Learn ENGLISH (almost) EVERY DAY #1 - LIVE from England / What is April Fools Day?

Mm. Here we are.

mm. Buradayız. Aman

Oh, my goodness.

tanrım.

And look, you can see outside.

Ve bak, dışarıyı görebilirsin.

Everything is looking rather nice today.

Bugün her şey oldukça güzel görünüyor.

The sun is shining and everything is looking good.

Güneş parlıyor ve her şey yolunda görünüyor.

Even though apparently we're going to get some snow at some point.

Görünüşe göre bir noktada biraz kar yağacağız .

Maybe today or tomorrow.

Belki bugün ya da yarın.

So it looks as if we might be getting a little covering

of snow over the next 24 hours.

Önümüzdeki 24 saat boyunca biraz karla örtülecekmiş gibi görünüyor.

Well, here we are then.

İşte o zaman buradayız.

Hello, everyone, and welcome.

Herkese merhaba ve hoş geldiniz.

Yes, it's a brand new month.

Evet, yepyeni bir ay.

April has arrived, and that means

Nisan geldi ve bu

spring is here.

baharın geldiği anlamına geliyor.

And I couldn't resist doing a whole month of special live streams.

Ve bir ay boyunca özel canlı yayınlar yapmaktan kendimi alamadım.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

It is English almost

almost every day.

Neredeyse her gün İngilizce.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

Hello there. Hi, everybody. This is Mr.

Selamlar. Selam millet. Ben

Duncan in England. How are you today?

İngiltere'den Bay Duncan. Bugün nasılsın? İyi misin

Are you okay?

?

I hope so.

Umarım.

How are you feeling? Good.

Nasıl hissediyorsun? İyi.

How you feeling? Happy.

Nasıl hissediyorsun? Mutlu.

I really hope you are.

Umarım öylesindir.

Here we are. Again. Yes.

Buradayız. Tekrar. Evet.

A smile on my face and a spring in my step.

Yüzümde bir gülümseme ve adımlarımda bir bahar.

Because, of course, spring has arrived.

Çünkü, elbette, bahar geldi.

And April is here.

Ve Nisan geldi.

I suppose the first question I should ask.

Sanırım sormam gereken ilk soru. 1

Did you get caught out by the April Fool's joke?

Nisan şakasına mı takıldınız?

Or maybe a trick that was played on you?

Ya da belki sana oynanan bir oyun?

So did anyone catch you out?

Peki seni kimse yakaladı mı?

Did anyone try to play an April Fool's joke?

Kimse 1 Nisan şakası yapmaya çalıştı mı?

Steve told me this morning.

Steve bu sabah söyledi.

Apparently, he made a phone call to his company

Görünüşe göre şirketine telefon etmiş

and he said something to them that was not true.

ve onlara doğru olmayan bir şey söylemiş. 1

He tried to play an April Fool's joke.

Nisan şakası yapmaya çalıştı.

Of course, the thing to remember is you cannot make an April Fool's

Tabii unutulmaması gereken şey,

joke after midday.

öğlenden sonra 1 Nisan şakası yapamazsınız.

So as soon as 12:00 lunchtime

Yani öğle yemeği vakti 12:00

arrives, you are not able to play a joke or a trick.

gelir gelmez şaka veya oyun oynayamazsınız.

The joke then will be on you

O zaman şaka,

for not remembering that important role.

bu önemli rolü hatırlamadığınız için size ait olacak.

So here we have.

İşte elimizde. Aman

Oh, my goodness.

tanrım. Her şeyden önce

It feels very strange, first of all, to be with you

, hafta içi bir kereden fazla sizinle birlikte olmak çok garip geliyor

more than once during the week days.

.

Of course, I am normally with you at the weekend, but it's great to be here we have the sun out.

Tabii ki, normalde hafta sonu sizinleyim ama burada olmak harika, güneşimiz var.

We have a little bit of wind,

Biraz rüzgarımız var

but enough about my stomach.

ama mideme yetiyor.

And I suppose it's cold.

Ve sanırım soğuk.

If I had to describe today's weather,

Bugünün havasını tarif etmem gerekirse,

I would say it's freezing.

havanın buz gibi olduğunu söylerdim.

It's very cold outside.

Dışarısı çok soğuk.

Anyway, I hope you are feeling good today.

Her neyse, umarım bugün kendini iyi hissediyorsundur.

We have a special month of

Özel bir

live streams.

canlı yayın ayımız var.

I couldn't resist doing it.

Bunu yapmaya karşı koyamadım.

I thought April is always a month with lots of things happening.

Nisan'ın her zaman birçok şeyin olduğu bir ay olduğunu sanıyordum .

I always feel as if April is a busy month

Her zaman Nisan'ı doğadan ve sanırım olaylardan bahsederken yoğun bir ay gibi hissediyorum

when we are talking about nature, I suppose, and also events.

.

We have a special ceremony.

Özel bir törenimiz var.

Or should I say, I suppose you might call it a festival

Ya da şöyle demeliyim,

coming up during this month as well.

bu ay da yaklaşan bir festival diyebilirsiniz.

So I hope you will stay with me during the month of April.

Bu yüzden umarım Nisan ayı boyunca benimle kalırsın. Canlı yayınların özel anları

I do have some information to give you about

hakkında size verecek bazı bilgilerim var

the special moments of live streams.

.

First of all, I will show you

Her şeyden önce,

when I will be actually with you.

gerçekten ne zaman seninle olacağımı sana göstereceğim.

So it is English almost every day?

Yani neredeyse her gün İngilizce mi?

Not quite.

Pek değil.

I would love to be with you every day, but

Her gün yanında olmayı çok isterdim ama

unfortunately I have other things to do.

ne yazık ki yapacak başka işlerim var.

So I will be with you on Sunday.

Bu yüzden Pazar günü sizinle olacağım.

Monday Tuesday, Wednesday, Thursday and Friday.

Pazartesi Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma.

And that is the reason why I am with you today.

Ve bugün seninle olmamın nedeni de bu.

So every Sunday Monday, Tuesday,

Yani her Pazar Pazartesi, Salı,

Wednesday, Thursday, Friday from 2 p.m.

Çarşamba, Perşembe, Cuma saat 14:00'ten itibaren.

UK time, I will be with you

İngiltere saati,

during the month of April

Nisan ayı boyunca sizinle olacağım

and I hope you will join me now.

ve umarım şimdi bana katılırsınız.

And also then as well

Ve ayrıca

on those particular days of the week.

haftanın belirli günlerinde de.

In fact, I have worked out that there will be 25

Hatta

special live streams during April.

Nisan ayı boyunca 25 özel canlı yayın olacağını hesapladım.

Will I survive?

Hayatta kalacak mıyım?

Will I make it all the way to the end of April

after doing 25 live streams?

25 canlı yayın yaptıktan sonra Nisan ayının sonuna kadar yetişebilecek miyim?

We will see what happens.

Ne olacağını göreceğiz.

Anyway, we are here together and yes, as I just

Her neyse, burada beraberiz ve evet az önce de belirttiğim gibi

mentioned, it is the end of the week.

hafta sonu.

We have made it to the end of the week.

Hafta sonuna yetiştik.

The weekend is just around the corner.

Hafta sonu hemen köşede. çok

Thank goodness.

şükür

It's Friday

Bugün Cuma

Beep, beep, beep,

Bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip, bip

beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep, beep.

, bip, bip.

Doom.

Kıyamet. Canlı sohbet

It would not be a live stream without

olmadan canlı yayın olmazdı

without the live chat, I suppose.

sanırım.

And here we are together again.

Ve işte yine beraberiz.

And we are doing it 25 times

Ve bu ay 25 kez yapıyoruz

this month.

.

Oh, all I can say is

Oh, tek söyleyebileceğim,

I hope I managed to survive to the end of the month.

umarım ayın sonuna kadar hayatta kalmayı başarmışımdır.

Hello to everyone.

Herkese merhaba.

Thank you very much for joining me today. I know.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim. Biliyorum.

Maybe today there might not be so many people joining in

Belki bugün çok fazla insan katılmayabilir

because it is Friday and most people don't realise

çünkü günlerden Cuma ve çoğu insan

that I am doing this special series of live

bu özel canlı

streams talking about the English language.

yayın dizisini İngilizce konuştuğumun farkında değil.

Of course, as you know, I love English

Tabii ki, bildiğiniz gibi İngilizceyi seviyorum, zaman zaman

you might call me an English addict

bana İngiliz bağımlısı diyebilirsiniz

from time to time and I have a feeling you might be as well.

ve sizin de öyle olabileceğinizi hissediyorum.

Who was first on today's live chat?

Bugünün canlı sohbetinde ilk kim vardı?

Let's have a look, shall we? Oh, very interesting

Bir bakalım, olur mu? Oh,

in first place on today's live chat.

bugünün canlı sohbetinde ilk etapta çok ilginç.

