Learn the English Phrases "at the end of the day" and "to make a day of it"

In this English lesson I wanted to help you learn the English phrase at the end of the day.

Bu İngilizce dersinde günün sonunda İngilizce cümleyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim.

Now, this can literally mean at the end of the day.

Şimdi, bu kelimenin tam anlamıyla günün sonunda anlamına gelebilir.

At the end of the day, I go home.

Günün sonunda eve gidiyorum.

Well, at the end of my workday.

İş günümün sonunda.

But we also use this the same way we use the word ultimately.

Ama bunu da nihayetinde kelimesini kullandığımız şekilde kullanıyoruz.

To kind of sum up a thought.

Bir düşünceyi özetlemek için.

When you're working hard at the end of the day, you can only do so much.

Günün sonunda çok çalıştığınızda, ancak bu kadarını yapabilirsiniz.

When you are helping someone out.

Birine yardım ederken.

At the end of the day, you can only do so much to make their life better.

Günün sonunda, hayatlarını daha iyi hale getirmek için ancak bu kadarını yapabilirsiniz.

So ultimately you can only help someone so much before they need to help themselves.

Sonuç olarak, birisine ancak o kendilerine yardım etmeye ihtiyaç duymadan önce çok fazla yardım edebilirsiniz.

So we use the phrase at the end of the day to kind of sum up to kind of

Bu yüzden, günün sonunda ifadesini,

clarify a thought that we're having.

sahip olduğumuz bir düşünceyi netleştirmek için özetlemek için kullanırız.

I don't think I'm explaining this very well.

Bunu çok iyi açıkladığımı düşünmüyorum.

Let me try to think of another example.

Başka bir örnek düşünmeye çalışayım.

At the end of the day, all I can do is make the best video lessons

Günün sonunda yapabileceğim tek şey yapabileceğim en iyi video derslerini yapmak

I can and hopefully they help you.

ve umarım size yardımcı olurlar.

So ultimately, all I can really do is make the lessons as good as I can.

Sonuç olarak, yapabileceğim tek şey dersleri elimden geldiğince iyi hale getirmek.

So it's not exactly the end of the day, but it's kind of summarizing a thought.

Yani tam olarak günün sonu değil ama bir düşünceyi özetlemek gibi.

The second phrase I wanted to teach you is the phrase to make a day of it.

Sana öğretmek istediğim ikinci cümle, bir gün geçirme sözü.

When you make a day of something, it means something wasn't going to take the whole day.

Bir şeyi bir gün yaptığınızda, o şey bütün günü almayacak demektir.

But you add one or two things to make a day of it.

Ama bir gün geçirmek için bir veya iki şey eklersiniz .

If we go to visit Jen's parents, sometimes we just go for a cup of tea.

Jen'in ailesini ziyarete gidersek, bazen sadece bir fincan çay içmeye gideriz.

But sometimes we decide to make a day of it.

Ama bazen bir gün yapmaya karar veririz.

We go for a cup of tea.

Bir çay içmeye gidiyoruz.

We help Jen's dad on his farm a little bit.

Jen'in babasına çiftliğinde biraz yardım ediyoruz.

We help Jen's mom do some work in her garden, possibly,

Jen'in annesine bahçesinde biraz iş yapması için yardım ederiz, muhtemelen

instead of just going for an hour or two, we decide to make a day of it.

bir iki saatliğine gitmek yerine, bir gün geçirmeye karar veririz.

So to review at the end of the day simply means ultimately, or to summarize

Bu nedenle, günün sonunda gözden geçirmek, basitçe nihai olarak

or my final thoughts on something and to make a day of it means to plan

veya bir şey hakkındaki son düşüncelerimi özetlemek ve onu bir gün haline getirmek,

to do something that will take most of the day instead of just a little part of it.

günün küçük bir kısmı yerine, günün çoğunu alacak bir şey yapmayı planlamak anlamına gelir. .

But hey, let's look at a comment from a previous video.

Ama hey, önceki bir videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Marcio.

Bu yorum Marcio'dan.

How are you, Professor Bob?

Nasılsınız, Profesör Bob?

I'm Brazilian and here the autumn season has already started.

Ben Brezilyalıyım ve burada sonbahar mevsimi çoktan başladı.

I really like you and your videos.

