English Addict ( Quick Fix 17 ) Monday 25th October 2021- Live Chat from England with Mr Duncan

it's a new day it's a new week but it is  the same old me for which i apologise right  

bugün yeni bir gün yeni bir hafta ama aynı eski ben bunun için özür dilerim   şimdi

now here we go then yes it's a beautiful  sunny day and it's looking rather nice and  

başlıyoruz o zaman evet güzel güneşli bir gün ve oldukça güzel görünüyor ve

dare i say it autumnal you can see many of the  leaves on the trees are now starting to turn  

sonbahar demeye cüret ediyorum, yaprakların çoğunu  görebiliyorsunuz ağaçlar şimdi dönmeye başlıyor,

as autumn finally arrives here we are then we  are back together with another english addict  

sonbahar nihayet geldiğinde buradayız, o zaman başka bir İngiliz bağımlısı ile tekrar bir aradayız   İngilizcenin

quick fix coming to you from the birthplace of the  english language which just happens to be england

doğum yeri olan İngiltere'den size gelen hızlı düzeltme

are we really here again

gerçekten tekrar burada mıyız merhaba

hi everybody this is mr duncan  in england how are you today  

millet bu bay duncan ingiltere'de bugün nasılsınız

are you okay i hope so are you happy i hope you  are feeling super duper tip top fine and dandy

iyi misiniz, umarım mutlusunuzdur, umarım süper kandırılmış hissediyorsunuzdur çok iyi ve züppe

my name is duncan do i really  need to introduce myself  

benim adım duncan gerçekten kendimi tanıtmam gerekiyor

i seem to be on youtube all the time at the  moment i'm sure you must know who i am i talk  

sürekli youtube'da gibiyim kim olduğumu bildiğinizden emin olduğum an

about english i love the english language in  fact you might say that i am an english addict  

ingilizce hakkında konuşuyorum ingilizceyi seviyorum aslında benim bir ingilizce bağımlısı olduğumu söyleyebilirsiniz

did you see yesterday we were talking  all about different types of addiction  

dün gördünüz mü farklı bağımlılık türleri hakkında konuşuyorduk sadece

not only english but other things as well thank  you very much by the way for your lovely response  

ingilizce değil diğer bu arada dünkü canlı yayına verdiğiniz güzel yanıt için çok teşekkür ederim.

to yesterday's live stream a lot of people got in  touch to say wow what an incredible live stream  

birçok insan vay canına ne kadar inanılmaz bir canlı yayın olduğunu söylemek için iletişime geçti

yesterday you talked about some very deep and  maybe for some people controversial subjects  

dün çok derin ve belki bazı insanlar için tartışmalı konulardan bahsettiniz

but i think you should be allowed to talk  about anything discussing sharing your opinions  

ama bence fikirlerinizi paylaşmak için herhangi bir şey hakkında konuşmanıza izin verilmeli

even if we don't agree with each other i am a firm  believer that talking about things is the best way  

birbirimizle aynı fikirde olmasak bile, bir şeyler hakkında konuşmanın

not always to solve problems so even if you talk  about things for hours days weeks months or in  

sorunları  her zaman çözmenin en iyi yolu olduğuna kesinlikle inanıyorum   bu nedenle bir şeyler hakkında günlerce saatlerce konuşsanız bile haftalar aylar veya

some cases years it doesn't necessarily solve  the problem but the important thing is there is  

bazı durumlarda yıllar sorunu mutlaka çözmez ancak önemli olan

some sort of dialogue taking place a conversation  is taking place even if the subject is not easy  

bir tür diyalog olması, bir konuşma gerçekleşmesidir  konu hakkında konuşmak kolay olmasa bile   bir şey

to talk about it is better to talk about  something that is not easy to discuss  

hakkında konuşmak daha iyidir bunu tartışmak   hiç konuşmamaktan kolay değildir

than not to talk about it at all  and that often builds mistrust  

ve bu genellikle güvensizlik oluşturur

so that's my belief anyway here we go it's another  live stream this is my final week of special live  

yani benim inancım bu, neyse işte başlıyoruz, başka bir canlı yayın bu,

streams to celebrate my 15th year and that is the  reason why i have one of these on my hat 15 years  

15. yılımı kutlamak için özel canlı   yayınlarımın son haftası ve nedeni de bu. şapkamda neden bunlardan biri var 15 yıl

next sunday will be the official birthday so  not only the queen of england the queen of  

gelecek pazar resmi doğum günü olacak yani sadece ingiltere kraliçesinin değil

england has two birthdays did you know that she  has her real birthday and her official birthday  

ingiltere kraliçesinin iki doğum günü vardır onun gerçek doğum günü ve

where all the soldiers march around and lots  of guns are fired into the sky and many pigeons  

tüm askerlerin yürüdüğü resmi doğum günü   olduğunu biliyor muydunuz? etrafta ve gökyüzüne bir sürü silah ateşleniyor ve birçok güvercin

fly away and hide but we also have an official  birthday for my life and also my recorded  

uçup saklanıyor ama aynı zamanda benim hayatım için resmi bir doğum günümüz var ve ayrıca kayıtlı

english channel which is this the thing you are  watching right now so next sunday we are going to  

İngilizce kanalım ki bu şu anda izlediğiniz şey bu yüzden önümüzdeki pazar gideceğiz

celebrate i'm not sure what we're going to do  at the moment i haven't decided nothing too big  

kutlayın, şu anda ne yapacağımızdan emin değilim çok büyük bir şeye karar vermedim

nothing too grand but we will be  commemorating my 15th anniversary  

çok büyük bir şey değil ama 15. yıl dönümümü anacağız   acaba

i wonder if youtube will  send any gift or any message

youtube herhangi bir hediye veya herhangi bir mesaj gönderecek mi, o zaman

here we are then yes it is monday the  start of a new week for some people  

evet bugün bazıları için yeni bir haftanın başlangıcı

it is a bad day some people  don't like mondays at all

kötü bir gün bazıları daha

as i've said before i don't mind mondays mondays  are okay especially when the weather is as nice  

önce de söylediğim gibi pazartesileri hiç sevmiyor

as it is today look at that behind me we have some  amazing weather today it is bright sunny mild as  

bugün arkamda harika bir hava var bugün parlak güneşli ılıman

well it really does not feel as if november  is just around the corner it does not feel  

ve pek de kasım yaklaşıyormuş gibi hissettirmiyor   o kadar

that late in the year it feels rather spring-like  

yılın sonlarında bahar gibi hissettiriyor

if you if you asked me to tell  you what the weather felt like  

Benden size havanın nasıl hissettirdiğini söylememi isteseydiniz,

i would say that it felt spring-like outside  but no next week of course november arrives  

dışarıda bahar gibi hissettirdiğini söylerdim, ancak önümüzdeki hafta hayır tabii ki kasım geliyor   gerçekten harika bir hava

it doesn't feel like it we are having some really  glorious weather and as if you needed any proof  

yaşıyormuşuz gibi hissettirmiyor ve sanki buna ihtiyacınız varmış gibi herhangi bir kanıt

look at that right now so that is the view  outside the window right at this very moment  

şu anda buna bakın, bu tam  şu anda pencerenin dışındaki görünüm

in time it's looking nice not too bad  and also my more familiar view the one  

zaman içinde çok iyi görünüyor, fena değil ve ​​ayrıca benim daha tanıdık

that i'm sure you are very familiar with and  you can see a lot of blue sky around today  

eminim ki sizin de çok aşina olduğunuzdur ve  görebilirsiniz bugün etrafta bir sürü mavi gökyüzü var

we are having a rather nice monday very  sunny very nice i really can't complain  

oldukça güzel bir pazartesi geçiriyoruz çok güneşli çok güzel gerçekten şikayet edemem

and nor should i especially when you have  something like that to look at lovely i wonder  

ve özellikle  böyle güzel görünecek bir şeyiniz olduğunda da şikayet etmem

how many white vans we will spot today can you  see over there if you notice there and also up  

bugün kaç tane beyaz minibüs göreceğimizi merak ediyorum orada orada fark ederseniz orada ve ayrıca yukarıda   orada

there there is a road there and also a road there  i wonder how many white vans we are going to see  

bir yol var ve orada da bir yol var  acaba bugün kaç tane beyaz minibüs göreceğiz

today i wonder i also wonder who was first  on today's live chat who was first today oh

ayrıca bugünün canlı sohbetinde kimin birinci olduğunu da merak ediyorum bugün kim birinci oldu aman

oh my goodness

tanrım

why do i bother asking there's no point there's  no need for me to ask who was first vytas

neden sorma zahmetine gireyim hiç bir anlamı yok kim ilk vytas tahmin et

guess what vytas you are  first on today's live chat

hangi vytas bugünün canlı sohbetinde birincisin diye sormama gerek yok tebrikler

congratulations vitas you are first today once  more beatriz hello to you as well welcome back  

