The hay fever challenge / on the hottest day in England - JUNE 2022

Oh, hello there.

Merhaba.

Hi, everybody.

Selam millet.

Welcome to my special live stream.

Özel canlı yayınıma hoş geldiniz.

A very unusual moment of time I have to say,

Çok alışılmadık bir an, söylemeliyim ki,

I wasn't planning on doing this, but here I am anyway.

bunu yapmayı planlamıyordum ama yine de buradayım.

With you now live, I hope you can hear me clearly.

Şimdi seninle yaşıyorum, umarım beni net bir şekilde duyabilirsin.

Please, tell me, Mr.

Lütfen söyleyin Bay

Duncan, we can hear you clearly, and then we can get on with the fun.

Duncan, sizi net bir şekilde duyabiliyoruz ve sonra eğlenceye devam edebiliriz.

Oh, and I.

Oh, ve ben.

I really hope we will be having some fun today.

Umarım bugün biraz eğleneceğiz.

Or maybe a few moments of panic

Ya da belki birkaç dakikalık panik

and perhaps suffering as well.

ve belki de ıstırap.

Hello, everyone. For those who don't know who I am.

Herkese merhaba. Kim olduğumu bilmeyenler için.

My name is Duncan.

Benim adım Duncan.

I'm talking to you live now from the birthplace of English, which is England.

Şimdi size İngilizcenin doğum yeri olan İngiltere'den canlı olarak konuşuyorum.

And I hope you're feeling good today.

Ve umarım bugün kendini iyi hissediyorsundur.

I wish I was feeling good.

Keşke kendimi iyi hissetseydim.

Unfortunately, I am under the weather with my seasonal allergy.

Ne yazık ki mevsimsel alerjimle havanın altındayım.

And I thought today it would be interesting to come outside.

Ve bugün dışarı çıkmanın ilginç olacağını düşündüm.

Now, as you know, many years ago,

Şimdi, bildiğiniz gibi, yıllar önce,

I made the very strange decision

çok garip bir karar alarak

to move to the countryside.

kırsala taşınmaya karar verdim.

And that's where I am right now.

Ve şu anda bulunduğum yer orası.

The English countryside on the hottest day of the year.

İngiliz kırsalı yılın en sıcak gününde.

At the moment it is around 29

Şu anda 29

Celsius at the moment. 29.

Santigrat civarında. 29.

Some people might say, Mr.

Bazı insanlar, Bay

Duncan, that is not hot.

Duncan, bu hiç de sıcak değil diyebilir.

What are you talking about?

Neden bahsediyorsun?

You crazy man.

Seni deli adam.

That's not hot.

Bu sıcak değil.

It's not hot at all.

Hiç sıcak değil.

It's nothing There are people at the moment

Hiçbir şey Şu anda

who are experiencing very intense heat.

çok yoğun bir sıcaklık yaşayan insanlar var.

In some places, around 4040 Celsius.

Bazı yerlerde 4040 Santigrat civarında.

Can you put that?

Can you imagine that?

Bunu koyabilir misin?

Bunu hayal edebiliyor musun?

I can't even imagine experiencing such a high temperature.

Bu kadar yüksek bir sıcaklık yaşadığımı hayal bile edemiyorum.

I really can't

Gerçekten yapamam

Oh, hello.

Oh, merhaba.

We have the live chat. Can you hear me OK?

Canlı sohbetimiz var. Beni duyabiliyor musun?

If there is a problem with the volume or the sound, please.

Ses veya ses ile ilgili bir sorun varsa , lütfen. Bana

Let me know.

bildirin.

I can make some adjustments.

Bazı ayarlamalar yapabilirim.

I am talking to you today through my iPhone.

Bugün sizinle iPhone'um aracılığıyla konuşuyorum.

So that's the reason why things might look slightly

İşlerin biraz

different or sound different.

farklı görünmesinin veya kulağa farklı gelmesinin nedeni budur.

But I hope you can hear me anyway.

Ama umarım beni yine de duyabilirsin.

I hope I am coming through clearly

Umarım durumu net bir şekilde atlatırım.

So many years ago,

Yıllar önce,

I made the decision to come and live in the countryside.

gelip kırsalda yaşamaya karar verdim.

Of course, there is one thing I forgot about, and that's the fact that I suffer from

Tabii ki unuttuğum bir şey var, o da saman nezlesi hastası olduğum

hay fever

and now I'm living

ve şimdi

in the middle of the countryside, surrounded by farmland.

kırsalın ortasında, tarım arazileriyle çevrili bir yerde yaşıyorum.

Lots of crop

that definitely

Kesinlikle

fields, grass, and of course, lots of pollen as well.

tarlalar, çimenler ve tabii ki bol miktarda polen içeren bir sürü mahsul.

My particular hay fever and I will explain what hay fever is in a moment.

Benim özel saman nezlesi ve saman nezlesinin ne olduğunu birazdan açıklayacağım.

For those who don't know,

Bilmeyenler için

my particular hay fever is grass pollen.

benim özel saman nezlem çimen polenleridir.

So when the grass starts to produce, it's pollen.

Yani çim üretmeye başladığında polendir.

That is when my hay fever begins

İşte o zaman saman nezlem başlıyor

and that is what is happening right now.

ve şu anda olan da bu.

So I thought I would come outside on the hottest day of the year.

Ben de yılın en sıcak gününde dışarı çıkayım dedim.

The pollen is in the air

Polen havada

and I have been suffering from hay fever.

ve saman nezlesi çekiyorum.

So I'm not sure how long this will actually last for.

Bu yüzden bunun ne kadar süreceğinden emin değilim.

And I certainly don't know how long I will last for.

Ve kesinlikle ne kadar dayanacağımı bilmiyorum.

Maybe just for a few moments, we will see what happens.

Belki sadece birkaç dakikalığına, ne olacağını göreceğiz.

I will say hello to the live chat in a moment.

Birazdan canlı sohbete merhaba diyeceğim.

But first, I must explain what hay fever is here

Ama önce, burada

in England and across the UK

İngiltere'de ve Birleşik Krallık'ta

and in many parts of Europe

ve Avrupa'nın birçok yerinde

and in other parts of the world as well, where

ve ayrıca dünyanın diğer bölgelerinde,

certain plants or trees grow.

belirli bitki veya ağaçların yetiştiği saman nezlesinin ne olduğunu açıklamalıyım.

There are people who are sent ative

to certain types of pollen produced

by flowers, grass and trees.

Çiçeklerin, otların ve ağaçların ürettiği belirli polen türlerine karşı gönderilen insanlar var.

And at this time, of year, normally normally at the start of June

Ve yılın bu zamanı, normalde Haziran başı

and the end of July

ve Temmuz sonu

is when most people see

çoğu insanın

the pollen at its highest point.

poleni en yüksek noktasında gördüğü zamandır.

That's when the pollen is everywhere.

İşte o zaman polen her yerdedir.

So at the moment, we are having

Yani şu anda

a very intense pollen season.

çok yoğun bir polen mevsimi yaşıyoruz.

In fact, a lot of people are complaining.

Aslında birçok kişi şikayetçi.

They are saying that the pollen count

Polenlerin havadaki

so they can measure the amount of pollen that is in the air.

polen miktarını ölçebilmek için sayıldığını söylüyorlar .

The pollen count is as high as it's ever been.

Polen sayısı hiç olmadığı kadar yüksek.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

Maybe it's because we are having a lot of intense heat.

Belki de çok yoğun bir ısı yaşadığımız içindir.

Perhaps. I don't know.

Belki. Bilmiyorum.

But a lot of people have been saying how much worse

Ancak birçok insan

their hay fever is this year.

saman nezlesinin bu yıl ne kadar kötü olduğunu söylüyor.

So today we are having the hottest day of the year.

Yani bugün yılın en sıcak gününü yaşıyoruz.

So far.

Şu ana kadar.

It might get hotter next month.

Gelecek ay daha sıcak olabilir.

We don't know. We have no idea.

Bilmiyoruz. hiçbir fikrimiz yok.

But for the time being, at the moment, we have to just wait

Ancak şimdilik, şu anda, sadece bekleyip hava durumunda

and see what happens next with

bundan sonra ne olacağını görmeliyiz

the weather.

.

Apparently tomorrow it's going to become very cool.

Görünüşe göre yarın çok havalı olacak.

Again.

Tekrar.

So today's heatwave is just for one day.

Yani bugünün sıcak hava dalgası sadece bir günlük.

But apparently in southern Europe, a lot of people are suffering

Ama görünüşe göre Güney Avrupa'da birçok insan acı çekiyor

and have been suffering for many days through intense heat.

ve günlerce yoğun sıcaktan dolayı acı çekiyor.

Certain parts of Spain, Portugal,

İspanya'nın, Portekiz'in bazı bölgelerinde

they've had temperatures as high as 43,

sıcaklıklar 43,

43 degrees.

43 dereceye kadar çıktı.

Now it's too hot.

Şimdi çok sıcak.

It's far too hot.

Çok sıcak.

So what about hay fever?

Peki saman nezlesi ne olacak?

What happens when you get hay fever?

Saman nezlesi olduğunuzda ne olur?

How do you deal with it?

Bununla nasıl başa çıkıyorsun? Her şeyden

Well, first of all, you need plenty of these.

önce, bunlardan bolca ihtiyacınız var. Burnunuzu silmek ve yüzünüzdeki tüm iğrenç, korkunç mukusu silmek için

You need a lot of tissue paper, a lot of paper

çok fazla kağıt mendile, çok fazla kağıda veya mendile ihtiyacınız var

or a handkerchief to wipe your nose

and wipe all the disgusting,

horrible mucus away from your face.

.

So these are always something that you have to have nearby

Yani bunlar saman nezlesi olduğunuzda her zaman yanınızda bulundurmanız gereken şeylerdir

when you have hay fever.

.

So imagine hay fever as a type of cold,

Saman nezlesini bir tür soğuk algınlığı olarak hayal edin,

maybe when you get a cold.

belki de nezle olduğunuzda.

The symptoms of hay fever

Saman nezlesi

and a cold or fever are very similar.

ve soğuk algınlığı veya ateş semptomları çok benzer.

You will sneeze, your eyes will become so your nose will be painful.

Hapşıracaksınız, gözleriniz öyle bir hale gelecek ki burnunuz ağrıyacak.

Your throat will also become sore and you will sneeze a lot.

Boğazınız da ağrır ve çok hapşırırsınız.

So we will see

Bakalım

how many times I will sneeze today.

bugün kaç kez hapşıracağım.

So far, I have only sneeze twice.

Şimdiye kadar sadece iki kez hapşırdım.

Did you hear it?

Duydun mu?

I was sneezing earlier in the garden before I came on.

Daha önce bahçede hapşırıyordum.

But we will see what happens anyway.

Ama yine de ne olacağını göreceğiz.

So far,

Şimdiye kadar

I don't feel too bad, although my nose is already beginning

çok kötü hissetmiyorum, ancak burnum şimdiden

to feel a little itchy, a little sore.

biraz kaşınmaya, biraz ağrımaya başladı.

So I might be sneezing in a few moments for those wondering where I am.

Yani nerede olduğumu merak edenler için birazdan hapşırıyor olabilirim. Bahsettiğim gibi,

I am in England right now, standing in my garden

şu anda İngiltere'deyim, bahçemde duruyorum

on, as I mentioned, the hottest day of the year so far.

, yılın şimdiye kadarki en sıcak günü.

I also have some medicine as well

Ayrıca

that I normally take to ease,

normalde

not cure, because there is no cure for hay fever.

tedavi etmek için değil, rahatlatmak için aldığım bazı ilaçlarım da var çünkü saman nezlesinin tedavisi yok.

One of the things that people who suffer from hay fever

Saman nezlesi olan kişilerin sıklıkla şikayet ettikleri şeylerden biri de

complain about quite often is the fact that you can't

get rid of it.

ondan kurtulamamanızdır.

It's very hard to get rid of it.

Ondan kurtulmak çok zor.

So to ease the symptoms, you can't cure hay fever.

Yani semptomları hafifletmek için saman nezlesini tedavi edemezsiniz. Ne yazık ki henüz

Unfortunately not yet anyway.

değil.

Not yet.

Henüz değil.

There are many things you can take to,

as I said, and not cure your hay fever.

Dediğim gibi, alıp saman nezlenizi tedavi edemeyeceğiniz birçok şey var.

Because there is no cure, although I believe there is some new medicine

Çünkü tedavisi yok, her ne kadar saman nezlesi semptomlarını hafifletmesi beklenen yeni bir ilaç

or there is a new vaccine that you can actually have

veya gerçekten sahip olabileceğiniz yeni bir aşı olduğuna inansam da

that is supposed to ease the symptoms of hay fever.

.

So we will take

Bu yüzden

a look at the things that are available now.

şu anda mevcut olan şeylere bir göz atacağız.

First of all, well, first of all, we have this you can put this up your nose.

Her şeyden önce, her şeyden önce, elimizde bu var, bunu burnunuza koyabilirsiniz.

