Why Body Language Is the Key to Self-Expression — and Hot Selfies | David Suh | TED

Çeviri: Suat Utku Merter Gözden geçirme: Eren Gokce

It is so great being up on here.

Burada olmak çok güzel.

I also want to make sure I commemorate and take a quick TED selfie.

Ayrıca hızlı bir TED selfiesiyle bu anı ölümsüzleştirmek istiyorum.

Hold on, sorry, don't mind me.

Bir dakika, üzgünüm, bana aldırmayın.

What was my best selfie angle again?

En iyi selfie açım neydi?

Anyone else have that question?

Aranızda bunu soranlar var mı?

A few, a few, OK.

Birkaçınız, birkaçınız, tamam.

Well, it's a question I get asked all the time as a posing coach.

Bu, bir poz koçu olarak her zaman bana sorulan bir soru.

And it's so silly because it's really simple,

Bu çok saçma çünkü gerçekten basit,

there's chin up and chin down.

çene yukarı ve çene aşağı.

Matter of fact, can we try this from our seats real quick?

Hatta, bunu şimdi yerlerimizden deneyebilir miyiz?

Everyone just do a simple chin up.

Herkes basitçe çenesini yukarı kaldırsın.

Let me take a look.

Bir bakayım.

Alright, OK.

Pekâlâ, tamamdır.

Let me try to figure this out for everyone here.

Buradaki herkes için çözmeye çalışayım.

Chin down.

Çene aşağı.

Yeah, great, OK

Evet, harika, tamam.

How does everyone look good in both angles?

Nasıl oluyor da herkes iki açıdan da iyi görünüyor?

(Laughter)

(Kahkahalar)

But before I go on to solve the world's mystery of selfies

Ancak bugün selfielerin gizemini sizler için çözmeden önce,

for you today,

let's address the elephant in the room, shall we?

şu bariz gerçeği bir aradan çıkaralım.

Because I have a feeling that not everyone here

Çünkü buradaki herkesin her gün sevimli selfieler çekmeye

is so deeply invested in taking the cutest selfie every day.

derinden bağlı olmadığını hissediyorum.

But that's OK, that's OK.

Ancak bu sorun değil, sorun değil.

This is still going to be good

Bu yine de iyi olacak

because I'll take a bet in saying

çünkü hepinizin sadece benliğinizi değil aynı zamanda hırsınızı ve başarınızı

that every single one of you here

deserves a powerful headshot that not only reflects your identity

yansıtan güçlü bir vesikalığa

but your ambition and success.

ihtiyacı olduğuna bahse girerim.

For the past decade,

Son on yılda binlerce insanın fotoğrafını çektim.

I've been photographing over thousands of people.

A few you may recognize.

Bazılarını tanıyabilirsiniz.

Celebrities.

Ünlüler.

CEOs.

CEO'lar.

But mainly people.

Hepsi özünde insan.

People like you and me who have a simple human desire

Senin ve benim gibi, basitçe görülme ve duyulma arzusu olan insanlar.

to be seen and heard.

And there's something

Bu, çevreden onay bekleyen selfie kültüründen öğrendiğim

this external-validation-seeking culture of selfies

that I learned

ancak bu kültürün öğretmediği bir şey var.

that this culture hasn't taught me.

It's that posing for a photo

Bu da, fotoğraf için poz vermenin

doesn't have to be this terrifying experience

sizi güzellik standartlarına tabi kılan korkunç bir deneyim

that subjects you to beauty standards.

olmak zorunda olmadığı.

In fact, posing should be natural

Aslında, poz vermek doğal olmalı

because it's something that you've been speaking.

çünkü bu bir iletişim şekli.

Hayatınız boyunca konuştuğunuz bir dil.

It's a language you've been speaking your entire life.

Body language.

Vücut dili.

And I'm here to show you

Size bedenlerimizin, kalplerimiz ve kimliğimizle ne kadar

that our body is so interconnected with our hearts and our identity.

bağlantılı olduğunu göstermek için buradayım.

Take a look this time, let me just show you, OK?

Size göstereyim, tamam?

I'll say a little hello from here,

Önce böyle selam vereceğim

and then a little chin up and, hey.

sonra da çeneyi biraz kaldırıp, hey.

And then also a little chin down and, hey.

Sonra da biraz çene aşağı, hey.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Whoa.

Vay canına.

What just happened?

Az önce ne oldu?

Perhaps on the chin-up, you felt a sense of confidence.

Belki de çene yukardayken bir öz güven duygusu hissettiniz.

Maybe on the chin-down,

Belki de çene aşağıda,

you felt like I was flirting with you from the stage.

sahneden sizinle flört ettiğimi hissettiniz.

I told you, everyone looks so good here.

