Australian Slang | Real Life English! | Vocabulary and Common Expressions

This video is one that you've been asking me for

Bu video, uzun zamandır benden istediğin bir video

for a long time!

!

I'm Emma from mmmEnglish,

Ben mmmEnglish'den Emma, ​​sizinle

here to share some very common,

bazı çok yaygın,

very Australian expressions with you.

çok Avustralyalı ifadeleri paylaşmak için buradayım.

If you are living in Australia or

Avustralya'da yaşıyorsanız veya

planning to visit Australia in the future

gelecekte Avustralya'yı ziyaret etmeyi planlıyorsanız

and plan to chat with some locals while you're here,

ve buradayken bazı yerlilerle sohbet etmeyi planlıyorsanız,

you're going to have to learn

some of the local slang expressions

bazı yerel argo ifadeleri öğrenmeniz

and get used to listening to

ve Avustralya İngilizcesi dinlemeye alışmanız gerekecek.

an Australian English accent.

aksan.

If you don't already know, I'm from Australia,

Henüz bilmiyorsanız, ben Avustralyalıyım,

a very big, very beautiful island underneath you

altınızda, doğunuzda veya batınızda çok büyük, çok güzel bir ada

or to the east or the west of you.

.

Now, my Australian English is

Şimdi, benim Avustralya İngilizcem,

an English teachers version of Australian English,

Avustralya İngilizcesinin İngilizce öğretmenleri versiyonudur,

so I thought it would be useful to get some

bu yüzden

real Australian accents on here

just to show you what it's like.

size bunun nasıl bir şey olduğunu göstermek için burada bazı gerçek Avustralya aksanları bulmanın yararlı olacağını düşündüm.

So I've asked a few friends to think of some common

Bu yüzden birkaç arkadaşımdan

Australian expressions that they use all the time

her zaman kullandıkları bazı yaygın Avustralya deyimlerini düşünmelerini

and then try to explain them for you.

ve sonra bunları sizin için açıklamaya çalışmalarını istedim.

It's going to seem like a bit of a random collection

Biraz rastgele bir ifade koleksiyonu gibi görünecek

of expressions because I asked

çünkü onlardan

them to think of ones that they use.

kullandıkları ifadeleri düşünmelerini istedim.

But they are super useful and they're used every day!

Ama süper kullanışlılar ve her gün kullanılıyorlar!

Ready?

Hazır?

Let me first introduce you to Ben.

Önce seni Ben'le tanıştırayım.

Now you've actually met Ben before in this video here.

Bu videoda aslında Ben ile daha önce tanıştınız.

I often say "What are you doing this arvo?"

Sık sık "Bu arvo ne yapıyorsun?"

which means, well it's a compressed way of saying

yani,

"What are you doing this afternoon?"

"Bu öğleden sonra ne yapıyorsun?" demenin sıkıştırılmış bir yolu.

Thanks Ben! that was a pretty good explanation.

Teşekkürler Ben! oldukça iyi bir açıklamaydı.

This afternoon is very often spoken by Australians as

Bu öğleden sonra, Avustralyalılar tarafından çok sık olarak

"This arvo" or even "sarvo".

"Bu arvo" ve hatta "sarvo" olarak konuşulur.

Arvo is used in spoke English only

Arvo yalnızca konuşma İngilizcesinde kullanılır

and that goes for most of the expressions in this video.

ve bu videodaki ifadelerin çoğu için geçerlidir. Gayri

They're informal and they're mostly used in

resmidirler ve çoğunlukla

spoken English.

konuşma İngilizcesinde kullanılırlar.

And Australians like to shorten words

Ve Avustralyalılar kelimeleri olabildiğince kısaltmayı severler

as much as possible.

.

Arvo.

Arvo.

Avo. Ambo.

Kaçın. Ambo.

Servo.

Servo.

Barbie.

Barbie.

Sanga.

Sanga.

Kanga.

Kanga.

Blowie.

Blowie.

Footy.

ayaklı.

Mozzie.

Mozzie.

Bottle-o.

Şişe-o.

And it just goes on and on!

Ve sadece devam ediyor!

That's where arvo comes from.

Arvo buradan geliyor.

And then there's the link between the words, this

Ve sonra bu ve arvo kelimeleri arasında bir bağlantı var

and arvo.

.

And this happens all the time in spoken English

Ve bu, nereden gelirlerse gelsinler doğal bir hızda konuşan tüm anadili İngilizce olanlar için konuşma İngilizcesinde her zaman olur

for all native speakers

who are speaking at a natural pace

no matter where they come from.

