Conversation Lesson | How To Be Polite & Show Respect in English

Well hey there I'm Emma from mmmEnglish!

Merhaba, ben mmmEnglish'den Emma!

Today we get to practise twelve English expressions that will help

Bugün, İngilizce'de kibar ve saygılı görünmenize yardımcı olacak on iki İngilizce ifade üzerinde pratik yapacağız

you to sound polite and respectful in English.

.

It's a speaking and pronunciation workout

Bu,

that's going to help you to truly understand native English speakers

anadili İngilizce olan kişileri gerçekten anlamanıza

and also help you to sound more natural when you speak yourself.

ve kendi kendinize konuşurken daha doğal konuşmanıza yardımcı olacak bir konuşma ve telaffuz alıştırmasıdır.

Plus you'll learn how to politely make requests,

Ayrıca, kibarca istekte bulunmayı,

offer suggestions, say what you think and say no.

önerilerde bulunmayı, düşündüğünüzü söylemeyi ve hayır demeyi öğreneceksiniz.

So get ready to practise out loud with me!

Bu yüzden benimle yüksek sesle pratik yapmaya hazırlanın!

It can be hard to know how to be polite in English.

İngilizce'de kibar olmayı bilmek zor olabilir.

Unlike lots of other languages in the world, English doesn't have

Dünyadaki diğer birçok dilden farklı olarak, İngilizce'nin

a formal structure

built into the language that helps you to speak politely.

kibarca konuşmanıza yardımcı olacak dilin içine yerleştirilmiş resmi bir yapısı yoktur.

You've actually got to learn what to say and how to say it.

Aslında ne söyleyeceğinizi ve nasıl söyleyeceğinizi öğrenmelisiniz.

So today's conversation workout is going to focus on polite English

Bugünün konuşma alıştırması kibar İngilizce

expressions and just like you train at the gym,

ifadelere odaklanacak ve tıpkı spor salonunda antrenman yaptığınız gibi

we're going to be training in sets. You'll do three sets of

biz de setler halinde antrenman yapacağız.

four English phrases and we're going to practise each phrase

Dört İngilizce cümleden oluşan üç set yapacaksınız ve her bir cümleyi

three times. So you get to listen to me first

üç kez pratik yapacağız. Yani önce beni dinleyeceksin,

and then try it for yourself.

sonra kendin deneyeceksin.

And it's a workout, all right? You've got to join in!

Ve bu bir antrenman, tamam mı? Katılmak zorundasınız!

Don't make me do all the work! You've got to join me, all right?

Bütün işi bana yaptırma! Bana katılmalısın, tamam mı?

Before we start, make sure you're somewhere quiet

Başlamadan önce sessiz bir yerde olduğunuzdan emin olun

and be ready to speak out loud.

ve yüksek sesle konuşmaya hazır olun.

Speak at a normal volume, no whispering,

Normal ses seviyesinde konuş, fısıldamak yok,

no mouthing the words along with me, okay?

kelimeleri benimle birlikte ağızdan söylemek yok, tamam mı?

Set one is polite requests.

Birinci set kibar isteklerdir.

You know how to ask someone to do something for you.

Birinden sizin için bir şey yapmasını nasıl isteyeceğinizi biliyorsunuz.

Can you open the door?

Kapıyı açabilirmisin?

But how do you do it politely? How do you make a request politely?

Ama bunu kibarca nasıl yaparsın? Kibarca nasıl istekte bulunursunuz? Bunun

One way is to use modal verbs like could

bir yolu,

or would, that makes it more polite.

onu daha kibar yapan, can veya have gibi modal fiiller kullanmaktır.

Would you open the door for me?

Benim için kapıyı açar mısın?

Could you open the door for me?

Benim için kapıyı açar mısın?

Okay but we can actually take this a step further

Tamam ama aslında bunu bir adım daha ileriye götürebilir

and we can make this request even more polite by adding a little

ve başlangıca küçük bir giriş cümlesi ekleyerek bu isteği daha da kibar hale getirebiliriz

introductory phrase to the beginning.

.

Would you mind...

Sakıncası yoksa...

Would you mind opening the door?

Kapıyı açar mısın?

Would you mind opening the door?

Kapıyı açar mısınız?

