English Accents | American & Australian Pronunciation Differences

Hello! I'm Emma from mmmEnglish and in

Merhaba! Ben mmmEnglish'den Emma ve

this lesson, I found an American all the

bu derste, ta burada, Avustralya'da bir Amerikalı buldum

way down here in Australia and I thought

ve

that I'd use him to show you some of

size

the pronunciation differences between

Australian English and American English.

Avustralya İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi arasındaki bazı telaffuz farklılıklarını göstermek için onu kullanacağımı düşündüm.

You don't mind if I use you, Allan?

Seni kullanmamın bir sakıncası var mı, Allan?

Use away!

Kullanın!

How long have you been in Australia Allan?

Ne kadar zamandır Avustralya'dasın Allan?

Two weeks now.

Şimdi iki hafta.

Two weeks! And what do you think of it so far?

İki hafta! Ve şimdiye kadar bunun hakkında ne düşünüyorsun?

It's beautiful. Yeah. Actually this is our

Bu güzel. Evet. Aslında bu bizim

first rainy day but for most days it's been

ilk yağmurlu günümüz ama çoğu gün

really, really nice out here in the west side.

batı yakasında hava gerçekten çok güzeldi.

Rainy days are good for filming actually!

Yağmurlu günler aslında film çekmek için iyidir!

Oh! That's good, perfect day.

Ah! Bu güzel, mükemmel bir gün.

Hey, what's one weird thing that

Hey, Avustralyalıların söylediği garip bir şey nedir

Australians say? Australians say a lot of

? Avustralyalılar

weird things with slang words. What kinds

argo kelimelerle pek çok tuhaf şey söylerler. Seni biraz tuhaflaştıran ne tür

of things have you heard that have kind

şeyler duydun

of just weirded you out?

?

Maybe if someone said, you know, "Go to the

Belki biri, "Git

boot and get some bush chooks and

ve biraz çalı tavuğu al,

we'll crack a tinnie." And you're like, "I have no

biz de bir teneke kutu kıralım" deseydi, bilirsin. Ve sen, "Neden

idea what you're talking about!"

bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok!" Kimse

Nobody knows what you're talking about!

neden bahsettiğini bilmiyor!

What he actually said was can you go to the car,

Aslında söylediği şey,

the back of the car, open it, get out a

arabanın arkasına gidip onu açıp bir

can of beer and open the beer. Drink it.

kutu bira alıp birayı açabilir misin? Onu iç.

And drink the beer. So we can drink beer.

Ve birayı iç. Böylece bira içebiliriz.

Boot is actually not that weird, that's just

Boot aslında o kadar garip değil, sadece

you know, you have a different name in America, right?

biliyorsun, Amerika'da farklı bir ismin var, değil mi?

We just call it a trunk.

Biz buna sadece bagaj diyoruz.

A trunk. The back of the car in America is called a

Bir sandık. Amerika'da arabanın arkasına bagaj denir

trunk but here in Australia and in

ama burada Avustralya'da ve Birleşik

the UK too it's boot. Yes. You also say some

Krallık'ta da bagajdır. Evet. Ayrıca

really weird things actually, this

gerçekten çok garip şeyler söylüyorsun, bu

morning you said to me "I'm going to go

sabah bana "Ben gidip

and pet that horse out there." and I

şu atı okşayacağım" dedin. ve

was like "what?" because pet is just like an animal in

ben "ne?" çünkü evcil hayvan tıpkı Avustralya'daki bir hayvan gibidir

Australia, like a dog or a cat. Right, right.

, köpek veya kedi gibidir. Doğru doğru.

But you're using it as a verb like you

Ama bunu bir fiil olarak kullanıyorsunuz

would - like we say pat, pat the

- tıpkı bizim pat,

animal and you say pet. Yeah, yeah pet.

hayvana pat ve evcil hayvan dediğimiz gibi. Evet, evet evcil hayvan.

Yeah. Pet the animal.

Evet. Hayvanı evcilleştir.

But my point is that even native English

Ama demek istediğim, anadili İngilizce

speakers have, you know, sometimes we have

olanların bile, bilirsiniz, bazen birbirimiz hakkında tam olarak

words or even pronunciation that we

anlamadığımız kelimelerimiz ve hatta telaffuzlarımız olabilir

don't quite understand about each other

and you have to sort of piece the puzzle

ve yapbozu bir şekilde bir

together and that's definitely what

araya getirmeniz gerekir ve

we've been doing the last few days, right?

biz kesinlikle bunu yapıyoruz son birkaç gün, değil mi?