It is a type of spray And what you do

Bu bir tür sprey Ve yaptığınız şey,

is you spray this thing up your nose

bu şeyi burnunuza püskürtmek

and it is supposed to to ease all of the sensitivity

ve tüm hassasiyeti hafifletmesi gerekiyor.

It does work, but only for a very short time.

İşe yarıyor, ancak çok kısa bir süre için.

So what I find is when I use this stuff,

Bulduğum şey, bu şeyi kullandığımda,

it works for maybe an hour

belki bir saat

or sometimes just a few minutes.

ya da bazen sadece birkaç dakika çalışıyor.

And then after that, I'm sneezing again.

Ondan sonra tekrar hapşırıyorum.

So that is something that many people use.

Yani bu birçok insanın kullandığı bir şey.

It is something you spray up your nose and it is liquid.

Burnunuza püskürttüğünüz bir şey ve sıvı.

It looks a little bit like water, but it has lots of other

Biraz suya benziyor, ama

things added as well.

aynı zamanda birçok başka şey de var.

Very common.

Çok yaygın.

This on many different types of this particular

Bu özel ilacın pek çok farklı çeşidi

medicine is available

mevcuttur.

They call it a nasal spray nasal.

Buna nazal sprey nazal diyorlar.

It's a great word.

Bu harika bir kelime.

The word nasal refers to anything connected with your nose.

Nazal kelimesi, burnunuzla bağlantılı herhangi bir şeyi ifade eder .

Nasal spray.

Burun spreyi.

Another thing a lot of people take

Pek çok insanın aldığı başka bir şey de,

is a certain type of medicine called anti histamine.

anti histamin adı verilen belirli bir ilaç türüdür.

And the antihistamine is something

Ve antihistamin,

that you can take.

alabileceğiniz bir şeydir.

The only problem is it can also make you sleepy, drowsy.

Tek sorun, aynı zamanda sizi uykulu, uykulu hale getirebilmesidir.

So one of the problems with this particular type of medicine,

Bu özel ilaç türüyle ilgili sorunlardan biri,

this will will help your hay fever,

bu saman nezlenize yardımcı olacak

but it will also knock you out.

ama aynı zamanda sizi bayıltacak.

It will make you drowsy and sleepy

Sizi uykulu ve uykulu yapacak

and you will suddenly have no energy whatsoever.

ve aniden hiçbir enerjiniz olmayacak.

So these do work.

Yani bunlar işe yarıyor.

But again, the level of success varies.

Ancak yine de, başarı düzeyi değişir.

Some people say that these work very well and some people say that they don't.

Bazıları bunların çok işe yaradığını söylerken bazıları da işe yaramadığını söylüyor.

So there are many different types of this particular medicine, as you can see.

Gördüğünüz gibi, bu özel ilacın birçok farklı türü var.

So there isn't just one.

Yani sadece bir tane yok. Bu belirli antihistaminin

There are many different types of this particular antihistamine,

birçok farklı türü vardır

and they all can contain very similar ingredients very similar things.

ve hepsi çok benzer içerikler içerebilir .

They contain very similar ingredients.

Çok benzer bileşenler içerirler.

Oh, here we go.

İşte başlıyoruz.

Ooh, my nose is now starting to itch.

Ooh, burnum şimdi kaşınmaya başladı.

I think I might be sneezing in a few moments.

Sanırım birkaç dakika içinde hapşırabilirim.

I hope not.

Umarım değildir.

Because it will be very embarrassing.

Çünkü çok utanç verici olacak.

You might notice the sun is now coming around.

Güneşin artık etrafınızda döndüğünü fark etmişsinizdir.

It is coming around the side of the house

Evin yan tarafından geliyor

and it is starting now to come into my field of view.

ve artık görüş alanıma girmeye başlıyor.

That was easy.

Kolaydı.

I suppose I should say hello to the live chat.

Sanırım canlı sohbete merhaba demeliyim.

Can I say hello to the live chat?

Canlı sohbete merhaba diyebilir miyim?

I think I should. Really?

Bence yapmalıyım. Gerçekten mi?

Of course I should.

Tabii ki yapmalıyım.

Come on, Mr. Duncan.

Hadi, Bay Duncan.

Say hello to the live chat.

Canlı sohbete merhaba deyin.

Hello to the live chat there.

Oradaki canlı sohbete merhaba.

I've done it now.

Şimdi yaptım.

Hello, Vitesse.

Merhaba, Vitesse.

Hello. Also to Z Z care.

Merhaba. Ayrıca Z Z bakımına.

Hello, Trung.

Merhaba Trung.

Hello, Truong.

Merhaba Truong.

Truong Vo.

Truong Vo.

I think maybe you are watching in Vietnam at the moment.

Sanırım şu anda Vietnam'da seyrediyorsunuzdur. Bir

We also have Florence.

de Floransa'mız var.

Hello, Florence.

Merhaba, Floransa.

Welcome to my really weird live stream.

Gerçekten garip canlı yayınıma hoş geldiniz.

I am outside with my hay fever challenge.

Saman nezlesi meydan okumamla dışarıdayım. Hapşırmaya başlamadan önce

I'm trying to see how long I can stay out here before I start sneezing.

burada ne kadar kalabileceğimi görmeye çalışıyorum .

We also have

Bizde de

100. Hello.

100 var. Merhaba.

100. Dobbie.

100. Dobby.

Nice to see you back as well on the live chat.

Sizi canlı sohbette de görmek güzel.

Florence says, Mr.

Florence, Bay

Duncan, you are approaching 1 million subscribers.

Duncan, 1 milyon aboneye yaklaşıyorsunuz der.

Yes. It's exciting, isn't it?

Evet. Heyecan verici, değil mi?

So I think sometime next week, maybe Tuesday or Wednesday,

Bu yüzden önümüzdeki hafta bir ara, belki Salı veya Çarşamba,

I think we will reach

sanırım

1 million subscribers next week.

önümüzdeki hafta 1 milyon aboneye ulaşacağız.

So I'm looking forward to that.

Bu yüzden bunu dört gözle bekliyorum.

The only problem is

Tek sorun,

there are other things happening next week. Mr.

önümüzdeki hafta başka şeylerin olması. Bay

Steve's mother is coming to stay here next week, which is not a bad thing.

Steve'in annesi gelecek hafta burada kalmaya geliyor, bu kötü bir şey değil. çok

It's lovely.

güzel

We will have Mr. Steve's mother staying here.

Bay Steve'in annesi burada kalacak.

The only problem is it might also mean that I won't be able to celebrate

Tek sorun,

my 1 million subscribers, unfortunately.

maalesef 1 milyon abonemi kutlayamayacağım anlamına da gelebilir.

So I might not be actually here

Yani YouTube kanalıma

when the 1 million subscriber

1 milyon abone

subscribes to my YouTube channel.

abone olduğunda aslında burada olmayabilirim.

Let's see what happens anyway.

Yine de ne olacağını görelim.

We will see what happens next week.

Önümüzdeki hafta ne olacağını göreceğiz.

Hello, unique life design Hello to you.

Merhaba Eşsiz Yaşam Tasarımı Merhabalar.

Nice to see you here as well.

Seni burada görmek de güzel.

Yes, the garden.

Evet, bahçe.

I have to say, the garden is looking rather nice.

Bahçenin oldukça güzel göründüğünü söylemeliyim.

One of our neighbours actually complimented the garden.

Komşularımızdan biri aslında bahçeye iltifat etti.

They said, your garden is immaculate.

Bahçeniz tertemiz dediler.

Immaculate I love that word, by the way.

Tertemiz bu arada bu kelimeye bayılıyorum.

The word immaculate.

Tertemiz kelime.

When we say that something is immaculate,

Bir şeyin kusursuz olduğunu söylediğimizde,

we mean it is very impressive.

onun çok etkileyici olduğunu kastediyoruz.

Something special, something that is extraordinary.

Özel bir şey, olağanüstü bir şey.

Something is immaculate.

Bir şey tertemiz.

So they might describe your garden as being immaculate

Bu nedenle,

if it looks incredible or amazing.

inanılmaz veya harika görünüyorsa, bahçenizi kusursuz olarak tanımlayabilirler.

And I of course, passed the message on to Mr.

Ve tabii ki mesajı Bay Steve'e ilettim

Steve.

.

So Mr.

Steve, who does a lot of the work in this garden,

Yani

bu bahçedeki işlerin çoğunu yapan Bay Steve

is the one who is responsible for this not me.

bunun sorumlusu ben değilim.

And you can see there are lots of flowers now in the garden.

Ve şimdi bahçede bir sürü çiçek olduğunu görebilirsiniz.

If you look over there, you can see there are some roses

Şuraya bakarsanız, orada büyüyen bazı güller olduğunu görebilirsiniz

growing over there.

.

And lots of colourful

Ve

yellow flowers growing there behind me.

arkamda büyüyen bir sürü rengarenk sarı çiçek.

Please don't ask me to name them.

Lütfen benden onlara isim vermemi isteme.

I'm not an expert on flowers.

Çiçekler konusunda uzman değilim.

I think Mr.

Bence Bay

Steve is more more of an expert than I am.

Steve benden daha uzman.

If I was honest with you.

Sana karşı dürüst olsaydım.

Oh, another thing you need on a hot day like this

Ah, böyle sıcak bir günde ihtiyacın olan bir diğer şey de

is, of course, water.

tabii ki su.

And I have the biggest bottle of water that I could find to bring outside.

Ve dışarı getirmek için bulabildiğim en büyük su şişesine sahibim .

So I do have plenty of water.

Bu yüzden bol su içiyorum.

I know that a lot of people worry

Birçok insanın kendimi cezalandırdığım için endişelendiğini biliyorum

that I am punishing myself

but I'm doing my live streams, especially when I'm doing them for a long time.

ama canlı yayınlarımı yapıyorum, özellikle de uzun süredir yapıyorsam.

But I have some water here as well to soothe

Ama boğazımı yatıştırmak için burada da biraz suyum var

my throat Hmm.

Hmm.

Very nice.

Çok güzel.

And for those wondering, I haven't actually

Ve merak edenler için,

taken any medicine today, so I haven't taken any

bugün aslında hiç ilaç almadım, bu yüzden bugün hiç

hay fever medicine

saman nezlesi ilacı almadım

at all today.

.

I'm OK.

Ben iyiyim. O

I thought I was going to sneeze then, but I didn't.

an hapşıracağımı sandım ama hapşırmadım.

By the way, I was hoping

Bu arada,

that we would see the cows today,

bugün inekleri görürüz diye umuyordum

but unfortunately, they seem very shy.

ama maalesef çok utangaç görünüyorlar.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

But we have lots of cows at the back of the house.

Ama evin arka tarafında bir sürü ineğimiz var.

I will turn the camera around so you can see

so normally at the back of the house there,

Evin arka tarafında çok normal bir şekilde görebilmeniz için kamerayı çevireceğim,

probably there are lots of lovely cows.

muhtemelen bir sürü sevimli inek var.

But of course, because I'm here now,

Ama tabii artık burada olduğum için, dinlenmek ve rahatlamak için

they've decided to go somewhere cool

serin bir yere gitmeye karar verdiler

to rest and relax.

.

And that is the view looking the other way.

Ve bu diğer tarafa bakan manzara.

And at the back of the house, of course, there is a big field

Ve evin arka tarafında tabii ki büyük bir tarla

and living in the back.

ve arkada oturma var.

We have some cows at the moment enjoying themselves, although

they've decided to be a little bit shy, unfortunately.

Ne yazık ki biraz utangaç olmaya karar vermiş olsalar da şu anda eğlenen bazı ineklerimiz var.

And maybe you can

Ve belki

see what's happening here.

burada neler olduğunu görebilirsiniz.

Oh, yes, there we go.

Ah, evet, işte başlıyoruz.

So you can see

Böylece

some of the trees in the garden looking very sunny.

bahçedeki bazı ağaçların çok güneşli göründüğünü görebilirsiniz.

It really does feel as if summer has arrived.

Gerçekten yaz gelmiş gibi hissettiriyor.

I have to be honest, with you.

Sana karşı dürüst olmalıyım. Sonunda

It really does feel as if we have summer in the air finally.

havada yaz varmış gibi gerçekten hissettiriyor .

We've been waiting for many months

Aylardır

for the summer months to actually arrive.

yaz aylarının gelmesini bekliyoruz.

And here they are.

Ve işte buradalar.

Finally, we can enjoy the summer time.

Sonunda yazın tadını çıkarabiliriz.

Although

although already

people are complaining, they are saying

İnsanlar zaten şikayet etmelerine rağmen,

that it's too hot.

havanın çok sıcak olduğunu söylüyorlar.

Hello, Eric.

Merhaba Eric.

Hello, Eric. Nice to see you here.

Merhaba Eric. Seni burada görmek güzel.

Do you can you smell the cows?

İneklerin kokusunu alabiliyor musun?

Strangely, no.

Garip bir şekilde, hayır.

You would imagine that we would be able to smell the the the poop

Kakayı

and the pee.

ve çişi koklayabileceğimizi hayal edersin.