Seni ve videolarını çok beğeniyorum.

Thank you.

I'm very happy with the new season in your country

Teşekkür ederim.

Ülkenizde yeni sezona çok sevindim

because you will be able to make video lessons for us without freezing.

çünkü artık donmadan bizim için videolu dersler yapabileceksiniz.

Hehehe. A hug for you and your whole family.

Hehehe. Size ve tüm ailenize sarılmak.

And my response.

Ve cevabım.

My favorite type of day for making videos would be cloudy, mild and no wind.

Video yapmak için en sevdiğim gün türü bulutlu, hafif ve rüzgarsız olur.

Hopefully there are lots of those coming up.

Umarım gelenler çok olur.

So thanks, Marcio, for that comment.

Bu yorum için teşekkürler, Marcio.

Yes, this is literally my favorite type of day for making a video,

Evet, biraz rüzgarlı olmasına rağmen, video çekmek için tam anlamıyla en sevdiğim gün bu

although it is a little bit windy.

.

I'm hiding by the shed so that the wind doesn't hit the microphone too badly.

Rüzgar mikrofona çok sert vurmasın diye kulübenin yanına saklanıyorum.

But my favorite kind of day for making an English lesson would be cloudy.

Ama İngilizce dersi yapmak için en sevdiğim gün bulutlu olurdu. Hava

When it's cloudy, the camera can focus

bulutlu olduğunda, kamera

really well and the video just looks nice.

gerçekten iyi odaklanabiliyor ve video güzel görünüyor.

The cloud kind of diffuses the sunlight.

Bulut türü güneş ışığını yayar.

That's how we would describe it in English.

Bunu İngilizce olarak böyle tarif ederdik.

So clouds create really nice light for a video.

Böylece bulutlar bir video için gerçekten güzel bir ışık oluşturur.

When it's mild then I don't get hot or cold.

Hafif olduğunda, ne ısınırım ne de soğurum.

When we say that it's mild outside, we mean it's like ten degrees

Dışarısı ılıman derken, havanın on derece

or 15 degrees Celsius, something kind of nice.

veya 15 santigrat derece olduğunu kastediyoruz, güzel bir şey.

And then what's the last one?

Ve sonra sonuncusu nedir?

No rain. I didn't mention that one.

Yağmur yok. Ondan bahsetmedim.

I don't like rain.

yağmuru sevmiyorum

Oh, no wind.

Rüzgar yok.

Yeah, wind messes with the microphone.

Evet, rüzgar mikrofonu bozuyor.

You can't see the microphone, but it's right here.

Mikrofonu göremiyorsunuz ama tam burada.

When it's windy, you get that funny sound when I'm outside and it's not very, very pleasant.

Rüzgarlı olduğunda, ben dışarıdayken o komik sesi duyuyorsun ve bu pek hoş değil.

So yep, that's my favorite kind of day.

Evet, bu benim en sevdiğim gün.

A day just like today.

Tıpkı bugün gibi bir gün.

If we look at the sky, it's overcast or cloudy, we would say.

Gökyüzüne bakarsak kapalı ya da bulutlu derdik.

It's a little bit windy, but I have the shed behind me to kind of block the wind

Biraz rüzgarlı ama rüzgarı engellemek için arkamda baraka var

and it's mild.

ve hava ılıman.

I'm outside just wearing my sweater and a short sleeved shirt underneath

Dışarda sadece kazağım ve altına kısa kollu bir gömlek giyiyorum

and it's quite pleasant.

ve oldukça hoş.

So I'm enjoying that.

Bu yüzden bundan zevk alıyorum.

And we do have birds. I'm not sure if you can hear them.

Ve kuşlarımız var. Onları duyabildiğinden emin değilim.

I mentioned these in another video earlier this week.

Bunlardan bu hafta başlarında başka bir videoda bahsetmiştim .

It's kind of fun because a couple weeks ago there were no birds outside and now there are.

Bu biraz eğlenceli çünkü birkaç hafta önce dışarıda hiç kuş yoktu ve şimdi var.

Anyways, thanks for watching. Hope you're having a good day.

Her neyse, izlediğiniz için teşekkürler. Umarım iyi bir gün geçiriyorsundur.

I'll see you in a couple days with another short English lesson. Bye.

Birkaç gün sonra başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz. Hoşçakal.