Congrats Galatians to Mosen

Galatyalıları Mosen'e

and also Claudia and Vitesse.

ve ayrıca Claudia ve Vitesse'ye tebrikler.

You actually arrive together

Aslında

at exactly 2 minutes past 2:00.

saat 2:00'yi tam olarak 2 dakika geçe birlikte varıyorsunuz.

So congratulations to all three of you. Well done.

Bu yüzden üçünüzü de tebrik ederim. Tebrikler.

You are all first on today's live chat

Bugünkü canlı sohbette hepiniz birincisiniz

you see, I like to be fair, I I'm a very fair man.

, adil olmayı seviyorum, ben çok adil bir adamım.

You may have noticed that.

Bunu fark etmiş olabilirsiniz.

I do like to be fair and equal

to all humanity wherever you are in the world.

Dünyanın neresinde olursanız olun tüm insanlığa karşı adil ve eşit olmayı seviyorum.

I have no bias.

Önyargım yok.

I have no prejudice.

Önyargım yok. Oldukça ciddi bir şey söylemem gerekse de,

I try my best anyway to treat everyone equally

herkese eşit derecede iyi davranmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum

well, although

I have to say something rather serious.

.

It is very hard these days to please anyone.

Bu devirde kimseyi memnun etmek çok zor.

Whatever you do, whatever you say,

Ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin,

quite often you will find that

çoğu zaman,

at some point during the day you will upset someone,

even if you don't intend to do it, even if you are trying not

niyetiniz olmasa bile,

to upset someone.

birisini üzmemeye çalışsanız bile, günün bir noktasında birisini üzeceğinizi göreceksiniz.

It is very hard these days.

Bu günlerde çok zor.

I feel very sorry for anyone who is a celebrity.

Ünlü olan herkes için çok üzülüyorum.

A celebrity who likes to express their opinions.

Düşüncelerini açıklamayı seven bir ünlü.

I feel sorry for them, to be honest, because quite often they will say things,

Dürüst olmak gerekirse onlar için üzülüyorum çünkü çoğu zaman bir şeyler söylerler,

maybe something they think, maybe something they write and then they are attacked.

belki düşündükleri, belki yazdıkları bir şeyler ve sonra saldırıya uğrarlar.

But then later maybe they will try to change their mind or their opinion

Ama daha sonra belki fikirlerini veya fikirlerini değiştirmeye çalışacaklar

and then they are attacked again for the opposite thing.

ve sonra tam tersi bir şey için tekrar saldırıya uğrayacaklar.

So I find these days it is very hard to say the right thing.

Bu yüzden bugünlerde doğru şeyi söylemenin çok zor olduğunu düşünüyorum. Bugün

Someone somewhere here

burada bir yerlerde biri

today is going to be offended by me somewhere

bana gücenecek,

I can't help it.

elimde değil.

In fact, I don't think anyone can help it.

Aslında, kimsenin yardım edebileceğini sanmıyorum.

It is so hard to please

everyone

even a few people these days.

Bugünlerde birkaç kişiyi bile memnun etmek çok zor.

It's quite hard to do that.

Bunu yapmak oldukça zor.

So I hope you will be joining me for the whole of April.

Bu yüzden umarım tüm Nisan boyunca bana katılırsın.

As I stay with you for the month,

which is also the name of my elder sister.

Ablamın da adı olan bir aydır yanınızda kaldığım için.

My elder sister April was born

Ablam April,

in April.

Nisan ayında doğdu.

I like that.

Bunu sevdim.

I was born in August.

Ağustos'ta doğdum.

Fortunately, my parents did not call me August.

Neyse ki ailem bana August demedi.

I'm very pleased to hear that.

Bunu duyduğuma çok sevindim.

That at no point.

Bu hiçbir noktada.

Did my parents think that Augustus

Ailem Augustus'un

would be a good name for me?

benim için iyi bir isim olacağını düşündü mü?

I don't know why it always reminds me of that.

Neden bana hep bunu hatırlatıyor bilmiyorum. Çok fazla yemek yemeyi seven

Character from Charlie and the Chocolate Factory,

Charlie and the Chocolate Factory'den bir karakter

the one that liked to eat lots of food.

.

I think so.

Bence de.

Hello.

Merhaba.

Also, can I say hello to Beatrice?

Ayrıca Beatrice'e merhaba diyebilir miyim?

Oh, apparently Beatrice is busy today.

Görünüşe göre Beatrice bugün meşgul.

Taking care of your plumber.

Tesisatçınızla ilgilenmek.

Apparently,

Görünüşe göre,

I've lost your message.

mesajını kaybettim.

Now it's disappeared.

Şimdi ortadan kayboldu.

Also, we have Palmira.

Bir de Palmira'mız var.

We also have Mika.

Mika'mız da var.

Hello, Mika. Thank you for joining me today.

Merhaba Mika. Bugün bana katıldığınız için teşekkür ederim.

It is nice and late in Japan, but not too late.

Japonya'da güzel ve geç, ama çok geç değil.

And that is one of the reasons why it's such a good thing when the clocks change.

Saatlerin değişmesinin bu kadar iyi olmasının nedenlerinden biri de budur.

When we go forward during the summer months,

Yaz aylarında ileriye gittiğimizde,

and that means that more people can join in, which is lovely.

bu daha fazla insanın katılabileceği anlamına geliyor ki bu çok güzel.

Everyone is welcome, to be honest. Everyone.

Dürüst olmak gerekirse herkes davetlidir. Herkes.

We also have oh lu is meant

Bizde de oh lu var demek

is here to day.

bugün burada demek.

Hello to you as well.

Sana da merhaba.

Hello to Tomic.

Tomic'e merhaba.

Hello Tomic.

Merhaba Tomic.

It always feels strange when you are with me during the week.

Hafta boyunca benimle olduğun zaman hep garip geliyor.

Say I am used to you being here on Sunday

Pazar günü burada olmanın sorun yaratmana alıştığımı söyle

causing trouble

but it's very unusual to see you during the week.

ama hafta içi seni görmek çok sıra dışı.

I will be honest with you.

sana karşı dürüst olacağım

Kristina says Happy April Fools Day

Kristina, 1 Nisan Şakası Gününüz Kutlu Olsun diyor,

a lot of people wonder why, why,

birçok insan neden, neden,

why do we have April Fools Day?

neden 1 Nisan Şakası Günü yaşadığımızı merak ediyor.

And it just so happens that

Ve öyle oluyor ki,

I have a video lesson all about it,

bununla ilgili,

all about why we have April Fools Day.

neden 1 Nisan Şakası Günü'müz olduğuyla ilgili bir video dersim var.

And guess what?

Ve tahmin et ne oldu?

I'm going to show it to you right now.

Şimdi size göstereceğim.

Right now,

Şu anda,

we all like to have a laugh once in a while.

hepimiz arada bir gülmeyi seviyoruz.

I know I do.

Biliyorum.

However, some enjoy it more than others.

Ancak, bazıları diğerlerinden daha fazla zevk alıyor.

One of the ways of raising a tutor is to play a trick on someone

Bir öğretmen yetiştirmenin yollarından biri, birine oyun oynamak

or to prank someone into believing something that is not true or real.

ya da birini doğru ya da gerçek olmayan bir şeye inandırmak için şaka yapmaktır.

Fortunately, for those who enjoy playing the occasional prank or hoax on others,

Neyse ki, ara sıra başkalarına şaka yapmaktan veya aldatmaktan hoşlananlar için,

there is a special day put aside for just such an event.

böyle bir etkinlik için ayrılan özel bir gün var.

Of course, I'm talking about April Fools Day

Tabii ki, 1 Nisan Şakası Günü'nden bahsediyorum 1 Nisan

April Fool's

Day occurs each year on the first day of April.

Şakası her yıl Nisan ayının ilk gününde gerçekleşir.

On this day, people will play tricks and pull pranks on each other for fun.

Bu günde insanlar eğlenmek için oyunlar oynayacak ve birbirlerine şakalar yapacaklar.

Most of the pranks are harmless and cause no real upset.

Şakaların çoğu zararsızdır ve gerçek bir üzüntüye neden olmaz.

While some create anger, outrage, and even

Bazıları öfke, hiddet ve hatta

masochistic area,

mazoşist alan yaratırken,

there have been some rather adventurous pranks

played on the general public over the years.

yıllar boyunca genel halk üzerinde oldukça maceralı oyunlar oynandı.

For example, in 1980, the BBC reported that

Örneğin, 1980'de BBC,

the four clock faces on the famous Big Bend clock tower would be replaced

ünlü Big Bend saat kulesindeki dört saat yüzünün

by digital numeral readouts

dijital sayısal göstergelerle değiştirileceğini bildirdi.

Many people called in to complain before it was revealed

Pek çok kişi,

that the whole thing was a big hoax.

her şeyin büyük bir aldatmaca olduğu ortaya çıkmadan önce şikayet etmek için aradı.