vitas bugün bir kez daha birincisin beatriz sana da merhaba tekrar hoşgeldin

also drs hafsah i i'm intrigued by your name for  a moment i thought maybe you are a doctor i'm not  

ayrıca drs hafsah bir an adın ilgimi çekti belki doktorsundur diye düşündüm

sure hello flower flower espoire is back as well  we also have vietnam vietnam new win who i think  

emin değilim merhaba flower flower espoire

is watching in vietnam serena also maria and we  have yes louis mendes is here today hello lewis i  

da geri döndü ve evet louis mendes bugün burada merhaba lewis

hope you are okay and i hope your wife is keeping  well also please send her my best regards zuzika  

umarım iyisindir ve umarım karın da iyi durumdadır lütfen ona en iyi dileklerimi ilet zuzika

bo bogena borgeno giovanni hello to you i like  your name by the way it's very nice almost poetic  

bo bogena borgeno giovanni sana merhaba bu arada adını beğendim neredeyse çok güzel şiirsel

hello also ma roots monica and randee or randar  hello mr duncan i can't catch your live fix today  

merhaba ayrıca ana kökler monica ve randee veya randar  merhaba bay duncan bugün canlı düzeltmenizi yakalayamıyorum

i am going to watch the recorded one the best  of luck to you thank you randa it's okay one of  

kaydedilmiş olanı izleyeceğim size bol şans teşekkür ederim randa sorun yok

the good things about youtube is you can watch me  live but of course if you miss my live streams you  

youtube'un güzel yanlarından biri de sizsiniz beni canlı  izleyebilirsiniz ama tabii ki canlı yayınlarımı kaçırırsanız

can also watch me again recorded with captions as  well and also don't forget if you're watching live  

beni yine altyazılı olarak da izleyebilirsiniz ve ayrıca canlı izliyorsanız   unutmayın canlı olarak

you can also have captions at the bottom of the  screen live it's incredible i love it i like it  

ekranın alt kısmında altyazılara da sahip olabilirsiniz, bu inanılmaz

a lot semhila or semil semi samiha hello to you  nice to see you back as well eric hello eric

çok beğendim semhila veya semil semi samiha merhaba sizi tekrar görmek güzel eric merhaba eric

hello oim oim we also have oh  myori myori myori myori myori myori  

merhaba oim oim bizde de var oh myori myori myori myori myori myori

maori congratulations by the way on your  successful speech that you gave i saw your  

maori bu arada başarılı konuşmanız için tebrikler

message yesterday when i played my live stream  back so i often watch the live stream later but  

dün canlı yayınımı oynattığımda mesajınızı gördüm, bu yüzden genellikle canlı yayını daha sonra izlerim ama

i don't watch me i actually watch you on the live  chat and it's always amazing how many messages  

kendimi izlemiyorum aslında sizi canlı sohbette izliyorum ve kaç mesajı

i miss or how many messages i don't see when i'm  on live because i'm concentrating on doing this  

kaçırdığım veya kaç mesajı kaçırdığım her zaman şaşırtıcıdır canlı yayındayken görmüyorum çünkü bunu yapmaya odaklanıyorum   bu nedenle

so i don't always see your live messages however  myori well then for your your your speech that  

canlı mesajlarınızı her zaman göremiyorum, ancak  çok  o zaman yaptığınız konuşmanız için

you gave and apparently lots of people were  coming up to you and complimenting your english  

ve görünüşe göre birçok kişi size doğru geliyordu ve ingilizcenize iltifat ediyorum

and i hope i am somewhere in there with helping  you i hope so that is my job after all hello  

ve umarım size yardımcı olma konusunda bir yerlerdeyimdir, umarım bu benim işimdir merhaba

palmyra we also have sari hello sarri hello  teacher and hi guys hi guys i remember in the 90s  

palmyra bizde de sari merhaba sarri merhaba öğretmenim ve merhaba arkadaşlar merhaba arkadaşlar 90'ları hatırlıyorum

because i am that old i remember the  1990s that's how old i am mr duncan  

çünkü ben o kadar yaşlıyım ben 1990'ları hatırlayın, ben bu kadar yaşlıyım Bay Duncan

were you really around in the 1990s what what  was it like living in the 1990s was it good it  

1990'larda gerçekten buralarda mıydınız 1990'larda yaşamak nasıldı  iyi miydi   tamamdı  evet

was all right yes it wasn't too bad we had we had  some interesting things happening in the world  

çok da kötü değildi geçmişte bazı  ilginç şeyler oluyordu dünya

we had friends on television we had  what else did we have we had seinfeld  

televizyonda arkadaşlarımız vardı başka neyimiz vardı seinfeld'imiz vardı   1990'ları

we had a lot of good tv shows to watch the  1990s and a lot of people would use the word  

izleyecek çok sayıda iyi dizimiz vardı ve pek çok kişi beyler  kelimesini kullanırdı,

guys guys so if you were addressing a group of  people if you were talking to a group of people  

yani bir grup insana hitap ediyor olsaydınız, bir grup insanla konuşuyordunuz

or you were coming into a room and there were some  of your friends sitting around quite often you  

veya bir odaya giriyordunuz ve bazı arkadaşlarınız sık sık etrafta oturuyordu

would say hi guys now quite often we associate the  word guy with man or male but in fact during the  

merhaba derdiniz çocuklar, şimdi adam  kelimesini erkek veya erkekle ilişkilendiriyoruz ama aslında

1990s people would use guys as a general term for  a group of people even if some of them were female  

1990'larda insanlar erkekleri bir grup insan için genel bir terim olarak kullanın,

and some were male in the same place you would  still say hi guys i'm not sure about nowadays  

aynı yerde bazıları kadın ve bazıları erkek olsa bile yine de merhaba diyeceksiniz arkadaşlar bugünlerde pek emin değilim

politically things have changed quite a  lot but i do remember way back in the 1990s  

politik olarak işler oldukça çok  değişti ama hatırlıyorum 1990'larda

wow such a long time ago before youtube before  we had any of that stuff there was none of it  

vay canına çok uzun zaman önce youtube'dan önce bu tür şeylerden herhangi birine sahiptik ve hiçbiri yoktu

but i do remember we used to use the  word guys as a general term for everyone

ama hatırlıyorum erkekler kelimesini cinsiyeti ne olursa olsun herkes için genel bir terim olarak kullanırdık

regardless of their gender hello also udom nice  to see you back as well mr duncan it is the same  

merhaba ayrıca udom güzel sizi tekrar görmek için bay duncan aynı

every day i am always waiting for you because  i like your style from the old man in thailand  

her gün sizi bekliyorum çünkü tayland'daki yaşlı adamın tarzını beğeniyorum

that's not me saying that i'm not calling him the  old man that's actually in the message you see  

ona yaşlı adam demediğimi söylemiyorum aslında mesajda var görüyorsunuz

so thank you very much for joining me today also  david nuin mr duncan are you okay i am from saigon  

bugün bana katıldığınız için çok teşekkür ederim ayrıca david nuin Bay Duncan iyi misiniz ben

in vietnam so you are you are mr saigon not miss  saigon hello also marijuana i want to hear my name  

Vietnam'da Saigon'danım yani siz bay Saigon'sunuz saygon'u kaçırmayın merhaba ayrıca marihuana yankıyla adımı   duymak istiyorum

with the echo oh okay we will see what we  can do let's have a let's have a try marawire

oh tamam biz bakalım ne yapabileceğiz hadi bir deneyelim marawire

is that okay i hope so christina says the 1990s  was the best period of my life well i was already

öyledir tamam umarım öyledir christina 1990'ların hayatımın en iyi dönemi olduğunu söylüyor zaten iyiye

entering into well i suppose  i was in my my late 20s and  

gidiyordum sanırım 20'li yaşlarımın sonundaydım ve

at the end of the 1990s i was in my early  30s so i would say that the 1990s for me  

1990'ların sonunda 30'lu yaşlarımın başındaydım bu yüzden 1990'ların benim için

was was in my in my 20s and then into my early  30s was the 1990s however i suppose for me

20'li yaşlarımda olduğunu ve ardından 30'lu yaşlarımın başında olduğunu söyleyebilirim ancak sanırım benim için

my teenage years were in the 1980s and i  suppose all of the things that i i started  

gençlik yıllarım 1980'lerdeydi ve sanırım

to like and started to admire or enjoy all of  that occurred in the 1980s however by the time  

Sevmeye başladığım ve hayran olmaya başladığım ya da keyif almaya başladığım her şey 1980'lerde gerçekleşti, ancak

the 1990s came i had sort of established my view  of the world or so i thought little did i know  

