimdi, bazılarının Bay

Duncan, we like the way you look today.

Duncan, bugünkü görünüşünüzü beğendiğimizi düşündüğünü tahmin ediyorum.

Can you do that every time?

Bunu her seferinde yapabilir misin?

Can you look like that in every one of your livestreams?

Canlı yayınlarınızın her birinde böyle görünebilir misiniz?

Well, we'll see what happens.

Pekala, ne olacağını göreceğiz.

I'll see what Mr.

Bakalım Bay

Steve says when he watches this.

Steve bunu izlediğinde ne diyecek.

So sometimes a change can break up the monotony of life.

Yani bazen bir değişiklik hayatın monotonluğunu bozabilir.

I suppose when we think of monotony, we might think of your job doing the same thing every day.

Sanırım monotonluk denilince aklımıza sizin işinizin her gün aynı şeyi yapması geliyor.

Maybe you have the same routine every day.

Belki de her gün aynı rutine sahipsiniz.

I suppose another way of describing it would be in relationships.

Sanırım bunu tanımlamanın başka bir yolu ilişkilerde olurdu.

Oh, Mr. Duncan,

Oh, Bay Duncan,

where are you going with this?

bununla nereye varmak istiyorsunuz?

What are you about to tell us? Nothing.

Bize ne söylemek üzeresin? Hiç bir şey.

Don't worry.

Merak etme.

Nothing like that.

Bunun gibi değil.

But you might find in a relationship sometimes

Ancak bir ilişkide bazen

things become monotonous.

her şeyin monotonlaştığını görebilirsiniz.

They become the same thing every day.

Her gün aynı şeye dönüşüyorlar.

Another word we can use is stale.

Kullanabileceğimiz başka bir kelime bayattır.

So maybe if you leave your bread out for a couple of days, it will become hard.

Yani belki birkaç gün ekmeğinizi dışarıda bırakırsanız , zorlaşacaktır.

It goes stale.

Bayat gider.

The same thing can apply to your routines or your day to day life.

Aynı şey rutinleriniz veya günlük yaşamınız için de geçerli olabilir.

You might say that your life becomes stale.

Hayatının bayatladığını söyleyebilirsin.

Things become old

because you are doing the same thing day after day.

Her gün aynı şeyi yaptığınız için işler eskir.

So I think sometimes it is nice to have a change of plan.

Bu yüzden bazen plan değişikliği yapmanın iyi olduğunu düşünüyorum.

Sometimes changing things can be a good thing.

Bazen bir şeyleri değiştirmek iyi bir şey olabilir.

Disruption can also change your plans.

Kesinti, planlarınızı da değiştirebilir.

Maybe you are planning to go to work extra early tomorrow,

Belki de yarın işe çok erken gitmeyi planlıyorsun,

so you decide to go out in your car half an hour earlier than normal.

bu yüzden arabanla normalden yarım saat erken çıkmaya karar veriyorsun.

Unfortunately, when you drive on the road,

Ne yazık ki yolda giderken bir

you suddenly realise that there is a traffic jam ahead of you.

anda önünüzde bir trafik sıkışıklığı olduğunu fark ediyorsunuz .

So that plan that you had does not go as you planned.

Yani sahip olduğunuz plan planladığınız gibi gitmez.

Unfortunately.

Maalesef.

Oh, Mr. Steve.

Bay Steve. Bay

Mr. Steve is here.

Steve burada.

Are you here, Mr. Steve?

Burada mısınız Bay Steve?

Are you in the live chat? Oh, I see.

Canlı sohbette misin? Ah anlıyorum.

I didn't realise.

farketmedim

Hello, Mr.

Merhaba Bay

Steve. It's nice to see you here today.

Steve. Bugün seni burada görmek güzel.

Shall I give you a special echo?

Sana özel bir yankı vereyim mi?

Hello, Mr.

Merhaba Bay

Steve. Mr.

Steve. Bay

Steve is watching us right now in his sickbed.

Steve şu anda hasta yatağında bizi izliyor.

Unfortunately.

Maalesef.

Yes. It is an unusual live stream today

Evet. Bugün alışılmadık bir canlı yayın var

because I've had to change all of my plans,

çünkü tüm planlarımı değiştirmek zorunda kaldım

and that's the reason why I've called it a change of plan today.

ve bu nedenle bugün buna plan değişikliği adını verdim.