In 1978, a wealthy adventurer

1978'de zengin bir maceracı

returned from Antarctica to Australia, towing a large iceberg

Antarktika'dan Avustralya'ya döndü ve

with the intention of selling chunks of the ice to locals.

yerel halka buz parçalarını satmak amacıyla büyük bir buzdağını çekti.

This turned out to be an elaborate hoax.

Bunun ayrıntılı bir aldatmaca olduğu ortaya çıktı.

In 1998, the fast food chain

1998'de fast food zinciri

Burger King released an advertising campaign to promote a new product.

Burger King, yeni bir ürünü tanıtmak için bir reklam kampanyası yayınladı.

The left handed hamburger.

Solak hamburger.

Amazingly, thousands of people fell for the prank by showing up at burger outlets

Şaşırtıcı bir şekilde, binlerce insan

asking for one of the left handed meals.

solak yemeklerden birini soran burger satış noktalarına gelip şakaya düştü.

In 1976, British astronomer

1976'da İngiliz astronom

Patrick Moore announced on BBC radio that the planets Pluto

Patrick Moore, BBC radyosunda Pluto

and Jupiter would align in such a way that here on Earth

ve Jüpiter gezegenlerinin öyle bir hizaya geleceğini duyurdu ki, burada Dünya'daki

people would experience a change in the Earth's

insanlar aşağı yukarı zıplarken Dünya'nın yerçekiminde bir değişiklik yaşayacaklardı

gravitational pull whilst jumping up and down.

.

Amazingly, the BBC received calls from listeners

Şaşırtıcı bir şekilde, BBC, dinleyicilerden 1962'de

purporting to have floated around the room

odanın içinde dolaştığını iddia eden telefonlar aldı.

in 1962.

Swedish television viewers were told that if they stretched a pair of ladies tights

İsveçli televizyon izleyicilerine, TV ekranlarının üzerine bir kadın taytı gererlerse

over their TV screens, the black and white picture would become colour.

siyah beyaz resmin renkli olacağı söylendi.

Of course it was all a hoax.

Elbette hepsi bir aldatmacaydı.

TV viewers in Sweden had to wait another eight years before they could really see broadcasts in colour.

İsveç'teki TV izleyicileri, yayınları gerçekten renkli görebilmek için sekiz yıl daha beklemek zorunda kaldı .

So what are the origins of April Fool's Day?

Peki 1 Nisan Şakası Günü'nün kökenleri nelerdir?

Well, it depends on who you ask.

Kime sorduğunuza bağlı.

There are many stories surrounding the reasons

why we play tricks on April 1st.

1 Nisan'da neden oyun oynadığımıza dair birçok hikaye var.

Ironically, most of the stories surrounding April Fool's Day

İronik bir şekilde, 1 Nisan'ı çevreleyen hikayelerin çoğu, 1

are made up

the first written reference of April Fool's Day

Nisan Şakası Günü'nün ilk yazılı referansından oluşuyor,

appears in Geoffrey Chaucer's The Canterbury Tales, published in 1392,

Geoffrey Chaucer'in 1392'de yayınlanan The Canterbury Tales'inde yer alıyor;

where a mix up with the wording of the dates refers to there

being 32 days in March.

Mart. Pek olası görünmese

Another origin, albeit an unlikely one, occurred in Friends

de başka bir köken,

when the Gregorian calendar was adopted in 1564,

Gregoryen takvimi 1564'te kabul edildiğinde Friends'te ortaya çıktı;

which meant that from there on the New Year would be celebrate

bu, bundan sonra Yeni Yıl'ın Mart'ın

ated on January the first and not the end of March.

sonunda değil, 1 Ocak'ta kutlanacağı anlamına geliyordu. 1 Nisan'daki değişiklikten sonra

Those who continue to celebrate after the change on April

kutlamaya devam edenler

the first were labelled as fools.

aptal olarak etiketlendi.

Other theories are that the date refers to the Roman Festival of Hilaria

Diğer teoriler, tarihin Hilaria Roma Festivali'ne

or a revolt against Christianity when an annual day of chaos took place

veya yarı tanrılara tapanların düzenlediği bir protesto olarak yıllık bir kaos gününde Hıristiyanlığa karşı bir isyana

as a protest organised by the worshippers of demigods

In all honesty, it would be fair to say that there is no definitive reason

atıfta bulunduğu yönündedir.

why April Fool's Day really exists.

April Fool's Day'in gerçekten var olmasının nedeni.

April Fool's Day

April Fool's Day, bazı yerlerde birçok insan tarafından

is also known as All Fools Day in some places to many people.

All Fools Day olarak da bilinir .

The act of playing pranks and hoax and others for fun

Eğlenmek için şakalar, aldatmacalar ve diğerlerini oynama eylemi

seems childish and infantile.

çocukça ve çocukça görünüyor.

However, this has not stopped people from falling each other

Ancak bu, insanların

with their creative shenanigans.

yaratıcı saçmalıklarıyla birbirlerine düşmelerini engellemedi. Hiç birine 1

Have you ever played an April Fool's joke on anyone?

Nisan şakası yaptın mı?

Have you ever been the victim of an April Fool's hoax?

Hiç bir 1 Nisan aldatmacasının kurbanı oldunuz mu?

Did you fall for it?

Bunun için mi düştün?

In this instance, to fall for something means that you were taken in

Bu örnekte, bir şeye kanmak,

or fooled by the hoax or prank.

aldatmaca veya şaka tarafından kandırıldığın veya kandırıldığın anlamına gelir.

You were made to look stupid.

Aptal gibi görünmek için yaratıldın.

You were made a sucker of.

Enayi yapıldın.

You were made to look a fool.

Aptal gibi görünmek için yaratıldın.

Quite the April fool, if you will.

Tam bir 1 Nisan aptalı, eğer istersen.

Today's key words

Bugünün anahtar sözcükleri,

prank to play a trick or to fool someone with a practical joke.

bir numara yapmak ya da pratik bir şakayla birini kandırmak için yapılan şakalardır.

Hoax a form of joke

Aldatmaca,

where someone pretends that something will or has happened.

birinin bir şey olacakmış ya da olmuş gibi davrandığı bir tür şaka.

Instead, they occurrence of something

Bunun yerine, bir şeyin meydana gelmesi

or an example of something occurring

veya meydana gelen bir şeyin örneği

It was one of my many English lessons and that, well,

Bu, birçok İngilizce dersimden biriydi ve

I think it is rather suitable for today because it is April 1st.

bence bugün için oldukça uygun çünkü 1 Nisan.

It is April Fool's Day.

Bu nisan aptalllar günü.

Did anyone play a joke or a trick on you?

Biri sana şaka mı yaptı yoksa oyun mu oynadı?

Yes. Here we are.

Evet. Buradayız.

It's so nice to be with you today.

Bugün seninle olmak çok güzel.

Very nice. In fact. English.

Çok güzel. Aslında. İngilizce.

Every day, almost

Her gün, neredeyse

I have to add that

bunu başlığa eklemek zorunda kalıyorum

to the title.

.

It's English. Every day. Almost.

Onun ingilizcesi. Her gün. Neredeyse.

Not quite.

Pek değil.

Almost. Every day.

Neredeyse. Her gün.

I have to have some time off or else.

Biraz izin almam gerekiyor, yoksa başka.

Well, I'm not sure if anyone anywhere in the world

Şey, dünyanın herhangi bir yerinde herhangi birinin

actually does a live stream every day.

gerçekten her gün canlı yayın yaptığından emin değilim.

They might do recorded lessons or videos, but they don't do it live.

Kaydedilmiş dersler veya videolar yapabilirler, ancak bunu canlı yapmazlar. Bu

So I am doing it 25 times

yüzden bu ay 25 kez yapıyorum

this month and I hope you will join me for all of them.

ve umarım hepsinde bana katılırsınız.

Can I say hello to Beatriz?

Beatriz'e merhaba diyebilir miyim?

Hello, Beatriz.

Merhaba, Beatriz.

Oh, I see.

Ah anlıyorum.

Beatriz is in her apartment.

Beatriz dairesinde.

I am in my apartment with two plumbers

Dairemde iki tesisatçıyla birlikteyim

Are they fixing your pipes?

Borularınızı mı tamir ediyorlar?

Or maybe they are replacing part of your your plumbing

Veya belki de tesisatınızın bir kısmını değiştiriyorlar.

It's great, actually, because in British English,

Aslında bu harika, çünkü İngiliz İngilizcesinde

when we talk about someone's plumbing,

birinin tesisatından bahsettiğimizde, vücudunuzdaki

we also talk about all of the things down there

her şeyden de bahsediyoruz

in your body.

.

Sometimes the rude parts,

Bazen kaba kısımlar,

sometimes the parts that produce

bazen

the poop and the pee.

kaka ve çiş üreten kısımlar.

We call it your plumbing.

Biz buna tesisatınız diyoruz.