1990'lara gelindiğinde dünya görüşümü bir nevi oluşturmuştum ya da öyle sanıyordum ki bundan sonra çok az şey biliyordum.

that after the 1990s and as the new  millennium arrived there were many new  

1990'lar ve yeni milenyum geldiğinde, beni bekleyen pek çok yeni

and exciting adventures waiting for me and i think  you know what i'm talking about including this  

ve heyecan verici macera vardı ve sanırım neden bahsettiğimi biliyorsunuz

i always see this as an adventure it's like an  adventure every day especially when i'm live  

bunu her zaman bir macera olarak görüyorum, her gün bir macera gibi, özellikle canlı olduğumda

because i don't know what's going to happen  i don't know what's going to happen i don't  

çünkü ne olacağını bilmiyorum ne olacağını bilmiyorum bazen ne diyeceğini bilmiyorum

know what you're going to say sometimes  i don't even know what i'm going to say  

ne diyeceğimi bile bilmiyorum

but i still say it mohsen says in the 1990s i was  a child yet it seems like such a long time ago  

ama yine de söylüyorum mohsen 1990'larda çocuktum diyor ama çok uzun zaman önceymiş gibi geliyor   fark ettiniz mi

i don't know if you've noticed but if you ever  see maybe a news item or maybe a news report that  

bilmiyorum ama belki 1990'ların başında yapılmış bir haber veya belki bir haber görürseniz

was done maybe in the early 1990s it looks quite  old it looks old-fashioned the the quality of the  

oldukça eski görünüyor eski moda görünüyor resmin kalitesi

picture and and the way it is filmed and edited  it looks old-fashioned it almost looks like it  

ve filme alınma ve kurgulanma şekli eski moda görünüyor neredeyse 1980'lerden kalma gibi görünüyor

is from the 1980s so it's very interesting to note  that in the early 1990s a lot of the fashion and a  

bu yüzden 1990'ların başlarında çok fazla olduğunu not etmek çok ilginç moda ve

lot of the things people did were still almost in  the 1980s so it did take maybe two or three years  

insanların yaptığı pek çok şey hâlâ neredeyse 1980'lerdeydi, bu yüzden 1980'lerin gözden kaybolması belki iki veya üç yıl sürdü

before the 1980s faded away it might sound  strange but if you lived through the 1980s  

garip gelebilir  ancak 1980'lerden

into the 1990s i'm sure you will agree  that it did take a while the music  

1990'lara kadar yaşadıysanız eminim ki müziğin

the fashion everything took a while  before it started to look new and fresh

modanın  her şeyin yeni ve taze görünmeye başlamasının biraz zaman aldığını kabul ediyorum

or am i wrong am i completely wrong the  1990s there was some good music around  

yoksa yanılıyor muyum tamamen yanlış mıyım 1990'larda etrafta iyi müzikler vardı

although as you know i still believe  that the best music was in the 1980s  

yine de bildiğiniz gibi hala en iyisinin  olduğuna inanıyorum müzik 1980'lerdeydi

and maybe towards the end of the  1970s hello also to oh we have

ve belki 1970'lerin sonlarına doğru oh'ya da merhaba

tan hui tanhui hello to you as well eric says you  

tan hui tanhui size de merhaba eric

look great mr duncan i don't know why  but your t-shirt reminds me of a sailor

harika göründüğünüzü söylüyor bay duncan neden bilmiyorum ama tişörtünüz bana bir denizciyi hatırlatıyor

hello shall i give you a salute  as you as you come aboard my ship  

merhaba gemime gelirken size bir selam vereyim mi

but please be careful of the poop deck  because i haven't cleaned it yet hello  

ama lütfen kıç güverteye dikkat edin çünkü henüz temizlemedim merhaba

christina hello also to eva mess hello to you  as well today we're talking about the workplace  

christina merhaba ayrıca eva mess'e merhaba size de merhaba  bugün işyeri

a job a job you might have a type of job there are  many ways of expressing jobs maybe the collective  

bir iş bir iş, bir tür işiniz olabilir, işleri ifade etmenin birçok yolu vardır, belki de

nouns that we use when we are talking about  people who work in a certain place for a certain  

belirli bir şirket için belirli bir yerde çalışan kişilerden bahsederken kullandığımız toplu isimler

company and it always amazes me one of the things  that always amazes me is is how how do you run  

ve bu beni her zaman şaşırtmıştır. beni her zaman hayrete düşüren şey,

a big company i often think of these things  normally when i'm asleep or trying to get to sleep  

büyük bir şirketi nasıl yönettiğinizdir, genellikle bunları düşünürüm normalde uyurken veya geceleri uyumaya çalışırken

at night how do you run a big company so imagine  i'm sure you can think of many big companies  

büyük bir şirketi nasıl yönetiyorsunuz, bu yüzden hayal edin  eminim başarabilirsiniz birçok büyük şirketi düşünün

so i can think of maybe for example supermarkets  so there are big chains or brands of supermarkets  

bu yüzden örneğin süpermarketleri düşünebilirim yani büyük süpermarket zincirleri veya markaları vardır

i always think of supermarkets like tesco tesco  is a huge company and they have branches here in  

her zaman tesco gibi süpermarketleri düşünürüm tesco  çok büyük bir şirkettir ve burada

the uk but also around the world so i always find  it amazing when when you hear about the logistics  

İngiltere'de ve aynı zamanda dünyanın her yerinde şubeleri vardır bu yüzden ben lojistiği

and the way in which huge companies  are run and how they actually do it  

ve büyük şirketlerin çalışma şeklini ve bunu gerçekte nasıl yaptıklarını duyduğunuzda bunu her zaman harika bulursunuz   bu nedenle,

so if you are running a small company maybe you  only have two or three people working for you  

küçük bir şirket yönetiyorsanız belki yalnızca iki veya üç kişi sizin için

or with you then i suppose it's much easier but  even then there are a lot of things you have to do  

veya sizinle birlikte çalışır   o zaman ben varsayalım ki çok daha kolay ama  o zaman bile yapmanız gereken çok şey var

there is a lot of paperwork you have to record  all of your sales you have to make sure that  

çok fazla evrak işi var  tüm satışlarınızı kaydetmeniz gerekiyor

your workers or the people working for you are  happy so even if you are running a small company  

işçilerinizin veya sizin için çalışan kişilerin mutlu olduğundan  emin olmanız gerekiyor, bu yüzden  küçük bir şirketi yönetiyorsunuz

the amount of work you have to do is is incredible  so imagine if you are running one of these huge  

yapmanız gereken iş miktarı inanılmaz bu nedenle,

multi-corporations that have branches uh and  maybe shops or offices all around the world  

dünyanın her yerinde şubeleri ve belki de mağazaları veya ofisleri olan bu devasa   çok şirketli şirketlerden birini yönettiğinizi hayal edin

incredible i i can't even begin to imagine what  that must be like delivering food another thing  

inanılmaz i başlayamıyorum bile bunun nasıl bir şey olduğunu hayal etmek

that always amazes me is how supermarkets are  able to get such a high volume of food into  

beni her zaman şaşırtan başka bir şey   süpermarketlerin  her şubesine bu kadar yüksek hacimli gıdayı

each of their branches each of their supermarkets  i always find all of that quite fascinating  

her süpermarkete sokabilmesidir tüm bunları her zaman oldukça büyüleyici

and of course a lot of it happens during the night  if you drive along the motorways here in the uk  

ve tabii ki çokça bulurum bunun çoğu gece oluyor burada, İngiltere'de   geceleri otoyollarda araç kullanırsanız

at night you will see lots and lots  of huge lorries and quite often  

çok sayıda büyük kamyon göreceksiniz ve oldukça sık

well certainly a lot of them are supermarket  lorries they are delivering the fresh goods  

kesinlikle bunların çoğu süpermarket kamyonlarıdır ve taze malları

or the fresh produce in the early morning but i  do find those sort of things quite fascinating  

veya taze ürünleri teslim ederler   sabahın erken saatlerinde ama bu tür şeyleri oldukça büyüleyici buluyorum

just just organizing those things  preparing those things incredible  

sadece bu şeyleri organize etmek  bu şeyleri hazırlamak inanılmaz

hello oh tomek is here i haven't seen you yet  today there you are flashing away on my live chat  

merhaba oh tomek burada sizi henüz görmedim bugün canlı sohbetimde parlıyorsunuz   bana

if you ask me you just run a company as  smoothly as possible you need to be on top of  

sorarsanız sadece bir şirketi olabildiğince  sorunsuz yönetin  her şeyin   üstünde olmanız gerekir

everything yes i think if you if you have a  large company if you are part of a large company  

evet bence büyük  bir  şirketiniz varsa    büyük bir şirketin parçasıysanız   bence

i think you will find your level of management  is quite vast solid so you have to have a solid  