Size söylemiştim, burada herkes çok iyi görünüyor.

But how does something so mechanical start to express emotions?

Peki bu kadar mekanik bir şey duyguları nasıl ifade eder?

It's not voodoo magic

Bu voodoo büyüsü değil

because this is something that we can all do.

çünkü bu hepimizin yapabileceği bir şey.

Hatta birlikte bir kez daha deneyelim.

Matter of fact, let's try this all together one more time.

Everyone, this time just relax your shoulders with me, yeah.

Millet, bu sefer omuzlarınızı benimle gevşetin. Evet.

Let's take a deep breath through your nose

Burnunuzdan derin bir nefes alın

and out through the mouth.

ve ağzınızdan verin.

Beautiful.

Güzel.

Chin up, very slowly with me, feeling powerful.

Çene yukarı, birlikte yavaşça, güçlü hissederek.

Back down to neutral.

Tekrardan nötr olun.

Chin down just a touch,

Çene birazcık aşağı,

head tilt to the side,

baş yana doğru eğik,

nose around slightly,

burun hafifçe dönük

and just the eyes down towards the ground beneath you.

ve gözler zemine doğru.

And just the eyes again, slowly bringing up back to me.

Sonra, sadece gözler yavaşça bana geri dönüyor.

Ooh, OK.

Aah, tamamdır.

(Laughter)

(Kahkahalar)

If you felt something in here in your body, my friends,

Eğer vücudunuzda bir şey hissettiyseniz dostlarım, poz vermenin gücünün

you felt a fraction of the power of posing.

bir kısmını hissetmişsinizdir.

Just using your chin up.

Sadece çene yukarı ile.

Imagine what you can do when you use your entire body.

Tüm vücudunuzu kullandığınızda neler yapabileceğinizi hayal edin.

By the end of this talk, I want to show you

Bu konuşmanın sonunda sadece tek bir pozla

that you can become whoever you want to become

nasıl olmak istediğiniz kişi olabileceğinizi göstermek istiyorum.

through a single pose.

But how did David get here,

Peki David güzel insanlarla dolu bir odayı birkaç saniye içinde onunla flört

where he can orchestrate a whole room full of beautiful people

etmeye yönlendirebildiği bu aşamaya nasıl geldi?

to just flirt with him in a matter of seconds?

(Laughter)

(Kahkahalar)

It started in high school.

Lisede başladı.

Not the flirting.

Flört değil.

It was a passion, it was a simple passion

Bu bir tutkuydu,

of taking a photo for someone else that they would love.

basitçe insanlara sevecekleri bir fotoğraf çekme tutkusu.

And it's an honorable passion.

Bu onurlu bir tutku.

But there was a big problem.

Ancak büyük bir sorun vardı.

Posing.

Poz vermek.

David, what do I do with my hands?

“David, ellerimle ne yapacağım?”

Bana bakma,

Don't look at me,

ben kamerasının arkasına saklanan utangaç bir Koreli çocuğum.

I'm just a shy Korean kid hiding behind his camera.

(Laughter)

(Kahkahalar)

I know, it's very cute, very cute.

Biliyorum, çok sevimli, çok sevimli.

(Laughter)

(Kahkahalar)

But because they didn't know how to pose,

Ancak poz vermeyi bilmedikleri için kendilerini garip hissettiler,

they felt awkward,

therefore, they looked awkward.

bu yüzden de garip göründüler.

And then they saw the awkward photo

Sonra bu garip fotoğrafı gördüklerinde de

where they said, "Oh, once again, I look awkward."

“Ah, yine garip görünüyorum.” diyorlardı.

Further validating their limiting beliefs.

Sınırlayıcı inançlarını yeniden geçerli kılıyorlardı.

But it's OK because high-school David had a solution.

Bu bir sorun değildi çünkü liseli David’in bir çözümü vardı.

He went to Google and typed in "top three poses for a woman."

Google’a girdi ve “bir kadın için ilk üç poz” yazdı.

The guys in the high school didn't want photos that much.

Lisedeki erkekler o kadar da çok fotoğraf istemiyorlardı.

So David memorized pose one.

Böylece David ilk pozu ezberledi.

Pose two.

Sonra ikinciyi.

And pose three.

Son olarak da üçüncüyü.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Easy peasy, right?

Kolay, değil mi?

Nope.

Hayır.

Because David learned that everyone has different body types.

Çünkü David herkesin vücut tipinin farklı olduğunu öğrendi.

I mean, how can he -- OK, that makes sense.

Demek istediğim, nasıl... Tamam, bu mantıklı.

But what if David learns the top three poses

Peki ya David, evrende akla gelebilecek

for every conceivable body type out there in the universe?

her vücut tipi için üç pozu öğrenirse?