Quite often used in British English.

İngiliz İngilizcesinde oldukça sık kullanılır.

So apparently Beatrice has two plumbers

Görünüşe göre Beatrice'in iki tesisatçısı

breaking everything they are making of a lot of noise.

çok fazla gürültü çıkardıkları her şeyi bozuyor.

I would imagine it's been a long time since

I've had anyone here to do any work because of course,

Burada herhangi bir iş yapmayalı uzun zaman olduğunu tahmin ediyorum çünkü tabii ki

we had lockdown for two years, so no one really is being here to do any work.

iki yıldır kilitlendik, bu yüzden kimse gerçekten burada iş yapmak için gelmiyor.

But I will say one thing.

Ama bir şey söyleyeceğim.

It can be quite stressful when someone

Birisi

is working in your house, maybe repairing something.

evinizde çalışırken, belki bir şeyleri tamir ederken oldukça stresli olabilir.

Maybe you are having some renovation often done

Belki bazı tadilatlar yaptırıyorsunuz,

some work to improve your house,

evinizi iyileştirmek için sık sık bazı işler yapıyorsunuz

and quite often it can be noisy.

ve çoğu zaman gürültülü olabilir.

So thank you, Beatriz.

Bu yüzden teşekkürler, Beatriz.

I hope everything will be better next week.

Umarım haftaya her şey daha iyi olur.

Well, me too, because there is nothing worse,

Ben de, çünkü daha kötü bir şey yok,

especially if you are trying to work.

özellikle de çalışmaya çalışıyorsan.

Have you ever done that?

Bunu daha önce hiç yaptın mı?

Have you ever tried to concentrate on your work whilst someone else

Başka biri

is banging and making a lot of noise in another room?

başka bir odada vururken ve çok fazla gürültü yaparken hiç işinize konsantre olmaya çalıştınız mı?

Maybe they are repairing something in your house.

Belki de evinizdeki bir şeyi tamir ediyorlar.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Can I say hello to Team Cherry?

Team Cherry'ye merhaba diyebilir miyim?

Hello, Team Cherry.

Merhaba, Kiraz Takımı.

I don't know who you are or where you're from.

Kimsin ya da nerelisin bilmiyorum.

But it's nice to see you here as well.

Ama seni de burada görmek güzel.

Also, we have glue.

Ayrıca yapıştırıcımız da var.

Hello, Glue.

Merhaba Tutkal.

Also, when I show, say, Diaz, or read of it.

Ayrıca, Diaz'ı gösterdiğimde veya okuduğumda. Ben

Nice to see you as well.

de seni gördüğüme sevindim.

Cero Cero spanking new lo.

Cero Cero yeni lo şaplak.

I hope I pronounce your name correctly.

Umarım adını doğru telaffuz ederim.

I always try my best to do so.

Bunun için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırım.

We also have a z z chi.

Ayrıca bir z chi'miz var.

And have I forgotten anyone I'm just trying to make sure

Ve kimseyi unuttum mu sadece

I haven't forgotten anyone.

kimseyi unutmadığımdan emin olmaya çalışıyorum.

Did we?

Yaptık mı?

Did I see Su Cat a few moments ago?

Birkaç dakika önce Su Cat'i gördüm mü?

Did I? Or was.

Ben mi? Ya da öyleydi.

Was it my imagination?

Benim hayal gücüm müydü?

I thought I saw Su Cat on the live chat.

Canlı sohbette Su Cat'i gördüğümü sandım.

Beatrice says Mr.

Beatrice, Bay

Duncan, the plumbers are doing great work in the building, so they are breaking things

Duncan'a göre, tesisatçılar binada çok iyi çalışıyorlar, bu yüzden

to replace the main column in the bathroom

banyodaki ana kolonu değiştirmek için bir şeyler kırıyorlar

because there is a great filtration.

çünkü harika bir filtreleme var.

Maybe. Maybe you.

Belki. Belki sen.

You mean maybe a leak.

Belki bir sızıntı demek istiyorsun.

Or maybe the water is running away.

Ya da belki su akıyor.

That must be the worst thing.

En kötü şey bu olmalı.

I have heard some terrible stories from friends

who have gone away on the holiday for two weeks.

İki haftalığına tatile giden arkadaşlardan korkunç hikayeler duydum. Çok

They've gone somewhere lovely and they've had a wonderful holiday.

güzel bir yere gittiler ve harika bir tatil geçirdiler.

And then they come back from their holiday and they find whilst they were gone,

Sonra tatilden döndüklerinde

the water pipes in their house had burst

evlerindeki su borularının patladığını

and the water had flowed from the pipes

ve suyun borulardan

through the house, through all of the floors, and everything was wet.

evin her yerine, tüm katlara aktığını ve her şeyin ıslak olduğunu görürler.

And downstairs on the ground floor,

Ve alt katta zemin katta,

water everywhere.

her yer su.

This is a horror story.

Bu bir korku hikayesi.

I will be honest with you.

sana karşı dürüst olacağım

I think that might be the second worst thing to find

Bence bu, tatilden eve döndüğünüzde karşılaşacağınız en kötü ikinci şey olabilir

when you return back home from your holidays.

.

I think the worst thing

Sanırım en kötüsü

is finding your house burnt down

evini yanmış bulmak.

I've had many nightmares,

Birçok kabus gördüm,

especially when I'm away on holiday,

özellikle tatildeyken

that I will come home and find

eve geldiğimde

that the house is burnt down.

evin yanmış olduğunu göreceğim.

So I think having a leak in your house,

Bu yüzden bence evinizde bir sızıntı olması,

a water leak with the water flooding through your house, that's pretty bad.

evin içinden akan su ile bir su sızıntısı olması oldukça kötü.

But I think that's number two because you can put that right.

Ama bence bu iki numara çünkü bunu düzeltebilirsin.

However, if your house burns down

Ancak eviniz alev alırsa

completely if it catches fire,

tamamen yanarsa,

it's much harder to repair.

tamiri çok daha zordur.

A lot harder.

çok daha zor.

Beatrice says yes, Mr.

Beatrice evet diyor Bay

Duncan, it was leaks.

Duncan, sızıntıydı.

I have leaks.

Sızıntılarım var.

There is nothing worse than having a leak in your house.

Evinizde bir sızıntı olması kadar kötü bir şey yoktur.

In this particular case, it

Bu özel durumda,

can help the insurance of your flat.

dairenizin sigortasına yardımcı olabilir.

I think

Bence

definitely

one of the worst things about having something go wrong with your house

evinizde bir şeylerin ters gitmesiyle ilgili en kötü şeylerden biri kesinlikle

is the insurance, because anything that goes wrong has to be put right.

sigortadır, çünkü ters giden her şey düzeltilmelidir.

So if you have some sort of problem in your house, maybe something needs repairing.

Bu nedenle, evinizde bir tür sorununuz varsa, belki bir şeyin onarılması gerekiyor.

Maybe there is some damage to your house.

Belki evinizde bir miktar hasar vardır.

You have to put it right.

Doğru koymak zorundasın.

And as we all know,

Ve hepimizin bildiği gibi,

if you have someone to repair

a part of your house, maybe a plumber or an electrician,

evinizin bir bölümünü tamir edecek biri varsa, belki bir tesisatçı veya elektrikçi,

maybe a carpenter, or a builder,

belki bir marangoz veya bir inşaatçı,

it can be very expensive.

bu çok pahalı olabilir.

So most people these days do have insurance.

Yani bugünlerde çoğu insanın sigortası var.

You must have insurance because if something goes wrong

Sigortanız olmalı çünkü evinizde bir şeyler ters giderse

with your house, something really serious.

, gerçekten ciddi bir şeyler olur.

It will be expensive to put it right.

Düzeltmek pahalı olacak.

It will.

O olacak.

Vitesse says there is nothing bad

Vitesse,

in being foolish sometimes, as we cannot be always intended.

her zaman kasıtlı olamayacağımız için bazen aptal olmanın kötü bir tarafı olmadığını söylüyor.

Yet and serious.

Yine de ciddi. 1

Happy April Fool's Day to you.

Nisan Şakası gününüz kutlu olsun.

No one has tried to trick me today.

Bugün kimse beni kandırmaya çalışmadı.

In fact, there are

Aslında, şu

some people who believe that this

this the thing you are watching now,

anda izlediğiniz şeyin bu olduğuna inanan bazı insanlar var,

some people believe that this is an April Fool's joke.

bazı insanlar bunun bir 1 Nisan Şakası olduğuna inanıyor.

Some people think that maybe I'm not here for 25 days.

Bazı insanlar belki 25 gün burada olmayacağımı düşünüyor.

Interesting.

İlginç.

I like I like the way your mind works.

Aklının çalışma şeklini seviyorum.

You are very suspicious. Hmm.

Çok şüphelisin. Hmm.

But, in fact, it is true.

Ama aslında bu doğru.

It's very true.