.

Words that end in a consonant sound are often linked

Sessiz harfle biten kelimeler, sesli harfle başlıyorsa

to the following word,

, genellikle sonraki kelimeyle bağlantılıdır

if it starts with a vowel sound.

.

I'm a little hungry.

biraz açım

I'm a

Ben

I'm a little hungry.

biraz açım.

Keep it together.

Bir arada tut.

Keep it together.

Bir arada tut.

Keep it together.

Bir arada tut.

So that's why this and arvo

İşte bu yüzden bu ve arvo kulağa

sound like they're smashed together this.

ezilmiş gibi geliyor.

This arvo.

Bu arvo.

This arvo.

Bu arvo.

This arvo. This arvo. This arvo.

Bu arvo. Bu arvo. Bu arvo.

We're having some mates around for a barbie 'sarvo,

Barbie 'şarvosu için bazı arkadaşlarımız var,

you should come!

gelmelisiniz!

You can also hear arvo on its own.

Arvo'yu kendi başına da duyabilirsiniz.

I'll pick it up on Wednesday arvo.

Çarşamba günü alacağım arvo. Hadi

Let's move on.

devam edelim.

She'll be right.

Haklı olacak.

Where would I use "she'll be right"?

"O haklı olacak" ifadesini nerede kullanırdım?

Any time that something looks like

Ne zaman bir şeyler ters gidecek gibi görünse

it's going to go wrong

or you're in doubt or

veya şüphe veya

any uncertainty.

herhangi bir belirsizlik içindeyseniz.

Yes!

Evet!

And you're just like "nah it'll be fine"

Ve sen sadece "hayır, iyi olacak" gibisin

but instead you just go "she'll be right".

ama onun yerine "o haklı olacak" diyorsun.

Mate

Mate

add a "mate" on the end.

sonuna bir "mate" ekleyin.

Mate is

Mate,

that extra convincer. It just reassures everyone

bu ekstra ikna edicidir. Bu sadece herkese

she'll be right mate.

onun haklı olacağına dair güvence veriyor dostum.

Like Jess said, this expression is used all the time

Jess'in dediği gibi, bu ifade her zaman

when you're trying to convince yourself or someone else

kendinizi veya başka birini

that everything will be okay.

her şeyin yoluna gireceğine ikna etmeye çalıştığınızda kullanılır.

It's the equivalent of saying "don't worry about it"

"Endişelenme"

or "it'll be fine"

veya "iyi olacak" demekle eşdeğerdir.

The car feels a little strange,

Araba biraz garip geliyor,

I hope we don't have a flat tire.

umarım lastiğimiz patlamaz.

She'll be right,

Haklı olacak,

there's only ten K's to go.

gidecek sadece on K var.

The trick with this expression is that 'she' as a pronoun

Bu ifadenin püf noktası, zamir olarak 'o'nun

doesn't always refer to a woman or a girl.

her zaman bir kadın veya kıza atıfta bulunmamasıdır.

Most of the time, yes it does,

Çoğu zaman, evet,

but sometimes you'll hear people refer to objects

ama bazen insanların nesnelere o diye hitap ettiğini duyarsınız

as she - it's just something to keep in mind

- bu, özellikle bu ifade için akılda tutulması gereken bir şeydir

particularly for this expression.

.

Here, she is referring to the tire

Burada, lastiğe

or even to the situation in general.

ve hatta genel olarak duruma atıfta bulunuyor.

So let's hear a few common ways that Australians talk

Avustralyalıların bir şey hakkında olumlu konuşmalarının birkaç yaygın yolunu duyalım

positively about something. Here's Ali.

. İşte Ali.

I say either it'll be ace

Ya as olacak

or I've had a ripper of a time!

ya da bir zaman delici oldum diyorum!

It's a great thing. If you have a ripper,

Bu harika bir şey. Bir sökücünüz varsa,

yeah a ripper, a ripper of a time, you've had a great time

evet bir sökücünüz, bir zaman sökücünüz varsa, sanki

like it's it's up here.

burası yukarıdaymış gibi harika zaman geçirmişsinizdir.

Yeah.

And the good time's probably here and a ripper of a time

Evet.

Ve iyi zaman muhtemelen burada ve bir zamanın yırtıcısı

and an ace time is like

ve bir as zamanı

like maybe a little bit lower.

belki biraz daha düşük gibi.