Can you hear how that all connects together?

Bunların hepsinin nasıl birbirine bağlandığını duyabiliyor musun?

Would you mind?

Sakıncası yoksa?

Would you mind opening the door?

Kapıyı açar mısınız?

Try it!

Dene!

Nice!

Güzel!

Maybe you've heard this slightly different version before.

Belki bunun biraz farklı versiyonunu daha önce duymuşsunuzdur.

If it's okay with you, could we open the door?

Sizin için de sakıncası yoksa kapıyı açabilir miyiz?

So I'm politely checking that the person I'm talking to is happy

Bu yüzden, konuştuğum kişinin

to open the door - that they agree.

kapıyı memnuniyetle açıp açmadığını, yani kabul edip etmediğini kibarca kontrol ediyorum.

And I've also used the pronoun we instead of you so this is an

Ayrıca sizin yerine biz zamirini de kullandım, dolayısıyla bu,

indirect way of making a request. I'm not directly asking someone

talepte bulunmanın dolaylı bir yoludur. Birinden doğrudan

to do something for me but I am suggesting

benim için bir şey yapmasını istemiyorum ama

what I would like with this expression.

bu ifadeyle ne istediğimi öneriyorum.

And it's very common amongst English speakers.

Ve İngilizce konuşanlar arasında çok yaygındır.

Listen to the way that I say it.

Nasıl söylediğimi dinle.

If it's okay with you, could we open the door?

Sizin için de sakıncası yoksa kapıyı açabilir miyiz?

Now you.

Şimdi sen.

Good stuff!

İyi şeyler!

If you get the chance...

Fırsatın olursa...

If you get the chance, could you send me that file?

Fırsatın olursa o dosyayı bana gönderir misin?

One thing to notice is that pause where the comma is.

Dikkat edilmesi gereken bir şey, virgülün olduğu yerde duraklama olmasıdır.

If you get the chance, could you send me that file?

İmkanınız olursa o dosyayı bana gönderir misiniz?

Say it quickly.

Çabuk söyle.

If you get the chance, could you send me that file?

İmkanınız olursa o dosyayı bana gönderir misiniz?

You say it now.

Şimdi söylüyorsun.

Sounds good!

Kulağa iyi geliyor!

How about:

Peki ya:

When you have a minute, would you send me that file?

Vaktiniz olduğunda bana o dosyayı gönderir misiniz?

Now notice how those pronouns you and the verb would

Şimdi siz zamirlerinin ve fiilin

almost disappear when spoken.

konuşulduğunda neredeyse kaybolduğuna dikkat edin.

When you have a minute, would you send me that file?

Bir dakikan olduğunda o dosyayı bana gönderir misin?

So now try it!

Şimdi dene!

Great!

Harika!

Now before we move on, can you think of any other ways that

Şimdi devam etmeden önce, kibarca İngilizce istekte bulunabileceğiniz başka yollar düşünebilir misiniz

you can politely make requests in English?

?

If you can, add them down in the comments below.

Yapabiliyorsanız, bunları aşağıdaki yorumlara ekleyin. Yorumlarda

Share those polite ways of making requests in English

İngilizce istekte bulunmanın bu kibar yollarını paylaşın

down in the comments.

.

Set two, polite suggestions.

İki nazik öneri belirleyin.

Now that we've warmed up, let's have a look at some ways to offer

Artık ısındığımıza göre, nazik önerilerde bulunmanın bazı yollarına bir göz atalım

polite suggestions.

.

So imagine you've just helped your friends move house,

Arkadaşlarınızın evi taşımasına yardım ettiğinizi hayal edin, yeni evde

you know you're trying to work out where to put all the furniture

tüm mobilyaları nereye koyacağınızı

in the new house and how to arrange it in the room.

ve odada nasıl düzenleyeceğinizi bulmaya çalıştığınızı biliyorsunuz.

So instead of saying: Put the couch in the corner

Bu nedenle: Kanepeyi köşeye koyun demek yerine,

which sounds like you're telling them what to do in their own house

onlara kendi evlerinde ne yapmaları gerektiğini

try saying: What if...

söylüyormuşsunuz gibi geliyor: Ya eğer...

What if we moved it here?

Ya buraya taşısaydık?