Because that's what I've done.

Çünkü ben öyle yaptım.

Mr. Steve, you will be better soon, but please take care.

Bay Steve, yakında daha iyi olacaksınız, ama lütfen kendinize iyi bakın.

With being cold and chilly.

Soğuk ve soğuk olmakla.

Well, if there's one thing I can assure you, Mr.

Sizi temin edebileceğim bir şey varsa, Bay

Steve is not cold. He's not chilly.

Steve soğuk değildir. O soğukkanlı değil.

Because I would imagine he is now lying in bed,

Çünkü onun şu anda yatakta uzandığını,

maybe watching this on his laptop.

belki de dizüstü bilgisayarından bunu izlediğini düşünürdüm.

And I know that he will be warm.

Ve sıcak olacağını biliyorum.

Mr. Steve, have you got the electric blanket on at the moment?

Bay Steve, şu anda elektrikli battaniyeniz var mı?

So I would imagine Mr.

Bu yüzden Bay

Steve has the electric blanket on.

Steve'in elektrikli battaniyeyi taktığını hayal ediyorum.

By the way, if you've never

Bu arada, eğer hiç

had an electric blanket, can I just say you should get one?

elektrikli battaniyen olmadıysa, bir tane almalısın diyebilir miyim?

They're amazing.

Harikalar.

Electric blankets.

Elektrikli battaniyeler.

Wow. Every night when you get into bed,

Vay. Her gece yatağa girdiğinizde,

it will always be toasty and warm.

her zaman sıcak ve sıcak olacaktır.

I have to say, I am a little bit addicted to it.

Biraz bağımlısı olduğumu söylemeliyim.

Claudia, what are you cooking today?

Claudia, bugün ne pişiriyorsun?

Are you cooking something nice today?

Bugün güzel bir şeyler mi pişiriyorsun?

Santorini.

Santorini.

Says Mr.

Bay

Duncan, Sometimes monotony can turn into boredom.

Duncan, Bazen monotonluk can sıkıntısına dönüşebilir, diyor.

You are right. Yes.

Haklısın. Evet.

So monotony is the thing that you are doing this

Yani monotonluk, bunu

in the same way every day in your life.

hayatınızda her gün aynı şekilde yaptığınız şeydir.

Everything is similar.

Her şey benzer.

So sometimes you have to break the monotony.

O yüzden bazen monotonluğu kırmak gerekiyor.

You have to do something different.

Farklı bir şey yapmalısın. Bence

I think set.

ayarlayın.

Hello to I meet.

merhaba tanışalım.

Hello Mr.

Merhaba Bay

Duncan and everyone I am watching in India get well soon.

Duncan ve Hindistan'da izlediğim herkes geçmiş olsun.

Mr. Steve.

Bay Steve.

Poor Mr.

Zavallı Bay

Steve is not feeling very well.

Steve kendini pek iyi hissetmiyor.

And can I just say that it is not the dreaded Luigi?

Ve bunun korkunç Luigi olmadığını söyleyebilir miyim?

Because we thought it was,

Çünkü öyle olduğunu düşündük,

but it isn't.

ama değil.

I think it's just. It's just a very bad cold.

Bence bu sadece. Sadece çok kötü bir soğuk algınlığı.

So I'm sure Mr.

Bu yüzden Bay

Steve will be back with us on Wednesday, hopefully.

Steve'in umarım Çarşamba günü bizimle döneceğinden eminim.

Oh, hello, Claudia.

Merhaba Claudia.

Claudia is cooking cannelloni.

Claudia cannelloni pişiriyor.

That sounds very nice. Cannelloni.

Kulağa iyi geliyor. Cannelloni.

Now, I think that is pasta, isn't it?

Şimdi, bence bu makarna, değil mi?

Pasta with.

ile makarna.

With lots of meat inside

İçinde bol miktarda et

and maybe some some spices

ve cannelloni'nin içinde belki biraz baharat

or maybe some flavouring inside cannelloni.

veya belki biraz tatlandırıcı var.

That sounds very nice.