Because if there's one thing that cows love doing,

Çünkü ineklerin yapmayı sevdiği bir şey varsa,

it's having big poos.

o da büyük kaka yapmaktır.

So the field does have a lot of cow poop.

Yani tarlada çok fazla inek kakası var.

But the strange thing is, you can't smell it.

Ama garip olan şey, kokusunu alamıyorsun.

So. No, no, there is no smell anywhere around here.

Bu yüzden. Hayır, hayır, buralarda hiçbir yerde koku yok.

The odour, the odour from

Koku,

the cows can not be detected.

ineklerden gelen koku algılanamaz.

So, no, we've never noticed that.

Yani, hayır, bunu hiç fark etmedik.

In fact, we can never smell any of the animals, any of that,

Aslında hiçbir hayvanın, hiçbirinin kokusunu alamayız

because sometimes we have sheep at the back of the house as well.

çünkü bazen evin arka tarafında da koyunlarımız olur.

Sometimes we have sheep.

Bazen koyunlarımız olur.

Sometimes we have cows or bullocks.

Bazen ineklerimiz veya öküzlerimiz olur.

No, I wasn't swearing.

Hayır, küfür etmedim.

Before anyone complains, I was not swearing.

Kimse şikayet etmeden önce küfür etmiyordum.

Bullocks.

Öküzler.

We have bulls and bullocks.

Boğalarımız ve öküzlerimiz var.

That is OK, Eric. Don't worry.

Sorun değil, Eric. Merak etme.

Mr. Duncan, did you see how these cows were milked?

Bay Duncan, bu ineklerin nasıl sağıldığını gördünüz mü?

And who did that?

Ve bunu kim yaptı?

The strange thing is, at the moment, those cows are not producing milk.

İşin garip yanı şu anda o inekler süt vermiyor.

They are actually quite young.

Aslında oldukça gençtirler.

So they are very young cows.

Yani çok genç inekler.

And they.

Ve onlar. Şu

They are not producing milk at the moment.

anda süt üretmiyorlar.

So there is no need to milk the cows because there is no milk

Yani inekleri sağmaya gerek yok çünkü sağılacak süt yok

to milk.

.

That's interesting, because you can use the word milk

Bu ilginç, çünkü süt kelimesini hem

as a verb and also a noun.

fiil hem de isim olarak kullanabilirsiniz.

So you can milk something

Yani bir

when you are milking account to milk something,

şey sağmak için hesap sağarken bir şey sağabiliyorsunuz,

you are taking something from another thing

başka bir şeyden bir şey alıyorsunuz.

In this case,

Bu durumda

you are milking the cow.

ineği sağıyorsunuz.

You are extracting the milk from the cows udder.

Sütü ineğin memesinden çıkarıyorsunuz.

Oh, interesting.

Oh ilginç.

What is a bullock?

öküz nedir?

Bullock.

Bullock.

A bullock.

Bir öküz.

Is a bull that has

had certain parts of its body cut off

Vücudunun belirli yerleri kesilmiş bir boğa mı

That's all I'm saying.

Tüm söylediğim bu.

So that's what a bullock is.

Demek öküz budur.

A bullock is a bull that is had some parts of its body

Öküz, vücudunun bazı kısımları kesilmiş bir boğadır,

cut off

That's all I'm saying.

tüm söylediğim bu.

Nothing else.

Başka hiçbir şey.

I'm not saying anything else.

Başka bir şey söylemiyorum.

I want to have a dance.

dans etmek istiyorum

Can I have a dance?

Dans edebilir miyim?

I'm enjoying the spam.

Spamdan zevk alıyorum.

By the way, the spam is very lovely today.

Bu arada, spam bugün çok güzel.

Can I say her big hello to all of the spam as well.

Tüm istenmeyen e-postalara da merhaba diyebilir miyim?

Now, a lot of people say, Mr.

Şimdi, pek çok insan, Bay

Duncan, you never say hello to the spam.

Duncan, istenmeyen e-postalara asla merhaba demiyorsunuz diyor.

So I am going to say hello to all of the lovely spam bots here today as well.

Bu yüzden bugün burada bulunan tüm sevimli spam botlarına da merhaba diyeceğim.

It's always nice to see you here selling your

Sizi burada çok şüpheli web sitelerinizi satarken görmek her zaman güzel

very dubious websites.

.

Hello to Mosen. Hello, Mosen.

Mosen'e merhaba. Merhaba Mosen.

We also have Pedro.

Pedro'muz da var.

Belmont is here today.

Belmont bugün burada.

Hello, Pedro.

Merhaba Pedro.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

You deserve

to celebrate your

1 million subscribers.

1 milyon abonenizi kutlamayı hak ediyorsunuz.

Well, I will. I am hoping to celebrate.

Peki, yapacağım. kutlamayı umuyorum.

The only thing next week is Mr.

Önümüzdeki hafta tek şey, Bay

Steve's mother is coming here as well.

Steve'in annesinin de buraya gelmesi.

So that might change some of the arrangements.

Yani bu bazı düzenlemeleri değiştirebilir.

But I will be with you on Sunday normally.

Ama Pazar günü normal bir şekilde yanınızda olacağım.

And I will be with you next Wednesday.

Ve önümüzdeki çarşamba sizlerle olacağım.

So there might be a celebration

Yani

next week before Mr.

önümüzdeki hafta Bay

Steve's mother arrives.

Steve'in annesi gelmeden önce bir kutlama olabilir.

She is not arriving until Wednesday.

Çarşamba'ya kadar gelmiyor.

So that's where Mr. Steve's mother is coming to.

Demek Bay Steve'in annesi buraya geliyor.

Stay with us.

Bizimle kal.

Hello, Tomek. Hello.

Merhaba Tomek. Merhaba.

Tomek.

Tomek.

Tomek is also talking about milking

Tomek de sağımdan bahsediyor

You can milk a company.

Bir firma sağabilirsiniz.

I mean, you can take advantage of it.

Demek istediğim, bundan faydalanabilirsin.

For instance, using a phone company

Örneğin, bir telefon şirketini

for personal uses or purposes. Yes.

kişisel kullanımlar veya amaçlar için kullanmak. Evet.

Yes. You can use it in another way as well.

Evet. Başka bir şekilde de kullanabilirsiniz.

It is possible to use it in another way as well,

Başka bir şekilde de kullanmak, bir

to milk something, to take advantage

şeyi sağmak, bir

of something for your own benefit.

şeyden kendi yararına yararlanmak mümkündür.

Is to milk something.

Bir şeyi sağmaktır.

You are taking that thing away.

O şeyi elinden alıyorsun.

You are milking that thing.

O şeyi sağıyorsun.

I Can I just say I always feel excited.

Sadece her zaman heyecanlı hissettiğimi söyleyebilirim. İnsanlar hayat sohbetime spam göndermeye çalıştıklarında

I always feel quite happy when people try to spam my life chat

her zaman çok mutlu oluyorum

because it means that I'm being noticed.

çünkü bu fark edildiğim anlamına geliyor.

So I always take it as a compliment. To be honest,

Bu yüzden bunu her zaman bir iltifat olarak alıyorum. Dürüst olmak gerekirse,

I always do.

her zaman yaparım.

I'm flattered that you think

my YouTube channel is worthy of your spam

YouTube kanalımın spam'inize layık olduğunu düşünmeniz gurur verici.

Hello, Valentin.

Merhaba Valentin.

Oh, hello, Valentin.

Ah, merhaba Valentin.

Mr. Duncan streaming on Friday.

Bay Duncan Cuma günü yayın yapıyor.

Quite unusual.

Oldukça alışılmadık.

It is unusual.

Bu alışılmadık.

I'm doing some unusual things today.

Bugün alışılmadık şeyler yapıyorum.

Excuse me.

Affedersin.

My hay fever is starting to affect me.

Saman nezlem beni etkilemeye başladı.

So just a moment.

Yani sadece bir an.

I'm sure you don't want to hear this.

Eminim bunu duymak istemezsin.

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

I decided to turn the sound off

so you couldn't hear that terrible noise.

O korkunç sesi duymayasınız diye sesi kapatmaya karar verdim.

Then I was blowing my nose.

Sonra burnumu çekiyordum.

Yes. The hay fever is starting.

Evet. Saman nezlesi başlıyor.

It's coming

Geliyor

my hay fever is starting to affect me.

saman nezlem beni etkilemeye başlıyor.

So I will try to stay here as long as I can.

Bu yüzden elimden geldiğince burada kalmaya çalışacağım.

Maybe one hour.

Belki bir saat.

So we have another half hour, maybe.

Yani belki yarım saatimiz daha var.

I will try my best.

Elimden geleni yapacağım.

I will move my camera slightly.

Kameramı biraz hareket ettireceğim.

And maybe we can enjoy another.

Ve belki bir başkasının tadını çıkarabiliriz.

Another view Would you like to do that?

Başka bir görünüm Bunu yapmak ister miydiniz?

I will try.

Yapmaya çalışacağım.

Try my best.

Elimden geleni yaparım.

Here we go.

İşte başlıyoruz.

I hope the signal doesn't disappear.

Umarım sinyal kaybolmaz.

So I hope you can still hear me.

Bu yüzden umarım beni hala duyabiliyorsundur.

OK, so we're going around here in a slightly different

Tamam, burada biraz farklı bir

position.

konumda dolaşıyoruz.

There we go.

Oraya gidiyoruz.

How is that

Bu nasıl daha

Is that better?

iyi?

So now I'm in a bit of a

Yani şimdi biraz

a sunny area.

güneşli bir bölgedeyim.

I'm just trying to adjust my screen,

Sadece ekranımı ayarlamaya çalışıyorum,

so I hope you can hear me OK.

umarım beni iyi duyabilirsin.

If you can't, please let me know if you can hear me.

Yapamıyorsanız, lütfen beni duyabiliyorsanız bana bildirin.

Please let me know

Lütfen bana bildirin

For those wondering what the hell this is,

Bunun ne halt olduğunu merak edenler için, İngiltere'den

it's a very unusual live stream

çok sıra dışı bir canlı yayın ve çok

from England with the best kept secret.

gizli tutuluyor.

I am.

Ben.

Did you know that I am the best kept secret on YouTube?

YouTube'da en iyi saklanan sır olduğumu biliyor muydunuz?

So few people know about my English channel.

İngilizce kanalımı çok az kişi biliyor.

Very few people.

Çok az insan.

But I do like that because it means that we are

Ama bunu seviyorum çünkü bu

in a very exclusive club.

çok özel bir kulüpte olduğumuz anlamına geliyor.

Did you know that?

Did you realise that if you are watching this right now,

Bunu biliyor muydun?

Şu anda bunu izliyorsanız,

you are actually part of a very exclusive club?

aslında çok özel bir kulübün parçası olduğunuzu fark ettiniz mi?

Hmm. It's true.

Hmm. Bu doğru.

What are you saying?

Sen ne diyorsun?

Oh, yes. We can hear you loud and clear. Good.

Oh evet. Sizi yüksek sesle ve net bir şekilde duyabiliyoruz. İyi.

As long as I'm not too loud and as long as I'm not too

Çok gürültü yapmadığım ve çok sessiz olmadığım sürece

quiet

Valentin says Mr.

Valentin, Bay

Duncan, a few more days from now and we will see a new millionaire.

Duncan, bundan birkaç gün sonra yeni bir milyoner göreceğimizi söylüyor.

Well,

I'm not sure about Millionaire.

Milyoner konusunda emin değilim.

I'm a very long way from being a millionaire.

Milyoner olmaktan çok uzaktayım.

But if you are talking about subscribers, then, yes,

Ama abonelerden bahsediyorsan evet

I will be a millionaire next week

haftaya

as I reach 1 million subscribers.

1 milyon aboneye ulaştığımda milyoner olacağım.

Mr. Crow.

Bay Karga.

Mr. Crow was saying hello then. Did you hear that?

Bay Crow o sırada merhaba diyordu. Bunu duydun mu?

Hello, Mr. Crowe.

Merhaba, Bay Crowe.

What are you doing up there?

Orada ne yapıyorsun?

Why are you disturbing my life stream

Neden hayat akışımı bozuyorsun

I'm enjoying the view.

Manzaranın tadını çıkarıyorum.

It is fantastic.

Fantastik.

We can see the sun rays coming through the trees.

Ağaçların arasından gelen güneş ışınlarını görebiliriz.

Oh, OK.

Then I can't really see the picture very well, you see, because now I'm in the sunlight,

Ah tamam.

O zaman resmi pek iyi göremiyorum , çünkü artık güneş altındayım,

so it is a little difficult

bu yüzden

to actually see what is happening on the screen.

ekranda gerçekte neler olduğunu görmek biraz zor.

That is the problem you see, being outside in bright sunlight.

Parlak güneş ışığında dışarıda olmanın gördüğünüz sorun budur.

And if you are trying to use your your mobile phone

Ve cep telefonunuzu dışarıda kullanmaya çalışıyorsanız

outside, it can be difficult,

, bu zor olabilir

and sometimes it can be impossible.

ve bazen imkansız olabilir.

