5 Tips on How To Sound More Professional in English

Well hey there, I’m Emma from MmmEnglish.

Merhaba, ben MmmEnglish'den Emma.

And this week, I’ve pulled together five tips on how to sound

Ve bu hafta, İngilizcede nasıl daha profesyonel konuşulacağına dair beş ipucu derledim

more professional in English.

.

If you’re surrounded by English speakers at work

İş yerinde İngilizce konuşanlarla çevriliyseniz

or if you’re planning on getting a job at a company

veya çoğu zaman İngilizce konuşmak zorunda olduğunuz bir şirkette iş bulmayı planlıyorsanız

where you have to speak English most of the time,

,

then this lesson is gonna be perfect for you.

bu ders tam size göre. Kendinden

I've got some tips that will help you to sound confident,

emin, etkileyici ve profesyonel görünmenize yardımcı olacak bazı ipuçlarım var

impressive

and professional.

.

If you do enjoy the video, make sure you give me a thumbs up

Videoyu beğendiyseniz, bir arkadaşınızla paylaşmak için bana bir başparmak verdiğinizden emin olun

you share it with a friend. It all helps.

. Hepsi yardımcı olur.

And to get my new lessons as soon as they arrive,

Ve yeni derslerimi gelir gelmez almak için

make sure you're subscribed and you hit that notification bell.

abone olduğunuzdan ve bildirim ziline bastığınızdan emin olun.

Alright

Tamam,

let's get professional.

profesyonel olalım.

Working at a company where the language, the culture,

Dili, kültürü

and even the mannerisms

ve hatta tavırları

are different to your native language must be really hard,

ana dilinizden farklı olan bir şirkette çalışmak gerçekten zor,

even quite intimidating at times.

hatta bazen oldukça korkutucu olsa gerek.

At work, you want to show your colleagues that you’re capable

İş yerinde, iş arkadaşlarınıza

of doing a really good job, right?

gerçekten iyi bir iş çıkarabileceğinizi göstermek istiyorsunuz, değil mi?

Well, the way that you communicate is a huge part

İletişim kurma şekliniz

of being effective and productive at work.

işte etkili ve üretken olmanın büyük bir parçasıdır. Bu

So today we'll practise communicating your message in a clear,

yüzden bugün mesajınızı net,

professional and polite way.

profesyonel ve kibar bir şekilde iletmeyi deneyeceğiz.

My first tip today is to slow down.

Bugünkü ilk ipucum yavaşlamak.

If you speak English reasonably well,

Makul derecede iyi İngilizce konuşuyorsanız,

you may think that talking fast

hızlı konuşmanın

makes you sound smarter and more confident in your English.

İngilizcenizi daha akıllı ve kendinden emin kıldığını düşünebilirsiniz.

It's probably what lots of YouTube English teachers have been

Muhtemelen birçok YouTube İngilizce öğretmeninin

saying to you: speak quickly, link words together,

size söylediği şey buydu: hızlı konuşun, kelimeleri birbirine bağlayın,

sound like a native speaker.

anadili gibi konuşun.

However, at work, it's a little different. It actually makes it

Ancak, işte, biraz farklı.

much more difficult to understand someone

Birinin hızlı konuşması aslında onu anlamayı çok daha zorlaştırır

if they're speaking quickly.

.

It’s harder to follow along with what they're saying.

Söylediklerini takip etmek daha zor.

And in a professional context, this is absolutely not ideal, is it?

Ve profesyonel bir bağlamda, bu kesinlikle ideal değil, değil mi?

We really need to communicate our message clearly

Mesajımızı işyerinde gerçekten net bir şekilde iletmeye ihtiyacımız var

in the workplace.

.

So when you slow your speech down a little,

Bu yüzden konuşmanızı biraz yavaşlattığınızda,

the people or the person that you’re talking to is gonna feel like

konuştuğunuz kişiler veya kişiler, siz onlara değil de

they're having a conversation with you

sizinle sohbet ediyormuş gibi hissedecekler

rather than you're just talking at them.