Kulağa iyi geliyor. Pizza dışında en

One of my favourite Italian foods

sevdiğim İtalyan yemeklerinden biri

besides pizza is something called ravioli.

mantı denen bir şey.

Ravioli? Really?

Mantı mı? Gerçekten mi?

So they are small parcels of pasta, and inside they have.

Yani küçük paket makarnalar ve içlerinde var. Bence

I think it's normally lamb.

normalde kuzu.

Is that right?

Bu doğru mu? Bence

I think it's lamb.

kuzu.

I think you can also have a vegetable inside as well.

Bence içine sebze de koyabilirsiniz.

But yes, I do like ravioli very much, making me hungry.

Ama evet, mantıyı çok severim, karnımı acıktırır.

Now. Oh, Francesca. Yes.

Şimdi. Ah, Francesca. Evet.

No one wants to be stuck in a rut.

Kimse bir çıkmaza girmek istemez.

The word rut. Yes.

Rut kelimesi. Evet.

You are stuck in the same situation day after day.

Her gün aynı durumda sıkışıp kalıyorsunuz.

You are doing the same thing.

Aynı şeyi yapıyorsun.

You have become stuck in a rut.

Bir çıkmaza saplanmış durumdasın.

And I think it's unavoidable sometimes,

Ve bazen kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum,

especially if you are doing the same thing every day.

özellikle de her gün aynı şeyi yapıyorsanız.

Maybe you have to go to work.

Belki de işe gitmelisin.

Maybe you have certain routines that you have to carry out

Belki de

so you can, over time become stuck in a rut.

zamanla bir tekdüzeliğe saplanmak için yerine getirmen gereken bazı rutinlerin vardır.

It means that everything you are doing is going nowhere.

Yaptığınız her şeyin bir yere varmayacağı anlamına gelir .

You are going nowhere with your life.

Hayatınla hiçbir yere gitmiyorsun.

You are doing the same things every day.

Her gün aynı şeyleri yapıyorsun.

So that is another good reason why sometimes

Bu, bazen

a change of plan can be a good thing.

plan değişikliğinin iyi bir şey olabilmesinin bir başka iyi nedenidir.

I think so.

Bence de.

Irene says Mr. Steve

Irene, Bay Steve'in

deserves a rest.

dinlenmeyi hak ettiğini söylüyor.

Maybe. Maybe.

Belki. Belki.

Mr. Steve says I am one of you today.

Bay Steve bugün sizden biri olduğumu söylüyor.

I always thought you was one of those.

Her zaman senin onlardan biri olduğunu düşündüm.

It feels very strange.

Çok garip hissettiriyor.

Thank you, everyone, for your good wishes.

Hepinize iyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Canlı sohbette çok iyi vakit geçiriyor gibi göründüğü için

I'm starting to wonder now how ill Mr.

Bay Steve'in ne kadar hasta olduğunu şimdi merak etmeye başlıyorum

Steve is

because he seems to be having a very nice time on the live chat.

.

That's all I can say.

Tüm söyleyebileceğim bu.

Hello, Jury, Claudia says.

Merhaba Jüri, diyor Claudia.

Where are we?

Neredeyiz?

I've lost my.

benimkini kaybettim

I'm doing the same thing as Mr. Steve now.

Şimdi Bay Steve ile aynı şeyi yapıyorum.

Oh, yes, it is.

Evet, öyle.

Pasta filled with spinach, grated cheese ham,

Ispanaklı makarna, rendelenmiş peynir jambonu

and it's covered with white sauce and tomato sauce

ve üzeri beyaz sos, domates sosu

and lots of garlic.

ve bol sarımsakla kaplanmış. Kulağa

That sounds amazing.

harika geliyor.

All. All I can say now is I wish I could get on the next plane

Tüm. Şimdi tek söyleyebileceğim, keşke bir sonraki uçağa binip Arjantin'e gelebilseydim

to Argentina

and come and share some of that with you.

ve gelip seninle bunun bir kısmını paylaşabilseydim.

That is so nice.

Bu çok hoş.

Inaki says, I do not like routines.

Inaki, rutinleri sevmiyorum der.

I like to try and introduce little changes every day.

Her gün küçük değişiklikler yapmayı denemeyi seviyorum.