Since I met you. Definitely. Piecing it

Seninle tanıştığımdan beri. Kesinlikle.

together. Yeah right, piecing it together.

Birleştirmek. Evet doğru, bir araya getirmek.

Figuring it out. I'm going to, I've got

Çözmek. Yapacağım,

some words actually written down here

aslında burada yazmak istediğim bazı kelimeler var

that I want to, I want to test your

, telaffuzunu test etmek istiyorum

pronunciation on because I think that

çünkü

the way that you say these words is

bu kelimeleri söyleme şeklinin

quite different to the way that we say

bizim onları burada söyleme şeklimizden oldukça farklı olduğunu düşünüyorum.

them here in Australia. So I want to test

Avustralyada.

that out and I want to demonstrate to

Bunu test etmek istiyorum ve

you guys what that actually, what it

size bunun gerçekte ne olduğunu, neye

looks like or what it sounds like. The

benzediğini veya kulağa nasıl geldiğini göstermek istiyorum.

different - the difference between the

Farklı -

American accent and the Australian

Amerikan aksanı ile Avustralya

accent. So the first one is this one, Allan.

aksanı arasındaki fark. İlki bu, Allan.

How do you say this? That's hot.

Bunu nasıl söylersin? Bu sıcak.

Hot. Hot. OK, so we would say hot. So

Sıcak. Sıcak. Tamam, sıcak diyebiliriz. Yani

more like oh rather than ah. Yeah so it's a

ah yerine oh gibi. Evet,

little bit different - that's an easy one

biraz farklı - bu, başlaması kolay bir şey

to start with. What about this one?

. Peki ya bu?

Going to be very different. We say car. This one,

Çok farklı olacak. Araba diyoruz. Bu,

Car. Car. Car. So the main difference there

Araba. Araba. Araba. Yani temel fark,

is that Allan pronounces the 'r' at the

Allan'ın bu kelimenin sonundaki 'r'yi telaffuz etmesidir

end of this word. You say car. We use

. araba diyorsun

the 'r', yes. And we just dropped that 'r'

'r'yi kullanıyoruz, evet. Ve o 'r'

sound, it's kind of silent. It's just ah. Car.

sesini düşürdük, biraz sessiz. Sadece ah. Araba.

Yeah! That's like, that's proper Australian

Evet! Bu doğru Avustralya

accent. Car. All right, what about

aksanı gibi. Araba. Peki ya

this one? Bottle. Bottle. Bottle. Now the

bu? Şişe. Şişe. Şişe. Şimdi

way that I say bottle is - with T's. Yeah

şişe dediğim yol - T'lerle. Evet

but it's not, actually, lots of

ama aslında pek çok

Australians have the same pronunciation

Avustralyalı

of these two T's like, like you do and

sizin gibi bu iki T'yi aynı telaffuza sahip değil ve ben

often I say bottle as well. So you

de sık sık şişe diyorum. Yani o

instead of pronouncing that T, it's like

T'yi telaffuz etmek yerine,

a 'd' sound, like a lazy D sound. Bottle.

'd' sesi gibi, tembel bir D sesi gibi. Şişe.

Bottle. Yeah. Bottle. Bottle. Yeah that's

Şişe. Evet. Şişe. Şişe. Evet bu

pretty good, it's pretty close. But that's one

çok iyi, oldukça yakın. Ancak bu,

similarity between the Australian accent

Avustralya aksanı

and the American accent - is this double T or

ile Amerikan aksanı arasındaki bir benzerliktir - bu çift T mi yoksa

even just a single T in the middle of

words like a bottle of water. A bottle of

kelimelerin ortasında bir şişe su gibi tek bir T mi? Bir şişe

water. Yeah, like someone from the UK

su. Evet, Birleşik Krallık'tan birinin benden daha

would say a bottle of water - in a better

iyi bir aksanla bir şişe su söyleyeceği gibi

accent than me.

.

OK, how about this one? Burger.

Tamam, buna ne dersin? Burger.

I think the way he says this is hilarious!

Bence bunu söyleme şekli çok komik!

We say burger but you pronounce this 'u'

Biz burger diyoruz ama siz bu 'u'yu farklı telaffuz ediyorsunuz

in a different way. Burger. Yes. Bur- Burger.

. Burger. Evet. Bur- Burger.

Burger. And I just say burger. OK!

Burger. Ben de sadece burger diyorum. TAMAM!