.

It’s much easier for them to understand,

Anlaması onlar için çok daha kolay

and you yourself will have time to think about

ve sizin de

what you're gonna say and think about how you're gonna say it.

ne söyleyeceğinizi ve nasıl söyleyeceğinizi düşünmek için zamanınız olacak.

so that it comes out clearly and accurately.

böylece net ve doğru bir şekilde ortaya çıkar.

Now my next tip is to make direct statements.

Şimdi bir sonraki ipucum doğrudan açıklamalar yapmak.

Can you please hand this report in by Friday?

Lütfen bu raporu Cuma gününe kadar teslim edebilir misiniz?

So this sentence is not as direct as it could be

Yani bu cümle olabileceği kadar doğrudan değil

because it introduces the option that it's not done by Friday.

çünkü Cuma gününe kadar yapılmaması seçeneğini sunuyor.

Maybe that person's gonna think it's okay to get it to you

Belki o kişi

first thing on Monday morning.

Pazartesi sabahı ilk iş onu sana ulaştırmanın sorun olmayacağını düşünecektir.

They can work on it over the weekend, perhaps.

Belki hafta sonu üzerinde çalışabilirler.

It's the way that we're asking it

Bunu

with the modal verb, can.

modal fiil ile sorma şeklimiz can.

We're asking is it possible?

Mümkün mü diye soruyoruz.

Can does make the request really polite but it doesn't clearly

Can, ricayı gerçekten kibar yapıyor ama

set the expectation that it needs to be done by Friday.

Cuma gününe kadar yapılması gerektiği beklentisini net bir şekilde oluşturmuyor.

So to make it clearer, say:

Daha açık hale getirmek için şöyle söyleyin:

Please hand in this report by Friday.

Lütfen bu raporu Cuma gününe kadar teslim edin.

Now you're still being polite

Şimdi hala kibarsın

and you're being really assertive and clear.

ve gerçekten iddialı ve netsin.

Assertive means that you're behaving or speaking in a really

İddialı, gerçekten kendinden emin bir şekilde davrandığınız veya konuştuğunuz

confident way, clearly expressing what you want or what you need.

, ne istediğinizi veya neye ihtiyacınız olduğunu açıkça ifade ettiğiniz anlamına gelir.

And when you respond to a statement just like this,

Ve bunun gibi bir ifadeye

or a request like this,

veya bunun gibi bir talebe yanıt verdiğinizde, "Elimden gelenin

do not say: I'll try my best.

en iyisini yapacağım" demeyin.

Or I'll try.

Ya da deneyeceğim.

It's so non-committal. It's like

Çok taahhütsüz.

Okay!

Tamam gibi!

I can’t promise anything but yeah, I'll try.

Hiçbir şey için söz veremem ama evet, deneyeceğim.

You also need to be direct with your answers.

Ayrıca cevaplarınızla doğrudan olmanız gerekir.

Yes, I can get it done by Friday.

Evet, Cumaya kadar halledebilirim.

Or:

Veya: Yarın öğleden sonra pazarlama ekibiyle büyük bir toplantım olduğu için

It’s going to be difficult for me to meet that deadline

bu son tarihe yetişmem zor olacak

because I have a big meeting

with the marketing team tomorrow afternoon.

. Bir

My next tip is to practise your intonation.

sonraki ipucum, tonlama alıştırması yapmak.

Intonation really helps you to express your mood, your feeling,

Tonlama, ruh halinizi, duygularınızı, tutumunuzu ve anlamınızı ifade etmenize gerçekten yardımcı olur

your attitude and your meaning.

.

And if you use the wrong intonation,

Yanlış tonlama kullanırsanız,

your message can easily be misunderstood.

mesajınız kolayca yanlış anlaşılabilir.