Bu çok doğru.

I am with you.

Seninleyim.

It is not an April Fool's joke.

Bu bir Nisan Şakası şakası değil.

It is not a trick.

Bu bir numara değil.

It is nothing like that.

Böyle bir şey yok.

I am definitely with you for 25 days during April.

Nisan ayı boyunca 25 gün boyunca mutlaka yanınızdayım.

That is English.

Bu İngilizce.

Almost every day. Almost.

Neredeyse her gün. Neredeyse.

Not quite.

Pek değil.

Hello, Alexandra.

Merhaba Alexandra.

Very nice. To see you here.

Çok güzel. Seni burada görmek için.

Water and fire are both dangerous. Yes,

Su da ateş de tehlikelidir. Evet,

I must admit, I don't worry as much as Steve.

itiraf etmeliyim ki Steve kadar endişelenmiyorum.

Steve worries so much about everything,

Steve her şey hakkında o kadar çok endişeleniyor ki,

so you can probably imagine what it's like before we go away

muhtemelen

and leave the house for a few days.

birkaç günlüğüne evden çıkmadan önce nasıl bir şey olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Steve checks everything.

Steve her şeyi kontrol ediyor.

He turns off

the electricity he turns off the water.

Elektriği kesiyor, suyu kapatıyor.

He makes sure all of the windows are double locked.

Tüm pencerelerin çift kilitli olduğundan emin olur.

He calls all of the neighbours around here.

Buradaki bütün komşuları çağırıyor. Bu

Well, the ones that still speak to us

arada, hala bizimle konuşanlar

that's not very many, by the way.

çok fazla değil.

And we tell them that we're going away.

Ve onlara gideceğimizi söylüyoruz.

So someone will come round.

Yani birileri gelecek.

We have a lovely next door neighbour.

Sevimli bir kapı komşumuz var.

By the way, who comes around to make sure the house is okay.

Bu arada, evin iyi olduğundan emin olmak için kim gelir. Bu

So I think it is always a good procedure.

yüzden her zaman iyi bir prosedür olduğunu düşünüyorum. Birinin gelip evinizin iyi durumda olduğundan emin olmak için gitmeden önce

It is always something good to do before you go away to make sure

yapılacak her zaman iyi bir şey vardır

that someone will come round and make sure your house is okay.

.

I think so.

Bence de.

Hello, Fareed.

Merhaba Fareed.

Fareed. Hello.

Fareed. Merhaba.

Hello, sir.

Merhaba efendim.

I am from Pakistan.

Pakistanlıyım.

Hello to you, everyone.

Herkese merhaba.

Wherever you are,

Nerede olursanız olun,

wherever you are in the world, you are.

dünyanın neresinde olursanız olun, oradasınız.

Welcome to my little

Küçük yayınıma hoş geldiniz

stream

and I'm with you 25 times during this month.

ve bu ay boyunca 25 kez sizlerleyim.

And it is not an April Fool's joke.

Ve bu bir Nisan Şakası şakası değil.

As you know, I love the English language.

Bildiğiniz gibi, İngiliz dilini seviyorum.

And in a few moments, we are going to take a look

Ve birkaç dakika sonra,

at some interesting English words,

bazı ilginç İngilizce kelimelere,

some words that exist in the English language

İngilizcede var olan ve

that people find quite fascinating

insanların oldukça büyüleyici bulduğu bazı kelimelere göz atacağız.

the do not worry,

Merak etmeyin,

there is nothing wrong with your computer or your calendar.

bilgisayarınızda veya takviminizde bir sorun yok.

Yes, it is Friday.

Evet, bugün Cuma.

And yes, this is some live English for your Friday morning.

Ve evet, bu Cuma sabahınız için biraz canlı İngilizce.

Friday afternoon All Friday night.

Cuma öğleden sonra Tüm Cuma gecesi.

Welcome, everyone.

Hoş geldiniz millet.

Yes, we are here together.

Evet, burada beraberiz.

Hopefully together.

İnşallah birlikte.

Of course, you can watch the recording Not everyone can join me live.

Tabii ki kaydı izleyebilirsiniz Herkes bana canlı katılamaz.

I do realise that.

Bunun farkındayım.

So there are some people who have to join me.

Yani bana katılması gereken bazı insanlar var.

Recorded.

Kaydedildi.

So if you are now watching the recording of this.

Yani şimdi bunun kaydını izliyorsanız.

Hello.

Merhaba.

I hope you are enjoying the recording.

Umarım kayıttan keyif alıyorsundur.

If you are watching life, then I hope you are enjoying

Hayatı izliyorsanız, umarım

the live stream as it happens.

canlı akışı olduğu gibi beğeniyorsunuzdur.

Yes. That was a little baby. Robin.

Evet. O küçük bir bebekti. Robin.

Did you like the robin there?

Robin'i orada beğendin mi? Arkadaşıyla birlikte

A little tiny robin sitting in the tree

ağaçta oturan küçük bir kızılgerdan

with with his friend.

.

I'm not sure if they're going out together.

Birlikte çıkıp çıkmadıklarından emin değilim.

Maybe they are dating Maybe they are together.

Belki çıkıyorlar Belki birlikteler.

Maybe they are thinking of starting a family.

Belki bir aile kurmayı düşünüyorlardır.

I don't know anything about that, Robin.

Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum, Robin.

Or it's personal life.

Ya da özel hayatı.

I don't know anything.

hiçbir şey bilmiyorum.

Hello to Jemmy.

Jemmy'ye merhaba.

Jemmy from Hong Kong.

Hong Kong'dan Jemmy.

Have you ever been fooled?

Hiç kandırıldın mı? 1

On April Fool's Day,

Nisan Şakası Günü'nde,

Would you like me?

beni ister miydin?

To be honest, Yes.

Dürüst olmak gerekirse, Evet.

I have been fooled in the past.

Geçmişte aldatıldım.

When I was very young.

Ben çok gençken.

A radio station

that was broadcasting on something called Medium Wave.

Orta Dalga denen bir şeyde yayın yapan bir radyo istasyonu.

Do you remember that? Who remembers Medium Wave?

Bunu hatırlıyor musun? Medium Wave'i kim hatırlıyor?

Most people now have digital radios,

Artık çoğu insanın dijital radyoları var,

but many years ago, we had lots of different frequencies.

ancak yıllar önce birçok farklı frekansımız vardı.

But listening to the radio there was medium wave,

Ama radyo dinlerken orta dalga vardı,

which wasn't very good, especially at night, because you would get

bu özellikle geceleri pek iyi değildi, çünkü

a lot of atmospheric interfere ins and the signal would be awful.

çok fazla atmosferik parazit alırdınız ve sinyal berbat olurdu.

But during the day, you could listen to medium wave.

Ancak gün boyunca orta dalga dinleyebilirsiniz.

The only problem was it was not in stereo.

Tek sorun stereo olmamasıydı.

It was in mono. So the sound would come out

Mono'daydı. Böylece ses

equally from each speaker.

her hoparlörden eşit olarak çıkacaktır.

You couldn't have stereo on medium

wave because of the type of frequency that it was.

Olduğu frekans türü nedeniyle orta dalgada stereoya sahip olamazsınız.

However, there was an April Fool's joke

Ancak, BBC radyo istasyonu Radio One'ın bir Nisan Şakası şakası vardı ve

by by a BBC radio station Radio One

that said on the morning of April, the first

ilki

a long time ago, they said that from a certain time

uzun zaman önce olan Nisan sabahı, o sabahın belirli bir saatinden itibaren

of that morning they were going to start

broadcasting in stereo

stereo yayına başlayacaklarını söylediler.

So I thought, Oh, this sounds great.

Oh, bu kulağa harika geliyor, diye düşündüm.

Not thinking that it was April 1st, so I actually thought

1 Nisan olduğunu düşünmeden, aslında orta derecede

that I was listening to stereo radio

stereo radyo dinlediğimi düşündüm ki

on medium way, which is actually impossible.

bu aslında imkansız.

You can't do it.

Yapamazsın.

You can only do it on FM So when when we have f m

Bunu sadece FM'de yapabilirsiniz. Yani f m'ye sahip olduğumuzda, o zaman

then that's much better.

bu çok daha iyi.

You can have stereo on there because the frequency is clearer, but not on medium wave.

Frekans daha net olduğu için orada stereo olabilir , ancak orta dalgada olamaz.

And of course there is another

Ve tabii ki

another type of frequency

called shortwave shortwave.

kısa dalga kısa dalga denen başka bir frekans türü daha var.

And that is a very unusual type of frequency

Ve bu çok sıra dışı bir frekans türüdür

because the wave, despite its name, can go much further.

çünkü ismine rağmen dalga çok daha ileri gidebilir.

So if you broadcast on shortwave, you might find that people

Bu nedenle, kısa dalga yayın yaparsanız,

in very distant places can hear your voice very unusual.