Sometimes we'd drop the 'a' there, we'll say

Bazen 'a'yı oraya bırakırdık,

garage. Garage? Oh, like that's

garaj derdik. Garaj? Oh,

really, really soft. Yeah, sometimes it's

gerçekten çok yumuşakmış gibi. Evet, bazen

garage or sometimes it's just garage. So

garaj ya da bazen sadece garaj. Yani bu kelimenin

the main difference between the American

Amerikan

and the Australian or the UK British

ve Avustralya ya da İngiliz İngiliz

accent pronunciation of this word is

aksanlı telaffuzu arasındaki temel fark,

that we would put the stress on the

vurguyu

first syllable

ilk heceye koymamız

and we would say ga-rage, garage.

ve ga-rage, garaj diyebilmemizdir.

And you would say garage so the stress

Ve garaj diyeceksiniz, bu nedenle vurgu

pattern is different for this word.

kalıbı bu kelime için farklıdır.

Garage. Garage.

Garaj. Garaj.

OK. Bought. That is not

TAMAM. Satın alınmış.

how you say that! Bought. Yes. Bought. It's pretty

Bunu böyle söylemezsin! Satın alınmış. Evet. Satın alınmış. Oldukça

similar! Bought. Bought. Yeah it's pretty similar.

benzer! Satın alınmış. Satın alınmış. Evet oldukça benzer.

Bought. What about this one, then? Daughter.

Satın alınmış. Peki ya bu? Kız çocuğu.

Daughter. Daughter.

Kız çocuğu. Kız çocuğu.

Daughter or daughter. That's another good

Kızı veya kızı. Bu 't'nin başka bir güzel

example of that 't'. Daughter.

örneği. Kız çocuğu. Buna ne dersin

How about this one?

?

Aunt. Or aunt. But it's mostly, I think you

Hala. Ya da teyze. Ama çoğunlukla, sanırım

hear people say aunt more. Aunt.

insanların daha çok teyze dediğini duyuyorsunuz. Hala.

We say aunt. Aunt. My auntie. Do you say auntie?

teyze diyoruz. Hala. Benim teyzecigim. teyze mi diyorsun

No, we just say aunt. We don't really use

Hayır, sadece teyze diyoruz.

auntie as much. OK so that's quite

Teyzeyi pek kullanmıyoruz. Tamam, bu oldukça

different! Aunt and aunt. How about this one?

farklı! Teyze ve teyze. Buna ne dersin?

Entreprenuer. OK so the main difference

girişimci Tamam, temel fark

there is in this last couple of

bu son birkaç

syllables. We say entrepreneur. Oh really?

hecede. Girişimci diyoruz. Gerçekten mi?

Entrepreneur. Yeah. Now I don't even know

Girişimci. Evet. Şimdi

how to say it! Entrepreneur. So you

nasıl söyleyeceğimi bile bilmiyorum! Girişimci. Yani

kind of do two syllables at

the end here, where we just go entrepreneur or

burada sadece girişimci ya da girişimci olduğumuz yerde, sonunda iki heceli bir şey yapıyorsunuz

entrepreneur. Entrepreneur.

. Girişimci.

Entrepreneur. That's a weird word. Entrepreneur. What

Girişimci. Bu garip bir kelime. Girişimci. Peki ya

about.. this is kind of related, this word.

.. bu biraz ilgili, bu kelime.

Yeah. There's niche or niche. What do you say?

Evet. Niş veya niş var. Sen ne diyorsun?

I say niche but maybe I've been saying

Niş diyorum ama belki

it wrong for a while but I think people say

bir süredir yanlış söylüyorum ama yine de insanlar niş diyor diye düşünüyorum

niche though. It's your niche. Everyone, lots of

. Bu senin nişin. Herkes, Amerika'daki pek çok

people in America say niche but everyone

insan niş diyor ama

outside of America says niche.

Amerika dışındaki herkes niş diyor.

Is that true? Did you have to look that up? No that's true!

Bu doğru mu? Buna bakmak zorunda mıydın? Hayır, bu doğru!

I want to make sure I'm not the only one here.

Buradaki tek kişinin ben olmadığımdan emin olmak istiyorum.

It's not just you! Lots of Americans say

Sadece sen değilsin! Pek çok Amerikalı

niche and add a 't' sound in there

niş diyor ve oraya bir 't' sesi ekliyor

but the rest of the world, the rest of

ama dünyanın geri kalanı,

the English-speaking world, says niche.

İngilizce konuşulan dünyanın geri kalanı niş diyor.

Find your niche. Interesting, very interesting. OK.

Nişinizi bulun. İlginç, çok ilginç. TAMAM.

Caramel. Sorry what?

Karamel. Pardon, ne?

Caramel. We'll say caramel, caramel apple!