Sometimes I get it, sometimes.

Bazen anlıyorum, bazen.

You. You managed to have the change that you are looking for.

Sen. Aradığınız değişikliğe sahip olmayı başardınız .

So I think we all do this in our lives

Bence hepimiz bunu hayatımızda yapıyoruz

because let's face it, every day

çünkü kabul edelim, her gün

we often have our routines, the things we do

rutinlerimiz var,

every day, the things we have to do in the morning when we wake up.

her gün yaptığımız şeyler, sabah uyandığımızda yapmamız gereken şeyler .

The things we have to do to live and survive.

Yaşamak ve hayatta kalmak için yapmamız gereken şeyler.

So all of those things might become

Yani tüm bu şeyler rutin hale gelebilir

routine.

.

They might become a little tedious.

Biraz sıkıcı olabilirler.

So I think yes, I think sometimes it can be.

Bence evet, bazen olabileceğini düşünüyorum.

Hello, Mr.

Merhaba,

Duncan from the Land of Fire.

Ateş Ülkesinden Bay Duncan.

Hello.

Zero zero is my love.

Merhaba.

Sıfır sıfır benim aşkım.

Hello.

Merhaba.

To use your the land of fire.

Ateş ülkenizi kullanmak için.

I wonder where that is.

Bunun nerede olduğunu merak ediyorum.

I'm intrigued to find out.

öğrenmek için meraklıyım.

This will not be a very long live stream.

Bu çok uzun bir canlı yayın olmayacak.

In fact, I will be going in a few moments from now.

Aslında, bundan birkaç dakika sonra gideceğim.

I've got to take care of Mr. Steve.

Bay Steve'le ilgilenmem gerekiyor.

I'm going to make Mr.

Bay

Steve a nice hot drink, and I'm sure he will want something to eat as well.

Steve'e güzel bir sıcak içecek yapacağım ve eminim o da bir şeyler yemek isteyecektir.

I think so.

Bence de.

But I will be back on Wednesday.

Ama Çarşamba günü döneceğim.

We have a more normal show.

Daha normal bir şovumuz var.

On Wednesday, things will look a little bit more normal.

Çarşamba günü işler biraz daha normal görünecek.

Hopefully, Steve will be with us on Wednesday as well.

Umarım Steve Çarşamba günü de bizimle olur.

I hope

Umarım o

you will

join me then.

zaman bana katılırsın.

Mr. Duncan, you have to stay with us alone.

Bay Duncan, bizimle yalnız kalmalısınız.

No, I have to take care of Mr. Steve today.

Hayır, bugün Bay Steve'le ilgilenmem gerekiyor.

That is my my duty.

Bu benim görevim.

I feel as if I am obliged to do it.

Bunu yapmak zorundaymışım gibi hissediyorum.

And I'm sure if.

Ve eğer eminim.

If the situation was reversed, he would do the same for me.

Durum tersine dönseydi, benim için aynısını yapardı.

I'm pretty sure of it.

Bundan oldukça eminim.

I think so.

Bence de.

Yes. There are some things that we have to repeat everyday Things that are necessary.

Evet. Her gün tekrar etmemiz gereken bazı şeyler var Gerekli olan şeyler.

Things we have to do.

Yapmamız gereken şeyler.

Sometimes it is not always possible to change your plan.

Bazen planınızı değiştirmek her zaman mümkün olmayabilir .

Well, that's what I had to do today.

Bugün yapmam gereken buydu.

I had to make a change of plan because.

Plan değişikliği yapmak zorunda kaldım çünkü.

Yes, Mr. Steve.

Evet, Bay Steve.

Today I had to think on my feet.

Bugün ayaklarımın üzerinde düşünmem gerekiyordu.

I was

very busy planning this live stream,

Bu canlı yayını planlamakla çok meşguldüm

and I thought, Well, maybe because I'm making changes today,

ve düşündüm ki, Belki bugün değişiklikler yaptığım için,

perhaps I will use that as the theme for the lesson.

belki de dersin teması olarak bunu kullanacağım.

So that's what I did.

Ben de öyle yaptım.

So, yes, Steve, you might be right.

Yani evet Steve, haklı olabilirsin.

I was thinking on my feet.

Ayak üstü düşünüyordum.