çok uzak yerlerdeki insanların sesinizi çok alışılmadık bir şekilde duyabildiğini görebilirsiniz.

So that is going back to the days before the Internet.

Yani bu internetten önceki günlere gidiyor.

Of course, we don't have to worry anymore

Elbette artık

about shortwave or long wave.

kısa dalga veya uzun dalga hakkında endişelenmemize gerek yok. Bu

That's another one by the way.

arada bu başka bir tane.

Medium wave.

Orta dalga.

No, but no one bothers any more.

Hayır, ama artık kimse rahatsız etmiyor.

Does anyone still have a radio that they they have to see

Hala görmesi gereken bir radyosu olan var mı?

So do you remember tuning in a radio?

Peki bir radyo açtığınızı hatırlıyor musunuz? En sevdiğiniz radyo istasyonunu

You had to tune the radio you had to try to find

bulmaya çalışmak zorunda olduğunuz radyoyu ayarlamanız gerekiyordu

your favourite radio station.

.

So not anymore.

Yani artık değil.

Thanks to the Internet.

İnternet sayesinde.

So, yes, to answer your question, I do have

Yani, evet, sorunuzu cevaplamak için,

a blemish.

bir kusurum var.

I do have a black mark on my my gullibility

falling for an April Fool's joke.

Bir Nisan Şakası şakasına kanıp saflığımda kara bir leke var.

Although I was very young at the time.

O zamanlar çok genç olmama rağmen.

So that is my excuse.

Yani bu benim mazeretim.

But yes, I have been caught out sometimes I am a little bit gullible.

Ama evet, yakalandım bazen biraz safım.

By the way, the word gullible is a great word, the noun.

Bu arada, saf kelimesi harika bir kelime, isim.

It it describes a person who is easily fooled.

Kolayca kandırılan bir insanı anlatır. Bay Steve gibi bir

A person who tends to believe things, anything they are told

şeylere, kendisine söylenen her şeye inanma eğiliminde olan bir kişi

like Mr. Steve.

.

Mr. Steve is a little bit gullible sometimes,

Bay Steve bazen biraz saftır,

not always.

her zaman değil.

But he can be.

Ama o olabilir.

You can believe almost anything you tell him

Ona söylediğin neredeyse her şeye inanabilirsin.

So I always feel slightly worried about Steve

Bu yüzden,

on April Fool's Day,

just in case someone decides to pull a trick on him.

biri ona bir oyun oynamaya karar verirse diye, 1 Nisan Şakası Günü'nde Steve için her zaman biraz endişelenirim.

Hello, Ricardo. Mr. Duncan.

Merhaba Ricardo. Bay Duncan.

Hello to you.

Merhaba sana.

Do you know what is a Galena?

Galena'nın ne olduğunu biliyor musun?

A Galena radius?

Bir Galena yarıçapı mı?

Do I know what it is?

Ne olduğunu biliyor muyum?

I don't know.

Bilmiyorum. Kulağa

Oh, it sounds very interesting.

çok ilginç geliyor. Kulağa

It sounds like a type of flower or plant

bir çiçek türü veya bitki gibi geliyor,

is it is its type of flower.

bu onun çiçek türü.

Is it a type of plant?

Bir bitki türü mü?

I wonder

Acaba

Hello also to Nora.

Nora'ya da merhaba diyorum.

Hello, Nora Hassan, who has joined us over the past few moments.

Merhaba, son birkaç dakikada aramıza katılan Nora Hassan.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Let's have a look at some words, shall we?

Bazı kelimelere bir göz atalım, olur mu?

Because that's what I'm here for.

Çünkü bunun için buradayım.

Apparently,

Görünüşe göre,

apparently, the reason why I'm here is to look at some interesting words.

görünüşe göre, burada olmamın nedeni bazı ilginç kelimelere bakmak.

So let's do that right now.

Öyleyse hemen şimdi yapalım.

Oh, now, here's an interesting word.

Oh, şimdi, işte ilginç bir kelime.

This word is not easy to say.

Bu sözü söylemek kolay değil.

Most people mispronounce this particular word.

Çoğu insan bu özel kelimeyi yanlış telaffuz eder.

The word is chagrin.

Kelime hüsrandır.

Chagrin. I will say it again.

Üzüntü. Tekrar soyleyecegim.

Chagrin.

Üzüntü.

It can be used as both a noun or a verb,

Hem isim hem de fiil olarak kullanılabilir

and it means the annoyance or embarrassment felt

ve bir bireyin, bir kişinin hissettiği sıkıntı veya utanç anlamına gelir

by an individual, a person.

.

If a person feels embarrassed or upset

Bir kişi bir şeyden utanıyorsa veya üzülüyorsa

by something, maybe they feel annoyed.

, belki rahatsız hissediyordur.

We can say that they have chagrin or they chagrin.

Üzüldüler ya da üzüldüler diyebiliriz.

Another person.

Başka kişi.

Very nice word.

çok güzel söz

I'm chagrin.

Üzgünüm.

Derives from the French word for rough skin.

Kaba cilt için Fransızca kelimeden türemiştir.

So yes, it does sound French.

Yani evet, kulağa Fransızca geliyor.

I think we can all safely say that the word chagrin

Üzüntü kelimesinin

does sound rather French.

kulağa oldukça Fransızca geldiğini hepimiz rahatlıkla söyleyebiliriz.

And it meant or it means in French.

Ve Fransızca'da ya da şu anlama geliyordu.

Rough skin

Pürüzlü cilt

Very strange.

Çok garip.

Some examples of the use.

Bazı kullanım örnekleri.

He went to the party alone.

Partiye tek başına gitti.

Much to my chagrin,

Üzülerek,

the audience seemed to to all share the same chagrin.

seyircilerin hepsi aynı üzüntüyü paylaşıyor gibiydi.

Their reaction was embarrassment.

Tepkileri utanç vericiydi.

Their reaction was maybe upset.

Tepkileri belki üzgündü.

Or embarrassment.

Ya da utanç.

So the audience did not like the performance.

Dolayısıyla seyirci performansı beğenmedi.

They all seemed to share the same chagrin.

Hepsi aynı üzüntüyü paylaşıyor gibiydi.

That's a nice word. Hmm.

Bu güzel bir kelime. Hmm.

Another word.

Başka bir kelime.

Oh, I like this one.

Bu hoşuma gitti.

Exonerate. Exonerate.

temize çıkarmak temize çıkarmak

This particular word can be used as a verb,

Bu özel kelime bir fiil olarak kullanılabilir

and it means to remove or absolve blame

ve

to release someone from a duty or position.

birini bir görevden veya pozisyondan kurtarmak için suçlamayı ortadan kaldırmak veya temize çıkarmak anlamına gelir.

So it does have more than one use.

Yani birden fazla kullanımı var.

Exonerate.

temize çıkarmak

Quite often a person who is accused of something.

Çoğu zaman bir şeyle suçlanan bir kişi.

Maybe you have to go to court.

Belki de mahkemeye gitmelisin.

Maybe a person who has been accused

Belki suç işlemekle itham edilen bir kişi

of committing a crime

Have you ever been accused of anything?

Hiç herhangi bir şeyle itham edildiniz mi?

A crime?

Perhaps.

Bir suç?

Belki.

Maybe you were falsely accused

Belki haksız yere suçlandın

Maybe later you were exonerated. So.

Belki sonra aklandın. Bu yüzden.

So to exonerate, to remove or

Yani temize çıkarmak, suçlamayı ortadan kaldırmak ya da temize çıkarmak

absolve blame I like that word, by the way.

bu arada bu kelimeyi seviyorum.

Absolve. That's a good one.

temize çıkarın. Bu iyi bir tanesi.

Exonerate derives from the Latin word for remove burden.

Exonerate, Latince yükü kaldırmak anlamına gelen kelimeden türemiştir.

You are taking away the burden.

Yükü kaldırıyorsun.

You are taking away the weight, the strain of something.

Bir şeyin ağırlığını, gerginliğini alıyorsun.

So to exonerate is to remove the burden.

Yani beraat etmek yükü kaldırmaktır.

That's where it came from originally.

Aslen oradan geldi.

Here's another word. Oh, I like this one.

İşte başka bir kelime. Bu hoşuma gitti.

Perturb.

huzursuzluk.

Perturb as a verb

to make someone anxious or unsettled

Birini endişelendirmek veya tedirgin etmek için bir fiil olarak perturb

And it comes from the Latin word for completely disturb.

Ve tamamen rahatsız etmek için Latince kelimesinden gelir.

So unsurprisingly,

Bu nedenle, şaşırtıcı olmayan bir şekilde,

the word perturb means to be anxious.

perturb kelimesi endişeli olmak anlamına gelir.

Something might cause you to feel anxious or unsettled.

Bir şey endişeli veya huzursuz hissetmenize neden olabilir.

Perturb.

huzursuzluk.

One person might perturb another

Bir kişi diğerini rahatsız edebilir

Don't let my advice perturb you in any way.