Okay so all of these expressions are used to say

Tamam, tüm bu ifadeler

that something is really great.

bir şeyin gerçekten harika olduğunu söylemek için kullanılıyor.

Note that ace is an adjective, it could be used

As'ın bir sıfat olduğunu unutmayın,

to describe people, things, experiences.

insanları, şeyleri, deneyimleri tanımlamak için kullanılabilir.

Ripper can be an adjective too!

Ripper da bir sıfat olabilir!

I've had a ripper day!

Bir yırtıcı gün geçirdim!

But it can also be used in this

Ancak bu

fixed expression as a noun.

sabit ifadede isim olarak da kullanılabilir. Bir

A ripper of a time.

zamanın yırtıcısı.

How was your trip?

Seyahatin nasıldı?

It was ace! We had a ripper of a time!

As oldu! Harika bir zaman geçirdik!

We just hung out on the beach all day!

Bütün gün sahilde takıldık!

Now when Ali and Jess were using their hands to show

Şimdi Ali ve Jess

how great these expressions were,

bu ifadelerin ne kadar büyük olduğunu göstermek için ellerini kullanırken,

they were explaining the degree of greatness.

büyüklüğün derecesini anlatıyorlardı.

So according to them,

Yani onlara göre,

a great time is here and an ace time is here

harika bir zaman burada ve bir as zamanı burada

and a ripper of a time is here.

ve bir zamanın delicisi burada.

I guess that might be true!

Sanırım bu doğru olabilir!

Australians, what do you think?

Avustralyalılar, ne düşünüyorsunuz?

Is a ripper better than ace?

Bir sökücü astan daha mı iyidir?

I think so.

Bence de.

Meet Tom.

Tom'la tanış.

Now Tom is a tradesman and tradesmen work in trades.

Şimdi Tom bir esnaf ve esnaf ticaretle uğraşıyor.

They build things and they fix things.

Bir şeyler inşa ediyorlar ve bir şeyleri tamir ediyorlar.

Here in Australia it's really common to hear

Avustralya'da

the abbreviated names of these jobs.

bu işlerin kısaltılmış isimlerini duymak gerçekten çok yaygın.

The shortened version

Kısaltılmış versiyon

because we Australians love to make words shorter.

çünkü biz Avustralyalılar kelimeleri kısaltmayı seviyoruz.

Say out of all the tradies, which is a tradesman,

Bir esnaf olan tüm esnaflar arasında, bir

tradies, you got your chippies - which is a carpenter -

marangoz olan chippies'inizi - bir

sparkys - which is an electrician -

elektrikçi olan kıvılcımları - duvarcı olan

the brickies - which are bricklayers.

tuğlaları - aldığınızı söyleyin.

Did you get that?

Bunu anladın mı?

He's referring to people's jobs. A tradie is a tradesman.

İnsanların işlerinden bahsediyor. Esnaf, esnaftır.

A chippy is a carpenter.

Bir chippy bir marangozdur.

Someone who workswith wood.

Ahşapla çalışan biri.

A sparky is an electrician.

Bir kıvılcım bir elektrikçidir.

A brickie is a bricklayer.

Bir tuğlacı bir duvarcıdır.

Probably the other best part of the day

Muhtemelen günün diğer en iyi kısmı,

is where we knock off.

bitirdiğimiz yer.

Finish. Get on the piss,

Sona ermek. Gidip

which is like you go have a beer.

bir bira içmek gibi işemek.

Knock off and get on the piss.

Kapat ve çişini yap.

Not distinctly Australian expressions there

Orada belirgin Avustralya ifadeleri değil, Avustralyalılarla konuşurken

but ones that you will definitely hear

kesinlikle duyacağınız ifadeler

when you're speaking to Australians.

.

Unfortunately.

Maalesef.

Knock off is to finish work for the day.

Nakavt, günlük işi bitirmektir.

What time do you knock off?

Ne zaman kapatıyorsun?

I'll knock off early so we can go to the cinema.

Sinemaya gitmek için erken çıkacağım.

To get or to be on the piss means to drink alcohol

İşemek ya da çiş yapmak, alkol içmek

and usually quite a lot of it.

ve genellikle oldukça fazla miktarda içmek anlamına gelir.

One glass of wine is not "getting on the piss".

Bir kadeh şarap "işememek" değildir.

Drinking ten beers is definitely on the piss.

On bira içmek kesinlikle çiştir.