So simply by rephrasing this statement as a question,

Dolayısıyla, bu ifadeyi bir soru olarak yeniden ifade etmek,

it makes it sound so much more polite and respectful.

kulağa çok daha kibar ve saygılı görünmesini sağlar.

What if we moved it here?

Ya buraya taşısaydık?

Now can you hear how what and if are connected in natural speech

Şimdi, doğal konuşmada what ve if'in nasıl bağlantılı olduğunu duyabiliyor musunuz

What if...

What if...

That T sounds like a D. It's that flap T sound.

Bu T, D gibi geliyor. Bu, bu flap T sesi.

What if we move this here?

Bunu buraya taşırsak ne olur?

You try it.

Denesene.

Excellent! You can also make a suggestion with:

Harika! Şunlarla da öneride bulunabilirsiniz:

How about...

Peki...

How about we put the table in the corner?

Masayı köşeye koysak nasıl olur?

Listen again.

Tekrar dinleyin.

How about we put the table in the corner?

Masayı köşeye koysak nasıl olur?

So it's not how about, the words are connected together.

Yani mesele nasıl değil, kelimeler birbirine bağlıdır.

They flow.

Akıyorlar.

How about...

Peki ya...

And sometimes native speakers will actually reduce it even further

Ve bazen anadili İngilizce olan kişiler, "

by saying: How 'bout.

Nasıl yani?" diyerek bunu daha da azaltır.

How 'bout we put the table in the corner?

Masayı köşeye koymaya ne dersiniz?

You try it.

Denesene.

Yeah! You got it.

Evet! Anladın mı? Bir

Another one is:

diğeri ise:

Why don't we take a break?

Neden ara vermiyoruz?

Notice how the T sound, that sound in don't

T sesinin nasıl olduğuna dikkat edin, bu ses

doesn't actually happen when we're speaking quickly.

aslında biz hızlı konuşurken çıkmaz.

Why don't we...

Neden biz...

Why don't we take a break?

Neden bir ara vermiyoruz?

Again, using the question makes this suggestion softer

Yine, soruyu kullanmak bu öneriyi

and more polite.

daha yumuşak ve kibar hale getirir.

Why don't we take a break?

Neden bir ara vermiyoruz?

Copy it exactly as you hear me say it.

Tam olarak söylediğimi duyduğun gibi kopyala.

Forget about the words and the letters on the screen.

Ekrandaki kelimeleri ve harfleri unutun.

In fact, shut your eyes.

Aslında, gözlerini kapat.

Why don't we take a break?

Neden bir ara vermiyoruz? Senin

Your turn.

sıran.

That's it.

Bu kadar.

So what do you think about practising one more?

Peki, bir tane daha pratik yapmaya ne dersiniz?

See what I did there?

Orada ne yaptığımı gördün mü?

This is an example of an indirect question which

Bu,

indirect questions are often used to make polite suggestions.

dolaylı soruların genellikle kibar önerilerde bulunmak için kullanıldığı dolaylı sorulara bir örnektir.

I said:

Dedim ki:

What do you think about...

Ne düşünüyorsun...

What do you think about practising one more?

Bir tane daha pratik yapmaya ne dersin?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Sounds like just one word, doesn't it?

Kulağa tek bir kelime gibi geliyor, değil mi?

What do you think about...

Ne düşünüyorsun...

What do you think about practising one more?

Bir tane daha pratik yapmaya ne dersin?

Try it.

Dene.

What do you think about practising one more?

Bir tane daha pratik yapmaya ne dersiniz?

What other ways can we politely make a suggestion in English?

Başka hangi yollarla kibarca İngilizce bir öneride bulunabiliriz? daha

Can you think of any more? Maybe some other phrases

fazlasını düşünebilir misiniz? Belki

that you've learned or expressions that we could use

öğrendiğiniz başka ifadeler veya

in this same situation?

aynı durumda kullanabileceğimiz ifadeler?

Tell me about it down in the comments.

Yorumlarda bana bundan bahsedin. Kibarca

Set three, saying no politely.

hayır diyerek üçüncü ayarlayın.

Saying no politely can be really hard.

Kibarca hayır demek gerçekten zor olabilir.

Lots of native English speakers just find this word no too direct.