yönetim seviyenizin oldukça sağlam  olduğunu göreceksiniz. sağlam bir

management team and i think that's  always the part that fascinates me is how  

yönetim ekibine sahip olmak ve bence beni her zaman büyüleyen kısım,

all of these different teams all of these  different areas communicate with each other  

tüm bu    tüm bu farklı alanların birbirleriyle nasıl iletişim kurduğudur

and how things well i'm sure things do go wrong  sometimes but it is it is the whole network the  

ve işlerin ne kadar iyi olduğu, eminim işlerin bazen ters gittiğinden fakat öyledir tüm ağ   zincir

chain the the management chain the worker chain  all of these things that have to be monitored

yönetim zinciri işçi zinciri izlenmesi gereken tüm bu şeyler

hello ricardo all companies run with teams  and the management only gear them yes  

hello ricardo tüm şirketler ekiplerle çalışır ve yönetim onları yalnızca donatır evet   birkaç yıl önce

i did used to work for quite a large company a  number of years ago they they no longer exist  

oldukça büyük bir şirkette çalışıyordum onlar artık yok   bu

it's not my fault but they were they were they had  a lot of management and sometimes i think in large  

benim hatam değil ama onlardaydı çok fazla yönetimleri vardı ve bazen bence büyük

companies you can sometimes have too many managers  too many people giving out the instructions  

şirketlerde bazen çok fazla yöneticiniz olabilir talimatları veren

or making the instructions or the orders so i  think sometimes in large companies i i think the  

veya talimatları veya emirleri veren çok fazla insan olabilir, bu yüzden ben bazen büyük şirketlerde düşünüyorum yıllar boyunca

one one of the companies big companies that have  been criticized over the years is the bbc the bbc  

eleştirilen büyük şirketlerden birinin bbc olduğunu düşünüyorum bbc

the british broadcasting corporation is well  known for having lots of levels of management  

İngiliz yayın şirketi, belirli departmanları denetleyen çok sayıda yönetim   kişisine sahip olmasıyla tanınır

people overseeing certain departments and they are  often criticized for wasting money public money  

ve sıklıkla eleştirilir kamu parasını

on teams of managers and having lots of levels of  management so the bbc is one of those companies  

yönetici ekiplerine harcamak ve çok sayıda  yönetim düzeyine sahip olmak bu nedenle bbc bu şirketlerden biridir

especially at the moment that over the next two  or three years the whole future of the bbc is  

özellikle önümüzdeki iki veya üç yıl içinde bbc'nin tüm geleceğinin

going to be decided there are going to be some big  changes made but that at the moment is early days  

kararlaştırılacağı şu anda bazı büyük değişiklikler yapıldı ama bu şu anda ilk günlerde

eric oh mr duncan by the way there  is a new show called that 90s show  

eric oh bay duncan  bu arada 90'lar programı adında yeni bir şov var

oh yes i remember i remember that 70s show i  didn't know there was one called that 90s show  

oh evet hatırlıyorum 70'ler şovunu hatırlıyorum 90'lar diye bir program olduğunu bilmiyordum göster

it is the same as the 70s show but it is also  nostalgic yes it always seems strange to me  

70'lerin şovuyla aynı ama aynı zamanda nostaljik evet insanların 1990'ları sanki çok uzun zaman önceymiş gibi hatırlaması bana her zaman tuhaf geliyor

that people reminisce or remember the 1990s as  if it is a long long time ago in the distant past  

but to me the 1990s is a recent memory so i  remember lots of things from the 90s or the 1990s  

ama bana göre 1990'lar yeni bir anı bu yüzden 90'lardan veya 1990'lardan pek çok şey hatırlıyorum

for example i i started traveling quite a lot  during the 1990s so i didn't actually start  

örneğin 1990'larda oldukça fazla seyahat etmeye başladım, bu yüzden aslında

traveling abroad i didn't fly in a plane  until 1991 so 1991 was the first time that  

yurt dışına seyahat etmeye başlamadım 1991'e kadar uçakta uçmadım  yani 1991 ilk kez

i actually went up in an airplane with mr  steve so we shared that experience together

ben aslında bay steve ile bir uçağa bindik ve bu deneyimi birlikte paylaştık

but yes the 1990s to me is still quite  vivid i remember it quite clearly  

ama evet 1990'lar benim için hala oldukça canlı.

in fact christina is asking about  the situation with the truck drivers  

the lorry drivers how is the situation in the  uk well no no it hasn't really been resolved  

uk hayır hayır gerçekten çözülmedi

but not many people are talking about it  at the moment but it hasn't actually been  

ancak şu anda pek çok kişi bunun hakkında konuşmuyor ancak aslında

solved or settled at all so no that is still  happening we haven't sorted that problem out

çözülmedi veya hiçbir şekilde çözüme kavuşturulmadı, bu yüzden hayır bu hala oluyor, bu sorunu tam olarak çözemedik

tomek says communication and transparency  is the key to running any business i reckon  

iletişim ve şeffaflığın herhangi bir işi yürütmenin anahtarı olduğunu düşünüyorum

yes regardless of the size of the company  there are certain rules that you have to follow  

evet şirketin büyüklüğünden bağımsız olarak uymanız gereken belirli kurallar vardır   bazı

certain ways or methods of doing things i think  you're right yes good one ricardo says the bbc  

şeyleri yapmanın belirli yol veya yöntemlerini düşünüyorum haklısınız evet iyi bir ricardo bbc diyor

is a dependent or no dependent company and  the and this is very difficult to manage

bağımlı veya bağımlı olmayan bir şirkettir ve ve bunu yıllar içinde yönetmek çok zordur

over the years and i think the bbc is a very  good example of showing how things have changed  

ve bence bbc, büyük bir şirketin iş tarafında yıllar içinde işlerin nasıl değiştiğini   gösteren çok  iyi bir örnektir.

over the years as far as the the business  side of a large company how it can change  

değişebilir

those changes have have been  a lot over the last few years  

bu değişiklikler son birkaç yılda  çok  oldu

so the strange thing about the bbc is that it is  funded by us the taxpayer so we all have to pay a  

dolayısıyla bbc ile ilgili garip olan şey, vergi mükellefi olarak bizim tarafımızdan finanse edilmesidir, dolayısıyla hepimiz

certain amount of money every year to fund the bbc  however over the years the bbc has gone off into  

bbc'yi finanse etmek için her yıl belirli bir miktar para ödemek zorundayız bbc'nin

private enterprise doing things and setting up  side companies that are still using the bbc name  

hala bbc adını kullanan yan şirketler kurmak için özel girişime girdiği yıllar

so that is one of the reasons why there is more  pressure on the bbc being completely privatized  

yani bbc'nin tamamen özelleştirilmesi üzerinde daha fazla baskı olmasının nedenlerinden biri de budur,

so we will not have to pay the bbc for for  their their money and their their running costs

bu yüzden ödeme yapmak zorunda kalmayacağız. bbc paraları ve işletme maliyetleri için

but we will see what happens there it is  a very hot topic here in the country here  

ama orada ne olacağını göreceğiz burada ülkede çok sıcak bir konu burada

in this country at the moment a very hot  topic the funding and the future of the bbc

bu ülkede şu anda çok sıcak bir konu bbc'nin finansmanı ve geleceği

hello to palmyra today my nephew has flown from  liverpool to lithuania and the ticket only cost  

palmyra'ya merhaba bugün yeğenim liverpool'dan litvanya'ya uçtu ve bilet sadece

five pounds it really did palmyra  i have a feeling maybe your nephew  

beş sterline mal oldu, gerçekten palmyra'ya mal oldu, içimden bir his belki de yeğeniniz

was flying with ryanair i think  that's one of those budget discount  

ryanair ile uçuyordu, bence bu bütçe indirimli

airlines so i would imagine it would be ryanair  ryanair is a very well-known airline and a  

havayollarından biri, bu yüzden ryanair olacağını hayal ediyorum ryanair çok iyi bilinen bir havayolu şirketi ve

very well-known company because they do very  cheap flights and sometimes you can get them  

