Learn the English Phrase "I owe you one." and the French Phrase "Merci beaucoup!"

In this English lesson,

Bu İngilizce dersinde, sana borçlu olduğum

I wanted to help you learn the English phrase

İngilizce cümleyi öğrenmene yardım etmek istedim

I owe you one.

.

This means the same thing as saying thank you,

Bu, teşekkür etmekle aynı anlama geliyor

and I want to say to all of you, I owe you one.

ve hepinize şunu söylemek istiyorum , size borçluyum.

I had a lot of fun

reading all of the comments on the last video,

where I asked you for ideas.

Sizden fikir istediğim son videodaki tüm yorumları okurken çok eğlendim.

Sorry, I said all the comments.

Üzgünüm, tüm yorumları söyledim.

I haven't read all of them yet,

Henüz hepsini okumadım

but I think as of this morning, there's 144.

ama sanırım bu sabah itibariyle 144 tane var.

I've read many of them.

Birçoğunu okudum.

There's far too many for me to respond,

Cevaplayamayacağım kadar çok şey var

but I've certainly enjoyed reading them, so I owe you one.

ama onları okumaktan kesinlikle keyif aldım , bu yüzden sana bir tane borçluyum.

Thank you for your thoughts.

Düşüncelerin için teşekkür ederim.

Thank you for your ideas.

Fikirleriniz için teşekkürler.

It's a lot of fun to read through

Okumak

and to kind of see what you guys were saying,

ve ne söylediğinizi görmek çok eğlenceli,

so thank you so much for that.

bunun için çok teşekkür ederim.

So once again, when you say, "I owe you one,"

Yani bir kez daha, "Sana borçluyum" dediğinde,

it means the same thing as saying, "Thank you."

"Teşekkür ederim" demekle aynı anlama gelir.

The other phrase I wanted to teach you today

Bugün size öğretmek istediğim diğer ifade

isn't an English phrase.

İngilizce bir ifade değil.

It's merci beaucoup,

Merci beaucoup,

which is just a French way of saying thank you as well.

aynı zamanda teşekkür etmenin bir Fransız yolu.

So thank you very much, I owe you one, merci beaucoup.

Çok teşekkür ederim, sana borçluyum, merci beaucoup.

But, hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama, hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

Let me see what I have in my pocket here.

Bakalım cebimde ne var. 144 yorumdan

I did respond to one of the 144 comments, and I said,

birine yanıt verdim ve "

oh no, wait, let's read what Judit had to say.

hayır, bekle, Judit'in söyleyeceklerini okuyalım" dedim.

"Yes to all of your questions,

"Tüm sorularınıza evet

and the length, when I have time, it is too short.

ve uzunluk, zamanım olduğunda çok kısa oluyor.

When I don't have time, it is too long, but I manage.

Zamanım olmadığında çok uzun ama idare ediyorum.

I miss you responding to my comments, though."

Yine de yorumlarıma cevap vermeni özledim."

And my response.

Ve cevabım.

"I miss that, too.

"Ben de bunu özlüyorum.

It's one of my favorite things about this channel."

Bu kanalın en sevdiğim yanlarından biri bu."

Don't worry, I'll resume doing that with this video.

Endişelenme, bu video ile bunu yapmaya devam edeceğim.

So yes,

Yani evet, yorumlara cevap vermekte

I've been a little slow to reply to comments, haven't I?

biraz yavaş davrandım , değil mi?

And I'll try to make sure that I get on that.

Ve bunun üstesinden geldiğimden emin olmaya çalışacağım.

And it isn't a burden for me.

Ve bu benim için bir yük değil. Tüm yorumlarınıza

I do really enjoy responding to all of your comments.

yanıt vermekten gerçekten keyif alıyorum .

It's a lot of fun to read them.

Onları okumak çok eğlenceli.

I think my response average is pretty good.

Cevap ortalamamın oldukça iyi olduğunu düşünüyorum.

I do usually find the time to respond to most of them,

Genellikle çoğuna yanıt verecek zaman buluyorum

and it helps that there's only 30 or 40.

ve yalnızca 30 veya 40 tane olması yardımcı oluyor. Önceki videoda

When there's 144, like there were on the previous video,

olduğu gibi 144 tane olduğunda,

it gets a little challenging to be able to do that.

bunu yapabilmek biraz zorlaşıyor.

So anyways, thanks once again.

Neyse, bir kez daha teşekkürler.

