Learn the English Business Phrases THE CUSTOMER IS ALWAYS RIGHT and HONESTY IS THE BEST POLICY

In this English lesson, I wanted to help you

Bu İngilizce dersinde, İngilizce cümleyi öğrenmenize yardımcı olmak istedim

learn the English phrase, the customer is always right.

, müşteri her zaman haklıdır.

Now this might seem like a funny sentence to you.

Şimdi bu size komik bir cümle gibi gelebilir.

It's something that businesses say in Canada

Kanada'da işletmelerin söyledikleri bir şey

because they want to make sure

çünkü

that they are doing a good job when they run a business.

bir işletmeyi yönetirken iyi bir iş çıkardıklarından emin olmak istiyorlar.

But how can the customer always be right?

Ancak müşteri nasıl her zaman haklı olabilir?

Don't customers sometimes complain

Müşteriler bazen

when they shouldn't complain?

şikayet etmemeleri gerekirken şikayet etmiyorlar mı?

Well, let me put it this way.

Peki, şöyle ifade edeyim.

If you were someone who was running a McDonald's restaurant,

Bir McDonald's restoranı işleten biriyseniz,

if someone came up and said

biri gelip

this hamburger doesn't taste good,

bu hamburgerin tadı güzel değil derse,

it's actually better for you to give them a free hamburger

aslında onlarla tartışmaktansa onlara bedava hamburger vermek sizin için daha iyidir

than it is to argue with them.

.

Because business is really about making the customer happy,

İş gerçekten müşteriyi mutlu etmekle ilgili olduğu için,

it's not about the thing you are selling them

onlara

in that moment.

o anda sattığınız şeyle ilgili değil.

So when you say the customer is always right,

Yani müşteri her zaman haklıdır dediğinizde,

what it means is that if you take care of your customers,

bunun anlamı, eğer müşterilerinizle ilgilenirseniz, geri

they'll come back and buy more things

gelip sizden tekrar tekrar daha fazla şey alacaklardır

from you, over and over again.

.

But if you make them feel unappreciated,

Ama onlara takdir edilmediklerini hissettirirseniz, bir daha

they'll never come back again.

asla geri gelmeyeceklerdir.

The second phrase I wanted to teach you

Size öğretmek istediğim ikinci cümle,

is another business related phrase

işle ilgili başka bir cümle

and it's this, honesty is the best policy.

ve bu, dürüstlük en iyi politikadır.

So I know in the world of business,

Bu yüzden iş dünyasında bir şeyler satmak, para kazanmak için

there are people who lie, cheat and steal

yalan söyleyen, hile yapan ve hırsızlık yapan insanlar olduğunu biliyorum

in order to sell things, to make money.

. Daha başarılı bir iş sahibi olmak için

There are people that will tell untruths

yalan söyleyen insanlar var

in order to have a more successful business.

.

But I firmly believe that honesty is the best policy.

Ama dürüstlüğün en iyi politika olduğuna kesinlikle inanıyorum. Yaz aylarında

When Jen and I run our flower farm in the summer

Jen ve ben çiçek çiftliğimizi işlettiğimizde

and when we sell flowers to people, if they say,

ve insanlara çiçek sattığımızda ,

how long will these flowers last?

bu çiçekler ne kadar dayanacak derlerse? Bu çiçeklerin

We usually say three or four days

üç veya dört gün

if we know those flowers will last three or four days.

süreceğini biliyorsak, genellikle üç veya dört gün deriz.

We'll say a week and a half

if we know those flowers last a week and a half.

O çiçeklerin bir buçuk hafta dayandığını bilsek bir buçuk hafta diyeceğiz. Birine bir şey satarken

We feel like honesty is the best policy when

dürüstlüğün en iyi politika olduğunu düşünüyoruz

we're selling something to someone.

.

Because again, that also keeps the customer happy

Çünkü bu da müşteriyi mutlu eder

and happy customers come back over and over again.

ve mutlu müşteriler tekrar tekrar gelir .

So to review, many businesses have the policy

İncelemek gerekirse, birçok işletme

that the customer is always right,

müşterinin her zaman haklı olduğu,

even sometimes when the customer is wrong.

hatta bazen müşteri haksız olduğu politikasına sahiptir.