çok tanınmış bir şirket çünkü çok ucuz uçuşlar yapıyorlar ve bazen onları

incredibly cheap so maybe it was ryanair or  maybe easyjet so those two companies actually  

inanılmaz derecede ucuza alabiliyorsunuz, bu yüzden belki ryanair veya belki easyjet idi, bu nedenle bu iki şirket aslında

do provide a service they provide flights that are  quite cheap so maybe it was maybe it was ryanair  

bir hizmet sağlıyorlar, oldukça  uçuşlar sağlıyorlar ucuz yani belki öyleydi belki de ryanair'di

i must admit i i i'm trying to remember if  i've ever flown with ryanair i'm not quite  

itiraf etmeliyim ki daha önce  ryanair ile uçup uçmadığımı hatırlamaya çalışıyorum tam olarak

sure i think i think maybe i have i think maybe  i have palmyra says yes mr duncan it was ryanair  

emin değilim sanırım belki yaşadım belki palmyra'm var evet diyor bay duncan ryanair'di

and sometimes you can get some good deals with  ryanair but the problem is and this is one of the  

ve bazen ryanair ile iyi anlaşmalar elde edebilirsiniz ancak sorun şu ki ve bu

things they've been criticized for over the years  is quite often they have lots of hidden costs  

yıllardır eleştirildiği şeylerden biri de çoğu zaman birçok gizli maliyetinin olmasıdır

so maybe if you want to book a ticket and  then you want to bring some luggage onto  

bu nedenle belki bir rezervasyon yapmak isterseniz bilet ve  daha sonra   uçağa biraz bagaj   getirmek isterseniz

the plane you will have to pay extra money so  you have to be careful sometimes if you go with  

ekstra para ödemek zorunda kalacaksınız bu nedenle bazen    dikkatli olmanız gerekir

budget airlines cheap airlines you might  find that there are some hidden costs  

bütçe havayolları ucuz havayolları  ile giderseniz bazı gizli maliyetler olduğunu  görebilirsiniz   bu

that you will have to pay so your ticket might  be 5 pounds or 20 pounds but then suddenly there  

yüzden ödemeniz gerekecek   biletiniz 5 pound veya 20 pound olabilir, ancak birden   üstüne

are some extra charges that you have to pay  on top so it's it might look cheap sometimes  

ödemeniz gereken bazı ekstra ücretler ortaya çıkar, bu nedenle bazen ucuz görünebilir

but you can also find that in the end you  have to pay a lot of money unfortunately  

ancak sonunda çok para ödemeniz gerektiğini de görebilirsiniz ne yazık ki

yes ryanair they are they are both loved and hated  by people so it depends on your experience with  

evet ryanair onlar insanlar tarafından hem sevilir hem de nefret edilir bu nedenle bu,

the company if you if you have a good experience  with the company then you will love them but if  

şirketle    iyi bir deneyime sahipseniz onları seveceksiniz ancak

you have a bad experience with the company  then you will hate them so it really does

şirketle   kötü bir deneyime sahipseniz  o zaman nefret edeceksiniz

it really does depend on your experience  with them to be honest christina says i  

dürüst olmak gerekirse, christina

have always travelled with ryanair although  it has some pretty boring baggage rules yes  

her zaman ryanair ile seyahat ettiğimi söylüyor, ancak bazı oldukça sıkıcı bagaj kuralları var evet

there are many hidden costs that you  might have to pay not always but sometimes  

ödemeniz gerekebilecek birçok gizli maliyet var her zaman değil ama bazen

hello sarri oh sarri says i hate all airlines  i'm not ready to die by falling from 5  

merhaba sarri oh sarri tüm havayollarından nefret ettiğimi söylüyor 5   000 metreden düşerek ölmeye hazır değilim

000 meters i haven't lost my mind to travel by  plane sorry are you saying that you've never  

uçakla seyahat etmek için aklımı kaybetmedim üzgünüm hiç uçmadığımı mı söylüyorsun

flown you've never been in an airplane i must  admit sometimes i feel nervous when i'm flying  

hiç uçağa binmedin itiraf etmeliyim bazen uçarken gergin hissediyorum

especially when the plane starts moving and  shaking i have been on some terrible flights  

özellikle uçak hareket etmeye ve sallanmaya başladığında  bazı korkunç uçuşlarda

where the plane was dropping and shaking so i i  know i know what you mean i know what you mean  

uçağın alçaldığı ve sallandığı bu yüzden biliyorum ne demek istediğini biliyorum ne demek istediğini biliyorum

i i am not a good flyer i can be quite nervous  when i'm on a plane i will agree with you there

ben değilim iyi bir uçucu uçaktayken oldukça gergin olabilirim orada sizinle aynı fikirde olacağım

mayor says i haven't travelled with any  airlines but i promise one day i will  

belediye başkanı hiçbir havayoluyla seyahat etmediğimi söylüyor ama söz veriyorum bir gün yapacağım

yes promise yourself tell yourself if you  want to do something why not that's what i say  

evet kendinize söz verin  kendinize bir şey yapmak istiyorsanız neden söyleyin öyle demiyorum

hello madhu oh hello to you as well what do  i think do you mean what do i think well i've  

merhaba madhu oh merhaba sana da ne  ne demek istiyorsun ne demek istiyorsun iyi düşünüyorum

travelled with many airlines over the years  one of my favourite airlines well two of them  

yıllar boyunca birçok havayoluyla seyahat ettim  en sevdiğim havayollarından biri eh ikisi   ikisi

two of them um malaysia airlines i used them a lot  

um malezya havayolları onları yıllar boyunca çok kullandım

over the years i've flown many times  over very long distances with malaysia  

malezya havayollarıyla çok uzun mesafelerde birçok kez uçtum

airlines and i've always enjoyed them i've  always thought they were a good service  

ve onlardan her zaman keyif aldım birkaç yıl çok ciddi sorunlar yaşamalarına rağmen her zaman iyi bir hizmet olduklarını düşünmüşümdür

even though they did have some very serious  problems a few years ago for various reasons

önce çeşitli nedenlerden dolayı uçağa

you should always think positive when you take  an airplane i do i try my best and one of the  

binerken her zaman olumlu düşünmelisiniz, elimden gelenin en iyisini yapıyorum ve

things many people do when they get onto an  airplane is they drink alcohol which actually  

birçok insanın uçağa bindiklerinde yaptığı şeylerden biri de alkol içmektir ki aslında

is the worst thing you can do it is  it doesn't help in fact in some cases  

yapabileceğiniz en kötü şey alkol içmektir. aslında bazı durumlarda yardımcı olmuyor

it might make you worse it might make you feel  worse and more nervous about what is happening

sizi daha kötü yapabilir, olup bitenler hakkında daha kötü ve gergin hissetmenize neden olabilir

rosa says i like to travel but i don't like  to go in an airplane it isn't comfortable  

rosa seyahat etmeyi sevdiğimi söylüyor ama uçağa binmeyi  sevmiyorum rahat değil

maybe in first class

belki birinci sınıfta

i've never flown first class and  i have a feeling that i never will  

hiç birinci sınıfta uçmadım ve asla uçmayacağıma dair bir his var başka insanların parasını

it would have to be something  that other people have paid for  

ödediği bir şey olmalı

because i can't afford it british airways have  you seen how expensive how expensive it is  

çünkü buna gücüm yetmiyor british airways ne kadar pahalı olduğunu gördünüz mü

to travel by british airways one of the  most expensive airlines in the world just  

british airways ile seyahat edin dünyanın en pahalı havayollarından biri sadece

for a basic ticket you are talking six or seven  hundred pounds and if you want to go first class  

basit bir bilet için altı veya yedi yüz pounddan bahsediyorsunuz ve british airways ile birinci sınıfa gitmek istiyorsanız

with british airways maybe two or  three thousand pounds for a ticket  

bir bilet için belki iki veya üç bin pound

that's too expensive so i can  see why a lot of people are using  

bu çok pahalı yani neden birçok insanın

budget airlines like ryanair and easyjet so they  are two very popular ones the hardest part of  

ryanair ve easyjet gibi ekonomik havayollarını kullandığını anlayabiliyorum, bu yüzden bunlar iki çok popüler hava yolu uçuşunun en zor kısmı iyi

a flight the hardest part is taking off well  i would say the hardest part is taking off  

but also landing as well but yes you are  right the most crucial stages of any flight  

havalanıyor. ama evet haklısınız herhangi bir uçuşun en önemli aşamaları

apparently is the first few moments as the plane  leaves the runway and takes off apparently that  

görünüşe göre uçağın pistten ayrıldığı ve havalandığı ilk birkaç an, görünüşe göre bu   uçuşun

is one of the most crucial parts of the  flight that is where things can go wrong  

en önemli kısımlarından biridir, işlerin ters gidebileceği

that is where if there is a technical problem  or a mechanical problem quite often they will  

yer   işte bu andır teknik bir sorun veya mekanik bir sorun sıklıkla

be discovered quite quickly and also one of  the problems i hope no one's taking a flight  

oldukça hızlı bir şekilde keşfedilir ve sorunlardan biri de umarım kimse uçmaz   bu arada  kalkışla ilgili en

by the way one of the big problems with  taking off is you don't have enough height  

büyük sorunlardan biri, yeterli yüksekliğinizin olmamasıdır

so if something goes wrong you are still climbing  you are still going up so if if you have a major  

bu nedenle bir şeyler ters giderse hala tırmanıyorsunuz hala yükseliyorsunuz, bu nedenle

problem with the plane that is the reason why  many planes crash just after take-off if there  

uçakla ilgili büyük bir sorununuz varsa bu nedenle birçok uçak kalkıştan hemen sonra düşüyor,

is a mechanical problem because you don't have  the altitude you don't have time to put it right

mekanik bir sorun varsa çünkü elinizde yok irtifa düzeltmek için vaktiniz yok

i'm sure that has cheered everyone up i  hope i have cheered you up on this monday  

eminim bu herkesi neşelendirmiştir umarım bu pazartesi günü ryanair'de

with my my talk of airline safety

ricardo ricardo that is very funny  

çok komik olan havayolu güvenliği ricardo ricardo hakkındaki konuşmamla sizi neşelendirmişimdir.