Karamel. Karamel, karamel elma diyeceğiz!

Caramel, caramel apple! Yeah.

Karamel, karamel elma! Evet.

Caramel. Yes it's very different. Caramel. And I

Karamel. evet çok farklı Karamel. Ve

don't know why it's caramel, but it's

neden karamel olduğunu bilmiyorum ama

caramel or people will say it both ways.

karamel ya da insanlar bunu iki şekilde de söyleyecek.

It's caramel or caramel. Yeah and even then,

Karamel veya karamel. Evet ve o zaman bile,

- caramel - if you say caramel, you put

- karamel - karamel dersen,

like a stronger stress on this third

bu üçüncü heceyi daha güçlü bir şekilde vurgularsın

syllable, don't you? Caramel. Yeah -mel.

, değil mi? Karamel. Evet -mel.

Caramel. OK this one.

Karamel. tamam bu

Mobile.

mobil.

Mobile. Mobile. Mobile.

mobil. mobil. mobil.

Very different. It's quite different. But this is like -

Çok farklı. Oldukça farklı. Ama bu sanki -

- you say it correctly. You would normally, you

- doğru söylüyorsun. Normalde

would normally say just cell phone, right?

sadece cep telefonu derdin, değil mi?

Yeah, we say cell phone. When

Evet, cep telefonu diyoruz.

do you use this word? Like a mobile home, like

Bu kelimeyi ne zaman kullanıyorsun? Bir mobil ev gibi,

to move things. Yeah, not like a phone?

bir şeyleri taşımak gibi. Evet, telefon gibi değil mi?

Right. Right because we would

Sağ. Doğru, çünkü

use this for a phone. Even, well actually, I

bunu bir telefon için kullanırdık. Hatta aslında

jumped in the ocean with my mobile.

cep telefonumla okyanusa atladım. Sen

You did too! and I went to look for cell phones

de yaptın! ve cep telefonu aramaya gittim

and it's like in Australia it's not

ve Avustralya'daki gibi değil

really, they just always use mobile

, sadece her zaman cep

phones so I was searching for what's the best

telefonu kullanıyorlar, bu yüzden en iyi

cell phone plan and it's not how they

cep telefonu planının ne olduğunu araştırıyordum ve

say it. Oh like you were Google-ing that? Yeah yeah.

bunu böyle söylemiyorlar. Oh, sanki bunu Google'lıyormuşsun gibi mi? Evet evet.

But if you said that to someone

Ama bunu burada birine söyleseydin

here though, they'd know exactly what

, neden bahsettiğini tam olarak anlarlardı

you were talking about.

.

Cell phone, mobile phone. Right, right. But if you did say

Cep telefonu, cep telefonu. Doğru doğru. Ama

mobile or what do you say? Mobile? Mobile.

mobil dediysen ya da ne diyorsun? Mobil mi? mobil.

Mobile. They'd be like 'what?'. Actually

mobil. "Ne?" derlerdi. Aslında

that's like the petrol company. Yeah we

petrol şirketi gibi. Evet biz de

don't use petrol either, we call it gas.

benzin kullanmıyoruz, gaz diyoruz.

It's just gas or gasoline. So these are like

Sadece gaz veya benzin. Yani bunlar

loads of vocabulary differences between

American and Australian English. We're

Amerikan İngilizcesi ile Avustralya İngilizcesi arasındaki bir sürü sözcük dağarcığı farkı gibidir.

trying to focus on pronunciation but

Telaffuza odaklanmaya çalışıyoruz ama kesinlikle kelime

there's a whole other lesson in

dağarcığında başka bir ders daha var

vocabulary for sure! OK what about

! Peki ya

this one? This one is one of my favorites!

bu? Bu benim favorilerimden biri!

It's very simply said. Aluminium. Aluminium

Çok basit söylendi. Alüminyum. Alüminyum

is what we say but actually when I when

dediğimiz şey ama aslında ben

I looked this up, you guys spell it

buna baktığımda, siz onu

differently - That's why! Because I'm looking at it,

farklı hecelediniz - İşte bu yüzden! Baktığım için, onu

I'm like I don't think that's how we

böyle hecelediğimizi düşünmüyorum

spell it, right. You actually have changed

, değil mi? Aslında

the spelling so instead of aluminium,

imlasını değiştirmişsiniz yani alüminyum yerine

aluminium. You, you just write it

alüminyum. Sen, sen sadece

aluminum. Is that right? Aluminum. Yeah. Yeah.

alüminyum yaz. Bu doğru mu? Alüminyum. Evet. Evet.

Aluminum. Just the -um at the end.