So I am trying to see the screen but it's not very clear.

Bu yüzden ekranı görmeye çalışıyorum ama çok net değil.

Unfortunately, because the sun is shining bright onto it.

Ne yazık ki, çünkü güneş parlıyor.

See, one, as I mentioned, we have a lot of things going on next week.

Bakın, bir, bahsettiğim gibi, önümüzdeki hafta çok şey olacak.

It is a busy week next week.

Önümüzdeki hafta yoğun bir hafta.

But I can assure you. Can I just say

Ama seni temin ederim.

can I just.

Sadece yapabilir miyim diyebilir miyim?

Can I just say that I will be with you on Sunday

Pazar günü ve önümüzdeki Çarşamba günü de sizlerle birlikte olacağımı söyleyebilir miyim?

and also next next Wednesday as well.

And if we reach 1 million subscribers before then,

Ve o zamana kadar 1 milyon aboneye ulaşırsak, bunu

I will do a special live stream to celebrate.

kutlamak için özel bir canlı yayın yapacağım.

So it all depends on when the actual 1 million subscribers happens.

Yani her şey gerçek 1 milyon abonenin ne zaman gerçekleşeceğine bağlı.

It all depends when it actually happens.

Her şey gerçekte ne zaman olacağına bağlı.

It is so light.

Çok hafif.

It is very bright outside today.

Bugün dışarısı çok parlak.

I hope you can see me clearly because I can't see a thing.

Umarım beni net bir şekilde görebilirsin çünkü ben hiçbir şey göremiyorum.

Hello. Live chat. Hello.

Merhaba. Canlı sohbet. Merhaba.

100 Dobbie. Hello.

100 Dobby. Merhaba.

Unique says you are the best English teacher.

Unique, senin en iyi İngilizce öğretmeni olduğunu söylüyor.

Well, I would always, always say that I try my best.

Her zaman, her zaman elimden gelenin en iyisini yaptığımı söylerdim.

I don't think I'm always successful.

Her zaman başarılı olduğumu düşünmüyorum.

I don't think I'm always good at what I do.

Yaptığım işte her zaman iyi olduğumu düşünmüyorum.

But quite often

Ama çoğu zaman

I am good.

iyiyimdir.

So it is worth the wait.

Bu yüzden beklemeye değer.

Don't be too modest, Mr. Duncan.

Çok mütevazi olmayın, Bay Duncan.

Once you reach 1 million subscribers, the fandom

1 milyon aboneye ulaştığınızda, fandom

and the big money are only a matter of time.

ve büyük para sadece an meselesidir.

I'm not sure about that.

Bunun hakkında emin değilim. Bunu

One of the things I love about doing

yapmakla ilgili sevdiğim şeylerden biri,

this is people always assume

insanların her zaman

that you are earning lots and lots of money from this.

bundan çok ama çok para kazandığınızı varsaymasıdır.

Can I just say, you don't.

Söyleyemezsin diyebilir miyim? Benim sahip olmadığım milyonlarca ve milyonlarca aboneniz olmadıkça

You don't earn lots of money from YouTube

YouTube'dan çok para kazanamazsınız. Yani

unless unless you have millions and millions of subscribers,

which I don't have

So these days,

bu günlerde

having 1 million subscribers is not very much is not very many.

1 milyon aboneye sahip olmak çok fazla değil, çok fazla değil.

So when you tell someone that you have nearly a million subscribers, they don't really care.

Yani birine neredeyse bir milyon aboneniz olduğunu söylediğinizde, gerçekten umursamıyorlar.

They say, oh, OK, so what

Oh, tamam, o

the cows just went by then?

zaman inekler ne oldu? Merhaba

Did you see the moo

moo'yu gördün mü?

Hello.

Sorry, I'm just waving to the cows.

Üzgünüm, sadece ineklere el sallıyorum. Ne

They just went by

Sadly, the cows do not want to play today.

yazık ki inekler bugün oynamak istemiyorlar.

They've just gone by

Geçip gittiler

We're getting lots of spam today.

Bugün çok fazla spam alıyoruz.

Good. I'm enjoying it. Wow.

İyi. Bundan zevk alıyorum. Vay.

Makes me it.

Beni yapar.

Makes me very excited when we get spam.

Spam aldığımızda beni çok heyecanlandırıyor.

Something I was reading about this morning because, as you know,

Bu sabah hakkında bir şeyler okuyordum çünkü, bildiğiniz gibi

I like Browne using the internet in the morning when I.

Browne'un sabahları interneti kullanmasını seviyorum.

When I wake up in the early hours,

Erken saatlerde kalktığımda

I like to browse the internet and see what's new in the world.

internette gezinmeyi ve dünyadaki yenilikleri görmeyi seviyorum.

And I was reading a very interesting article about people

Ve kitap satın alan insanlarla ilgili çok ilginç bir makale okuyordum

who buy books

but there is a certain type of person who buys books,

ama kitap satın alan belirli bir insan türü var,

especially books that are currently popular

özellikle şu anda popüler olan

or maybe a book that is bought by many people or read by many people.

veya belki de birçok kişi tarafından satın alınan veya birçok kişi tarafından okunan bir kitap.

Apparently, it's very common for people to buy books but never read them.

Görünüşe göre, insanların kitap satın alıp asla okumamaları çok yaygın.

In fact, some people collect books, but they never read them.

Aslında bazı insanlar kitap [ __ ] ama asla okumazlar.

They just like to have them nearby.

Sadece yakınlarda olmasını severler.

So maybe for example, if a new book comes out

Yani örneğin, yeni bir kitap çıkarsa

and everyone is talking about it,

ve herkes onun hakkında konuşuyorsa,

many people will just go to the shops and buy the book.

pek çok kişi dükkâna gidip kitabı satın alacaktır.

And then they bring it home.

Sonra eve getiriyorlar.

But they don't

Ama

read the book.

kitabı okumuyorlar.

They just put it

Onu öylece

in the bookcase or maybe on

kitaplığa ya da belki

top of a pile of other books, but they never read them.

bir yığın başka kitabın üzerine koyarlar ama asla okumazlar.

So I was wondering if you ever do that.

Yani bunu hiç yapıyor musun diye merak ediyordum.

Have you ever bought books Have you ever bought an actual book from a bookshop?

Hiç kitap satın aldınız mı Hiç bir kitapçıdan gerçek bir kitap satın aldınız mı?

And I know that these days not many people are doing that, but

Ve bu günlerde pek fazla insanın bunu yapmadığını biliyorum ama

do you actually read the book or do you just buy it,

kitabı gerçekten okuyor musunuz yoksa satın alıp

take it home and then not read it?

eve götürüp sonra okumamak mı istiyorsunuz?

So apparently this is this is a big thing that people do now.

Görünüşe göre bu, insanların şimdi yaptığı büyük bir şey. Görünüşe göre

Another thing, apparently, if you

başka bir şey, görünüşe göre,

if you often commute on a train to work in the morning,

sabahları işe sık sık trenle gidip geliyorsanız,

apparently a lot of people will take a book with them, but they just pretend to read it.

görünüşe göre birçok insan yanlarına bir kitap alacak, ama sadece okuyormuş gibi yapıyorlar.

So they will take a book.

Yani bir kitap alacaklar.

They will open the book and they just pretend to read the book so

Kitabı açacaklar ve sadece kitabı okuyormuş gibi yapacaklar, böylece

they don't have to make eye contact with anyone else,

kimseyle,

with any other passengers on the plane or train.

uçakta veya trende diğer yolcularla göz teması kurmak zorunda kalmayacaklar.

So they are just reading, but they're not really reading.

Yani sadece okuyorlar ama aslında okumuyorlar.

They're just pretending to read

so they don't have to look at the other passengers

Diğer yolculara bakmak zorunda kalmamak için okuyormuş gibi yapıyorlar. İçinde bulunulan

One of the most awkward social situations

en garip sosyal durumlardan biri,

to be in is when you are sitting on a train

bir trende otururken

and there are lots of people around you.

etrafınızda bir sürü insan var.

And you have to try not to look at other people

Ve diğer insanlara bakmamaya çalışmalısın

because people don't like being stereotyped.

çünkü insanlar basmakalıp olmaktan hoşlanmazlar.

They don't like it when someone is

Birinin

staring at them like this.

onlara böyle bakmasından hoşlanmazlar.

People don't like it.

İnsanlar bundan hoşlanmaz.

Apparently,

Görünüşe göre,

so what they often do is they will take a book with them.

sık sık yaptıkları şey, yanlarına bir kitap alacaklar.

They will sit on the train and then they will pretend to read the book.

Trende oturacaklar ve sonra kitabı okuyormuş gibi yapacaklar.

And quite often it will be a book that is currently popular,

Ve çoğu zaman, şu anda popüler olan bir kitap

or maybe a book that is about some sort of

veya belki de kendilerini entelektüel göstermek için

big subject like the meaning of the universe

evrenin anlamı veya buna benzer bir tür büyük konu hakkında bir kitap olacaktır

or something like that, to make themselves

look intellectual as well.

.

So you do find this situation sometimes where people will take

Yani bazen insanların

a take a book onto a train and they will pretend to read it

bir kitabı alıp trene bindiği ve

just so they don't have to make

I contact with other people or communicate with anyone else.

başka insanlarla iletişim kurmak zorunda kalmamak veya başka biriyle iletişim kurmak zorunda kalmamak için onu okuyormuş gibi yaptıkları bu duruma rastlıyorsunuz.

Unique Life says I am reading.

Eşsiz Hayat okuyorum diyor.

I wish

Keşke

I wish I could see my screen but the sunlight is blocking.

ekranımı görebilseydim ama güneş ışığı engelliyor.

I am reading the book.

Kitap okuyorum.

I thought it said the big sheep.

Büyük koyun dediğini sanıyordum.

The big sheep

Büyük koyun

the big sleep.

büyük uyur.

Oh, okay,

Oh, tamam,

I. I thought it said the big sheep.

ben. Büyük koyun dediğini sanmıştım. Ben ...

I was.

idim.

I was going to get very excited by that, you see, because I love sheep so much.

Bu beni çok heyecanlandıracaktı çünkü koyunları çok seviyorum.

I love them. I love watching them in the field.

Ben onları seviyorum. Onları sahada izlemeyi seviyorum.

Not the big sheep. The big sleep.

Büyük koyun değil. Büyük uyku.

Yes, that was, of course, that was made into a movie, wasn't it, as well?

Evet, o da filme çekilmişti, değil mi?

It was a very famous movie as well.

Aynı zamanda çok ünlü bir filmdi.

So I, I would imagine that the movie is,

Yani ben, filmin, keşke

is a version of the book

I wish I could see the screen today.

bugün beyazperdede görebilseydim dediğim kitabın bir versiyonu olduğunu hayal ederdim.

I am reading

the dense dilemma,

Yoğun ikilem okuyorum

but unfortunately it is not in English, but it is in French.

ama ne yazık ki ingilizce değil ama fransızca.

Well, Florence, how good is your French?

Florence, Fransızcan ne kadar iyi?

Can you read French?

Fransızca okuyabiliyor musun?

Is your French magnifique?

Fransızcanız muhteşem mi?

Hello? Money, sir. Oh, money, sir, is here.

Merhaba? Para, efendim. Oh, para efendim, burada.

Money is sir.

Para efendim.

Money, sir is joining me today.

Para, efendim bugün bana katılıyor.

I am live in the garden and I'm having my

Bahçede yaşıyorum ve

hay fever challenge today

bugün saman nezlesi mücadelemi yapıyorum

because we are having the hottest day.

çünkü en sıcak günü yaşıyoruz. Cuma günü öğleden sonra üçe çeyrek kala

It is the hottest day this year

bu yılın şimdiye kadarki en sıcak günü

so far at a quarter

to three in the afternoon on Friday.

.

It is Friday.

Cuma.

What's the date?

It's the 17th. Today

Tarih ne?

Ayın 17'si. Bugün

we are approaching

the longest day as well here in the UK.

burada da İngiltere'deki en uzun güne yaklaşıyoruz.

So in a few days from now, we will have the longest day,

Yani bundan birkaç gün sonra, en uzun günü,

the longest period of sunlight during the day

gün içindeki en uzun güneş ışığını yaşayacağız

and then the year

ve ardından yıl

will suddenly come to an end

aniden sona erecek

and it will be Christmas again.

ve yine Noel olacak.

It's not nice

hoş değil

hello.

merhaba

Learn English.

İngilizce öğren.

Hello.

Merhaba.

I am now in Britain and I am in

Şimdi Britanya'dayım ve

the the Be the Beatles

Be the Beatles'tayım.

am I getting heatstroke?

Sıcak çarpması mı geçiriyorum?

Maybe my brain is being fried by the sun.

Belki de beynim güneş tarafından kavruluyordur.

Which one of the Beatles are you?

Beatles'tan hangisisin? Sen

Are you? Are you Paul McCartney?

? Sen Paul McCartney misin?

Are you Ringo Starr

Ringo Starr mısın

or are you the other guy you know the other guy?

yoksa tanıdığın diğer adam mısın?