Now this is not really

Şimdi bu,

a pleasant way to describe this activity.

bu aktiviteyi tanımlamanın gerçekten hoş bir yolu değil.

It's very, very informal and used only amongst friends

Çok, çok gayri resmi ve sadece arkadaşlar arasında kullanılıyor

but for goodness sake's please don't tell your boss

ama Allah aşkına lütfen patronunuza

that that's what you're doing on a Tuesday night.

salı gecesi yaptığınız şeyin bu olduğunu söylemeyin.

Tell your boss you're meeting a friend for a drink.

Patronuna bir içki içmek için bir arkadaşınla buluşacağını söyle.

But then when you're talking to your friend you could say

Ama sonra arkadaşınla konuşurken hadi

let's get on the piss.

işeyelim diyebilirsin.

That would be letting them know that you were

Bu,

interested in drinking a lot that night.

o gece çok fazla içki içmekle ilgilendiğinizi bilmelerini sağlamak olurdu.

Where's Sam?

Sam nerede?

It's Friday, he'll be on the piss with his mates.

Bugün Cuma, arkadaşlarıyla birlikte işeyecek.

Please don't tell anyone you learnt that from me,

Lütfen bunu benden öğrendiğini kimseye söyleme,

you learnt it from Tom.

Tom'dan öğrendiğini. Sık

I've got a few mates who often chuck a sickie

sık bir hastayı kovan birkaç arkadaşım var,

which means when you can't be bothered going to work,

yani işe gitmekten rahatsız olmadığınızda,

they pretend to be sick and they tell their boss,

hasta numarası yapıyorlar ve patronlarına

well they tell them I'm sick,

benim hasta olduğumu söylüyorlar,

but they're really chucking a sickie.

ama onlar gerçekten bir hastayı kovmak.

Okay this is a good one, every Australian watching

Tamam, bu iyi bir şey, her Avustralyalı izleyen

has definitely chucked a sickie

kesinlikle

at least at some time in the past.

en azından geçmişte bir zamanlar bir hastayı fırlattı.

And you might have done it as well.

Ve sen de yapmış olabilirsin.

So this is when you tell your boss

İşte bu, patronunuza

that you're unwell

hasta olduğunuzu

and that you need to take the day off work.

ve işten izin almanız gerektiğini söylediğiniz zamandır.

But really you just want to do something more fun

Ama gerçekten sahile gitmek gibi daha eğlenceli bir şey yapmak istiyorsun

like go to the beach or maybe the night before,

ya da belki önceki gece, dışarı

you went out and you partied too hard

çıktın ve çok fazla parti yaptın

and you can't be bothered, you feel lazy.

ve canını sıkmıyorsun, tembel hissediyorsun.

So in Australian slang

Yani Avustralya argosunda

you can say that you chucked a sickie.

bir hastayı kovduğunu söyleyebilirsin.

Your new friends here might try and convince you to go

Buradaki yeni arkadaşların,

camping with them one long weekend.

uzun bir hafta sonu onlarla kamp yapmaya gitmen için seni ikna etmeye çalışabilir.

Come with us!

Bizimle gel!

You can just chuck a sickie on Monday!

Pazartesi günü bir hastayı kovabilirsin!

The weather is so good today,

Bugün hava o kadar güzel ki,

I think we'll just chuck a sickie and go to the beach.

sanırım bir hastayı kapıp sahile gidelim.

Also check out how Ben said Australia.

Ayrıca Ben'in Avustralya'yı nasıl söylediğine de bakın.

Not in Australia anyway. Not in Australia anyway.

Zaten Avustralya'da değil. Zaten Avustralya'da değil.

Not in Australia anyway.

Zaten Avustralya'da değil.

This is literally what Australia sounds like

when Australians say it.

Avustralyalılar bunu söylediğinde tam anlamıyla Avustralya kulağa böyle geliyor.

Let's get back to the girls.

Kızlara geri dönelim.

Take it easy. Yeah.

Boşver. Evet.

If you're too keen, too excited.

Çok istekliysen, çok heyecanlısın.

When else do you use it? Like if you, just like,

Başka ne zaman kullanıyorsun? Sanki sen, tıpkı gibi,

I'm going to take it easy.

ben bunu ağırdan alacağım.

Too much.

Çok fazla.

But then you can also tell someone if they're like

Ama sonra birine kızgın mı yoksa

angry or like

too like, erratic.

çok mu dengesiz, kararsız mı olduğunu da söyleyebilirsin.

Just say like whoa take it easy.