Yes, Mr.

Steve has a bit of a temperature.

Evet, Bay

Steve'in biraz ateşi var.

His nose is all blocked up.

Burnu tıkalı. Sürekli

He keeps coughing and sneezing.

öksürüyor ve hapşırıyor.

So, yes, I Think it's safe to say that Mr.

Yani, evet, Bay Steve'in nezle olduğunu söylemenin güvenli olduğunu düşünüyorum.

Steve has a cold?

Definitely.

Kesinlikle.

So I'm going in a moment.

O yüzden birazdan gideceğim.

I'm going to take care of Mr. Steve.

Ben Bay Steve'le ilgileneceğim.

I have to look after him.

Ona bakmak zorundayım.

It is my duty.

Bu benim görevim.

Unfortunately.

Maalesef. E

Hello to.

merhaba.

Oh, I think we might have courier watching at the moment.

Oh, sanırım şu anda bizi izleyen bir kurye olabilir.

Hello, Courier.

Merhaba, Kurye.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Oh, I see.

Ah anlıyorum.

Zoar says the land of fire is Azerbaijan.

Zoar, ateş ülkesinin Azerbaycan olduğunu söylüyor.

Well, now I know.

Şimdi biliyorum.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

I did. I see Lewis.

Yaptım. Lewis'i görüyorum.

Did I see Lewis Mendez on the live chat?

Canlı sohbette Lewis Mendez'i gördüm mü?

I'm sure he was a few moments ago.

Birkaç dakika önce olduğuna eminim.

Oh, yes.

Oh evet.

Yes, Lewis.

Evet, Lewis.

Hello to Lewis Mendez.

Lewis Mendez'e merhaba.

And a few moments time.

Ve birkaç dakika zaman.

In a few moments time, I will be saying goodbye as well.

Birkaç dakika sonra ben de vedalaşacağım.

Tomek is here wishing Mr.

Tomek burada Bay

Steve a speedy recovery.

Steve'e acil şifalar diliyor.

I am Jenny

Ben Jenny

and I am watching from.

ve izliyorum.

I think maybe you are in Korea.

Sanırım Kore'desin.

Is that right? A big hello to Korea.

Bu doğru mu? Kore'ye kocaman bir merhaba.

Nice to see you here.

Seni burada görmek güzel.

Yes, I will be going in a moment.

Evet, birazdan gideceğim.

I hope you've enjoyed.

Umarım eğlenmişsindir.

Stays very short, very different live stream.

Çok kısa kalıyor, çok farklı canlı yayın.

And what about my clothes?

Peki ya kıyafetlerim?

They look very different.

Çok farklı görünüyorlar.

Very fashionable, I have to say.

Çok moda, söylemeliyim.

Very nice.

Çok güzel.

See you on Wednesday.

Çarşamba görüşürüz.

And I hope you have a good weekend.

Ve umarım iyi bir hafta sonu geçirirsin.

Enjoy the rest of your weekend.

Hafta sonunun geri kalanının tadını çıkar.

And I will be back with you on

Ve

Wednesday from 2 p.m.

çarşamba günü saat 14:00'ten sonra sizinle birlikte olacağım.

UK Time is when I'm back with you

İngiltere Saati, seninle geri döndüğüm zamandır

and I will see you then.

ve seninle o zaman görüşürüz.

That's it. Really?

Bu kadar. Gerçekten mi?

That's all I have time for.

Tüm zamanım bu kadar.

I can hear Mr.

Steve calling.

Bay

Steve'in aradığını duyabiliyorum.

He's saying, Come on, Mr.

Hadi, Bay

Duncan, make me a cup of tea.

Duncan, bana bir fincan çay yapın, diyor.

I'm feeling

cold and thirsty.

Üşümüş ve susamış hissediyorum.

See you on Wednesday.

Çarşamba görüşürüz.

2 p.m. UK time.

öğleden sonra 2 İngiltere saati.

This is Mr.

Ben Bay

Duncan,

Duncan,

wishing you all a pleasant day, and I will see you on Wednesday.

hepinize iyi günler diliyorum, çarşamba günü görüşürüz.

And, of course, to

Ve tabii ki

ta ta for now.

şimdilik ta ta'ya.