The guy that was in the Beatles.

Beatles'taki adam.

But then he left

Ama sonra

Pete Best

Pete Best'ten ayrıldı

Paul, Paul, Pete Best.

Paul, Paul, Pete Best.

What a shame.

Ne ayıp.

Pete Best.

Pet Best.

He left the Beatles and then they became international

Beatles'tan ayrıldı ve ardından uluslararası

pop stars.

pop yıldızları oldular.

Excuse me,

Affedersiniz,

I'm trying not to sneeze.

hapşırmamaya çalışıyorum.

I don't want to sneeze.

hapşırmak istemiyorum

You see, I'm trying to do my best.

Görüyorsun, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Meydan

That is the challenge.

okuma budur.

The challenge today is to stand outside

Bugünkü zorluk,

with terrible hay fever and not sneeze.

korkunç saman nezlesi ile dışarıda durmak ve hapşırmamaktır.

So at the moment, I'm doing very well.

Yani şu anda çok iyi gidiyorum.

I haven't sneezed at all.

Hiç hapşırmadım. En

My favourite book

sevdiğim kitap

is Gone with the Wind.

Rüzgar Gibi Geçti.

Oh, OK, then

Oh, tamam, o zaman

why not Gone With the Wind?

neden Rüzgar Gibi Geçti olmasın?

Of course, a famous movie as well with Rhett Butler.

Elbette Rhett Butler'ın oynadığı ünlü bir film.

And who was the other one.

Ve diğeri kimdi?

Who is the woman?

Kadın kim?

Who is the Lady Scarlett?

Leydi Scarlett kimdir?

Was it Scarlett O'Hara and Rhett Butler?

Scarlett O'Hara ve Rhett Butler mıydı? Bir

And there is that famous line.

de o ünlü replik var.

Frankly, my dear, I don't give a damn

Açıkçası canım, bir

if you can't give a damn about something, it means you don't care about it.

şeyi umursamıyorsan umrumda değil, umursamıyorsun demektir.

You have no interest in that particular thing.

O belirli şeyle hiç ilgilenmiyorsun.

Frankly, my dear, I don't give a damn.

Açıkçası canım, umurumda değil.

Of course, in the past that was a very rude thing to say,

Elbette, geçmişte bunu söylemek çok kabaydı

but these days no one really cares about it.

ama bugünlerde kimse bunu gerçekten umursamıyor.

To be honest.

Dürüst olmak gerekirse.

Nowadays people read less books because they spend more time

Günümüzde insanlar sosyal medyada gün başına daha fazla vakit geçirdikleri için daha az kitap okuyorlar

on social media per present.

.

Hello, Paris.

So thank you very much for that lovely comment as well.

Merhaba Paris.

O yüzden bu güzel yorum için de çok teşekkür ederim.

Very kind of you.

Çok naziksiniz.

I wish I could see my screen.

Keşke ekranımı görebilseydim.

Edgar.

Edgar.

Oh, we have Edgar here. Hello, Edgar.

Oh, burada Edgar var. Merhaba Edgar.

Edgar says I love your

Edgar

I love your videos.

senin videolarını sevdiğimi söylüyor.

I love your videos very much. Thank you very much.

Videolarını çok seviyorum. Çok teşekkür ederim.

I have had a big problem.

Büyük bir problemim var.

Would you like to hear my problem?

Sorunumu duymak ister misin?

I know we all have problems at the moment,

Şu anda hepimizin sorunları olduğunu biliyorum

but right now

ama şu anda

I have a problem with copyright.

telif hakkıyla ilgili bir sorunum var.

Some of my old videos, there are certain people

Eski videolarımdan bazıları, videolarda bulunan bazı müzikler nedeniyle

who are now claiming those videos as theirs

artık bu videoların kendilerine ait olduğunu iddia eden bazı insanlar var

because of some of the music that is contained in the videos.

.

So some of my videos are now actually being claimed by other people

Yani videolarımdan bazıları artık başkaları tarafından hak iddia ediliyor

and it started to cause me a big problem.

ve bu bende büyük sorun yaratmaya başladı.

So I have spent the last maybe three or four weeks trying to sort this big problem out

Bu yüzden son üç ya da dört haftamı bu büyük sorunu çözmeye çalışarak geçirdim

Hello, Eric.

Merhaba Eric.

Eric, the worst book I have ever read is Fire and Blood.

Eric, okuduğum en kötü kitap Ateş ve Kan.

By George R.R.

George R.R.

Martin.

Martin tarafından.

Is that the Game of Thrones guy?

Bu Game of Thrones adamı mı? o

He's. He's a big.

. O bir büyük.

He's a big, well-built chap with a big beard.

Koca sakallı, iri yapılı, yapılı bir adam.

He looks like Gandalf.

Gandalf'a benziyor.

If Gandalf

Gandalf

was addicted to fast food.

fast food bağımlısı olsaydı.

Is he reminds me of Gandalf, but very, very.

Bana Gandalf'ı mı hatırlatıyor, ama çok, çok.

I don't want to use the word fat because you can't say that nowadays.

Şişman kelimesini kullanmak istemiyorum çünkü bugünlerde bunu söyleyemiyorsunuz.

Big. He's a very big guy, and he is the writer.

Büyük. O çok büyük bir adam ve yazar.

I think he's also the writer of Game of Thrones.

Game of Thrones'un da yazarı olduğunu düşünüyorum.

Am I right?

Haklı mıyım?

I have to be honest with you.

Sana karşı dürüst olmalıyım.

I never watched Game of Thrones.

Game of Thrones'u hiç izlemedim.

I never saw it. I didn't watch any of it.

hiç görmedim Hiçbirini izlemedim.

But I do know the name of the author

Ancak yazarın adını biliyorum

but apparently

ama görünüşe göre

some of his later work was not very good.

sonraki çalışmalarından bazıları pek iyi değildi.

I remember reading the story about George.

George hakkındaki hikayeyi okuduğumu hatırlıyorum.

Are or

Are veya

Martin, and some of his later

Martin ve sonraki çalışmalarından bazıları

work was not actually very good.

aslında pek iyi değildi.

People were

İnsanlar

complaining about how bad they were.

ne kadar kötü olduklarından şikayet ediyorlardı.

Mr. Duncan, why don't you put your microphone Mr.

Bay Duncan, neden mikrofonunuzu koymuyorsunuz Bay

Duncan, I can hardly hear you.

Duncan, sizi zar zor duyabiliyorum.

OK, can you hear me now?

Tamam, şimdi beni duyabiliyor musun?

Is that better?

Bu daha iyi mi?

What about now?

Peki ya şimdi?

Can you hear me now? Is that better?

Şimdi beni duyabiliyor musun? Bu daha iyi mi?

If you can't hear me, please let me know

Beni duyamıyorsanız, lütfen bana bildirin,

or else I'm wasting my time and I'm also wasting your time.

yoksa zamanımı boşa harcıyorum ve aynı zamanda sizin de zamanınızı harcıyorum.

Is that better?

Bu daha iyi mi?

Can you hear me now?

Şimdi beni duyabiliyor musun?

You should be able to hear me now.

Şimdi beni duyabiliyor olmalısın.

I can't turn my microphone up any more.

Artık mikrofonumu açamıyorum.

It won't go any further.

Daha ileri gitmeyecek. Ne yazık ki

Unfortunately,

Oh, hello.

, merhaba.

Hello, Colonel.

Merhaba, Albay.

Colonel says I can't hear you, Mr. Duncan.

Albay sizi duyamadığımı söylüyor, Bay Duncan.

Yes, he is the author of

Evet,

Game of Thrones. Yes.

Game of Thrones'un yazarıdır. Evet.

I never saw it.

hiç görmedim

Isn't it strange that when certain TV programmes come along

Bazı TV programları çıktığında

and you suddenly hear lots of people talking about

ve birdenbire birçok insanın tüm bunlar hakkında konuştuğunu duyduğunuzda,

all of these things

it's very loud.

çok gürültülü olması garip değil mi?

Is that good or bad?

Bu iyi mi kötü mü?

One of the problems with being outside is you can't hear the sound.

Dışarıda olmanın sorunlarından biri de sesi duyamamanızdır.

That is one of the problems with coming outside and doing this.

Dışarı çıkıp bunu yapmanın sorunlarından biri de bu.

You never quite know if if everyone can hear you

Herkesin sizi duyup duymadığını

or if the sound quality is good or bad.

veya ses kalitesinin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu asla tam olarak bilemezsiniz.

So I hope you can hear me now and I hope it is clear I will try my best anyway.

Bu yüzden umarım beni şimdi duyabiliyorsundur ve umarım her halükarda elimden gelenin en iyisini yapacağım açıktır.

How many books have you ever read?

Şimdiye kadar kaç kitap okudun? Okuldayken

I've read a lot of books in my time when I was at school,

çok kitap okudum zamanında, En

One of my favourite lessons, one of my favourite classes

sevdiğim derslerden biri, en sevdiğim derslerden biri

was English literature.

İngiliz edebiyatıydı.

So our English teacher used to read stories to us.

Bu yüzden İngilizce öğretmenimiz bize hikayeler okurdu.

Sometimes we would read a book together,

Bazen birlikte kitap okurduk,

so we would sit in the classroom and we would all have a copy of a book

sınıfta otururduk ve hepimizde bir kitap olurdu

and then the teacher would read and we would follow and she read.

ve sonra öğretmen okurdu, biz de takip ederdik ve o okurdu.

So it was a very good way of looking at

Yani kelimelere bakmanın

words, understanding the meaning of the words.

, kelimelerin anlamlarını anlamanın çok iyi bir yoluydu.

And also my English teacher had a very nice voice.

Ayrıca İngilizce öğretmenimin çok güzel bir sesi vardı. Çok

She she had a lovely English accent.

hoş bir İngiliz aksanı vardı.

So I think I think maybe she was responsible for the way I speak.

Bu yüzden konuşma tarzımdan belki de onun sorumlu olduğunu düşünüyorum .

Maybe

Belki

Hello, Mr.

Merhaba, Bay

Duncan. How are you?

Duncan. Nasılsın?

I am I am a new subscriber and I study English literature.

Ben yeni aboneyim ve İngiliz edebiyatı okuyorum.

I want to be fluent in English.

İngilizce'de akıcı olmak istiyorum.

Would you please give me some advice? Yes.

Bana biraz tavsiye verir misin? Evet.

There is a lot of advice I could give you if you want to be good at English.

İngilizcede iyi olmak istiyorsan sana verebileceğim pek çok tavsiye var.

Like learning anything, learning anything.

Her şeyi öğrenmek, her şeyi öğrenmek gibi.

The rules are always similar.

Kurallar her zaman benzerdir.

Do it as much as you can.

Yapabildiğin kadar yap.

Spend time concentrating on what you are learning.

Ne öğrendiğinize konsantre olmak için zaman harcayın.

Because nowadays people want everything to be fast and instant.

Çünkü günümüzde insanlar her şeyin hızlı ve anında olmasını istiyor.

They don't want to wait.

Beklemek istemiyorlar.

So when we talk about learning English, a lot of people will say But Mr.

Bu yüzden, İngilizce öğrenmek hakkında konuştuğumuzda, pek çok insan şunu söyleyecektir: Ama Bay

Duncan, I don't want to spend many, many months learning English.

Duncan, İngilizce öğrenmek için çok, çok aylar harcamak istemiyorum .

I want to do it in a few days.

Birkaç gün içinde yapmak istiyorum.

But you can't.

Ama yapamazsın.

You can't learn English in just a few days.

Sadece birkaç günde İngilizce öğrenemezsin. İngilizcenizi geliştirmenin

There are many, many

pek çok yolu var

ways of improving your English,

but I always say that the most important thing to remember

ama ben her zaman hatırlanması gereken en önemli şeyin

is the way you

view English.

İngilizceye bakış açınız olduğunu söylerim.

So don't just for you English as another subject.

Bu yüzden sadece sizin için başka bir konu olarak İngilizce yapmayın. öyle

It isn't.

değil

It is something that is part of you.

Bu sizin bir parçanız olan bir şeydir.

You have to make English part of your

İngilizceyi hayatınızın ve duygularınızın bir parçası yapmalısınız

your life and part of your feelings,

because English is a language that is used to express

çünkü İngilizce duygu ve hisleri ifade etmek için kullanılan bir dildir

feelings and emotions.

.

So I always say that it is good to make English part

Bu yüzden her zaman İngilizceyi

of your life, part of your your everyday life.

hayatınızın, günlük hayatınızın bir parçası haline getirmenin iyi olduğunu söylüyorum.

You should view it like part of your body.

Onu vücudunuzun bir parçası gibi görmelisiniz.

It becomes part of you.

Senin bir parçan olur.

Something that you think about in the morning, something that you study in the afternoon

Sabah düşündüğünüz bir şey, öğleden sonra veya akşam çalıştığınız bir şey

or in the evening.

.

You make it something that becomes part of your life.

Onu hayatınızın bir parçası haline getiren bir şey haline getiriyorsunuz.