I will get back to that, Judit.

Buna geri döneceğim, Judit.

It's a lot of fun, and it helps me connect with all of you.

Bu çok eğlenceli ve hepinizle bağlantı kurmama yardımcı oluyor.

Hey, as you can see, there is a skiff of snow.

Hey, gördüğün gibi, bir kayık kar var.

I don't know if you can see on all the roofs here,

Buradaki tüm çatıları görebiliyor musun bilmiyorum

but let me spin you around.

ama seni döndürmeme izin ver.

You can see that the roof on some of these houses is white,

Bu evlerin bazılarının çatısının beyaz olduğunu görebilirsin

and if I walk over to this park,

ve eğer bu parka doğru yürürsem,

you can see that we've had,

bunu görebilirsin,

I guess you could call it our first snowfall.

sanırım buna ilk kar yağışımız diyebilirsin.

I mean, it's not huge by any stretch of the imagination.

Demek istediğim, hayal gücünün herhangi bir uzantısı tarafından çok büyük değil .

Let me spin you back around.

İzin ver seni döndüreyim.

But certainly we have had snow.

Ama kesinlikle karımız oldu.

It's been snowing on and off,

Ara sıra kar yağıyor

but the snow hasn't stayed on the ground.

ama kar yerde kalmıyor.

Early in the fall, the the ground is quite warm,

Sonbaharın başlarında zemin oldukça sıcaktır

and so sometimes we'll have snow,

ve bu nedenle bazen kar yağar,

but as soon as it hits the ground, it will melt.

ancak yere çarptığı anda erir .

But this time, we had snow during the night

Ama bu sefer, gece boyunca kar yağdı

and it seems to have taken the time to remain,

ve kalması zaman almış gibi görünüyor, bu

so we can see that it has not melted yet,

yüzden henüz erimediğini görebiliyoruz,

so that's really cool.

yani bu gerçekten harika.

Anyways, I'm not sure what else to say.

Her neyse, başka ne söyleyeceğimden emin değilim.

It's only three minutes,

Sadece üç dakika

and I usually talk for four minutes, don't I?

ve ben genellikle dört dakika konuşurum, değil mi?

I must have done

the beginning part of the lesson very, very quickly.

Dersin başlangıç ​​kısmını çok ama çok hızlı yapmış olmalıyım.

So let me go on a little bit more

O yüzden

about some of the comments yesterday.

dünkü bazı yorumlar hakkında biraz daha bilgi vereyim.

Most of you said everything's just right.

Çoğunuz her şeyin yolunda olduğunu söylediniz.

I like it when people say,

İnsanların

"If it ain't broke, don't fix it."

"Bozulmadıysa tamir etme" demesinden hoşlanıyorum.

That should be the phrase maybe

Belki

that I teach you today as well.

bugün sana öğrettiğim cümle de bu olmalı.

That's a saying we use when something is working well,

Bu, bir şey iyi çalışırken kullandığımız bir sözdür

and then when someone wants to modify it or change it,

ve sonra biri onu değiştirmek istediğinde,

sometimes we'll say, "Hey, if it ain't broke, don't fix it,"

bazen "Hey, eğer bozulmadıysa, tamir etme" deriz,

meaning nothing's broken, everything's working great.

yani hiçbir şey bozuk değildir. her şey harika çalışıyor.

Why would you even consider changing it?

Neden değiştirmeyi düşünesiniz ki? Bu

So I will read through all of them

yüzden hepsini okuyacağım

and I will kind of pick out some ideas

ve

that will make the channel better,

kanalı daha iyi hale getirecek bazı fikirler seçeceğim,

but no major changes.

ancak büyük değişiklikler olmayacak.

But it is nice to know what all of you are thinking

Ama hepinizin ne düşündüğünü

and what all of you are feeling.

ve ne hissettiğini bilmek güzel. Bunun için

So thank you once again very much for that.

bir kez daha çok teşekkür ederim .

You should read some of them, too.

Bazılarını da okumalısın.

I'm sure some of you do that,

Eminim bazılarınız bunu yapıyor

but it is fun to read other people's comments as well.

ama başkalarının yorumlarını okumak da eğlenceli.

Anyways, thanks for watching.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler. Birkaç gün sonra

I'll see you with a new video in a few days.

yeni bir video ile görüşmek üzere .

Have a good weekend. Bye.

İyi hafta sonları. Hoşçakal.