on ryanair you even have to pay for  the air you have to pay for breathing

hava için nefes almak için ödemeniz gereken

what is the longest flight you've ever taken i  have taken a flight it was 13 and a half hours

şimdiye kadar yaptığınız en uzun uçuş nedir bir uçuş yaptım 13 buçuk saat

13 and a half hours and that was when i was going  over to malaysia a night flight to malaysia and  

13 buçuk saatti ve o sırada malezya'ya bir gece uçuşu için gidiyordum malezya ve   ekonomi modunda

it was it was over 13 hours sitting on a plane  in economy so i wasn't in first class i wasn't  

bir uçakta 13 saatten fazla oturuyordum, bu yüzden birinci sınıfta değildim

enjoying all of that lovely leg room i i didn't  have a bed i just had a small chair and you know  

o güzel diz mesafesinin tümünün   keyfini çıkarmıyordum, yatağım yoktu, sadece küçük bir sandalyem vardı ve bilirsiniz

what happens when you sit in economy there are  always people around you who are quite annoying  

ekonomide oturduğunuzda ne olur etrafınızda her zaman yakın olmak oldukça sinir bozucu insanlar vardır

to be near there is always someone in front  of you who wants to push their seat right back

her zaman önünüzde koltuğunu geriye itmek isteyen biri vardır

you know who i mean and and the other problem when  you're flying is quite often the person next to  

kimi kastettiğimi anlarsınız ve diğer sorun siz olduğunuzda uçmak çoğu zaman   dirseğini koltuktaki koltuğa koymak istediğiniz    yanındaki kişidir, bu nedenle

you wants to put their their their elbow on on the  seat on the seat so your elbow rest so quite often  

dirseğinizi çok sık

people will take the elbow rest next to  them as they're sitting down so flying  

insanlar otururken dirseklerini yanlarına alırlar, bu nedenle uçmak

is not the best experience sadly i have never  experienced first class or business class ever  

en iyi deneyim ne yazık ki daha önce hiç first class veya business class yaşamadım

and i probably never will but i can only  dream it must be lovely it must be very nice  

ve muhtemelen asla yaşamayacağım ama sadece hayal edebiliyorum çok güzel olmalı çok güzel olmalı   bu

so we've been mentioning business  businesses workers workers rights  

nedenle işletme  işletmeler çalışan işçi haklarından   bahsediyoruz

and i suppose all of these things can  be defined as the work environment  

ve sanırım bunların hepsi çalışma ortamı olarak tanımlanabilir

so when we talk about the work environment we  are talking about the place in which we live  

bu nedenle çalışma ortamından bahsettiğimizde yaşadığımız yerden

but also all the things connected and involved  with that work as well so the word work covers  

ama aynı zamanda bu işle bağlantılı ve ilgili olan her şeyden de bahsediyoruz, bu nedenle iş kelimesi

a lot of things your work place the place you  work the thing you do the company you work for  

iş yerinizdeki birçok şeyi kapsar çalıştığın yer, yaptığın şey, çalıştığın şirket,

maybe you work for a small company  maybe you work for a large company  

belki küçük bir şirkette çalışıyorsun, belki büyük bir şirkette çalışıyorsun,

so there are many words we can use when connecting  

yani bizim durumumuzda yaptığımız şeyleri işyerine bağlarken kullanabileceğimiz pek çok kelime var,

things we do in our situation to the workplace  for example personnel is a good word the personnel  

örneğin personel iyi bir kelime personel

quite often we use this word to describe those  that work for a company the people that work  

bu kelimeyi  bir şirket için çalışanları   tanımlamak için sıklıkla kullanırız   sizin yerinizde çalışan kişiler

in your place the people that work  with you or for you generally speaking  

sizin  veya sizin için çalışan kişiler  genel olarak

we often use the word personnel when we  are talking about the people who work for  

konuşursak   kişilerden bahsederken genellikle personel kelimesini kullanırız

a company your personnel what i find  interesting is it almost sounds like personal  

bir şirket için çalışan sizin personeliniz benim ilginç bulduğum şey kulağa neredeyse kişiselmiş gibi geliyor

and you would be right in thinking that so the  personnel are the people working for a company  

ve bu nedenle personelin bir şirket için çalışan insanlar olduğunu düşünmekte haklısınız

another word we can use staff staff this is a word  we often use in british english so quite often you  

başka bir kelime personel personel olarak kullanabiliriz bu kelime sık sık kullandığımız bir kelimedir ingiliz ingilizcesi bu nedenle   iş yerindeki kişilerden

will hear the word staff used when we are talking  about people in the workplace those working for  

söz ederken  personel  kelimesini sıklıkla duyacaksınız

a company your staff maybe there is a place where  the people working for you can meet and have food  

bir şirket için çalışanlar   personeliniz  belki sizin için çalışan  kişilerin buluşup yemek yiyebileceği bir yer

your staff room also those working in schools  as well teachers are often referred to as staff  

personel odanız   personel odanız da çalışanlar okullarda öğretmenlere de genellikle personel olarak atıfta bulunulur

as well i suppose another one we can use is  employees i like this one employees the employees  

ayrıca sanırım kullanabileceğimiz başka bir isim de çalışanlardır bunu beğendim çalışanlar çalışanlar   bir

work for an employer an employer employs  employees so the people working for someone are  

işveren için çalışıyor bir işveren çalışan  çalıştırıyor yani birisi için çalışan insanlar

the employees very nice here's another one we  often use the word team this is something i  

çalışanlar çok hoş işte başka biri Ekip kelimesini sık sık kullanırız bu Steve'le bahsettiğim bir şey

was talking to steve about i think it was last  week and your team normally is part of a group  

sanırım geçen haftaydı ve ekibiniz normalde çalışanlardan oluşan bir grubun parçasıdır bu

of employees so quite often you you will divide  your employees into groups and then they will be  

nedenle sıklıkla çalışanlarınızı gruplara ayırırsınız ve sonra onlar

referred to as teams the group of people working  together as a team we sometimes use the word body  

yönlendirilir ekipler olarak bir ekip olarak birlikte çalışan bir grup insan için bazen vücut kelimesini kullanırız

as well it seems like a strange word to use  but a group of people a team of people together  

ayrıca bu, kullanımı garip bir kelime gibi görünür ancak bir grup insan, birlikte insanlardan oluşan bir ekip   bir

can be described as a body a group of things  or a group of things associated with each other  

vücut, bir şeyler grubu veya bir Birbiriyle ilişkili bir grup şey

we can also use workforce as well  your workforce the workforce is

işgücünü de kullanabiliriz sizin işgücünüz işgücü

your personnel the people working for you is  the workforce however we can also use this word  

sizin personelinizdir sizin için çalışan insanlar  işgücüdür ancak bu kelimeyi

generically to describe the workforce in a country  so all of the people around the country who are  

genel olarak bir ülkedeki işgücünü tanımlamak için de kullanabiliriz yani çevrenizdeki tüm insanlar

employed by various different companies they  are the workforce the workforce of a nation the  