Surely he would be set up for success, right?

Kesin başarılı olurdu, değil mi?

Nope.

Hayır.

Because even if two people have the same body types,

Çünkü iki kişi aynı vücut tipine sahip olsa bile,

how they perceive themselves

kendilerini nasıl algıladıkları

and how they want to be seen can be drastically different.

ve nasıl görülmek istedikleri büyük ölçüde farklı olabilir.

This is a problem with today's definition of posing.

Bu, günümüzün poz verme tanımındaki bir sorundur.

It boxes you in

Fiziksel özelliklerinize ve

based on your physical traits and your labels.

etiketlerinize göre sizi kutulara koyar.

Ah, you are a woman,

“Ah, sen bir kadınsın,

this is how you need to present your body.

o zaman vücudunu böyle sunman gerekiyor.”

Yeah, let's not get cancelled on the TED stage my first time here.

Evet, ilk TED sahnemde linçlenmeyeyim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

That's me, by the way.

Bu arada, bu benim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

There's a client that taught me this lesson really well.

Bana bu dersi çok iyi öğreten bir müşterim var.

She was an ex dominatrix, now author.

O eski bir dominatrix, şimdi yazar.

I know, really cool.

Biliyorum, gerçekten harika.

So she was getting her hair and makeup done, and I went over and I said,

Saçını ve makyajını yaptırıyordu, ben de yanına gittim ve dedim:

"Miss Client, how would you like to be photographed today?"

“Bayan Müşteri, bugün nasıl fotoğraflanmak istersiniz?”

She looked dead straight at me and said,

Doğrudan bana baktı ve dedi ki:

"David, I want to be a bisexual assassin."

“David, biseksüel bir suikastçı olmak istiyorum.”

(Laughter)

(Kahkahalar)

"Yeah, let's do that."

“Tamam, öyle yapalım.”

And as I slowly walked out of the makeup room,

Yavaşça makyaj odasından çıktım, büyük bir panikle.

immense panic just -- whew.

Vay be.

What does that even mean?

Bu ne anlama geliyor?

David went to his laptop and typed

David dizüstü bilgisayarına gitti ve

"top three poses for bisexual assassins."

“biseksüel suikastçılar için en iyi üç poz” diye arattı.

Immediately regretted it.

Anında pişman oldu.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Eventually, I had no other options.

Sonunda başka seçeneğim yoktu.

I had to trust my process.

Sürecime güvenmek zorundaydım.

So David guided her limb by limb,

Böylece David, onu kendisini hissetmesi için

intentionally, to feel within her body.

bilinçli olarak uzuv uzuv yönlendirdi.

And I nervously presented a photo to her, and she said,

Gergin bir şekilde ona fotoğrafı gösterdim ve dedi ki,

"David, this is me."

“David, bu benim.”

I learned that day --

O gün öğrendim...

Thank you, thank you.

Teşekkür ederim, teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)

I learned that day that it wasn't my job

O gün, ona biseksüel bir suikastçı

to teach her how to be a bisexual assassin.

olmayı öğretmenin benim işim olmadığını öğrendim.

All I had to do was give her space to be who she already was.

Tek yapmam gereken ona zaten olduğu kişi olması için alan sağlamaktı.

The baddest bisexual assassin in the world.

Dünyanın en havalı biseksüel suikastçısı.

It's not about contorting your body to fit someone else's idea of you.

Bu, vücudunuzu başkasının görüşlerine göre bükmek değil.

It also doesn't matter if you see

Aynı zamanda, burada biseksüel bir suikastçı görüp görmemeniz önemsiz,

a version of what you believe is bisexual assassin here or not,

because Krista connected with herself.

çünkü Christa kendisiyle bağlandı.

That is what posing is.

Poz vermek budur.

It's a declaration of self.

Bu benliğin bir beyanıdır.

Telling the world that you belong,

Dünyaya; ait olduğunuzu, kendinizi keşfetmeyi,

that you are deserving of self-exploration,

kendinizi kabul etmeyi ve kendinizi ifade etmeyi

self acceptance and self expression.

hak ettiğinizi söylemek.

A playful promise to tell yourself that I will see myself as a work of art,

Kendinize “Kendimi biricik bir sanat eseri olarak göreceğim.”

a one of one.

diye eğlenceli bir söz vermek.

So with that being said -- thank you --

Yani, bununla birlikte... Teşekkür ederim.

Let's make this declaration together.

Hadi bunu beraber beyan edelim.

I invite you all.

Hepinizi davet ediyorum.

I'm going to grab my trusty chair here real quick.

Sadık sandalyemi hemen alayım.

Like, what is going on?

Ne oluyor?

Let me just ...