Now what’s really interesting is that each language has its own

Şimdi gerçekten ilginç olan şey, her dilin kendi

tone and intonation patterns.

tonuna ve tonlama kalıplarına sahip olmasıdır.

To English speakers, Russian or Cantonese can sound

İngilizce konuşanlar için, insanlar konuşurken Rusça veya Kantonca

a little harsh when people are speaking

biraz sert gelebilir

but most often that's not the case at all.

ama çoğu zaman durum hiç de böyle değildir.

It just sounds that way to English speakers

İngilizce konuşanlara bu şekilde geliyor

because of what we understand about our own language

çünkü kendi dilimiz hakkında ne anlıyoruz ki

which really does make me wonder

bu gerçekten

what does English sound like to you?

İngilizcenin size nasıl geldiğini merak etmeme neden oluyor?

Do you think that I sometimes sound way too excited? I'm curious.

Bazen çok heyecanlı göründüğümü mü düşünüyorsun? Merak ediyorum.

I guess it might sound a little different to what you're used to.

Alıştığınızdan biraz farklı gelebilir sanırım.

Let me know down in the comments!

Yorumlarda bana haber verin!

What does English sound like to you?

İngilizce sana nasıl geliyor?

Okay, let's get back to intonation practice.

Tamam, entonasyon pratiğine geri dönelim.

In English, we use a rising intonation at the end of

İngilizce'de

some statements and of course, some questions.

bazı ifadelerin ve tabii ki bazı soruların sonunda yükselen bir tonlama kullanırız.

And that's when our voice goes upwards,

İşte o zaman sesimiz yukarı çıkar,

the tone of our voice goes upwards at the end of a sentence.

cümle sonlarında sesimizin tonu yukarı çıkar. Bu

So of course, it can indicate a question and usually a question

nedenle, elbette, bir soruyu ve genellikle

that requires a yes or no answer.

evet veya hayır yanıtı gerektiren bir soruyu belirtebilir.

But it can also indicate an emotion like surprise or happiness

Ancak aynı zamanda sürpriz veya mutluluk gibi bir duyguyu da gösterebilir

and it can also indicate uncertainty or indecision.

ve aynı zamanda belirsizliği veya kararsızlığı da gösterebilir.

So there's actually a few different ways that you can interpret

Yani aslında İngilizcede yükselen tonlamayı yorumlamanın birkaç farklı yolu var

rising intonation in English.

.

So I want you to compare these two sentences.

Bu yüzden bu iki cümleyi karşılaştırmanızı istiyorum.

I plan to join you at the meeting

Toplantıda size katılmayı planlıyorum

and then have we'll have lunch afterwards.

ve ardından öğle yemeği yiyeceğiz.

I plan to join you at the meeting and then have lunch afterwards?

Toplantıda size katılmayı ve ardından öğle yemeği yemeyi planlıyorum.

So that second example really showed

Yani bu ikinci örnek gerçekten

indecision, uncertainty, doubt.

kararsızlığı, belirsizliği, şüpheyi gösteriyordu.

And it's really not the type of message that you want to send

Ve profesyonel bir bağlamda, işyerinde göndermek isteyeceğiniz türden bir mesaj değil, değil

in a professional context, in the workplace, right?

mi?

So use that rising intonation when you're

Bu yüzden,

asking questions and you're showing emotion, positive emotion

soru sorarken ve duygu, olumlu duygu gösterirken bu yükselen tonlamayı kullanın,

but not when you're trying to be clear and direct.

ancak açık ve doğrudan olmaya çalıştığınızda kullanmayın.

Tip number four is to avoid using filler words and sounds.

Dördüncü ipucu, dolgu kelimeleri ve sesleri kullanmaktan kaçınmaktır.

It's like

Totally annoying.

Tamamen sinir bozucu gibi.

Words like: like

Gibi kelimeler:

totally,

tamamen, kelimenin

literally,

tam anlamıyla,

are all classic filler words, unnecessary words.

klasik doldurucu kelimelerdir, gereksiz kelimelerdir.