So I hope that is helpful.

Umarım bu yardımcı olur.

But there are many ways of improving your English,

Ama İngilizcenizi geliştirmenin birçok yolu var

and that is one of the reasons why I come here to do this.

ve bunu yapmak için buraya gelmemin nedenlerinden biri de bu.

I always hope that that

Her zaman

my lessons are helpful.

derslerimin faydalı olmasını umuyorum.

Oh, we have arriving

Oh,

Luis Mendez.

Luis Mendez'e geliyoruz.

I'm sorry, Luis.

Üzgünüm, Luis.

I don't have my echo.

Benim yankım yok.

Maybe I can go over there and do it right there.

Belki oraya gidip orada yapabilirim.

I will do it over there, and maybe we will have some echo.

Orada yapacağım ve belki biraz yankı buluruz.

Wait there.

Orada bekle.

So joining us today, it is

Bugün bize katılan

Louis Mendez,

Louis Mendez,

Louis Mendez is here today.

Louis Mendez bugün burada.

Hello, Louis. I hope you enjoyed that.

Merhaba Louis. Umarım bundan zevk almışsındır. Az önce

I have just disturbed

all of my neighbours

tüm komşularımı rahatsız ettim Yazın

Which English book do you recommend reading during the summer?

hangi İngilizce kitabı okumamı önerirsiniz?

Well, I suppose it depends what type of book you enjoy reading.

Eh, sanırım ne tür kitap okumaktan hoşlandığına bağlı.

I suppose it depends what type of stories you enjoy.

Sanırım ne tür hikayelerden hoşlandığına bağlı.

I always think that books are very similar to movies.

Her zaman kitapların filmlere çok benzediğini düşünürüm.

Everyone has their own favourite type of book.

Herkesin kendi favori kitap türü vardır.

Everyone has their own favourite type of movie

Herkesin kendi favori film

things that they enjoy reading and different things

türü, okumaktan zevk aldığı şeyler ve

that they can learn from

reading those books.

bu kitapları okuyarak öğrenebilecekleri farklı şeyler vardır.

Hello to Abdul

Abdul

Abdul Rahman or Abdul Rahman

Abdul Rahman veya Abdul Rahman'a merhaba Fil Adam'ın

I have read a book

bir kitabını okudum

of The Elephant Man.

.

Oh, yes, yes, yes.

Evet, evet, evet.

There have been many things written about The Elephant Man.

Fil Adam hakkında çok şey yazıldı.

Maybe you've seen the movie based on

some of the memoirs of The Doctor

Who Befriended The Elephant Man.

Fil Adam ile Dost Olan Doktor'un anılarından bazılarına dayanan filmi belki izlemişsinizdir.

Of course, his real name was Joseph Merrick.

Elbette gerçek adı Joseph Merrick'ti.

That's his real name.

Bu onun gerçek adı.

And he was around.

Ve etraftaydı.

I think it was George.

Sanırım George'du.

I want to say the I don't think it was Edwardian times.

Edward dönemi olduğunu sanmıyorum demek istiyorum.

I think he was actually a little bit later than that.

Aslında ondan biraz daha geç olduğunu düşünüyorum.

But he was around at a time

Ama

when there were many circus shows, side shows,

pek çok sirk gösterisinin, yan gösterinin olduğu bir zamanda ortalıktaydı

and some people would call them freak shows, although these days we don't use that term.

ve bugünlerde bu terimi kullanmıyoruz, ancak bazı insanlar bunlara ucube gösterileri diyorlardı .

It is a little bit offensive.

Bu biraz saldırgan.

But yes, yes, I know very much I know a lot about him because

Ama evet, evet, çok şey biliyorum, onun hakkında çok şey biliyorum çünkü

when I was at school, we had to write an essay

ben okuldayken bir deneme yazmamız

and we had to stand in front of the class

ve sınıfın önünde durup

and read the essay out.

makaleyi okumamız gerekiyordu.

And can you guess

Ve tahmin edebiliyor musunuz

but can you guess what the subject of my essay was?

ama makalemin konusunun ne olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?

The subject was the life of Joseph

Konu,

Merrick, otherwise known as The Elephant Man.

Fil Adam olarak bilinen Joseph Merrick'in hayatıydı.

And yes, there was also a film made as well starring

Ve evet, rolü oynayan John Hurt'ün oynadığı bir film de yapıldı

John Hurt, who played the part.

.

He he played the role of The Elephant Man.

Fil Adam rolünü oynadı.

But yes, a great story.

Ama evet, harika bir hikaye.

And also a very moving story as well.

Ve aynı zamanda çok hareketli bir hikaye.

The film is very good.

Film çok iyi.

And yes, there have been many books written

Ve evet,

about the life of Joseph

Merrick, otherwise known as The Elephant Man.

Fil Adam olarak da bilinen Joseph Merrick'in hayatı hakkında yazılmış birçok kitap var.

But I know quite a bit about that, actually,

Ama bu konuda epey bilgim var aslında,

Hello to Niko.

Niko'ya merhaba.

Hello, Niko.

Merhaba Niko.

Thank you very much for joining me today.

Bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Hello, teacher from Valencia.

Merhaba Valencia'dan öğretmen.

We have 43 degrees

43 derecemiz var

It's 43 degrees in Valencia.

Valensiya'da 43 derece.

I can't believe it.

inanamıyorum

Is it really 43 degrees where you are?

Bulunduğunuz yer gerçekten 43 derece mi?

That's incredible.

Bu inanılmaz.

I think here at the moment it's around 29.

Sanırım şu anda burada 29 civarında.

So here in England,

Yani burada, İngiltere'de,

the place I'm standing now talking to you live from

şu anda sizinle canlı olarak konuştuğum yer

is hot.

sıcak. Bu

It is.

.

It's. It's a round.

Onun. Bu bir tur.

Yes, it is.

Evet öyle.

Around 30 degrees today here.

Bugün burada 30 derece civarında.

The hottest day of the year so far.

Yılın şu ana kadarki en sıcak günü.

I believe it's quite hot in France as well.

Fransa'da da oldukça sıcak olduğuna inanıyorum.

Louis, is it hot where you are today?

Louis, bugün bulunduğun yer sıcak mı?

I am very aware that the sun

Güneşin

is coming down on my neck.

boynuma battığının çok farkındayım.

I can feel the sun burning the back of my neck.

Güneşin ensemde yandığını hissedebiliyorum. Bu

So I might,

yüzden belki,

I might actually get sunburned today.

aslında bugün güneşten yanmış olabilirim.

The amazing thing is my

Şaşırtıcı olan şey,

my hay fever seems to have disappeared.

saman nezlemin kaybolmuş gibi görünmesi.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

It's not strange.

Bu garip değil.

When I came outside, my hay fever was terrible.

Dışarı çıktığımda saman nezlem çok kötüydü.

But now it seems it seems to have eased off

Ama şimdi hafiflemiş gibi görünüyor

Maybe I found the cure for hay fever

Belki de canlı yayında saman nezlesinin çaresini bulmuşumdur

during a live stream.

.

This is it.

Budur. Bu

So the next time I feel as if I have bad hay fever

yüzden bir dahaki sefere kötü saman nezlesi varmış gibi hissediyorum

or my hay fever is making me suffer what I will do.

ya da saman nezlem bana ne yapacağımı düşündürüyor.

I will come outside and I will do a live stream outside

Dışarı çıkacağım ve dışarıda canlı yayın yapacağım

It's not a good idea.

Bu iyi bir fikir değil.

Maybe that is it.

Belki de budur.

Maybe that is the cure.

Belki de tedavisi budur.

Maybe I have discovered the cure

Belki de

for hay fever.

saman nezlesinin çaresini bulmuşumdur. Tek

All you have to do is

yapmanız gereken

do a live stream

canlı yayın yapmak

and then everything will be all right.

ve ardından her şey yoluna girecek.

I'm going to move.

taşınacağım

I hope you don't mind. I'm going to.

Umarım sakıncası yoktur. gidiyorum

To move the camera.

Kamerayı hareket ettirmek için.

And also move myself away from the sun.

Ve ayrıca kendimi güneşten uzaklaştırıyorum.

Because it's a little bit too hot for me.

Çünkü benim için biraz fazla sıcak.

I'm not sure if that's better.

Bunun daha iyi olduğundan emin değilim.

Is that better?

Bu daha iyi mi?

I'm not sure if that's actually better or worse.

Bunun gerçekten daha mı iyi yoksa daha mı kötü olduğundan emin değilim.

Anyway, I hope you can see me.

Her neyse, umarım beni görebilirsin.

All right. And hear me all right.

Elbette. Ve beni iyi dinle.

A lot of people seem to be saying that the sound wasn't very good.

Pek çok insan sesin çok iyi olmadığını söylüyor gibi görünüyor .

So I hope I have I'm coming through clearly now

Umarım

your listeners are and to taining Mr.

dinleyicileriniz Bay Duncan'ı azarlamak için net bir şekilde konuşuyorumdur

Duncan. Natalie. Hello, Natalie.

. Natalie. Merhaba, Natalie.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

I remember many years ago there was a there was a singer

Yıllar önce

called Natalie.

Natalie adında bir şarkıcı olduğunu hatırlıyorum.

I'm trying to remember her second name.

İkinci adını hatırlamaya çalışıyorum.

I can't remember his second name.

İkinci adını hatırlayamıyorum.

There Natalie.

İşte Natalie.

It wasn't Natalie Imbruglia.

Natalie Imbruglia değildi.

Or Imbruglia.

Veya Imbruglia.

Natalie Imbruglia.

Natalie Imbruglia.

And she had she had a very big hit

Ve Torn adlı bir şarkıyla çok büyük bir hit olmuştu,

with a song called Torn which I'm sure you've heard of.

eminim ki duymuşsunuzdur.

It was a very big hit.

Çok büyük bir hit oldu.

I think it was a hit in the 1990s to

Bence 1990'larda

the live chat is going very quiet.

canlı sohbet çok sessiz gidiyor.

Oh, hello, Alexander.

Ah, merhaba İskender.

Alexander Silva

Alexander Silva

says, I used to live in London.

, Londra'da yaşardım diyor.

When I first arrived, I couldn't say a word of English.

İlk geldiğimde tek kelime İngilizce konuşamıyordum.

And then eventually I found your channel

Ve sonunda senin kanalını buldum,

that's what happens.

olan bu.

Sorry.

Üzgünüm.

I will try to read that again.

Bunu tekrar okumaya çalışacağım.

Yes. Alexander Silva.

Evet. İskender Silva. Eskiden

I used to live in London, and I remember when I first arrived,

Londra'da yaşıyordum ve ilk geldiğimde

I couldn't say a word of English, and eventually I found your channel.

tek kelime İngilizce konuşamadığımı ve sonunda kanalınızı bulduğumu hatırlıyorum.

And guess what? My. My English improved a lot.

Ve tahmin et ne oldu? Benim. İngilizcem çok gelişti.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Thank you very much, Alexander.

Çok teşekkür ederim İskender. Rica

You are welcome. It is my pleasure.

ederim. Benim için bir zevktir.

Over 15 years

15 yıldan fazla

Even I can't believe it.

Ben bile inanamıyorum.

Over 15 years I've been doing this.

15 yılı aşkın süredir bunu yapıyorum.

And this year I will be celebrating my 16th

Ve bu yıl

16 years in October.

Ekim ayında 16. 16. yılımı kutluyor olacağım.

Oh, here we go again.

Yine başlıyoruz.

I'm enjoying having the spam today.

Bugün spam almaktan zevk alıyorum. Birilerinin beni fark etmesi

It always makes me feel happy because it means that

beni hep mutlu ediyor

someone has noticed me

It always makes me so excited

when I get disgusting messages on my live chat

Canlı sohbetimde insanlardan iğrenç mesajlar aldığımda beni hep çok heyecanlandırıyor

from people

and it means that I've been noticed

ve fark edilmişim anlamına geliyor Bunu

I take it as a compliment

iltifat olarak alıyorum

Who I'm suddenly feeling quite hot.

Kimim aniden oldukça sıcak hissetmek.

You are doing great in this challenge, says Erik.

Bu meydan okumada harika gidiyorsun, diyor Erik.

Yes, I seem to be doing quite well at the moment.

Evet, şu anda oldukça iyi görünüyorum.

I don't know how or why but it seems my hay

Nasıl ve neden bilmiyorum ama görünüşe göre saman

fever is not as bad as I thought it would be.

nezlem sandığım kadar kötü değilmiş.

Although it was bad this morning, I was really unwell this morning.

Bu sabah kötü olmasına rağmen, bu sabah gerçekten hastaydım.

I couldn't stop sneezing.

Hapşırmamı durduramadım.

And that's the reason why I decided to do this challenge today.

Bugün bu meydan okumayı yapmaya karar vermemin nedeni de bu.

I thought it would be a bit of fun for a Friday

Cuma günü biraz eğlenceli olur diye düşündüm.

If there's

one thing I enjoy doing on Friday is having fun.

Cuma günü yapmaktan keyif aldığım bir şey varsa o da eğlenmektir.