Bir dakika...

Let's make this declaration through what I call posing yoga, poga.

Bu beyanı poz yogası dediğim şeyle yapalım, poga.

I'm going to be your mirror.

Sizin aynanız olacağım.

So if you wave at me real quick, this should be your left hand.

Yani bana el sallarsanız, bu sol eliniz olmalı.

Just mirror, mirror.

Sadece ayna, ayna.

Yep, I should be able to go up to you and high five, right?

Evet, böyle çak yapabilirim, değil mi?

We're going to embody the leaders that we are

Olduğumuz ve olacağımız liderleri

and the leaders that we are becoming.

somutlaştıracağız.

So first, starting with everyone that has skirts on.

Önce, etekli olanlardan başlayalım.

Being mindful, right?

Duyarlı olmak, değil mi?

Sit on the edge of the seat for me.

Benim için koltuğun kenarına oturun.

Just the people with the skirts.

Sadece etekli insanlar.

I'm going to have you go for a little leg cross.

Hafifçe bacak bacak üstüne atmanızı isteyeceğim.

This hand leaning towards the knee.

Bu el dize dayanıyor.

Feel that shift of the balance onto that knee relaxing this wrist,

Bileğinizi gevşetirken dengenizin dizinize kaydığını hissedin,

this hand just placing on top of that wrist.

bu el bileğinizin üstüne yerleşiyor.

Bring your shoulder around ever so slightly towards your chin.

Omzunuzu hafifçe çenenize doğru çevirin.

And wait for me right here.

Şimdi beni böyle bekleyin.

Everyone else in the trousers and the pants,

Pantolonlu herkes,

let's still sit on the edge of the seat

yine koltuğun kenarına oturalım

and go for a wider stance on the legs.

ve bacaklarımızı hafifçe yana açalım.

Be mindful of your neighbors.

Komşularınıza dikkat edin.

Let’s go for a little tippy toe to raise this platform on the knee.

Dizin bu alanını yükseltmek için hafifçe parmak ucunuzda durun.

And this hand we’re going to lean over, really shifting that balance.

Bu kolun üzerine yaslanacağız, dengemizi değiştiriyoruz.

Rely on your body, relax that wrist.

Vücudunuza dayanın, bileğinizi gevşetin.

This hand we're just going to go right over here.

Bu eli de buraya koyacağız.

And everyone with me,

Şimdi herkes, çenemizi biraz yukarı kaldıralım.

let's bring our chin up ever so slightly.

Deep breath in through the nose

Burnunuzdan derin bir nefes alın

and out through the mouth.

ve ağızdan verin.

And just the eyes to me.

Sadece gözler bende.

I wish I can take a photo of everyone right now.

Keşke şu anda hepinizin fotoğrafını çekebilseydim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

End scene, you can relax.

Pozun sonu, rahatlayabilirsiniz.

(Applause)

(Alkışlar)

This is how posing should feel.

Poz vermek böyle hissettirmeli.

It should feel grounding.

Topraklayıcı hissettirmeli.

It should feel empowering.

Güçlendirici hissettirmeli.

And this is how the shy Korean kid that you saw earlier on

Daha önce gördüğünüz utangaç Koreli çocuk

came to be him today.

işte böyle bugünkü gibi oldu.

Me on stage.

Ben, sahnede.

(Applause and cheers)

(Alkış ve tezahürat)

I mean, don't get me wrong, both Davids are beautiful.

Demek istediğim, beni yanlış anlamayın, her iki David de güzel.

But this David saw posing as a tool to look good,

Ancak bu David; poz vermeyi iyi görünmek, resmen rol yapmak

to almost pretend.

için bir araç olarak gördü.

Me now, I see posing as a way to embody who I've become

Şimdiki bense, poz vermeyi olduğum ve kaderimdeki kişiyi

and who I'm destined to become.

somutlaştırmanın bir yolu olarak görüyorum.

So the next time you are in front of the camera,

Bir dahaki sefere kameranın önüne geçtiğinizde,

whether it's for a selfie or a headshot,

bu ister bir selfie ister bir vesikalık için olsun,

please remember that you deserve to take up space,

lütfen yer kaplamayı hak ettiğinizi ve

shift your balance to comfort your body,

vücudunuzu rahatlatmak için dengenizi değiştirmeyi unutmayın

and remember David asking you,

ve David’in size, bugünkü ve gelecekteki benliğinizin bugünkü siz için

how are you and your future self showing up for you today in your body?

vücudunuzda nasıl ortaya çıktığını sorduğunu hatırlayın.

Thank you for coming to my TED Talk.

TED konuşmama geldiğiniz için teşekkür ederim.

(Applause and cheers)

(Alkış ve tezahürat)