And sounds like

Ve

ehhh,

ehhh,

uhhh,

uhhh,

ehmm,

ehmm gibi sesler,

all of these are used to buy time

bunların hepsi, ifade etmek istediğiniz

as you're thinking of the right word or the right idea

doğru kelimeyi veya doğru fikri düşünürken zaman kazanmak için kullanılır

that you want to express.

.

When you use these words or these sounds at work,

Bu kelimeleri veya sesleri işte kullandığınızda,

it can be really unprofessional. It can seem quite distracting.

gerçekten profesyonelce olmayabilir. Oldukça dikkat dağıtıcı görünebilir.

It may seem like you don’t really know what you’re talking about.

Ne hakkında konuştuğunuzu gerçekten bilmiyormuşsunuz gibi görünebilir.

Or perhaps it might even feel a little too informal

Veya belki de,

especially if you’re speaking to people who you respect,

özellikle saygı duyduğunuz,

who are higher up in the company than you

şirkette sizden daha yüksek olan insanlarla konuşuyorsanız

or perhaps when you’re presenting to a group of people.

veya belki bir grup insana sunum yapıyorsanız, biraz fazla gayri resmi gelebilir.

So what I really want to make clear here is that

Burada gerçekten açıklığa kavuşturmak istediğim şey,

pause is okay.

ara vermenin sorun olmadığıdır.

Instead of using these filler words and these sounds,

Bu doldurucu sözcükleri ve bu sesleri kullanmak yerine, fikirler arasında

pause and silence

duraklama ve sessizlik

is okay between ideas.

uygundur.

Now I know that so many of you feel like

Şimdi, birçoğunuzun

it’s a really bad thing to pause like you shouldn't be thinking

duraklamanın gerçekten kötü bir şey olduğunu hissettiğini biliyorum, sanki

about what you have to say next, you should just instantly know it.

bundan sonra ne söyleyeceğinizi düşünmemelisiniz, hemen anlamalısınız.

And that's what happens with native speakers as well.

Anadili İngilizce olanlarda da olan budur.

Of course, it's not.

Tabii ki değil.

And at work, we're often facing challenges or really difficult

Ve işte, genellikle

situations that require us to consider different options

farklı seçenekleri göz önünde bulundurmamızı

and to discuss solutions.

ve çözümleri tartışmamızı gerektiren zorluklarla veya gerçekten zor durumlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Well that pause allows you to really consider and it shows

Bu duraklama, gerçekten düşünmenizi sağlar ve

that you're considering your options and

seçeneklerinizi değerlendirdiğinizi ve

coming up with solutions that are well thought through.

iyi düşünülmüş çözümler ürettiğinizi gösterir.

That pause helps you to sound more professional.

Bu duraklama, daha profesyonel görünmenize yardımcı olur.

Okay the last tip is to avoid really unhelpful phrases.

Tamam, son ipucu gerçekten yararsız ifadelerden kaçınmaktır.

A really common phrase at work especially when you have to

İş yerinde özellikle kendinizi açıklamanız gerektiğinde gerçekten yaygın bir ifade

explain yourself is:

şudur:

I thought

Düşündüm

or I assumed.

ya da varsaydım.

You might use it when you’ve done something wrong and

Yanlış bir şey yaptığınızda ve

you want to try and explain what happened.

ne olduğunu açıklamaya çalışmak istediğinizde bunu kullanabilirsiniz.

You say: I thought or I assumed

Diyorsunuz ki:

we were including yellow in the website design.

Web sitesi tasarımına sarıyı dahil ettiğimizi düşündüm ya da varsaydım.

This sounds like you weren’t sure about something

Bu, bir şeyden emin olmadığınız

and instead of asking the question to make sure you understood

ve açıkça anladığınızdan emin olmak için soru sormak yerine

clearly, you just went ahead with it anyway.