It's better to treat the customer as if they're right,

Müşteriye haklıymış gibi davranmak daha iyidir ,

especially if it doesn't cost you very much money

özellikle de size çok pahalıya mal olmazsa,

because then everybody's happy.

çünkü o zaman herkes mutlu olur.

And if you say honesty is the best policy,

Ve dürüstlüğün en iyi politika olduğunu söylerseniz,

it simply means that being truthful and being honest

bu basitçe dürüst olmanın ve iş hayatında dürüst olmanın işletmeniz için

in business can actually be a really good thing

gerçekten iyi bir şey olabileceği anlamına gelir

for your business to do because in the long run,

çünkü uzun vadede

your business will just do better.

işiniz daha iyiye gidecektir.

Hey, let's look at a comment from a previous video.

Hey, bir önceki videodan bir yoruma bakalım.

This comment is from Daniel.

Bu yorum Daniel'den.

Daniel says, let me know,

Daniel, bana haber ver,

let me know when you throw this money party, Bob,

bu para partisini verdiğinde bana haber ver, Bob,

I'd love to be there.

orada olmayı çok isterim, diyor.

And my response was I'll make sure you're invited, haha.

Ve cevabım, davet edildiğinden emin olacağım, haha.

So this was from the video where I taught the phrase

Yani bu,

to lay your cards on the table

kartlarınızı masaya yatırmak

or to put your cards on the table

veya kartlarınızı masaya koymak deyimini öğrettiğim videodandı ve

and I talked about, you know, someone having a party

bilirsiniz, birinin parti vermesi hakkında konuştum

but the real reason to have the party

ama partiyi düzenlemenin asıl nedeni

was to give some money away.

biraz vermekti. para uzakta.

And this was actually based on a true story.

Ve bu aslında gerçek bir hikayeye dayanıyordu.

A friend of mine had an old uncle,

Bir arkadaşımın yaşlı bir amcası vardı,

who came to visit during the summer and he was from Europe.

yazın ziyarete gelen o da Avrupa'dandı.

Okay, so he was from far away and he invited

Tamam, yani o çok uzaklardandı ve

all of his cousins and nephews and nieces

tüm kuzenlerini, yeğenlerini, yeğenlerini

and brothers and sisters to come to what's called

ve erkek ve kız kardeşlerini

a family reunion.

aile toplantısı denen şeye davet etti.

So this was an older uncle.

Yani bu daha yaşlı bir amcaydı.

He had never been married and he didn't have any children.

Hiç evlenmemişti ve hiç çocuğu yoktu.

And he came to Canada to visit family

Ve bir süredir görmediği ailesini ziyaret etmek için Kanada'ya geldi

that he hadn't seen for a while.

.

So my friend wasn't sure he wanted to go

Bu yüzden arkadaşım gitmek istediğinden emin değildi

and he kind of hummed and hawed.

ve bir tür mırıldandı ve havladı.

When you hum and haw,

Mırıldanıp havladığınızda,

it means you're trying to decide to go

gitmeye karar vermeye çalıştığınız

and he eventually decided to go.

ve sonunda gitmeye karar verdiği anlamına gelir.

And what happened was the uncle who came to visit

Ve olan şu ki Avrupa'dan ziyarete gelen amca

from Europe, brought a lot of money with him

yanında bir sürü para getirmiş

and everyone who came to the family reunion

ve

to spend some time with him,

onunla biraz vakit geçirmek için aile birleşimine gelen

he gave everyone $1000.

herkese 1000 dolar vermiş.

So it was, in my last lesson,

Yani, son dersimde

just kind of a funny thing to mention

bahsetmek biraz komik bir şeydi

but it was based on some truth.

ama bazı gerçeklere dayanıyordu.

A friend of mine, their uncle, their old,

Bir arkadaşım, amcaları, yaşlı,

I guess rich uncle came from Europe and at the party,

sanırım zengin amcaları Avrupa'dan geldi ve partide

he gave everyone $1000.

herkese 1000 dolar verdi.

Daniel, I'm not having a party like that,

Daniel, muhtemelen hayatımın hiçbir noktasında böyle bir parti vermeyeceğim

probably at any point in my life

but it certainly makes for a good story.

ama kesinlikle iyi bir hikaye oluyor.

Anyways, I'll see you tomorrow

Her neyse, yarın

with another short English lesson, have a good day.

başka bir kısa İngilizce dersi ile görüşürüz, iyi günler.