Alüminyum. Sonunda sadece -um.

Stop knocking that plant! Hey buddy!

Bitkiyi çalmayı bırak! Hey dostum!

OK how about this?

Tamam buna ne dersin?

Leisure. Leisure. Leisure. Leisure.

Boş vakit. Boş vakit. Boş vakit. Boş vakit.

But I can see why leisure, that would make

Ama bunun neden

probably makes more sense but American

daha mantıklı olduğunu anlayabiliyorum ama Amerikan

pronunciation, leisure, with the 'r' and

telaffuzu, 'r' ile boş zaman ve

Australian pronunciation, leisure, bit

Avustralya telaffuzu, boş zaman, biraz daha

lazier.

tembel.

Turmeric. Turmeric. Yeah turmeric.

Zerdeçal. Zerdeçal. Evet zerdeçal.

Here, turmeric. Yeah, yeah. This is like - maybe I'm wrong but I

Al, zerdeçal. Evet evet. Bu sanki - belki yanılıyorum ama

think I've called it turmeric for all that

sanırım hatırlayabildiğim her şey için ona zerdeçal demiştim

I can remember. Don't doubt yourself that's

. Kendinden şüphe etme,

just totally how you -

tamamen böylesin -

Try not to doubt myself. Don't doubt yourself in everything

Kendimden şüphe etmemeye çalış. Otuz yıldır bildiğiniz her şeyde kendinizden şüphe etmeyin

you've known for thirty years!

!

Yeah yeah. But this is the spice, the yellow

Evet evet. Ama bu baharat,

spice that's used a lot in Indian

Hint ve Malezya yemeklerinde çokça kullanılan sarı baharat

cooking and Malaysian cooking. Very, very

. Çok, çok

tasty, delicious spice.

lezzetli, lezzetli baharat.

So are you kind of surprised by how many

differences there are or did you already

know about a lot of those differences

between American and Australian English?

Amerikan İngilizcesi ile Avustralya İngilizcesi arasındaki farkların çoğunu zaten biliyor muydunuz?

I think I get surprised by something

Sanırım

almost every day!

neredeyse her gün bir şeye şaşırıyorum!

That you're here! Yeah it's still very new

Burada olduğunu! Evet, senin için hala çok yeni

for you, isn't it? Yeah,

, değil mi? Evet,

It's just pronunciation, it is very

sadece telaffuz, çok

different. Yes. Yeah, yeah. But it's fun!

farklı. Evet. Evet evet. Ama eğlenceli!

Yeah? Do you find the Australian accent easy

Evet? Avustralya aksanını

to understand or is it sometimes quite

anlamak kolay mı yoksa bazen oldukça

difficult?

zor mu buluyorsunuz?

I think for the most part you can

Bence çoğunlukla

understand it. There's just, there's that

anlayabilirsin. Sadece var,

I think the more harder things in

bence Avustralya'da daha zor şeyler farklı anlamlar için

Australia is like using different words

farklı kelimeler kullanmak gibi

for different meanings. Different

. Farklı

vocabulary, slang words and stuff like

kelimeler, argo kelimeler ve bunun gibi şeyler

that. Yes definitely.

. Evet kesinlikle.

Alright well if you would like to watch

Pekala,

any more videos about the difference

between American English, Australian

Amerikan İngilizcesi, Avustralya

English, British English, I want you to go

İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi arasındaki farklarla ilgili daha fazla video izlemek isterseniz, gidip

and check out these two here that I've

just right on top of Allan right now.

şu anda Allan'ın tam üstünde bulduğum bu ikisine bir göz atmanızı istiyorum.

Sorry about that

Allan but can you just hold these videos

Bunun için üzgünüm

Allan ama bu videoları

for me? Right here. Yeah. Thank you that's

benim için tutabilir misin? Tam burada. Evet. Teşekkürler bu

perfect! If you would like to watch more

mükemmel! Bu videolardan daha fazlasını izlemek

of these videos and get updates when I

ve

release new videos, make sure that you

yeni videolar yayınladığımda güncellemelerden haberdar olmak istiyorsanız, buradaki kırmızı düğmeyi

subscribe to my channel by clicking this

tıklayarak kanalıma abone olmayı unutmayın, bir

red button here and I will see you in

the next lesson. Thanks for joining us

sonraki derste görüşürüz. Bize katıldığınız için teşekkürler

and thanks Allan! Well you're very welcome!

ve teşekkürler Allan! Pekala, hoş geldiniz!

Thank you for having me. Bye for now!

Beni kabul ettiğin için teşekkürler. Şimdilik hoşça kal!