çeşitli farklı şirketler tarafından istihdam edilen ülke onlar işgücüdür bir ulusun işgücü

workforce of a company so the workforce is often  used in a very generic term or way workers the  

bir şirketin işgücü bu nedenle işgücü genellikle çok genel bir terim veya şekilde kullanılır işçiler

workers this always sounds a little old-fashioned  i don't know why whenever i think of workers it  

işçiler işçiler bu her zaman kulağa biraz eski moda geliyor ben bilmiyorum Neden ne zaman işçileri düşünsem

sound it sounds like something from the 1920s the  workers the workers coming out of the coal mines  

kulağa 1920'lerden bir şey geliyor gibi geliyor işçiler kömür madenlerinden çıkan işçiler

after their long shift underground another phrase  that sounds a little old-fashioned labour force  

yeraltındaki uzun vardiyalarından sonra biraz eski moda işgücü gibi görünen başka bir ifade

your labour force is your workers or are your  workers they are the people that are working  

işgücünüz sizin işçileriniz veya onlar sizin işçileriniz onlar

for you they are the people doing the heavy work  or the hard work so we often think of the word  

sizin için çalışan insanlardır   onlar ağır işi veya ağır işi yapan insanlardır, bu nedenle emek kelimesini genellikle

labour as being something that is done that  might also be hard or difficult or gruelling  

aynı zamanda zor, zor veya meşakkatli olabilen bir şey olarak düşünürüz

i like that word gruelling gruelling something  that is gruelling is difficult it is hard work  

bunu seviyorum kelime meşakkatli meşakkatli bir şey zahmetli olan zor iştir

here is a phrase the first time i  ever heard this phrase i thought

işte bir cümle bu ifadeyi ilk duyduğumda kulağa

it sounded rather odd it sounded a little  cold and clinical and maybe unfeeling  

oldukça tuhaf geldiğini düşündüm biraz soğuk ve klinik ve belki de duygusuz

human resources most companies  nowadays have a department where  

insan kaynakları  günümüzde çoğu şirkette bir departman var

they deal with all of the problems  that arise concerning their employees  

çalışanlarıyla ilgili ortaya çıkan tüm sorunlarla ilgilenirler

human resources is the department that  normally deals with those problems i think

insan kaynakları normalde bu sorunlarla ilgilenen departmandır bence bu

it's a very strange term what do  you think it sounds rather cold  

çok garip bir terim sizce ne  kulağa biraz soğuk geliyor

it sounds like something from a george  orwell novel you must go to human resources  

bir george orwell romanından fırlamış gibi gitmelisiniz insan kaynakları

human resources will deal with your problem  they will sort your problem out so i always  

insan kaynakları sorununuzla ilgilenecek  sorununuzu çözecekler bu yüzden her zaman

think human resources is a very strange term it  sounds very cold and unfeeling what do you think  

insan kaynaklarının çok garip bir terim olduğunu düşünüyorum  kulağa çok soğuk ve duygusuz geliyor ne düşünüyorsunuz

do you agree with me or do you think it is  okay quite often it will be abbreviated to hr  

benimle aynı fikirde misiniz yoksa sizce tamam mı? genellikle hr

human resources but many companies nowadays  do have a department where they deal with  

insan kaynakları olarak kısaltılır, ancak günümüzde birçok şirketin      kendileri için

all the problems that arise concerning those  working for them disputes or maybe punishment  

çalışanlarla ilgili   ortaya çıkan tüm sorunlarla ilgili anlaşmazlıklar veya belki ceza    ile ilgilendikleri bir departmanı vardır

normally they are those things are handled  or taken care of by human resources  

normalde bunlar, insan kaynakları tarafından ele alınan veya halledilen şeylerdir

here's another one staff rotation so quite often  if you work for a big company if you work for a  

işte burada başka bir personel rotasyonu oldukça sık   eğer büyük bir şirket için çalışıyorsanız   büyük bir şirket için  çalışıyorsanız,

large company you might find that people work  for a certain amount of time and then they will  

insanların belirli bir süre  çalıştıklarını ve ardından

take a rest maybe for a day or a couple of  days so your staff rotation normally happens  

belki bir veya birkaç gün dinlendiklerini görebilirsiniz. personel rotasyonunuz normalde gerçekleşir

if you are in a place that has long working hours  or maybe a place that never closes like a factory  

uzun çalışma saatlerine sahip bir yerdeyseniz veya fabrika gibi asla kapanmayan bir yerdeyseniz

a place where people always have to be there  so quite often you will have a staff rotation  

insanların her zaman orada olması gereken bir yerde  bu nedenle sıklıkla bir personel rotasyonunuz olur

we often call this a rotor rotor or schedule as  well so your staff rotation you decide when people  

buna genellikle rotor diyoruz rotor veya program böylece personel rotasyonunuz insanların   ne zaman

are working and for how long they work and you  always make sure that all of your staff have a  

ve ne kadar süre çalışacaklarına siz karar verirsiniz ve tüm personelinizin sözleşmeyi dinlendirebilecekleri  bir süre olduğundan her zaman emin olursunuz

period of time when they can rest contract oh i'm  sure we all know this one i think we all know this  

oh eminim bunu hepimiz biliyoruz sanırım hepimiz bunu biliyoruz

your contract quite often when you start  a job you will normally have to sign some  

sözleşmeniz bir işe başladığınızda,

contract or some sort or a type of contract  to decide how long you work for how much your  

ne kadar süre çalışacağınıza, ne kadar

pay will be how many days holiday you get all  of the conditions surrounding your employment  

maaşınıza, kaç gün tatil yapacağınıza karar vermek için normalde bir    sözleşme veya bir tür veya türde bir sözleşme imzalamanız gerekir istihdamınızla ilgili tüm koşulları elde edin

normally it is contained within a contract but of  course there are many different types of contract  

normalde bir sözleşmenin içinde yer alır, ancak elbette  birçok farklı sözleşme türü vardır

you might have a temporary contract so perhaps you  are working in a place for a short period of time  

geçici bir sözleşmeniz olabilir, bu nedenle belki bir yerde kısa bir süre için çalışıyorsunuz

a good example is here in the uk where  normally around christmas time the post office  

burada iyi bir örnek var İngiltere'de                                                      çünkü  &                         & & & & & &  &  &

the company responsible for delivering everyone's  mail and parcels they will often employ extra  

people during christmas time and the period of  time before christmas because many people are  

sending parcels and letters through the mail so  quite often they will have extra workers extra  

posta yoluyla fazladan işçileri olacak,

staff working for the post office but their  contracts will not be full time they will just  

postane için ekstra personel çalışacak, ancak sözleşmeleri tam zamanlı olmayacak, sadece

be temporary they will not be permanent they  will just be temporary during that busy period  

geçici olacaklar, kalıcı olmayacaklar, sadece o yoğun dönemde geçici olacaklar,

another type of contract that we have here and  it has been quite controversial over the years is  

burada sahip olduğumuz başka bir sözleşme türü ve bunda da var yıllardır oldukça tartışmalı olan

something called a zero hours contract and as its  name suggests it means you don't have any contract  

sıfır saatlik sözleşme denen bir şeydir ve adından da anlaşılacağı gibi bu, herhangi bir sözleşmeniz olmadığı anlamına gelir

you work for a company but you don't actually  have any agreed contract you have no hours that  

bir şirket için çalışırsınız ancak üzerinde anlaşmaya vardığınız herhangi bir sözleşmeniz yoktur.

you have to work you have no holiday pay and  in many cases you have no health care either  

Çalışıyorsanız, tatil ücretiniz yok ve çoğu durumda sağlık hizmetiniz de yok

so quite often zero hours contracts are  given out in this country quite often for  

bu nedenle bu ülkede oldukça sık

maybe supermarkets maybe large companies where  they need lots of people working for them  

belki süpermarketler için  belki de kendileri için çalışacak çok sayıda kişiye ihtiyaç duydukları büyük şirketler

temporarily not permanently temporarily  so quite often zero hours contracts  

kalıcı olarak değil geçici olarak   sıfır saat sözleşmeleri veriliyor bu nedenle sık sık sıfır saat sözleşmeleri   bu ülkede

quite a controversial thing over the past two  or three years in this country because more and  

son iki veya üç yılda oldukça tartışmalı bir şey çünkü Birleşik Krallık'ta giderek daha

more companies in the uk are using zero hours  contracts and then finally before we finish we  

fazla şirket sıfır saat sözleşmeleri kullanıyor ve nihayet biz bitirmeden önce gig ekonomisini

have something called gig contract gig the  gig economy i'm sure you've heard of this  

gig sözleşmesi diye bir şeyimiz var. eminim bunu duymuşsunuzdur   bu

so a lot of people these days they work for  a company and they have a contract they have  

nedenle bugünlerde pek çok kişi bir şirket  için çalışıyor  ve bir sözleşmeleri var

a lot of security however if you have a  gig contract or maybe you are on gig hours  