Anadili İngilizce olan pek çok kişi bu kelimeyi doğrudan bulmaz.

It can kind of sound rude in lots of contexts.

Pek çok bağlamda kulağa kaba gelebilir.

So let me show you a couple of ways to say no

O yüzden size gerçekten hayır demeden hayır demenin birkaç yolunu göstereyim

without actually saying no.

.

Let's say one of your colleagues has invited you to a barbecue

Diyelim ki iş arkadaşlarınızdan biri sizi barbeküye davet etti

but you don't want to go or maybe you can't go.

ama siz gitmek istemiyorsunuz veya gidemeyebilirsiniz.

How do you say no politely without causing them any offence?

Onları gücendirmeden kibarca nasıl hayır dersiniz?

Hey Emma, do you want to come to my place

Hey Emma, ​​yarın barbekü için evime gelmek ister misin

for a barbecue tomorrow?

?

No.

Hayır. Korkarım

I'm afraid I can't make it, I've got something else on.

gelemeyeceğim, başka bir şeyim var.

Too bad, maybe next time.

Çok kötü, belki bir dahaki sefere.

I'm afraid is a phrase that we use to soften bad news.

Korkarım kötü haberleri yumuşatmak için kullandığımız bir ifade.

I'm afraid I can't make it.

Korkarım başaramam.

I'm afraid - that almost sounds like one word doesn't it

Korkarım - hızlı ve doğal bir şekilde söylendiğinde kulağa neredeyse tek bir kelime gibi gelmiyor mu?

when spoken quickly and naturally.

I'm afraid I can't make it.

Korkarım başaramam.

And that word can't is stressed.

Ve bu "yapamaz" kelimesi vurgulanmıştır.

I'm afraid I can't make it.

Korkarım başaramam.

You try it.

Denesene.

Maybe you've heard someone use the adverb

Belki birisinin zarfı

unfortunately in a similar way.

ne yazık ki benzer şekilde kullandığını duymuşsunuzdur.

Unfortunately, I can't make it.

Ne yazık ki, yapamam.

Unfortunately.

Maalesef.

So it's the same as saying I'm afraid,

Yani korkuyorum demekle aynı şey,

it helps to soften the bad news a little.

kötü haberi biraz yumuşatmaya yardımcı oluyor. Hayal

It makes it seem like you're a little disappointed about it

kırıklığına uğramamış olsanız bile bu konuda biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyorsunuz

even if you're not.

.

Unfortunately, I can't make it.

Maalesef gelemem.

Say it with me:

Benimle birlikte söyleyin:

Unfortunately, I can't make it.

Maalesef gelemem.

Great!

Harika!

Another way of politely declining an invitation or saying no

Bir daveti kibarca reddetmenin veya hayır demenin başka bir yolu da

is to be tentative.

kararsız olmaktır.

Like maybe I can come but maybe I can't. Probably not.

Belki gelebilirim ama belki gelemem. Muhtemelen değil.

So we can say: It's unlikely...

Yani şunu söyleyebiliriz: Bu pek olası değil...

It's unlikely I can make it.

Başarabilmem pek olası değil.

Try it.

Dene.

We can use doubt to express the same idea.

Aynı fikri ifade etmek için şüpheyi kullanabiliriz.

I doubt it.

Şüpheliyim.

I doubt if I'll make it.

Başarabileceğimden şüpheliyim.

So we're not technically saying no here at all, are we?

Yani teknik olarak burada hiç hayır demiyoruz, değil mi?

And sometimes this can be really confusing

Ve bazen bu gerçekten kafa karıştırıcı olabilir

because a lot of people don't realise that this kind of answer

çünkü çoğu insan bu tür bir yanıtın

usually means no. It usually means that

genellikle hayır anlamına geldiğinin farkında değildir. Bu genellikle

someone is trying to make an excuse for themselves.

birisinin kendine bir mazeret bulmaya çalıştığı anlamına gelir.

So it doesn't mean maybe or I might come.

Yani bu belki ya da gelebilirim anlamına gelmiyor.

Usually it just means no.

Genellikle sadece hayır anlamına gelir.

It's a tentative way of saying no.

Hayır demenin geçici bir yolu.

Now you can also say:

Şimdi şunu da diyebilirsiniz:

I'm not sure I can make it.