Why not?

Neden?

It's not against the law. Yet.

Yasalara aykırı değil. Henüz.

It will be maybe a couple of years ago

Belki birkaç yıl önce olacak

or sorry, a couple of years from now.

ya da üzgünüm, bundan birkaç yıl sonra.

Having fun will be illegal.

Eğlenmek yasa dışı olacaktır.

Against the law.

Kanuna karşı.

They'll say

they will say, stop having fun.

Eğlenmeyi bırak diyecekler.

You're not allowed to have fun.

Eğlenmenize izin verilmiyor.

Stop it. It is illegal.

Yapma. Yasadışı. İyi

You can't have a good time.

vakit geçiremezsin.

Take that smile off your face.

Yüzünden o gülümsemeyi çıkar.

Hello, teacher.

I am a new student.

Merhaba öğretmenim.

Ben yeni bir öğrenciyim.

Hello.

Morning.

Merhaba.

Sabah.

Morning. Hello to you.

Sabah. Merhaba sana.

Where are you watching at the moment?

Şu anda nereden izliyorsunuz?

Please let me know where you are.

Lütfen nerede olduğunuzu bana bildirin. Şu

I am in England at the moment, standing in my garden and

anda İngiltere'deyim, bahçemde duruyorum ve

Excuse me.

Affedersiniz.

I'm being attacked by pigeons.

Güvercinler tarafından saldırıya uğruyorum.

Pigeons keep flying over my head, and it's very distracting.

Güvercinler kafamın üzerinde uçmaya devam ediyor ve bu çok dikkat dağıtıcı.

Paris says we will send you lots of energy.

Paris size bol miktarda enerji göndereceğimizi söylüyor.

I need your positive energy to make my high fever go away.

Yüksek ateşimin geçmesi için pozitif enerjinize ihtiyacım var .

Yes, I would appreciate that very much.

Evet, bunu çok takdir ederim.

Dimitri says how many years

Dimitri canlı yayınlarını kaç yıldır yapıyorsun diyor.

have you been doing your live broadcasts?

I've been doing my live streams for six years.

Canlı yayınlarımı altı yıldır yapıyorum.

Six years I've been doing live streams.

Altı yıldır canlı yayın yapıyorum.

Even I can't believe that.

Buna ben bile inanamıyorum.

So out of my 15 years on YouTube,

YouTube'da geçirdiğim 15 yılın dışında,

I've actually been doing my livestreams for six years.

aslında altı yıldır canlı yayınlarımı yapıyorum.

I started doing them in July of 2016

Onları 2016 yılının Temmuz ayında yapmaya başladım

and there is a very long and interesting story that goes with that.

ve bununla ilgili çok uzun ve ilginç bir hikaye var .

But I won't tell you today

Ama bugün size anlatmayacağım

because I'm sure a lot of people have heard the story many times.

çünkü eminim birçok insan bu hikayeyi defalarca duymuştur.

But yes, there is an interesting story that is connected

Ama evet,

to how I started doing my live streams.

canlı yayınlarımı yapmaya nasıl başladığımla bağlantılı ilginç bir hikaye var.

It was all completely accidental.

Her şey tamamen tesadüfiydi.

I did not intend to do it.

Bunu yapmak niyetinde değildim.

It just happened by accident.

Sadece tesadüfen oldu.

Alexander says, I also forgot to mention

Alexander,

I have picked up the British accent again and a big thanks to you.

İngiliz aksanını tekrar öğrendiğimi söylemeyi unuttum ve sana çok teşekkür ederim diyor.

I can't believe that I could.

Yapabileceğime inanamıyorum.

Thank you for all that

Tüm bunlar için teşekkür ederim

Yes, well, you are.

Evet, öylesin.

You are very welcome.

Hoşgeldiniz. Derslerinden öğrendiğim

After all those many years of learning from your lessons, I am so proud.

onca yıldan sonra çok gururluyum.

Well, I'm all I can say as I feel

also proud as well

that I've been able to help you learn your English.

İngilizce öğrenmenize yardım edebildiğim için gurur duyduğum için söyleyebileceğim tek şey bu.

And I hope it has been helpful in your life.

Ve umarım hayatında faydalı olmuştur.

One of the things I used to always say to my students is

Öğrencilerime her zaman söylediğim şeylerden biri,

when I was teaching directly

doğrudan sınıfta ders verirken

in the classroom, I used to always say, English

, her zaman İngilizcenin

is an opportunity.

bir fırsat olduğunu söylerdim.

English is a door waiting to open.

İngilizce açılmayı bekleyen bir kapıdır.

English can improve your life in many ways.

İngilizce hayatınızı birçok yönden geliştirebilir.

And that is something that I, I believe in.

Ve bu benim inandığım bir şey.

That is something I've always believed in.

Bu her zaman inandığım bir şey.

To be honest, it is not just about the language.

Dürüst olmak gerekirse mesele sadece dil değil. Aynı

It is also about the opportunities

that English can bring to you as well.

zamanda İngilizcenin size getirebileceği fırsatlarla da ilgilidir.

And that is one of the reasons why I love teaching English.

İngilizce öğretmeyi sevmemin nedenlerinden biri de bu.

It is a skill.

Bu bir beceridir.

It is something that can help your life.

Hayatınıza yardımcı olabilecek bir şey.

It is something that can give you more opportunities,

Size daha fazla fırsat verebilecek,

can work in many different places,

birçok farklı yerde çalışabilecek,

doing many different types of job you can travel.

birçok farklı türde iş yapabilecek, seyahat edebileceğiniz bir şey.

So there are many opportunities

Dolayısıyla,

that can come your way from learning English.

İngilizce öğrenirken karşınıza çıkabilecek pek çok fırsat var.

And that is the reason why I enjoy teaching it.

Ve bu yüzden öğretmekten zevk alıyorum.

I always hope that my lessons are helpful,

even though this afternoon I am standing outside.

Bu öğleden sonra dışarıda olmama rağmen, her zaman derslerimin faydalı olmasını umuyorum.

Palmira makes a very interesting comment, and this is something that I,

Palmira çok ilginç bir yorum yapıyor ve bu benim,

I only read about this morning very quickly

sadece bu sabah çok hızlı okuduğum bir şey, bu

so I don't have all the details, but I do believe that

yüzden tüm ayrıntılara sahip değilim, ancak inanıyorum ki

the Eurovision Song Contest

that was held maybe two or three weeks ago.

belki iki veya üç hafta önce düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması .

And as you know, the Ukraine,

Ve bildiğiniz gibi Ukrayna,

the Ukrainian entry won the contest.

Ukraynalı giriş yarışmayı kazandı.

And it is traditional for the winner

Ve kazananın bir

to host the next Eurovision song contest,

sonraki Eurovision şarkı yarışmasına ev sahipliği yapması gelenekseldir,

which means, of course, the next Eurovision

bu da elbette bir sonraki Eurovision

Song Contest will be held in Ukraine.

Şarkı Yarışması'nın Ukrayna'da yapılacağı anlamına gelir.

However,

Ancak

because of the situation that's ongoing at the moment,

şu anda devam eden durum nedeniyle

it would appear that it's not going to be held in Ukraine.

Ukrayna'da yapılmayacak gibi görünüyor.

It would appear that it will be held here.

Görünüşe göre burada yapılacak.

Well, not here, not in my garden.

Burada değil, bahçemde değil.

It's not big enough.

Yeterince büyük değil.

I would need a very big garden

to host the Eurovision Song Contest.

Eurovision Şarkı Yarışması'na ev sahipliği yapmak için çok büyük bir bahçeye ihtiyacım var.

But apparently the UK has proposed

Ama görünüşe göre Birleşik Krallık,

holding the Eurovision Song Contest in this country.

Eurovision Şarkı Yarışması'nın bu ülkede düzenlenmesini teklif etmiş.

In this country.

Bu ülkede.

So very interesting state of affairs.

Yani çok ilginç bir durum.

I don't have all the details because I only saw the I only saw the story this morning.

Tüm ayrıntılara sahip değilim çünkü hikayeyi yalnızca bu sabah gördüm.

Dimitri.

Dimitri.

Hello. Dimitri is watching in Ukraine.

Merhaba. Dimitri Ukrayna'da izliyor.

Hello to you.

Merhaba sana.

Very nice to see you here today.

Bugün seni burada görmek çok güzel.

Thank you very much for joining me.

Bana katıldığınız için çok teşekkür ederim.

Live in the garden

on a very hot day.

Çok sıcak bir günde bahçede yaşayın.

That is the reason why I have my bottle of water, you see.

Şişe suyumun olmasının nedeni bu, anlıyor musun?

I have my water to keep me refreshed.

Beni tazelemek için suyum var.

I miss London so much.

Londra'yı çok özledim.

I used to work in a bar called the Yard Bar in Soho,

Soho'da Yard Bar diye bir barda çalışıyordum

and I had very good times there.

ve orada çok güzel günlerim oldu.

Well, maybe one day you can go back there

Belki bir gün oraya geri dönüp yeniden

and become reacquainted.

tanışırsın.

Reacquainted?

Yeniden tanıştınız mı?

To reacquaint is to get back in

Yeniden tanışmak,

touch with something from your past.

geçmişinizden bir şeyle tekrar temasa geçmektir.

Maybe something you used to do in the past.

Belki geçmişte yaptığın bir şey.

Here we go.

I'm going to sneeze

İşte başlıyoruz.

Ben hapşıracağım

There you go.

İşte böyle.

I just sneezed. I'm sorry. Just a just a moment.

Sadece hapşırdım. Üzgünüm. Sadece bir an.

All right.

Elbette. İşte

Oh, there you go.

böyle.

It's arrived.

Geldi.

Hmm. Hay fever

Hmm. Saman nezlesi aniden

has suddenly arrived

again.

tekrar geldi. Benim sorunumu

One of the things that creates

yaratan şeylerden biri de havanın

my problem is when it's windy.

rüzgarlı olması.

So when the wind is blowing.

Yani rüzgar estiğinde.

And you might notice today the wind is blowing around me.

Ve bugün rüzgarın etrafımda estiğini fark edebilirsiniz.

And, of course, the pollen from the plants

Ve tabii ki bitkilerden gelen polenler

is being carried everywhere,

her yere,

all over the place.

her yere taşınıyor.

And the pollen is then going at my nose.

Ve polen o zaman burnuma gidiyor.

And that's the reason why I'm sneezing.

Hapşırmamın nedeni de bu.

I have hay fever

Saman nezlem var

and that's the reason why I'm here today.

ve bu yüzden bugün buradayım.

Outside

Dışarıda

a lot of people wishing that

the war in Ukraine will finish soon. Yes.

Ukrayna'daki savaşın bir an önce bitmesini dileyen pek çok insan var. Evet.

Well,

Pekala,

the sad thing about any situation

that is costing lives

hayatlara mal olan

and taking away people's freedom

ve insanların özgürlüklerini alan herhangi bir durumun üzücü yanı

is after a while,

, bir süre sonra

people stop thinking about it or stop talking about it.

insanların bu konu hakkında düşünmeyi bırakması veya hakkında konuşmayı bırakmasıdır.

So when when something first happens,

Yani bir şey ilk olduğunda,

everyone is interested in that particular subject or that particular story.

herkes o belirli konuyla veya o özel hikayeyle ilgilenir.

So when the invasion of Ukraine first happened, everyone was talking about it

Yani Ukrayna'nın işgali ilk gerçekleştiğinde herkes bundan bahsediyordu

and the news was constantly reporting on the situation.

ve haberler sürekli olarak durumdan bahsediyordu.

But now, because many, many days have passed,

Ama şimdi, çok, çok günler geçtiği için,

I think it's over a hundred days now

sanırım

since the invasion took place.

işgalin gerçekleşmesinin üzerinden yüz günden fazla zaman geçti.

So a lot of people seem to

Yani pek çok insan

have forgotten all about it or they don't report it very much,

her şeyi unutmuş gibi görünüyor ya da

even though everything is still happening there.

orada her şey hala devam ediyor olmasına rağmen pek rapor etmiyorlar.

And you might also say the same thing

Aynı şeyi

about other parts of the world where conflicts are taking place.

dünyanın çatışmaların yaşandığı diğer bölgeleri için de söyleyebilirsiniz .

I suppose you could talk about places like Yemen as well.

Yemen gibi yerlerden de bahsedebilirsin sanırım.

Syria is a very good example

Suriye,

of of a conflict that is still going on but

halen devam eden ancak hemen hemen hiç bahsedilmeyen bir çatışmanın çok iyi bir örneğidir

is hardly ever mentioned.

. Bu

So it is it is interesting how these big stories come along

yüzden bu büyük hikayelerin ortaya çıkması

and they are talked about quite a lot, but then

ve hakkında epey konuşulması ilginç ama sonra

it all fades away.

hepsi unutulup gidiyor.

The media and the people who are reporting on these things,

Medya ve bunları haber yapan kişiler, konuşacak

they will find a new subject or a new thing

yeni bir konu veya yeni bir konu bulacaktır

to talk about.