çok güvenceleri var  ancak bir iş sözleşmeniz varsa veya belki iş saatlerindeyseniz

or perhaps you are in an area that is known as  the gig economy that means you have no security  

veya belki de gig ekonomisi olarak bilinen bir alan, yani hiçbir güvenliğiniz yok demektir  hiçbir

whatsoever you have no security nothing has  been assured there is no contract nothing so  

güvenceniz yoktur hiçbir şey garanti edilmemiştir herhangi bir sözleşme yoktur bu nedenle

maybe you have to work when you are required but  it doesn't mean your job is permanent or safe  

istendiğinde çalışmak zorunda kalabilirsiniz ancak  bu işinizin kalıcı olduğu anlamına gelmez veya güvenli

sometimes you might go through the whole  month without working at all and then you  

bazen tüm ayı hiç çalışmadan geçirebilirsiniz ve o zaman

will earn no money whatsoever so that is one  of the the most i would say it might be unfair

hiçbir şekilde para kazanmazsınız, bu en bir bir

if you are working under a gig  contract or maybe a zero hours contract  

bir iş sözleşmesi veya belki sıfır saatlik bir sözleşme kapsamında çalışıyorsanız, bunun haksızlık olabileceğini söyleyebilirim

but also you will be amazed how many  people nowadays work for themselves  

ama aynı zamanda bugünlerde kaç kişinin kendi hesabına çalıştığına şaşıracaksınız

and quite often their their income or their  earnings or their salary is not guaranteed  

ve sıklıkla gelirleri veya kazançları veya maaşları garanti edilmiyor

i suppose a good example of that  would be an actor if you are acting  

buna iyi bir örnek oyuncu olabilir, eğer oyunculuk yapıyorsanız

maybe you appear in the theatre or maybe you get  small parts on a television show or in a movie  

belki tiyatroda oynuyorsunuz veya belki bir televizyon programında veya bir filmde küçük roller alırsınız

but unfortunately you you might find that you are  having long periods of time where you are doing  

ancak ne yazık ki uzun süreler boyunca

no work at all and that can also be described  as gig economy the gig economy you are part  

hiç çalışmadığınızı    fark edebilirsiniz ve bu aynı zamanda parçası olduğunuz gig ekonomisi olan gig ekonomisi olarak da tanımlanabilir. bir ay boyunca

of a group of people whose work is not  guaranteed you might work for a whole month  

çalışmanız garantisi olmayan bir grup insan

but the following month you won't work  at all you will have no work at all

ancak sonraki ay hiç çalışmayacaksınız hiç işiniz olmayacak.

thank you for your company today it's been good i  hope you've enjoyed this oh by the way i have a i  

bu arada bir                &           bu   bu  

forgot to mention this so this was actually here  on friday but i forgot to mention it so i'm going  

bu   aslında cuma günü burada ydı ama bahsetmeyi unuttum bu yüzden

to mention it again this is my anagram i won't  give you the answer today but you can tomorrow  

tekrar              bu benim anagramım size bugün cevap vermeyeceğim ama siz verebilirsiniz yarın

because i am back with you tomorrow i'm with you  all week aren't you lucky well i feel lucky anyway

çünkü yarın seninleyim yarın bütün hafta seninleyim  şanslı değil misin yine de kendimi şanslı hissediyorum

christina says these contracts that have  no security are absurd and should not exist  

christina güvencesi olmayan bu sözleşmelerin saçma olduğunu ve olmaması gerektiğini söylüyor

it's been a big problem a big problem over the  past well i would say maybe five or maybe even  

bu büyük bir sorundu geçmişte büyük bir sorundu peki belki beş hatta belki

10 years i think this zero hours contract  the the situation where you have no security  

10 yıl diyebilirim bence bu sıfır saatlik sözleşme güvenliğinizin olmadığı

and maybe also your your job  might end at any time is not good  

ve belki de işinizin her an sona erebileceği durum iyi değil

but i think many companies now are starting  to to not do that especially at the moment  

ama bence artık birçok şirket  böyle yapmamaya başlıyor özellikle şu anda bunu yapın

because we are finding it hard to get people  to work in certain areas in certain professions

çünkü insanları belirli alanlarda  belirli mesleklerde  çalıştırmayı zor buluyoruz

but that's all i'm saying about that i'm  not going to say anything else about that  

ama tüm söylemek istediğim bu konuda başka bir şey söylemeyeceğim   teşekkür

thank you vietnam vietnam thank you very  much and yes don't forget i'm back tomorrow  

ederim vietnam vietnam teşekkür ederim çok çok ve evet yarın İngiltere'de

from 2pm uk time you can watch this again a lot of  people forget that you can actually watch my live  

saat 14:00'ten itibaren döneceğimi unutmayın, bunu tekrar izleyebilirsiniz. birçok kişi canlı yayınlarımı gerçekten tekrar tekrar izleyebileceğinizi unutuyor.

streams again and again as many times as you want  if you want to watch them once twice or even a  

iki veya hatta

thousand times you can no problem thank you sandra  it's been good fun and don't forget to catch tomo  

bin kez yapabilirsin sorun değil teşekkürler sandra  çok eğlenceliydi ve tomo'yu yakalamayı unutma

yesterday can you watch yesterday's live stream it  was very interesting we talked about some rather  

dünkü canlı yayını izleyebilir misin çok ilginçti biraz

maybe controversial perhaps controversial  would you describe yesterday's conversation  

belki tartışmalı belki tartışmalı dünkü konuşmayı anlatır mısın

as controversial but we did talk about  some interesting subjects yesterday  

tartışmalı ama dün bazı ilginç konulardan konuştuk

so if you haven't watched yesterday's live stream  with myself and mr steve i do strongly suggest  

bu nedenle dünkü canlı yayını ben ve Bay Steve'le izlemediyseniz

that you watch the whole two hours maybe you can  watch a little piece of it or a small part of it  

iki saatin tamamını izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum belki bunun bir kısmını veya küçük bir bölümünü izleyebilirsiniz bir kısmını

and then have a rest and then watch another  part of it later so you don't have to watch  

ve sonra dinlenin ve daha sonra başka bir  bölümünü izleyin, böylece

the whole live stream in one go maybe  you can watch a little bit of it and  

tüm canlı akışı tek seferde izlemek zorunda kalmazsınız  belki birazını izleyip

then watch a little bit of it later and  then another bit later on after that  

sonra birazını daha sonra izleyebilirsiniz ve biraz sonra ondan sonra

hello marwah is the word gig an acronym it is not  it is actually a proper word gig unfortunately  

merhaba marwah gig kelimesi bir kısaltmadır, aslında uygun bir kelime gig değildir ne yazık ki

there is no there is no derivation so i don't  actually know where it comes from in fact nobody  

türetimi yoktur bu yüzden aslında nereden geldiğini bilmiyorum aslında kimse

does even the oxford english dictionary doesn't  know where gig comes from with that particular  

oxford bile bilmiyor ingilizce sözlük, belirli bir tanımla işin nereden geldiğini bilmiyor, bu

definition so we don't know we don't know  where it comes from its origin is unknown

yüzden biz de bilmiyoruz, nereden geldiğini bilmiyoruz,

thank you very much for your company i am going in  a moment i hope you've enjoyed today's live stream  

şirketiniz için çok teşekkür ederim, birazdan gidiyorum umarım siz' bugünün canlı yayınından keyif aldım

as we approach three o'clock here in the  uk enjoy the rest of your monday i will be  

İngiltere'de saat üçe yaklaşırken pazartesinizin geri kalanının tadını çıkarın

back with you tomorrow from 2 p.m uk time is  when i'm back with you and i hope to see you  

yarın saat 14:00'ten itibaren  sizinle döneceğim uk saat sizinle geri döndüğüm zamandır ve umarım

tomorrow thanks for your company thanks  for joining me today it's been nice  

yarın görüşürüz   teşekkürler şirketiniz için bugün bana katıldığınız için teşekkürler güzel

and fun thanks for watching everyone  alessandra also ricardo beatriz luis mendes

ve ​​eğlenceliydi herkesi izlediğiniz için teşekkürler alessandra ayrıca ricardo beatriz luis mendes

apparently luis mendes my son in his job sometimes  goes to india and it is not the flight but the  

görünüşe göre luis mendes oğlum işinde bazen hindistan'a gidiyor ve bu uçuş değil

time in the plane yes i suppose where it depends  where you are traveling from but yes you are right  

uçakta geçirilen süre evet sanırım nereye nereden seyahat ettiğinize bağlı ama evet haklısınız

maybe if you are going from maybe europe to india  or maybe imagine traveling from south america  

belki Avrupa'dan Hindistan'a gidiyorsanız  veya belki Güney Amerika'dan

to to india or china a very long distance  see you tomorrow take care everyone and

Hindistan'a veya Çin'e çok uzun bir mesafe seyahat etmeyi hayal edin yarın görüşürüz herkese iyi bakın ve

as i always say this is mr duncan in the  birthplace of english saying thanks for  

her zaman dediğim gibi bu, ingilizcenin doğum yeri olan Bay Duncan, izlediğiniz için teşekkür ediyor,

watching see you tomorrow tomorrow is tuesday  and we will have another one of these together  

yarın yarın salı görüşürüz ve bunlardan bir tane daha yapacağız

and of course until the next time we meet  

ve tabii ki bir sonraki buluşmamıza kadar

if it isn't tomorrow maybe later in the  week you know what's coming next yes you do

yarın değilse belki hafta içinde daha sonra bilirsiniz sırada ne var evet şimdilik

have a good day

iyi günler ta

ta ta for now

ta