Tavsiyemin sizi hiçbir şekilde rahatsız etmesine izin vermeyin.

His lingering stare

Uzun bakışları

perturbed me

beni

so to be perturbed is is to be made anxious.

o kadar tedirgin etti ki, tedirgin olmak kaygılanmak demektir.

You feel worried, concerned, anxious.

Endişeli, endişeli, endişeli hissediyorsunuz.

Don't let my advice perturb you in any way.

Tavsiyemin seni hiçbir şekilde rahatsız etmesine izin verme.

His lingering stare perturbed me.

Uzun bakışları beni rahatsız etti.

It made me feel uneasy.

Bu beni huzursuz hissettirdi.

And anxious.

Ve endişeli.

Here's another one very similar to the one

İşte daha önce savunduğumuza çok benzeyen bir tane daha

we had earlier vindicate it.

.

I like this one. Here's another one.

Bunu beğendim. İşte burada bir başkası.

Another good word vindicate a verb

Başka bir iyi kelime,

to show or prove a person to be blameless.

bir kişinin suçsuz olduğunu göstermek veya kanıtlamak için bir fiili haklı çıkarmaktır.

So in this situation, you are carrying out an action.

Yani bu durumda bir eylem gerçekleştiriyorsunuz.

You are doing something to remove

the blame from another person.

Suçu başka bir kişinin üzerinden kaldırmak için bir şeyler yapıyorsun.

For example, the solicitor was able

Örneğin, avukat

to vindicate the young man.

genç adamı haklı çıkarabildi.

The solicitor was able to vindicate the young man.

Avukat genç adamı haklı çıkarmayı başardı.

He was able to prove that that person is blameless.

O kişinin suçsuz olduğunu ispat edebildi.

They were not responsible so very similar to exonerate

Sorumlu değillerdi, o kadar çok benzer ki,

vindicate comes from the Latin

intikamcı intikamcı için Latince'den geliyor

for claimant avenger

avenger.

.

For those who are fans of the comic books and your superheroes, you will know that

Çizgi romanların ve süper kahramanlarınızın hayranı olanlar için,

there is a use of the word avenger

avenger kelimesinin intikam almak

to avenge, to retaliate,

, misilleme yapmak,

to get your own back, to respond,

kendi arkanızı kollamak, karşılık vermek,

to put something right is to avenge.

bir şeyi düzeltmek, intikam almak için kullanıldığını bileceksiniz.

I like it. Very nice.

Beğendim. Çok güzel.

Oh, okay.

Tamam. Gösterdiğim

We have some comments about the words that I've been showing.

kelimeler hakkında bazı yorumlarımız var . Sorun

That's okay. I don't mind. That's why we are here.

yok. umursamıyorum. Bu yüzden buradayız.

Chagrin has a different

Chagrin'in Fransızca'da farklı bir telaffuzu var

pronunciation in

French.

.

It probably does.

Muhtemelen öyledir.

It probably does.

Muhtemelen öyledir.

Some people say chuckle, grin,

Bazı insanlar kıkırdama, sırıtma derler ki

which is not the pronunciation.

bu telaffuz değildir.

So in British English, we say chagrin.

İngiliz İngilizcesinde chagrin deriz.

A person's chagrin is a person's annoyance.

Bir kişinin üzüntüsü, bir kişinin sıkıntısıdır.

They feel upset or annoyed by something.

Bir şeye üzülürler veya sinirlenirler.

So that's the reason why we do that.

Bunu yapmamızın nedeni bu.

We'll be going in a few moments.

Birkaç dakika içinde gideceğiz.

So my daily live streams almost, almost every day.

Yani günlük canlı yayınlarım neredeyse, neredeyse her gün. Saat

We'll be with you from 2 p.m.

14:00'den itibaren sizlerleyiz.

UK time.

İngiltere saati.

Of course I won't be here tomorrow because it's Saturday.

Tabii ki yarın cumartesi olduğu için burada olmayacağım.

That is my off day.

Bu benim izin günüm.

Apparently we might be getting some snow tomorrow.

Anlaşılan yarın biraz kar yağacak.

Can they believe it?

İnanabilirler mi?

We might be getting some snow.

Kar yağıyor olabiliriz.

Last week we had the most amazing

Geçen hafta en harika

warm weather and this week it's freezing.

sıcak havayı yaşadık ve bu hafta hava buz gibi.

And a lot of people seem to think that snow is on the way

Ve pek çok insan karın yolda olduğunu düşünüyor,

I'm just looking at the live chat.

ben sadece canlı sohbete bakıyorum.

It really is a bunch of lovely people on the live chat.

Canlı sohbette gerçekten bir grup sevimli insan var.

I should be going at the moment, so please have a stunning day.

Şu anda gitmem gerekiyor, bu yüzden lütfen harika bir gün geçirin.

Thank you, Valentin.

Teşekkürler Valentin.

Well, of course.

Tabii ki.

Don't forget, I am with you from Sunday to Friday.

Unutma, Pazar'dan Cuma'ya kadar seninleyim.

Every day, almost during the month of April.

Nisan ayı boyunca neredeyse her gün.

Yes, you are right, Lewis.

Evet, haklısın Lewis.

The pronunciation is different in French.

Telaffuz Fransızcada farklıdır.

Thank you for letting me know.

Bana bildirdiğiniz için teşekkür ederim.

You might be surprised to find out

how many words there are in the English language

İngilizcede

that actually derive from the French language.

aslında Fransızcadan türeyen kaç tane kelime olduğunu öğrenince şaşırabilirsiniz.

And quite often we use real words

Ve çoğu zaman,

that are actually French words.

aslında Fransızca olan gerçek sözcükleri kullanırız.

So we don't even change the meaning or the pronunciation.

Yani anlamını veya telaffuzunu bile değiştirmiyoruz.

We still use the actual French word And it does happen quite often.

Hala gerçek Fransızca kelimeyi kullanıyoruz ve bu oldukça sık oluyor.

I suppose some good examples would be a rendezvous.

Sanırım bazı iyi örnekler bir buluşma olabilir.

Rendezvous, a rendezvous.

Buluşma, buluşma.

Is a meeting that has been arranged normally between two people.

Normalde iki kişi arasında ayarlanmış bir görüşmedir.

So two people will agree to meet at a certain time.

Yani iki kişi belli bir zamanda buluşmak için anlaşacaklar.

They will have a rendezvous.

Bir buluşma yapacaklar.

So that's a French word.

Yani bu Fransızca bir kelime.

Silhouette is another one.

Siluet bir başkadır.

If you have a silhouette, it means a shadow

Bir silüetiniz varsa,

or the outline of a person will think.

bir kişinin gölgesi veya ana hatları düşüneceği anlamına gelir.

You can't see the detail, but you can just see the shadow of something,

Ayrıntıyı göremezsin ama bir şeyin gölgesini,

the outline of a thing,

bir şeyin ana hatlarını,

the silhouette

silüetini görebilirsin.

Oh, Florence

Oh,

says, here we have snow.

diyor Florence, burada kar var.

Thank you for letting me know, Florence.

Haber verdiğin için teşekkür ederim, Florence.

I'm not sure A couple of days ago, I will be honest with you.

Emin değilim Birkaç gün önce sana karşı dürüst olacağım.

A couple of days ago, we did have some snow.

Birkaç gün önce biraz kar yağmıştı.

We did a little flurry of snow.

Biraz kar yağışı yaptık.

Not not much, but it was enough to cover the mountains

Çok değil ama

and some of the hills around this area.

bu bölgenin etrafındaki dağları ve bazı tepeleri örtmeye yetiyordu.

And I might show you some of the video

Ve size dün çektiğim videodan bazılarını gösterebilirim

that I shot yesterday,

and I will show it on Sunday.

ve bunu Pazar günü göstereceğim.

So the next time I'm with you is Sunday.

Yani seninle bir dahaki sefere Pazar günü.

Palmira says, Mr.

Palmira, Bay

Duncan, thank you for your decision

Duncan,

to stream almost every day.

neredeyse her gün yayın yapma kararınız için teşekkür ederiz diyor.

Almost every day.

Neredeyse her gün.

I will try my best to be with you.

Seninle olmak için elimden geleni yapacağım.

25 days

25 gün

But of course,

Ama tabi

I won't be with you on Saturday because I have to have a rest.

cumartesi aranızda olmayacağım çünkü dinlenmem gerekiyor.

So I will show you once again on the screen

Bu yüzden nisan ayı boyunca size bir kez daha ekranda göstereceğim

during the month of April.

.

20, 22.

20, 22.

I am with you on Sunday, Monday, Tuesday,

Pazar, Pazartesi, Salı,

Wednesday, Thursday, Friday.

Çarşamba, Perşembe, Cuma sizlerleyim.

Day from 2 p.m.

Gün 14:00

UK time.

İngiltere saati.

So now you know there is no chance of making a mistake.