Sadece sakin ol gibi söyle.

Take it easy is not strictly Australian.

Sakin ol, kesinlikle Avustralyalı değil. Ana dili İngilizce olan

You'll hear it said by lots of different

birçok farklı kişi tarafından söylendiğini duyacaksınız,

native English speakers

but it does have a few different meanings

ancak Jess'in önerdiği gibi birkaç farklı anlamı var

like Jess suggested.

.

It can mean relax,

Rahatlamak,

to do nothing, just rest or chill out.

hiçbir şey yapmamak, sadece dinlenmek veya sakinleşmek anlamına gelebilir.

What are you doing on the weekend?

Haftasonu ne yapıyorsun?

Nothing much, just taking it easy.

Fazla bir şey yok, sadece sakin ol.

Or it can mean calm down

Ya da sakinleşmek anlamına gelebilir,

so if someone is getting angry or upset

böylece biri sinirlenirse veya üzülürse

or they're too energetic,

ya da çok enerjikse,

then you can say,

o zaman,

hey, take it easy, Sam.

hey, sakin ol, Sam diyebilirsin.

Stop yelling, tell me what's wrong.

Bağırmayı kes, neyin yanlış olduğunu söyle.

Okay we're just going to deal with the shrimp thing

Tamam, şu anda karides olayıyla ilgileneceğiz

right now.

.

You probably think that we say

Muhtemelen

"Chuck another shrimp on the barbie!" all the time.

"Barbie'ye bir karides daha at!" dediğimizi düşünebilirsiniz. her zaman.

No!

HAYIR!

In Australia, this

Avustralya'da bu

is not a shrimp.

bir karides değil.

It's a prawn.

Bu bir karides.

We never say shrimp,

Biz asla karides demeyiz,

you'll never hear an Australian say shrimp.

bir Avustralyalının karides dediğini asla duymazsınız.

But barbie is slang for barbecue

Ama barbie mangal argosudur

and you'll hear people say that all the time!

ve insanların bunu her zaman söylediğini duyacaksınız!

Come round to our place for a Barbie on Sunday.

Pazar günü bir Barbie için bizim mekana gelin.

That just means come around to our house for dinner.

Bu sadece akşam yemeği için evimize gel demek.

A dinner that we're cooking on the barbecue.

Mangalda pişirdiğimiz bir akşam yemeği.

So there you have it,

İşte karşınızda,

a collection of Australian expressions by Australians.

Avustralyalıların Avustralya ifadelerinden oluşan bir koleksiyon. Bu videoyu çekmeme yardımcı olan

Thanks to all of my awesome Aussie mates

tüm harika Avustralyalı arkadaşlarıma teşekkürler

who helped to make this video.

.

That's just a little taste of the type of English

Bu, burada, Avustralya'da bekleyebileceğiniz türden İngilizcenin küçük bir tadı

that you can expect down here in Australia.

.

Have a prawn off the barbie.

Barbie'den karides alın.

Chuck another prawn on the barbie.

Barbie'ye bir karides daha atın.

Yeah, cut to me.

Evet, bana göre kes.

Well, I'm gonna play cricket, I bowl a few rips and orders

Pekala, kriket oynayacağım, birkaç rip ve order

or a couple of ring-a-ding-dinggers.

ya da birkaç ring-a-ding-dingger bowling oynayacağım.

Yeah I don't have to explain it,

Evet, açıklamak zorunda değilim,

you have to have like the words come on.

hadi gibi kelimelere sahip olmalısın.

Sorry mate. Typical tradies, though,

Üzgünüm dostum. Tipik [ __ ], yine de,

I'm a chippy, you know, all the tradies get to work,

ben bir cimriyim, bilirsiniz, tüm [ __ ] işe koyulur,

smocko, knock off, get on the piss.

önlük giyer, nakavt eder, çişini yapar.

Take it easy, take it back a notch,

Sakin ol, bir çentik geri al,

just wind it down over there, just keep going.

sadece şuraya sar, devam et.

How do I speak in slang?

Argoda nasıl konuşurum?

Do you know what though? I reckon we nailed this.

Ne var biliyor musun? Sanırım bunu çiviledik.

Don't forget to subscribe

Abone olmayı

and check out some of my other more

ve diğer daha

serious English grammar lessons over there.

ciddi İngilizce gramer derslerime göz atmayı unutmayın.

Thanks for watching, I'll see you soon.

İzlediğiniz için teşekkürler, yakında görüşürüz.