Yapabileceğimden emin değilim.

Yeah this can be a polite way of declining

Evet, özellikle soran kişiyi rahatsız hissettirmek istemiyorsanız, bu kibar bir reddetme yöntemi olabilir

especially if you don't want to make the person who's asking

feel uncomfortable.

.

You can just say:

Sadece şöyle diyebilirsiniz:

I'm not sure I can make it.

Yapabileceğimden emin değilim.

Look out for this word here and make sure

Buradaki kelimeye dikkat edin ve

you're saying it correctly.

doğru söylediğinizden emin olun.

Make sure.

Emin olmak.

I'm not sure I can make it.

Yapabileceğimden emin değilim.

This one's a little tricky

Bu,

for all English speakers because you could genuinely

tüm İngilizce konuşanlar için biraz yanıltıcıdır çünkü gerçekten

want to go but if you're unsure about being able to get there

gitmek isteyebilirsiniz, ancak oraya

or get there on time, then you can still use this same expression.

zamanında varıp varamayacağınızdan emin değilseniz, yine aynı ifadeyi kullanabilirsiniz.

But people use it all the time even if they're not really intending

Ancak insanlar, gerçekten

on going to the event or doing something.

etkinliğe gitmeyi veya bir şeyler yapmayı düşünmeseler bile bunu her zaman kullanırlar.

They'll use it as a way to just sort of politely indicate

Bunu, ilgilenmediklerini ve yapmayacaklarını kibarca belirtmenin bir yolu olarak kullanacaklardır

that they're not interested and that they're not going to do it.

. Şunlar

They might add an extra phrase like:

gibi fazladan bir ifade ekleyebilirler:

I'll find out and let you know or

Öğreneceğim ve size haber vereceğim veya

I'll get back to you about it.

bu konuda size geri döneceğim.

And then they will probably follow up and let you know

Ve sonra muhtemelen takip edecekler ve

whether or not they're actually coming so

gerçekten gelip gelmediklerini size bildireceklerdir, bu yüzden

if they're giving those extra clues, that's great

bu ekstra ipuçlarını veriyorlarsa bu harika,

but if they don't get back to you,

ancak size geri dönmezlerse

well that means that they were really saying:

bu, gerçekten geleceklerini :

No I don't really want to go.

Hayır gerçekten gitmek istemiyorum.

And that kind of hurts when it happens you know,

Ve böyle bir şey olduğunda canınız yanıyor biliyorsunuz,

it would be nice if everyone was open and honest

herkes açık ve dürüst olsaydı iyi olurdu

and it was easy that way but unfortunately not.

ve bu şekilde kolaydı ama ne yazık ki değil.

So I hope you learned a few new ways to express yourself politely

Umarım bugün kendinizi İngilizce olarak kibarca ifade etmenin birkaç yeni yolunu öğrenmişsinizdir

in English today. Which one was your favourite expression?

. En sevdiğiniz ifade hangisiydi?

Which one was tricky for you to say and to get out?

Hangisini söylemeniz ve dışarı çıkmanız sizin için zordu?

Did you get tongue-tied in any way?

Herhangi bir şekilde dilin tutuldu mu?

Let me know down in the comments and as always there are

Yorumlarda bana bildirin ve her zaman olduğu gibi

lots more videos here on the mmmEnglish channel

mmmEnglish kanalında

to help you keep practising and improving your spoken English.

pratik yapmaya devam etmenize ve konuşma İngilizcenizi geliştirmenize yardımcı olacak çok sayıda video var.

Why don't you check out one of these two here?

Neden buradaki ikisinden birine bakmıyorsun?

And if you haven't subscribed to the channel yet

Kanala henüz abone olmadıysanız abone

make sure you do. Hit that subscribe button.

olduğunuzdan emin olun. Şu abone ol düğmesine basın.

Turn on notifications, that way you'll be the first to know

Bildirimleri açın, böylece

as soon as I've got a new lesson coming out for you.

sizin için yeni bir dersim çıkar çıkmaz ilk öğrenen siz olursunuz.

Thanks so much for watching and I will see you next time.

İzlediğiniz için çok teşekkürler. Bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye for now!

Şimdilik hoşça kal!