Yani artık hata yapma şansınız olmadığını biliyorsunuz.

I was talking about things that are coming up

this month besides my sister's birthday.

Kız kardeşimin doğum günü dışında bu ay gelecek olan şeylerden bahsediyordum. Kız

My sister April

kardeşim April

Her name is April

Adı April

and she was born in April.

ve Nisan'da doğdu.

Sometimes my parents really did lack imagination.

Bazen ailem gerçekten hayal gücünden yoksundu.

I think that

Öyle düşünüyorum

but of course, we also have Easter.

ama tabii ki bizim de Paskalya'mız var.

The Festival of Easter is also coming up on Sunday.

Paskalya Bayramı da Pazar günü geliyor.

The 17th of April.

17 Nisan. Bu

So for many people, this is an important religious festival.

yüzden birçok insan için bu önemli bir dini bayramdır.

It normally takes place over more than one day.

Normalde bir günden fazla sürer.

So you normally have a festival on the Friday and then the Saturday,

Yani normalde Cuma ve ardından Cumartesi günleri

and then also the Sunday and the Monday as well.

ve ardından Pazar ve Pazartesi günleri de bir festivaliniz olur.

So it normally takes place over normally four days.

Yani normalde normalde dört gün boyunca gerçekleşir.

But Easter is on Sunday

Ama Paskalya

the 17th of April.

17 Nisan Pazar günü.

And I suppose you don't need me to tell you why

Sanırım Paskalya'yı neden sevdiğimi söylememe gerek yok

I like

Easter.

.

Yes, of course.

Evet elbette.

It's chocolate.

Bu çikolata.

It always is.

Her zaman öyledir.

Whenever I have a smile on my face, you can guarantee that

Ne zaman yüzümde bir gülümseme olsa,

the reason is because of food.

sebebinin yemek olduğunu garanti edebilirsin.

Definitely.

I think that's the reason why

Kesinlikle.

Sanırım bu yüzden

Thank you, Alessandra.

teşekkür ederim, Alessandra.

Thank you.

Also to Anna.

Teşekkür ederim.

Ayrıca Anna'ya.

Anna.

Anna.

Vera, I like your name, by the way.

Vera, bu arada ismini beğendim.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Mr. Steve will be with us on Sunday.

Bay Steve Pazar günü bizimle olacak.

And it will be 2 hours so during my special

Ve 2 saat olacak bu yüzden özel

live streams, I will be only with you for a short time.

canlı yayınlarımda kısa bir süre sadece sizlerle olacağım.

As you can see today, we are coming up to one hour

Bugün görebileceğiniz gibi, bir saate kadar geliyoruz

So I will be with you normally for a short time,

Bu yüzden normalde kısa bir süre için sizinle olacağım,

although to be honest with you,

ancak size karşı dürüst olmak gerekirse,

one hour is quite a long time.

bir saat oldukça uzun bir süre.

When you think about it.

Bunu düşündüğünde.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I hope you will join me again.

Umarım tekrar bana katılırsın.

Oh, apparently, Mara. Waah.

Görünüşe göre Mara. Vay.

Or should should I say more? One

Yoksa daha fazlasını mı söylemeliyim?

more one

is fasting at the moment.

Şu anda biri daha oruçlu.

I think that might be connected to the new year.

Bunun yeni yılla bağlantılı olabileceğini düşünüyorum.

Am I right?

Haklı mıyım?

You can tell me if I'm wrong, but I think, yes,

Yanılıyorsam bana söyleyebilirsin ama bence evet, bunun Mara'ya yeni gelen

it might have something to do with the new year, which just arrived for Mara.

yeni yılla bir ilgisi olabilir . Yemek

While

yerken

food.

.

If you remember, a few weeks ago, Mr.

Hatırlarsanız, birkaç hafta önce Bay

Steve and myself, we were talking about a certain type of food,

Steve ve ben,

sweet food called Jaffa Cakes.

Jaffa Cakes adlı tatlı bir yemek türünden bahsediyorduk.

And now they make a very special Jaffa Cake, which is much larger,

Ve şimdi çok daha büyük ve

and it has a big hole in the middle, and they call them doughnuts.

ortasında büyük bir delik olan çok özel bir Jaffa Pastası yapıyorlar ve ona çörek diyorlar.

J. Oh, and you T.

J. Oh, ve sen T.

S doughnuts.

S çörekleri.

Basically, their chocolate underneath.

Temel olarak, altındaki çikolataları. İçinde bir sürü küçük portakal parçası olan

You have a piece of sponge with lots of little pieces of

bir sünger parçanız var

orange inside.

.

And can I just say, they are absolutely gorgeous.

Ve kesinlikle muhteşem olduklarını söyleyebilir miyim?

I'm not advertising them before anyone says, Mr.

Kimse sizin reklamınız demeden onların reklamını yapmıyorum Bay

Duncan, your advertising.

Duncan.

No, I'm not.

I haven't become that desperate just yet.

Hayır, değilim.

Henüz o kadar umutsuz olmadım.

Thank you, Beatrice.

Teşekkürler Beatrice.

Thank you, Sandra.

Teşekkürler Sandra.

Thank you.

Also to the stars as well.

Teşekkür ederim.

Ayrıca yıldızlara da.

Yes, we are back, by the way.

Evet, bu arada geri döndük.

I have two sisters I was asked earlier what my

İki kız kardeşim var, daha önce bana kardeşlerimin ne olduğu

siblings or what they are or who they are.

ya da ne oldukları ya da kim oldukları soruldu.

I have two sisters.

İki kız kardeşim var.

I'm the only boy in the family

Ailede

that makes me special.

beni özel yapan tek erkek benim.

I mean, this little boy

Yani, bu küçük oğlumun

I have two sisters, one older and one younger.

biri büyük biri küçük iki kız kardeşim var.

And my older sister or elder sister is called April.

Ve ablam veya ablamın adı Nisan.

My younger sister is called Alison.

Küçük kız kardeşimin adı Alison.

So now, you know, I am going.

Şimdi, biliyorsun, gidiyorum.

Thank you very much for your company today.

Bugün şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I hope you've enjoyed this.

Umarım bundan zevk almışsındır.

Yes, we are back on Sunday, 2 p.m.

Evet, Pazar günü saat 14:00'te geri dönüyoruz.

UK time.

İngiltere saati.

And it will be very similar

Ve

to my normal or my usual live streams.

normal veya her zamanki canlı yayınlarıma çok benzer olacak.

And then, of course, I'm back with you on Monday.

Ve sonra, elbette, Pazartesi günü tekrar sizlerleyim.

Wow. I have a busy month ahead.

Vay. Önümde yoğun bir ay var. Senden ne haber

What about you?

?

Do you have any special plans for April?

Nisan ayı için özel planlarınız var mı?

Anything special coming up?

Özel bir şey geliyor mu?

I hope you have a good time doing whatever it is you planned to do this month.

Umarım bu ay yapmayı planladığınız her şeyi yaparken iyi vakit geçirirsiniz.

That said, it's almost time to go.

Bununla birlikte, neredeyse gitme zamanı geldi.

I hope you will join me on Sunday.

Umarım Pazar günü bana katılırsın.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Beatriz Ricardo, also Meeker.

Beatriz Ricardo, ayrıca Meeker.

Very nice.

Çok güzel.

Apparently the schools

Görünüşe göre okullar

will start once again in April in Japan.

Japonya'da Nisan ayında bir kez daha başlayacak.

That is very good.

Bu çok iyi.

Apparently, marijuana is fasting

Görünüşe göre esrar oruç tutuyor

because Ramadan is coming soon.

çünkü Ramazan yakında geliyor.

Very good.

Çok güzel.

So now I know I always like to learn things and find out things.

Artık her zaman bir şeyler öğrenmeyi ve bir şeyler keşfetmeyi sevdiğimi biliyorum.

It makes the world rather interesting.

Dünyayı oldukça ilginç kılıyor.

Thank you very much for your company.

Şirketiniz için çok teşekkür ederim.

I am back with you on Sunday.

Pazar günü tekrar sizlerleyim.

We are now approaching 3:00.

Şimdi saat 3:00'e yaklaşıyoruz.

See you very soon and enjoy the rest of your Friday.

Çok yakında görüşmek üzere ve Cuma gününüzün geri kalanının tadını çıkarın.

And have a Super Saturday as well.

Bir de Süper Cumartesi olsun.

And of course, until the next time we meet here.

Ve tabii ki, bir dahaki sefere burada buluşana kadar.

You know what's coming next.

Sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

Take care of yourself.

Kendine dikkat et.

Stay safe. Stay happy.

Güvende kal. Mutlu kal. İnsan ırkının arasında

Keep that smile upon your face as you walk

yürürken o gülümsemeyi yüzünüzden eksik etmeyin

amongst the human race.

.

And, of course...

Ve tabii ki...

ta ta for now

şimdilik ta ta