.

Christina says, I've been following you

Christina, Seni

for so many years, and honestly, my English pronunciation has improved.

uzun yıllardır takip ediyorum ve dürüst olmak gerekirse, İngilizce telaffuzum gelişti diyor.

Thank you very much. Again.

Çok teşekkür ederim. Tekrar.

I'm glad that I've been able to help you in some way.

Size bir şekilde yardım edebildiğime sevindim.

That's the reason why

I do this.

Bunu yapmamın nedeni bu.

It's okay.

I'm not crying. I'm not crying, honestly.

Sorun değil.

ağlamıyorum Dürüst olmak gerekirse ağlamıyorum.

These are not tears

Bunlar gözyaşı değil

I have tea coming out of my nose.

burnumdan çay fışkırıyor.

Lovely.

Sevimli.

Very nice.

Çok güzel.

Who else is here today?

Bugün başka kim var?

Oh, trying to see the live chat.

Oh, canlı sohbeti görmeye çalışıyorum.

Unfortunately, it is so small on the screen.

Ne yazık ki, ekranda çok küçük.

I can hardly see the writing.

Yazıyı pek göremiyorum.

I will.

Yapacağım.

I will be going in a few moments because my hay fever is now starting to get worse.

Birazdan gideceğim çünkü saman nezlem şimdi kötüleşmeye başladı.

And I.

Ve ben.

I don't want to start suffering.

Acı çekmeye başlamak istemiyorum.

Oh. Oh, I see.

Ah. Ah anlıyorum.

I've decided to do a spec to prepare tide and hay fever.

Gelgit ve saman nezlesi hazırlamak için bir özellik yapmaya karar verdim .

It must be very, very satisfying.

Çok ama çok tatmin edici olmalı.

Mr. Don't herbal tea or not?

Bay Don bitki çayı mı yoksa değil mi?

Oh, Claudia.

Ah, Claudia.

What is in the port What is in the pot there?

Limanda ne var Oradaki tencerede ne var?

What are you cooking today?

Bugün ne pişiriyorsun?

Well, you're making something nice.

Güzel bir şey yapıyorsun.

We are having a vegetable.

Sebze yiyoruz.

Spicy vegetable bean burgers tonight.

Bu akşam baharatlı sebzeli fasulye burgerleri.

Bean burgers.

Fasulye burgerleri.

Something simple and fast on a Friday night.

Cuma gecesi basit ve hızlı bir şey. Demek

So that's what we're having.

sahip olduğumuz şey bu.

So what is in my pot?

Peki tenceremde ne var?

Alexander says Mr. Duncan.

Alexander Bay Duncan diyor.

Duncan is your real name. Yes, it is.

Duncan senin gerçek adın. Evet öyle.

My name is Duncan.

Benim adım Duncan.

That's the name that my parents gave me one another.

Bu, ailemin bana birbirlerine taktığı isimdi.

And my first words were

Ve ilk sözlerim,

Whatever you do,

ne yaparsan yap,

don't call me Duncan.

bana Duncan deme oldu.

Clearly, they didn't listen to a single word I said.

Açıkçası, söylediğim tek bir kelimeyi dinlemediler.

It's almost like they couldn't understand me.

Sanki beni anlamıyorlar.

Oh, Claudia says today

Oh, Claudia bugün

I am having a tart with ham and cheese.

jambonlu ve peynirli turta yiyeceğimi söylüyor.

That sounds very nice when you say tart.

Tart deyince kulağa çok hoş geliyor.

Do you mean quiche?

Kiş mi demek istiyorsun?

Quiche.

Kiş.

So maybe it is a type of quiche, which is pastry.

Yani belki de hamur işi olan bir kiş türüdür.

And we call that quiche.

Ve biz buna kiş diyoruz.

I think it's skew

Bence çarpık

You c h e

You ch e

quiche.

quiche.

A quiche is

Bir kiş,

a type of I suppose you would call it.

sanırım buna diyeceğiniz bir tür.

I suppose the other word is flambe type of pie.

Diğer kelime flambe turta sanırım.

Yes, I think it might be quiche, you know.

Evet, bence kiş olabilir, bilirsin.

I think it might

Sanırım

if I remember on Sunday, I will

Pazar günü hatırlarsam,

I have to now resign.

şimdi istifa etmem gerekecek.

Mr. Duncan.

Thank you in advance. Mr.

Bay Duncan.

Şimdiden teşekkür ederim. Bay

Duncan Phillips, YouTube livestream, even though not feeling good,

Duncan Phillips, YouTube canlı yayınını iyi hissetmese de

but it's useful and amazing knowledge to bring to is.

yararlı ve harika bilgiler getiriyor.

Thank you. Thank you.

Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.

100 Dobb.

100 Dobb.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Claudia says

Claudia,

the connexion is not very good

bağlantının pek iyi olmadığını söylüyor.

I have to be honest, I'm quite impressed with the Connexion today.

Dürüst olmam gerekirse, bugün Bağlantı'dan oldukça etkilendim.

And the reason is I don't know why or how

Sebebi ise neden ve nasıl bilmiyorum

but apparently we now have 5G connexion here.

ama görünüşe göre artık burada 5G bağlantımız var.

I don't know how because I'm

Nasıl bilmiyorum çünkü

in the middle of the countryside so I don't quite know how.

kırsal kesimin ortasındayım bu yüzden nasıl yapacağımı tam olarak bilmiyorum.

But we do have 5G connexion.

Ama 5G bağlantımız var.

It's amazing.

Bu harika.

So I have to say, I'm rather I'm rather impressed

Bu yüzden söylemeliyim ki,

by the fact that we can now get 5G.

artık 5G'ye sahip olabilmemiz gerçeğinden oldukça etkilendim.

Fortunately, my phone that I'm using at the moment also has 5G.

Neyse ki şu an kullandığım telefonumda da 5G var.

So that might be the reason why the connexion is very good, I hope.

Bağlantının çok iyi olmasının nedeni bu olabilir, umarım.

I hope it is anyway.

Umarım öyledir.

I I hope the connexion is good.

Umarım bağlantı iyidir.

Christina says Today I have made a potato pie.

Christina, Bugün patatesli turta yaptım diyor.

I have to say I like the sound of potato pie.

Patatesli turtanın sesini sevdiğimi söylemeliyim.

If anyone is interested, I am very interested.

İlgilenen varsa ben çok ilgileniyorum.

If you know me well, you will know that I love potato

Beni yakından tanıyorsanız patatesi çok sevdiğimi bilirsiniz

I can eat potatoes at any time

her an her yerde patates yiyebilirim

with anything, anywhere.

.

So yes, I do like oh.

Yani evet, oh'u seviyorum.

Louis also says the connexion is not very good.

Louis ayrıca bağlantının pek iyi olmadığını söylüyor.

Oh, ok.

Ah tamam.

Maybe it is me.

Belki de benim.

Maybe my 5G connexion is not very good. Hmm.

Belki 5G bağlantım çok iyi değil. Hmm.

Maybe I should move.

Belki de hareket etmeliyim.

OK, I will try something else.

Tamam, başka bir şey deneyeceğim.

I will move around slightly.

Biraz dolaşacağım.

Excuse me.

Affedersin.

OK. I'm under the tree now.

TAMAM. Şimdi ağacın altındayım.

That's better.

Bu daha iyi.

It's a little bit cooler now.

Şimdi biraz daha serin.

It's a little bit cooler under the tree.

Ağacın altı biraz daha serin.

That is better for you and me.

Bu senin ve benim için daha iyi.

I'm now out of the sun.

Şimdi güneşten çıktım.

I was very aware that the sun was burning the back of my neck.

Güneşin ensemimi yaktığının çok farkındaydım.

So the connexion is better now.

Yani bağlantı şimdi daha iyi.

I'm sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

I hope you can stay with me.

Umarım benimle kalabilirsin.

I will be going in a moment. Don't worry.

Birazdan gideceğim. Merak etme.

I will be going because we've been on for an hour and 20 minutes.

Ben gidiyorum çünkü 1 saat 20 dakikadır yayındayız.

Really?

Gerçekten mi?

I can't believe I've been on for so long.

Bu kadar uzun süredir devam ettiğime inanamıyorum.

So I am going in a moment.

O yüzden birazdan gidiyorum.

I hope you've enjoyed this unusual live stream.

Umarım bu sıra dışı canlı yayından keyif almışsınızdır.

And I hope you've also enjoyed watching me

Ve umarım benim de

suffer from hay fever as well.

saman nezlesinden muzdarip olmamı izlemekten keyif almışsınızdır.

Very bad hay fever today,

Bugün çok kötü saman nezlesi, bunun

for which I apologise.

için özür dilerim.

Thank you very much for your company today.

Bugün şirketiniz için çok teşekkür ederim.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

Oh, thank you. Very tense.

Ohh, teşekkürler. Çok gergin.

That's very kind of you.

Çok naziksiniz.

I love potatoes.

Patatesleri severim.

I love potatoes, says Alexandra.

Patatesleri severim, diyor Alexandra.

I think it must be my most favourite food of all.

Sanırım en sevdiğim yemek bu olmalı.

Of all the food that I love and enjoy.

Sevdiğim ve zevk aldığım tüm yiyeceklerden.

Potatoes always at the top.

Patates her zaman zirvede.

I love them so much.

Onları çok fazla seviyorum.

Thanks for this surprise, Mr.

Bu sürpriz için teşekkürler, Bay

Duncan. You are welcome.

Duncan. Rica ederim.

I will keep this live stream on my YouTube channel.

Bu canlı yayını YouTube kanalımda tutacağım.

So you can watch it again.

Böylece tekrar izleyebilirsiniz.

You can watch it as many times as you like if you want.

Dilerseniz istediğiniz kadar izleyebilirsiniz.

And also later on, there will be captions

Ayrıca daha sonra, altyazılar olacak

there will be captions on here later

daha sonra

when this video has processed on YouTube.

bu video YouTube'da işlendiğinde altyazılar burada olacak.

Thanks a lot. For your company.

Çok teşekkürler. Şirketiniz için.

And of course, I am back with you on Sunday.

Ve tabii ki, Pazar günü tekrar sizlerleyim.

Don't forget with you Sunday from 2 p.m.

Pazar 14:00'ten itibaren sizlerle unutma.

UK time and

Birleşik Krallık zamanı ve

I hope you will enjoy the rest of your Friday and have a good Saturday.

umarım Cuma gününüzün geri kalanında eğlenir ve iyi bir Cumartesi geçirirsiniz.

And I will hopefully see you on Sunday

Ve umarım pazar günü

when we will be back together again for 2 hours.

tekrar 2 saat birlikte olacağımızda görüşürüz.

And I will be in the studio on Sunday.

Pazar günü de stüdyoda olacağım.

I won't be out here at all.

Burada olmayacağım.

On Sunday.

Pazar günü.

Paris says I am going to make apple pancakes now.

Paris şimdi elmalı pankek yapacağımı söylüyor. Kulağa

It also sounds nice.

hoş geliyor.

All this talk of food is making me feel quite hungry.

Bütün bu yemek konuşması kendimi oldukça acıkmış hissetmeme neden oluyor.

If I was honest with you,

Size karşı dürüst olursam,

it was quite a useful live stream.

oldukça yararlı bir canlı yayındı.

This thank you, Mr. Duncan.

Teşekkürler, Bay Duncan.

Thank you, Louis. I hope you've enjoyed it.

Teşekkürler Louis. Umarım eğlenmişsindir.

I look forward to seeing you all on Sunday from 2 p.m.

Pazar günü saat 14:00'den itibaren hepinizi bekliyorum.

UK time I will leave you with some of the sights

İngiltere saati, sizi

here at the moment, and then

şu anda burada görülecek yerlerden bazılarıyla baş başa bırakacağım ve ardından

I will end the live stream.

canlı yayını sonlandıracağım.

I will disconnect myself from the matrix

Kendimi matrixten ayıracağım

and go back to my normal life,

ve

which, to be honest, sometimes is not very exciting.

dürüst olmak gerekirse bazen pek heyecan verici olmayan normal hayatıma geri döneceğim.

That's why I love being here with you.

Bu yüzden burada seninle olmayı seviyorum.

OK, I will see you later.

Tamam, sonra görüşürüz.

This is Mr. Duncan in England saying Thanks for watching.

Ben İngiltere'den Bay Duncan izlediğiniz için teşekkürler diyor.

See you soon. And of course, until the next time we meet.

Yakında görüşürüz. Ve tabii ki, bir dahaki görüşmemize kadar.

You know what's coming next

Sırada ne olduğunu biliyorsun

you know what's coming next.

Sırada ne olduğunu biliyorsun.

Yes, you do.

Evet yaparsın.

To ta for now.

Şimdilik taa.

Hello, Manuel.

Merhaba Manuel.

I hope you're feeling OK.

Umarım iyi hissediyorsundur.

Stay cool.

Havalı kal.

I think that's that's my best piece of advice for today.

Sanırım bugün için en iyi tavsiyem bu.

Stay cool.

Havalı kal.