, yine de devam ettiğiniz gibi geliyor.

A better way to explain yourself is to say:

Kendinizi açıklamanın daha iyi bir yolu şunu söylemektir:

My understanding was...

Benim anladığım...

Now this reframes the problem as a simple misunderstanding and

Şimdi bu, sorunu basit bir yanlış anlama olarak yeniden çerçevelendiriyor ve

your colleague or your manager will probably respond more

iş arkadaşınız veya yöneticiniz muhtemelen

positively to that kind of thing.

bu tür şeylere daha olumlu yanıt verecek.

My understanding was that we would use yellow as a

Anladığım kadarıyla

bold colour for this design.

bu tasarım için sarıyı cesur bir renk olarak kullanacağız.

“I don’t know” is another really, really common phrase

"Bilmiyorum", işte duyduğunuz gerçekten çok yaygın bir başka ifadedir,

that you hear at work but it’s one that I suggest

ancak tamamen kaçınmanızı önerdiğim bir ifadedir

you avoid completely.

.

Why?

Because it’s so unhelpful! And therefore, it's unprofessional.

Neden?

Çünkü çok yararsız! Ve bu nedenle, profesyonelce değil. Şunu

It is much better to say:

söylemek çok daha iyi:

I'll find out.

Öğreneceğim.

So this lets the person know that you’re committed to solving

Bu, kişinin,

the problem, rather than just waiting to be told what to do about it

sorunla ilgili ne yapacağının söylenmesini beklemek

or wait for someone else to do it instead.

veya onun yerine başka birinin yapmasını beklemek yerine, sorunu çözmeye kararlı olduğunuzu bilmesini sağlar.

Now this video up here is a great one to check out

İşte bu video,

if you are looking for words and phrases

that will help you to sound more professional at work.

iş yerinde daha profesyonel görünmenize yardımcı olacak kelimeler ve ifadeler arıyorsanız kontrol etmeniz için harika bir video.

So we’ve been through my five tips!

Demek beş ipucumu inceledik!

Now I want to check that you've remembered them all.

Şimdi hepsini hatırlayıp hatırlamadığınızı kontrol etmek istiyorum.

They were

slow down;

Yavaşladılar;

make direct statements;

doğrudan açıklamalar yapmak;

practise your intonation;

tonlama alıştırması yapın;

avoid filler words;

dolgu kelimelerinden kaçının;

and avoid unhelpful phrases.

ve yararsız ifadelerden kaçının.

So we all know that you won't make these problems go away

Bu sorunları bir gecede ortadan kaldırmayacağınızı hepimiz biliyoruz

overnight. They're habits, aren't they?

. Bunlar alışkanlık, değil mi?

So we need to break them and build new habits.

Bu yüzden onları kırmamız ve yeni alışkanlıklar geliştirmemiz gerekiyor.

But it's okay, now we need to know what we need to be

Ama sorun değil, şimdi neye dikkat etmemiz gerektiğini bilmemiz gerekiyor

looking out for.

.

You can put a note on your wall, or next to your desk at work

İşyerinde iletişiminizi geliştirmeye devam etmek için aklınızda bulundurmanız gereken tüm bu farklı şeyleri kendinize hatırlatmanıza yardımcı olması için duvarınıza veya işyerindeki masanızın yanına bir not asabilirsiniz

to help remind yourself about all of these different things

that you need to keep in mind to keep improving

your communication at work.

.

Here's a video that will help you to learn about some of the things

İşte işte asla söylememeniz gereken bazı şeyleri öğrenmenize yardımcı olacak bir video

you should never say at work.

.

And as for next week's video, you're absolutely gonna love it

Ve gelecek haftanın videosuna gelince, onu kesinlikle seveceksiniz,

I can't wait to share it with you.

sizinle paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Hit that subscribe button and join me again next week.

Abone ol düğmesine basın ve haftaya tekrar bana katılın.

Bye for now!

Şimdilik hoşça kal!